23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 2005 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kaz ve Koyun Bilgisi DERYA SAZAK, "Ankara okulu"r\da yetişen bir gazeteci olarak, iç ve dış olaylann yoru- munu tarih profesörü Halil Inal- dk'a sofmuş. Türkiye hep kay- betme noktasında mı, gelecek on yılda kendi politikalannı ve gûcünü AB'ye kabul ettirme şansı olmayacak mı? Doksan yıllık Cumhuıiyet, ulusal çıkar- lan konıyacakgüçte değil mi?" sorusuna Inalcık'ın yanrtj: 5H- bette; ama şunu yapmaymım- •' Ermeni meselesinde daha arf layışlı davranmak, Patriğe is- tediği ekümenlik sıfatını tanı- mak, Heybeliada Ruhban Oku- lu'nu açmak sadece kayıplara zemin hazırlamaktır. Ne Yuna- nistan'ı ne Avrupa'yı tatmin edebilir, ne de AB'ye gihşiga- ranti edebiliriz. Tamamen ha- yal." "Kırmızı çizgi" denen, ama sonra pembeleşip silikleşen ulu- sal davalardan ödün verenlere daha kesin bir öğüt olabilir mi? "Taviz vermekle problemler çö- zülmez. Zaafımız şu: AB 'ye gir- mek için her şeyi kabul eder durumdayız. Uluslararası mü- zakerede elinizde koz yoksa, tam manasıyla diz çökmüşse- niz, daimakaybedersiniz... Hiç- bir devlet antlaşmalaıia perçin- lenmiş haklanndan vazgeçe- mez. Vazgeçerse variığı tehli- keye düşer, parçalanır. Sevr'e gideriz!" Profesörlnalcık, ne politika- cı ne de diplomat. Ama, gü- nün olaylannı ve gidişleri tarih bilinciyle yorumlayınca doğru sonuçlara kolayca varabiliyor. Zaten "bilinç" denen kavram, önce "bilmek" sonra da olay- lara bakışınızı, takınmanız gere- ken tavn, ödevlerinizi, kısacası "kendinizi" o bilginin içine yer- leştirmek değil midir? Dünyanın, Avrupa ile Yakın Doğu'nun ve kendi ülkenizin geçmişi konu- sunda sağlam tarih bilgisi ol- mayanlar bunu yapabilirler mi? Liselerinde basit ve temel tarih bilgilerinin bile verilmediği, ta- rih bilgisine dudak bükülüp üni- versite giriş sınavlannda ancak seçenekli bilmece sorularına konu edilen ve yakın geçmişin cumhuriyetçi yorumlanna bile ki- milerince "resmî tarih" diye alay edilerek bakılan bir ülkede, el- bet günün olayları sağlam dü- şünce zemininde değerlendiri- lemez. Işgal Istanbul'unda Pat- rikhane'nin oyunlarını, oraca yönlendirilen papazların Izmir nhtımında Yunan aJayını karşı- layışJannı bilmiyorsanız, şimdi- ki Patrikhane'nin tutumuna doğ- ru bir tanı koyabilir misiniz? S a y ı n Demirel, politikadaki deneyimsizler için vaktiyle "ömründe iki kaz gütmemiş..." diyerek söze başlardı. Sonra bol vakit bulup tarih okudukça "kaz gütme bilgisi" ile tarih bi- linci arasındaki başkalığı gör- meye başladı. Şimdiki başba- kan da, YÖK'ün tutumunu eleş- tirirken "ömründe iki koyun güt- memiş..." diye konuya giriyor. önlerine yem atarak kazlan su- ya götürme ve çoban köpeği havhavıyla koyunlan ağıla dön- düıme bilgisizliğinin "ömründe iki tarih kitabı okumamış..." ol- maya göre pek zararsız kaldı- ğını ve tarih cahilliğinin kaz ve koyun kaybından çok daha de- ğerii kayıplara yol açabileceği- ni unutarak. Daha doğrusu, bilmeyerek. Ama, hukukta yasaları bilme- mek gibi, devletler arası politi- kada da tarihi bilmemek maze- ret değildir ve bu nedenle işle- nen hatalar affedilmez, insanı bazen darağacına kadar götürür. Yıın Ceket ı Y«ır) Yüce Divan - Yargıtay Öncesi ve Geleceği... Y azımı bugünkü bölümle so- nuçlandınyorum. Anayasa Mahkemesi karma heyet ha- lınde oluşturulduğundan için- de hukukçu olmayan ve ceza hâkimliği yapmayan kişiler de bulunmak- tadır. Üstelik yargılama da tek derecelidir. Aynı kurula karar düzeltme yetkisi verilme- si de yargüanan kişiler için teminat oluştur- maz. Yargılama sürecinde mahkemece ara kararlan Öe verilebilecek olan tutuklama, el koyma gibi tedbir kararlanna karşı başvu- nılacak kanun yollan da (itiraz, temyiz) bu- lunmamaktadır. Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi tarafindan yapılan yargılama- nın adil olduğundan söz edilemez. ...Cum- hurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Bakanlar, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri ile diğer Yüksek Mahkeme Başkan ve üyelerinin şahsi suçlanndan kaynaklanan tüm ceza davalan ile özel hukuktan kaynak- lanan davalanna bakma görevi Yargıtay'a aittir. Şahsi suçlardan dolayı bu kişileri yar- gılayan Yargıtay'ın görevden doğan suçla- nndan doiayı yargılamamasının, şahsi suç, görev suçu aynmı yapılmasınnı haklı ve inandıncı gerekçesi bulunmamaktadır. Ge- rek 1961 ve gerekse 1982 anayasalannda bu konuda hiçbır gerekçeye yer verilmemiş- tir. Anayasa Mahkemesi 'nin kuruluş amacı Anayasa Yargısı olduğuna göre işlevinin de Anayasa Yargısı ile sınırlı olması gerekir. 4709 sayıh kanunla anayasanın 36/1. mad- desi değiştirilerek "adü yargüama hakkı" temel hak olarak anayasamızda yerini almış- tır. Günümüzdeki temel ınsan haklanndan olan adil yargılanma hakkının gelişim ve de- ğişimine uygun olarak Yüce Divan görevi- nin Yargıtay'a verihnesi gereklidir... Insan haklarmın ulaşüğı evrensel boyut karşısın- da Cumhuriyet yönetiminde Yüce Divan'ın deneyimli Yargıtay Ceza Hâkimleri'nden oluşturuhnası zorunlu görühnektedir. ...Yüce Divan kararlanna karşı Ceza Ge- nel Kurulu'na itiraz ve temyiz yoluna baş- vurulabüir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun evrak üzerinde inceleme yapması ve karar- lannın kesin olması öngörülmüştür. Bu hü- kümler ile yargılanan kişilere adil yargılan- BİYLİKDÜZÜ TRABZON DfYAKBAKIR ANTALYA URFA Kravat hotRff i' "_)f ANeErfMEPKiZ \'jy\ty\\) vim'irı/')l" I R ' ı - m i n h c / Fd [Uj \ )) r>^ *? W FnK ff)?1 7) 233 30 S' 1 İKİTEUİ OUUEÎfF'jbrH'a Altı|: (0212) W V) 5* PfMOİK OUÎI.EI (021A) 4 H 52 5«İ İZMİÎ OUTIET CENTER: (0262) 335 57 .« REYlİKDOtfj 5AATLJ 8İNA:(0212) 87« 50 2A KONYA M l TFPf PPM fn-?3?) ?AS 1? *»'> f ,r >PI)t nwm (f>7«?) 673 26 M FP/ılffiiM YAKUÎİfE AVM: (0412)233 22 2İ SQKE PRIENE COUNTRY AVM fO256) 521 7 ' ^'• ! 'NGÜIDAK: (0372) 252 17 98 SHRT (0484) 224 00 43 E! A/IĞ (0424) 238 9? V) P4fM«M- fO4*?P) ;>ı ? *% i)i f/^prıifi fnAi}) vâ ?9 i f ¥Uî EPFĞIİ (0372) 323 79 61 RIJPSA (0224)271 63 4! ı.lPFA (f»414) 215 54 44 TPAR/^M fO467)322 32 92 '•'fA.PBAKIR: (0412)224 76 74 ANTAIYA (0242) 744 24 1*0 ': ••'•" '-" ^PFCFft! AVM MOSIfOVA APKADIA AVM *7fO?5) 775 30 2^ manın gereği olarak çifte yargılanma hak- kı ve güvencesi verümesi amaçlanmıştır." Anayasa Mahkemesi'nin anayasa deği- şiklik taslağınnı 4. maddesiyle anayasanın 148. maddesinin değiştirilmesine yönelik öneriyle maddenin son fıkrasında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru (anayasal şikâyet) görüntüsü altında Yüksek Mahke- me olan Yargıtay ve Danıştay ikinci derece mahkemeler durumuna düşüriUmektedir. ...Mevcut anayasal düzenlemede yüksek mahkemeler arasında anayasal eşithk esas aluıarak düzenleme yapılmıştır. Yüksek yargının temel taşlannın oynatüması den- genin bozulmasına ve çatışmalann oluş- masına neden olacaktır. Ülkemizde Adli Yargı iki kademeli olup bölge adh'ye mah- kemelerinin kuruhnakta olduğu günümüz- de Adli Yargı üç kademeli olacaktır. Ana- yasa Mahkemesi, kendisini 4. kadame ola- rak gönnek istemektedir. Adli ve idari yar- gı davalı genel hukuk kültürünün yanında özel uzmanlığı gerektiren işlerdir. Bu neden- le, Adli Yargı'da Yargıtay 32 daire, İdari Yargı'da Danıştay ise 12 daire halinde oluş- turulmuştur. Her dairenin görev ve uzman- lık alanı farklıdır. Anayasa Mahkemesi üye- lerinin birçoğunun adli ve idari yargı dava- lanyla ilgisi, yaknılığı ve uzmanlığı bulun- mamaktadır. Böyle bir kurulun uzman mah- kemelerce verilecek kararlan inceleme yet- kisi kabul edilemez. Zira inceleme yapacak olan merciin, karan incelenen merciden da- ha uzman, daha bilgili ve daha donanımh olması gerekmektedir. ...Anayasa Mahke- mesi tarafindan gerekçeli kararlann 5-6 yıl- lık sürelerde yazıldığı ve resmi gazeteler- de yayımladığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararlan yazma süresinin makul süre olarak kabulü de müm- kün değildir. Mahkemeye dava açma hak- kı sınırh olmasına ragmen işlevini yerine ge- tiremeyen bir mahkemenın "herkesc" baş- vuru hakkı verihnesi halinde çıkmaza gi- receği ve işleri yürütemeyecegi açık bir ger- çektir. Anayasa Mahkemesi 'ne bireysel baş- vuru hakkı tanınması halinde kişilerin Av- rupa însan Haklan Mahkemesi'ne yeniden başvunnası önlenemeyecektir. Zira bu kez yargı yolu Anayasa Mahkemesi karan ile fükenecek, bu kararlara karşı Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne başvurulacaktır. Beklenen fayda sağlanamayacağı gibi yar- gılama süresi de uzayacakrır. Avrupa Insan Haklan Mahkemesi bu kez ülkemizi yargı- lamanın ^makul" sürede bitirilememesi ne- deniye mahkûm edecektir... Bireysel baş- vuru (anayasal şikâyet) sisteminin kabulü halinde her turlü ışlem ve eyleme karşı çe- şitli yargı organlan nezdinde kademeli ola- rak hak arama olanağı mevcut olan ülkemiz- de tamamen yararsız, buna karşıhk Anaya- sa Mahkemesi'nin asıl işlevı olan anayasal yargı görevini aksatacak kadar iş yükü ge- tirecektir. Yargıtay, 1868 yıluıda, Anayasa Mahke- mesi ise 1962 yılında kurulmuştur. Pek çok ülkede anayasa yargısı Yargıtay'ın bir bö- lümü hahnde çalışmaktadır. Her ülkede Yar- gıtay vardır. Ama her ülkede Anayasa Mah- kemesi bulunmamaktadır. Avrupa'da Dani- marka, Irlanda, Hollanda, Isveç ve Norveç gibi ülkelerde Anayasa Mahkemesi yoktur. Fransa'da ise Anayasa Konseyı vardıı. 1982 Anayasamıza Anayasa Mahkemesi yönün- den model olan İtalya bireysel başvuru yo- lunu kabul etmemiştir. 2004-2005 Adli Yıl açış konuşmasında Yargıtay Birinci Başkanvekili Sayın Mater Kaban Yüce Divan ile ilgili Yargıtay 'ın gö- rüşünü bir kez daha yıneleyerek: "Yargılama birligi güçhı yargının vazge- çilmez bir ilkesidir. Mevzuaûmızda bu ilke- den sapmanm en önemli örneğini Yüce Di- van oluşturmaktadır.. Yargrtaj'ın yıllardan beri baknğı davalann nheükleri ve sa>ılan nazaraafand^mdaYüceDKangörevmin, >ar- güama birtiğinin bir gereği olarak, yargüa- nacak kişiler bakunından oluşturacağı hu- kuksal güv^nce de dikkate ahnmak suretiy- le Yargıtay 'a verümesi zorunlu hale geüniş- tir" şeklinde açıklamıştır. 2005-2006 Adli Yıl açış konuşmasında Yargıtay Birinci Başkanı Sayın Osman Ars- lan'ın dile getirdiği görüşler, yukarda de- ğinilen kaynaklar çerçevesinde değerlen- dirihnelidir. Üslubunun sert bulunduğu ki- mi çevrelerce ifade edihniştir. Ancak bu denli tartışılan bir konunun da, daha nahif bir tarzda anlatüması mümkün ohnasa ge- rektir. Sanınm ifadesinin gür sesi, kurumu- nun haklılığına olan inancındandır. Bilim Yerine Kuran Kurslan NeCİâ TURKEL5/>o/q/Y öğretmeni Y azayianndabir nı engellediler. Hıristi- gün gazeteyi elime alır al- maz ilk sayfadaki 8-12 yaş arası başörtülü kız- lardikkarimi çekti. Ön- ce Arap ülkelerinde çe- kilmiş bir fotoğraf ol- duğunu düşündüm. Fa- kat yan taraftaki yazı- yı okuyunca işin önemi- ni anladım. Atatürk ön- cesine döndük... Me- ğer bütün camilerde Kuran kurslan başla- mış. Datça'ya bağlı ta- til sitelerinde bile Ku- ran kurslan veriliyor. Körpe beyinler yıkanı- yor, birtakım saçmalık- larla dolduruluyor; kız çocuklanna başlannı bağlamalan gerektiği söyleniyor. Herkes çağ- daşlık yolunda ilerler- ken, biz niçüı geriye gi- diyoruz?!.. Amerika, bizimle oy- nuyor. Bizim uyanma- mızı, çağdaşlaşmamı- zı istemiyor. Aksi hal- de bizi sömüremez. Türkiye'yi Islamdevle- ti haline sokmaya çalı- şıyor. Anımsayalım; hü- kümet başkanı, seçimi kazanırkazanmaz, baş- bakan olmadan önce Amerika'ya gidip tes- lim olmadı mı?!.. Özet- le "Sen beni destekk, banaparayardmnyap, neisterseny-apaca^m" dediği anlaşılıyor. Ade- ta Amerika 'nın man- dası haline geldik! Avrupa'da Rönesans dönemine, yani Aydın- lanma dönemine kadar kilise baskısı vardı. Yö- netimde kilise egemen durumdaydı. Heryeni- lik kilise tarafindan en- gelleniyordu. Örneğin "Dünya yuvarlaktir" ya da "Düny-adönüyor" diyen bilginler Engizis- yon'da işkence görüyor ya da ölüme mahkûm ediliyordu. Fakat Rö- nesans halkın uyanma- sını ve aydınlanmasını sağladı. Dini halkın vic- danına gömüp, devlet yönetimini kilisenin baskısından kurtardı- lar. Böylece dinin siya- sete alet olmasını ve ayaklar altına aknraası- yanlarda dine saygı var. Onlarpazargünleri kiü- seye gidip dinsel şarkı- lar dinliyor, söylüyor, gerginlik atıprahatlıyor- lar. Onlar için kilise te- davi (terapi) ödevini gö- rüyor. Bizde camiye gi- din, hocarun vaazını din- leyin; hele bayansanız rahatlamak şöyle dur- sun, sinirleriniz gerilir. Saçınızın tek teli görün- meyecek, teniniz görün- meyecek, her yeriniz ka- palı olacak! Sadece önü- nüzü görebibneniz için tek gözünüz açık olacak! Erkekler size sataşırsa, kabahat sizin, kesinlik- le bir yeriniz açıkta kal- mışür, onlan tahrik et- mişsinizdir! Müslüman- lıkta özellikle kadrnlara yaşam hakkı yok, dünya nimetlerinden yararlan- ma yasak! Her şey öbür dünya için, bu dünya bir deneme... Öbürdünyada bile cenneti erkeklere va- at ediyor. Din bu kadar harcan- mamalıydı! Siyasetealet edihnemeliydi! Dinade- ta oy gizilgücü (potansi- yeli) haline geldi. Herke- sin duyuncunda (vicda- nında) saygınlığını ko- rusaydı oknaz mıydı?!.. Hangi îslam ülkesinde gelişme, çağdaşlaşma var? Atatürk'ün sağla- dığı, bizdeki gelişmeyi istemeyen dış güçler, Türkiye'yi karanlığa sü- rüklemek istiyor. Içteki- ler de buna çanak tutu- yor. Amerika, üslerimiz- den yararlanıyor. asker- lerimizden yararlanıyor, ülkemizi yolgeçen hanı yapıp, Orta Asya ülkele- rine sahip obnayı amaç- lıyor. Atatürk, ölümünden sonra yavaş yavaş ülke- nin gerileyeceğini ve ya- bancı ülkelerin güdümü- ne gireceğini görebili- yordu. Ileriyi gören, ül- kesini çok seven, akılcı bir insandı. Gençliğe Hi- tabe'sinde belirttiği gi- bi, tersanelerimize giril- di, üslerimiz işgal edil- di, topraklanmız yaban- cılara satılıyor, gelir ge- tiren kurumlanmız bir- takım kişilere özelleştir- me teranesiyle peşkeş çekiliyor. Baştakilergaf- let ve dalâlet içinde. It- halatı arttuacağız diye tanm ve hayvancılık bal- talandı, işsizük arttı, üni- versiteyi bitiren evde oturuyor, halkın büyük bir kısmı aç dolaşıyor, gelir dağılımında uçurum var. Ayda 200 - 250 miryonlageçinmeye çalışan, daha doğrusu sürünenhalk görmezden gelinip, milletvekili maaşlannı arttırma peşindeler. îşkence devam ediyor, anarşi hortladı! Bütün bu sorun- lar yokmuş gibi, sanki ülke güllük gülistanlık- mış gibi türban sorunu ile, Kuran kurslan ile, imam hatipülerin ilahiyat dışında başka fakültelere girebilmeleri için uğ- raşılıyor. Lisede öğrenciyken edebiyat kitabunızda yer alan \\ams Emre'nın çok beğendiğim dörtlüğü ile yazımı noktalamak is- tiyorum: Derier Sırat incedür, kıbçtao kesldncedûr, Vanp ânm üstüne e\- kr yapasını gelür, Altında gayya vardır, içi nar ile pfirdör, \^npolgölgefiktebiraz yatasım gelür." PENCERE Omüp Kısacık Bir Roman... Necmettin Erbakan yaşamının büyük acısını ya- şıyor, 38 yıllık eşıni yitiren Hoca'ya "Başın sağ ol- sun" diyor, Allah'tan sabırlar diliyoruz... ömür göz açıp kapayıncaya dek geçiyor; elde kalan nedir?.. Biraz kül.. Biraz duman.. Ve biraz da roman.. Her hayat bir romandır.. Peki, rahmetli Nermirt Erbakan Hanımefen- di'nin romanı nedir?.. • 'Cumhuriyet Istanbul Haber Servisi' bu roma- nı şöyle özetlemiş: "Necmettin Erbakan, sekreterliğini yapan Ner- min Hanım ile 1967 yılında evlendi. Bu dönem- de çağdaş giyimli olan Nermin Erbakan, düğün- de başı açık bir gelinlik giydi. Evllliklerinin ilk yıl- lanndaki fotoğraflarda Nermin Erbakan'ın etek boyu kısa olan kıyafetleri dikkat çekiyordu. Isken- derpaşa Camisi'nde Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku tarafindan kıyılan dini nikâhtan son- ra Yeşilköy'de Çınar Otel'de yapılan müzikli ve iç- kili düğün basında yer aldı. Evlendikten sonra Milli Görüşçü olan Nermin Er- bakan ilerleyen yıllarda kapandı. Nermin Erbakan eşiyle biriikte siyasette de boy gösterdi. Fazilet Partisi kapatılmadan önce par- tinin kadın kollannda aktif olarak görev aldı. Hat- ta yenilikçi kanadın önünü kesmek için Abdullah Gül'ü durdurma harekâtına katıldı." Yaşamöyküsünde görüldüğü gibi rahmetli Ner- min Hanım'ın hayatı, yalnız kendisinin değil, Tür- kiye'nin de son kırk yıllık romanı... • Peki, bu roman bitti mi?.. Hayır, Başbakan Recep Tayyip, Necmettin Er- bakan'a başsağlığına gitmiş, gazetelerde el ele fotoğraflan yayımlandı... Peki, Hoca'sının yüzüne nasıl bakabildi Erdoğan?.. Fotoğraflara yansıdığına göre buluşma gerilim- li!.. Dostoyevski'nin romanlanndanfırlamışbirol- gu gibi hoca ile öğrencisini ölüm birieştiriyor ve el ele tutuşuyorlar!.. Hayatın en büyük gerçeğidir ölüm!.. Biliyoruz ki öğrenci hocasına ihanet etmiştir; Türkiye'de Amerika'sız ıktidara oturulamayacağı- nı keşfedince, rotasını buna göre ayartayıp Erba- kan'ı ortalıkta bırakmıştır... Hoca bu ihaneti unutur mu?.. Nermin Hanım'ın ölümü hoca ile öğrencisinin el- lerini birfeştirmiştir; ama, yollannı tekrar birleştirir mi?.. • Rahmetli Nermin Erbakan'ın hayatı gerçek bir roman... Aydınlanma devrimi yaşayan Türkiye'de dinci kar- şı-devrimin tesettürü insanlann yaşamına dayat- ması kim bilir kaç kadının öze) hayatında romanes- kedönüştü... Bugün yalnız Türkiye'de değil tüm Islam coğ- rafyasında Müslümanlar ikiye aynlıyorlar: Amerika'ya karşı duranlar.. Amerika'dan yana olanlar.. Ne dersiniz, Kristof Kolomb Amerika'yı Islamı ikiye ayırsın diye mi keşfetmişti?.. NOVITAS Turizm Kastamonu-Sinop-Pınarbaşı : 3-6 Kasım Kilikya (uçakla) : 3-6 Kasım Konya-Mevlana :16-18Arahk Hindistan-Nepal :6-15Ocak Diğer turiarımızı acentemizden sorunuz. Tel: 0212 251 28 08 (pbx) novitasuj novitas.com.tr www.novitas.coni.tr T.C. KARTAL 2. AİLE MAHKEMESt ESAS NO: 2004/370 Davacı Aytekın Sağlam vekili tarafindan davalı Ay- nur Sağlam aleyhıne açılan Boşanma davasının alınan ara karan gereğince; Mahkememizce Davalı Aynur Sağlam a adresı belırlenemediğinden tebbgat yapıla- manuş olmakla duruşma gününün gazete ile ilanen tebliğine karar venlmış olup; Davalı Aynur Sağlam'ın duruşma günü olan 15 12 2005 günü saat 10.30'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir ve- kil ile temsil ettırmesi, duruşmaya gelmedığı ya da kendisini bir vekille de temsil ettirmediğı takdirde yar- gılamaya yokluğımda devam edileceği ve karar verile- cegi hususu davetıye yerine geçerli olmak üzere ilanen teblig olunur. 06 10 2005 Basın: 50142 İZOCAM İZOPAN ile daha çok ısının, daha az yakıt parası ödeyin! Radyatör ve soba arkasına konularak kullanılan İzocam izopan, ısının evinizde kalmasını ve yakıttan tasarruf etmenizi sağlar. ww>v. izocam.com.tr ÜCRETSİZ DAN1ŞMA HATT1 0 800 211 43 86
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle