Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 KASIM 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
INCELEME
ALEVCOŞKUN denle de Leyla Şahin'in davasını yasal bul-
madı ve reddetti.
Karar, hem hukuk tarihimiz, hem de türbanı siyasal simge olarak kullanan partiler açısından son derece önemli
GerçekleriyleAİHMkaran
Siyasiler
'takıyye'
yapıyor
-I-
I
stanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
öğrencisi iken, yönetmelıkleri, ge-
nelgeleri ve kurallan ısrarla çiğneye-
rek türban takmakta direnmesi sonu-
cu sınavlara alınmayan Leyla Şahin.
bir seri dava açmış ve iç hukuk yollan tü-
kenince, AİHM'ye müracaat ederek dava
açmıştı. 21 Haziran 1998 tarihinde yapılan
bu başvuru incelenmiş ve 29 Haziran 2004
yıluıda AlHM'nin 7 kişilik yargıçlar kuru-
lu karannı vermışti. Bu karar Leyla Şa-
hin'in aleyhine çıkmıştı.
Bunun üzerine Leyla Şahin AtHM'nin bu
kararına karşı 17 yargıçtan oluşan Büyük
Daire'ye (GrandChamber) başvurdu. Bu kez
de, Leyla Şahin'in itirazı geçersiz bulundu
ve Büyük Daire gerek Türk mahkemeleri-
nin gerekse AtHM'nin ilgili dairesi tarafin-
dan alınan 29 Haziran 2004 tarihJi karann,
Avrupa Birliği Sözleşmesi *nce güvence al-
tına alınan Temel Hak ve Özgürlüklere ay-
kın olmadığını 10 Kasım 2005 tarihinde
karar altına aldı.
Bu karar, kuskusuz hukuk tarihimizde ve
türbanı (sıkmabaş) bir siyasal simge olarak
gören ve kullanan siyasaJ partiler açısından
da son derece önemli.
AtHM'nin bu önemli karannda, gerek
Danıştay'ın, gerek Anayasa Mahkemesi'nin,
gerekse AlHM'nin daha önce aldığı Refah
Partisi davasına dair hükümlere ve Avru-
pa'daki diğer dava ve dosyalara hukuksal
göndermeler yapılmıştır.
AİHM'nin Büyük Daire'si'nin son kara-
nnın hukuken ne anlama geldiği üzerinde
durulmalıdır. ÇünJcü türban konusu, Tûrki-
ye'nin siyasal yaşamını son 25 yıldır işgal
etmektedir. Bu karardan sonraki Başbakan,
Dışişleri ve Meclis Başkanf nın siyasal çı-
kışlan. bu konunun daha uzun yıllar siya-
sal yaşamımızı etkileyeceğini göstermek-
tedir. Bu son karann anlaşılması için Ley-
la Şahin konusuna eğihnemiz gerekiyor.
LEYLA ŞAHININ OYKUSU
Leyla Şahin davası 7 yıllık geçmişi
olan bir öyküdür. 1973 do-
ğumlu Leyla Şahin,
Uludağ Üniversite- m
^
si T.p Fakültesi / \ ürban konusu,
I Türk siyasal yaşamı-
nıh son 25 yılını işgal etti. AlHM'nin
karanndan sonra, Başbakan, Dışiş-
leri ve Meclis Başkanı'nın siyasal
çıkışları da konunun daha uzun
yıllar siyasi yaşamımızı etkile-
yeceğini gösteriyor.
beşinci sınıf
öğrencisi iken
yatay geçiş
yaparak 26
Ağustos
1997'de îs-
tanbul Üniver-
sitesi Cerrahpa-
şa Tıp Fakültesi'ne
• Anayasa, yasa, yönetmelikler, Danıştay
veAvrupa İnsan Haklan komisy onu ik üni-
versite yönetim kunıhı kararlan doğrultu-
sunda,(yabancı öğrenciler dahil) bayan öğ-
rencüer başlan bağh olarak (sıkmabaş-tür-
ban),erkeköğrenciJer sakalfa olarakders, staj
ve uygulamalara alınamazlar.
• Bu gibi ögrenciler önce uyanlacak,
dershaneden çıkmıyorsa bır tutanakla du-
rum tespit edilecek ve ilgili öğrenci hakkın-
da işlem yapılmak üzere anabilim dalı, bö-
lüm ve dekanlığa bildirilecektir.
Genelgeden 17gün sonra, 12 Mart 1998'de
türbanlı Şahin, gerekli uyanya uy-
madığı için onkoloji sınavı-
na alınmadı. 20 Mart
1998'de de ortopedi
bölümüne, 16 Nisan
1998"de nörolojı
dersine, 10 Hazi-
ran 1998'dedeka-
mu sağlığı sınavı-
na aynı gerekçeler-
le kabul edilmedı.
• Leyla Şahin, bu
noktada sözü edilen 23
kaydolmuştur.
Leyla Şahin'in ilk dört
yıl türban takmadığı hususu 29 Ha-
ziran 2004 tarihli AtHM karannda açıkça
yazılmıştır.
Şahin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nedevam
ederken 23 Şubat 1998'de Istanbul Üniver-
sitesi öğrencilerinin, üniversite kampusuna
(yerleşke) alınmasını düzenleyen bir genel-
ge yayımlandı. Bu genelgenin içeriği ve kap-
sadığı hususlar şöyle özetlenebilir.
Şubat 1998tarihli İstenbul
Üniversitesi Rektörlüğü genel-
gesinin iptaü için 29 Temmuz 1998 tari-
hindetstanbul Bölge İdareMahkemesi'nde
davaaçta.
• istanbul Bölge tdare Mahkemesi, 19
Mart 1999 tarihli karanyla, yasalann, istan-
bul Üniversitesi Rektörii'ne, üniversitede dü-
zenin sağlanması için yetki verdiğinı. bu-
nun da öğrencilerin kılık-kıyafetlerinin dü-
zenlenmesini kapsadığını belırttı ve bu ne-
tstanbul Idare Mahkemesi. karannda;
"Söz konusu düzenkyici yetki,ilgili kanun-
lar, Anayasa Mahkemesi'nin kararlan ve
Danıştay'ın kararlanna uygun olarak kul-
lanılmak zorundadır. Bu mahkemelerin yer-
leşmiş içtihadnia arfen ne dava konusu ge-
nelgenin nedebireysd önlemlerin hukukdı-
şı olarak değerlendirilmeyeceğini*" belirtti.
Bu karar üzerine Leyla Şahin'in avukat-
lan, bu karann iptali için Danıştay'da dava
açtılar. 19 Nisan 2001 tarihinde Danıştay,
bu temyiz başvurulannı reddetti.
• Bu arada, Leyla Şahin "kuık-kıyafet
kurallanna" uymadıgL aynca Cerrahpaşa
Tıp Fakültcsi Dekanlığı önünde izjnsiz gös-
teridüzenkdiği için disiplin cezalan ve uzak-
laşbrma cezalan aldı; ancak 28 Haziran
2000 tarih ve4584 saydı Af Yasası ile de rüm
disiplin cezalanndan kurtuldu.
• Böylece Leyla Şahin bır anda destek-
lerveolanaklarakavuştu. 16 Eylül 1999 ta-
rihinde Viyana'ya gitti ve Vıyana Tıp Fa-
kültesi'nde öğrenımini sürdürdü.
Şimdi Leyla Şahin'in davalannuı çözüm-
lerine geçebiliriz.
Leyla Şahin davasında. 9 Kasım 2005 ta-
rihinde verilen en son karan anlayabilmek
için bu konuda verilen istanbul Bölge tda-
re Mahkemesi, Danıştay ve Anayasa Mah-
kemesi kararlanna kısaca bakmamız gere-
kir. Aynj biçımde Leyla Şahin hakkında 29
Haziran 2004'te verilen AlHM karannı da
hukuken özetlemek gerekir.
AİHM, Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay ve AnayasaMahkemesi'ni göz önünde tuttu
Laiklik anayasalbîr stalü
A
tHM'nin 29 Haziran 2004 kara-
n, işin temelidir. Bu kararda sö-
zü edilen ve karann dayanağı
olan Türk hukuk sistemindeki
anayasa ve yasa maddeleri, Da-
nıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlan aşa-
ğıda verilecektir.
ANAYASA MADDELERI
Ma d d e 2 TC, toplumun huzuru,
milli dayanışma ve adalet anlayışı
içinde. insan haklanna saygılı, Atatürk mil-
liyetçiliğine bağh, başlangıçta belirtilen te-
mel ilkelere dayanan, demokratik, Iaik ve
sosyal bir hukuk devletidir.
Md d d e 4 Anayasanın 1 'inci mad-
desindeki Devletin şeldinin Cumhu-
riyet olduğu hakkmdaki hüküm ile, 2'nci
maddesindeki Cumhuriyet'in nitelikleri ve
3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez
ve değiştirilmesi teklif eÜilemez.
Ma d d e 10/1 Herkes, dıl,ırk,renk,
cinsıyet, siyasi düşünce, felsefı inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle aynm gö-
zetihneksizin kanun önünde eşittir.
Ma d d e 14/1 Anayasadayeralan
hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Dev-
letin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün-
lüğünü bozmak, Türk Devleti'nin ve Cum-
huriyet'in varlığun tehlikeye düşürmek, te-
mel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devle-
tin bir kişi veya zümre tarafından yönetil-
mesini veya sosyal bir sınıfin diğer sosyal
sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak ve-
ya dil, ırk, din, mezhep aynıru yaratmak
veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve
görüşlere dayanan bir devlet düzeni kur-
mak amacıyla kullanılamazlar.
Madde 24/1 Ve 4 Herkes, vic-
dan, dini inanç ve kanaat hümyeti-
ne sahiprir. 14'üncü madde hükümlerine
aykın olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve
törenlerserbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin
ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kana-
atlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç
ve kanaatlerinden dolayı kmanamaz ve suç-
lanamaz.
"Kimse, Devletin sosyaL ekonontik, siya-
si ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa.
din kurallanna dayandırma veya siyasi ve-
ya kişiscl çıkar yahut nüfuz sağlama ama-
cı>1a her ne suretk olursa olsun diniveyadin
duygulanıu yahut dince kutsal saydan şey-
leriistismar edemezvekötüve kullanamaz."
LAİKLİLİK VE OİNI KIYAFETLE
İLGİLİ YASALAR
• Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 'te
ilan edildı. Cumhuriyetin ilanından sonra,
kamu ve din alanlan bir dizi reformla bir-
bırinden aynlmıştır: 3 Mart 1923'tehilafe-
tin ilgası; 10 Nisan I928'de Islamı devlet di-
ni kabul eden anayasa hükmünün kaldınl-
ması ve son olarak, 5 Şubat I937'de laiklik
ilkesine anayasal bir statü kazandıran ana-
yasa değişikliği yapılmıştır (Bu ilkeler, şu
anda yürürlükte olan anayasamızın 2. mad
desinde yer ahnaktadır.)
• Cumhuriyetin ilanından sonra, en önem
li gelişme, kadın haklanna verilen önem-
dir. Kadının eşitliği, özellikle boşan-
ma ve miras bakımından, medeni
haklardan yararlanmada eşitlik sağ-
layan Medeni Kanun'un 17 Şubat
1926'da kabulü ile başlamışhr. Son- ,
ra 5 Aralık 1934 tarihli bir anaya-
sa değişikliği ile (1924 Anaya-
sası'nın 10. maddesi) ka-
dınlarerkeklerie eşit si-
yasi haklara kavuş-
muşlardır.
• Osmanlı Impa-
ratorluğu zanıanın-
da. gerek merkezi
hükümetgerek di-
ni gruplar kişile-
rin dini inançla-
nna göre giyin-
melerini iste-
mekteydi.
Cumhuriye-
tin kıyafet
sorunu ile il-
gili olarak
yaptığı re-
formlar,
toplumun
19. yüz-
vnldaki
evrimin-
den etki-
lenmiş
veön-
celik-
le ve
en
fazla
din ve
mez-
hep se-
bebi ile
ayrımcılık
ohnaksızın,
tüm vatandaşlann eşitliğini gü-
vence altına alan din dışı bir
alan yaratmayı hedeflemiştir.
Bu alandaki ilk kanun, kıyafet-
te çağdaşlık ile ilgili bir ko-
nu olarak kavranan, 28 Ka-
sım 1925 tarihli ve 671 sa-
yılı Şapka tktisası Hakkında Ka-
nun"dur. Benzer şekılde. ilgili inanç-
lar arasında fark gözetmeksizin dini
kıyafetlerin mabet ve ayinler haricin-
de giyilmesi 3 Aralık 1934 tarihli ve
2596 sayıh Baa Kivvelerin GıjTİemeye-
ceğine Dair Kanun ile yasaklanmışhr
(Bu paragraf Leyla Şahin, 29 Haziran
2004 karan, Prg. 29'dan alınmıştır.)
• 3 Mart 1924, en önemlı 3 devrim yasa-
sının kabul edildiği tanhtir. Özellikle 430
sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu (Eğitünin
Birleştirilmesı Yasası) ile, dini okullar ka-
patılmış ve tüm okullar Milli Eğitim Bakan-
lığı'na bağlanmıştır. Bu kanun anayasanın
174. maddesi ile korunan anayasal statüden
yaralanmakta ve "Inkılapkanunlaruun ko-
runması" maddesinin ıçindedır.
YuKSEKOCRENIMDE
KILIK-KIYAFET
Yükseköğrenim kurumlannda
kıj'afet konusundaAnayasa Mah-
kemesi'nin karan
A Yükseköğrenim kurumla-f.
, . nnda kıyafete ilişkin ilk
/ yasama, kamu kurum ve kuruluş-
lannda çalışanlann, persone-
lin ve öğrencilerin ola-
ğan, makul ve çağdaş kı-
yafetgiymelerini zorun-
lu tutan. Bakanlar Kuru-
lu'nun 22 Haziran 1981
tarihli bir dizi düzen-
lemesidir. Bu düzenle-
meler kadm çalışanla-
nn ve öğrencilerin eğı-
tim kunımlannda gi-
yinmelerinı düzenle-
mekteydi.
220 Aralık
1982 tarihin-
de Yüksek Öğretim
Kurulu, yükseköğ-
retim kurumlannda
türbanla ilgili bir
genelge çıkardı.
Dershanelerde tür-
ban taküması ya-
saklandı. Danış-
tay 13
Aralık
1984
tarihli
karann-
da, söz
konusu
genelge-
nin yasal
olduğuna
karar ve-
rerek;
"Başör-
tüsü takmak (türban), bu çok ma-
sum uygulamanın arkasında. Cum-
hurhetin temelilkelerine \e kadın öz-
gürlüklerine ayları bir sembol görün-
rüsü vermeye başlayan bir sürecin bir
parçasıdır" diyerek ilk tanımlamasını
koymuştur.
Anayasa Mahkemesi'nin 1 Mart 1984
tarihli karan:
10 .\rahk 1988 tarihinde Yüksek
Öğretim Yasası"nın geçici 16. mad-
desi yürürlüğe gırdi (2547 sayılı Yüksek
Öğretim Yasası). Buna göre:
"Yükseköğretim kurumlannda,dersha-
ne, laboraruvar. klinik. poüklinik ve kori-
doıiannda çağdaş kıyafet ve görünümde
buhınmak zonınludur. Dini inanç sebebiy-
le boyiın ve saçlann örtii veya türbanla ka-
paülması serbesrrir."
Bu yasa, türbana serbestlik getiriyordu.
A Buyasaanayasayaaykınlığınedeniy-
^ l e Anayasa Mahkemesi "ne götürül-
dü. Anayasa Mahkemesi 5 Temmuz 1989
tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7 Mart
1989 tarihli karanndan yukanda sözü edi-
len 16. maddenın anayasanm2. maddesin-
deki "laikük": 10. maddesindeki "kanun
önünde esıtfik" ve 24. maddesindeki "din
özgürlügü" ilkelerineaykın olduğu karan-
na vardı. Bu karannda aynca, bu "cumhu-
riyetçi vedemokratikdegerterdeyçralancins-
lerin eşhiiği ilkesiyle bağdasmadığııu, ana-
yasanın önsöz ve 174. maddesine aykuı ol-
duğunu" belirtti. Anayasa Mahkemesi bu
önemli karannda, ülkenin geçirdiği tarihsel
deneyler ve Islamın diğer dinlere oranla
özelliğinin dikkate alınması sonucunda la-
ikliğin anayasal bir statü kazandığını; laik-
liğin demokrasi ve din özgürlügü ve kanun
önünde eşitliğin zorunlu bır şartı olduğunu
da belirtiyordu.
"Anavasa Mahkemesi din, vkdan ve ka-
naatözgürlügü nün çiğnenemeyecekyapıda
olduğunu. bunun herhangi bir dine ait bir
layafet giyilmesi hakkuu\erdigi şeklindeyx>-
rumlanamayacağnu beJirterek,vicdan özgür-
lüğüniin. bir dine inanma veya inanmama
özgürlüğünü de öncelikle içerdiğini" ıfade
etmiştir.
Ancak bir kimsenin ibadetini yapma öz-
gürlügü ve kişısel inancmın özel alan dışuı-
da, laiklik ilkesini korumaya yönelik olarak
kamu düzeni gerekçesi ile sınırlanabilece-
ğini açıklamışhr. Karara göre:
• Herkes dilediği şekilde giyinme özgür-
lüğüne sahiptır, sosyal ve dini değerler, top-
lumsal geleneklere de saygi gösterilmek zo-
rundadır.
• Ancak, bir dine gönderme yaparak ki-
şiler belirli bir şekilde gıyinmeye zorlanı-
yorsa, bu sözü edilen din, çağdaş toplumla
çatışan bir değerler dizisı olarak algılanıyor
ve takdım edilmış oluyordu. Ek olarak nü-
fusun büyük bu^ çoğunluğu Müslüman olan
Türkiye'de, başörtüsü takmayı zorunlu bir
dini görev haline getirmek, dini vecibeleri-
ni yerine getıren ve getirmeyen Müslüman-
lar ile inanmayanlar arasında ve başörtüsü-
nü takmavı reddedenlerde giyimleri nede-
niyle dine karşı veya dınsiz olduklan kabul
edilerek aynmcıhğa neden olacakrı.
Anayasa Mahkemesi, öğrencılerın eğı-
tımlerini, sakin, hoşgörülü ve karşılıklı ola-
rak destekleyici bu- atmosferde, dini bağh-
lık gerekçesiyle eğitimi bu amacından sap-
mayarak yapmalan gerektiğıni belirtmiş-
tir. Mahkeme, başörtüsünü tslamın bir ge-
reği olmasından bağımsız olarak, bu tür bir
dini simgeye yasal bir tanıma sağlanması-
nın devlet eğitimınin tarafsız olması gerek-
tiği ilkesı ile bağdaşmaz olduğu ve devle-
tin böyle bir durumda değışik din ve inan-
ca sahıp öğrenciler arasında uyuşmazlık çı-
karmaktan dolayı sorumlu olacağı sonucu-
na varmıştır. Böylece, 7 Mart 1989 tarihli
Anayasa Mahkemesi karanyla, 2547 sayı-
lı yasanın 16. maddesi iptal edildi.
A
nayasa Mahke-
mesi. 2547 sa-
yılı Yüksek Öğ-
retim Kurulu
Kanunu'nu ip-
tal edince olaylar duruldu.
Ancak TBMM'de bu kez
25 Ekim 1990 tanhinde
aşağıdaki geçici 17. mad-
de yürürlüğe gırdi. Madde
aynen şöyledir:
"Yürüriükteki kanun-
laria aykın olmamak kay-
dı ile; yükseköğretim ku-
rumlannda kıhk ve layafet
serbesttir."
Siyasiler doymuyordu
görüleceğı gibı, yıne ta-
kıyyeyapılıyor, bu kez "kı-
lık ve kıyafet serbesttir"
deniyordu.
Bu yasa maddesi de
Anayasa Mahkemesi'ne
götürüldü. Anayasa Mah-
kemesi bu maddeyi de in-
celedı.
.«Vnayasa Mahkemesi 31
Temmuz 1991 tarihli Res-
mi Gazete'de yayımlanan
9 Nisan 1991 tarihli kara-
nnda, daha önceki 7 Mart
1989 tarihli karannda or-
taya koyduğu ilkeler ışı-
ğında \aikanda belirtilen
hükmün yükseköğretim
kurumlannda dinsel amaç-
lı başörtüsüne ızin verme-
diği, bu durumun anayasa-
ya uygıın olduğu sonucu-
na vardı.
Karann can alıcı nokta-
sı aşağıdadır:
"Yüksek öğretim ku-
rumlannda boyun ve sa-
çm dinselamaçlaria ka-
paülması. laiklik \-e
eşitlik ilkelerine ay-
kındır. Bu şartlar
aranda,sözüedi-
len hükümdeki
giyim özgürlü-
gü, 'dinsel
amaçlı giyinme
veyabaşörtüsii.
peçe ile boy-
nu ve saçlan
örtme ile ala-
kalı değildir'™ Geçici
17. maddede bahsedüenöz-
güıiük, yürürlükteki ka-
nunlara aykın olmama şar-
tmabağbdır.Anayasa Mah-
kemesi'nin 7 Mart 1989 ta-
rihli karan, bir kimsenin
saçlan veya boynunu ba-
şörtüsü ile kapatmasının
anayasaya kesinlikle veön-
celikle ay kın olacağı sonu-
cuna \armıştır. Sonuç ola-
rak, söz konusu maddede-
ki. yürürlükteki kanunla-
ra aykuı ohnayacak şekil-
de giyinme şarn, 'bir kim-
senin boynunu ve saçını
başörtüsü ile kapatması'
eylemini bu özgüriük dı-
şında bırakmaktadır."
Görüleceği gibi Anaya-
sa Mahkemesi, siyasilerin
sürgit uyguladıklan "hile-
yi şeriye", "arkadan do-
lanma". "takıyye" taktik-
lerini, yeni bir kararla dur-
dunnuş oluyordu.
(Danıştay ve Anayasa
Mahkemesi'nin bu karar-
lanna AlHM'nin 29 Ha-
ziran 2004 tarihli Leyla Şa-
hin karannda geniş bir bi-
çimde yer verilmiştir. Bu
karar Adalet Bakanlığı in-
ternetten bulunabilir.)
GÖNDERMELER
Leyla Şahin'inAtHM'de
açtığı dava daha önce de
belirtildiği gibi 29 Hazi-
ran 2004 tarihinde karara
bağlanmıştı. Bu kararda,
Türkiye'de türban konusu-
nun gelişimi üzerinde du-
rulmuş, aynca türban ko-
nusunu sürekli gündemde
tutan Refah Partisi kapat-
ma davasına da gönderme
yapılmıştır. Bu iki konu ile
ilgili hususlar, AtHM ka-
rannuı 31 ve 32. parafla-
nnda yer almıştı. Şimdi
bunlan görelim:
TüRBANIN İLK
ORTAYA ÇIKIÇI
Paragraf 31
Okullar ve üniversi-
telerde başörtüsü takılma-
sı Türkiye'de 1980'lerde
başlayan yem bır olgudur.
Sorun hakkında yoğun tar-
tışmalaryapılmakta, mese-
le Türk toplumunda hara-
retli münakaşalann konu-
su obnaya devam etmekte-
dir. Başörtüsünün tarafin-
da olanlar, takılmasını bir
görev ve/veya dini kimük
ile bağlantılı bir açıklama
şekli olarak görmektey-
ken: başörtüsüne karşı
olanlar, onu dini akaidi te-
mel alan bir rejim kurulma-
sını isteyen ve iç huzur-
suzluk tehlikesı yaratan ve
cumhuriyet yönetiminde
kadmlar tarafından elde
edilen haklan ortadan kal-
dırmayı hedefleyen siyasi
Islamm bir simgesi olarak
görmektedirler. 28 Hazi-
ran 1996 tarihinde iktida-
ra îslamcı Refah
Partisi ile mer-
kez sağdaki
DoğruYol Par-
tisi'nden olu-
şan bir koalis-
yon hüküme-
tinin gelmesi,
lartışmaya
kuvvetli siya-
si vurgularka-
zandumışur. Re-
fah Partisi'nin,Baş-
bakan dahil, liderlerinin
demokratik değerlere bağ-
lılıklan hakkında göster-
dikleri kararsızlık ve her
dini cemaat için farklı di-
ni kurallara göre işleyecek
birden fazla hukuk sistemi-
nin varlığını savunmalan,
Türk toplumunda cumhu-
riyet değerlerine ve iç ba-
nşa yönelik açık tehditola-
rak algılanmıştır. (Bakınız
Refah Partisi ve Diğerleri
başvurusu - Türkiye, GC,
sayılar41340/'9S,41342/'98,
41343/98 ve 41344/98,
ECHR 2003-11).
Daragraf 32Bu
I bağlamda Anayasa
Mahkemesi'nin siyasipar-
tilerin kapatılmasına dair
verilen iki karannda ele
alınan konulardan birinin
siyasi amaçlaria dini sim-
gelerin kullanıhnası oldu-
ğu kaydedılmelidir (9 Ocak
1998, Refah Partisi ve 22
Haziran 2001 Fazilet Par-
tisi kararları). Anayasa
Mahkemesi, bu partilerin
liderlerinin, başka şeyle-
rin yanı sıra. okullarda
ve/veya kamusal alanda
başörtüsünün takılıp takıl-
maması sorununa yönelik
açıklamalannı şeriata da-
yalı bir rejim kurma niyeti
olarak değerlendirmiştir.
S Ü R E C E K