14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2005 PERŞEMBE HABERLER DUNYADABUGUN AIİ SİRMEN Işinözü AB konusunu çok konuşuyor, ama bazı istisna- lar dışında ciddi olarak ele almıyoruz. Ne yazık ki uzman kişilerin uyanlanna kulak asmıyoaız ve bu yüzden, daha müzakere sürecine girerken, hata- lan birbirieri ardına biriktiriyoruz. AB ile vardığımız noktayı illa bir zafer olarak göstermek istiyor, olmadık hamasi nutuklar veya başlıklarla kamuoyunu yanıltıyoruz. Ne Türk medyası ne kamuoyu AB'nin gerçek yüzünü biliyor, ne de konunun özünü tartışmaya hazır görünüyor. Bu yaklaşımlann doğru olmadığı, bizi sağlıklı bir sonuca götürmeyeceği açıktır. Sorunun özü, eldeki müzakere çerçeve belgesi ve 17 Aralık 2004 zirvesinden çıkan metinle (Tkisı birbirini tamamlıyor, hatta ikincisinde daha ağır kimi hükümler bulunuyor) tam üyeliğe gitmenin garanti olmadığıdır. Evet bu belge, Türkiye ile müzakereleri, daha önceki üyeler, hatta bizden sonra süreci başlatıp, bizden önce üye olması beklenen Hırvatistan'dan bile daha etverişsiz hale sokmaktadır. Bu gerçeği, 17 Aralık zirvesinden önce hazırla- nan rapor sırasında görmüş olsaydı iktidar ya da görmüş olanlann uyanlanna kulak verseydi, bu- gün çok daha avantajlı bir durumda olacağımız kesindi. • • • Yapılan uyanlann özeti "Bu belgelere dayana- rak Türkiye tam üyelik sonucuna ulaşamayabilir, ulaşamaması olasılığı daha güçlü" şeklinde dile getirilebilir. Buna karşı ileri sürülebilecek savlar yok değil. Birincisi "Her şeye rağmen müzakere süreci başlatılmıştır. Bu da azımsanacak bir sonuç de- ğildir" şeklinde özetlenebilir. Evet doğrudur, ama müzakere sürecinin salt tam üyelikle sonuçlanması halinde başlamış ol- ması, neye yarayacaktır? Bu görüşe karşı da denebilir ki: "Türkiye'nin bunca muhalefete karşın müzakere sürecini ala- bilmiş olması bir başandır. 10 - 15 yıl içinde ko- şullar değişip, Türkiye'nin çok lehine bir hale ge- lebilir ve değişen koşullar altında daha global bir vizyonu olan AB tarafından üyeliğe kabul edilebi- lir. 3 Ekim işte bu sürecin başlangıcıdır. 17 Araiık 2004 - 3 Ekim 2005 belgelerini statik bir biçimde değil, değişen koşullann dinamiği içinde değer- lendirmek daha doğru olur ve o zaman, 3 Ekim müzakere çerçeve belgesine yöneltilen eleştiri- lerde ileri sürülen hususlann illa gerçekleşmeye- ceği de görülebilir." Evet, bu savda da gerçek payı olmadığı söyle- nemez. • • • Ama bu noktada önemli bir sorunun ortaya çık- tığını da yadsıyamayız. Bu koşullar attında, sağlıklı bir müzakere nasıl yapılabilecektir. Bu noktaya değinmeden önce, bir yanılgıyı gi- dermekte büyük yarar var. Kimilerinin ileri sürdük- leri gibi, müzakere süreci aslında müzakere olma- yıp, uyulacak hususlann, yani AB kazanımlarına uyum şartlannın dikte edildiği bir proses değildir. Ozel koşullar her zaman tartışmaya açıktır, kimi ülkelere getirilen geçici derogasyonlar ve onlann buna karşılık ileri sürdükleri koşullar gibi... Aynca, Türkiye ile ilgili metinler dikkatle okun- duğu, AP'nin kararlan dikkatle izlendiğinde görü- leceği üzere, Ankara'ya uzun uzun tartışılması gereken kimi koşullar da ileri sürülmektedir. Bun- lann hepsi pazartık konusu olacaktır. Her pazarlıkta olduğu gibi, her diplomatik veya siyasal müzakerede, taraflar karşı tarafa ne vere- ceğini ve ondan ne alacağını hesaplayarak hare- ket ederler. Taraflar, aldıklanna karşı bazı şeyler verecek, verdiklerine karşı bazı şeyler alacaktır. Bunu bile- rek ve alacaklannı hesaplayarak, neler verebile- ceğini kararlaştıracaktır. Ama Türkiye ile AB üyelik müzakere süreci böyle geçmeyecek. Çünkü Türkiye'nin, müzake- rinin kendisi açısından asıl amacı olan tam üyeliği müzakereler sonunda alıp alamayacağı, alsa bile bu üyeliğin yine de öbür üyelerie eşit olmayacağı, bütün bu engelleri aşsa bile karşı tarafın hazım kapasitesine bağlı olduğu bir ortamda, her kaza- nımın kuşkulu olduğunu düşünmesi gerekmekte- dir. Bütün bunlann üstüne de müzakere sürecinde elde edilen kazanımlann hepsinin, bu sürecin dı- şında olan ülkelerin halkoylamasında sıfıra inme- sinin mümkün olduğunu da unutmamak gerekir. Bu durumda söyler misiniz bana, hangi akıllı müzakereci, ne alacağı belli olmayan, ama karşı tarafın istemlerinin somut olduğu bir ortamda, sağlıklı bir görüşme yürütebilir? Bugünkü koşullar altında, Türkiye - AB üyelik müzakereleri topal bir müzakere sürecidir ve ap- tal olmayan hiç kimse, ne alacağı belli olmayan bir pazarlıkta karşısındakinin isteklerine karşı olumlu bir açılım sergileyemez. İşte topal müzakere sürecinin, esas içinden çı- kılması zor sorunu budur. asirmen@cumhuriyet.com.tr y'Cumhurryet k^KlTAPLARI Imza Günü 8 Ekim 2005 Gumartesi Hikmet Çetinkaya Saat: 14:30-15:30 24. tstanbol Kitap Fııarı, Tüyap Beylikdüzü Salon no: 3, Stand no: 301 Dışişleri Bakanı Gül, CHP'yi 'Koalisyon değiliz, mutabakatınızı almak zorunda değiliz' diye eleştirdi 'Siyasi sorumluîuk bizde!ANKARA (Cıımhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu'nda müzakere çerçeve belgesine ilişkin bilgı veren Dışişlen Bakanı Abduflah GüL CHP lideri Deniz Baykal ın belgenin ken- dilerine verilmediğini söylemesi üze- rine kürsüden inerek elindeki belge- yi Baykal'a uzattı. Baykal'dan "Şim- (Mgetirmenbinönenıiyok" yanıtını alan Gül, sinirlenerek belgeyi tekrar geri aldı. CHP lideri DenizBaykala görüş- melere gitmeden bilgi verdiğini kay- deden Gül, "Biz koalisyon hükümeti değiliz ki sizin mutabakatınızı alalım, siyasi sorumluk bizde" diye konuştu. Çerçeve belgesinin AB'yi bağla- yan bir pozisyon olduğunu kaydeden Gül, "Müzakereler bittikten sonra ka- ühm ortakoğı belgesi hazırianacakOr. O belge, her iki tarafi da bağlayan, al- öna imza aülacak hukuki bir belge olacaktırn dedi. Gül, 3 Ekım'in bir dönüm noktası olduğunu vıırgular- ken, "Tenkit edüebüir ama tarihi bir olaydır. Dünya çapmda eddsivardır. Av- Gül, müzakere çerçeve belgesinin tüm milletvekillerine gönderildiğini söylerken CHP lideri Baykal, "Israr etmeyin. bize belge gelmedi" dedi. Bunun üzerine Gül, kürsüden inerek belgeyi uzattı, ancak Baykal almaymca sinirlenerek metni masadan alıp yeniden kürsüye çıktı. rupa, Türkiye ile beraber olabileceği- ni,ohnayı hazmetmeye başjamiş&r9 de- di. Gül, çerçeve belgeyi tüm milletve- killerine gönderdiklerini söylerken, salondan ıtirazlar yükseldi. Gül, "Gi- dince partilerinizi kontrol edin" diye- rek ısrannı sürdürünce Baykal, "Israr ediyorsunuz. Sekreterimk görüştüm. Bize resmi bir belge gelmenüştir" de- di. Gül, "Elmizegeçecektirbakarsınız'' deyince, Baykal "tnat etmeyin, eü- mizde değü" diyerek itirazlannı sür- dürdü. Gül, bunun üzerine kürsüden inerek çerçeve belgesini Baykal'a uzat- tı. Ancak Baykal "Şimdi getirmenizin önenıiyok" deyince Gül, sinirlenerek metni geri alıp yeniden kürsüye çık- tı. Gül, dün saat 12.45 itibanyla bü- tün partilere metnin teslim edildiğini söyledi. Baykal'a Lüksemburg'a gi- derken bilgi verdığını anlatan Gül, "Biz koalisyon değiliz ki sizinle muta- bakatarayacağız. Siyasisorumluîukbi- am üstümüzdedir" dedi. Ozûmseme-hazmetme aüşması Gül, "tam üyelik kesin ve net bir şe- kflde belgeyegirdikten sonra ayncahk- h ortakhğın reddedildiğini, alternatif hedefçabalannın püskürtükhığünü" ileri sürdü. "Ucu açıkhhğur normal olduğunu savunan Gül, "Dgfliperfor- manslargerçekleşirse sonunda Türki- ye tam üye olacaktır. AB'ye tam üye- lik müzakerelerine başla>ip da üye ol- mayan bir ülke varsa gösterin" dedi. Gül, "özümseme kapasitesi" deyin- ce, CHP sıralarından "hazmetme" iti- razlan yükseldi. Gül, bunun üzerine "Öz Türkçeyi çok seversiniz diye öyk söyledim'' dedi ve sözlerini şöyle sür- dürdü: "Bazı arkadaşlar bunu çerçe- ve belgesine yeni gjrdi zannediyorlar. AB ile ilgileri demek ki bu kadar sa- öhta. Bu özümseme kapasiteleri çok önceden belgelere girmiştir, yeni bir şey değildir. 1993 yıhndan beri gelen bir kritentir. Türkiye gibi 70 miryon- luk bir ülkeyi künse kolay kolay sindi- remez. Türkiye günü geldiğinde, ben sana girmek istemiyorum, diye de dü- şünebilir. 5-10 sene sonra Türkiye çok farkh olacaktır, herkesin arkasından koşacağı bir ülke hatine gelecektir." CHP ve DYP'nin de içinde bulun- duğu hükümetlerin Türkiye'nin elin- de bulunan kozlan ucuzca harcadığı- nı ileri süren Gül, AB'nin "sendegd'' dediği yıllarda Türkiye'nin oyalandı- ğını söyledi. Gül, "Yunanistan NA- TO'ya girerken Türkiye ne aldı? Do- ğu Avrupa ülkeleri NATO'va girdüer. Türkiye, bu süreci .AB ile senkronize edebilirdL Ancak 10 yılbk dönemde bu kartmıoynayamamışar. Türldye,is- tasyondan kalkan trene koşarak bin- miştir" dedi. Görüşmelerin AKP Ge- nel Merkezi'nden yürütülmesinin de eleştirildiğini annnsatan Gül, "Bun- iaraahşacaksınız,AB'yegiriyorsunuz, Bu demokratikleşmenin bir gereğidir. Hepimiz hazmedeceğiz bu reformla- n" diye konuştu. 'Ek protokol gûndemde değü" Gül, AB ile müzakereler konusun- da Meclis Genel Kurulu'nda bilgi ver- dikten sonra TBMM'den aynlırken gazetecilerin "EkprotokolMeclisgün- deminegelecekmi" sorusu üzerine, şu anda ek protokolün Meclis gündemin- de olmadığını dile getirdi. Dışişleri Bakanı GüL AB ile müzakereler başladıktan sonra TBMM Genel Kurulu'nda milletvekiDerine bilgi verdl 3 Ekim günü ABUeügili geüşmelerin AKP Genel MerkezTnde yürütülmesine ilişkin eleştirikri yamtkyan Gül "Buntara abşacaksınız, AB'ye giriyorsunuz. Bu demokratikkşmenin bir gereğidir. Hepimiz hazmedeceğiz bu reformlan" diye konuştu. Gül konuşması sırasında CHP'liler ile sık sık tarnşma yaşadL (Fotoğraf: AA) Muhalefetin sesi 'teknikarızaya' takıldı! Çerçeve belgenin dayatmalarla dolu olduğunu vurgulayan Onur Öymen'in konuşması sırasında Meclis TV yayını kesildi. Muhalefet 'Bir gizli el sesimizi kıstı ama meydanlan dolaşacağız' sözleriyle tepki gösterdi ANKARA(CumhuriyetBürosu)-TBNIM Ge- nel Kurulu'nda, AB müzakere çerçeve belgesi ile ilgili görüşmeler sürerken CHP sözcülerinin konuşması su^smda Meclis TV'nin yayınının "teknik anza" gerekçesiyle kesilmesi muhale- fetin tepkisine neden oldu. Dışişleri Bakanı AbduDah Gül'ün ardından kür- süye gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in sözlerini tamamlamasına bir süre ka- la Genel Kurul görüşmelerinin TRT-3'ten canlı yayımlandığı Meclis TV yaymı kesildi. CHP'li- ler, Meclis TV düzelene kadar yayına ara veril- mesini istediler. Meclis Başkanvekili SadıkYa- kut ise "Genel kurul çahşmalan Meclis TV ya- ymlanna bağh değfldir" dedi. Bunun üzerine CHPli Şükrü Elekdağ konuşmasuıa devam et- tı. Daha sonra CHP Grup Başkanvekih AB To- puz söz alıp CHP'lilerin konuşması sırasmda Meclis TV yayınlannın kesildiğini belirterek u Açıkça bir gizİi el CHP'nin sesini kısmışür. Bu- nun sorumhısu yetkttiler bulunup cezalandınl- mandır. TBMMBaşkanhğı'nca Meclis TV'nin yayında olmadığı saatlerde söz alan CHP sözcü- lerinin konuşmalan da banttan vayTmlanmalıdır" dedi. TBMM yetkilileri, anzanm Telekom hat- tındaki link anzasından kaynaklandığmı bildir- di. Anza TBMM Genel Kurulu kapanıncaya ka- dar giderilemediği için AKP'li Yaşar Yakış ile DYP'li ÜmmetKandoğan'mkonuşmalan date- levizyondan yayımlanamadı. Kandoğan. "Bugüne kadar aksamayan yayinlar, Gül'ün konuşmasın- dan sonra tdenenıhor. Mecliste sesimizi kesebiBr- lerama meydan meydan dolaşacağız'' dedi. Genel kuruldaki görüşmelerin anza nedeniyle yayım- lanamayan bölümleri saat 19.10'dan itibaren TRT 3'ten banttan vavımlandı. Çiçek, 35 başlıkta yürütülecek müzakerelerin ilk aşamasının tarama olduğunu anımsattı Bk fotosraf 14 Kasım^da AKP'II Calışkandan da tepki: Avrupa, tarihi intikamnıı aldı EMtNEKAPLAN ANKARA - Müzakere çerçeve belgesi, AKP için- de de tepkiyle karşılandı. AKP Adana Milletveki- lı Abduflah Çahşkan, belgenin "Türkiye'nin sö- müı^ekştirumesinin metni" olduğunu \xırgulaya- rak, AvTupa'run tarihi intikamnıı aldığını söyledi. AKP'li Cahşkan, çerçeve belgeyi sert biçimde eleştirdi. Belgenin, Türkiye'nin bağımsızlığına vuruhnuş en büvük darbe olduğunu söyleyen Ça- hşkan, "1071,1453 ve 1683 tarihleri hâlâ Avru- pa'mn belleklerinde kazınmış vaziyettedir. Avru- pa, hâlâ Türkkrden intikam peşindedir. Maalesef bu süreçte bu teslimivede AB, tarihi intikamını alarak Türkiye'yi tesUm ahmşûr" dedi. Belge içinde Türkiye'nin bağımsız dış politika yürütme- sini engelleyecek tehlikeli maddelerin bulunduğu- nu anlatan Çahşkan, "Bunu kabullenmemiz mümkün değfldir. Türkiye'nin tarihi, coğraiyası ve medeniyet büikiminden akhğı misyonu AB'de ger- çekleştirme şansı yoktur, bu bir mahkûmiyettir'' görüşünü dile getırdı. Belgenin ıptal edilmesi ge- rektiğini söyleyen Çahşkan, "AB üyeBği, dış politi- ka argümanı olarak değeıiendirilebUir ancak asla modernleşme projesi olarak kabul edilemez" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ada- let Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çi- çek, 4 Ekim sabahı itibanyla Türkiye'nin "önemli bir yüksekliğe urnıandığını ve ye- nibir dönemegmfiğmi" söyledi. Çiçek, ÂB ile müzakereler çerçevesinde ilk taramamn "Büun ve Araştmna'' konusunda yapılaca- ğmı bildirdi. Bakanlar Kurulu, Başbakan Tayyip Erdo- ğan'ın başkanlığnıda 59. hükümet dönemindeki 100. toplanüsını yap- tı. AB ile ilgili gehnen noktanın ele alındığı toplantıda Erdoğan, Dışiş- leri Bakanı AbduDah Gül ve Baş- müzakereci AH Babacan AB ile ilgili son gelişmeler hakkında ku- rula bilgi verdı. Toplantının ardm- dan açıklamalarda bulunan Cemil Çiçek, 3 Ekim kararlanyla birlik- te Türkiye'nin yeni bir döneme girdiğini söyledi. AB sürecüıde- ki en önemh adnnlann AKP hü- kümetleri döneminde atıldığını söyleyen Çiçek, hükümet olarak Türkiye'nin önünde uzun ve zor- lu bir sürecin bulunduğunun bilin- cinde olduklannı belirtti. Çiçek, "ArnkTür- kiye kendisine güveniyor, biz kendimize gü- veni>oruz, neyi nasıl yapacağumzı bUivo- ruz" diye konuştu. İlk sırada 'Bflim ve Araşürma' Müzakerelerin 35 başlık altında sürdürü- leceğini ve bunun ilk aşamasının "tarama" olduğunu anımsatan Çiçek, bu çerçevede ilk önce "Bffim veAraşnnna" başlığınm ele alı- nacagını söyledi. Oluşturulan taslağa göre, Çiçek: Hükümet, Türkiye'nin önün- de uzun ve zorlu bir sürecin bulunduğu- nun bilincinde. 20 Ekhn'de bu konuyla ilgili AB müktese- batmm tamtunnnn yapılacağuıı söyleyen Çiçek, 14 Kasım'da da Türkiye'nin kendi durumunun "fotoğramun çekfleceğmi" bil- dirdi. "EğWmveKültür''başhğnuntamtım taramasınm 26 Ekim'de yapılacağuıı, Tür- kiye'nin durumunun 16 Kasım'da ortaya konacağını beürten Çiçek, 7 Kasım'da "Ka- mu Ahmlan" konusunun görüşühneye baş- lanacağmı anlattı. Çiçek, Türki- ye 'nin müzakere heyetinin henüz netleşmediği yönündeki bir anım- satma üzerine, bu konuda bir so- runbulunmadığını savundu. Adalet Bakanı Çiçek. "Hangi bölümle il- gili müzakere yapılacaksa onun muhatabı olan kuruhışlarvar" de- di. Çiçek, uzun süredir, bakanlık- larda. müsteşarhk ya da daire baş- kanlığı se\iyesinde ilgili birimler oluşturulduğunu söyledi. Kredi kartianna sıkı denetim Toplantının diğer gündem mad- desinin de banka kartlan ve kredi kartlanyla ilgili düzenlemeler ol- duğunu anlatan Çiçek. konuyla ilgili yasa tasansının imzaya açıldığını söyledi. 2000 yılında 13 milyon 408 bin olan kredi kartı sayısınm 2004 sonunda 26 milyon 681 bi- ne ulaştığına dikkat çeken Çiçek, "Bu ka- daryaygm kuDanım alanı olan bu çağdaş im- kân beraberinde birçok proMemi de getir- mektedir'' dedi. Kartlarla ilgili özellıkle fa- izler konusunda uygulama farklılıklan bu- lunduğuna dikkat çeken Çiçek, bu farkhhk- lan ortadan kaldmnak istediklerini anlattı. OnurOvmen. CHP'Lİ ONUR ÖYMEN: ABD'nin bilgisi var Meclis'in yok ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Oymen, mü- zakere çerçeve bel- gesinin 17 Aralık kararlaruını çok ge- risinde olduğunu behrterek, hüküme- te "Devletimiziniti- bannı ucuzlatma- yın, Atatürk'ün Türkiyesibu belgeye s§- maz" uyansuıda bulundu. Dışişleri Bakanı Abduflah Gül'ün çerçeve belge konusunda TBMM'ye bilgi vermesinin ardmdan parti grup- lannm temsilcileri söz aldı. CHP adı- na söz alan Öymen, belge ile ilgili AB üyesi ohnayan ABD'nin bilgisi olur- ken parlamento, muhalefet ve halka bilgi verilmediğine dikkat çekti. Gül'ün "CHP'yebflgiverdik, genelevrakates- Bm ettik" açıklamalanna dikkat çeken Oymen, belgenin sunum tarihinin 5 Ekim olduğuna işaret etti. Hükümetin parlamentoyu "bflgi edinme hakkm- dan nıahnım bıraküğmT kaydeden Oymen, "Bu demokratik paıiamen- ter rejimi hafrfe ataıakür" dedi. 'Avusturya ve Rumlar niye sevindi' Gül'ün müzakere masasuıa oturul- masmı "dünyaya büyük hedrye" diye nitelendirmesine de tepki gösteren Öy- men. "Diplomaside maharet masaya oturmak değil, masadan başanyia kaİk- makbr. Siz masadan başanvia kalkm, sizi önce biz kutlayacağız" görüşüne yer verdi. Hükümetin çerçeve belgeyi "çok gjzfi" diyerek muhalefet ve par- lamentodan gizlerken ABD ile pay- laştığına işaret eden Öymen, "Demek ki, ABD'ye verdiğiniz bilgileri Mec- Ks'ten muhalefetten saklamakta sakın- ca görmüyorsunuz" dedi. Belgeyle il- gih Avusturya ve Rum Kesimi'nin *tat- min oktuk" açıklamalanna dikkat çe- ken Öymen, "Hem onlar sevinecek hem de biz. Bu işte tuhaflık görmüyor musunuz" dedi. Belgenin 17 Aralık'tan daha geri ve dayatmalarla dolu oldu- ğunu kaydeden Öymen, Türkiye'ye "özel statü" öngörüldüğünü ifade etti. AB'nin belgede iki kez vurguladığı "hazmetmekapasitesi'' ifadesiyle Tür- kiye yükümlülüklerini yerine getirse de üyeliğe almayabileceğine işaret eden Öymen, "Devtetimizin itibannı ucuz- latmayın. Biz CHP olarak tam şerefli üye olması için çaba göstereceğiz. Boy- nu bükük sokturmayacağız*" dedi. Elekdağ: Avusturya piyondu~ CHP Istanbul MilleUekili Şükrü Elekdağ da çerçeve belgenin kabulü- nün Türkiye'nin tam üyelik hedefin- den "stratejiksapma" yolunu açhğnıı bildirdi. Belgede Türkiye'ye "imayu- hortakfak" önerildiğini kaydeden Elek- dağ, Avusturya'nın "pryon" olarak kul- lanılarak, koşullann Türkiye'ye kabul ettirildiğini \nrguladı. Yakış'tan ilginç benzetme AKP grubu aduıa söz alan AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, AB ile müzakereleri satranç oyununa ben- zetirken, "Türkiye en önemli unsurta- nndan an,fiDerdenbirini kaybetmiş vevenrnû kaybetmek üzereyken satranç tahtası bize teslim ediunişür. Biz veziri kurtarmak için piyonu verdik" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle