Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
llan
Sabah'tan Emre
Aköz, Hasan
Cemal'in kitabının
ilanının Cumhuriyet
Kitap ekinde nasıl
yayımlandığına hâlâ
akıl erdiremiyor ve
"resmi" açıklamayı
kabullendiğini
söylüyor. Yann
yayımlanacak Kitap
ekinde ilanı
göremeyince Emre
Aköz'ün yeni teoriler
üretmemesi için
"resmi" bir açıklama
daha yapalım: Doğan
Kitap, Hasan'ın ilanını
vermemiş.
0.212.343 72 J4faks: 0.212^43 72 %
- Içki yasağı mahkemelik
olmuş...
"IV. Murat düşünsün!"
Mekke'de şeytan
taşlama yeri
genişletiliyormuş.
Ee, şeytanlar
artınca!
GÖZLE gönjlür, eile tutulur şekilde Türkiye her
koldan büyük bir kuşatma altında. Emekli
General Doğu Silahçıoğlu, işte bu büyük
kuşatmayı anlatıyor Günizi Yayıncılık'tan çıkan
"Kuşatılmış Türkiye" kitabında.
Bu yıl Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli olan
Silahçıoğlu'nu, geçmişte Sultanbeyli'ye diktiği
Atatürk anıtı ile ve bugün Cumhuriyet'teki analiz
yazılanyla tanıyoruz.
Türkiye hangi kollardan kuşatma altında?
Silahçıoğlu, yalın üslubuyla sıralıyor.
"Kökten dincilik. Bölücü ve aynlıkçı hareket.
Yeni dünya düzeni. llımlı Islam. Amerika Birleşik
Devletleri. Büyük Ortadoğu Projesi. Avrupa
Birliği. Ermeni soykınm savlan."
Doğu Silahçıoğlu'nun, yurtsever kimliğiyle ele
aldığı her konu başlığı, başlı başına uyanlarla
dolu.
Kuşatma
Peki, Silahçıoğlu, bu uyanları niye yapıyor?
Kitabın sunuşunda şöyle diyor Doğu
Silahçıoğlu:
"Düşüncelerini benimsemeyenleri ya da karşı
görüşte olanlan tehdit ederek onları susturmaya
veya kalemlerini kırmaya zorlayanlar, geçmişten
bu yana bu yöntemi hep acımasızca
uygulayageldiler.
Ne var ki, insanın doğasında var olan gerçeğe
ulaşma içgüdüsü, çoğu zaman bu tehdide kulak
asmadı. Bu yolda mücadele verenler;
düşüncelerini söyleyebilmek ve yazabilmek
uğruna yaşamlannı hiçe saydılar.
Bilgi toplumu olma yolunda hızla ilerleyen
uluslar, tarihin akışı içinde değişkenlik gösteren
yaşamlannı tüm çıplaklığıyla ortaya koymak için,
gerek kaynaklara ulaşma ve gerekse bilgi
aktanmı alanında büyük olanaklara kavuştular.
Türk ulusu için de geçerli olan bu olgunun, kısa
süre içerisinde gerçekleşmesi ve yıllar yılı
yakalayamadığımız çağdaş uygarlığa erişilmesi
yolunda, bazı düşüncelerin yeşermesi ve
zamanla yaygınlaşması olmazsa olmaz koşul
haline geldi.
Ulusumuzun ve ülkemizin aydınlık yannlan için,
daha önce yaşamlannı hiçe sayarak gerçekleri
söylemekten ve yazmaktan çekinmeyenlerin
yolundan giderek bu kitabı yazdım."
Doğu Silahçıoğlu'nun bir kurmay titizliği ile
kaleme alınan yazılar, tarihe not düşmenin
ötesinde dün olduğu gibi bugün de ulusun
"makus talih"ini yenecek çok önemli ipuçlan
taşıyor.
Kaçak
Istanbul Teknik
Üniversitesi,
#
Türk Ermeni
ilişkilerinde tarihi
gerçekler konulu
bir sempozyum
düzenliyor. Perşembe
günü başlayacak
sempozyuma bilim
insanian ve uzmanlar
katılıyor. Fakat
Ermeni soykınmını
savunanlar davet
edildikleri halde
sempozyuma
gelmiyor. Yani
kaçıyor!
Din çimento değil, ulus gevşeticidir
TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin
Başbakanlık kohtuğunda oturan
Recep Tayyip Erdoğan, Nutuk'u
kaynak gösterip Türkiye
Cumhuriyeti'rH kuran Mustafa
Kemal Atatürk'ün "Din milletin
çimentosudur" dediğini öne
sürüyor. Işçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek, Nutuk'u açıp
"Recep Tayyip Erdoğan,
Nutuk'u okumamış. Kulağına
üflenen laflarla ülke yönetiyor"
diyor. CHP Grup Başkanvekili Ali
Topuz, "Din milletin çimentosudur"
sözünün Refah Partisi'nin eski lideri
Necmettin Erbakanve
arkadaşlanna ait olduğunu ve
Hizbullah tarafından da kullanıldığını
açıklıyor. Cumhuriyet okuru, Seyma
Çelik Arsel, Medeni Bilgiler
kitabından Atatürk'ün el yazısı ile bu
konudaki görüşlerini anımsatıyor:
"Din biriiğinin de bir millet
teşkilinde müessir olduğunu
söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim
gözümüz önündeki Türk milleti
tablosunda bunun aksini
görmekteyiz. Türkler Islam dinini
kabul etmeden evvel de büyük
bir millet idi. Bu dini kabul
ettikten sonra, bu din, ne
Araplann, ne aynı dinde bulunan
Acemlerin ve ne de sairenin
Türklerle birleşip bir millet teşkil
etmelerine tesir eünedi. Bilakis,
Türk milletinin milli bağlannı
gevşetti; milli hislerini, milli
heyecanını uyuşturdu."
Başbakan'ın Türk ulusuna bir özür
borcu olmalı.
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKİNCt
'Takke Düştü, Kel Göründü...'
Cumhuriyet ailesinde "Anado-
hı"yla en sık buluşanlardan biri-
yim. Konulanmız hep "kent, kül-
tnr,çevre* ağırlıklı olsa da hemen
her sohbette "gazetemiz" de mut-
laka vardır... "Nasıl gidiyor?-'',
"Yeniyereahşnkmı?..'', "Kimiba-
yflerde neden bulunmuyor?_"
Son günlerde ise Anadolu'nun
bu dost merakı adeta "tescffi"ye
dönüştü. Ses tonlanndaki "daya-
mşma" tınılannı güçlendiren
"atasözJeri", olanı biteni ve "ya-
pıhnası gereken"i öylesıne derin
anlamlarla özetliyor ki.
Örneğrn. "Akurmayın, kervanı
yürütün" dıyenler çoğunlukta...
Başta Hikmer Çetinkaya olmak
üzere, "Hasan Cemal'i ve Cum-
huriyet vülannT iyi bilenlerin
yazdıklanna bakarak "Besk kar-
gayı,oysungözünü" diyenler de az
değil...
Bunlar arasında benı en çok
sarmalayan ise "Takke düştü, kel
göründü'' oldu.. "Khap"la değil,
"Doğan Medya" sayesinde..
Edebıyatımızın aydınlanma bil-
gesi Oktay Akbal bakın ne
söylüyor: "Yirmi beş Bra
verip o kitabı almayaca-
ğnn. Doğan Grubu'nun
dört gazetesinde çıkan
sayfalar dolusu ahnülan
yeterti bulduğum içm~"
(Cumhuriyet-11 Aralık
2005 Pazar)
Gerçekten, Hürri-
yet'in 4 Aralık
2005'teki Pazarekinde
iki tam sayfa aynlan
"Ayşe Arman röportajı"na yeni-
den baktığımda, izleyen günlerde
llhan Selçuk'un yine ve tüm ki-
barhğıylaaıumsattığı "takke"nin
altındaki "kd" öylesine panl pa-
nlparhyorki...
Işte altını çizdiklerimden bazı-
lan:
'AnıTara saygısızhk
Ayşe Arman, yıne Akbal' ın ta-
nımlamasıyla 600 sayfalık "teş-
hirci
w
likle ilgili röportajını Ece
Bar'da yapmış.. Hasan Cemal,
"ardaşı'' saydığı bu bar için diyor
ki: "Inşaüah, bir gün o da konuş-
mayaya da anılannı yazmaya baş-
bmaz.Yazarsahepimİ2yananz_"
Demek ki "anı"lar sadece biri-
lerini "yakmak" için yazıkr! Ede-
biyattaki "anı" türüne karşı böy-
lesi küçultücü bir yaklaşım, aca-
ba nasıl tanımlanabilir? Anılann
"anıflaştığı nice kitap vardır ki
en birikünli düşün kitaplanyla ya-
nşacak düzeyde toplumlara yol
göstermişlerdir...
Nitekim, aynı "tanımlayama-
dığnn" mantık, röportajın hemen
tümünde sıntıyor...
Kitabı hakkında "Bu kadar not
tutulur mu? DeH mi bu? Art niyet
var buişte_" denileceğini belirtin-
ce, Arman'ın "Var mı" ısrarını
"Kesinlikle yok* diye yanıtlayan
Hasan Cemal, "Neden o günlük-
leri nıtnunız" sorusunda ise "ni-
ciMHilrtrl
ÇHSOMİSTtU
HASAN
CEMAL*
Kr"Doğan"kitabı_
yefini kaçınveriyor "Yazmak
için not akhğını kesin_"
Peki, örneğin UğurMumcu'yla
ilgili "noflannı acaba neden tut-
muş? Yanıtında, kellığin altında-
ki "beyni" de okuyorsunuz: "Eko-
nonûde dev letçiöği savunuyordu.
Antj-Amerikandı. Amerika "dan
davet akh, gttmedi Bunlar benim
anlaytşmıa uyan şeyler değüdL."
Demek ki "özefleştirme"lere
daha o yıllardan karşı olmak ve
"Amerika'yı eleştirmek", genel
yayın yönetmeninin Cumhuri-
yet'in en cefakâr yazarlanndanbi-
nne karşı "ilerde kullanmak üze-
re notiar" almasmı gerektirecek
kadar "bmç" beslemesine yetmiş-
ti...
Nadir Nadi hakkında da neden
not tutugunu açıklarken önce
"ohımhı" gördüğü sözlerini şöy-
le aktanyor: "Zorunhı olmadıkça
fotoğrannn basma, kendi fötoğra-
ftnı da basma. tnsanlann fîldrle-
rivieuğraş, kendikri>1e değiL." Bu
"beğendiği'' sözlerle, aynı sayfa-
nın yansını kaplayan ve elinde
"Cumhurivet'' yaah kahve finca-
nını tutarak "poz"
verdiği fotoğrafina
baktığımda. gazete-
mizden aynlıp
"medya"ya geçtiği
günden itibaren yeni
köşesinin de yakla-
şık 5'te binnı kapla-
yan "fotoğraflı imza-
a"nı anımsadım.
NadirNadi'nin "kı-
sıflayıa''(
l
) patronlu-
ğundan kurtulur kurtulmaz, ilk
yaptığı iş, günlük yazılanna kos-
kocaman "resmi"ni basmak ol-
maıruş mıydı?
Muthı çoğunhık
Işte "bö>1ea biri" olduğu artık
kendi imzasıyla da belgelenen
Hasan Cemal diyor ki; "Benim fi-
knierim Türkiye'de daha üstün
gekü. Cumhuriyet'in savunduğu
fikirier ise azmnkta kakn ve fena
halde inişte~"
Ne diyelim'7
Biz o "azmhkta'Td
fikırlerimizle hem onurumuzu
hem de ülkemizi birlikte koru-
maktan vazgeçmediğimiz için
çok mutluyuz. Hasan Cemal de
neden mutluymuş biliyor musu-
nuz? Okuyalım:
"Ben şu anda cennetteynn.
Müthiş mutiuyum. Önünı kesü-
miyor. Kendi gündemimi \arab-
vornnL tstersem Hakkâri'den ya-
zryorum, istersem Brüksel'den.
Daha ne isterim?-"
Evet... Takke düştü. kel görün-
dü. Ama sadece Hasan Cemal'in
mi? Onu böylesine "muthı" kılan
Doğan Grubu'nun da.. Ve elbet-
te şu 600 sayfalık teşhircilik için;
"bir gazetenin zaman zaman na-
sılnmarhaneyedönüştüğunükeş-
fedeceksinizj' diyebilen Ayşe Ar-
man'ın da...
oekincia cumhuriyetcom.tr
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakKiyahoo.com.tr
4rkad*Şınıı. i/ar
ÇİZGİLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaracifa mynet.com
HARBÎ SEMİHPOROY
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(qyahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN ltArahk ujuncmumtaz-arücan. com
Sir John
Oldcat+le 'ın
16. yûzyıtcla
hagalden
yapı/mıf
bir resmi..
F/USMFF K/MO/R?.
Hf?'P£ BuGUM, l'UGiL/Z ASKEgjVE MEZHEP SAVUNUCUSU
SlR JtHM OLDCASTtEfoLDKESL) İPAM EDİLEREK mKIU
P&ENS HEMZY t'L£ DOSTLlK tOJfiZAAJ OLDCASTUE, ONUH
HİZMerİNDE ÇAUÇMIŞ, SAZI SAVAÇLARA KATIHAIŞn\
AMCAK, LOLLABO AOU BlR &Uİ MAJZjgKE.Tİ DES1&C-
LEOİĞi ApiA/ HAPSE 6İRM>ÇTİ. OAHA £OA//2A P££Ns\
M YARt>IIWYLA K4ÇMlf, YILMABCA 'İASAPIÇI YAÇA -
MlÇTt. 14İ4'TE, PKetJSİN TAHTA eEÇMESİMİU AÜDlN-
PAM, K&HJA &1Rf/ fSOMPtf) tZURAAAKLA SUÇlAUA -
RA£ YAKALAUMIŞ VE IDAM E&LMİÇri. ÛHUJ X4ZAK.
VALUAM SHAHESPEARE, OMU ÇEÇİTÜ OYUKILAfZMOA
FAUSmi=F ADfYLA kUJLLAMACAK, <S. YIİZYIL SONUN-
DA ISB, SUİCEPPE YEIZGİ'HİH SOti 0PE8ASI
"FALSTAFF^A K&UU OlACAHTJ.(SAgDA}
Mot: •FatsHtff™, FaltB -SMff.yani stKtfe personel
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Algılama Bozuklukları
Hürriyet'in ağırlıklı olarak reklam-tanıtım eleştirile-
ri yazan akademisyen bir yazarı var: Ali Atıf Bir. Bu
yazılan dışındagazetesinin okurlanna "/7oş"ge)ecek
konularda da kalem oynatryor. Gazetesinin patronu
Aydın Doğan ile arasının çok iyi olduğunu, patronu
ilekarşılaştığındaonun, "Hoca, çok doğru bir iş ya-
pıyorsun, çok öğretici..." türünden iltifatlarda bu-
lunduğunu da anlattığı 11 Aralık tarihli yazısını Ha-
san Cemal'i savunmaya ayırmış. Yazısında Hasan
Cemal ile başta llhan Selçuk olmak üzere Cumhu-
riyet yazarları ve Cumhuriyet arasındaki tartışmayı,
"Doğan Kitap bu kitabı yayımlamış, Aydın Doğan
engel olmamış, Doğan Grubu gazeteleri de başa-
nlıbirbiçimde tanıtımınıyapmışlar, eee, n'olmuş, ne
varbunda" düzeyine indirgemeye çalışıyor.
Oysa -uzaktan da olsa-, değerlendirebildiğimiz
kadanyla Ali Atıf Bir, zeki bir insan, dolayısıyla "o/ay"ı
bu düzeyde algılaması olanaksız, ama nedense öy-
le algılamış gibi gösteriyor kendisini. Bu arada satır
aralannda llhan Selçuk'a da öğüt veriyor, insan bir
eleştiriden rahatsız olursa oturur, kendini savunur
gibisinden "şeyler" öneriyor. Yani, Hasan Cemal, ll-
han Selçuk'a, "Sen faşistsin" mi demiş, o da otu-
racak, "Hayırben faşist değilim," diye yazılar kale-
me alacak, masasının başına geçecek, "Hayır, ben
öyle değil, böyleyim" diye Hasan Cemal'e laf yetiş-
tirecek!
• • •
Ne llhan Selçuk'un Aydın Doğan'a hitaben yazdı-
ğı yazılarda ne de konuyla ilgili yazan öbür Cumhu-
riyet yazarlannın yazdıklannda, "Hasan Cemal o ki-
tabı niye yazdı", "Doğan Kitapçılık o kitabı niçin ya-
yımladı" ya da "Aydın Doğan bu kitabın yayımlan-
masına niçin izin verdi" anlamına çekilebilecek bir
sıtem var. Fakat "Hoca", konuyu bir "rfade ve dü-
şûnce özgûriüğü" sorununa, "sansürcülük" soru-
nuna dönüştürmeye çabalıyor. Hasan Cemal'in ki-
tabının ilanı, içeriği bilinmesine karşın Cumhuriyet
Yayın Kurulu'nun onayıyla gazetenin 8 Aralık tarihli
Kitap Eki'nde yayımlanmış. Ali Atıf Bir'in yazısı ise
11 Aralık tarihli. 0 zaman insan haklı olarak, "AliAtıf
Bir'in yazdıklanndan muradı ne" diye soruyor.
llhan Selçuk'un da, öbür Cumhuriyet yazartannın
da tepkileri bir yanıyla bu tür "kasıtlı" algılama bo-
zukluklanna, çarpıtmalara. Yoksa hıçbir Cumhuri-
yetçinin, -Ali Atıf Bir "müstehh" olsun-, Doğan Gru-
bu bize saldınrsa batanz, gibi bir korkusu yok. llhan
Selçuk'u da, bizi de ilgilendiren konu Doğan Gru-
bu'na ait gazetelerin aynı gün, benzer başlıklarla ve
tam sayfa Hasan Cemal üzerinden Cumhuriyet'e
karşı saldınya geçmeleri. Bu saldınnın nedenlerini bi-
liyoruz, bildiklerimizi de yazıyoruz, bundan böyle de
yazacağız. Cumhuriyet'in kendisi gibi yazarlan da ni-
ce badirelerden geçmiş, buna da "Hodri meydan!"
diyoruz.
• • •
Epeyce bir zamandır Cumhuriyet'e saldırmak mo-
da, bu arada yakıştırılmaya çalışılan "Kızılelmacılık"
sıfatı da bu rnodanın bir görüntüsü. Kimileri Cum-
huriyet deyince kırmızı görmüş boğa gibi azgınlaşı-
yor, kim bilir hangi "yenidüzen" azgını da Cumhu-
riyetçilere bu "akıllara seza" sıfatı yakıştırmış, baş-
ka birileri de mal bulmuş Mağribi gibi üzerine atla-
mış. Sözgelimi, benim, -bırakın Kızılelmacılığı-, mil-
liyetçilıği eleştiren en az otuz yazım yayımlandı kö-
şemde; diyeceğim o ki bize bu sıfatı yakıştırabilme-
si için insanın azgınlaşmanın ötesinde olağanüstü
dangalaklaşması da gerekiyor.
Kimi sivri zekâlılar da "gamizon gazeteciliğini" ya-
kıştınyoriar Cumhuriyet'e; bunu da en az yirminin
üzerinde yazannın askeri darbelerde gözaltına alın-
dığını.tutuklandığını, işkencegördüğünü, ağırhapis
cezalarına mahkûm olduğunu, uzun yılarını cezaev-
lerinde, sürgünlerde geçirdiğini bilerek yapıyoriar.
Bunu yapanlann arasında "eski solcular^ var, şim-
dinin ar damariarı çatlamış dönekleri yani.
Neyse ki kendi alanında gerçekten iyi bir uzman
olan Ali Atıf Bir bunlardan değil; kendi uzmanlık ala-
nı dışında olan bitenleronu öylesine heyecanlandır-
mış olmalı ki algılama yeteneği bir anlık devre dışı
kalmış. Bir de Hasan Cemal sevgisi var yüreğinde,
onu, "abi, arkadaş, dost, gazetecilikfenomeni"'ola-
rak görmesine yol açan. Ne diyelim, Tann insanı Ha-
san Cemal gibi dostlardan korusun!
(e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com)
BULMACA SEDAT YÂŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Kastamo-
nu'nun Cide
ilçesinde, do-
ğal güzelli-
ğiyle tanınan
birkoy. 2/Bü-
yük erkek
kardeş... Ta-
yin. 3/ Koca-
eli Yanmada-
sı'mn en
uzun akarsu- 9
yu... Asık suratlı, so-
murtkan. 4/ Hıristi-
yanlarda cenaze ta-
şımak için tutulan
kimse. 5/Itici neden,
güdü... Yerden kay-
nayarak çıkan su. 6/
Donuk renkli... Bir
6
bağlaç. II Baryum
elementinin simge-
si... Bir kitabın say-
falannı süsleyen süslü harfler ve desenler. 8/" Yû-
züklerin Efendisi" adh roman dizisiyle tanınmış
îngiliz yazar. 9/Antil Adalan'nda, özellikle Ha-
iti'de yaşayan karaderililerin dini... Dolma yap-
mak için hazırlanan kanşım.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Mardin'in Dargeçit ilçesinde birkaphca. 2/Ze-
kâ geriliğinin ileri biçimi... Iskambilde koz. 3/th-
tilal... Birkişinin ya da toplumun yaşamındaki yü-
ce bir olayı anmak üzere yazılan lirik şiir türü. 4/
Satrançta bir taş... Bir yapırun ortasında kalan üs-
tü açık ve duvarla çe\Tİli alan. 5/Eski Mısır'da gü-
neş tannsı... Fizik biliminin ışık olaylannı ince-
leyen kolu. 6/Bitkilerden ilaç yaparak hastalıkla-
n iyileştiren kimse... Afrika'da bir ırmak. 7/Bir
tür nişasta helvası. 8/Yaklaşık on iki bin yıl önce
Pasifik'e gömüldüğüne inanılan, insanlığın ve
uygarlıgın anayurdu sayılan kıta... Herkesin gö-
zü önünde yapılan. 9/Gerçekleri yanılmadan gö-
rebihne yeteneği.