Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4KASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET
ekonomi(Scumhuriyet.com.tr
îstanbul'a yapılması planlanan kuleler için Türkiye'den teklif almmamasına tepkiler artıyor
Türkiye'de iş yapmak için prens mi olnıalı!
^^~ Kuleturka
j>rcelerinin
«•«•ddedıldığinı belırten
Başkanı Sınan
"'Türkiye'de iş
y a p m a k için ille de
p r e n s olup kafaya agal
i l e çepı mi takmak
l a z n n " dive sordu.
Ekonomi Servisi - Ankara Ticaret
Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün.
•*Tiirkiye'de iş yapmak için iOe de prens
olup kafaya agal ile çepi mi takmak la-
zun" dedi. Aygün, tstanbul Belediye-
si'ne Dubai Tovvers yerine yüzde 50 si
belediyeye kalmak üzere "Kuleturka"
adını verdikleri iki Türk kulesi yapma
önerilerinin reddedildiğini belirtti. Be-
lediyenin. önerilerini, projenin kat kar-
şılığı modeli olmadığı şeklinde yarut-
ladığını ifade eden Aygün, "Adina is-
ter gayrimenkul yatınm ortaklığı de-
yin, isterkat karşıtağı de>in. Binalan is-
ter burgu yapın, ister düzleştirin. Bu-
nun adı açıktan açığa yabancıya rant
ağacı dikmektir" dedi.
Dubai Towers kulelerinin îstanbul'a
yabancı sermaye çekmek içinyapılaca-
ğının açıklandığını bildiren Aygün,
şunlan kaydetti: "Yüzde 20 belediyeye
yüzde 80 yabancıya rant sağjayan bir
modelle değil 45 milyar dolar. 145 mil-
yar dolar bilegeür. Modeti dikilecek ku-
lelergibi sözcükleri evirip çevirmesinler.
Ortada proje yok, mimar yok, paranın
ucu bile gösterilmenıiş, ihale bile yapıl-
manuş. Nerede 5 mihar dolarhk yaö-
nm? Bu binalar tutsa tutsa 500 mihon
dolar tutar. Geri kalan 43 mihar dolar-
la ne yapüacak? Türklerden neden tek-
lif ahnmryor? Türkiye'deiş yapmakiçin
ifle de prens olup kafaya agal ile çepi mi
takmak lazun. Dubaililer gitsinler aynı
projeyi Paris'e, Münih'e teklif etsiıiler
bakahm ne cevap alacakJar?"
Obbal Access Türkiye'de
«Cüobal Access Türüye. dünya genelin-
«fte 20 bin oteL çok yakıııda uçak bfleti,
rvnt a car. cruise turian. şehir turian,
tnnsfer gibitüm turistiküriinkrc, '365
jfün 24 saatOnBne Rezervasvon' imkâ-
n ı sonuyor. Gk>bal Access Türidye'nin
tsuımmı önceki gün İstanbul'da düzen-
Icnen toplantıvla yapıJdı. Toplantra
Oobal Access- Türkhe Gtobal Turizm
Hizmetfcrinin üst düze\ \öneticileri ve
«ytekiler Oe seyahat acentalan kaukfa.
Ithalattafren
tutmuyor
ANKARA(AA)-Yüksek kur, ucuz
îtiıal girdi sağlayarak imalat sanayii
îiretimi ve ihracatı belırli ölçüde des-
tekJemekle birlikte, makro dengeleri
tehdıt eder hale geldi. Dış Ticaret
Müsteşarlığı, ithalat artışını "DışTi-
caretin Göriinümü" adlı raporunda
mercek altına alırken, bu konuda alı-
nan \ e alınması gereken tedbirleri de
belirledı.
Kurdaki yüzde 10'luk artış. ithala-
tı yaklaşık yüzde 5 oranında arttınr-
ken, ithalat artışuu yavaşlatmak için,
b u yü 7 adet dampinge karşı kesin ön-
lem alındı, 15 adet damping soruştur-
ması açıldı. Bu soruşturmalann 24
adetinin soruştunnası yürütülüyor.
Halen,
7
0 adet kesin, 2 adet geçici
ötüem yürürlükte bulunuyor.
Bu çerçevede 5 ürûn grubunda ba-
zı ülkelere yönelik kota. 2 üriin gru-
bunda ise tüm ülkelere yönelik fiyat
kriterli kota uygulanıyor. 42 ürün
gnıbunun ithalat] da fıyat kriterli gö-
zetım uygulamasına tabi bulunuyor.
Bilişimciler
geleceği tartıştı
ANKARA (CumhuriyetBürosu) -
9-11 Kasım tarihleri arasında Türki-
ye Bilişim Derneği tarafindan ger-
çekleştirilen 22. Bilişim Kurulta-
yı'nda sektörün geleceği tartışıldı.
Ankara'da yapılan kurultaydaki
konuşmalarda, bilişim projelerinin
eğitime büyük katkı sağlayacağı
vurgulandı. Kurultayda sektörün
dünyadakı gelışmeleri yakından ta-
kıp etmesi ve Türkiye'ye aktarma-
sı gerektiği belirtilerek bunun için
satış ve pazarlama odaklı strateji-
lerden uzaklaşılması da istendi.
TUROB Başkanı Bayındır, düşük döviz kurunun turizmi de olumsuz etkilediğini belirtti
'En korktuğum maaş ödeyememek'
FATMAKOŞAR
Telifhaklan nedeniyle müzik mes-
lek birlikleriyle karşı karşıya kalan
otelciler, yeni tarife belirlenmesini
bekliyor.
Turistik Otelciler, Işletmeciler ve
Yatınmcılar Birliği (TUROB) Baş-
kanı lunur Bayındır. konunun Tür-
kiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin
(TOBB) gündeminde olduğunu ve
bugünlerde görüşüleceğini belirtti.
5 ayn müzik derneği olduğunu ve
ödenemeyecek tutarlarda telif iste-
diklerını belirten Bayındır, "Bu der-
neklerin birinde Tarkan varsa diğe-
rinde Minik Serçe. Ayn telif istiyor-
lar. Öyle de bir parçalanmışlık var.
Sorun ashnda yeni değil, 10 yü önce
bir bandrol uvgulanıasıvla sorun çö-
X
i
• Sorulan yanıtlarken "en büyük korkusunun
personel maaşını ödeyememek olduğunu" dile getiren
TUROB Başkanı Bayındır, milyonlarca kişiye
istihdam sağlayan turizmde, devletin, yükü hafifletmesi
gerekirken Konaklama Vergisi getirmesini
eleştirdi. Bayındır, müzikte telif haklan
sorununun TOBB'de görüşüleceğini söyledi.
zülür dedik Örneğin CD alırken 1
yerine 10 mihar ödeyelim, denetleyin
dedik. Ancaktarife bildirilmedL Şün-
di, 4 vTİdızh, 50 metrekare ban, 100
metrekare gece kulübü olan 100 oda-
lı bir otel için ortalama 12.000 dolar
gibi bir rakam istiyorlar. Bu ödene-
ntez. TOBB'de göruşülecek" dıye ko-
nuştu.
Vergi, su, elektrik, gibi maliyet-
ler artarken döviz kurunun gerileme-
sinden dolayı yüzde 20 ek yükle kar-
şılaştıklannı ve bunu satış fıyatlan-
na yansıtamadıklannı belirten Ba-
yındır, çok düşük kâr marjıyla çalı-
şıldığını ifade etti.
Sorulan yanıtlarken "*en büyük
korkusumın personel maaşını ödeye-
memek olduğunu" söyleyen TU-
ROB Başkanı Bayındır, doğrudan ve
dolaylı olarak milyonlarca kişiye is-
tihdam sağlayan turizmde, devletin
yükü hafifletmesi gerekirken arttır-
dığını ifade etti.
Maliyetler artarken döviz kurunun
gerilemesi nedeniyle kâr marjının
yüzde 40'a yakın düştüğünü ifade
eden Bayındır, henüz ne kadar alına-
cağı belirlenmeyen Konaklama Ver-
gisi uygulamasım eleştirdi.
Vergi için hükümetle görüşmele-
rinde, yeni vergi konu sunda "Yok,
olmaz" gibi yanıtlar aldıklanm ifade
eden Bayındır şunlan söyledi:
"Sonra da yasa çıkö. Benim ikinci
korkumda bu tür sürprizler. Siz fi-
yatlannızı Uan etmişsiniz, sonra gelip
para istiyorlar. Oda başuıa 2 dolar
>ergi istemderi olasL Ben 100 oda için
sonradan kasadan çıkacak bu para-
vi fiyata yansıürsam kinıse gdmez.
Kepenk kapatmak daha jyL"
Alanuıda A\ rupa'nın ikinci büvük füan olan Lhıslararası A\ukkabı Yan Sanayi Fuan'nuı (AYSAF) 34'üncüsü dün so-
na erdi. İstanbul'da gerçekleştirilen fuara 193'ü yabaneı olmak üzere toplam 447 firma kaüldL
Ithalata kota getirilmesini isteyen sektörün gözü zengin Çinlilerde
Ayakkabıcıların hedefi Çin
TÜRKTELEKOM
Hisse devri
bugün
NECDETÇAUŞKA.N
Türkiye'de tekstil başta olmak
üzere çoğu sektörde olduğu gibi
ayakkabı sektörünün de en güncel
sorunu Uzakdoğu rekabeti. Tür-
kiye Ayakkabı Sektörü Araştırma
Geliştirme ve Eğitim Vak-
fı bünyesinde sektö-
rün sorunknyla il-
gili olarak hazırla-
nan rapor şu an-
da Dış Ticaret
Müsteşarlı-
ğı'nın ıncele-
mesinde.
Ayakkabı-
cıların
amacı ise 3 yıl süreyle bütün ülke-
lerden ayakkabı ithalanna kota ge-
tirmek. Ayakkabı yan sanayi sek-
törü ile ayakkabı sektörünün hedef
kitlesınin farklı olduğunu belirten
Ayakkabı Yan Sanayi Derneği
(AYSAD) Başkanı Ender Yaaa-
oglu, "Fakir ülkelerde ayakkabı
ûretfiir. Zengin ülkelerde ise tüke-
tiür" dedi. Türkıye'nin ayakkabı-
da üretim merkezi olması gerekti-
ğini söyleyen Yazıcıoğlu. "Türki-
ye'de ayakkabıcıbkla uğraşan yüz-
de 98'iKOBİ olmak üzere 44 bin
işletme, 400 bin çauşan var. İstih-
dam üzerindeldveı^giyükü ve ban-
ka faizkri çok vüksek tşsiziik so-
rununun ciddi bir şekilde yaşandı-
ğı Türkiye'de istihdamı arormak
için emek >ogun sektörierin mut-
laka korunması laam" diye ko-
nuştu. AYSAD Başkanı, son yıl-
larda artan Uzakdoğu rekaberiyle
ilgili olarak da şöyle konuştu:
"Kafiteü iş yapanlann hepsinin işj
iyi. Ucuz mal üretenler Çin fle re-
kabet edemiyor. Çinfleuğraşmak-
tan çok kendi kalite ve standaıHa-
nnnzı artürmav'a çahşmabviz.'*
Ender Yazıcıoğlu, "Çin nüfusu-
nun yüzde 10'luk bir kesimi ABD
ve Avrupa'daki üst geür gnıbuna
eşit bir geür düzeyinde. Bu da 130
mihon insan eder. Yani Çin'de
Türkiye nüfusunun iki kaü (130
mihon) zengin var" dedi.
ANKARA (AA)-
Türkiye'nin en büyük
özelleştirmesi olan Türk
Telekom'da devir bugün
gerçeldeştiriliyor.
Telekom'da yüzde 55
oranındaki kamu hissesi,
alıcı firma olan Oger
Telecom'a devredilecek.
Türk Telekom'un satışuıa
ilişkin ihalede en yüksek
teklifi 6 milyar 550 milyon
dolar ile Oger Telecom
vermiş ve bu bedeli vadeli
olarak ödeyeceğini
açıklamıştı. Bu durumda,
alıcı firmamn yaklaşık 1.3
milyar dolarhk peşinat
yatırması gerekiyor. Vadeli
seçenekte, yüzde 20'si
peşin. kalan tutar ise 5
yıllık sürede ve 5 eşit
taksitle, yıllık ana para
taksitleri ve her yıl henüz
ödenmemiş tutar üzerinden
hesap edilecek yıllık
faiziyle birlikte (yıllık
LIBOR + 2.5 faiz) ödeme
imkâm bulunuyor. Bugün
geçerli olan LIBOR
değerinin dönem boyunca
sabit kalacağı
varsayımından hareketle
yatmmcuun ödeyeceği
bedel 6 milyar 550 milyon
dolardan yaklaşık 7 milyar
540 milyon dolara kadar
çıkıyor.
Dünya yollannda
yeni standart;
Diamond Class
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Şermayenin Dini,
İmanı.••••
Hükümet, ülkeye daha çok yabancı sermaye çek-
meye çalışıyor. Doğru biranlayışla, "Şermayenin di-
ni ve ırkı olmaz" deniliyor. Ancak, sermayenin nite-
liğj hiç önemsenmiyor. Yabancı sermayenin getire-
ceği teknoloji, yaratacağı ış bulma olanağı ya da
katmadeğertutan gibi önemlikonulardada bir kes-
tirimde bulunulamıyor. Aynca, hükümet, ekonomi-
nin hangi sektörlerine öncelik verilecegi üzerine bir
öngörüde bulunmuyor. özetle, yabancı sermaye
"gelsin de nasıl gelirse gelsin" polrtikası izleniyor.
Hükümetin yabancı sermaye karşısındaki bu aşırı
sayılabilecek "liberal" tutumu, kendi uygulamala-
nyla çelişiyor.
• • •
On yıllar öncesinden başlayarak "faizsiz banka-
cılık" ya da pay ortaklığı adıyla dinsel rengini belli
eden bir bölüm sermaye, bu hükümet döneminde
giderek büyüyor. Çıkarılmaya çalıştlan Bankacılık
Yasası ile ayn bir yasal yapıya oturtulmuş bulunu-
yor. Adı açıkça Islami denmese de burada, liberal
düşünce ile hiçbir biçimde bağdaştırılamayacak bir
uygulamayla dine dayalı ayrımcılık yapılıyor. Bu-
nunla da yetinilmıyor. "Islam özel sektörünün ge-
liştirilmesine" ilişkin bir yasa tasansı hükümetin
onayından geçiyor; TBMM'nın gündemine taşınıyor.
Dinsel sermaye kendi hukukunu oluşturmanın yol-
lannı açıyor!
Sermayenin dinle buluşmasının öbür ilk örnekle-
rinden biri, yurtdışında çalışanların birikimlerinin
toplanmasıyla oluşan kimı holdinglerdir. On binler-
ce emekçinin yabancı ülkelerde ezilmesi yetmiyor-
muş gibi, ek olarak, kendi insanlan tarafından, üs-
telik din adına sömürülmesi süreci yaşanmış ve ya-
şanmaktadır. Halkın kullandrğı ulaşım araçlarının,
küçük ve orta büyüklükteki satış yerlerinin Arapça
yazılarla doldurulmasına ek olarak, giderek yükse-
len "tesettür giyim" ve şimdilerde "helal gıda" gi-
rişimleri de sermayenin, dinsel öğeleri ve değerleri
nasıl katma değere dönüştürdüğünün önemli ör-
nekleridir. Sürecin geldiği nokta çok ilginçtir; yapı-
lan açıklamalara göre helal gıda mallarının "dene-
timini" de gıda mühendislerı değil din adamlan ya-
pacaktır.
• • •
Kamu İhale Yasası'nda değişiklik yaptıran hükü-
met ile yerel yönetimler, ıhaleye çıkardıklan işlerin
"yüklenicilerinin seçiminde" de dinsel yandaşlığın
etkili olduğu bilinmektedir. Aynı durum, kamu kesi-
minin mal ve hizmet satın almalannda da geçertidir.
Liberal yaklaşımın en önemli öğesi ticaretin, ya-
ni alım-satımın serbestliğidir. Liberal düşüncenin
öndegelen kuramcıları, "tüketıcinin kendisiyle ilgi-
li en doğnı kararı vereceği" kuralından yola çıka-
rak, uç bir tutumla, afyon ve kokain gibi ürünlerin
serbestçe alınıp satılmasını önerirter. Ancak, geri
kalmışlığımız burada da ortaya çıkıyor, "bizim libe-
railer" içki alım- satımına bile hoşgörü ile bakamı-
yor. "İçki yasaklan" kamu alanlannda dalga dalga
geliyor; merkezi yönetıme birçok lokal ve öğretmen
evi gibi sosyal tesislerinde içki yasağı uygulanıyor.
Büyüklü-küçüklü belediyeler, liberal düşüncenin en
temel kuralını çiğniyor; içki yasağı koyabiliyor.
• • •
Sermayenin dinle buluşması burada sayılanlarla
sınıriı değil. Kapitalist üretim biçimin dönüşümü,
son on yılda, insan sermayesi ya da beşeri serma-
ye kavramının gelişmesıne neden oldu. Dinsel ser-
maye bu konuda da etkili çalışıyor. Sıyasal çıkar
sağlama amacıyla, görevleri ibadet yerlerine imam
ve hatip yetiştirmenin ötesine taşman imam hatip
okulları, kamu bürokrasısinin "asıl insan kaynağı"
yapılmak istenıyor. Bununla da yetinilmiyor, Fet-
hullah Gülen okullan adı altında, temel eğitimden
üniversiteye uzanan eğitim kurumlan, beşeri serma-
yenin dinsel bir özellik kazanmasının yollannı açı-
yor.
Başbakan, sanki bir yapan varmışçasına, "Ser-
maye ırkçılığı yapmayın" buyuruyor. Ancak kendi-
şi ve yönetimi, açıkça, "sermaye dinciliği" yapıyor.
Üstelik bunu, "türbana sararak ve de sanlarak" sak-
lamaya çalışıyor.
yakupkepenek06@hotmail.com
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizogluıSgmail.com
ABD'de dış politika seçkinleri arasın-
da, yine bir 'Büyük Strateji' arayışı gün-
demde. Halbuki, Bush yönetimi, "So-
ğuk Savaş" sonrası dönemin Büyük
Strateji' açığını 11 Eylül'den sonra, Yeni
SavunmaStratejisi'yle kapattığını düşü-
nûyordu. Artık, dünya dûzentni, teroriz-
-re karşı korumak üzere, tüm büyük güç-
ein ABD liderliği altında birleştirilmesi-
ne dayalı bir 'Büyük Strateji' söz konu-
suydu. Bu 'BüyükStrateji' ABD merkez-
i Dir küresel ekonomık sıyasi sistem ku-
'acak, ABD'nin konumunu tehdit edebi-
ecek yeni bir büyük gücün yükselmesi-
ii engelleyecekti.
Ancak, en üst düzey emekli komutan-
ann, ulusal güvenlik ve istihbarat uz-
ranlannın, Brzezinski, Scovvcroft,
Haas gibi dış politika çevrelerinin etkili
smlermin eleştirileri, bu yeni 'Büyük
Srateji'nm de beklenen sonucu doğur-
-radığını gösteriyor. Bu eleştiriler,
ABD'nın müttefiklerinden koparak yal-
ıızlaştiğını, büyük güçler rekabetini kış-
<ı1tığını savunuyor.
Bu ay, eleştinlere, Francis Fukuyama
/€ John Ikenberry rrzalı, The Prince-
:cn Project on Natıonal Security tarafın-
Jan yayımjanan, Büyük Stratejik Se-
penekler Üzerine Çalışma Grubu Ra-
aoru başlıklı bir beîge eklendi. Francis
r
ukuyama gibi, Ikenberry'de önemli bir
sm; 2003 yılında CIA bünyesindeki Na-
icnal Intelligence Counçil tarafından
)|jşturjlan Amerikan Üstünlüğüne
>tatejik Tepkiler Tek kutupluluk ça-
Jnda büyük güçler polrtikası başlıklı
Uedemık panele başkanlık etmiş, so-
nuç raporunu hazıriamıştı.
Di; polttlka Ftyaskolan
Başlangıçta, "realistler" (uluslararası it-
tifaklara dayanmak gerekir) ile "idealist-
/er7neo-conlar (kendi realitemizi kendimiz
yaratırız) arasında ideolojik bir çatışma iz-
lenimini veren eleştiriler, Bush yönetiminin
dış politika fiyaskolanyla, bu fiyaskolann
Cumhuriyetçi Parti (GOP) içindeki etkileriy-
le somutlaşmaya başladı.
Bunlann başında, Irak'taki başansızlık,
derinleşen 'transatlantikçatlağı', ilerisürü-
len savaş gerekçelerinin hepsinin yalan ol-
duğunun ortaya çıkması var. Guantanamo
kampı, Ebu Garip işkence skandalları,
KYOTO Protokolü, Uluslararası Ceza
Mahkemesi konulanndaki olumsuz tutu-
mu, ABD ile dünyanın geri kalanı arasında,
Kamu Diplomasisinden sorumlu Karen
Huges'ün, dünya turu sırasında aldığı tep-
kilerin de gösterdiği gibi, ağır birgüven so-
runu yarattı. Geçen hafta patlak veren,
CIA'nın Avrupa dahil, dünyanın çeşitli yer-
lerinde kurduğu yasadışı sorguiama mer-
kezlerine ilişkin haberler (VVashington Post,
Spiegel), ABD'nin Felluce operasyonunda
beyaz fosfor gibi, kimyasal sılahlar kullan-
dığını belgeleyen TV belgeseli (www.ra-
inews24.rai.it/ran24/inchiesta/vi-
deo.asp) dünya halklannın gözünde oluş-
maya başlayan. uluslararası anlaşmalara
uymayan, insan onurunu hiçe sayan gad-
dar "haydut devlet" imajını güçlendirdi.
Venezüella Devlet Başkanı Chavez'e
karşı yapılan askeri darbeyi, anında tanı-
mak, "demokrasi havarisi" Bush yönetimi
Bir 'Büyük Strateji' Aramyor
açısından büyük bir diplomatik flyaskoydu.
Bunu, tüm çabasına rağmen, Amerika Ül-
keleri Örgütü'nün başına kendi adayını
seçtirememesi izledi. Geçen hafta sonu
Bush'un protestolaria karşılanan Latin
Amerika gezisi, salt kamu diplomasisi açı-
sından değil, ABD'nin bölgeye ilişkin Latin
Amerika Serbest Ticaret Bölgesi projesi
açısından da, Arjantin gazetesi El Pagina
12'ye verdiği demeçte, "Şaşırdım, bekle-
mediğim birşey oldu" demesinden de an-
laşılacağı gibi, birfiyaskoydu.
Bu fiyaskolar, iç politikada yankılandık-
ça, 'Plamegate', New Orleans felaketi gi-
bi skandallann da etkisiyle, Bush'un top-
lumsal desteğini eritmeye, dolayısıyla da
GOP ve GOP'nin Meclis ve Senato grup-
ları içinde huzursuzluk ve kamplaşmalar
yaratmaya başladı. Geçen hafta Nevv Jer-
sey ve Virginia eyalet seçimlerini, Bush'un
karnpanyaya doğrudan katılmasına karşın,
demokratların kazanmasıyla huzursuzluk,
muhafazakâr liderierden Buchanan'ın de-
yimiyle bir krize dönüşmeye başladı. Cu-
ma günü Wall Street Joumal "Capitol
Hill'deki (Kongre) Cumhuriyetçi bozgunu,
dün öztahrip gücüne ulaştı..." dedikten
sonra, ekliyordu, "Çocuklan uzaklaştınn,
kavga giderek daha da pisleşecek".
çıtaş yolu... Sentez arayı;ı
Fukuyama velkenberry'nin raporunadö-
nersek, güncel uluslararası ilişkilerteorileri-
ni de göz önüne alarak hazırlanmış 44 say-
falık rapor, "Giriş" dışında, 5 kısımdan olu-
şuyor Büyük stratejinin ve ABD çıkarlannın
tanımını içeren "Ortamın tanımlanması",
"Çin'in Yûkselmesi sorunu", "Islamcı şid-
det ve haydut devletler", "Güç kullanımının
ve rejim değişikliğinin mantığı ve teorisi"
ve "sonuç". Yazarlar, ABD'nin ulusal stra-
tejisini, öncelikle "Batı Düzeninin">estoras-
yonu/sürdürülmesi bağlamında kuımaya
çalışıyorlar. Bu arada kullandıklan lideıiik
kavramının da Italyan Marksisti Antonio
Gramsci'nin (1891 -1937) hegemonya kav-
ramını çarpıa bir biçimde anımsatması da
aynca ilginç. ömeğin raporda "Büyük Stra-
teji", bir devletin içinde yaşayabileceği or-
tamın geliştirilmesi olaraktanımlanırken, bu-
nun salt askeri etkinlikle değil, dünya toplu-
luğuna yapılacak, diğer liberal güçlerin de
faydalanacaklan, olumlu katkılarla gerçek-
leştirilebileceğini savunuyorlar. Bu yaklaşı-
mın, Gramsci'nin hegemonya kavramında-
ki, "şiddetlebastırmakapasitesiyle'', "lider-
liğini kabul ettirme becerisinin" birlikte var
olması koşulundan pek bir farto yok.
Raporda 'Büyük Strateji'nin, Asya mer-
kezli olarak tasarlanması da dikkat çekiyor.
Diğer bir deyişle Çin'in yükselmekte olma-
sı belirleyici etken. Nitekim 44 sayfalık ra-
porda, "Çin" sözcüğü 127 kez kullanılıyor.
Rapor Irak'ı ve raporda yalnızca 16 kez ge-
çen "Islamcı şiddeti", kısa dönemli, daha az
önemli birtehdit olarak görüyor. Yazarlar şu
sıralarda, yönetimin 'Büyük Strateji'nin en
önemli bileşeninin, Asya sorununu ihmal et-
tiğini, Ortadoğu'ya gereğinden fazla enerji
harcadığını düşünüyorlar.
Yazarlar büyük bir açık sözlülükle 'Büyük
Strateji'nin amacının 'Batı Düzeninin'yer\\-
den inşası, güçlendirilmesi, dünya sistemi-
nin bu eksende, ABD merkezfi olarak dü-
zenlenmesi gerektiğini savunuyorlar. 'Batı
Düzeni' ise, şimdilik Çin, Hindistan ve Rus-
ya'yı içermiyor. öyleyse ABD-AB ittifakı an-
lamına geliyor. Rapora göre bu düzen yine
Batı'nın uluslararası kurumlanna, özellikle
NATO'ya dayanmalı. Ancak NATO'da kimi
değişiklikleryapılması, ömeğin, küçük dev-
letlerin veto hakkının kaldınlması gerekiyor.
Gibbon, Roma Imparatorluğu'nun geri-
lemesinin ve çöküşünün tarihi adlı klasik
eserinde imparatorluğunun çöküşünü esas
olarak iki etkene bağlar. Içerde, imparator-
luğun düzeninin bozulması ve bileşenlerinin
kendi başlannın çaresine bakma eğiliminin
güçlenmesi, dısanda barbariann saldınlan-
nın şiddetinin giderek artması. Hıristiyanlık,
öte dünyaya inancın yayılması da vatan-
daşlann gündelik sorunlar karşısında di-
rençlerini azaltarak, çöküşü hızlandınr. Ra-
porda, Islamcı şiddet, haydut devletler ve
Çin'in dışandaki tehdidi, Batı düzenini oluş-
turan "uluslararası topluluk" içindeki ülke-
lerin aralanndaki gerginliklerin de iç tehdidi
oluşturduğu söylenebilir. Bu nedenle olsa
gerek, rapor da, ABD'nin ittifaklannın da
faydalanacağı bir liderlik kavramına, dış teh-
ditlere karşı da "uluslararası topluluğun"
birlikte ve ABD lideriiğinde tepki vermesine
özelikle dikkat ediyor.
Raporun hegemonya ve imparatorluk
eğilimlerinin, birincisine, özellikle Batı'nın
hâkJmiyetini korumaarzusuyla, ağıriık veren
bir sentez oluşturma çabası olduğu söyle-
nebilir. Bu yüzden de Büyük StratejFnin ba-
şansının yine ABD'nin ve Bush hükümeti-
nin, Batı dünyasında liderlik etme kapasite-
sine bağlı kaldığı görülüyot