Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6KASIM2005PAZAR
10 P A Z A R Y4ZELARI dishabg cumhuriyet.com.tr
Clichy'nin öfkeli çoculdarı^ ^ E k i m Perşembe, saat 18.15'te Paris'in
£ / kuzeydoğu banliyö belediyelerinden
5 tanesinde elektrikler aniden kesüir. Hikâye
şudur: Komşu beledıye Livry-Gargan'ın
Spor Parkı'nda futbol oynamış, yaşlan
15-18 arası Clichy'lı bir grup genç,
saat 17.30 civannda evlerine gitmektedirler.
Aralanndan birkaçının yol üstündeki ıssız
şantiyeye girdiğini bir "vatandaş" karakola
bildirir. Birkaç dakika içinde polisın oraya
gelmesiyle gençler dört bir yana kaçışır.
Bizzat Içişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin
verdiği ivmeyle, özellikle "sonınlu" veya
yeni deyüniyle "zones urbaines sensibles
(ZUS)/hassas kentsel bölgeJer
n
de şıddetı
copla kurutmaya kararlı kolluk kuvvetleri,
gençlerden 8'ini karga tulumba karakola
götürürken diğerleri kaçmayı başanr.
("Niçin kaçıyorlardı" sorusu aradan geçen
bir haftaya rağmen henüz yeterince ve
resmen aydınlanmadı.) Kaçanlardan üçü,
yaşlannın verdiği uçanlık ve sorumsuzlukla.
trafo merkezinin kapısında yazan "Elektrik
Senden Daha Güçlüdür. Ölüm Tehlikesi"
ibarelerine aldırmadan 3 metrelik düz duvara
tırmanıp saklanmak için en tehlikeli iç
çembere girerler. 15 yaşındaki Malili Bouna
ve 17 yaşındaki Tunuslu Ziyed'in 20 bin
voltla kömüre dönüştüğü an, saat 18.15'i
göstermektedir. 3 belediyede cereyanlar
kesilir. Üç gençten 21 yaşındaki Türkiye
kökenli (Urfalı) Muhittin (arkadaşlan adını
M'tin diye kısaltıyorlar). yaralanmasına
karşın evine kadar gider, hatta söylentıye
göre trafoya ulaşan ilkyardıma da onun
kanalıyla haber verilmiştir. "Suç
işlememelerine rağmen polisten korkup
kaçarken öldüler" sözü yayüır yayılmaz, bir
saatte mahallenin gençleri otobüs durağı
yakma, vitrin kırma "eylemlerine" girişirler.
Gece ilk arabalar yakılir. Sarkozy'nin, "Bu
ayaktakımı ve serseriiere hoşgörümüz sıfir
olacakbr" deyip bölgeye polis
yığması üzerine tepki, nefret ve
hazır olda bekleyen şıddete
dönüşür... Aslında Paris
banliyölerinin ZUS'lannda bir
haftadır artarak süren çatışmalar,
sorunun vahametini somutlaması
açısından anlamlı. Yalnızca
1 ve 2 Kasım geceleri Paris
banlıyölerinde yakılan araba
sayısı resmi verilere göre 500"ü aşıyor.
Patlatılan, yakılan çöp tenekesi veya otobüs
durağı sayısının haddi hesabı yok. Bu arada
ateşe venlen garaj, mağaza ve hatta
anaokulu gibi mekânlar da cabası...
Ulusal Hassas Kentsel Yöreler Gözleme
Merkezi'nın ilginç bir rastlantıyla olaylardan
dört gün önce yayımlanan raporunda, Fransa
genelınde 5 milyon kişinın bu bölgelerde
yaşadığı belırtıliyor. Ülkede yüzde 4 olan
PARİS
UĞUR HÜKÜM
yabancı oranı ZUS'larda yüzde 12'ye
yükselirken öğrencılerın yüzde 64'ü zor
durumdakı ailelerin çocuklan. Rapor. ülke
çapında 751 "ZUS" tespit etmiş. lşsizlik
Fransa'da aktif nüfusun yüzde 10'unu
geçmezken bu yörelerde yüzde 20'yi aşıyor.
Fransa'da aile yardımlan hariç kişi başına
ortalama gelir 17.184 Avro, ZUS'larda ise
10.540 A\TO. Çoğu 5-10 katlı, metruk,
bakımsız binalardan oluşan, adeta kendi
kaderine terk edılmiş toplu konutlarla kaplı
ZUS'larda 2008 sonuna kadar
yıkılacak daire sayısı 30 bin 44.
Yalnızca bu bırkaç rakam dahi
yaşanan başkaldınnın
temelındekılen göstermeye
yeterli. Örneğın. Clichy'Boıs
Beledıyesi nüfusunun yüzde 60"ı,
1950'lerdekurulmuş, 1970'lerden
sonra bakım görmemiş ve özel
idarelere terk edilmiş 4 bin daireyı
kapsayan 14 toplu konut blokunda otunıyor.
Clıchy, komşusu Montfermeil Belediyesi ile
Büyük Pans'in (Merkez Paris dahil 8
vılayetten oluşuyor) en yoksul ıli St. Seine
Denis'nin de en kötü koşullarda yaşanan 3-4
belediyesinden biri. Bilin bakalım, bu
belediyelerde 3 bin 500 nüfusuyla en içine
kapalı, en ilgisız yabancı göçmen
topluluklanndan bınncısı kım? Türkler...
Hani şu yaza yaza bıtiremediğimiz "çılgın
Türkler"... Kızlannı okula yollamaya.
kendileri Fransızca öğrenmeye direnen.
mescıt. cami derneğı kurmakla mılli kültür
ve gençlik kurtardığını savunan, çocuklannı
çoğunluğu baştan mutsuzluğa mahkûm eden
zorla evlıliğe iten Türkler. Bu konuda
abarttığımızı sananlar geniş aynntı için,
Fransız İstatistikEnstitüsü'nün (INSEE)
kısa süre önge yayımlanan karşılaştırmalı
Fransa'da Göçmenler araştırmasuıa
başvurabilirler. Fransa'daki Türk yetkililer
laık ve çağdaş çalışmalara sahip çıkmak
veya desteklemek yerine iftar masalan ve
cuma namazlannda "eylem"lerını
sürdüredursunlar, betondan fışloran
"yabani çiçekler" misali yetışen gençler
umudumuz. Hem de o kara binalann hâkım
olduğu Clichy'den çıkan çocuklanmız.
Cumhur Güneşük 10 yıl önce birkaç
arkadaşıyla kurduğu "Assodation
Bosphore/Boğaziçi Derneği" ile iki kültür ve
toplum arasında sağlıkh bağlan geliştirip
Clichy ve MontfermeiFin sahipsiz
insanlanna, çocuklanna arka çıkma
mücadelesi veriyor. Bunu en iyi takdir
edenlerden biri de şimdiki Belediye Başkanı
Claude Dilain. Sosyalist Başkan. hiçbir
partiye üye olmayan genç Cumhur'u
lıstesine alıp 2001 belediye seçımlennde
beledıye meclisine seçilmesını sağlamış...
ugur.hukum a paris.com
Dumanı tüten
krematoryumY afayette'i sokak sokak
« > bildiğinizi sanmam! Övünmek
gibi olmasın ama ben avucumun içi
gibi bilirim; 7 yıldır burada, Purdue
Universitesı'nin bulunduğu Indiana
kentinde yaşadığımdan... Eh. madem
ki burayı bilmezsiniz, o halde 1704N
Street'i hiç bilmezsiniz! Benim
geçmesini sevmediğim yegâne
sokaktır. Üzerinde bir krematoryum
var da ondan! Bacasından çıkan
dumanı gördüm mü, ayaklanm
gerisıngeri gider. Bir mevta daha
yakıhyordur fınnlannda ve külleri,
geride kalan acıklı aileye birkaç
dakika sonra sıcak sıcak verilecektir.
Krematoryum işini yapan cenaze
şirketıne ödenecek paraya bağlı
olarak. camekânlı bir kavanozda
rahmetliyi eve taşıyabılir ve
şöminenin rafına koyarsuıız, yahut
metal kapaklı ucuz tarifeden olanı
tercih edip çatı arasma yallah
bırakırsınız... îsteğe bağlı! Sevimsiz
bir konu ama, bu pazar günü size
Drakula öyküleri anlatacak değilim.
Hikâye şu: "Hippensteel Funeral
Home Inc" adh cenaze ve
krematoryum şirketi bir süre önce
1704N caddesinde yeni bir ölü
yakımevi inşaatına başlamıştı.
ÇevTe sakinlerinin duman görmek
istememesi sonunda. ıtirazlar
büyüdü ve şirket projeyi şimdilik
askıya aldı. Mahalleli haklıydı,
ince uzun bacadan çıkan
duman, ekmek fınnı
dumanı değildi!
Kasabahlann itirazlan
üzerine, Lafayette
belediye encümeni de
geçen hafta konuyu ele
alıp değerlendirmek
zorunda kalacaktı.
Encümen, yerleşim
yerlerinde 150 metreden daha yakına
ölü yakım yeri izinlerini iptal etti.
Cenaze şirketlerinin bu işlem için
INDIANAPOLIS
MAHMUT ŞENOL
deyip bir fatiha mı okumalı,
yoksa katafalk önünde iki dakıkalık
saygı duruşu mu yapmalı,
kestiremıyordum. Bunlan aklımdan
geçirdiğim sırada. tabutun
arkasından fırlayan bir küçük çocuk
yüzünden az daha öleyazacaktun:
Mo Amca'nın torunlanndan birinin
çocuğuymuş, yaramaz! Dışan.
otoparka çıktığımızda, eşime "Hava
bulutiandi, yağmur gefiyor" dediğimi
anrmsıyorum. "O bulut değfl!" dedi
Sinem, "Fırmı yakblar..."
O zaman. bu zamandır aklıma
Mo Amca'nın külleri gelir. Şimdi,
sanmaym kı. bütün işler böyle
acıklı oluyor. tngıliz romancı D. H.
Lavvrence'ın vasiyeti üzerine dul
eşi Frieda, ünlü edebiyatçıyı doğru
fınna göndermiştı. Yakma işi
Fransa'da tamamlandı. Küllerini de,
yazann hep ütopık bır toplum
kurmayı düşledıği Meksika'nın Taos
kentine götürecekti. O sıralarda.
Lawrence'ın dul eşinin bir âşığı da
varmış; olur ya! Bu taşıma ışini bu
genç âşığa vermış, acılar içindeki
dul kadın... Angek» RavagH adlı bu
sevgiliyse, romanctnın küllerini
Fransa'da gömdüğünü sonradan
itiraf etmişmış!.. Kül kavanozunu
taşımak masraflı olur diye yaptığını
eklemiş. güya! Bu krematoryum
öykülen bu kadarla kahnıyor. Dört
yıl evvel, Georgia eyaletinin Atlanta
kentinde bır ölü yakımevi,
80 kadar müşteriyi
yakmak yenne ucuz diye
gömmeyi tercih etmişti.
Elbette paralan alıp cebe
indirdıkten sonra,
vârislerine sıradan odun
külleri teslım ederek.
_ ^ _ ^ ^ 80 adet ceset sonradan
ormanlık bır alanda
bulunmuştu. Biraz korku romanına
benzedi, bu son öykü... Peki, o vakit,
ya işadaıru J. Morgan'ın şakasına ne
ABD
karşıtları
ayaJdandı
ABD Başkanı George
Bush ile serbest ticaret
bölgesi projesini
protesto eden binlerce
gösterici bir bankayı
ateşe verdi ve gösteri
alanı civarmdaki
dükkânlaria bankalann
camlaruu kırdılar.
Güvenlik güçleri.
keodilerine taş atan
göstericilere göz
yaşarücı gaz sıkarak
karşıhkverdi.
Gösterüerde, Bush ve
ABD karşıü sloganlar
aührken baa eylemciler
Amerikan bayraklannı
yaktL (Fotoğraf: AFP)
'Halkın Zirvesi' kazandı
MAR DEL PLATA (AA) - Amerika kıtasındakı ül-
kelerin liderlerini bir araya getıren Arjantin'in Mar del
Plata kentındeki Amerika Kıtası Zirvesi'ne katılan
devlet başkanlan kentten aynlmaya başlarken, ABD
Başkam George W. Bush'un, "Amerika ülkeleri ara-
sında serbestticaretbölgesi" projesi dayatması nede-
niyle nihai bildirge üzerinde uzlaşma sağlanamadı.
Serbest bölgeyi destekleyen ABD, Meksika ve
Orta Amerika ülkelen ile buna karşı çıkan Merco-
sur ülkeleri Arjantin. Brezilya. Uruguay, Paraguay
ve Venezüella arasında son dakika uzlaşmasuıı sağ-
lamak için birçok ülkenin arabuluculuğa soyunma-
sı da işe yaramadı. Zirvenin nihai bildirisinin başa-
nsız olması \e serbest ticaret bölgesi konusunda
anlaşma sağlanamamasım "kutlayan" ve kendileri-
ne "Halkın Zirvesi" adını veren göstericiler de, haf-
ta boyunca sürdürdükleri protestolann işe yaradığı-
nı ve ABD'nin projesının reddedildiğıru söylediler.
Zirve sonundaki gösteriye çoğunluğunu solcula-
nn oluşturduğu Halkın Zirvesi hareketine mensup
7 bin kişınin katıldığı belirtildi. Gösteriler sırasın-
da polisle çatışan 64 kişı tutuklandı.
Kaçırılan terörist!Çftuttgart'ın az ötesindeki küçük Sindelfingen
<3 kentinin adını bütün dünya biliyor. Çünkü
Mercedes otomobil fabrikası burada. Geçen hafta
Alman televizyonu ARD'nin yayımladığı bir
fılmden sonra Sindelfingen'in banliyösü
Holzgcrlingcn'in adı da ülkcdc çok konuşulur
oldu. tstanbul'da 15-22 Kasım 2003 tarihlerinde
düzenlenen bombalı saldınların başsorumlusu
kabul edilen ve şu sıralar 10. Ağır Ceza Mahkemes
i'nde yargılanan Louai Sakra'nın Türkiye'ye
gelmeden önce Holzgerlıngen'de bir süre yaşadığı
ortaya çıktı. ARD'nin Panorama adlı yayınında
Sakra'nın, tepeden tırnağa kapalı eşiyle birlikte
1999 yılında İspanya üzerinden Almanya'ya ginş
yaptığı ve 2002 yılına kadar da ülkede yaşadığı
kanıt ve belgeleriyle açıklandı. Filmi
çeken Türk asüh televizyoncu Ahmet
Şenyurt bundan birkaç hafta önce
Holzgerlingen'de dolaşırken anlatmıştı:
"İşin ilginç yaıu, Alman makamlan
Sakra'nın ülkeye giriş yapacağuu
biliyorlardı. Karaormanlar'daki
Schramberg mülteci kampına geldiğinde
bütün müracaat evTaklan hazırdı!''
Biraz şaşkın bakmış olacağım ki
anlatmıştı: "Federal Suç Dairesi'nden elde ettiğim
beigelere göre Louai Sakra, £1 Kaide'nin
başelemanlanndan El Zarkavı'ye çok yakm ve onu
emrinde çahşan biri~" Şenyurt'un ortaya çıkardığı
bir başka gerçek de. o yıllarda Federal tstihbarat
Servisi'nin Sakra'nın Suriye Gizli Servisi adına da
çalıştığına inandığı. Holzgerlingen'deki çekimlerin
ardından Stuttgart'taki akşam yemeği sohbetinde
Ahmet Şenyurt'tan, Suriyeli teröristin 2001 yılının
Temmuz ayında aniden mülteci kampından
kaçtığını ve beş ay sonra Holzgerlingen'de yeniden
ortaya çıktığını öğreniyorum. 2002'ye girildiğinde
Sakra'nın yerini keşfeden Federal Suç Dairesi tam
onu ve eşını tutuklayacakken, yeniden sırra kadem
basıyor. "Elime geçen beigelere göre Federal
İstihbarat Servisi Sakra'nın polisçe yakalanmasını
engellemek için onu yurtdışuıa çıkanyor ve
Fransa üzerinden Suriye'ye yolluyor" diye Ahmet
enyurt anlatmıştı. Güçlü beigelere dayanılarak
yapılmış olan filmin ARD'de bundan üç hafta önce
yayımlanacağıru haber alan Almanya Başbakanlığı
yayından altı saat önce filme engel olmuştu. Çünkü
bir makamın bir başka makama "kazık atması"nın
ortaya çıkması fıyaskoya neden olabılirdi! Ancak
ARD televizyonu 27 Ekim'de hiç kımseye haber
vermeden, ülke basınnn bile yayından sadece 3
saat önce bilgilendirerek Ahmet Şenyurt'un fılmini
gösterdi. "Louai Sakra'yı izkyerek ve gerektiğinde
de tutuklayarak El Kaide'nin
Almanya'daki elemanlan üzerine bilgi
toplamak isteven Federal Suç Dairesi bu
önemli adamın İstihbarat ServisTnin
yardımı ile yurtdışuıa kaçırddığuu fark
edince a\ağa kalkü" diye Şenyurt anlattı
birkaç gün önce. Alman Polis Birliği
Başkam WUfried Albishausen de yaptığı
açıklamada: "Sakra'jı
rutukla>abilse> dik Almam^'daki El
Kaide örgütüne büyük bir darbe indirecektik*
1
dedı. "Fakat Federal tstihbarat Servisi hem bunu
engelledi hem de Sakra'nın 2003 yılında
İstanbul'daki bombalı ola>lan düzenle>erek onlarca
masum insanın öhunüne dolavısıvla neden oldu!"
Suriyeli terörist sadece Ebu Muhammed adı
altında istanbul'daki bombalann sorumlulanndan
biri değil. Türk kamyon şoförü Murat Yüce'yi
Ağustos 2004'te kafasına kurşun sıkarak öldüren
ve bunu internette yayımlayan da o! Belki Louai
Sakra üzerine ortaya çıkan bu yeni gerçekler
Istanbul'daki duruşma savcısını da ilgilendirir...
w»^v.ahmet-arpad.de
Alamancı
Hababam
Sınıfı
Burdur'da!
Furtdışında yaşayan Türkler 5112 Avro
yatırdıklan takdirde 21 günlük Dövızli Askerlik
Hizmeti'nden yararlanabiliyorlar. Ocak. nisan,
temmuz ve ebmde dünyanın dört bucağmdan Türk
gençleri dövizli askerlik yapmak üzere
Burdur'da buluşuyor. 100. dönem dö\izli askerlik
için 2005 Ekim ayında 55 ülkeden 3402 kişi
geldi. Ben de geçen ay bu amaçla Burdur'daydım.
Bizde âdet olduğu gibi yıllarca askerlik anılanmı
anlatıp tanıdıklanmın kafasını şişirmektense
izlennnlerimi yazmayı yeğledim. O kadar yoğun ve
curcunalı geçti ki, biraz zaman ayırsam "Alamancı
Hababam Sımfi ,\skerde" diye bır fılm senaryosu
çıkar bu "21 günlük dövizli askerlik" deneyiminden!
"TelH turnam selam götür, se\diğimin diyanna" diye
içli bir türkü çığırarak giriyor koğuşa 15 ay normal
askerlik yapan bir er. Sevdiklennı. yavuklulannı,
anne-babalannı, arkadaşlannı doğup büyüdüğü
diyarlarda bırakıp, bambaşka dıyarlara askerlik
yapmaya gelenlerin yanında bizım 21 günlük dövizli
askerliğimiz yan runstık gezı bile sayılabilır. Hem de
her şey dahil. Zaten 15 aylık askerlere "Mehmetçik"
denilırken, bizim "Mehmet Bev" diye
iğnelenmemizde de bunun payı \ ar. 21 gün deyip
geçmeyin! Onu bır de bu zorunlu deneyımı
yaşayanlara sorun. Dünyanm değışık ülkelennden
belirli bir sistem ve gönenç ortamında "insan"ı
merkeze koyan bu- anlayışta yetışen çoğunun yaşı
40'lara yaklaşan Türk gençlerine 21 gün soğuk duş
etkisi yapıyor. Türkiye'de 15 ay askerlik yapanlara
göre oldukça gevşetilmiş de olsa "shil yaşanTa göre
aşın dısiplin \e yoğun program ınsanlan çileden
çıkanyor. Hangi ülkeden gelırseniz gelin. dünyanın
neresinde doğarsanız doğun, askerlikte Türkiye'de
nüfusa kayıtlı olduğunuz il geçerli. Almanya'nın
çeşitli kentlerinden gelen Malatyah. Vanlı ve Muşlu,
Burdur 58. Piyade Eğitim Alayı koğuşlanndaki bir
ranzada üçlü kurabilıyor, kısa sürede kaynaşıyorlar.
Değişik iş alanlannda olanlar
deneyimlenni paylaşıyorlar,
aynı tür işleri yapanlar
askerlik sonrasında işbirliği
yapmak üzere anlaşıyorlar.
Dünyadaki Türklerin kalbi
Burdur'da atarken çok renkli
ve belki de sadece bizlere
özgü "dosüuk ve kaynaşma"
görüntülerine tanık
BRÜKSEL
ERDtNÇUTKU
olabiliyorsunuz. Yürüyüş sırasında, telefon
kuyruğunda, yemekhanede veya kışladaki herhangi
bir yerde Almanca, Ingilizce, Hollandaca, Fransızca
konuşmalara rastlamanız mümkün. Burdur'da
Atatürkçülük ve milliyetçilik aşılanıyor.
Konferanslarda özellikle "Kühürel Bozulma",
"Misvonertik", "Ermeni Meselesi", "Psikolojik
Harp", "tslamivet ve Laiklik". "Türk Diu" "TSK ve
Atatürkçü Düşünce Sistemi" gibi biraz abartılı da
olsa içeriği iyi hazırlanmış konferanslarla genç
subaylar emperyalist ABD ve diğer komşulanmızın
Türkiye üzerine oynadığı oyunlar konusunda bilgi
veriyorlar. Konular i\i seçilmış ancak kullanılan
yöntem iyileştirilmelı. Salt venlmiş olmak amacıyla
peş peşe düzenlenen ve dınlenmeye fırsat bulamayan
askerlenn biraz da "zoraki" dınledıkleri sunumlann
etkililiği konusunda şüphelenm var. Aşın
milliyetçiliğin dozajı biraz azaltılıp. abartılardan
anndırılmış metinler yüzbaşı \ e binbaşılar yerine
akademısyenlere ya da yazar-çizerlere anlattınlarak
daha etkilı olunabıur. Dövizle askerlik yapanların
ilgisini çekecek, kısa, öz ve görsel malzeme ile
desteklenmiş sunumlar, yeterince dinlenme ve
anlatüanlan özümseme olanağı \ erilerek daha uzun
sürelere yayıhnalı ya da içerık özet olarak ama daha
vurucu bir biçimde anlatılmah. Konferanslarda
uyuyan çok sayıda askerin uyandınlması ve bu
durumun yarattığı komiklikler böylece aşıbnış olur.
"Askerlikte manükyok" mu bılmem ama "mınüka
temizh^i" var! Kahvaltı sonrası günün ilk
yoklamasına kadar daha önce belırlenmış bir alanda
(mmtıka) 15-20 dakika temızlik yaptırılıyor. Bu
bölgede çoğunlukla bizlerin içtikleri sigaralann
sanayi sitelerinin olduğu yerlere tesis
kurmalan izne bağlandı. Bu tür
tesisler demir haddehanelerinden,
kimyahanelerden farklı değülerdi.
Elbette bu karann arduıdan
çoktandu' küllenen bir olgu, ölü
fınnlama işi tekrar gündeme geldi.
Her kafadan bir ses çıkar olmuştu.
Şu sıralarda konuyu federal hükümet
düzeyinde ele alrnak isteyen
hukukçular olduğu gibi, "Canım,
mezarhldar kent içinde olabiliyor,
buna izin var, cenaze bacasına neden
karşı çıkıhyor" diyenler de var.
Konunun Amerikan toplumu için
önemli olduğunu bilmesem,
bunlan yazmazdım. Bu gelişmeler
olurken 90 yaşmda vefat eden bir
Lafayette'li aile dostumuzu, Morris
Inglamen'i anımsıyorum. iki yıl
önce, adını yazdığım cenaze e\inde
mütevefia adına bir tören yapıldı.
Eşimle birlikte gittik. "Mo Amca"
diye hitap ettiğimiz Mr. Inglamen,
açık tabutun içinde, yaşamında en
sevdiği beysbol şapkasını takmış,
yatıyordu. Upuzun bir kuyruğa
takılıp sıramızı bekledik. Şık
hanımlar ve beylerin arkasından
cenazenin yanına geldiğimde, ne
yapacağımı bılemez olmuştum.
"Bütün dinler irsanlar için, nasılsa",
dersiniz: 1999'da yakıhyor, a\ııı
saatte bütün akraba, dost, arkadaş ve
müşterilerine birer kart postalanıyor.
Üstünde şu yazılı: "Keşke siz de
burada okaydnuz!" Bu da sızı
eğlendirmediyse, elimdeki son
malzeme şu: Lafayette'de sadece
fani varlıklar frnna atılmıyor, evcil
hayvanlara da cennetin yolu fınndan
geçiyor. Pet Haven Cemetery adlı
hay\ anlan yakan bir cenaze evinin
sahibi R. Werner şöyle bir ilan
vermişti, yerel gazeteye: "Kedi,
köpek, domuzcuk, yılan ve kuş türü
her turiü ev hayvanmız itinayla
yalahr!" Sonra dilerseniz küllerini,
Werner ailesinin sahibi olduğu bir
mezarlıkta saklıyorsunuz.
Kurt köpeklerince korunan bir
yermiş. içiniz rahat etsin diye
ilana eklemişler. Incil'in Samuel
adlı bölümünde, Aziz Saul' ün ve
çocuklanrun da yakıldığı
söylendiğinden ben Hınstiyanlık
aslında krematoryumlara uzak
durmuyor. O yüzden bu
krematoryumlar dini bütün
Amerika'nın bir gerçeği...
Gerçek böyle olsa da ben 1704N
Sokak'tan geçmeyi seMniyorum.
Zorla değılya!..
msenoB4@yahoo.com
STUTTCART
AHMET ARPAD
ızmantlen ve attığımız çopler yme bızler taratuıdan
toplamyor. 21 gün boyunca bir kez de koğuş
temizlığı (tuvaletler de dahil) sırası gelıyor. 42
yaşında gecikerek askere başvurduğu için 7668 AVTO
ödeyen bir arkadaşımızın sözleri hâlâ kulağımda:
"Bok temizlemek için 7668 AVTO veriyorum." Aynca,
akıl yaşta değil "BOY"dadır! Asker adaylan kayıt
sırasına göre 25'lik gruplara (manga) aynlıyorlar.
Bu gruplara bir manga başkam seçiliyor. Yöntem
çok basit; 25 kişı uzundan kısaya doğru sıralanıyor
\e hepsine 1 'den başlayarak 25'e kadar numara
veriliyor. En uzunu. yani 1 numara da manga başkam
oluyor. Eğitim, yetenekler, yaş, deneyim vb. hiçbir
şeyin önemi yok. Alay komutanı Albay Mustafa
BingüL Burdur'da askerlik yapanlann deneyimlerini
gerçekçi bir şekilde diğerlerine aktarmadıklanndan
yakımyor, olumsuz anlatımlardan kaçınmamızı
istiyor. Fahişeler ve dilencıler konusunda uyanık
olmamızı isteyen komutan. fiyatlar konusunda da
dikkatli ohnamızı salık venyor. Normal askerler de
bizim yüzümüzden alışveriş yapamaz olduklannı,
fıyatlann yükseldiğıni söylüyorlar. Burdur
ekonomisi dövizli askerlik yapanlar sayesinde
canlanıyor. 3402 kişi bu küçük kentin ekonomısinde
önemli rol oynuyor. Askerlenn kanlanna bzlanna
laf atmalanndan (hatta bazen parmak) korkan
Burdurlular askerlerin çarşı iznine çıktığı günlerde
sokağa çıkmıyorlar. Ancak sürekli bir gelişim süreci
yaşayan dövizli askerlik uygulaması her geçen gün
daha "düzgün" hale getiriliyor. 21 gün deyip
geçmeyin! Yıllarca anlatsan da, yazsan da bitmiyor.
erdincurku ^ binflkir.be