Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 2005 ÇARŞAMBA
14 I LJJK. kuttur@cumhuriyet.com.tr
Çalışmalannı Paris'te sürdürmekte olan Komet (Gürkan Coşkun) kişisel sergisiyle İstanbul'da
KendigözündenboyamakSELCENAKSEL
Resmimizin tanınmış isimlerinden Komet
(Gürkan Coşkun), çalışmalannı insan yaşamı
için uzun sayılabilecek 20 yılı aşkın süredir ya-
şadığı Paris'te sürdürüyor. 0nun resmini, Tür-
kiye'de de açtığı sergilerinden tanıyoruz. Arti-
san'da sürmekte olan sergisinin hemen öncesin-
de de Dirimart Sanat Galerisi'ndeydi.
196O'lı yıllann Istanbul Devlet Güzel Sanat-
lar Akademisi'ni bitiren sanatçı; o günler ve
kendisiyle ayru yıllarda orada öğrenci olmuş sa-
natçı arkadaşlanyla yaptıklan üzerine konuşur-
ken "\e pahasına olursa olsun yalnızca sanan-
mızla yaşamamız gerekrigine inanıyorduk, bu
düşünce büyük ölçüde bizinı kuşağırruzda orta-
ya çıkü sanınm" diyor. Hadi Bara, Zeki Faik
Izer, Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpı-
nar'lann eğitmenliğinde geçen günJerden söz
ederken de sanat tarihi dersi vermekte olan Bur-
han Toprakla bir anısını hatırlıyor. Ona "yaşa-
mı ve var olmayı sorguladığuu" söylediğinde,
Toprak'ın kendisıni o an alıp kütüphaneye gö-
tûriişû ve Epikür'ün 'Yaşamak Zevki' kitabını
istetmesi, okumasını söylemesi... Resmin resmi-
nin yapıldığı, kötü olsun yaratıcı olsun gibi bir
yaklaşımın pek de sözünün edilmediği bir dö-
nemde, u
Daha şiirseL, dışavunımcu, bazen fan-
tastik, kendimize göre kendimizi sanatçı sayıyor-
duk, daha etütler yapmadan öyle bir tavra gir-
miştik" diye anlatıyor aldıklan tepki ve cezanın
öncesini. "Ama" diyor, "öğrenci öğrenciyi daha
fazJa etkiliyor belki, başkaldıncı bir ortamumz
oidu, o zaman Akademi'den başka bir çevre de
yok, dışanda bazı edebiyatçılar var."
"Sonradan da sevdiler, biliyorlar ne kadar be-
yecanh olduğunıuzuL'
1
Farklı denemeler ve pentür
Komet, o yıllarda farklı denemelere de yer ve-
riyordur sanatında, yerleştirmeler gibi. "Tiim
bunlardaiçtendik" derken pentüre yoğunlaşma-
nın günümüze özgü zorluklan da olduğunu be-
lirtiyor: "20. yy'da gelmiş geçmiş bürün görsel
sanabn arkeolojisi yapıldı, başındayken bir sürü
şey, geçmiş uygarhİdann bırakbğı eserier gibL.
Yeterinceflgigösterilmiyordu asnn başında bir
Rönesans primitiflerine ya da mağara devri re-
simlerine~ Bugün ise farklı ve biitün bunlardan
sonra hiç kolay değil pentür yapmak.-"
Komet. "Sanat eseri bir öneri, o önerinin ra-
dikal olması laam, öneriyi nasıl daha iyi sunabi-
lirsin sorusuyla biçimlenir kompo/JsyorT der-
ken özellikle şu sözcüklerle desteklıyor bu sa-
vını: "Yoksa üçgen olmuş vb bu değil. Fa/lalık-
lar aülır, söylemek istediğin şeyi daha rahat su-
nabilmek için. Ama azfak da iyi degildir... Genei-
likle dikdörtgen içinde çansıyorsak, nasıl bir bi-
çimde yerleştirilmesi gerekiyorsa o 'şeylerin'.-"
Batılı sanatçı yapıtı yalnızca biçim olarak algı-
lamıyor, resmin hikâyesini de görmek onun geç-
mişinden geliyor. Ya da onun başka bir tanım-
lamasıyla önemli olan 'neden' yapıldığını, özü-
nü görmek, tam da bu meselenin içinde olmak...
Biçim ve özün buluşturulması, kanştınlması sa-
natçının meselesi.
Pentürü çok seviyor, sanat tarihiyle bir sanat-
çının sınırlanmaması gerektiğine inanıyor. öğ-
rencilik yıllannda çağdaş denemelere kalkışmış
bir sanatçı.. diyorki Komet, "BirMontmarteres-
samı ounayı tercih edebilirim gerekirse." Geçmiş-
te niûderruzmı sorguladığı sırada romantık man-
zara resimleri yapışı gibi.
Onun resimlerinde insanlar da birer 'şey'ler,
şeylerin içinde bulunduğu espas çok önemli bir
parçası anlatımın. Romantizmle 'humor'u bu-
luşturmaktan söz ederken aslında o büyülü ha-
vanın, romantizmin ve mizah duygusunun için-
de yaşattığı 'gerçeklik' olduklannı vurguluyor.
Herkes bir şey aslında
* Var olmamızı irdeleyen bir tarafaradun. Mut-
laka sanat tarihi bağianasına gerek yok.» Sanat
tarihi günü gününe de vaalabilir. bir sanatçı çe-
kinebilir bundan. Uzun yıllardır baa şeyleri sor-
guladığmı bir dönem içinde olduğum söylenebi-
lir, sanki Matisse görmemiş gibL"
"Şey derken, herkes bir şey' aslında, değil
mi? Birbirlerine göre konumlan, espas da bir
şey, nkiıierde_ Soyutlama ya da figür de. Bazen
espası bu şeylerin kendi kişüiklerini kazanmaJa-
anat eseri bir
öneri, o önerinin radikal olması
lazım, öneriyi nasıl daha iyi
sunabilirsin sorusuyla biçimlenir
kompozisyon, ama bir
Montmarte ressamı olmayı tercih
edebilirim gerekirse.'
nnı desteldemek için geri plana atabih'rim, yine
azaltarak yapılan bir çalışma olur bu. Ama fa-
kirliğe düşmemeti" diye anlattığı, az elemanh,
espasta yaratılan duyguyla var olan çalışmala-
nnda, aslında fark edilesi bir duygu ve okuma-
dan söz ediyor: "Şe\1er arasındaki gerilimler,
arkadaşhklar,itmeler,hıval üzerinde böyle bir diin-
ya_. Alalla duygu o kadar ayn şeyler değü."
Pentürü sevdiğini söylerken sanatçının yalnız
başına bir dil ürettiğini de vurguluyor, çok da bir
arada yapılan bir sanat değil... Resimlerinde bo-
yayı kullanmadaki incelikli tavn üzerine soru-
lan soruyu da şöyle yanıtlıyor sanatçı: "Sahteol-
mamah, açıklamak gerekirse eğer, sanat bir tür
maddenin ruha, ruhun da maddeye dönüşmesL.
Malzemenin görülmemesi gerek ve boyanın bir
form. biçim veya 'şey' halini almasL-"
"Kısıdayıcı değilim, her şey olabiür. Ve benim
için her resmin sorunsah çok ayn. Belli bir seri
üzerinde durmakdeğfl, o dönem nasıl bir yola ken-
diüğünden girersem oradan yürümeyi seviyorum.
Değişen makyaj oluyor, öz avnı_"
Davetsiz
Misafir'in
yeni sayısı
çıkb
KüJtür Servisi - Mevsimlik
bilimkurgu, çizgi roman ve
eleştiri dergisi. 'Davetsiz
Misafir'in Sonbahar 2005
sayısı çıktı.
Onuncu sayısında 3. yılını
kutlayan dergi bu sayı için
özel olarak 'Kimkr Geldi
Kimler GeçtF köşesini
ha2irladı. Bu özel köşede
dergi hakkında basında ve
'sanal âlem'de çıkan anı,
yorum ve eleştiriler yer alıyor.
Kanadalı iletişim kuramcısı
Arthur Kroker ile
Kanadalılık, yeni teknolojiler
ve emperyalizm üzerine; J.G.
Ballard ile de 'Milenyum
tnsanlan' adlı son kıtabı
hakkındaki söyleşiler
dergideki ilginç yazılar
arasında.
Ekim ayında Goethe
Enstitüsü'nde gerçekleştirilen
felsefe tartışmalanna
konuşmacı olarak katılan
Alman düşünür Peter
Sloterdijk üzerine bir
derleme, Jean Baudrillard'ın
gözetleme toplumu üzerine
kaleme aldığı 'Toz Almak'
adlı makalesi, David
Porush'un ABD'li bilimadamı
ve düşünür Dya Prigogine ile
kaos laıramı ve çağdaş
siberpunk bilimkurgusu
arasındaki ilişkiyi
değerlendirdiği çalışması da
ilgiyle okunacak yazılar.
Bu sayıda, Galatasaray
Üniversitesi Felsefe Bölümü
öğretim üyelerinden Zeynep
Direk'in, Donna Haraway'in
'Siborg Manifestosu'na
verdiği yarutın yanı sıra çeşitli
öykü, şiir, çizgiroman ve
bilimkurgu fotoromanlar da
yer alıyor.
30. îsmet Küntay Ödülleri dün gece Muhsin
Ertuğrurda 4. Murat galasmda sahiplerini buldu
Tiyatroya ödül yağdı...
Eniyioyun
ödülüne
Semaver
Kumpanya
yapınu, Cuma
Boynukaranın
yazdığulşıl
Kasapoğlu'nun
yönettiği 'Mem
ileZin'adlı
oyun değer
gördü.
Kültür Servisi - Her yıl ılk yerli
oyun galasmda verilmesi gelenek
olan Ismet Küntay Ödüllen. dün
gece Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde-
ki 4. Murat galasmda sahiplerini
buldu. Bu yıl 30. yaşmı kutlayan
Ismet Küntay Ödülleri'nin Üstün
Akmen, Hayatı Asıhazıcı, Doğan
Koloğlu, Erbil Göktaş ve Nadide
Küntay'dan oluşan seçici kurulu,
en iyi oyun ödülüne Semaver Kum-
panya yapımı, Cuma Boymıkara'nın
yazdığı, Işıl Kasapoğlu'nun yönet-
tiği 'Mem ile Zin' adlı oyununu de-
ğer gördü.
En iyi kadın oyuncu dalında, Es-
kişehir Büyükşehir Belediyesi ya-
pımı, T\ırgutÖzakman'ın yazdığı,
Yıldınm L'rağ'ın yönettiği 'Ocak'
adlı oyundaki rolüyle Özlem Ak-
doğan; en iyi erkek oyuncu dalın-
da, İBŞT yapımı, TankGünersel'in
Yakup Kadri Karaosmanoğju'ndan
sahneye uyarladığı 'Kirahk Konak'
adlı oyundaki rolüyle Toron Kara-
caoğlu ödül alırken; en iyi yönetmen
ödülü Eskişehir Büyükşehir Bele-
diyesi Şehir Tiyatrolan'nda Aziz
Nesin ın 'HadiOidürseneCanikom'
ve Turgut Ozakmanın 'Ocak' ad-
lı oyunlanndaki yönetimiyle Yıldı-
nm Urağ'ın oldu. En iyi dekor ve
kostüm dalında Tiyatro Ayna yapı-
mı, Mahnıut Gökgöz'ün yazıp yö-
nettiği 'PirSultan Abdal'daki çahş-
masıyla Osman Şengezer: en iyi
müzik dalında Ankara Sanat Tiyat-
rosu yapımı, AH Berktaj'ın yazıp
Rutkay Aziz'in yönettiği 'Benim
Meskenim Dağlardır' oyunundaki
çahşmasıyla CahitBerkay: en iyi ışık
dalında tstanbul Devlet Tiyatrosu ya-
pımı, MehmetAkanmyazıp yönet-
tiği 'Bedrettin' oyunundaki çahş-
masıyla Yakup Çarük ödüle değer
görüldü.
Tiyatro Anadolu
Eskişehir'de nitelikli yapımlara
imza atan ve genç profesyone'ler-
den kurulu Tiyatro Anadolu'ya Is-
met Küntay Özendirme Ödülü ve-
rilirken: tiyatronun hemen her ala-
nında yaptığı çalışmalarla Türk ti-
yatrosuna büyük katkı sağlayan Öz-
demir Nutku ıse İsmet Küntay Onur
Ödülü ne değer bulundu.
Aynı gece Tiyatro Eleştirmenle-
ri Birliği (TEB) Agop Ayvaz'a onur
ödülü verdi. Uzun yıllar Türk tiyat-
rosuna emek vermiş, katkıda bu-
lunmuş bir tiyatro insanına her yıl
onur ödülü veren TEB. bu yıl, 50 yı-
lı aşkın bir süre çıkardığı Kulis der-
gisi ile tiyatro sanatının gelişimine
sağladığı katkı için Ayvaz'ı ödüle
değer gördü. Agop Ayvaz, aynca Üs-
küdar ve Kadıköy'de çeşitli tiyatro-
larda rol almış, Aram Elmaz ve Sa-
it Köknar gibi tiyatrocularla birlik-
te çalışmış bir tiyatro emekçisi.
Ödül töreninin ardından, Istan-
bul Şehir Tiyatrolan'nın 'IV. Mu-
rat' adlı oyunu izlendi. Türan Of-
lazoğlu'nun yazdığı tarihi oyunu
Engin Lludağ yönetiyor.
1 ÜRK-ALMAN YAZARLAR ATÖLYESİ
'YeniDoğu' tasansının
gençyazarlan beliriendi
Kültür Servisi - Fonım Freies The-
ater'm (FFT) düzenledığı 'Yeni Doğu'
tasansı kapsamında yapılacak 'Türk-
Ahnan YazarlarAtölyesi'ne Türkiye ve
Almanya'dan katılacak genç yazarlar
beliriendi. Almanya'dan Feridun Za-
imoğlu ile Türkiye den Sibel Arslan
Yeşilay'ın danışmanlığını üstlendigi
çalışma için Türkiye'den Krvanç Nal-
ça ile Müşerref Oztürkün, Alman-
ya'dan da Carsten Brandau ile Cen-
gizBayazıt'ın çalışmalan seçildi. Dört
genç yazar 20-21 Kasım 2005 'te Düs-
seldorf'ta bir araya gelerek ana hatla-
n saptadıktan sonra danışmanlann
önerüeri doğrultusunda çalışmaya baş-
layacak ve ortaya çıkacak ürünler
Mart 2006'da Düsseldorf'ta FFT sa-
lonunda okuma tiyatrosu biçiminde
izleyiciye sunulacak. Türban krizi, Is-
lam, terorizm, Türkiye 'nin Avrupa
Birliği'ne giriş süreci gibi sorunlann
tiyatro bağlamında tartışılmasım he-
defleyen çalışma, böylece Almanya'da-
ki farklı kültürlerin birbirlerini anla-
ması için bir adım atma düşüncesiyle
çağdaş tiyatroya yeni izlekler ekleme
amacını güdüyor.
GümüşlükÂkademisi 'nden
'KültürelBoru Hattı Tasansı'
Kültür Servisi - Gümüşlük Âkade-
misi, •Kültürel Boru Hattı Tasansı' ile
Ortadoğulu edebiyat, sanat, kültür ve
bilim adamlannı 27 Ekim-1 Kasım ta-
rihlerinde konuk ediyor.
Son yıllarda toplumsal kaos içinde-
ki Ortadoğu ülkelerinde yaşayan pro-
fesyonellerin durumu nasıl değerlen-
dirdikJeri, nasıl üretim yaptıklan, tasar-
ladıklan, düşündükleri ve yaşamlan-
m nasıl sürdürdükJerinin Şaj'guı büi-
nir' bir bilgi olmayışından yola çıkıla-
rak hazırlanan tasan, bu ülkelerde ya-
şayan edebiyatçı, sanatçı, bilim-kül-
tür insanı ve sivil toplum kuruluşu ön-
derlerini bir araya getirerek bilgi ve
deneyim alışverişinde bulunmalannı
amaçlıyor.
Bu tür çok kültürlü toplantılarda, ka-
tılımcılann kendilerini daha güçlü bir
biçimde anlatabilmeleri için bire bir
görüşmelerin, küçük topluluk toplan-
nlannın ve ana topluluk toplantısının
fılme alınması ile, konferans formatın-
da yapılan toplantılardan daha etkili
ve daha zengin malzeme elde edilme-
si hedefleniyor.
Tasannın aynı zamanda, Ortadoğu ül-
kelerindeki yaşamı, siyasi bir polinka
gütmeksizin gözler önüne sermesi de
bekleniyor.
Buluşma süresince, 4 gün boyunca
yapılan çekimler derlenerek 2 saatlik
bir televizyon belgeseli hazırlanacak.
Toplantılara 10 ülkeden yaklaşık 20
farklı disiplin temsilcisi katılacak. Kül-
türel Boruhattı Tasansı kapsamında
28 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında
Kıbnslı sanatçılar AndreasCharalam-
bous ve Emin Çizenel de Osmanlı Ter-
sanesi'nde bir sergi açacaklar. Saat
19.00'da şair Ühan Berk'in açacağı ser-
gj Kavaklıdere Şaraplan sponsorluğun-j,
da gerçekleşiyor.
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
İki Yeni Oyun
Geçen hafta iki yeni oyun izledim.
Oyun Atölyesi'nde sergilenen Jeanne d'Arc'ın
Öteki ölümü adlı oyun, adının yarattığı tarihsel çağ-
nşımlara karşın son derece güncel bir oyun.
Jeanne d'Arc, ülkesi Fransa'yı Ingiliz işgalinden
kurtarmak için savaşmış, sonunda yakılarak idam
edilmiş ulusal ve tarihsel bir kişilik. Giriştiği savaşım
sırasındaTann'dan aldığı esinle hareket ettiöini açık-
lamasıyla dinsel bir kimliğe de bürünmüş. Ingilizler,
kilise ve Fransa kralı arasında kalan Jeanne d'Arc,
30 Mayıs 1431 'de diri diri yakılmış. Papalık 1456'da
onun suçsuzluğunu açıklamış, 1920'de ise aziz ilan
edilmiş. Fransız Parlamentosu da aynı yıl, mayıs
ayının ikinci pazar gününü onun adına ulusal bay-
ram kabul etmiş.
Günümüz Bulgar şair ve oyun yazan Stefan Tsa-
nev, bu tarihsel kişilikten bütün insanlık ve yerleşik
kurumlaria hesaplaşan, son derece güçlü yergi öğe-
leriyle donattığı sorgulayıcı, iğneleyici bir metin çı-
karmış.
Tarihsel olaylann güncel göndermelerie zenginleş-
tiği oyunda, insana ilişkin temel düzenlemelerin,
saplantılann ise hiç değişmediği görülüyor. Çağlar
boyunca gerçekleşen bunca yeniliklere, ilerlemele-
re karşın insanoğlu başat özelliklerinde, kültürel de-
ğerlerinde yerinde sayıyor. Oyun, işte bu temel özel-
liklerin sorgulanması üstüne kurulu. Bireyle din ve
devlet ilişkileri, bu ilişkilerin yarattığı inanç ve baskı
sistemlerinin insan doğasıyla çelişmeleri sergileni-
yor. Daha ilk sahnede Cellat'ın, 'On Emir'l okuma
ve yorumlama biçiminden nasıl bir oyunla karşı kar-
şıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Sonrasında da tra-
jik bir tarihsel olayın nasıl delidolu bir güldürüye dö-
nüşebildiğini izliyorsunuz.
Bu cıvıl cıvıl insandan yana, yaşam gizilgücüyle
dolu oyun metni, her biri ayn ayrı ustalıklar sergile-
yen oyuncular, Haluk Bilginer, Güven Kıraç ve
Tülay Günal tarafından büyük bir başanyla yorum-
lanıyor.
Izleyicisini şaşırtan, sarsan, etkileyen bir oyun.
•••
Tiyatro Oyunevi'nde sahnelenen Tol, Murat Uyur-
kulak'ın aynı adlı ilgi uyandıran romanının sahne
uyarlaması. 1950'lerin sonlarından günümüze bir
yakın tarih sergilemesi ve hesaplaşması. 6-7 Eylül,
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi tarihsel dönüşüm-
lerin ezdiği, savurduğu insanlann kanlı canlı öykü-
leri. Bu tarihsel altüst oluş süreçlerine yakışan sert,
etkileyici bir dil.
Her şeyden önce oyun çok başanlı bir sahnele-
me. Mahir Günşıray, romanın vahşi, sert dilini ay-
nı tonlaria, aynı canlılıkla sahneye aktarmış. Güven
Ince ile biriikte geniş sahnede fırtınalar estiriyorlar.
İki kişilik oyunda sesler ve konuşmalar, zaman za-
man çoksesli bir müzik dinlermisçesine yoğunlaşı-
yor. Oyunun sahne tasanmı, yönetimi, müziği, hep-
si mükemmel bir uyum ve birlik içinde. Sahnede
hep hareket içinde, kıvıl kıvıl, dinamik bir hayat ve
tarih akıyor.
İki saat boyunca yüreğiniz titreyerek ülkenizin, in-
sanlannızın yaşadığı sonu gelmez yıkımlann, direnç-
lerin içinde dolaşıyorsunuz. Dışardaki sanal dünya-
dan kurtulup sahnedeki gerçek dünyayı izliyorsunuz.
Tiyatro Oyunevi'nin sahne düzeni nedeniyle an-
cak az sayıda izleyiciye sunulabilen bu oyun, dile-
rim uzun süre sahnelenir ve çok sayıda insan bu et-
kileyici yapıtı izleme olanağı bulur.
•••
İnsanoğlu, varoluşundan bu yana tiyatro yapıyor,
tiyatro ile kendini anîatryor. Tiyatro sanatı insanın in-
san olma durumunun bir sonucu. Tiyatro varsa, in-
san ve toplum da var.
Bu nedenle, gördüğüm iki oyun yalnızca iki güzel
oyun olmanın ötesinde bana yaşadığımız toplumun
taşıdığı gizilgüçleri, değerteri de anımsattı.
Tiyatro var, şiir var... Demek ki yaşıyoruz.
turgay(fi fisekci.com
1R rıyatrosıTnun Ik durağı Gebze
• Kühür Servisi - fzmit Büyükşehir
Belediyesi'nin özellikle köylerde yaşayan ve
bugüne kadar hiç tiyatroya gitmemiş yurttaşlara
yönelik olarak hizmete soktuğu Gezici TIR
Tiyatrosu, Kocaeli'nin 5 ayn ilçesine tiyatro
götüriiyor. 27 ve 28 Ekim'de Gebze'de, 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı'nda da Körfez'de miniklerle
buluşacaİc olan TIR Tiyatrosu, ardından
Karamürsel, Derince ve Gölcük'e gidecek. Geçen
yaz oluşturulan ve Kocaeli'nin 28 ayn köyüyle
tiyatroyu tanıştıran TIR Tiyatrosu, uğradığı
yerlerde 'Savaş Düşlerimi Çaldı' ve 'Nasreddin
Hoca'nın yanı sıra 'Ormanda Şenlik Var' adlı
çocuk oyununu da sahneleyecek.
K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I