Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2005 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUSLER
AÇI
MUMTAZ.SOYSAL
Yürümtik ve Yürütmek
^ hukukunda "yürütmenin durdu-
ru/rrf^s/"; •anayasa hukukunda da "yürürtüğün
^rffofu/mafef*' zorunlu önlemlçrden biridir. öy-
!e W * ya da yasa olabilir ki, uygulanırsa dü-
Eeltilömez durAjmlar ortaya çıkabilir.
*O konularda dava açılmış olsabile. Karar uy-
gulanmjş ya da yasa yürürtüğe konarak işlem-
leryapılmış, kısacası olan olmuş, yürütülen yü-
rütülmüş olur, Anayasa Mahkemesi'nin böyle
biryetkisi yoktu. Mahkeme, bu eksikliği duydu
ve yine PTT'nin T'si dolayısıyla açılmış bir da-
vada bu yetkiyi benimseyip uyguladı. Kamunun
çıkarı, bu yoldan bir ölçüde korunmuş olacak-
tı.
Ama, siyasilerdururmu? Hükümet, "ilke ka-
ran" diye görkemli bir ad da takarak şunu ka-
ratiaştırdı: Yargı karannın uygulanması "kamu
yaran "na aykın sonuç doğuracaksa, yargı ka-
ran uygulanmayabilirdi. Nitekim, bu sözde "il-
ke karan"na dayanılarak yargının kesin karar-
lan uygulamaya sokulmadı.
Oysa, kamu yaran yönetim hukukunda bü-
tün kararlara egemen olması gereken bir ilke-
dir ve bu ilkeye uyulmamışsa söz konusu ka-
rar iptal edilir. Ama, buna bağımsız yargı karar
verir. Yürütmenin, "kamu yaran"nı bahane ede-
rek bir yargı kararını uygulamamazlık etmesi
düşünülemez.
Ne var ki, Türkiye artık düşünülemeyecek iş-
lerin bile hem düşünülüp hem de yapıldığı ül-
ke durumuna gelmiştir.
TürkTelekom'un satışındaşimdi bu olay ya-
şanıyor. Danıştay'ın bir dairesi yürütmenin
durdurulması istegini reddetmişti. Sendikanın
itirazı üzerine konu Danıştay'ın "Dava Dairele-
ri GenelKurulu "na gitti. Kurul bu başvuruyu red-
detmedi; önceki gün oyçoğunluğuyla; TürkTe-
lekom'un satışına ilişkin 5189 sayılı ve 4 Tem-
muz 2004 tarihli yasa konusunda ileri sürülen
"yürüriüğü durdurma" isteminin Anayasa Mah-
kemesi'nce karara bağlanmasını tercih etti.
Anayasa yargıçlannın bu konuda karar ver-
mek için bu kadar beklemiş olmalan hem ken-
di titizliklerinden hem de söz konusu yasanın
acayipliğinden kaynaklanmış olabilir. Çünkü, o
da "tonba yasa"lardan biriydi; hem Telekom'a
hem de "yabancılara toprak satışı"na ilişkin
olarak birtakım düzenlemeler getirmekteydi.
Aslında sendika da, konunun Anayasa Mahke-
mesi önünde bulunduğunu hem iptal hem de
yürüriüğü durdurma istemini yargıya başvuru sı-
rasında ileri sürmüştü. Adalet, gecikmiş de ol-
sa, bazen pekâlâ yine adalettir.
Şimdi, satış işleminin geçen gün alelacele dü-
zenlenen ve tiksinti veren bir törenle ta-
mamlanmak istenmiş olmasını herhalde daha
iyi anlıyorsunuzdur. Demek ki, "ileride kamu
yaran nedenini ileri sürerek bildiğimizi okuma-
ya devam ederiz" düşüncesiyle davranılmıştı.
Türkiye'de hukuk düzeninin altüst edilmiş ol-
masını herkesten önce hukukçuların düşün-
mesi ve kamu yarannı savunmanın siyasilerden
önce kendilerine düştüğünü göz önünde bulun-
durarak, hiçbir sakıncaden çekinmeden, yapıl-
ması uygun olanı yapması gerekmez mi?
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
KASIM AYIAYDINLANMA KAHVALTISI
20 KASIM 2005 PAZAR SAAT: 11.00-15.00
Çizerimiz "Sessiz Sedasız"
Saytn
NURİ KURTCEBE
KONU
MUSTAFA KEMAL VE ULUSAL BAĞIMS1ZUK
BÜTÜN CUMHURİYET GAZETESİ
OKURLARI ÇAĞRILIDIR.
Yer. PİRAMİT Restoran
ADNAN KAHVECİ BULVARI BAHÇELİEVUER
KÛLTÜR MERKEZİ NO: 11 YAYLA/İST.
Kadir Has Merkezi'nden girilince
Piramit'in önüne çıkılıyof.
lletişim - Bftgi:
538 410 71 45 - 542 65215 00 - 532 550 89 37
216368 33 56-2163264921
Açık büfe kahvaltı bedeli: 10.- YTL'dir.
\\ww.cumok.org. e-posta: istanbul'i cumok.org.
Sömürüde'Sivil Toplumculuk'
Av. Hüseyin ÖZBEK îstanbul Barosu Genel Sekreteri
G
ençlik örgütleri. üretici koope-
ratifleri, memur örgütleri, mes-
kk örgütleri için genel bir ta-
rum olarak Demokratik Kitle
Orgütüsözükullanılırdı. Epey-
dir bu güzel tarumın pabucu dama atıldı. tn-
gilizcesi NonGovernmentOrganization (Hü-
kümet Dışı Örgütler), kısaca NGO denen it-
hal tanım Sivfl Toplum Orgiitü olarak dıli-
mize yerleşti. Demokratik Kitle Orgütü ta-
nırnını da öteledi.
Öteleme yalnızca tanımamı ilişkindir, yok-
sa içerikte de değişiklikler sözkonusu mudur?
Şimdilik şukadanna değinelim: Demokra-
tik kitle örgütleri geniş bir tabana dayanıı, or-
ganlan demokratik seçimlerle belirlenir, ta-
barunyönetimi denetlemesi her zaman müm-
kündür. Demokratik kitle örgütlerinin en be-
lirgin özelliği, demokratik bir yapüanma ve
demokratik bir iç işleyiştir. Demokratik kitle
Örgütleri dinanüzrnini de tabandaki üyelerin-
den ahr. Yönetim değişiklikleri de tabanın is-
temleri doğrultusunda genel kurullarda ger-
çekleşur. Demokratikkitle örgütlerinin hükü-
metkr baştaohnaküzereıç ve dış siyasal oto-
ritelere karşı hem yönetsel hem parasal an-
lamda bağımsızlığını koruması esastır. Yönet-
sel ve parasal bagımlılık durumunda demok-
ratik bir kitle örgütünden söz edilemez. Yine
böylesi durumda güdülenve güdülenenbir ku-
ruluştan, sahibinin sesindenbaşka bir şey yok
demektir.
Sözün burasında demokratik kitle örgütün-
den sivil toplumculuğa nasıl atladığunızın bi-
raz incelenmesi gerekiyor. ABD dünyanın
her yerinde, çıkarlanna engel gördüğü ulusal-
cı yönetimleri devirmek, ABD üe uyumlu si-
yasal iktidar ve işbirlikçi bir sermaye ile işle-
ri yürütmek diye özetlenebüecek bir tavır için-
de olmuştur.
SSCB'nin ayakta olduğu soğuk savaş yıl-
lannda Üçüncü Dünya'nın ulusalcı yönetim-
lerini komünist olarak nitelemek ve müdaha-
leye meşruiyet yaratmak daha kolaydı. Sov-
yet sistemi çöktükten sonraki tekkutuplu dün-
yada aynı söylemle devam etmek zordu. An-
tikomünist söylemi yerini demokratik söyle-
me ve demokrasi ihracına bırakmahydı.
CIA'nın örtülü operasyonlan da yerini böy-
lece demokrasi projelerine "Projet Demok-
r»cy"ye bırakmış oldu.
Emperyalist sömürünün, dünyanın yağma-
lanmasının, çokuluslu şirketlerin önünde ar-
tık komünist engeli yoktu ama statükocu ulus
devletler vardı! Uzunpelerinli, siyahgözlük-
lü CIA ajanlannuı örtülü operasyonlan yeri-
ne, Atlantik ötesinin eğitimi. arkalaması, fi-
nansmanı ve yönlendirmesiyle san, turuncu
vs. her renkten üniformah "Sivfl Toplumcu-
larmO.)" sahnede yer ahnasmın zamanı gel-
mişti. Bir sivil örümcektüm dünyayı bir da-
ha kurrulması olanaksız biçimde sarmahydı.
"Bunedenlerfe,devletmertezkrinin egemen-
lik araçlan eOerinden ahnıp,taalkkitkkrinin
merkeze olan girven ve bağhhklan zayıflatıl-
mahydı.ITusalyönetimkr lasadevre edtterek,
dünya egemenlerinin NGO, Vakrf-Enstitü gi-
bi örgütleri aracıbğryla, kitiekrle doğrudan
itişldye geçmek daha ekonomik ve daha kab-
cı bir vöntemdir.
Ülkelerde devlet ile halkui arasında adı sâ-
vi)(!) kendüeri dışandaki devktin güdümün-
debir denekler.vakıflar. meskkkuruluşlanağı
kurulmahydL Bu egemenler adına bir tür
uzaktanyötıetiaıdîıf (M.YıWmm,Si\ilOrüm-
ceğin Ağında)
Işin içine dış dinamik girince, ülkesinden,
halkmdan, ulusal çıkarlanndan kopan, gü-
dümlü sivil toplumculuğun etkinlik konulan
ve etknılik alanlan da elbette yönlendiriciler
tarafindan beurlenecektir. Yine bu tür sivil
toplumculann müttefıkleri ve hasımlan da
aynı güç tarafindan tanımlanacaknr.
"Ülkemizdefiç-beş>il öncesine kadar siya-
salkomımlanımlara ırv-gun otarakörgütkr,par-
tikr, \-azarlar, çizeıierarasmda keskin görüş
aynhklan oluşurda Örneğin laik devkt dü-
zenini değiştjrmek isteyenkrte Cumhuriyeti
savunanlar arasmdasiyasaluçurum buhınur-
du. Sağcı geçinenk soku geçinen arasmda gö-
rüş aNTihklamsasiyasalvaşamın bir kurah ve
Hkigücüydü.
Oysaşjmdi öyk obnu>or.Dinselhukukesas-
laruiın uygulanmasını isteyenkrk istemeyen-
kr bir araya getiyorlar ve Tûrkiye Cumhuri-
yeti'nin kurohış ilkekrinin değistirilmesini
birfikte öneriyorlar. Bu dayanışmalannı da
'özgürlüklerin \ e demokrasinin genişletihne-
si' içineykmortakhğına,çokkültürlülükesa-
sma dayata sh-asi yapüanma gereğine orurtu-
yoriar ve halka bunu 'hoşgörü' olarak yansı-
tryorlar. (M. Yıldırun, age)
Sömürünün özü değişmemekle birlikte yön-
temler her dönem farklı olabiliyor. Bugün
için emperyalist yönlendirmeli, ülke içinden
bazı kişileri ve bir kısım aydınlan devşirerek
oluşturduklan ulus karşıtı, toplum içinde et-
nik ve mezhepsel aynşımlara yol açıcı sivil
toplumculuğun aslmda ne sivil ne de toplum-
culukla bir ilgisinin olmadığı açıktır. Biz bu
nitelemeyle, kendilerini modasöylem etkisiy-
le sivü toplumcu olarak tanımlamayan fakat
yapılanma ve etkinlikleri demokratik kitle ör-
gütü çerçevesinde değerlendinlecek oluşum-
lan elbette ki eleştirmiyoruz. Sözümüz ülke-
sinden, ulusundankopmuş, yabancı servisle-
rin güdümünde emek, ulus ve insanlık karşı-
tı etkinlikleT içinde bulunanlaradır.
Emperyalist desteklı sivil toplumculuğun
ülkeyi götüreceği noktanm iyi bilinmesi ge-
rekir: Türkiye Cumhuriyeti yurttaşhğı ve
Türk ulusunun bireyi obna bilinci yerine et-
nik ve mezhepsel boğuşmanın yaşandığı bir
cehennem! Bu cehennemibiz yakın geçmiş-
te paramparça edilenYugoslav^a'da, Ukray-
na'da, Gürcistan'da, Ktrgızistan'da gördük. Ay-
nı oyun sokaklara sürülen NGO eğitiminden
geçirilmiş sürülere bedavadan giydirilen tu-
runcu tişörtlerle Azerbaycan'da 6 Kasım
2005 seçimleri sonrasındasahnelenmektedir.
Oyun Atlantik ötesindeki efendilerin iste-
dikleri doğn^tuda sonuçlanırsa; sırtlannda-
ki turuncu tişörtlerle, ellerinde solan karan-
fılleriyle kalacakbizim Azeri kardeşler. Pet-
rolü alan Hazar'ı, atı alan da Üsküdar'ı çok-
tan geçmiş olacak...
Ulusal Kurtuluş Savaşı'run en zorve umut-
suz dönemlerinde Türk ulusu Mustafa Ke-
mal'le birlikte emperyalizme karşı savaşırken,
mütareke tstanbuhı'nun bazı sivü toplumcu-
lan(!) tarafindan Galatasaray Lisesi'nde dü-
zenlenen işbirlikçi etkinlik konusunda Ata-
türk'ün sözleriyle yazımıza son verehm:
"Sözdeuhısumuz, gayrhnoslimyurttaşlan-
nıyöoeönevieyeteneksiznıiş.-sözde uhısumuz,
yttenektenyoksunbuhmduğukinbayBHİırbu-
İunanyerlere girmişve oralanyıkıntı\-açevir-
mişL Busaviar keshüikk gerçek değjidir. Her
üasi de ifüradır.. Bunu yahnzca Ban'ya değO,
dahasıyorttaşjannuza daönemle ihtaretmek
gereğini duyu>
<
orum. Çünkü sevrek ohnalda
birlikte üzüntüyk işithoruzki, uhısumuzun ta-
rihini okumamış ya da ulusal duygudan yok-
sunkahruşolmasıgereken kimi kişikr,yaban-
cüarm bize karşı ortaya atoklan suçtamalan
reddetmedikten başka bir de ülkekrinL ulus-
lannı özürtü göstermekten çeldnmiyorlar!.
Hâlâ salonlannu bize karşı konferans \erdir-
mekiçinyabancılara açıktutanlar var! Bu gi-
bflerelanet! (28 Aralık 1919-Nutuk 3. Cüt-
Belgeler,BelgeNo:222)
Y
ülarönce, NadirNadi,mü-
ziği ile özdeşleştiği Mo-
zart'a, "DostumMozart"
diye seslenmişti. Ben de Atatürk-
çülüğüıle özdeşleştiğim, babam
yaşındakı Oktay Akbal'a, dostum
diye seslenmek istiyorum. Nadir
Nadi'nin Mozart ile dostluğu, on
yaşında almaya başladığı keman
dersleri ile başlar. Benimse, Ok-
tay Akbal ile dostluğum, 196O'lı
yıllarda onun yazılannı okumam
ile başladı. Ben kendimi Nadir
Nadi'den daha şansh buluyorum.
Ayn yüzyıllarda yaşadıklan için
Nadir Nadi, dostunu bir kez bile
görebümek mutluluğunutadama-
dı. Bense dostumu 2000'li yıllar-
da yakından tanımak olanağını
buldum. Bana bu olanağı sağlayan,
sevgili ağabeyim Sayın SamiKa-
raören'e teşekkür borçluyum.
Atatürk,"Benigörmekdemek,
yüzümü görmek demek degildir.
FUdrlerimi anlayuı bu yeterh'dir"
demişti. Oktay Akbal ile dost ola-
bihnek için, onu görmek koşul
değil. Onun yıllardır büyük bir
güçle savunduğu, Atatürkçüdü-
şünceyianlatanyazılannı okumak
yeterîidir. Türk Devriminin ve
TürkAydınlanmasuunyılmaz sa-
vunucusu olan Oktay Akbal,
Onuncu Yıl Marşı'ndaki ruhu,
iliklerine kadar özümsemiş ya-
zarlanmızdan birisidir.
Dost Oktay Akbal
Av. Senay ERTUĞRUL ~ ^
Dostum için, özgürlük ve ba-
ğımsızlıkvazgeçilmez ka\Tamlar-
dır. Bir yazısında, "Yülardır yazı-
yorum, devTimlerin önenıini kav-
raym, özgür ve bağımsız oimamn
değerini bilin. Dlkeyv ortaçağ ka-
ranhğma götürmek isteyen kara
gûçlere karşı buieşüu bizi sömür-
mekisteyen uluslara ödünverme-
yin" demişti. Bu yazısında aydın-
lara sitem ederken, satır aralann-
da kendisini de yargılayan bir in-
celik vardı. Acaba yeterince anla-
tamadımmı, diye düşunmektedir.
tnan bana sevgili dostum, bu ül-
kenin aydınlan, devrimlere sahip
çıkarlar ve bu ulusun bağımsızh-
ğı konu olduğunda, tüm bireyleri
ile birleşecek güçtedirler. Tıpkı,
geçmişte olduğu gibi. Bu ulus ir-
ricaya da geçit vermez.
Oktay Akbal, inandığı fıkirler
ugruna, her şeyi göze alacak ka-
dargözükaradır. Yazılanndan ötü-
rü çok yargılanmıştır. Anayasaya
"hayır" dedıği için yargılandığı-
. m ve bir buçuk yıl hapis cezasına
uğratıldığını bıliyorum. "Ashnda
benideö)düreceklerama,buadam
yaşh, îazla ses getirmez, diye bana
dokunmuyoıiar" diyerek, gözü
karahğını kara gülmeceye dök-
mektedir. Oktay Akbal, inatla sa-
vunduğu ve inandığı Atatürkçü
düşünceden ödünverip, kalemini
anaparaya satsaydı, bugün ekono-
mikaçıdan çokdahabaşkabiryer-
de olurdu. Ama o bunu hiçbir za-
man yapmadı. İnandığı fikirleri
uğruna, çocuğu kadar bağlı oldu-
ğuCumhuriyet gazetesmdeyazma-
yı sürdürdü. Cumhuriyet gazete-
si, onun aynlmazbff parçasıdır. Aş-
dın'da, ÂDDnin bir paneünde,
dostumizleyicilere sordu "Cunv
huriyetgazeiesiokuyor musunuz?"
Izleyiciler, hep bir ağızdan yanıt
verdiler, "Okuyoruz". "H»w" de-
di dostum, •*okumuyorsunuz,eğer
okusay dınız, Cumhuriyet gazete-
sinin tirajı >TikseürdL" Böylece
kırguüığını dile gerirdi. Zaman za-
man da anılannı anlatır. Gençlik
yıllannda Galatasaray Lisesi'nde
okuma önerisini, "BenFenerbah-
çefiyim,asiaGalatasam'Lisesi'nde
okumam" diyerek geri çevirdiği-
ni gülerek anlatır. Sevgili dostum.
düşünürken, düşündürür de.
Sevgili dostumun en büyük mut-
luluğu, Gökova'da bulunan evin-
de yaşamaktır. Elinden gelse kış
aylanm da Gökova'da geçirecek-
tir. Oktay Akbal'ınGökova'dadost-
lan ile paylaşrığı. kücük, strin bir
evi vardır. Gökova'ya o kadarbağ-
hdırki, öUimünden sonra, oraya gö-
mübnek ister. Akyaka Bekdiyesi,
Akbal'ın oturduğu sokağa onun
adını vermiştir. Sevgili dostum,
Türkiye'nin sorunlanna bu denli
eğilirken, romantizmi de elinden
bırakmaz. Yazılanmn çoğunu şi-
irlerle süsler. Bir şiir tutkunudur.
Belleğindeki birçok şüri, dostlan
üebirlikte okur. Ülkemizin sorun-
lan onu üzerken, Akyaka'da evi-
nin bahçesinde bulunan erik ağa-
cının çiçek acması onu mutlandı-
nr. Çiçekaçan erik ağacı, onu Şeh-
zadebaşı'nda. çocukluğunungeç-
tiği ikikath eve götürür. 1944'ler-
de yazdığı, "Önce Ekmekier Bo-
zuldu" isımli kitabında. çocuklu-
ğunungeçtığibu ahşap esi özlem-
le anlatır. Bu kitapta satır aralann-
da annesine duyduğu derin sevgi-
y\ de görebilirsiniz.
Birlikte olduğumuzda, eşi ile
tatlı tartışmalan olur. Amabutar-
nşmalannnedem, sevgili dostumun
sağlığının korunmasına yönelik-
tir. Tutkusu, .-Mcyaka'daki dostla-
n ile söyleşmektir.
Beş yılda bir verilen Cumhur-
başkanlıği Ödülü'nü, 11 Kasım
2005 "te alan sevgıh dostuma, uzun
ve sağhkdohıbıryaşamdüiyorum.
PENCERE
Gidiş Nereye?..
Bir dost dün dedi ki".
- Bu AKP'nin elinde bir türban kaldı, bu konu-
yu işleyecekler...
İster türban deyin..
İster sıkmabaş..
Bu örtünme biçimini başörtüsünden ayırmakko-
lay değil!.. Erkeğin kadın üzerindekı tahakkümü-
nü vurgulayan tesettür, dincilerin elinde bir poli-
tika silahına dönüştü...
Dinci ile dindar arasındaki fark nedır?..
Dindar 'müfedeyy/n'dir, dinci dini kullanan üç-
kâğıtçıdır... ;. j ,
Hatka bu farkı anlatmak için sabtr ve emek ge*
rek... j
•
Türkiye'de dünyanın hiçbir ülkesinde görülme-i
miş ve görülemeyecek bir hükümet var...
Nasıl?..
Leyla Şahin adlı yurttaş, Avrupa Insan Hakla-;
n Mahkemesi'ne (AİHM)Türkiye aleyhine dava açı-<
yor... ;
Türk Hükümeti Türkiye'yi savunuyor.. •
Türk Hükümeti diyor ki: '
- Leyla Şahin'in iddiası yersizdir, mesnetsizdir.»
haksızdır..
AİHM Türk Hükümeti'nin görüşünü haklı bulu-I
yor... ;
Türk Hükümeti'nin başı kim?.. , j
Başbakan!.. * '•
Başbakan bu kez içeri dönükyüzünde ağız de-*
ğiştiriyor, AİHM'nin karannaveryansın ediyor, öüA
pedüz şeriatçılık yapıyor... <
• !
Takıyye denilen yöntem AKP iktidannın ilikleri-j
ne dek işlemiştir; AB siyasetini benimsemiş gö-
v
>
rünen AKP, AB'yi amacına ulaşmak için bir araçj
gibi kullanmaktadır... '
Nasıl olsa AB'ye kabul edilmekyolunda en azın-î
dan 10 yıl var...
!
.
AKP, AB yolunda yürüdükçe bu ülkede şeriat-
çı, dinci, Islamcı olmayan güçlerden de destek sağ-
lamaktadır... ;
•
Dinci amacınayürümekyolunda içinden pazar-
lıklıdır...
Takıyye meşrudur... *.
Sermayeyi yeşilleştirmek, sürekli iktidann eko-t
nomide temelini atmak stratejisinin gereğidir...
;
.
Maliye Bakanı Unakrtan bizzat yolsuzluk sanı-",
ğtyken Türkiye Cumhunyeti'nin iletişim sistemini'
bir Suudi kökenli şirkete bedavaya aktarmakta-
dır... ;
Nasıl bedavaya?.. •
Telekom bir yıllık kânnın üçte ikisinden az bir öde-i
me karşılığında kamunun elinden çıktı... )
Gözgöregöresatıldı... ',
Takıyye insan vicdanında dince meşru mant-^
ğa dönüştü mü, politikanın dıbıni bulamazsın... J
Içkiye karşı savaşımla helal yiyeceklere de yö-J
nejdin mi gözboyamanın sonuyoktur... •
Peki, bu iş nereye gidiyor?!. *~' "™ «
Ümmetçi, dinci, takıyyeci iktidann takkesi düş-î
tü düşüyor... *
Her iktidar kendi muhalefetini yaratır... }
Bu iktidar gibisi şimdiye dek görülmedi.. *
Bu iktidann yerine geçecek iktidar da şimdiye}
dek görülmemiş türden olmasın?.. •
19 Kasım Cumartesi
Selahattin Pınar GECESİ
Udi Dr. Atilla Ovalı, solist Ayşe Sağyaşar ve"
Grup Ehl-i Keyf Selahattin Pınar'ın bütün eserlerini
seslendirecek.
Cuma-Pazar
Türk müziği
programı
elmadağmeyhanesi
Rezervasyon: (0212)241 0320-23
Cumhuriyet Cad. Pak Apt. 6/C, Elmaddğ P'ıvan Oteli yanı)
Yeni yıl için yepyeni içerikle yeniden tasar andı
Cumhuriyet AJANDA2006b i r ba şu c u ki t a b1 gîb \ İ
Ulusal ve uluslararası gün ve haftalar '"'
Mali yükümlülük tarihleri / Anılarda kalan düşün ve sanat insanlan
Inançların kutsal gün ve geceleri / Cumhuriyet tarihinin önemli siyasal ve sosyal olayları
İLLERDE GAZETE SATIŞ BÜFE VE MOBOLARINDA
CUMHURİYET'İN İSTANBUL MERKEZ VE ANKARA, İZMİR, ADANA, ANTALYA BÜROLARINDA
İNTERNET TEN KREDİ KARTI İLE SATIŞ: www.cumhuriyet.com.tr
Citttî 384 sayfa
TJt.KDV dahil
CUMMHtlYn iiTANSÜL M1RKİ1: Prot. HurettinÖktemSokaV No. 2 Vşli 34381 ktanbulTdefon- 0.212.343 72 74 CUMHURİYn - • ' Atatârk Bulvorı No: 125 M. 4 Bakanlıklar 06640 AnkaraTelefon 0.312.419 50 20 CUMHURhrfT
!
ZM!R EURO: Halit Ztyn Bulvan 1352 Sokak No: 2/3 Alsoncak 35210 izmirTefefon. 0.23144112 20
CUMHUIrm . »s
tnönüCaddesi5SokakAksaSan İşHanıKat: 1 Seyhon01010AdonaTelefon:0.3223631211 CUMHURİYn'A * » *' DwnMohollesi 127.SokakÇelikbaskMerkeziKot:6Göllûk07100AntolyaTelefon 0.242.2480057