28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4KASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET ekonomi(Scumhuriyet.com.tr îstanbul'a yapılması planlanan kuleler için Türkiye'den teklif almmamasına tepkiler artıyor Türkiye'de iş yapmak için prens mi olnıalı! ^^~ Kuleturka j>rcelerinin «•«•ddedıldığinı belırten Başkanı Sınan "'Türkiye'de iş y a p m a k için ille de p r e n s olup kafaya agal i l e çepı mi takmak l a z n n " dive sordu. Ekonomi Servisi - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün. •*Tiirkiye'de iş yapmak için iOe de prens olup kafaya agal ile çepi mi takmak la- zun" dedi. Aygün, tstanbul Belediye- si'ne Dubai Tovvers yerine yüzde 50 si belediyeye kalmak üzere "Kuleturka" adını verdikleri iki Türk kulesi yapma önerilerinin reddedildiğini belirtti. Be- lediyenin. önerilerini, projenin kat kar- şılığı modeli olmadığı şeklinde yarut- ladığını ifade eden Aygün, "Adina is- ter gayrimenkul yatınm ortaklığı de- yin, isterkat karşıtağı de>in. Binalan is- ter burgu yapın, ister düzleştirin. Bu- nun adı açıktan açığa yabancıya rant ağacı dikmektir" dedi. Dubai Towers kulelerinin îstanbul'a yabancı sermaye çekmek içinyapılaca- ğının açıklandığını bildiren Aygün, şunlan kaydetti: "Yüzde 20 belediyeye yüzde 80 yabancıya rant sağjayan bir modelle değil 45 milyar dolar. 145 mil- yar dolar bilegeür. Modeti dikilecek ku- lelergibi sözcükleri evirip çevirmesinler. Ortada proje yok, mimar yok, paranın ucu bile gösterilmenıiş, ihale bile yapıl- manuş. Nerede 5 mihar dolarhk yaö- nm? Bu binalar tutsa tutsa 500 mihon dolar tutar. Geri kalan 43 mihar dolar- la ne yapüacak? Türklerden neden tek- lif ahnmryor? Türkiye'deiş yapmakiçin ifle de prens olup kafaya agal ile çepi mi takmak lazun. Dubaililer gitsinler aynı projeyi Paris'e, Münih'e teklif etsiıiler bakahm ne cevap alacakJar?" Obbal Access Türkiye'de «Cüobal Access Türüye. dünya genelin- «fte 20 bin oteL çok yakıııda uçak bfleti, rvnt a car. cruise turian. şehir turian, tnnsfer gibitüm turistiküriinkrc, '365 jfün 24 saatOnBne Rezervasvon' imkâ- n ı sonuyor. Gk>bal Access Türidye'nin tsuımmı önceki gün İstanbul'da düzen- Icnen toplantıvla yapıJdı. Toplantra Oobal Access- Türkhe Gtobal Turizm Hizmetfcrinin üst düze\ \öneticileri ve «ytekiler Oe seyahat acentalan kaukfa. Ithalattafren tutmuyor ANKARA(AA)-Yüksek kur, ucuz îtiıal girdi sağlayarak imalat sanayii îiretimi ve ihracatı belırli ölçüde des- tekJemekle birlikte, makro dengeleri tehdıt eder hale geldi. Dış Ticaret Müsteşarlığı, ithalat artışını "DışTi- caretin Göriinümü" adlı raporunda mercek altına alırken, bu konuda alı- nan \ e alınması gereken tedbirleri de belirledı. Kurdaki yüzde 10'luk artış. ithala- tı yaklaşık yüzde 5 oranında arttınr- ken, ithalat artışuu yavaşlatmak için, b u yü 7 adet dampinge karşı kesin ön- lem alındı, 15 adet damping soruştur- ması açıldı. Bu soruşturmalann 24 adetinin soruştunnası yürütülüyor. Halen, 7 0 adet kesin, 2 adet geçici ötüem yürürlükte bulunuyor. Bu çerçevede 5 ürûn grubunda ba- zı ülkelere yönelik kota. 2 üriin gru- bunda ise tüm ülkelere yönelik fiyat kriterli kota uygulanıyor. 42 ürün gnıbunun ithalat] da fıyat kriterli gö- zetım uygulamasına tabi bulunuyor. Bilişimciler geleceği tartıştı ANKARA (CumhuriyetBürosu) - 9-11 Kasım tarihleri arasında Türki- ye Bilişim Derneği tarafindan ger- çekleştirilen 22. Bilişim Kurulta- yı'nda sektörün geleceği tartışıldı. Ankara'da yapılan kurultaydaki konuşmalarda, bilişim projelerinin eğitime büyük katkı sağlayacağı vurgulandı. Kurultayda sektörün dünyadakı gelışmeleri yakından ta- kıp etmesi ve Türkiye'ye aktarma- sı gerektiği belirtilerek bunun için satış ve pazarlama odaklı strateji- lerden uzaklaşılması da istendi. TUROB Başkanı Bayındır, düşük döviz kurunun turizmi de olumsuz etkilediğini belirtti 'En korktuğum maaş ödeyememek' FATMAKOŞAR Telifhaklan nedeniyle müzik mes- lek birlikleriyle karşı karşıya kalan otelciler, yeni tarife belirlenmesini bekliyor. Turistik Otelciler, Işletmeciler ve Yatınmcılar Birliği (TUROB) Baş- kanı lunur Bayındır. konunun Tür- kiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) gündeminde olduğunu ve bugünlerde görüşüleceğini belirtti. 5 ayn müzik derneği olduğunu ve ödenemeyecek tutarlarda telif iste- diklerını belirten Bayındır, "Bu der- neklerin birinde Tarkan varsa diğe- rinde Minik Serçe. Ayn telif istiyor- lar. Öyle de bir parçalanmışlık var. Sorun ashnda yeni değil, 10 yü önce bir bandrol uvgulanıasıvla sorun çö- X i • Sorulan yanıtlarken "en büyük korkusunun personel maaşını ödeyememek olduğunu" dile getiren TUROB Başkanı Bayındır, milyonlarca kişiye istihdam sağlayan turizmde, devletin, yükü hafifletmesi gerekirken Konaklama Vergisi getirmesini eleştirdi. Bayındır, müzikte telif haklan sorununun TOBB'de görüşüleceğini söyledi. zülür dedik Örneğin CD alırken 1 yerine 10 mihar ödeyelim, denetleyin dedik. Ancaktarife bildirilmedL Şün- di, 4 vTİdızh, 50 metrekare ban, 100 metrekare gece kulübü olan 100 oda- lı bir otel için ortalama 12.000 dolar gibi bir rakam istiyorlar. Bu ödene- ntez. TOBB'de göruşülecek" dıye ko- nuştu. Vergi, su, elektrik, gibi maliyet- ler artarken döviz kurunun gerileme- sinden dolayı yüzde 20 ek yükle kar- şılaştıklannı ve bunu satış fıyatlan- na yansıtamadıklannı belirten Ba- yındır, çok düşük kâr marjıyla çalı- şıldığını ifade etti. Sorulan yanıtlarken "*en büyük korkusumın personel maaşını ödeye- memek olduğunu" söyleyen TU- ROB Başkanı Bayındır, doğrudan ve dolaylı olarak milyonlarca kişiye is- tihdam sağlayan turizmde, devletin yükü hafifletmesi gerekirken arttır- dığını ifade etti. Maliyetler artarken döviz kurunun gerilemesi nedeniyle kâr marjının yüzde 40'a yakın düştüğünü ifade eden Bayındır, henüz ne kadar alına- cağı belirlenmeyen Konaklama Ver- gisi uygulamasım eleştirdi. Vergi için hükümetle görüşmele- rinde, yeni vergi konu sunda "Yok, olmaz" gibi yanıtlar aldıklanm ifade eden Bayındır şunlan söyledi: "Sonra da yasa çıkö. Benim ikinci korkumda bu tür sürprizler. Siz fi- yatlannızı Uan etmişsiniz, sonra gelip para istiyorlar. Oda başuıa 2 dolar >ergi istemderi olasL Ben 100 oda için sonradan kasadan çıkacak bu para- vi fiyata yansıürsam kinıse gdmez. Kepenk kapatmak daha jyL" Alanuıda A\ rupa'nın ikinci büvük füan olan Lhıslararası A\ukkabı Yan Sanayi Fuan'nuı (AYSAF) 34'üncüsü dün so- na erdi. İstanbul'da gerçekleştirilen fuara 193'ü yabaneı olmak üzere toplam 447 firma kaüldL Ithalata kota getirilmesini isteyen sektörün gözü zengin Çinlilerde Ayakkabıcıların hedefi Çin TÜRKTELEKOM Hisse devri bugün NECDETÇAUŞKA.N Türkiye'de tekstil başta olmak üzere çoğu sektörde olduğu gibi ayakkabı sektörünün de en güncel sorunu Uzakdoğu rekabeti. Tür- kiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vak- fı bünyesinde sektö- rün sorunknyla il- gili olarak hazırla- nan rapor şu an- da Dış Ticaret Müsteşarlı- ğı'nın ıncele- mesinde. Ayakkabı- cıların amacı ise 3 yıl süreyle bütün ülke- lerden ayakkabı ithalanna kota ge- tirmek. Ayakkabı yan sanayi sek- törü ile ayakkabı sektörünün hedef kitlesınin farklı olduğunu belirten Ayakkabı Yan Sanayi Derneği (AYSAD) Başkanı Ender Yaaa- oglu, "Fakir ülkelerde ayakkabı ûretfiir. Zengin ülkelerde ise tüke- tiür" dedi. Türkıye'nin ayakkabı- da üretim merkezi olması gerekti- ğini söyleyen Yazıcıoğlu. "Türki- ye'de ayakkabıcıbkla uğraşan yüz- de 98'iKOBİ olmak üzere 44 bin işletme, 400 bin çauşan var. İstih- dam üzerindeldveı^giyükü ve ban- ka faizkri çok vüksek tşsiziik so- rununun ciddi bir şekilde yaşandı- ğı Türkiye'de istihdamı arormak için emek >ogun sektörierin mut- laka korunması laam" diye ko- nuştu. AYSAD Başkanı, son yıl- larda artan Uzakdoğu rekaberiyle ilgili olarak da şöyle konuştu: "Kafiteü iş yapanlann hepsinin işj iyi. Ucuz mal üretenler Çin fle re- kabet edemiyor. Çinfleuğraşmak- tan çok kendi kalite ve standaıHa- nnnzı artürmav'a çahşmabviz.'* Ender Yazıcıoğlu, "Çin nüfusu- nun yüzde 10'luk bir kesimi ABD ve Avrupa'daki üst geür gnıbuna eşit bir geür düzeyinde. Bu da 130 mihon insan eder. Yani Çin'de Türkiye nüfusunun iki kaü (130 mihon) zengin var" dedi. ANKARA (AA)- Türkiye'nin en büyük özelleştirmesi olan Türk Telekom'da devir bugün gerçeldeştiriliyor. Telekom'da yüzde 55 oranındaki kamu hissesi, alıcı firma olan Oger Telecom'a devredilecek. Türk Telekom'un satışuıa ilişkin ihalede en yüksek teklifi 6 milyar 550 milyon dolar ile Oger Telecom vermiş ve bu bedeli vadeli olarak ödeyeceğini açıklamıştı. Bu durumda, alıcı firmamn yaklaşık 1.3 milyar dolarhk peşinat yatırması gerekiyor. Vadeli seçenekte, yüzde 20'si peşin. kalan tutar ise 5 yıllık sürede ve 5 eşit taksitle, yıllık ana para taksitleri ve her yıl henüz ödenmemiş tutar üzerinden hesap edilecek yıllık faiziyle birlikte (yıllık LIBOR + 2.5 faiz) ödeme imkâm bulunuyor. Bugün geçerli olan LIBOR değerinin dönem boyunca sabit kalacağı varsayımından hareketle yatmmcuun ödeyeceği bedel 6 milyar 550 milyon dolardan yaklaşık 7 milyar 540 milyon dolara kadar çıkıyor. Dünya yollannda yeni standart; Diamond Class ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Şermayenin Dini, İmanı.•••• Hükümet, ülkeye daha çok yabancı sermaye çek- meye çalışıyor. Doğru biranlayışla, "Şermayenin di- ni ve ırkı olmaz" deniliyor. Ancak, sermayenin nite- liğj hiç önemsenmiyor. Yabancı sermayenin getire- ceği teknoloji, yaratacağı ış bulma olanağı ya da katmadeğertutan gibi önemlikonulardada bir kes- tirimde bulunulamıyor. Aynca, hükümet, ekonomi- nin hangi sektörlerine öncelik verilecegi üzerine bir öngörüde bulunmuyor. özetle, yabancı sermaye "gelsin de nasıl gelirse gelsin" polrtikası izleniyor. Hükümetin yabancı sermaye karşısındaki bu aşırı sayılabilecek "liberal" tutumu, kendi uygulamala- nyla çelişiyor. • • • On yıllar öncesinden başlayarak "faizsiz banka- cılık" ya da pay ortaklığı adıyla dinsel rengini belli eden bir bölüm sermaye, bu hükümet döneminde giderek büyüyor. Çıkarılmaya çalıştlan Bankacılık Yasası ile ayn bir yasal yapıya oturtulmuş bulunu- yor. Adı açıkça Islami denmese de burada, liberal düşünce ile hiçbir biçimde bağdaştırılamayacak bir uygulamayla dine dayalı ayrımcılık yapılıyor. Bu- nunla da yetinilmıyor. "Islam özel sektörünün ge- liştirilmesine" ilişkin bir yasa tasansı hükümetin onayından geçiyor; TBMM'nın gündemine taşınıyor. Dinsel sermaye kendi hukukunu oluşturmanın yol- lannı açıyor! Sermayenin dinle buluşmasının öbür ilk örnekle- rinden biri, yurtdışında çalışanların birikimlerinin toplanmasıyla oluşan kimı holdinglerdir. On binler- ce emekçinin yabancı ülkelerde ezilmesi yetmiyor- muş gibi, ek olarak, kendi insanlan tarafından, üs- telik din adına sömürülmesi süreci yaşanmış ve ya- şanmaktadır. Halkın kullandrğı ulaşım araçlarının, küçük ve orta büyüklükteki satış yerlerinin Arapça yazılarla doldurulmasına ek olarak, giderek yükse- len "tesettür giyim" ve şimdilerde "helal gıda" gi- rişimleri de sermayenin, dinsel öğeleri ve değerleri nasıl katma değere dönüştürdüğünün önemli ör- nekleridir. Sürecin geldiği nokta çok ilginçtir; yapı- lan açıklamalara göre helal gıda mallarının "dene- timini" de gıda mühendislerı değil din adamlan ya- pacaktır. • • • Kamu İhale Yasası'nda değişiklik yaptıran hükü- met ile yerel yönetimler, ıhaleye çıkardıklan işlerin "yüklenicilerinin seçiminde" de dinsel yandaşlığın etkili olduğu bilinmektedir. Aynı durum, kamu kesi- minin mal ve hizmet satın almalannda da geçertidir. Liberal yaklaşımın en önemli öğesi ticaretin, ya- ni alım-satımın serbestliğidir. Liberal düşüncenin öndegelen kuramcıları, "tüketıcinin kendisiyle ilgi- li en doğnı kararı vereceği" kuralından yola çıka- rak, uç bir tutumla, afyon ve kokain gibi ürünlerin serbestçe alınıp satılmasını önerirter. Ancak, geri kalmışlığımız burada da ortaya çıkıyor, "bizim libe- railer" içki alım- satımına bile hoşgörü ile bakamı- yor. "İçki yasaklan" kamu alanlannda dalga dalga geliyor; merkezi yönetıme birçok lokal ve öğretmen evi gibi sosyal tesislerinde içki yasağı uygulanıyor. Büyüklü-küçüklü belediyeler, liberal düşüncenin en temel kuralını çiğniyor; içki yasağı koyabiliyor. • • • Sermayenin dinle buluşması burada sayılanlarla sınıriı değil. Kapitalist üretim biçimin dönüşümü, son on yılda, insan sermayesi ya da beşeri serma- ye kavramının gelişmesıne neden oldu. Dinsel ser- maye bu konuda da etkili çalışıyor. Sıyasal çıkar sağlama amacıyla, görevleri ibadet yerlerine imam ve hatip yetiştirmenin ötesine taşman imam hatip okulları, kamu bürokrasısinin "asıl insan kaynağı" yapılmak istenıyor. Bununla da yetinilmiyor, Fet- hullah Gülen okullan adı altında, temel eğitimden üniversiteye uzanan eğitim kurumlan, beşeri serma- yenin dinsel bir özellik kazanmasının yollannı açı- yor. Başbakan, sanki bir yapan varmışçasına, "Ser- maye ırkçılığı yapmayın" buyuruyor. Ancak kendi- şi ve yönetimi, açıkça, "sermaye dinciliği" yapıyor. Üstelik bunu, "türbana sararak ve de sanlarak" sak- lamaya çalışıyor. yakupkepenek06@hotmail.com DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizogluıSgmail.com ABD'de dış politika seçkinleri arasın- da, yine bir 'Büyük Strateji' arayışı gün- demde. Halbuki, Bush yönetimi, "So- ğuk Savaş" sonrası dönemin Büyük Strateji' açığını 11 Eylül'den sonra, Yeni SavunmaStratejisi'yle kapattığını düşü- nûyordu. Artık, dünya dûzentni, teroriz- -re karşı korumak üzere, tüm büyük güç- ein ABD liderliği altında birleştirilmesi- ne dayalı bir 'Büyük Strateji' söz konu- suydu. Bu 'BüyükStrateji' ABD merkez- i Dir küresel ekonomık sıyasi sistem ku- 'acak, ABD'nin konumunu tehdit edebi- ecek yeni bir büyük gücün yükselmesi- ii engelleyecekti. Ancak, en üst düzey emekli komutan- ann, ulusal güvenlik ve istihbarat uz- ranlannın, Brzezinski, Scovvcroft, Haas gibi dış politika çevrelerinin etkili smlermin eleştirileri, bu yeni 'Büyük Srateji'nm de beklenen sonucu doğur- -radığını gösteriyor. Bu eleştiriler, ABD'nın müttefiklerinden koparak yal- ıızlaştiğını, büyük güçler rekabetini kış- <ı1tığını savunuyor. Bu ay, eleştinlere, Francis Fukuyama /€ John Ikenberry rrzalı, The Prince- :cn Project on Natıonal Security tarafın- Jan yayımjanan, Büyük Stratejik Se- penekler Üzerine Çalışma Grubu Ra- aoru başlıklı bir beîge eklendi. Francis r ukuyama gibi, Ikenberry'de önemli bir sm; 2003 yılında CIA bünyesindeki Na- icnal Intelligence Counçil tarafından )|jşturjlan Amerikan Üstünlüğüne >tatejik Tepkiler Tek kutupluluk ça- Jnda büyük güçler polrtikası başlıklı Uedemık panele başkanlık etmiş, so- nuç raporunu hazıriamıştı. Di; polttlka Ftyaskolan Başlangıçta, "realistler" (uluslararası it- tifaklara dayanmak gerekir) ile "idealist- /er7neo-conlar (kendi realitemizi kendimiz yaratırız) arasında ideolojik bir çatışma iz- lenimini veren eleştiriler, Bush yönetiminin dış politika fiyaskolanyla, bu fiyaskolann Cumhuriyetçi Parti (GOP) içindeki etkileriy- le somutlaşmaya başladı. Bunlann başında, Irak'taki başansızlık, derinleşen 'transatlantikçatlağı', ilerisürü- len savaş gerekçelerinin hepsinin yalan ol- duğunun ortaya çıkması var. Guantanamo kampı, Ebu Garip işkence skandalları, KYOTO Protokolü, Uluslararası Ceza Mahkemesi konulanndaki olumsuz tutu- mu, ABD ile dünyanın geri kalanı arasında, Kamu Diplomasisinden sorumlu Karen Huges'ün, dünya turu sırasında aldığı tep- kilerin de gösterdiği gibi, ağır birgüven so- runu yarattı. Geçen hafta patlak veren, CIA'nın Avrupa dahil, dünyanın çeşitli yer- lerinde kurduğu yasadışı sorguiama mer- kezlerine ilişkin haberler (VVashington Post, Spiegel), ABD'nin Felluce operasyonunda beyaz fosfor gibi, kimyasal sılahlar kullan- dığını belgeleyen TV belgeseli (www.ra- inews24.rai.it/ran24/inchiesta/vi- deo.asp) dünya halklannın gözünde oluş- maya başlayan. uluslararası anlaşmalara uymayan, insan onurunu hiçe sayan gad- dar "haydut devlet" imajını güçlendirdi. Venezüella Devlet Başkanı Chavez'e karşı yapılan askeri darbeyi, anında tanı- mak, "demokrasi havarisi" Bush yönetimi Bir 'Büyük Strateji' Aramyor açısından büyük bir diplomatik flyaskoydu. Bunu, tüm çabasına rağmen, Amerika Ül- keleri Örgütü'nün başına kendi adayını seçtirememesi izledi. Geçen hafta sonu Bush'un protestolaria karşılanan Latin Amerika gezisi, salt kamu diplomasisi açı- sından değil, ABD'nin bölgeye ilişkin Latin Amerika Serbest Ticaret Bölgesi projesi açısından da, Arjantin gazetesi El Pagina 12'ye verdiği demeçte, "Şaşırdım, bekle- mediğim birşey oldu" demesinden de an- laşılacağı gibi, birfiyaskoydu. Bu fiyaskolar, iç politikada yankılandık- ça, 'Plamegate', New Orleans felaketi gi- bi skandallann da etkisiyle, Bush'un top- lumsal desteğini eritmeye, dolayısıyla da GOP ve GOP'nin Meclis ve Senato grup- ları içinde huzursuzluk ve kamplaşmalar yaratmaya başladı. Geçen hafta Nevv Jer- sey ve Virginia eyalet seçimlerini, Bush'un karnpanyaya doğrudan katılmasına karşın, demokratların kazanmasıyla huzursuzluk, muhafazakâr liderierden Buchanan'ın de- yimiyle bir krize dönüşmeye başladı. Cu- ma günü Wall Street Joumal "Capitol Hill'deki (Kongre) Cumhuriyetçi bozgunu, dün öztahrip gücüne ulaştı..." dedikten sonra, ekliyordu, "Çocuklan uzaklaştınn, kavga giderek daha da pisleşecek". çıtaş yolu... Sentez arayı;ı Fukuyama velkenberry'nin raporunadö- nersek, güncel uluslararası ilişkilerteorileri- ni de göz önüne alarak hazırlanmış 44 say- falık rapor, "Giriş" dışında, 5 kısımdan olu- şuyor Büyük stratejinin ve ABD çıkarlannın tanımını içeren "Ortamın tanımlanması", "Çin'in Yûkselmesi sorunu", "Islamcı şid- det ve haydut devletler", "Güç kullanımının ve rejim değişikliğinin mantığı ve teorisi" ve "sonuç". Yazarlar, ABD'nin ulusal stra- tejisini, öncelikle "Batı Düzeninin">estoras- yonu/sürdürülmesi bağlamında kuımaya çalışıyorlar. Bu arada kullandıklan lideıiik kavramının da Italyan Marksisti Antonio Gramsci'nin (1891 -1937) hegemonya kav- ramını çarpıa bir biçimde anımsatması da aynca ilginç. ömeğin raporda "Büyük Stra- teji", bir devletin içinde yaşayabileceği or- tamın geliştirilmesi olaraktanımlanırken, bu- nun salt askeri etkinlikle değil, dünya toplu- luğuna yapılacak, diğer liberal güçlerin de faydalanacaklan, olumlu katkılarla gerçek- leştirilebileceğini savunuyorlar. Bu yaklaşı- mın, Gramsci'nin hegemonya kavramında- ki, "şiddetlebastırmakapasitesiyle'', "lider- liğini kabul ettirme becerisinin" birlikte var olması koşulundan pek bir farto yok. Raporda 'Büyük Strateji'nin, Asya mer- kezli olarak tasarlanması da dikkat çekiyor. Diğer bir deyişle Çin'in yükselmekte olma- sı belirleyici etken. Nitekim 44 sayfalık ra- porda, "Çin" sözcüğü 127 kez kullanılıyor. Rapor Irak'ı ve raporda yalnızca 16 kez ge- çen "Islamcı şiddeti", kısa dönemli, daha az önemli birtehdit olarak görüyor. Yazarlar şu sıralarda, yönetimin 'Büyük Strateji'nin en önemli bileşeninin, Asya sorununu ihmal et- tiğini, Ortadoğu'ya gereğinden fazla enerji harcadığını düşünüyorlar. Yazarlar büyük bir açık sözlülükle 'Büyük Strateji'nin amacının 'Batı Düzeninin'yer\\- den inşası, güçlendirilmesi, dünya sistemi- nin bu eksende, ABD merkezfi olarak dü- zenlenmesi gerektiğini savunuyorlar. 'Batı Düzeni' ise, şimdilik Çin, Hindistan ve Rus- ya'yı içermiyor. öyleyse ABD-AB ittifakı an- lamına geliyor. Rapora göre bu düzen yine Batı'nın uluslararası kurumlanna, özellikle NATO'ya dayanmalı. Ancak NATO'da kimi değişiklikleryapılması, ömeğin, küçük dev- letlerin veto hakkının kaldınlması gerekiyor. Gibbon, Roma Imparatorluğu'nun geri- lemesinin ve çöküşünün tarihi adlı klasik eserinde imparatorluğunun çöküşünü esas olarak iki etkene bağlar. Içerde, imparator- luğun düzeninin bozulması ve bileşenlerinin kendi başlannın çaresine bakma eğiliminin güçlenmesi, dısanda barbariann saldınlan- nın şiddetinin giderek artması. Hıristiyanlık, öte dünyaya inancın yayılması da vatan- daşlann gündelik sorunlar karşısında di- rençlerini azaltarak, çöküşü hızlandınr. Ra- porda, Islamcı şiddet, haydut devletler ve Çin'in dışandaki tehdidi, Batı düzenini oluş- turan "uluslararası topluluk" içindeki ülke- lerin aralanndaki gerginliklerin de iç tehdidi oluşturduğu söylenebilir. Bu nedenle olsa gerek, rapor da, ABD'nin ittifaklannın da faydalanacağı bir liderlik kavramına, dış teh- ditlere karşı da "uluslararası topluluğun" birlikte ve ABD lideriiğinde tepki vermesine özelikle dikkat ediyor. Raporun hegemonya ve imparatorluk eğilimlerinin, birincisine, özellikle Batı'nın hâkJmiyetini korumaarzusuyla, ağıriık veren bir sentez oluşturma çabası olduğu söyle- nebilir. Bu yüzden de Büyük StratejFnin ba- şansının yine ABD'nin ve Bush hükümeti- nin, Batı dünyasında liderlik etme kapasite- sine bağlı kaldığı görülüyot
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle