23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2005 PERŞEMBE 14 J\_ U Yu M. LJ M\ kurtur@cumhuriyet.com.tr Fransız Yeni Dalga akımının genç mirasçısı Leos Carax üç filmiyle Altm Portakal'daydı 'Deneyimler iz bırakır'ASLI SELÇUK Fransa'da Yeni Dalga akımının (1958- 1962) genç mirasçısı olarak adlandınlan Leos Caraı, 'Boy Meets GirT (Oğlan Kı- za Rastlar'1984)", 'Mauvais Sang' (Kö- tü Kan/ 1986), 'Pola X' (1999) adh film- leriyle 42. Altın Portakal Film Festiva- li'ndeydi. 1988'debaşladığı'LesAmants du Pont-Neuf'ün (Köprüüstü Âşıklan) harcamalan bütçeyi aşınca yapımcının çekimlenni durdurduğu filmıni 1991'de tamamlayıp gösterime sokan Carax, ya- ratıcılığından ödün vermeyen bir sena- rist-oyuncu-yönetmen. tlk uzun fîlmi 'Oğ- lan Kıza Rastlar'la Yeni Dalga'nın us- talannı saygıyla selamlayan, 'Kötü Kan'la Jean Cocteau ve Jean-Luc Godard'a göndermede bulunan, 'Pola X'le Her- man Melville'den serbest bir uyarlama yapan Carax'la Yeni Dalga'yı, Fransız si- nemasının bugünkü durumunu, Fransa'yı, Avrupa Birliği'ni, yeni tasansını konuş- tuk. Slnema setrtörünün dtşında - Yeni Dalga akımının ustaları için ne düşünüyorsunuz, onlardan nasıl et- kilendiniz? LEOS CARAX - Ben sinemayı onla- nn sayesinde keşfettim. Çocukken sine- maya oyunculan görmek amacıyla gider- dim, filmlerin yönetmenlerini bilmeden... Geç sayılacak bir yaşta, on yedimde sine- maya tutuldum. Yirmi dördüme geldi- ğimde sessiz filmleri, Amerikan-Rus ya- pımlannı, 1930-40-50'lerin Hollywo- od'unu ve Fransız Yeni Dalga örnekleri- ni izlemiştim. Hiçbir eğitim almamama karşın içimde sinema yapma isteği doğdu. Ye- ni Dalga'nın oyuncularla özel bir ilişkisi var- dı, onlar yıldız değil. yönetmenin sevgilisi, dostu, yakınıydılar. On sekizimde dış dünyay- la, istediğim kadınlarla birlikte olma hevesiy- le yönetmen olmayı düşledim. Özellikle Jean- Luc Godard beni çok etkiledi. - Fransız sinemasının bugünkü durumu ve dünya sinemasındaki yeri sizce nedir? C ARAX - Fransız sinema sektörüne çok ya- kın duran biri değilim, hatta dışında sayılınm. Yirmi beş yılda ancak dört film yaptım. Çok F ransa'da Yeni Dalga akımının (1958-1962) genç mirasçısı olarak adlandınlan Leos Carax, yaratıcılığından ödün vermeyen bır senarist- oyuncu- yönetmen. îlk uzun filmi 'Oğlan Kıza Rastlar'la Yeni Dalga'nın ustalannı saygıyla selamlayan, 'Kötü Kan'la Jean Cocteau ve Jean- Luc Godard'a göndermede bulunan, 'Pola X'le Herrnan Melville'den serbest bir uyarlama yapan Carax'ın yeni filmi eskı ve yeni dünyalar, Dostoyevski'nin Rusya'sı ile günümüzün ABD'si üzerine bir masal. az film izlıyorum. Fransız sineması ayncalık- lı bir sinema. Yılda 120-130 film üretilıyor. ilk filmlenni çeken yönetmenlerin sayısı da küçümsenemez. Öteki ülke sinemalanna göre çok avantajlıyız. - Peki. Fransa'daki genel durum hakkın- daki düşünceleriniz? C ARAX - Fransa karmaşık bir ülke. Zengin- liğinden yararlanamayan zengin bır ülke, yaş- lılığın avantajlı sayılmadığı yaşh bir ülke. Fran- sa"ya karşı özel bir sempatim yok. Çok aynca- lıklı bir ülke olduğu da kesin. Fazla bir gelış- menin olmadığı, çılgınlıktan uzak, çılgmlık- tan ürken, korkan bir ülke. Yeni fllml bir masal - Türk sineması için neler söyleyebilirsi- niz? CARAX - Fransa'da Yılmaz Güney iyi ta- nınıyor. Ben hiçbir filmini görmedim. Kültür- lü biri değilim, on altı yaşımda okuldan aynl- dım. Hindistan'ı Guru Dutt'un filmlerinden, tran'ı Abbas Kiarostami'ninkilerden, Rus- ya'yı da Aleksandr Sokurov'un, Rus yönet- menlerin filmlerinden tanıdım. - Fransızlar, Avrupa Birliği Anayasa- sı'na 'hayır' dediler. Türkiye'nin AB'ye girmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? CARAX - Türkler için gerçekten iyi bir şey mi? Ben doğnısu Türkiye'nin AB'ye gir- mesine hiç karşı değilim. Politik biri deği- lim. Türkiye o denli Doğulu bir ülke ki Av- rupa Birliği'ne gereksinimi var mı acaba, bu bir soru. Bunun dışında ekonomik du- rumlar da var. Ben bu konuda bencılim. Yolculuğa çıktığımda, Türkiye'de, Çin'de, Afganistan'da aynı yiyecekleri. aynı otelle- ri, aynı dükkânlan. aynı TV kanallannı gör- mek istemem doğrusu. Bu çok tekdüze bir dünya olur. Ama Avrupa bundan çok çok memnun kalır tabii ki... - Yeni film tasanmzdan söz eder misi- niz, lütfen. CARAX - Bir masal, eski ve yeni dün- yanın masalı. Eski dünya Dostoyevski'nin Rusya'sı, yeni dünya ise sanal bir ABD. Gençler, eski dünyada mı, yoksa yeni dün- yada mı yaşamak istiyorlar? Bugünün ve ya- nnın gençleri gerçekten deneyimler yaşa- mak istiyorlar mı? Eskı romantik çağlarda genç adamlar dünyayı keşfetmek; büyü- mek, gelişmek için gemiyle yolculuğa çı- karlardı. Şimdiyse evlerine, odalanna ka- panıp internete bağlanarak deneyim (!) ya- şıyorlar. Filmin adı 'Scars' (tzler). Ancak gerçek deneyimler iz bırakır. - Senaryonuzu oluştururken kimler- den etkilendiniz? Oyuncularınız kim- ler? CARAX - Rus yazarlardan, Dostoyevs- ki'den, Platonovdan, bıraz da Bulga- kov'dan... Başlangıçta 'Suç ve Ceza'daki Raskolnikov'dan esinlendim, ama sonra de- ğişti. Iki yıl boyunca bir Rus kadın oyuncu aradımsa da bulamadım. Yapımcılar ünlü bir Ru- su başrolde oynatmazsam filmi çekemeyece- ğimi belırttiler. Ben şimdi ünsüz Rusumu ara- mayı sürdürüyorum. 'İzler'i Rusça ve Ingiliz- ce çekeceğim. Fransızlar yalnız para katkısı yapacak. - 'tzler'de yine antikahramanlar, marjinal- ler mi olacak? CARAX - Onlar benim kahramanlanm. Ame- rikan sinemasındaki kahramanlar kahraman değil. Benimkilerse düşen kahramanlar. fsa Peygamber, Prens Hamlet gibi ikide bir tökez- leyip düşüyorlar. Atatürk Kültür Merkezi nice kuşaklarm sanat düşlerini besledi, besliyor Yıksakmiy saklayıpyenisinimiyapsak Yıllarca bekleyip artık dost olduğumuz, eksikleriyle bir arada yaşadığımız, kısa adıyla AKM, gerçek adıyla Atatürk Kültür Merkezi yerinde dursa da; koskoca tstanbul'a yakışacak, operası. balesi, tiyatrolanna yapılmış boy boy sahneleriyle ikinci bir kültür merkezi ya da görkemli adıyla kültür sarayı yapılsa diye düşünüyor insan... SEMtH SERGEN * Sanyer Ortaokulu'na gidi- yordum o zamanlar. İçimde kı- pır kıpır bir tiyatro sevdası boy veriyordu. îstanbul Erkek Li- sesi'ne başlayınca sevdam da- ha çok: boy attı, neredeyse sah- neden, oyunculuktan, oyundan başka hiçbir şeyle gönül ba- ğım kalmadı. Işte o yıllarda temeli atıldı atı- lacak derken, Taksim Meyda- ru'nın ortasında Atatürk Kül- tür Merkezi'nın temeli bütün ts- bitmesine takılı, tahta perde deliklerinden inşaatın durumu- nu izlemekle geçerdi. Ama üç beş işçinin tembel tembel. san- ki bitmesini hiç istemiyormuş gibi çahşmalan umutlanmızı, sevincimizi karartırdı... Yıllar geçiyor ama hayali- mizi süsleyen bına bir türlü bit- mek bilmiyordu. Dört yıllık li- se hayatı, beş yıllık Ankara Devlet Konservatuvarı eğitimi beklentilerimize cevap verme- di. tanbuLlulara büyük coşku ve utnut ışıklan saçarak atılıver- di. Hele bizim gibi tiyatroyla yatıp kcalkan; ekmek yerine, su yerine tiyatroyla beslenen genç hastalarda bir sevinç. bir ışıl- tı, değanegitsin... Zaman zaman okulu asıp Ses Tiyatrosu'nun matinelerine abone olduğumuz yıllarda, bir ayağımız hep Taksim sırtlann- da boy- verecek sihirli yapının —Billi, geııç oyuncularolarak Devlet Tiyatrosu ailesine katıl- dık, ama hâlâ ses seda yok. Çıt çıkmıyor sihirli masal şato- muzdan. Neredeyse unutmaya yüz tutmuşruk ki, birden bir müjdeli haberbütün sanatsever- ler arasında bomba gibi patla- dı: Atatürk Kültür Merkezi açı- lıyor. Ve alâyu valâyla açıldı sihir- li şatonun kapısı. Seyirci ola- rak ilk gittiğim geceyi unuta- mam. Hele hele Racine'in "Andromak" oyununu oyna- mak üzere o görkemli tiyatro- da görev almak inanılmaz bir alevle yaktı genç yüreklerimi- zi. Önce yüreklerimizi sevinç- le, coşkuyla yaktı; kısa bır sü- re sonra acıyla yaktı yürekle- rimizi, kolumuzu kanadımızı kırdı... Tiyatro kapandı. Araş- tırma, soruşturma komisyonla- n, yeniden bekleme günlen so- nunda dağ fare doğurdu ve üç beş müdürlüğün paylaşamadı- ğı biraz sıkışık bir yapıya ka- vuştuk. Büyük salonun orta sı- ralanndan bazı seslerin duyu- lamaması, Oda Tiyatrosu Sah- nesi'nin teknik yetersizliği, konser salonunun birkaç ayda bir konserler için aynldığı. ça- resizlikten kıvranan tiyatro yö- netiminin farenın gravyer pey- nirine baktığı gibi bakması bir yana, gene de görkemli bir ya- pının içinde geçinip gidiyor- duk. Yikma flkri korkutucu Ama yepyeni bir haber, da- ha 25 olan yıllık binanın yıkı- lıp yerine yeni ve daha gör- kemli bir kültür saraymın ya- pılacağı bombasıyla ortalık to- za dumana büründü... Yıkıp yeniden yapmak!.. Yıllarca bekleyip artık dost olduğumuz. eksikleriyle bir arada yaşadığı- mız. kısa adıyla AKM. gerçek adıyla Atatürk Kültür Merke- zi yerinde dursa da; koskoca ts- tanbula yakışacak. operası, balesi, tiyatrolanna yapılmış boy boy sahneleriyle ikinci bir kültür merkezi ya da görkem- li adıyla kültür sarayı yapılsa diye düşünüyor ınsan... Yıkmak fikri korkutucu. Oy- sa ikinci bir salon yapmak dü- şüncesi daha tutarlı. Kendi ken- dime tekrar tekrar soruyorum, her seferinde emektar tiyatro- muz dursun, yeni bır salon ya- pahm fikri ağır basıvor... *Emekli tiyatro sanatçısı 'Yazı Tura' ve 'ÎM Genç KızlMannheimyûlundcL^ GÖNÜL DÖNMEZ Mannheim - 17 Kasımda başlayıp 26 Kasım'a kadar sürecek olan Ulus- lararası Mannheim-Heidelberg Film Festivali'ne iki filmle katıhyoruz. Uğur Yücel'in 'Yazı Tura' filmi, ye- ni yeteneklere yer veren uluslararası bö- lümde yanşacak. Kutluğ Ataman ın 'tki Genç Kız' filmi ise Uluslarara- sı Buluşlar bölümünde gösterilecek. 54. yılmı kutlayacak olan festıvalde 'Yazı Tura' ile birlikte 17 film daha yanşıyor ve Meksika'dan Gustavo Lo- za'nın 'Öbür Tarafta' filmi güncel ko- nusuyla izleyicinin ilgisini çekeceğe benziyor. Loza. babalan çalışmak için yurtdışına giden, biri Kübalı, biri Mek- sikalı, biri de Faslı üç çocuğun öykü- sünü anlatmış bu filmde. Aynı bölüm- de geçen Londra film festi\alinde Ulus- lararası Sinema Eleştirmenleri Ödü- lü'nü alan 'Adam Arabayı Sürer' de var. Bir ABD yapımı olan bu filmin yö- netmenı ise Iranlı Ramin Bahrani. Ölümünün üzerinden yıllar geçse de adı her zaman anılan, filmleri hep ke- yıfle izlenen Rainer VVerner Fass- binder de dokuz filmiyle Saygı bölü- münde. Özel gösterilerde Cezayir si- nemasının en ünlü isimlerinden Mo- hamed Chouikh'ın son yapıtı 'Kadın- lar Kö\ü'nü izleyeceğiz. İslamcı te- röre karşı silaha sarılan bir avuç köy kadınını konu alan film, geleneksel toplumlann içine işlemiş ataerkil de- ğerleri sorguluyor. 18 Kasım gecesi Heidelberg'te baş- layacak olan festivalin açılış filmi bir Alman- Makedonya ortak yapımı. Ser- gej Stanojkovski'ninyönettiği 'Kon- takt' savaş sonrası Makedonyası'nda biri ruhsal dengesiz bir kadın, diğeri ise hapisten yeni çıkmış bir adam, kı- sacası toplumun dışladığı iki kişi ara- sında oluşan değişik bir ilişkiyi yan- sıtıyor. Festivalin önemli bir işlevi de Mann- heim Buluşmalan. Her yıl yüzü aşkın yapımcıyı bir araya getiren bu bölüm- de bu yıl ortak yapım tartışmalan için 55 tasan sunulacak. Programa bu yıl katılan önemli bir bölüm de Alman Sineması. Geçen yaz ilki yapılan Alman Sineması Festiva- li'nden örneklerle yabancı konuklara yeni Alman sinemasının tadına bakma olanağı sağlayacak olan bu bölümde yedi film var. ÎSTANBUL SEMÎNERLERİ Ortaçağ felsefesi tartışılıyor... Kültür Servisi - Tür- kiye Felsefe Kuru- mu'nun yaklaşık yirmi yıldır düzenlediği 'ts- tanbul Seminerleri' yann başlayacak ve iki gün sürecek. Maltepe Universitesi'nin Mar- mara Eğitim Köyü'nde- ki yerleşkesinde lletı- şim Fakültesi'nde bu- lunan SineMar 1 'de dü- zenlenecek olan semi- nerin konusu 'Ortaçağ- da Felsefe' olarak be- lirlendı. Cuma günü saat 10.00'da Türkiye Fel- sefe Kurumu Başkanı loanna Kuçuradi'nin açılış konuşmasıyla başlayacak olan semi- nerin ilk oturumunun başkanı Saffet Babür. Bu oturumda Betül Ço- tuksöken 'GUnümüz- de Ortaçağa Bakış', Çiğdem Dürüşken 'Zindana Düşen Işık: Boetius ve Felsefesi' başlıklı bildirileri suna- caklar. Aynı gün yapı- lacak 2. oturumun baş- kanı ise Sevgi İyi. Bu oturumda Cemal Güzel 'Ortaçağ Platonculu- ğu ile Aristotelesçili- ği', O. Faruk Akyol 'Ortaçağı Biçimlendi- ren Anlayış: Thomas- çılık ve Thomasçılar', Iskender C. Özkan ise 'Ortaçağ Platonculu- ğu: Anselmus' konulu birer bildiri verecekler. Etkinliğin ikinci gü- nündeki üçüncü oturu- mun başkanlığını Be- tül Çotuksöken yapa- cak. Bu oturumda sunu- lacak bildiriler, sunuluş sırasıyla. şöyle: Kadir Çüçen 'Ortaçağda Kö- tülük Problemi", Kur- tul Gülenç 'Aristote- les'ten Abelardus'a İn- san Eylemi' ve Halil Turan 'Doğa Felsefe- sinde Skolastik Eleşti- riden Kopernik'e'. (0 216 626 10 50 - 1101 / www. maltepe.edu.tr) Burçin Büke Almanya'da • Kültür Servisi - Burçin Büke. Almanya Münster Belediyesi'nin düzenlediği Uluslararası Müzik Festivali'nde Türkiye'yi temsil edecek. Büke, Amerika turnesinden henüz döndüğünü belirterek turnenin büyük ilgi gördüğünü anlattı. Büke, Almanya'da vereceği konserlerde de Türkiye'nin adını Avrupa'da en iyi şekilde duyuracağmı söyledi. Büke. Almanya'daki konser programında, Fritz Kreisler'Rahnıaninof, Albeniz, Chopin, Gershwin ve kendi yapıtlannı yorumlayacak. Uluslararası üne sahıp olan ünlü piyano virtüözü Büke, Almanya'dan dönüşünde ise 22 Kasım 2005'te Istanbul'da ENKA'da, 26 Kasım 2005'te ise Hacettepe Üniversitesi Devlet Konsen'atuvan Orkestrası eşliğinde .^nkara'da birer konser verecek. Sanatçının dördüncü albümü aralık ayında pıyasaya çıkacak. 'Asiye Nasıl Kurtulur'a büyük ilgi • DİY.\RBAKIR (AA) - Dıyarbakır Devlet Tiyatrosu'nun (DDT) bu sezon sahnelemeye başladığı 'Asiye Nasıl Kurtulur'u 5 bin 500 kişinin izlediği bildinldı. DDT Müdürü Harun Türköz, 2005-2006 sezonunu 13 Ekim'de Vasıf Öngören'in yazdığı. Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Hüseyin Avni Danyal'ın yönettiğı 'Asiye Nasıl Kurtulur' oyunuyla açhklannı anımsattı. Türköz, sahnelendiğı günden bu yana sanatseverlerce büyük ilgiyle izlenen oyunun 1970'H yıllarda kaleme alınmış olmasına karşın hâlâ güncelliğini koruduğunu söyledi. Türköz şunlan söyledi: '"Oyunumuzu Diyarbakırlı sanatseverlerin yanı sıra Elazığ, Tunceli ve Şanlıurfa turneleriyle birlikte yaklaşık 5 bin 500 kişi izledı. Turnelerde kapalı gişe oynadık; hatta yer bulamayan bazı seyircilerimiz oyunu ayakta izlemek zorunda kaldı. Civar illerden gelen tiyatroseverlerin oy'unu izlemesi için bayramda da seyircimizin karşısına çıktık." Mustafa Yıldırım "Ortadoğu'da Büyük Işgal ve f• Mustafa Kemal'in Direnişi" 10 Kasım 2005 Perşembe 18.30 -20.00 um:ag Toplantı Salonu rARAŞTIRMACI mumcu:;! •Paris Caddesı No 14 Kavaklıdere - Ankara Tel:(0312)417 77 20pbx Faks:(0312)417 57 46 e-posta umag@umag org tr www.umag.org tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle