25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
<=»fCASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Fransa yorumları üzerineFransa'daki olaylardan sonra ne ycrumlar duyduk. Olaylann, tlrbana izin verilmemesinden f^ynaklandığını ileri süren de çıktı, cxmhuriyetçi politikalar yüzünden pıatlak verdiğini de... 3u tür yorumlan üretenlerin -.oalisyonu ise ilginçti. Bir yanda Tıam okulu mezunian vardı, diğer j-cnda bol küttürcülük arganizatörieri... Fransa'da gerçekten yukarıdaki koalisyonun sevladığı gibi "Cumhuriyet ilkeleri" •riydi suçlu olan? Gazeteci-yazar Tiırhan llgaz'ın Türkçeye fcazandınp kitaplaştırdığı 2003 tarihli ''Fransa'da Laisetinin Uygulanışına t'iskin Stasi Raporv "ndan aldığımız asağıdaki bölüm, bu soruya bir yanıt niteliğinde: "Komisyonumuzun yerinde dmlediği kişilerin tamamı, tikel bir goıba bağlılığı Cumhuriyete aiüiyetten önce gören cemaatçi mantıklann gelişmesine uygun bir toplumsal ve kentsel ortama dikkat çekmişlerdir. ...Çok sayıdaki milliyetleri bağnnda tcplayan yedi yüz mahailede, güçlüklehn durmadan biriktigi komisyonumuza bildirilmiştir. işsizlik yüzde 40'ın ûstündedir, oicullaşmada ağır problemler vardır, tcplurnsal kimliğini sergileme olgusu, yurdun geri kafan kısmındakinden üç kat daha fazladır. Bu kaderine terk edilmiş mahallelerde yaşayanlar, onlan Kendi içlerine kapanmaya mahkûm eden bir toplumsal sürgünün Kurbanlan olduklan duygusu taşımaktadırtar. ...Pek çok dunımda istenmiş oımaktan çok, maruz kalınmış cemaatçi bir içe kapanışı beslemektedirler. Siyasi-dini cemaatçi gruplar, birtakım militanlan seferber etmek üzere bu gerçek toplumsal huzursuzluğu sömûrmektedirier. öngördükleri cemaatçi norma boyun eğdirmek amacıyia, bireyiere karşı bir saldırganlık stratejisi geliştirmektedirier. Bu gruplar, dışlanmış mahallelerde toplumun en kınlgan kesimini sürekli birgerilime maruz bırakarak böylece etkinlik göstermektedirier.' Stasi raporu, Fransa'da hangi koşullarda "türban" takıldığını da şöyle özetlemiş: "Genç kadınlar, çeşitli baskıiar ve söziü, psikolojik ya da fiziki şiddetle kendini gosteren bir cinsiyetçi aynmcılık dalgasının kurbanlan durumundadıriar. Genç delikanlılar, onlan, bedenlerini örten ve cinsiyetsizleştirilmiş kıyafetler giymeye ve bir erkekle karşılaştıklannda bakışlannı yere indirmeye zorlamaktadıriar. ...Bu ortamda, kimi genç kız ve kadınlar isteyerek türban takmaktadıhar, ama daha başkaian bunu baskı ve zoriama sonucu taşımaktadırtar. Henüz ergenlik yaşına gelmemiş kız çocuklannın durumu budur, türban onlara kimi zarnan şiddet yoluyla dayatılmaktadır. ...Türban takmayan ve onu kadınlan kapatıp tecrit eden bir aşağılama simgesi olarak algılayan kadınlar 'namussuz', hatta 'imansız' olarak göstenlmektedir." O muhteşem koalisyondan, bol keseden yorum üretirken nesnel olması beklenemez ki... Cumhuriyet ilketerine düşmanlık, yaşam felsefeleri olmuş bir kere. ISIK KANSU Kristal Vazo ve Bilezik CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu'na öyle bir konu armağan etti ki, gönlümüz, onun paketlenip arşivterin tozlu raîlarına kaldırılmasına razı olmadı. Tutanaklardan okuyalım: "Sayın Bakan'a (Devlet Bakanı Mehmet Ali ŞahinJ, 'Sayın Başbakan'ın düğününe, çocuklannın düğünü dolayısıyla gelen hediyeler, 3628 sayılı yasanın 3. maddesine göre beyan edilmiş midir?' diye bir soru sormuştum. Sayın Bakan'ın bana verdiği tek cümlelik bir yanıt var. 'Kayrt altına alınan herhangi bir armağan yoktur.' Biliyorsunuz, düğüne Sayın Berlusconi ve Urdün Kralı geldi. Şimdi Italya Başbakanı gazetecilerin 'Siz bir hediye getirdiniz mi?' yolundaki ısrarlı sorulan üzerine 'damat Bilal Erdoğan'a saat, geline kolye, Başbakan Erdoğan'a Venedik Murano Adası'nda üretilen dünyaca ünlü kristal vazo, Sayın Emine Erdoğan'a da bilezik hediye ettiğıni' söylüyor. Herhaide Ürdün Kralı da bir klasik saatle gelmemiştir, büyük bir ihtimalle o daha da önemli hediyelehe gelmiştir. Şimdi, hatırlarsanız, Rusya'ya giderken, Sayın Emine Erdoğan'a da bir kolye hediye edilmişti; ama, medyanın gözü önünde bu armağan venldiği için ve Sayın Başbakan, bunu, Başbakanlık defterine, bir numaralı hediye olarak kaydetmek zorunda kalmıştı. Bunlan niye kaydetmiyor? Sayın Bakanım, bakıyorsunuz, defterde böyle bir kayıt yok, bana da yanıt veriyorsunuz, böyle bir kayıt yok... Ama, Italya Başbakanı yalan söylemediğine göre, herhaide gelen bu hediyelerin de birşekliyle kaydedilmesi lazım. Eğer, bunu, lütfedip, araştınp, bilgi verirseniz sevinirim." Recep Tayyip Erdoğan'a verilen Venedik Murano Adası'nda üretilen kristal vazo ıle Emine Erdoğan'a armağan edilen bilezik Başbakanlık defterine kayıt edilse de, bir görsek. Hazır her şey pazarlanırken. bu parçalar da marketıng kapsamına girer mi, girmez mı, anlasak... "Atatürk'ün partisinden eser kalmadı" dedikten hemen sonra kendisini bir anda AKP'de bulan Kayseri Milletvekili, işadamı Muharrem Eskiyapan, CHP'den paraşütle aday olanlardandı. Kayseri'de yıllardır partiye emek vermiş olanlar dışlanmış, Eskiyapan listede baş köşeye Liste oturtulmuştu. CHP lideri Deniz Baykal da, o günlerde gazeteci Yavuz Donat'a, "Şu listeye bir göz at, çokricaediyorum" dedikten sonra Eskiyapan'ı övüyordu: "Nuhun Ankara Makarnası vardı, bilirmisin? Muharrem Eskiyapan... Onlann torunu... Kayseri adayımız... Bölgede herkes seviyor..." Baykal, çok iddialıydı daaynı zamanda: "Lısteyi konuşarak, tartışarakyaptık... Listemız, büyük bir incelemenin sonucu." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Kıbrıs Sosyal Güvenlik Sözleşmesi SORU: Ben, 1990 yılından 1S96 yılına kadar, 6 yıl Kuzey KJbns Türk Cumhuriyeti'nde, t>r üniversitede öğretim görev- liji olarak çahştım. Kıbns'ta- kiçahşmalanm, sosyal sigor- taa olarak geçti. 1996'da Tür- kiye'ye döndükten sonra, yi- ne bir üniversitede, yine öğ- retim görevlisi olarak TC Enekli Sandığı'na bağlı ça- hsmaya başladım ve halen de çdışmaktayım. Türkiye Cıımhuriyeti ile Ku- zey Kıbrts Türk Cumhunye- ti KKTC) arasında her Uci ül- k« vatandaşlarının da sosyal givencelerini sağlayan devlet- lerarası özel bir ardaşma oldu- ğunu duydum. Bu sözleşme- de. "sigortalüık süresi" ile "kizmetsüresinden" söz edi- liyomıuş. Bu üa sürenin ne an- lama geldiğini öğrenemedim. KKTC'de sigortah olarak çüıştıktan sonra. Türkiye'ye ddnüp TC Emekli Sandığı'na bığlı çalışan bir öğretim gö- revlisi olarak sorulanm ola- caktır. 1) KKTC ile TC arasmda, drvletlerarasıbir sosyal güven- li< sözleşmesi var mıdır? 2) Sözleşme varsa, bana actanlan bilgiye göre "hiz- net süresi" ile "sigortahhk siresi" ne anlama geliyor? YANTT: "Tûrkiye Cumhuriyeti fle Kjuzey Kıbns Tûrk Cumhuri- yeti Arasında Sosyal Güven- tik Anlaşması" imzalanrruş ve 15 Ağustos 1988 günlü Res- rai Gazete'de yayımlanmıştır. Bu anlaşmarun 1. maddesin- detanımlara yer veribniştir. Bu Unımlara göre: *Bu anlaşmanın uygulan- nasmda"; 5 - "Sosyal Güvenlik Ku- nunu" Türkiye bakımından; mer- lezi Türkiye'de bulunan yet- lili sosyal güvenlık kurumu- nı; Kuzey Kıbns Türk Cum- hıriyeti bakımından, merke- d Kuzey Kıbns Türk Cumhu- ryeti Devleti'nde bulunan yet- lili sosyal güvenlik kurumu- nı;(...) 10 - "Prim Ödeme Süresi" Prim veya kesenek ödemiş tian veyaödenmiş sayılan sü- eyi; 11 -"MuadilSüre" tkame süresi, araverme sü- ESİ veya eklenen sürelerden vygulanan mevzuata göre, pim ödeme süresine muadü ayılan süreleri; 12 - "Sigortahhk Süreleri" Türkiye bakımından; uygu- anan mevzuata göre sigorta- thk veyahizmet süresi olarak edilen sürelerini; Kuzey Kıbns Türk Cum- huriyeti bakımından; uygula- nan mevzuata göre sigortah- hk süresini (...) ifade etmek- tedir. Anlaşmanın 21. maddesin- de "sigortalıhksüresi'' açıklan- maktadır; "sigortatanın yar- dun hakkının doğması, ida- mesi veya ihyasında her Ud akittaraf mevzuaüna görege- çen sigortalıük süreleri aynı zamana rasüamamak şartry- la, birleştirilir. " 1 -Akittaraflardan birinin SosyalGüvenlik Kurumu ken- di me\'zuatına göre ayhklan tespit ederken diğer akit taraf me\zuatuıa göre geçen ve ay- bğuı hesapJanmasında dikka- te ahnması gereken sigortan- hk sûrelerinu bu süreler ken- di mevzuatuıa göregeçmiş gi- bidikkate ahr. Ancak, akit ta- raflar, aynı zamana rasüayan sürelerden yahuzca kendi ül- kesinde geçen süreyi dikkate alırlar." Aynca, anlaşmarun 24. mad- desi uyaruıca: "2 - Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti mevzuatma gö- re geçen veayüğahak kazanu- ması içindikkate ahnması ge- reken sigortahhk süreleri Tür- kiye Cumhuriyeti mevzuaü- na göre geçen ve muteber sa- yüan sigortahhk süreleriyle eşit muamele\ e tabi tutuhuf Türkiye Sosyal Güvenlik Sisteminde. "sigortahhk sü- resi" ile "hizmet süresi", iki ayn ka\Tamdır. Sigortalılık süresi. Sigorta- hlığın başladığı gün ile son günü arasında geçen zamanbi- rimidir. Stgortahhk süresi, "hizmet süresi" anlamına gel- mez. Örneğin, bir sigortahnm, 25 yıllık sigortahhk süresi içinde, 25 yılın tümünü içi- ne alan 9.000 (dokuz bin) günlük fiilen prim ödediği "hizmet süresi" olabileceği gibi bir başka sigortalının 25 yıllık sigortahhk süresi için- de 10 günlük, 3.600 günlük ya da 5.000 günlük fiili prim ödediği (hizmet süresi) ola- bilir. Hizmet süresi: Hizmet sü- resi "fiüiçauşma" süresidir. 25 yıllıkhizmet süresi olan bir si- gortalının, 25 tam yıl ya da 9.000 günlük (25 yıl x 360 gün = 9.000 gün) prim öde- me süresine sahip olduğu an- lamına gelir. Aynca, Türk sosyal güven- lik sisteminde, "fiili hizmet süresi" olarak kabul edilen "fiili hizmet zammı" ile "fiili hizmet süresi" kabul edilme- yen "itibari hizmet süresi" de vardır. Bu süreler ayn bir ya- zı konusudur. * KİM KtME DUM DUMA BEHiç AK behicakıı yahoo.com.tr H A R B İ SEMİH POROY semihporoy < • yahoo.com HAYAT EPİK TtYATROSU MISTAFA mynet.com OLAYURI SENCE SÜSURLUK" MU? OTOBÜSTEKİLER KEMAL ı k_urgenc o yahoo.com TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 14 Kasım wunc.mumtas-arikan. com N£R£Y£GİDlYOR$UNUZIF£NDİMİZ? 1316'DA BUSÜN, ÜULÛ POUMÛHU KOUANCI UENRYK SlEUkJBA/ICZÇetiKİYEVİÇ), 7O YAŞtNDA ÖLOÜ- 18~*2'DE KOMAMCIUĞA BAŞLAYAN SlENKfEV/CZ, 13. YÜZYILIN SÛ*J ÇEY&EĞİHO£;AME&İKA,AV/iUPA v£AF&JKA'MH ÇEÇITLİ ÛLKELERlUİ bCHAŞAAlŞTt- ÇOĞU 'VH&İHLE /£- &İLİ BAZI KOMANLAR YAZAN SieMOeV/tCZ'İH EN PO. PÛl£R YAPm, ESki ROiM'HtN, İMPARATDR fJEGOH DBV. RİHOE GEÇEH KONUSUYLA *C)UO VA&tS ?"(KOVADİS} TifZ. HIHİSTİYAULARIN MÜCAPELSSİNİ AULATAH ROMAU- OA, BİR SFSANEPEN DS SÖZ EOİLMSKTBDİR: AZİZ SEM PİYER, ROMA'Yf TERKE0ERKEN İSA'YA KASTLAK. VE SORAK: *QUO vADtS,C>OMINEr>*(N£ll£Y£Gİ&yoRSu- fJUZ,EP£Ht>İM/Z?)../SA DA, KOIutA'yA BİAKSZ MHA ÇAKMIHA G£KİLM£ye GİTTrĞİNt' SÛYL&i. ROMANıN ADİ, SEN PİY£&'İNSO&ÜSUNOAMAUNMlÇTTG.. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU AKP'nin 'Eurimages Darbesr Rektörknzı, türban kavgas, *heia/e(pro/es/"falanderken AKP; Türkıye'nin "£unmages"daki çağdaş yüzüne de sessiz bir darbe indirdi. Mayıstagerçekleştrilendarbeninmiman.Kültur Bakanı Atilla Koç. Resmi toplantılarda kestirmeleriyle ün yapan Bakan, "togo'haline gelen ünlü "s/esfaianndangozünü açtığı anlardan birindeTürkıye'nin "Eurimages "temsilcisi FarukGünattay'ı gorevden alıverdı. Neden? Belli değil. Gerekçe gosterilmeden gerçekleştirilen operasyonda Günaltay'ın yerine. sinemayla ilgisi tartışmalı iki şahıs atandı. Üzerinde "helal" damgası bulunmayan Türk filmlerinin bundan böyle "Eurimages" desteği alması zor. Sinemada Amerikan egemenliğine karşı Avrupa sinemasını tanıtmak, korumak ve kollamak misyonu etrafında örgütlenen "Eurimages" ne var ki; siyasi gorüşler üstü, ciddi bir kurum. Böylesi ayak oyunlanna pabuç bırakmak eğiliminde olmayan kurumun yanrtı, birkaç ay içinde Avrupa Konseyi'nden geldi. Konsey, Avrupa Konseyi Parlamenterter Meclisi'nin aldığı bir kararia, geçtiğimiz hafta Strasbourg'da düzenlenen törende; sinema küttürü, sinema sanatı ve "Eurimages "a katkılan nedeniyle Faruk Günaltay'a "liyakat ödülü' verdi. Bu ne demektir? Böylebir ödülüyalnızFarukGünaltay'ın şahsına yönelık bir "j'esf" olarak algılamamız mümkün değil. Bu, Avrupa Konseyi'ninyaptığı açık bir "siyasiseçim", ÂKPyönetimine karşı venlmiş "siyasi bir yanıttır": "Biz; Eurimages temsilciliğinde, Günaltay ve Günaltay gibileri görmek istiyoruzl" demeye getiriyor Konsey. AlHM'den sonra ikinci tokat AlHM'nın türtıan karanndan hoşlanmayanlara, Strasbourg'dan indinlen ikinci darbe bu. AKP'lıler, Avrupa'yı "nahncı keseri" gibi hep kendilerine yonttuklanndan. Strasbourg'u okumakta güçlük çekiyorlar. Güvendikleri dağlara hep kar yağıyor. Bu gidışle de yağmaya devam "Günaltay bu ödülü hak etmek için ne yapmıştır?" derseniz... ben sadece Strasbourg'da tanık olduklanmı anlatayım. Strasbourg'ungöbeğinde "Odyssee"(Odıse)... Isımli bir sinema var. "Cennetsıneması" gibi bir yer. Tıcari "muttiplex salon" furyasına kafa tutmayı başaran gerçek bır sinema mabeti ve dünyanın en eski beş müze sinemasından biri bu. İçinde Strasbourg'lu öğrencilerin düzenli kullandtğı çok geniş bir film arşivi ve kütüphanesi, gençlerin uğrak yeri olan canlı bir "cafe'si ve yogun sinema tartışmalannın yapıldığı bir toplantı salonu var. "Eurimages"takitemsilcilikgöreviyanısıra. "Odyssee"yi yöneten Faruk Günaltay: bu arşivin, kütüphanenin ve sinema mabedinin oluşturutmasında büyük katkılar yapmıştır. Günaltay burada her yıl "Türk Sinema Günleri" adında bir etkinlık düzenler. Her yıl aralık başında düzenlenen etkiniiğeTürkıye'nin ünlü sanatçılan, yönetmenleri, gazete- cilen katılır. Yılın ses getiren, yankı yaratanfilmleri,burada "Strasbourg'lu izleyiciler" için gösterime sokulur; Türkve Fransız izleyiciler bu özel gösterimin ardından hayatlan sinemaolan insanlarta, sanatçılarveyönetmenlerlefilmler ve "Türkiye gerçeğini" tartışır. Strasbourg'lular ile Strasbourg ve sınır otesi Alman kentlennde yaşayan Türk ışçileri yıllar öncesinde arkada bırakmış olduklan Türkiyegerçeğini "Odyssee "de yeniden keşfederler. Hayran olduklan yıldızlan burada görürler. TV'den ızledikleri yönetmenleri burada tanırlar. Hasret gıderir, günümüzTürkiyesi ile bağlannı tazelerter Bu "özel buluşmayt" kaçırmamak, ıskalamamak adına sınınn taa öte yanından Almanya'dan gelen göçmenlenmiz vardır. "Sinema Günleri" bu göçmenleriçin, Türkiye'yeyaptklan küçükbir seyahatgibidir. Türkiye ile kurduklan "köprij"dür. Strasbourg'daki 'insani yüz' Günaltay bu organizasyonla, Strasbourg'da yalnız "ı'nsan haklan mahkemesi" bağlamında gündeme gelen Türkıye'nin insani çehresini. sanatnı. uygaryüzünü sergıler. On beş gün boyunca bu kentte "Türk sinemasından" bahsedilmesini sağlar. Fransız yayın organlannda strf bu vesıleyle, Türk sineması üzerine onlarca yazı çıkmıştır. lletişımin baş tacı oiduğu bir çağda bu; çuvalla para harcanarak yapılan bir "imaj" ve "tanıtım" faalıyetine eşdeğerdir. ''Sinema üzerinden yapılan bu Türkiye yolculuğunu' Brüksel, Lüksemburg, Lozan, Cenevre, Paris, Lyon, Marsitya, Tunus, Rabat, Casabianca. Ouebec'e uzanan "seyyar bı'rfestivale" dönüştürmeyi arzulayan Günaltay'ın bir sonraki projesi, bu "tanıtım atağını"; tum "frankofon dünya" açmaktı. Günaltay'ın "Eurimages" temsilciliği dönemindeTürk sineması bu kurumdan 14.5 milyon Euro'luk destek sağladı. Son yıllarda iz bırakan Türk sinemasının tüm önemli filmleri budestektenyararlandı. Günaltay'ın Avrupa küttürüne hâkimiyeti ve "Eurimages" içindekı kredibilitesi, söz konusu destekte tayin edici rol oynadı. FarukGünaltay'ın "Eurimages"temsilciliginden alınması, Türkiye'nin kendi kalesine attığı bir goldür. Kültür Bakanı hadı ıkıdebir "uyfcuya dalıyor", amakamuoyu uyumamalı ve "Konsey7n" verdiği bu ödül ışığında şimdi Ankara'ya sormalı: "Eurimages operasyonu da acaba AKP'nin 'helal planının' birparçası mı?" B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Narçiçeği rengi. alev kır- mızısı 2/Üstü kapalı olarak anlatma. Ha- murtahtası. 3/ Buruşuk yüzlü bir köpek cin- si.Birnota. 4/ Litvanya'nın parabırimi. 5/ Q Bu\Tirucu... 1 2 3 Boşagitme. 61 Bır nota... Duman le- kesi. .."Hadiverelleri- ni' Ufkumdan esen -- -yellerime" (Behçet Necatigil). 7/Birerke- ğin nikâhsız olarak al- dığı cariye... Silisyum elementinın simgesi. 8/ Her türlü siyasal dü- zeniyadsıyanvetoplu- 8 munbirey üzerinde hiç- 9 bir baskısuu kabul etmeyengöriiş. 9/Belesanlanuzun ve enli kumaş... Satrançta bir taş. YUKARTDAN'AŞAGIYA.: 1/Bır dızi çelik düden oluşan \ f urmalı çalgı. 2/Avustralya'da yaşayan bir cıns devekuşu... "Hile, dolap" anlamında argo sözcük. 3/ Bir tür otomobil yanşı... Ceylan. 4/ Tolstoy'un bir ro- manı. 5/ Halk dilinde kırmızı pul bibere verilen ad... "'Neresi — bıze neresi gurbet" (Murathan Mungan). 6/ Türkmuziğinde bir makam... Dar, uzun ve hafifbir ya- n§ ka>ığı. 7/Bir sayı... "Koyun olduk — Banladık ' Sürüye saydılar bizi" (Pir Sultan Abdal). 8/Afrika da bir ırmak... Pamuklu bir kumaş. 9/Pirinç saplarından yapılan ve judo. karate gibi dövüş sporlannda yer min- deri olarak kvllanılan kalın halı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle