18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 29 KASIM 2005 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER 3KTAY AKBAL Dgretmenlep Günü'nde Bir Eğitim Bakanı! "öğretmenliğin insanlann aynı zamanda geçi- mini sağlayan bir meslek olduğu bilinmekle bera- ber, bu mesieğin bedeli maddi karştlıkla öden- meyecek kadar büyüktür. Dolayısıyla, öğretmen- liği çok fazla maddileştirmek bu mesieğin itiban- na, saygınlığına gölge düşürecektir." AKP Hükümeti'nin Milli Eğitim Bakanı Bay Hü- seyin Çelik böyle sesleniyor öğretmenler Gü- nü'nün 82. yıl kutlamasında!.. Öğretmenlerin maaşlarının, ücretlerinin yeter- sizliğinden yakınmalan "kesinlikle pedagojik bir davranış" değilmiş, "öğretmenlerin öğrencî nez- dindeki ağıriığını ve etkinliğini azaltırmış..." Iki yıldır şaşmış kalmışımdır bu Bakan'ın yaptık- lanna, ettiklerine, söylediklerine!. Yanlış yere geti- rilmiş biri saymışımdır. Daha hükümet kurulurken Başbakan, Milli Eğitim Bakanlığı'na bir emekli pro- fesörü atamak istemişti, amaCumhurbaşkanı o ki- şiyi veto etmişti... Bir iki yıl sonra Başbakan, Hü- seyin Çelik'in yerine bir kez daha o emekli profe- sörü gösterdi, yine Çankaya'dan veto edildi. Iki kez kendi Başbakan ı tarafından beğenilme- yerek yerine başka birinin getirilmek istenmesi, bir politikacı, hem de doçent unvanını taşıyan bir in- san için küçültücü bir olay değil midir? Kendi Baş- bakanı bile Hüseyin Çelik Bey'i o makamda iste- miyor, her fırsatta o görevden almak, yerine ken- di güvendiği birini atamak istiyor... Ama bunca aşağılatıcı bir durumu içıne sindirip Bakanlığını sürdürmekten çekinmiyor.. Işte böyle bir Bakan bu! Eleştirilere dayanama- yıp mahkemelere başvuran, gazetecilerden para kopararak rahatlamak isteyen bir kişi!.. Kendini öğretmen sayıyor, ama nedense Cumhuriyetin eği- tim ordusunadüşman!. Her fırsatta öğretmeni zor durumlara sokmaya kalkışmak, sendika ile uğraş- mak, öğretmenlerin geçim sıkıntılanna aldınş et- memek, onlann yoksulluğunu görmemek, geçim yolu için birtakım alanlarda ekmek parası kazan- malarına seyirci kalmak, olanak buldukça Atatürk düşüncesine ters düşen bir öğretim yaptırmak he- vesinde bir kişi!.. Tam da öğretmenler Günü TV'lerde bir konuş- mayaptı.Türköğretmenlerinin çalışmadığını, haf- tada iki günle yetindiğini, nerdeyse boşuna para aldığını, bu tür öğretmenlerin zam istemelerinin yanlışlıgını vb... AKP Başbakanı'nın bile Milli Eği- tim Bakanlığı'na yakıştıramadığını, ilk fırsatta de- ğiştirmeye, yerine başka birini atamaya çalıştığını görmeyen bir kişi! Uygar ülkelerde "insan "la iigili meslek büyük saygı görür, öğretmenlik, hekimlik, yargıçlık... Do- layısıyta onlann geçinme koşullan çok daha üstün biçimde değeriendirilir... Ama bizde, bir Bakan, hem de Milli Eğitim Bakanı, öğretmenlerin zam is- teklerini, "mesleklehne gölge düşürmek" sayıyor! Üstelik bu görüşlerini de Öğretmenler Günü'nde açıklamaktan çekinmiyor!.. Prof. DP. TAR1K ZAFER TUNAYA AMSINA ÇARŞAMBA TOPLANTHARI AVRUPA ve AVRUPAUUK - BAZ1SORULAR Konuşmacı: Ppof. Dr. RONA AYBAY tsmnbul Bılgı Üniversiıesı Hukuk FakMtesi Öğretim Üyesi Sunuş: BURAK ÇBJK Maltepe Ümvemtesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görn'Hsi 30 Kasım 2005 Çarşamba Saat 17.30 -19.30 TOPLANTMN YENİYERÎ Aybay Vakfi, Taksım Sıraserviler Cad. No: 87 Yenı Hayat Apt., Kat: 5, D. 11 Beyoğlu - İSTANBUL Haçlı Seferleri Bitmedi Oktay SÖNMEZ Demzci Yazar G eçenlerde başlıktaki .konunun de- ğerii uzmanı Prof. Işm Demirkent kütüphanemi onurlandırdı. Ügile- nen dostlanmızla anılanmızda ka- lacak bir sohbet yaşadık. Değerli hocamız o dupduru Tüıkçesinin de tadını kata- rak konuya tümüyle egemen oluşunun güvenlik ve rahatlığı içinde bizleri aydınlattı. Yıllarcako- caman dershanelerdekalabahk öğrencitopluluk- lanna seslenmenin o tath, sıcak, sevecen üshıbu ile yaptığı konuşmaya kulak kesildik. Bu üshıba, uzraanlık alanı olan konuda yıllarca uluslararası fonmüarda konuşmuş olmanın akademık dene- yim ve özelliklerini de katarak nedense bellekle- rimizde pek fazla yer etmetniş Haçhlar konusu- nu hepimize içimizden "aman bitmesuT dediı- tecek kadar güzel bir anlatımla özetledi. Anadoluüzerindengüya a KutsalTopraldar"a ulaşmak ve oralara din uğnma egemen olmak için düzenlenenve tarihderslerinde Haçlı Sefer- leri olarakokuduğumuz olay aslında o günlerde- ki Avrupa'nın ekonomik ve hatta siyasi perişan- ljğından kaynaklanmıştır. "Haçhlar Otayı* bir dönem, kısa aralıklarla yinelenen bir yağrna, ta- lan, görülmemiş bir vahşet ve kıyım sürecidir. Genellikle tarihçilerce sekizinciye kadar numa- ra da konulan Haçlı Seferleri 1095-1291 yıllan arasındayaşanmış çokuhıslu biryağmacılık ve ha- yal edilen çeşitli yararlar uğruna yapılan barbar- ca girişimlerdir. 9. ve 10. yüzyıl Avrupası gerçek anlamdabüyük devletlerin yer almadığı, her tür- lüsosyalve ekonomikbirperişanhğrn tablosu gö- rünümündeydi. Avrupa,ünlükralhklar,tümöze- likleri ile gerçekten güçlü büyük devletler yeri- ne alabildiğıne bir siyasi dağınıkhk ve otorite yoksunluğımun egemen olduğu, her biri başına buyruk değişik güçlere sabip kontlar, şövalyeler. prenshklerle küçük krallıklarrn ülkesiydi. Avru- pa'da hak. hukuk, özgürlük sosyal düzen yerine sadece fakirlik, açlık, özet bir deyişle ekonomik bir terör ve sosyal kargaşa vardı. Bu kaotik or- tamda gücünükoruyan tekkurumvardı, Papalık. Böyle bir Avrupa'nın doğu sınınnda artık çök- me dönemine ginniş bir Bizans, onun da hemen kapı komşusu Selçuklularbulunuyordu.. Kısacası Papalığın infidel (inanışı olmayan, dinsiz)topluluklanrL,barbar insanlannyaniTürk- lerin yaşadığı Anadolu topraklarmı da ele geçi- rerek Hıristıyanlığı yaymak ve Kııdüs'ü. "Kut- salTopraklan* ele geçırmek edebıyatı ile destek- lediği doğuya doğru Haçlı Seferleri düzenlemek fikrinin temelinde Avrupa'nın penşanlığı. açlıgı ve yoksulluğu nedeniyleyenikaynaklaıa, zengın- liklere saldınnak karan bu önemli olayın temel unsurudur. Aslında bu seferlerin özünde hep ön planday- mış gibi gösterilenm Hınstiyanlık, din uğruna savaş bile olmadığı çok kısa sürede ortaya çık- mış. bu seferierdeki, çoğu rauntazam bir ordu anlamından uzak silahlı silahsız bir çapulcu ve yağmacı kalabalığı, Anadolu'da yaşayan Müslü- man Türkleri olduğu kadar Ortodoks Hrristiyan- lan ve Yahudileri de toplu halde kesmiş, her et- nik köken ve dinden sivıl halkı öldürmüş. neleri varsa gaspetmiştir. Dahası, başlangıçta en büyük müttefıkleri ve destekçileri olan Bizans'ı bile ta Venedik'ten gemilerle gelip haftalarca yakıp yı- krp yağmalamışlardır. Haçh Seferleri böylesine acımasız; temelinde talan, kaba kuvvet, inanılmaz bir yok etme hırs\ olan bir sürecin adıdır aslında. Konunun aynntılannı meraklılan. tüm boyutlan ile Prof Işın Demirkent'in değerli başvurukitap- lan olaneserlerinde bulabilirler( *). Sonuç olarak nice işgaller. zulümler. acılar yaşamış Anado- lu'da Haçb Seferleri dönemi aralıklarla iki yüz- yü kadar sürdü. Ama dirayetli ve güçlü Selçuk sultanlan zaman zaman Bizans unsurunuda devlet adamJığına ya- raşır bır diplomasi ile kullanarak Haçhlan büyük ölçüde etkisız kılmayı ve sağ kalanlann da "get dikkrigibigiönelerini'"başardüar ve Türkler Ana- dolu'ya iyice yerleştiler. Daha sonra Bizans'ı ta- rihteki yerine yerleştiren Osmanlı Devleti, yüz- yıllarca bu topraklardave Avrupa'da kimsenin di- nine ımaruna kanşmadan egemen oldu. Ama ya- zımızakoyduğumuz başlıkta yer aldığı gibi, bun- dan yedi yüzyıl kadar önce Anadolu'nun ve hal- kının karşüaşnğı Haçh Seferleri yine de bitme- di. Temelunsurlarüstükapalı ya da açık ayru kal- mak üzere hep sürdü ve günümüzde de sürüyor. Balkan yenilgisi sonrası Çanakkale Savaşlan ve dünyada eşi görülmemiş. her şeyi ile hakh, gü- cünü kendi yaşadığı ülkeye ve özgürlüğüne sa- hip ohna konusundaki ulusal birliğinden alan, birçok mazlum ulusa da örnek olan Kurtuluş Sa- TOŞI bence temel unsurlan hiç değışmemiş bir Haçlılar ordusuna karşı kazarulmıştı. O mucize adamın. Atatürk'ün çe\Tesinde birlık obnuş bir ulusun canı dahil nesi var nesi yok ortaya koy- ması ile zafere ula^nış ve Anadolu'ya göz koyan- lar u gektüderi gibi gitmişlerdi". Yaşadığımız günlerdeki, "Gtobal" diplomasi- nin yeni sözcük ve sloganlan ile süslenerek Ana- dolu'ya karşı hiç dmme\en "ek geçirme" ya da "böhne ve aratannda paytaşma" rurslan şrrndi- lerde sinsi. asıl nitelıği gizli istekler. değişik gö- rünümlerle sürüyor. Artık saklamadıklan, Lo- zan'ın dıbini oyup Sevr'i diriltme çabalan, uza- >ıp giden ucu açık AB görüşmelennde Avru- pa'nın başka hiçbir ülke için uygulanmayan, ya- pılmayan fakat Türkiye içinyenilen eklenerek ya- pılan dayatmalar, Kıbns olayını kullanmalar Haç- lı Seferleri ruhununhâlâyîişıyor olması değil mi- dır? Avrupa ülkelerinden futbol maçlanna kadar yansıyan düşmanca tavır ve söylemler. bu ülke- de hiç unutulmayacağuu unuttuklan Atatürk'ün resmınin kaldınlmasuıı ıstemeler, terörü kendi- lerine dokununca güya lanetlerkaı Türkiye'de on bin insarun caruna kıyan aynı eylemlerin hâlâ surmesinekılıru bpırdatmayan bir anlayış ve dav- ranış Haçhlann de\r arrundan başka nedır? Haçh Seferleri bitmedi Bu ülkeböylesine eşsiz, değer- li ve güzel oldukça da bitmeyecek. Ama bir şey \r ar; yaşadığımız günler ve acılar ne olursa olsun, Cumhuriyeumızinnasılkurulduğunuve nelere mal olduğunuunutmayaninsanlannda yaşadjğı bu ül- kenin iç dınamiklen yok edilemeyecek. \T aktiyle gelenler gibi gelmek isteyecekler de "gekükleri gibigideceklerdir" kimse bunu unutmasın. (*) Bizans Tarihi Yazûan -NikitasKhoniates 'in Historia sı (1195-1206), İstanbul 'un Haçhlar Tarafından Zaptı ve Yağma- lanması. - Haçh Seferleri. Ülke Nereye, Başbakan Nereye?.. Doç. Dr. HUNERTUNCER ^•-j-lkemizin doğusunda, adeta ka'yagkByor.Birde.Danimarka'da I I iç savaş görüntüsünü yansı- toplanan NATO Parlamenter V^/ tan olaylar yaşanmakta... Şemdinlfde, Van'da, Diyaıbakır'da ve öteki Doğuülerimizde nelerolu- yor?.. Van'da bir üniversite mensubu (Enver Arpah) "yargısainfaz n yü- zünden ve onurunu korumak ama- cıyla canınakıyıyor; bir akademis- yen (Prof. Dr. Yûcel Aşkm) de, yi- ne "yargısz infaz" yüzünden kalp krizi geçirmesi nedeniyle bastane- de yoğun bakıma alıruyor. Peki, ülkede bu denK vahim ve son derececiddiolaylarolurken Sa- ymBaşbakanmızneya{xvof?.Bek- lersıniz ki, Sayın Başbakan. hemen Doğu'ya hareket etsin, Şemdinli, Diyarbakır ve Van olaylanrun ne- denlerini aynntılanyla irdelesüı ve vardığı sonuçlan Türk halkına du- yursun!.. Oysa, Sayın Başbakanı- mız, bu yapması gereken görevi ye- rine getirmek yerine, Katarve Bah- reyn'e ve oradan da Danimarka'ya uçuyor... Niçinmi dersiniz?.. Ülke- miziArap ülkelerine, kendi deyimiy- le *pazariamak" amacıyla ve Da- nimarka'da da bir sıvil toplum ör- gütünde konuşma yapmak üzere... Evet, yanlış duymadınız! Bir Baş- bakan,berhangibir sivfltophım ör- gütünde konuşma yapmak üzere, devletin son derece kvsrth mari kay- naklarryla ve yanına da yine bir sü- rü ldşiyi almak suretivie Danimar- NATO Asamblesi'rün 51. genel kurul top- lannsınakatılmak üzere... Peki, bir başbakanın, bir sivil toplum örgü- tünün toplantısına katılmak üzere, yabancı bir ulkeye ziyarette bulun- ması neıede görülmüştür?.. Öte yandan, NATOtoplantısınada Baş- bakan'ın değil, NATO Dairni Tem- silcvmizin ve Kopenhag Büiükel- çimizin katılmalan yeterlidır. 15 Kasım 2005 tarihü Cumhuri- yet gazetesinde, bumem şu kısa ha- ber dikkatinizi çekti mi?.. "Bakan- larmyurtdışıyanşı'' başlıkh haber- de, AKP iktidan süresince. Tayvip Erdoğan ın 76, Abdullah Gûlün 94. KürşadTüzmen m 75. Kemal Unakıtan'uı 55. Mehmet Ali Şa- hin ın 23. AbdüBatif Şener'in 21, Mehmet Aydın'ın 62, Cemü Çi- çek'in 32, Vecdi Gönöl'ün 33, Rc- cep Akdağ'ın 30,HüsevinÇerikin 30, Mnafi Yıkhrmı'uı 37. AB Coş- kunun 43 ve Mehmet Hilmi Gü- kr'in 43 kez yurtdışı seyahatinde bulunduklan yazdmaktadır. Bu ra- kamlann yorumunu yapmayı siz okuyuculann takdirlerine bırakı- yorum. Bu sayfada. bundan önce birçok kez, Başbakan ve Dışişkri Baka- nı'nın haddinden fazla \urtdışı o- varerinde buhınduklaruu ve böyle- likk, seyrek uygulanması gereken "dorukdiplomasisi" yönteminina- sd kötüye kuUandıklannı yaznuş- tnn. Anâ artık bunlanboş yere yaz- dığımı anlıyorum, çünkü ne muha- lefet parti milletvekillen. ne basın- yayın mensuplanne-de halktrruz, bu ziyaretleri sorgulamıyor, bunlara karşı tepkisini dile getirmiyor ve büyük bir suskunluk içerisinde, ül- keyi yönetenlerin devlet parasıyla hoş vakit geçirmelerini ve ülkenin ivedi çözütnbekleyen sorunlannıbir yana iterek yalnızca kendi keyifle- ri doğrultusunda davranmalanru iz- lemekle yetiniyor. Doğaldır ki, ka- muoyunun aksi tepkısi oluşmazsa, hükümetlerde istediklerini istedik- leri gibi yerine getirmeye devam edeceklerdır. Bir başbakan düşününklbir aym >*alruzca bir haftasını ya da 10 gü- nünükendiülkesindegeçirsînlVieişin acı yanı,bu ülkede,hiçbirkurum ve kişi bu durumu sorgulamasın! Ne muhalefet, ne basm-yaytn organ- lan, ne sivil toplum örgütleri ne de bireyler, bir başbakanın bu denli yurtdışına gitmeye hevesli oVması- nın nedenini araştırmasın!.. Türkiye'nin çözûlmeyi bekleyen bin bir iç sorunu varken Başbakan w bakanlann bu denti sık yurtdışı gealerine gitmekriningerekçesi ne olabüir?.. Yanıt belli değil mi? . Başlannı agntacak sorunlardan kaç- ma ve zevk-ü sefa içinde zamanla- nru geçirme; lüks otellerde konak- lama, değişik ve zengin yemek çe- şıtlerini tatma, güzel ve ilginç yer- lerigörme.vs... Şöyfc bir soru akhma takümak- ta: Acababuinsanlar,iktidara hoş vakıt geçirmek' vedevfctinparasıy- la oradan oraya gitmek için mi ge- tiyorlar?. Doğaldır ki, onlann bu davranışVan hiçbir kurum ve kişi tarafından sorgulanmadıkça. onlar da, daha çok uzun bir zaman 'hoş vakh geçirmeyi' sürdüreceklerdir. Böylece.ülkemizineğitimdenkül- türe, sağlıktan sosyal güverüik sis- temine, >'asalarm oluşturubnasradan bunlann doğru düzgün uygulan- mamalanna değin çözüm bekleyen sorunlan, bir türlü çözüme kavuş- turulamayacak; ancak iktıdardaki "beyefendiler" ve "hammefendi- fcr" zavallı, cahil ve eğıtibnemiş Turkhalkının sırtındanbir ülkeden öteki ülkeye koşup duracaklardır Sizfcr. hiç öteki genşmiş ya da ge- oşmemiş devletlerin başbakanlan ve bakanlanrun. bu denli çokyurt- dışı gezisüıdc bulunduklannı duy- dunuz mu? Ben diplomat olarak birçok ülkede göre\' yaptım. ancak, bızim ülkemizin politikacılan ka- dar çok yurtdışına gıden hiçbir ül- ke politikacısına rastlamadım. Şu hususu bır kez daha vurgulamak ıstenm ki. Başbakan'ın \e bakan- lannbu ayarerkrihalkmuztara&n- dan sorgulanmadıkça,onlardayurt- dışıgezJkrirû, önümüzdeki günler- de belki daha da artan bir sıkhkla, hiç kuşkusuz sürdüreceklerdir. GERÇEK DERİNİN KONFORUNU HİSSEDİN Gunumuz mootıya ıiıvAia*.. _e "leyen Istıkbarden, çok 6zet gerçek den koleksiyonu... Mode Une! Mode üne, benzersiz renk seçenekleri, zengin model çeşitlilıği ile yaşam alanlannı keyifle tasarlayanlar için üretildi. Istikbal'in gerçek deri koleksiyonu Mode Line'ın size özel tasanmını seçmeniz için bekliyoruz. Uvomo serisindeki her ürün, özel tnekanizmasıyla re!ax konutna geçerek, mükemme! bir dıntenme ortamı oluşturuyor. Üstelik ikili ve üçlû kanepeterin oturma böHJvnteri, bağımsc olarakyatabiüyor. GERCEK DERİNİN ADRESİ PENCERE Fotoğraf!, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın eşi Semiha Hanım... Türbaniı.. Düpedüz ikinci sınıf insan yazgısında.. Açıkçaerkekten aşağı insan sıfatını benimsemiş.. Ne erkekle eşit.. Nedekocasıylaeşit.. Tesettüre mahkûm... Aşağılanmaya razı.. Evrensel İnsan Haklan Bildirisi'ne, Türkiye Cum- huriyeti Anayasasfna, Aydınlanmaçağına, Atatürk Devrimi'ne karşın 21 'inciyüzyılın beşinci yılında er- kekler tarafından horlanmayı doğal sayıyor... Bırisi çıksa da bu mübarek kadına anlatsa: - Ey hanım kardeşim, sen ki Türkiye Cumhuri- yeti Devleti Hükümeti'nde Ulaşurma Bakanı'nın eşi- sin!.. Sen kendını erkekle eşit görmezsen; sen, te- settür şartlanmasında kendini, saçını, başını, çe- neni, boynunu gizleyıp insan haklarına kendini la- yık saymazsan, bu ülkenin sıradan kadınlannakö- tü örnek olursan, Tann'nın gözüne girip Cennet'e gideceğinı mi sanıyorsun?.. Bu devletin hükümetinin bakanının eşi, kendi- sini erkekle eşit gormeyip de hakkını arayamazsa bu ülkeye demokrasi nası! gelecek?.. • Kimi zaman bir fotoğraf, gerçeği, bir kitaptan, on kitaptan daha çarpıcı biçimde dile getirir.. Kimi zaman tanh belgesidir fotoğraf.. Kimi zaman bir siyasal iktıdann aynası.. Kimi zaman koskoca birtoplumun ve ülkenin kör- lüğüne karşı patlatılmış flaştır.. Dün Hürriyet'te, bugün bızim gazetede yayım- lanan fotoğrafı kimın çektiğini bilmiyorum, yaprtın sahibı gazetenın Samsun muhabiri Şenol Çakır olsa gerek... Protokol masasında Ulaştırma Bakanı Binali Yıl- dınm, sağında Samsun Valisı Mustafa Demir, so- lunda (aynı adı taşıyan) AKP Samsun Milletvekili Mustafa Demir, AKP'li milletvekili Musa Uzun- kaya ve yaklaşık yirmi kişiyi bulan öteki protoko- ler zevat... Iki metre öteye bir masa konmuş... Tek kışilik bir masa.. Semiha Hanım masada yalnız.. Başı önünde.. Gözleri önünde.. Kişiliği sıfırianmış.. Kimliğı yok.. Yüzünde acınacak teslimiyetin dışavurumu.. Türkiye Cumhuriyeti'nde, erkekler masasında- ki bakan eşınin yanına oturamayan bakan eşinin tarihe işlenen fotoğrafı nereden nereye geldiğimi- zi ve nereye gittiğimizi gösteren yadsınamaz bir belge... • Peki, bu kansını tesettüre mahkûm edip yemek masasında yanına oturtacak kadar insandan say- mayan Bakan Binali Yıldınm kim?.. Demiryollan'nın eski raylan üzerinde meşhur 'hızlı tren' tasanmını hayata geçiren ünlü Ulaştır- ma Bakanı!.. Bu yüzden göz göre göre yaşanan tren kazasında nice insanın ölümüne neden olan bakan!.. Türbaniı kansının erkektertebir arada sofrayaotur- masını yasakladığı için Binali Yıldınm Cennet'e gider mi dersiniz?.. MAXIMUM KARI A P6ÎIN FIYATINA 18 TAKSİT Mode Une'm tüm koleksiyonu ile tantşmak içîn lütfen broşür HMS33MMK; "J A ^ . ı t n SOM* E ^!»tsrlMa*fcsû ı a u aw m mamvrse* "^KİTAPLAR I LAtKLİKTEN ŞERtATA Mİ? Meriç Velidedeoğlu Menç VeHdtdeoğlunun 1980'lerden gutıEmüze dek 24 yU boyunca Curahuriyct Gazete&inde yayımlanan yazıîarından seçilerek oiuşturulan bu kıtapta. adım adım şeriata doğru üstü örtülü biı gidişin ızlenm sürcbılırsmiz Öteki tek tanrılı ıki dinır şenatlannın da dikkate alındığt yanlarüa tslam şerian ile yapılar karşıiaştiTTnalat ve dünün olaylanndan günümüzc gcçışier ilgiyle okunacak içtenîikte. 1923 Devrimî'nm temel yap» taşlanndan biri olan "LaikHk" gibi "Dii Devrimfni de avnt boyutta gören Velidedeoglu'muı yalıtı Türkçesi kitabın ayrt bır özelliğini oluşturmaktadu. Prof. Necla Arat'a göte de "LaOdikten Ş«naıa mı?" şenatın gizlenmeye çalışılan ayak seslennı duymayan kulakiara duyurmak için tarihsel biruyan... İNGİLİZ GİZLİ BELGELERİNDE TÜRKİYE Erol Ulubeİen Bu kitap ülkemtz östünde koıkunç planları açığa vuran gizlı belgeien scrgilcmektedir. Ingiüz Krahyet matbaasmda 1927 ve 1947 yıUannda bastlmı^ olanfielgelenlenErol Ulubelen taraftndan Htız bır araştırma SOÖUCU seçıtmiş ve dıhmue çevırilmistır. Erol Ulubeİen: "_ Bugün hiitün cmthUğtyta bir Ermeni sorunu vardır. Geçmişte Ermeniterin nasıl tahrik ve teşvik edildikleri bu belgelerde tn açık bir biçimde görülmektedir. Bu tahrik ve leşvikier kanımca bugün de aynen sûrmektedir." Sami KARAÖREN Haitı . lurkocsji Cad Ho 3")/41 Co^sla^u-tSTAHBUL - T.l: 0212 514 01 9i Jiibe lüikld Cad ZomİMk Sok. 4/1 loksım İS1AH8UL - Tel. 0712 251 38II Anknm Atotûriı 8u!vgn Ho. 125 Kot 4 Bokonlîlioı UKAM W: 031? 419 50 M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle