Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
<=»fCASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Fransa yorumları üzerineFransa'daki olaylardan sonra ne
ycrumlar duyduk. Olaylann,
tlrbana izin verilmemesinden
f^ynaklandığını ileri süren de çıktı,
cxmhuriyetçi politikalar yüzünden
pıatlak verdiğini de...
3u tür yorumlan üretenlerin
-.oalisyonu ise ilginçti. Bir yanda
Tıam okulu mezunian vardı, diğer
j-cnda bol küttürcülük
arganizatörieri... Fransa'da
gerçekten yukarıdaki koalisyonun
sevladığı gibi "Cumhuriyet ilkeleri"
•riydi suçlu olan? Gazeteci-yazar
Tiırhan llgaz'ın Türkçeye
fcazandınp kitaplaştırdığı 2003 tarihli
''Fransa'da Laisetinin Uygulanışına
t'iskin Stasi Raporv "ndan aldığımız
asağıdaki bölüm, bu soruya bir
yanıt niteliğinde:
"Komisyonumuzun yerinde
dmlediği kişilerin tamamı, tikel bir
goıba bağlılığı Cumhuriyete
aiüiyetten önce gören cemaatçi
mantıklann gelişmesine uygun bir
toplumsal ve kentsel ortama dikkat
çekmişlerdir.
...Çok sayıdaki milliyetleri bağnnda
tcplayan yedi yüz mahailede,
güçlüklehn durmadan biriktigi
komisyonumuza bildirilmiştir.
işsizlik yüzde 40'ın ûstündedir,
oicullaşmada ağır problemler vardır,
tcplurnsal kimliğini sergileme
olgusu, yurdun geri kafan
kısmındakinden üç kat daha
fazladır. Bu kaderine terk edilmiş
mahallelerde yaşayanlar, onlan
Kendi içlerine kapanmaya mahkûm
eden bir toplumsal sürgünün
Kurbanlan olduklan duygusu
taşımaktadırtar.
...Pek çok dunımda istenmiş
oımaktan çok, maruz kalınmış
cemaatçi bir içe kapanışı
beslemektedirler.
Siyasi-dini cemaatçi gruplar,
birtakım militanlan seferber etmek
üzere bu gerçek toplumsal
huzursuzluğu sömûrmektedirier.
öngördükleri cemaatçi norma
boyun eğdirmek amacıyia,
bireyiere karşı bir saldırganlık
stratejisi geliştirmektedirier. Bu
gruplar, dışlanmış mahallelerde
toplumun en kınlgan kesimini
sürekli birgerilime maruz bırakarak
böylece etkinlik göstermektedirier.'
Stasi raporu, Fransa'da hangi
koşullarda "türban" takıldığını da
şöyle özetlemiş:
"Genç kadınlar, çeşitli baskıiar ve
söziü, psikolojik ya da fiziki şiddetle
kendini gosteren bir cinsiyetçi
aynmcılık dalgasının kurbanlan
durumundadıriar. Genç delikanlılar,
onlan, bedenlerini örten ve
cinsiyetsizleştirilmiş kıyafetler
giymeye ve bir erkekle
karşılaştıklannda bakışlannı yere
indirmeye zorlamaktadıriar.
...Bu ortamda, kimi genç kız ve
kadınlar isteyerek türban
takmaktadıhar, ama daha başkaian
bunu baskı ve zoriama sonucu
taşımaktadırtar. Henüz ergenlik
yaşına gelmemiş kız çocuklannın
durumu budur, türban onlara kimi
zarnan şiddet yoluyla
dayatılmaktadır.
...Türban takmayan ve onu
kadınlan kapatıp tecrit eden bir
aşağılama simgesi olarak algılayan
kadınlar 'namussuz', hatta 'imansız'
olarak göstenlmektedir."
O muhteşem koalisyondan, bol
keseden yorum üretirken nesnel
olması beklenemez ki... Cumhuriyet
ilketerine düşmanlık, yaşam
felsefeleri olmuş bir kere.
ISIK KANSU
Kristal Vazo ve Bilezik
CHP milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu, Plan ve Bütçe
Komisyonu'na öyle bir konu
armağan etti ki, gönlümüz, onun
paketlenip arşivterin tozlu raîlarına
kaldırılmasına razı olmadı.
Tutanaklardan okuyalım:
"Sayın Bakan'a (Devlet Bakanı
Mehmet Ali ŞahinJ, 'Sayın
Başbakan'ın düğününe,
çocuklannın düğünü dolayısıyla
gelen hediyeler, 3628 sayılı yasanın
3. maddesine göre beyan edilmiş
midir?' diye bir soru sormuştum.
Sayın Bakan'ın bana verdiği tek
cümlelik bir yanıt var. 'Kayrt altına
alınan herhangi bir armağan yoktur.'
Biliyorsunuz, düğüne Sayın
Berlusconi ve Urdün Kralı geldi.
Şimdi Italya Başbakanı
gazetecilerin 'Siz bir hediye
getirdiniz mi?' yolundaki ısrarlı
sorulan üzerine 'damat Bilal
Erdoğan'a saat, geline kolye,
Başbakan Erdoğan'a Venedik
Murano Adası'nda üretilen dünyaca
ünlü kristal vazo, Sayın Emine
Erdoğan'a da bilezik hediye
ettiğıni' söylüyor. Herhaide Ürdün
Kralı da bir klasik saatle
gelmemiştir, büyük bir ihtimalle o
daha da önemli hediyelehe
gelmiştir. Şimdi, hatırlarsanız,
Rusya'ya giderken, Sayın Emine
Erdoğan'a da bir kolye hediye
edilmişti; ama, medyanın gözü
önünde bu armağan venldiği için
ve Sayın Başbakan, bunu,
Başbakanlık defterine, bir numaralı
hediye olarak kaydetmek zorunda
kalmıştı. Bunlan niye kaydetmiyor?
Sayın Bakanım, bakıyorsunuz,
defterde böyle bir kayıt yok, bana
da yanıt veriyorsunuz, böyle bir
kayıt yok... Ama, Italya Başbakanı
yalan söylemediğine göre, herhaide
gelen bu hediyelerin de birşekliyle
kaydedilmesi lazım. Eğer, bunu,
lütfedip, araştınp, bilgi verirseniz
sevinirim."
Recep Tayyip Erdoğan'a verilen
Venedik Murano Adası'nda üretilen
kristal vazo ıle Emine Erdoğan'a
armağan edilen bilezik Başbakanlık
defterine kayıt edilse de, bir görsek.
Hazır her şey pazarlanırken. bu
parçalar da marketıng kapsamına
girer mi, girmez mı, anlasak...
"Atatürk'ün partisinden eser
kalmadı" dedikten hemen sonra
kendisini bir anda AKP'de bulan
Kayseri Milletvekili, işadamı
Muharrem Eskiyapan,
CHP'den paraşütle aday
olanlardandı.
Kayseri'de yıllardır partiye
emek vermiş olanlar dışlanmış,
Eskiyapan listede baş köşeye
Liste
oturtulmuştu.
CHP lideri Deniz Baykal da, o
günlerde gazeteci
Yavuz Donat'a, "Şu listeye bir
göz at, çokricaediyorum"
dedikten sonra Eskiyapan'ı
övüyordu:
"Nuhun Ankara Makarnası
vardı, bilirmisin? Muharrem
Eskiyapan... Onlann torunu...
Kayseri adayımız... Bölgede
herkes seviyor..."
Baykal, çok iddialıydı daaynı
zamanda: "Lısteyi konuşarak,
tartışarakyaptık... Listemız,
büyük bir incelemenin
sonucu."
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞÎPAL
Kıbrıs Sosyal
Güvenlik Sözleşmesi
SORU: Ben, 1990 yılından
1S96 yılına kadar, 6 yıl Kuzey
KJbns Türk Cumhuriyeti'nde,
t>r üniversitede öğretim görev-
liji olarak çahştım. Kıbns'ta-
kiçahşmalanm, sosyal sigor-
taa olarak geçti. 1996'da Tür-
kiye'ye döndükten sonra, yi-
ne bir üniversitede, yine öğ-
retim görevlisi olarak TC
Enekli Sandığı'na bağlı ça-
hsmaya başladım ve halen de
çdışmaktayım.
Türkiye Cıımhuriyeti ile Ku-
zey Kıbrts Türk Cumhunye-
ti KKTC) arasında her Uci ül-
k« vatandaşlarının da sosyal
givencelerini sağlayan devlet-
lerarası özel bir ardaşma oldu-
ğunu duydum. Bu sözleşme-
de. "sigortalüık süresi" ile
"kizmetsüresinden" söz edi-
liyomıuş. Bu üa sürenin ne an-
lama geldiğini öğrenemedim.
KKTC'de sigortah olarak
çüıştıktan sonra. Türkiye'ye
ddnüp TC Emekli Sandığı'na
bığlı çalışan bir öğretim gö-
revlisi olarak sorulanm ola-
caktır.
1) KKTC ile TC arasmda,
drvletlerarasıbir sosyal güven-
li< sözleşmesi var mıdır?
2) Sözleşme varsa, bana
actanlan bilgiye göre "hiz-
net süresi" ile "sigortahhk
siresi" ne anlama geliyor?
YANTT:
"Tûrkiye Cumhuriyeti fle
Kjuzey Kıbns Tûrk Cumhuri-
yeti Arasında Sosyal Güven-
tik Anlaşması" imzalanrruş ve
15 Ağustos 1988 günlü Res-
rai Gazete'de yayımlanmıştır.
Bu anlaşmarun 1. maddesin-
detanımlara yer veribniştir. Bu
Unımlara göre:
*Bu anlaşmanın uygulan-
nasmda";
5 - "Sosyal Güvenlik Ku-
nunu"
Türkiye bakımından; mer-
lezi Türkiye'de bulunan yet-
lili sosyal güvenlık kurumu-
nı;
Kuzey Kıbns Türk Cum-
hıriyeti bakımından, merke-
d Kuzey Kıbns Türk Cumhu-
ryeti Devleti'nde bulunan yet-
lili sosyal güvenlik kurumu-
nı;(...)
10 - "Prim Ödeme Süresi"
Prim veya kesenek ödemiş
tian veyaödenmiş sayılan sü-
eyi;
11 -"MuadilSüre"
tkame süresi, araverme sü-
ESİ veya eklenen sürelerden
vygulanan mevzuata göre,
pim ödeme süresine muadü
ayılan süreleri;
12 - "Sigortahhk Süreleri"
Türkiye bakımından; uygu-
anan mevzuata göre sigorta-
thk veyahizmet süresi olarak
edilen sürelerini;
Kuzey Kıbns Türk Cum-
huriyeti bakımından; uygula-
nan mevzuata göre sigortah-
hk süresini (...) ifade etmek-
tedir.
Anlaşmanın 21. maddesin-
de "sigortalıhksüresi'' açıklan-
maktadır; "sigortatanın yar-
dun hakkının doğması, ida-
mesi veya ihyasında her Ud
akittaraf mevzuaüna görege-
çen sigortalıük süreleri aynı
zamana rasüamamak şartry-
la, birleştirilir.
" 1 -Akittaraflardan birinin
SosyalGüvenlik Kurumu ken-
di me\'zuatına göre ayhklan
tespit ederken diğer akit taraf
me\zuatuıa göre geçen ve ay-
bğuı hesapJanmasında dikka-
te ahnması gereken sigortan-
hk sûrelerinu bu süreler ken-
di mevzuatuıa göregeçmiş gi-
bidikkate ahr. Ancak, akit ta-
raflar, aynı zamana rasüayan
sürelerden yahuzca kendi ül-
kesinde geçen süreyi dikkate
alırlar."
Aynca, anlaşmarun 24. mad-
desi uyaruıca:
"2 - Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti mevzuatma gö-
re geçen veayüğahak kazanu-
ması içindikkate ahnması ge-
reken sigortahhk süreleri Tür-
kiye Cumhuriyeti mevzuaü-
na göre geçen ve muteber sa-
yüan sigortahhk süreleriyle
eşit muamele\ e tabi tutuhuf
Türkiye Sosyal Güvenlik
Sisteminde. "sigortahhk sü-
resi" ile "hizmet süresi", iki
ayn ka\Tamdır.
Sigortalılık süresi. Sigorta-
hlığın başladığı gün ile son
günü arasında geçen zamanbi-
rimidir. Stgortahhk süresi,
"hizmet süresi" anlamına gel-
mez.
Örneğin, bir sigortahnm,
25 yıllık sigortahhk süresi
içinde, 25 yılın tümünü içi-
ne alan 9.000 (dokuz bin)
günlük fiilen prim ödediği
"hizmet süresi" olabileceği
gibi bir başka sigortalının 25
yıllık sigortahhk süresi için-
de 10 günlük, 3.600 günlük
ya da 5.000 günlük fiili prim
ödediği (hizmet süresi) ola-
bilir.
Hizmet süresi: Hizmet sü-
resi "fiüiçauşma" süresidir. 25
yıllıkhizmet süresi olan bir si-
gortalının, 25 tam yıl ya da
9.000 günlük (25 yıl x 360
gün = 9.000 gün) prim öde-
me süresine sahip olduğu an-
lamına gelir.
Aynca, Türk sosyal güven-
lik sisteminde, "fiili hizmet
süresi" olarak kabul edilen
"fiili hizmet zammı" ile "fiili
hizmet süresi" kabul edilme-
yen "itibari hizmet süresi" de
vardır. Bu süreler ayn bir ya-
zı konusudur. *
KİM KtME DUM DUMA BEHiç AK behicakıı yahoo.com.tr
H A R B İ SEMİH POROY semihporoy < • yahoo.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MISTAFA mynet.com
OLAYURI
SENCE
SÜSURLUK" MU?
OTOBÜSTEKİLER KEMAL ı k_urgenc o yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 14 Kasım wunc.mumtas-arikan. com
N£R£Y£GİDlYOR$UNUZIF£NDİMİZ?
1316'DA BUSÜN, ÜULÛ POUMÛHU KOUANCI UENRYK
SlEUkJBA/ICZÇetiKİYEVİÇ), 7O YAŞtNDA ÖLOÜ- 18~*2'DE
KOMAMCIUĞA BAŞLAYAN SlENKfEV/CZ, 13. YÜZYILIN
SÛ*J ÇEY&EĞİHO£;AME&İKA,AV/iUPA v£AF&JKA'MH
ÇEÇITLİ ÛLKELERlUİ bCHAŞAAlŞTt- ÇOĞU 'VH&İHLE /£-
&İLİ BAZI KOMANLAR YAZAN SieMOeV/tCZ'İH EN PO.
PÛl£R YAPm, ESki ROiM'HtN, İMPARATDR fJEGOH DBV.
RİHOE GEÇEH KONUSUYLA *C)UO VA&tS ?"(KOVADİS}
TifZ. HIHİSTİYAULARIN MÜCAPELSSİNİ AULATAH ROMAU-
OA, BİR SFSANEPEN DS SÖZ EOİLMSKTBDİR: AZİZ
SEM PİYER, ROMA'Yf TERKE0ERKEN İSA'YA KASTLAK.
VE SORAK: *QUO vADtS,C>OMINEr>*(N£ll£Y£Gİ&yoRSu-
fJUZ,EP£Ht>İM/Z?)../SA DA, KOIutA'yA BİAKSZ MHA
ÇAKMIHA G£KİLM£ye GİTTrĞİNt' SÛYL&i. ROMANıN ADİ,
SEN PİY£&'İNSO&ÜSUNOAMAUNMlÇTTG..
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
AKP'nin 'Eurimages
Darbesr
Rektörknzı, türban kavgas, *heia/e(pro/es/"falanderken
AKP; Türkıye'nin "£unmages"daki çağdaş yüzüne de
sessiz bir darbe indirdi.
Mayıstagerçekleştrilendarbeninmiman.Kültur Bakanı
Atilla Koç. Resmi toplantılarda kestirmeleriyle ün yapan
Bakan, "togo'haline gelen ünlü "s/esfaianndangozünü
açtığı anlardan birindeTürkıye'nin "Eurimages "temsilcisi
FarukGünattay'ı gorevden alıverdı. Neden? Belli değil.
Gerekçe gosterilmeden gerçekleştirilen operasyonda
Günaltay'ın yerine. sinemayla ilgisi tartışmalı iki şahıs
atandı. Üzerinde "helal" damgası bulunmayan Türk
filmlerinin bundan böyle "Eurimages" desteği alması zor.
Sinemada Amerikan egemenliğine karşı Avrupa
sinemasını tanıtmak, korumak ve kollamak misyonu
etrafında örgütlenen "Eurimages" ne var ki; siyasi gorüşler
üstü, ciddi bir kurum. Böylesi ayak oyunlanna pabuç
bırakmak eğiliminde olmayan kurumun yanrtı, birkaç ay
içinde Avrupa Konseyi'nden geldi.
Konsey, Avrupa Konseyi Parlamenterter Meclisi'nin
aldığı bir kararia, geçtiğimiz hafta Strasbourg'da düzenlenen
törende; sinema küttürü, sinema sanatı ve "Eurimages "a
katkılan nedeniyle Faruk Günaltay'a "liyakat ödülü' verdi.
Bu ne demektir?
Böylebir ödülüyalnızFarukGünaltay'ın şahsına yönelık
bir "j'esf" olarak algılamamız mümkün değil. Bu, Avrupa
Konseyi'ninyaptığı açık bir "siyasiseçim", ÂKPyönetimine
karşı venlmiş "siyasi bir yanıttır": "Biz; Eurimages
temsilciliğinde, Günaltay ve Günaltay gibileri görmek
istiyoruzl" demeye getiriyor Konsey.
AlHM'den sonra ikinci tokat
AlHM'nın türtıan karanndan hoşlanmayanlara,
Strasbourg'dan indinlen ikinci darbe bu. AKP'lıler, Avrupa'yı
"nahncı keseri" gibi hep kendilerine yonttuklanndan.
Strasbourg'u okumakta güçlük çekiyorlar. Güvendikleri
dağlara hep kar yağıyor. Bu gidışle de yağmaya devam
"Günaltay bu ödülü hak etmek için ne yapmıştır?"
derseniz... ben sadece Strasbourg'da tanık olduklanmı
anlatayım.
Strasbourg'ungöbeğinde "Odyssee"(Odıse)... Isımli bir
sinema var. "Cennetsıneması" gibi bir yer. Tıcari "muttiplex
salon" furyasına kafa tutmayı başaran gerçek bır sinema
mabeti ve dünyanın en eski beş müze sinemasından biri
bu. İçinde Strasbourg'lu öğrencilerin düzenli kullandtğı çok
geniş bir film arşivi ve kütüphanesi, gençlerin uğrak yeri
olan canlı bir "cafe'si ve yogun sinema tartışmalannın
yapıldığı bir toplantı salonu var.
"Eurimages"takitemsilcilikgöreviyanısıra. "Odyssee"yi
yöneten Faruk Günaltay: bu arşivin, kütüphanenin ve
sinema mabedinin oluşturutmasında büyük katkılar
yapmıştır.
Günaltay burada her yıl "Türk Sinema Günleri" adında
bir etkinlık düzenler. Her yıl aralık başında düzenlenen
etkiniiğeTürkıye'nin ünlü sanatçılan, yönetmenleri, gazete-
cilen katılır. Yılın ses getiren, yankı yaratanfilmleri,burada
"Strasbourg'lu izleyiciler" için gösterime sokulur; Türkve
Fransız izleyiciler bu özel gösterimin ardından hayatlan
sinemaolan insanlarta, sanatçılarveyönetmenlerlefilmler
ve "Türkiye gerçeğini" tartışır.
Strasbourg'lular ile Strasbourg ve sınır otesi Alman
kentlennde yaşayan Türk ışçileri yıllar öncesinde arkada
bırakmış olduklan Türkiyegerçeğini "Odyssee "de yeniden
keşfederler. Hayran olduklan yıldızlan burada görürler.
TV'den ızledikleri yönetmenleri burada tanırlar. Hasret
gıderir, günümüzTürkiyesi ile bağlannı tazelerter Bu "özel
buluşmayt" kaçırmamak, ıskalamamak adına sınınn taa
öte yanından Almanya'dan gelen göçmenlenmiz vardır.
"Sinema Günleri" bu göçmenleriçin, Türkiye'yeyaptklan
küçükbir seyahatgibidir. Türkiye ile kurduklan "köprij"dür.
Strasbourg'daki 'insani yüz'
Günaltay bu organizasyonla, Strasbourg'da yalnız
"ı'nsan haklan mahkemesi" bağlamında gündeme gelen
Türkıye'nin insani çehresini. sanatnı. uygaryüzünü sergıler.
On beş gün boyunca bu kentte "Türk sinemasından"
bahsedilmesini sağlar. Fransız yayın organlannda strf bu
vesıleyle, Türk sineması üzerine onlarca yazı çıkmıştır.
lletişımin baş tacı oiduğu bir çağda bu; çuvalla para
harcanarak yapılan bir "imaj" ve "tanıtım" faalıyetine
eşdeğerdir.
''Sinema üzerinden yapılan bu Türkiye yolculuğunu'
Brüksel, Lüksemburg, Lozan, Cenevre, Paris, Lyon,
Marsitya, Tunus, Rabat, Casabianca. Ouebec'e uzanan
"seyyar bı'rfestivale" dönüştürmeyi arzulayan Günaltay'ın
bir sonraki projesi, bu "tanıtım atağını"; tum "frankofon
dünya" açmaktı.
Günaltay'ın "Eurimages" temsilciliği dönemindeTürk
sineması bu kurumdan 14.5 milyon Euro'luk destek
sağladı. Son yıllarda iz bırakan Türk sinemasının tüm
önemli filmleri budestektenyararlandı. Günaltay'ın Avrupa
küttürüne hâkimiyeti ve "Eurimages" içindekı kredibilitesi,
söz konusu destekte tayin edici rol oynadı.
FarukGünaltay'ın "Eurimages"temsilciliginden alınması,
Türkiye'nin kendi kalesine attığı bir goldür. Kültür Bakanı
hadı ıkıdebir "uyfcuya dalıyor", amakamuoyu uyumamalı
ve "Konsey7n" verdiği bu ödül ışığında şimdi Ankara'ya
sormalı:
"Eurimages operasyonu da acaba AKP'nin 'helal
planının' birparçası mı?"
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Narçiçeği
rengi. alev kır-
mızısı 2/Üstü
kapalı olarak
anlatma. Ha-
murtahtası. 3/
Buruşuk yüzlü
bir köpek cin-
si.Birnota. 4/
Litvanya'nın
parabırimi. 5/ Q
Bu\Tirucu...
1 2 3
Boşagitme. 61
Bır nota... Duman le-
kesi. .."Hadiverelleri-
ni' Ufkumdan esen --
-yellerime" (Behçet
Necatigil). 7/Birerke-
ğin nikâhsız olarak al-
dığı cariye... Silisyum
elementinın simgesi.
8/ Her türlü siyasal dü-
zeniyadsıyanvetoplu- 8
munbirey üzerinde hiç- 9
bir baskısuu kabul etmeyengöriiş. 9/Belesanlanuzun
ve enli kumaş... Satrançta bir taş.
YUKARTDAN'AŞAGIYA.: 1/Bır dızi çelik düden
oluşan \
f
urmalı çalgı. 2/Avustralya'da yaşayan bir cıns
devekuşu... "Hile, dolap" anlamında argo sözcük. 3/
Bir tür otomobil yanşı... Ceylan. 4/ Tolstoy'un bir ro-
manı. 5/ Halk dilinde kırmızı pul bibere verilen ad...
"'Neresi — bıze neresi gurbet" (Murathan Mungan). 6/
Türkmuziğinde bir makam... Dar, uzun ve hafifbir ya-
n§ ka>ığı. 7/Bir sayı... "Koyun olduk — Banladık '
Sürüye saydılar bizi" (Pir Sultan Abdal). 8/Afrika da
bir ırmak... Pamuklu bir kumaş. 9/Pirinç saplarından
yapılan ve judo. karate gibi dövüş sporlannda yer min-
deri olarak kvllanılan kalın halı.