23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET JjjJV\_/I ı UIVJJ. [email protected] AITO'ya göre, faiz düşük, vade uzun olduğu için tüccar anlaşmalı olarak emlak satm alıp kredi çekiyor Konutkredisiböyle patladı TOKİBAŞKANIBAYRAKTAR: Gecekondu büyüksorun İSTÂNBUL (AA) - Toplu Konut Idaresı (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar. Türkiye'de dış borç ve terörden sonra en büyük problemi gecekondu sorununun oluşturduğunu bildırdi. Bayraktar. 1950'degöçlerlebaşlayan hızlı kentleşme sürecinin çarpık yapılaşmayı beraberinde getirdiğini, büyük şehırlerde görülen gecekondulaşmanın imar aflanyla 50 vilayete kadar yaygınlaştığını belirtti. tmarsız, ruhsatsız konut sayısına dikkat çeken Bayraktar, "Şehhierdeki mevcut konutlann yandan fazlasını yenilemek gerekiyorsa, oturup düşünmemiz gerekir" dedi. Bayraktar, kentsel dönüşüm için 66 beledıye ile ön anlaşma yaptıklarını, Erzıncan'da 2 bin gecekonduyu yıkıp modern bir yerleşim yeri kurduklannı da söyledi. FATURA 48 KATRİLYON LtRA Hazine dava yorgunu ANKARA (AA) - Devletle vatandaşı karşı karşıya getiren 365 bin 463 dava, mahkemelerde sonuçlandınlmayı bekliyor. Devletin resmi verilerine göre Hazine ile vatandaşı mahkemelerde karşı karşıya getiren davalann yüzde 7O'ini Hazine arazılenndeki işgal ile kadastro tespiti, tapu iptali ve tescil gibı taşınmazlara ilişkın diğer ihtilaflar oluşturuyor. Söz konusu davalann parasal büyüklüğü, 48 katrilyon lirayı aşarken Hazine avukatlannın önüne her hafta ortalama 3 bin dava geliyor. Yıl içinde bunlann ancak beşte biri sonuçlandırılabiliyor. TtED'NÎN ARAŞTIRMASI Emekli aylıldarında makas açılıyor Ekonomi Servisi - Türkiye Işçi Emeklileri Derneğı (TtED), Emekli Sandığı'ndan aylık alan emeklilerle SSK ve Bağ- Kur emeklilerinin aylıklan arasındaki makasın giderek açıldığını belirledi. TÎED araştırmasına göre, bu yılın temmuz ayı itibanyla en düşük memur ve işçi emeklisi aylığı arasındaki fark 161.8 YTL'ye çıktı. 2006 yılında ise memur emeklilerinin aylığı kümülatif olarak yüzde 5.1 oranında zamlanacak. Buna göre 2006 yılı temmuz ayında memur ve işçi emeklisi aylığı arasındaki fark 170.1 YTL olarak gerçekleşecek. Ekononıi Senisi - Faız oranla- n düşerken vadenın uzadığı ko- nut kredısı tüccara yaradı. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı SinanAygün, konut kre- dısinın tican krediden daha ucuz ve sabıt faızh olmasınm, tüccar- lan, bırbirlennden anlaşmalı ola- rak emlak satm alıp konut kredi- si çekmeye yönelttiğini belirtti. Aygün, yaptığı yazılı açıkla- mada, 2001 krizinde kredi faiz- lerinin yüzde 50'lerden yüzde 1500'lere fırlaması nedeniyle büyük darbe yiyen tüccann, ken- di arasmda emlak alım-satımı yapıp konut kredisi çektiğıni ve bu krediyi ticari amaçlı kuüandı- ğını belirttı. Tüccarlar arasmdakı ev alım- satımının ciddi boyutlara ulaştı- ğını ifade eden Aygün, şunlan kaydettı: "Soyadı tutmayan yakm akra- balar, kuzenler, komşular ve şir- ket ortaklan kâğıt üzerinde bir- • Günde 1200 kişinin kredi çektiğine, uzun vadenin ekonomi ve bankalar için tehlike yarattığına dikkati çeken Aygün, bu krediler geri dönmezse bankalann elinde on binlerce hacizli konut olacağını dile getirdi. birlerine ev satmış gibi yaparak konut kredisi çekiyor. Alım-saü- mı yapılan evlerin sahipleri de- ğjşmiyor, sadece tapu değişiyor. Krizde ticari krediden ağzı yanan tüccar. bu tür yöntemlere başvu- rarak konut kredisine yöndhor." Aygün, 2005 yılımn 9 ayında toplam 140 bin kışinın konut kre- disi kullandığına dikkat çekti. ATO Başkanı, 2005 yılı başın- da 2 katnlyon 790 trilyon lira olan konut kredisi ırüktannın ekim ayı ortasında 9 katrilyon 494 trilyon liraya ulaştığını hatır- lattı. 2003 yılmda yüzde 14 olan ko- nut kredilerinın tüketıcı kredile- ri içindeki payuıın, Eylül 2005 itıbanyla yüzde 36'ya yükseldi- ğine işaret eden Aygün, konut kredılerindeki patlamada, tüc- carlar arasmdaki anlaşmalı em- lak alun-satunuım da payı oldu- ğunu bildırdi. Ticari krediler pahah Ticari kredilerin konut kredile- rinden üç kat daha pahalı olması nedeniyle tüccann bu yola baş- vurduğunu ifade eden Aygün, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'de ticaretin önünde- ki en büyük engellerden birisi, ti- cari kredi faiz oranlannm yûk- sek olması. Konut kredilerinin fa- iz oram ortalama yüzde 12 iken, ticari kredilerin faiz oram yüzde 300 daha fazla. ÖzeDikle son dö- nemde bankalar tüccan unutup konut kredisine ağırlık vermiş durumda." Uzun vade tehlikesi Konut kredisi alımındaki artı- şın tehlıke sinyalleri verdiğini ifade eden Aygün, günde ortala- ma 1200 kişinin konut kredisi kullandığını kaydetti. Uzun vadeli konut kredilerinin ekonomi ve bankacüık sektörü için tehlike yarattığına dikkati çeken Aygün, bazı bankalann 25 yıla ka- dar vade yaptığını, bu krediler ge- n dönmezse bankalann elinde on binlerce hacizli konut olacağını, bu durumun, Türkiye ekonomisı- ni derinden saısacak bir krize yol açabileceğini dile getirdi. Aygün, vatandaşlann ev sahı- bi olma hayaliyle ödeme güçle- rini aşan miktarlarda kredilenn altma imza attıklannı ifade ede- rek hükümetten konut kredilen- ni kontrol altmda tutacak önlem- ler abnasını ıstedi. Yine iş un • !i.jMii"""«llll udu myruğu EgeSerbest Bölgesi'nde faaliyet gösteren Amerikan kökenli Delphi Packart fabrikasuun işçi alacağmın duyulması üzerine, çok sayıda insan fabrika önünde toplancü. Fabrika yetkilileri, 2006'da genişlemeyi ve buna paralel işçi alımı planladıklannı belirterek yoğun takp olmaması için gazeteilanı vermediklerini ifade ettL Yetkililer, kulaktan kulağa duyulması üzerine de binkrce kişinin başvuru yapüğmı belirtti. (AA) Bütçeye göre vergiler yüzde 22 artarken, çalışan yüzde 5 zamla yetinmek zorunda Işsizliğe 2006'da da çözüm yok • Gelecek yılın dar va orta gelirli için zor geçeceğini vurgulayan Kamu-Sen, yeni mezun olan yüz binlerce gencin de 2006 yılında işsizlikle tanışmak zorunda kalacağı uyansında bulundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Kamu-Sen, "2006 yüının kamu çahşanlan, dar ve orta gelirfi kesim için zor geçeceğinin anlaşıkh- ğuu" kaydetti. Türkiye Kamu- Sen'den yapılan yazüı açıklamada, 2006 yılında vergi gelirlerinde artış öngörüldügünü, bunun da yapılacak zamlarla sağlanabileceği dile getiril- di. Açıklamada şu görüşlere yer ve- rildi: "Bir yü içinde vergi mükellefi sayısı yüzde 22 oranında artmaya- cağına göre, bu aruşın vergUere ya- Tarım bütçesini eleştlren TZOB Başkanı: Çifiçimesleğinibırakacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Zıraat Odalan Birlığı'(TOBB) Başkanı Şemsi Bayraktar, 2006 yılı bütçesinde tarım desteği olarak aynlan kaynağın yetersiz olduğunu belirterek, "Bu çiftçi için 'mesleğini bırak' demektir" dedi. Bayraktar, tanm destekleri 3.4 milyar YTEden 4.7 milyar YTL'ye çıkmasına karşın, bu bütçe ile tanmın desteklenmesi mümkün olmadığına dikkat çekti. pdacak zamlarla sağlanacağı gerçe- ği ortaya çıkıyor. Bunun yanında 2006'da başta telefon ounak üzere KTT ürünlerine, ortalama yüzde 16.4 zam yapılmasınuı öngörülmesi, 2006 yılında bütçeyi yine orta gelir grubunun sırtia>acağuu gösteriyor." Hedeflenen 130 milyar YTL'lik vergi gelirinin eşit paylaşüması du- rumunda, 2006 yıhnda Türkiye'de kişi başına 1810 YTL vergi düşece- ği belirtilen açıklamada, bu rakamın geçen yıl 1480 YTL olduğu anım- satıldı. Açıklamada, yıllık enflasyon he- defınin yüzde 5 olduğu dile getiri- lerek "Buna karşın devletin topladv- ğı \ergüere yüzde 22, ürettiği mal ve hizmedere yüzde 16 oranında zam yapmasL ancakçalışanlaraveemek- lilere yapmayı planladığı ücret arüş- lannda enflasyon hedefi olan yüzde 5 orannu temel kabul etmesi, yetki- lilerin anlaşıhnaz bir tutum içinde olduğununbir kamüolarakkarşunı- za çıîayor" denildi. Açıklamada, ortaya konan prog- ramda işsizlik öngörüsünün yüzde 10'da kalması ve 38.5 milyar dolar- lık dış ticaret açığının hedeflenme- sinin, programın sosyal ayağının ek- sik kalacağını gösterdiği dile getiril- di. Yeni mezun olan yüz binlerce gencin 2006 yıhnda işsizlikle tanı- şacağı vurgulandı. ADRENALIN TEM Yeni Mitsubishi Colt CZT .5TURB0 150 PS www.temsa.com.tr AINKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Kurultay Sonrasının Sorumluluğu CHP kurultayı, parti içinde "sessizliğin sağlandığı", buna karşılık ülke siyasetinin olağanüstü "sesli" sayıla- bilecek çalkantılı bir döneminde gerçekleştı. Yalnızca "tarih düşmek" ve "bundan sonra hiç olma- ması" amacıyla sessizliğe gıden yolun başlıca döne- meçlerini anımsatalım. Parti içi demokrasiyi öngören tüzük istemlerimizin Anayasa Mahkemesi uyanlanna karşın parti yönetimi tarafından göz ardı edilmesi; çoğu başanlı 25 dolayında il ve bunun bırkaç katı ilçe örgütü- nün görevden alınması; yerel seçimlerde aday saptan- ması sürecinde merkez yönetıminde yaşanan iç çekiş- meler kimi milletvekillerinin tümüyle tüzük kurallan için- de kalmalanna karşın yalnızca Genel Başkan Deniz Baykal'ı desteklemedikleri için cezalandınlmalan; ma- hallelerdeki delege seçimlennde üyelerin delegeleri seç- me haklannın kullanımında yaşanan kimi hukuksuzluk- lar; il ve ilçe kongrelennde blok lıste yapılarak çoğu par- tililerin dışlanması ve örgütlerin büyük çoğunluğuyla iç çekişmeler yaşaması sayılabilir. Kurultay sona erdi. Sorun, bundan sonrasıdır. • • • Genel Başkan Deniz Baykal, 30 Haziran 2005'ten bu yana, "halkı, AKP ıktidanna karşı laikliği, Cumhuriyetin değerierini, özetle, var olan anayasal rejimi sahiplen- meye" çağtnyor ve 2006 Ekımı'nde seçim istiyor. Çağn, hükümetin, yargıdan universiteye kadar ana ku- rumlara yönelik saldınlanna ve yönetimde kadrolaşma ısranna uzanan yıkıcı politıkalannın; yeniden yükselişe geçen terörün ve giderek ağırlaşan dış politika sorun- lannın her gün yeniden kanıtlandığı gibi, doğrudur. Ancak, halka çağnnın, "açılımcı" politıkalârla "içidol- durvlmazsa" ya da yalnızca "şeriat geliyor" korkusuna dayanır kalırsa, hem ülkeyı hem de CHP'yi yeni açmaz- laria karşı karşıya bırakır ve gerçekten yazık olur. • • • Bir grup milletvekili arkadaşımızla Mayıs 2004'te öner- diğımiz "Iktidara Yürûyüş Hareketi"n\n, yalnızca "adı- nın kullanılması" yeterli olmaz. Genel Başkan'ın çağn- sının, somut projelerle tamamlanan "bütüncül" bir ikti- dara yürüyüş hareketine dönüştürulmesi başanlmalıdır. Geçmişte ilerici açılımların öncüsü olan CHP, tıpkı 1950'lerin ikinci yansında "llk Hedefler" ve 1970'larda "Ak Günler" açılımlanyla yaptığı gibi, ülkenin, ilericileri- ni, demokratlannı ve solculannı, "günümüzün küresel koşullannda" güvenilir ve gerçekçi çözümler üretmek üzere göreve çağırmalıdır. Başta gençler ve kadınlar ol- mak üzere, sendikalann, meslek oda ve birliklerinin bu sürece katıltmı sağlanmalı ve "çağnnın içeriği" somut önermelerie doldurulmalıdır. Ancak bu çağnnın da ınandıncı olması için parti yö- netimi, öncelikJe parti içinde dışlayıcı uygulamalardan kaçınmalı; hukuku işletmeli; dostluğu, banşı ve katılımı sağlayacak bir onarım ışine girişmelidir. Çağn, önce "CHP düşüncesine gönül veren tüm kişi ve kesimleri kapsayacakyaklaşımlaria" parti içinde geçerlilik kazan- malıdır. CHP'nin ilerici öncülüğü, "sol gözlükle" bakılan ve iç içe geçmiş iki konuda, demokratikleşme ve ekonomik gelişme alanlannda olmalıdır. Demokratikleşme alanında yapılması gereken çok şey vardır. Başta 12 Eylül Anayasası; Siyasal Partiler ve Seçim Yasası olmak üzere, temel yasalann çağdaş de- mokratik ve özgürlükçü ilkelere göre yenilenmesi, ku- rumlann güçlendirilmesi gerekiyor. Bunlan, ömeğin, yar- gı bağımsızlığı; çalışma, eğitim ve sağlık gibi sosyal hak- lann yasal çerçevesinin belirlenmesi; medya-siyaset-ti- caret ilişkilerinin düzenlenmesi; YÖK; çevre sağlığı ve sendikal haklann güçlendirilmesi gibı alanlardademok- ratikleşmenin önünün açılması izlemelidir. Ekonomik gelişme daha az önemli değildir. Üretim olanaklannın geliştirilmesini ilke edinen CHP, başta iş- sizlik olmak üzere, temel ekonomik sorunlara sosyal demokrat çözümler üretmelidir. Ekonomide kayrt dışılı- ğın olabildiğince azaltılması; ulusal bir programla bilim- sel ve teknolojik yeniliğe öncelik verilmesi; bölgesel kal- kınma projeleri hazırlanarak gelişmişlik farklılıklannın gi- derilmesi öncelıkli alanlarsayılmalıdır. Ekonomi politika- lan, sosyal demokrasinin, eşitlik, özgüriük ve dayanış- ma öğelenni, "sosyal haklan" toplumun tüm hücrelerin- de egemen kılacak bir yaklaşımı esas almalıdır. Bu ge- nel noktalara ek olarak, dış ilişkiler, özellikle AB adaylı- ğı görüşmelerinde sergilenecek tutum; enerji politikala- n; tanm ve sanayinin yeniden yapılanması; hakça bir ver- gi düzeni; yerel yönetimler ile merkez yönetiminin ilişki- lerinin düzenlenmesi gerekiyor. • • • CHP yönetiminin görevi CHP'yi yeniden toplumun umudu yapmaktır. Yeter ki Genel Başkan büyük "yöne- timyanlışlanndan" kurtulsun; "kazandığının" yalnız ken- disi için değil, tüm toplum ve CHP için önemli olduğu- nun bilinciyle davranmayı başarsın; yeni yönetim, tarih- sel ve toplumsal sorumluluğunun farkına varsın. [email protected] DÜNYA EKONOMlStNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu S gmail.com ABD, geçen hafta Tunus'ta toplanan Dünya Bilişim Toplumu Zirvesi'nde, in- temetin yönetiminin Birieşmiş Milletler'e devredilerek uluslararasılaştınlması talep- tenne "başanyla" direndi. Ancak bu talep- ler, "Teknoloji alanında da lidehiğı aşınma- ya başlayan ABD, çağın en önemli tekno- lojik aracının denetimini daha ne kadar te- kelinde tutabilir" sorusunu da gündeme getirdi. Teknolojik liderlik aşındı Hollyvvood, dijital oyunlaria gözlerimizi kamaştırmaya çalışıyor ama, gerçek şu ki, ABD bilim ve teknolojide giderek Asya ül- kelerinin gerisinde kalıyor. ABD'nin Ulusal Bilimler Akademisi tarafından geçen ay ya- yımlanan bir rapora göre, ABD'de "ekono- mik lidertiğin birçok bilimsel ve teknolojik temel taşlan, diğer ülkelerde gelişmenin hızlandığı bir dönemde giderek aşını- yor"(sf.2). "Yaklaşan fırtınamn üzerine nasıl çıkılır" başlıklı rapor, "Birçok insan, ABD'nin, bilim ve teknolojide dünya lider- liğiniherzaman elinde tutacağına inanıyor ama tutamayabilir" diyor, bilimsel ve tek- nolojik alanlarda lideriiğin nasıl hızla kay- bedilebileceğine bir kez kayıp edildikten sonra da bir daha kolay kolay ele geçirile- meyeceğine dikkat çekiyor. (www. nap.edu/books/ 0309100399/html) International Herald Tribune'e göre ra- por, ABD seçkinleri arasmda gittikçe yo- ğunlaşan bir kaygıyı dile getirdi. Kimi yo- rumculara, örneğin ABD'nin en etkili dış politika kurumlanndan, Council on Foreign Relations'ın dergisi Foreign Affaires'de (Mayıs/Haziran 2005) yayımlanan Thomas Bleha imzalı yazıya göre de, bu gerileme- nin sorumluluğu Bush yönetimine ait. Ça- ğın iletişim, ticaret ve askeri alanlanndaki etkileri açısından en önemli teknolojik olu- şumu internetin kullanımı üzerinde yoğun- laşan yazısında, Bleha "Bush yönetiminin ilk üç yılında, ABD, dünya hızlı internet (Boradband) kullanımı klasmanında 4. sı- radan 13 sıraya düştü" diyor ve yazı bo- yunca "ABD'de intemet olan evlerin ço- ğu, ancak en temel Boradband hizmetin- den faydalanabıliyor. Bu dünyadaki en ya- vaş, en pahalı, enaz güvenilirhizmetlerin- den biri" saptamasını verilerie destekliyor. örneğin, ABD yönetimi, ülkedeki Borad- band yayılma hızını 200 kilobit gibi bir dü- zeyle ölçerken Japonya bundan 16 kez yüksek bir hızı ölçü alıyor, halkına benzer bir maliyetle sunabiliyor. Bugün, ABD'de ti- pik bağlantı hızı 1.5 megabit iken Japon- ya'da 12 ile 40 megabit arasmda değişiyor, Japonya 22 megabitlik hızı, 22 dolara su- nabiliyor. Bush yönetimi, nalkının yüzde 75'ini yüksek hızlı Boradband'a bağlama- yı, ancak 2010 yılına kadar gerçekleştire- Hegemonya, Teknoloji, İnternet bileceğini düşünüyor, o da 30-35 dolar bir maliyetle. Bleha yazısında, ABD'nin cep telefonu kullanımı yoluyla internete bağ- lanma kapasitesinde de çok geride kaldı- ğını söylüyor. Dünyada Boradband kulla- nımına ilişkin, gecenlerde The Econo- mist'de verilen birtabloda, ABD'nin 100 ki- şiye 12-13 hatla, Gü- ney Kore (25), Hong- Kong(23),Tayvan(17- 18), Japonya (16), Sin- gapur (13/14) gibi Asya ülkelerinin gerisinde kaldığı görülüyordu (30/07/05). İnternet ve ABD Aslında intemet, ABD'nin "bebeğı", onun elinde doğdu, ile- tişimde, ticarette vemali işlemlerde, "inter- net devrimi" 1990'larda orada başladı. Bu "devrim" ABD'nin teknolojik üstünlüğünün ve liderliğinin simgesiydi. Ama, sonra bir şeyler değişti. 2000 başında Japon yöne- timi, Teknoloji Stratejisi Konseyi kurarak ülkesindeki bilimsel gelişmelere büyük kaynak ayırmaya ve yönlendirmeye başlar- ken ABD'de, Bush yönetimi, elindeki kay- naklan savaşa ayınyor, Clinton-Gore yö- netiminin aksine, silah teknolojisi dışında- ki bilimsel gelişmelerie intemetle ilgilenmi- yordu. Şimdi, iktidarda, "evrim teorisinin" yanı sıra "akıllı tasanm" tezinin de bilim- sel bir statüyle okullarda okutulması gerek- tiğine inanan bir başkan vardı (Time, 22/08/05). ABD, böyle bir ortamda 3-4 yıl içinde inter- net kullanımında öndertiği kaybet- meye başladı. Bugün interneti bir milyar insan kul- lanıyor, adres sayısı iki milyara, e-ticaret hacmi de dünya ti- caretinin yüzde 9'una ulaştı (Der Spiegel, 14/11). ABD ile diğer ülkeler arasmda ekonomik, siyasi çe- lişkilerin giderek arttığı bir ortamda, bu ka- dar kritik bir önem kazanmış olan bir ara- cın denetimi üzerindeki ABD tekelinin kay- gı yaratması kaçınılmaz. Bu ülkelerin başın- da, kendilerini ABD'nin hedefi olarak gören, Çin ve Iran'ın geliyor olması olağan. Ancak yakın zaman kadar, internetin ABD dene- timinde kalmasını kabul eder görünen Av- rupa Biriiği'nin de, şimdi denetımin Birieş- miş Milletler'e devredilmesini isteyen bu koroya katılmış olması anlamlı. Tüm bu is- teklerin arkasında, ABD dış politikasına olan güvensizlik yatıyor. Tunus Zirvesi" sırasında yayımlanan bir Le Monde başyazısı bu güvensizliği şöyle dile getiriyordu: "ABD intemet üzerinde neredeyse kesin bir denetim hakkını elin- de tutuyor; isterse bir ülkeyi ağ dışı bıra- kabilir, ömeğin '.fr 1 (Fransa) ile biten tüm noktalan ulaşılmaz kılabilir. Bunun için de (interneti yöneten -E. Y)12 kök bilgisayan denetleyen ana bilgisayan kullanması ye- terli. Yeri gizli tûtulan bu bilgisayar, ICANN adlı, kâr amacı gütmeyen, özel, ancak Ti- caret Bakanlığf na bağlı bir şirkettarafından yönetiliyor" (16/11). "Tunus Zirvesi'nöe ABD bu taleplere di- rendi, internetin denetimi üzerindeki teke- lini korudu. Ancak, ABD, diğer ülkelerin temsilcilerinin katılacağı bir üst, danış- ma/tartışma kurulu oluşturulmasını da ka- bul etmek zorunda kaldı. 2006'da toplana- cak olan bu kurulun hiçbir hukuki yetkisi yok ama, internetin geleceğine ilişkin tar- tjşmalan ve eleştirileri canlı tutacak bir ulus- lararası platform sunmuş olacak. Bu yüz- den de bu oluşum, ABD'nin intemet yöne- timi tekeli açısından, sonun başlangıcı ola- rak görülebilir. ABD, intemet politikası ko- ordinatörü David Gross, "güvenilirtikveis- tikrar konusunda ABD yönetiminin biricik rolünü korumuş" olduğunu söylüyor ama, ABD Kongresi, verilen tavizlerden hoşnut- suz olduğunu göstermek için hemen, "ABD'nin internetin günlük denetiminias- la bırakmayacağına" ilişkin bir karar çıkar- dı (InformationVVeek 16/11). AB ise sonuç- tan memnun. AB Bilişim Temsilcisi Vıvi- ane Reding "AB'nin Tunus'ta tekbirses- le konuşması, davasının arkasında durma- sı, bu olumlu sonucun elde edilmesine yardımcı oldu" diyor (EuObserver, 18/11). Bundan sonrası için, şimdi iki mesele var diyebiliriz, malum fıkrayı anımsayarak. Bi- rincisi, ABD genelde dış politikada, özelde de bu alanda dayatmacılıktan vazgeçerek internetin bir uluslararası yönetim altına alınmasını kabul eder. O zaman mesele yok. Yok, ABD, ekonomik, siyasi ve tekno- lojik liderliğinin geriliyor olmasına rağmen internetin denetimini elinde tutmaya de- vam etmekte ısrar ederse, Ignacio Ramo- net'in de işaret ettiği gibi, Dünya Çapında Ağ'ın (www) parçalanarak, ulusal düzeyde denetlenen yerel ağlann toplamına dönüş- mesi olasılığı gündeme gelebilir (Le Mon- de Diplomatique, Kasım, 2005). Böytece, "küreselleşmeden çözülmeye" geçiş sü- recine, çözülme yönünde bir dinamik da- ha eklenmiş olur. «
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle