18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2005 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Boşuna mı Yaşadık? Çekmeceler açıldı, torbalar döküldü, dolaplar boşaltıldı... Tam elli yıllık bir döküm... Daha doğru- su birdöküntü!.. Binlerce yazı, binlerce gazete ke- siği, binlerce "Kısaca", "DüşleGerçek", "EvetHa- yır" başlıklı köşe yazıları!.. llk köşe yazısına 1956'da Vatan gazetesinde baş- lamışım. Ardından "Barış", "Vatan", "Cumhuri- yet", "Milliyet", yine Cumhuriyet... Yeryok saklayacak bunca eski, yeni gazete par- çalarını. Kimi zaman ayrı zarflara koymuşum. Ko- nularagöreayırmışım... Baktım, en kalınzarfyada dosyanın üstünde şu sözler yazılı: "CHP Uzeri- ne"... 1956'dan 60'a kadar CHP'yi desteklemişim... Ama kupkuru destek değil, yer yer eleştiri, yer yer oldukça sert uyarılar!.. Altmışlardan yetmişlere, seksenlere, doksanlara, iki binli yıllara kadar da boyuna uyarı, boyuna anımsatma, eleştirme, kimi zaman öfkeyle, kimi zaman dostlukla... "Ne yaptın, o kadar kâğıt parçasını" diye sora- caksınız, olabildiği kadar hepsini elden geçirdim, birayrımyaptım, amapekçoğunu paramparçaet- tim, evde soba da yok, kalorifer kazanı dayok, "SE- K/V'yavermeken iyisi dedim. Oh, birazferahladım... Her kâğıt parçası beni, yıllar gerisine götürdü, da- yanmakzor! Bunca uyarı, dostluk, eleştiri neyeya- ramış ki? CHP, elli yıldan bu yana belli çalkantılar- la, belli sarsıntılarla, bir tek kez seçimde üstün çıkamamış, gerçek bir iktidar partisi olamamış, bu- günlere gelmiş! Gülek'ler, Satır'lar, Ecevit'ler, Bay- kal'lar, Inönü'ler, şimdilerde de Sarıgül ler... Kurultay, kurultay, kurultay!.. Şimdi yine kurultay!.. Kırk yıl önceki bir yazımı alıp sizlere sunmak is- terdim. Ama hangisini? Vazgeçtim... Hepsi tarihin karanlığınayadaaydınlığınagitsin!.. Isteyen, birme- raklı, kitaplıklarda arasın bulsun! Bu yaştan sonra benim uğraşacak gücüm de, isteğim de yok... ön- ce bir genç, sonra orta yaşta, derken yaşlanmış bir yazar olarak Atatürk partisinin daha iyi, daha güç- lü, daha etkili olmasını dileyerek, yazmış yazmış bir adam!.. Yine de yazsın mı, yazacak mı, yazsa da neye yarayacak? Elli yıllık gazetecilik yaşantısı boşa mı geçmiş? Nadir Nadi'yi anımsıyorum, o dayorgun düşmüş- tü sürekli aynı uyarıları yazmaktan, demişti ki "Bu adam boşuna yaşamış" diyecekler? Hepimiz bo- şuna mı yaşadık yoksa? Gazete sayfalarına ilk adı- mı attığımız günden bu yana yaza yaza neyi de- ğiştirdik, neyi kazandırdık, topluma ya da kendimi- ze, yazarlığımıza? Ben, hiç değilse bu elli yıllık to- mardan en seçkin parçaları ayırıp kitaplaştırdım, o kadar... Belli birdeneme özelliği taşıyanları, öykü- cükleri; gerisi varsın uçsun havaya!.. Şimdi durup dururken neden CHP kurultayı? Hem kaçıncısı, sayısını unuttum! Bir liderlik çekiş- mesi mi? Sırası mı? Halkımızın ancak yüzde yirmi beşinin desteklediği birparti, eski şeriatçıların, bel- ki de gizli şeriatçıların partisi, ülkede yeniden bir dik- ta rejimi kurmaya hazırlanıyor; başkanlık sistemi, bilmem neler!.. Ama tarihsel CHP, bu sorunlarla uğ- raşacağına, bu yanlış yönelişi önlemeye çalışaca- ğına, kendi içinde dövüşüyor!.. Kendime diyorum ki artık yeter, bırak ne olursa olsun, kim neyaparsayapsın, anlaşıldı ki CHP'nin yazılara, yazarlara, dostluklara aldırdığı yok! Sev- gili Dağlarca'nın dediğini mi yinelemeli: "Bırak kendi karanlığında boğulsun" mu? O kadar da de- ğil, kendi karanlığından aydınlığa çıkmasını artık bil- sin! İtalyan Kültür Merkezi ve UNICEF Istanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü işbirliğiyle gelirinin tamamı Güneydoğu Asya'da meydana gelen doğal afetten etkilenen halklara iletilmek üzere düzenlenen KONSER'e sizleri davet ederler Bebekler bekleyemezler Çarşamba, 12 Ocak 2005 Saat 19.00 Tiyatro Salonu Minumum bağış miktarı 20 YTL R.S.V.P./LC.V. İtalyan Kültür Merkezi Meşrutiyet Cad. 161 Tepebaşı Tel: 0 212 293 98 48, Faks: 0 212 251 07 48 e-mail:segreteria(fl>iicist.org.tr Cdremıt Korlezı, denızın ddğlarla bıılıiîjluğu bu yöre mısafirlerme fe\kalade lalıl ımkânlan sunuyor (,'eijillı çağlardan ıırkculojık degerler, olaıılık ve onantal dokıısuyla kasaba ve köyler, lıenıi? dokıısu teulnramı; doğal bir tabıal Ka7 Dağı'ııın tenıız ve bol oksıjenlı havası, buz gıbı pınar sulan. yemyeşıl tırmanları, /enyın larıhı vc kıiltürel dokusu. Sızlerı Bayram'da bu ekolo|ik ve doğa harıkası ortama, 11OTİIL Û2'ye davet edıyoru/. Sunumlarımi7: hge muttağından ömeklcrle 7cngınlc^ttrılmış, saf/eytmyağı ıle sağlık ve lezzetın buluştuğu ev yemcklcn, bahçe ûrünlerındcn yapılmıi) rcçeller vc /cylınler, giızcl bir bahçc, doğal mal/emeier ıle dekore edilmıy odalar, teras restaurant, sakııı ve huzurlu bir orlam, oyunlar, ge/ıler, güler yiizlü lıızmet. Olelmıız Alimoluk'a 7 km. u/aklıktadıı. 'Azınlık' ve 'Federasyon' Terimleri... _ zin ülkesine ait bütün insanlan temsil eden "Azınlık hakları deyince birçoklarının aklına, ülkelerin bir bölgesinde etnik bir hükümete sahip egemen ve bağımsız bir bir çoğunluk varsa bu bölgede bir federe devlet kurulmalıdır. Bu federe devletin, ülke bütünlüğünü ve siyasi birli- devlette yaşayan etnik grubun 'sclf determination' hakkını kullanarak isterse ği n ı k ı s m i ve Ya bütüncül biçımde parçala- ayrı bir devlet kurma hakkı vardır, gibi bazı düşünceler gelmektedir. Azınlık v e ^ ^ l e m e " 8 ^ eriîmesi anîam ndTo' hakları olduğu iddıa edılen bu konu, 2000 yıhnda Moldavya'nın başkenti JLİanLn^agı bdırt.kmşiir (Bülent Ac^ Kışınev de toplanan bir konreransta tartışılmıştır. Ankara Barosu Dergısi, 1995/3). ~ Fransa'nın Birleşmiş Milletler Teşkilatı Vural SAVAŞ Yargıtay Onursal C. Başsavası nezdindeki Daimi Temsilcisi, örgütün In- F ransaMilletMeclisi, Korsikahal- Toplanüdacevaplandınlmasıgerekenikin- s a n Haklan Bölümü Başkanı'na 16.9.1976 kınınkendisineözgübirvarhğıol- ci soru şu idi: İsteretnik,isterdinitemeleda- tarıhınde şunlan yazmıştı: "Irk ayrımcılığı- duğunu kabule yönelık bir kanu- yanan bir aanlığııı, kendi kendisini idare et- m n r e d d i Fransız Hukuku'nun temel ilkele- nu kabul etmışti. Yapılan başvu- me, yani 'self determinasyon' hakkını kul- r i n d t n b i r i d i r - Fransız Hukuku, Fransa ulu- ru üzerine, Fransız Anayasa Dı- lanarak bağımsız bir devlet kurmakisteme- s u n u n b i r ü ği ükesine dayanır ve etnik nite- vanı, kanunun ilgili maddesini, yürürlüğe gir- ye hakkı var mıdır? l i k l i farkuhğı reddettiği gibi, bu nedenle her meden intal etmiştir 7 7 i • j r tüüü azınhk kavranıını da kabul etmez." îptaledilenmaddeşudur: "FransızCum- U I " S a i UZİaşmayla... Fransa'nın, ECOSOC'ta yayımlattığı, huriyeti,Fransızhalkınınbubileşimöğesini- Bu soru özeUikle Isviçre'den gelen uzma- 5.3.1991 tarihli belgede de şunlar yazılıdır: teliglyletarihselvekültürelbirtoplulukoluş- na soruldu. Çünkü tsviçre, sistenıinin de- "Fransa, toprakian üzerinde, özellikle ırk- turan Kursika halkının, kendi kültürel ben- mokrasiye uygunluğu en az tartışılan üJke- sal, dilsel, dinsel esaslara dayalı grupların liğini muhafaza etnıek ve kendisine özgü ik- lerden birisiydi. Ona sorulan soru şu idi: varlığını kabul etnıez. Fransa'nın bu konu- tisadi ve sosyal çıkaı lannı savunnıak hakla- 'lsviçre'deki kantonlardan herhangi biri- daki kavramları evrensel bir Ukeye dayanır: rmı teminat altuıa alır. Ada ohna niteliğine si self determinasyon hakkını kullanarak ay- Bütün insanlar, saygınlık ve hukuk yönün- bağlı bu haklar, miUi birliğe saygı, anayasa- n bir devlet kurabilir mi?' Uzmanın verdi- den özgür ve eşit doğarlar. Fransız Anayasa- nın, cumhuriyet kanunlannın ve işbu statü- ği yanıt çok açıkü: sı bir ve bölünmez olan Fransa Cumhuriye- nün çizdiği çerçeve içinde kullanıur." Fran- lsviçre devletı, orada kantonlarda yaşa- ti'nin tüm vatandaşlarının yasa önünde eşit sız Anayasa Divanı, çok haklı olarak, çeliş- yan bütün vatandaşlannın iradesi ve konsen- oldugu ilkesinden Uham ahr. Fransız halkı- kilerle dolu bu hükmü, Fransız Anayasa- süsü(uzlaşması)ilekurulmuştur. Buuzlaş- nınbirliğiveeşinîği,etnikkriterleredayalıfark- sı'nın "Cumhuriyet tektir ve bölünemez" ma, yani milli irade, ancak yeni bir konsen- hlıklar ile ilgüi tüm savlan yok sayar." (Pulat kuralına aykırı bulmuştur. süsle bozulabilir. Bir kantonun birlikten ay- Y. Tacar, Terör ve Demokrasi, s. 206) Cevdet Akçalı, "Bir Azınlık Konferansı nlmasınakararvermekhakkı lsviçre'deya- 81. yıldönümünü mutlulukla kutladığı- veAhnan İkiÖnemliKarar" başlıklı maka- şayan vatandaşlara aittir.' mız Cumhuriyetimızin, 1961 'e kadar ge- lesinde,çokönemlihususlaradeğinmiştir(Ye- Amerika'dakiKuzey-GüneySavaşı'rante- çerli olan 1924 Anayasası'nın 88. maddesi ni Şafak gazetesi, 1.11.2004): melinde de bu fîkir vardır: Güneyde bulu- şöyle bir hüküm içermektedır: "Türkiye "Azınhk haklan deyince birçoklaruıın ak- nan bazı eyaletler, Amcrika devletinden ay- ahalisine (halkına) din ve ırk farkı olmaksı- lına, ülkelerin bir bölgesinde etnik bir ço- nlmakistemişlerdir.Bunubirharpsebebisa- zın vatandaşhk itibarı ile Türk ıtlak olunur ğunluk varsa bu bölgede bir federe devlet yan kuzeyliler de 'Amerika bütün Amerika- (denir)." kurulmahdır. Bu federe devlette yaşayan et- lılann uzlaşma iradesiyle kurulmuştur. Gü- c^^j nikgrubun 'self determination' hakkını kul- neyde yaşayan insanlann tek başına bu an- -*-—• lanarak isterse ayrı bir devlet kurma hakla laşmayı bozmaya haklan yoktur' görüşün- Işte size "Türk" demenin ırkçılığı hiçbir vardır,gibi bazı düşüncelergelmektedir. Azın- dedirler. zaman içermediği ve Türk vatandaşlan ara- hk hakları olduğu iddia edilen bu konu, 2000 Türkiye'de Kürt sorunumuı haUini düşü- sında genel bir eşitlik bulunduğunun en gü- yıhnda Moldavya'mn başkenti Kişinev'de nürken bazılarımız, bu sorunu bir federas- zel kanıtı... toplanan bir konferansta tarüşılmıştir. yon formülüyle halletmeyi düşünmektedir- Türkiye de, Lozan Antlaşması'ndakabul Orada yapılan uluslararasıtoplanünınadı, ler. Turgut Özal'ın bu sorunu halletmekiçin edilenler dışında azınlıklarbulunduğunu ve yerel yönetimler ve azınlık haklanydı. Bu 'Federasyon fikrinin de tartışmaya açılma- Türkiye'deki azınlıklara yeterince kültürel toplantıya ben, Avrupa Konseyi Çevre ve Ye- sı gerekir' dediği iddia edihniştir. haklar tanınmadığını ısrarla ılerı süren Al- rel Yönetimler Komisyon Başkanı sıfaüyla Bilinmelidir ki azınhk hakları içerisinde, manya'nın lçişleri Bakanı OttoSchihy, Süd- katıldını. Konferansı ilgilendiren asıl konu, heretniktopluluğunayn bir federe devletkur- deutsche Zeitung gazetesine verdıği demeç- denıokrarik yapısı federasyon olan ülkeler- ma hakkı yoktur. Böyle bir hakkın varhğuu te bakınız ne diyor: "En iyi uyum asimilas- de bunun nasıl uygulandığını incelemektL iddia etmek, demokrasi fikriyle bağdaşa- yondur. Uyumun hedefi Alman kültürüne Bu nedenle konferansa, Amerika, İsviçre, maz. Adıgeçen konferansta alınan iki kara- çekmektir insanlan. Mümkün olan her dili Federal Alnıanya ve Rusya'dan uzmanlar n tekrarlayahm: 'Bir ülkede, özel haklara destekleyenıeyiz. Ayrıca böyle bir şey kaosa katdnuştı. sahip bazı bölgeler kurulacaksa, bunun ge- sürükler. Ben birinci dih" Türkçe olan homo- Söz konusu konferansta ahnan kararlar- rekçesi o bölgede yaşayan etnik veya dini jen bir Türk azınhğın oluşmasım istemiyo- dan biri, ülkelerde etnik, dinsel temellere azınlığm bulunmuş olması değildir.' rum. Türkler bizim kültür alanımızda bü- dayalı federe devletler kurulamaz. Federe 'Milli bir uzlaşma ile kurulmuş bir dev- yümeü ve anadilleri de Ahnanca olmah..." devletlerin kuruluşunda ahnması gereken letin yapısı, ancak yeni bir milli uzlaşma ile Tüm bunları ve daha fazlasını bilenler; ül- ölçüt (kıstas), coğrafi, ekonomik ve sosyal bozulabilir'." kemizde "federasyon" ve "azınhkhaklan" şartlarolabilir.Busebeple,şu bölgede şuet- Dünya Insan Haklan Konferansı (1993) terimlerini sık sık tekrarlayanları "cahil" nik çoğunluk vardu- ve burada bir federe Viyana Bildirgesi'nde "kendikaderinitayin y a da "haüı" olarak nitelendirmekle, onla- devletkurahmtezi,demokratikprensipler- hakkımn", "Eşit Haklar" ilkesine uygun ra haksızlık mı yapıyorlar acaba? Bence de- le bağdaşamaz. olarak ırk, din ve renk aynmı gözetmeksi- ğH... 1. İnönü ve Düzenli Ordu... Her şeyden önce belirtilmesi gerekir ki Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nı oluştururken bu savaşın ruhunu ulusal egemenlik üzerine kurmuştur. Onun bu savaşı oluştururken sonucun cumhuriyete doğru bir gidiş olacağı da apaçık idi. Mustafa Kemal aslında bir barış adamı idi. . Haildail D 1 K E R Yıhhz Tekmk ÜniversUesi Öğretim Görevlisi "Durum ve genel görü- nüm: Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu topluluk genel savaşta yenilmişti. Osmanlı ordusu her yan- da zedelenmiş. Koşullan ağır bir ateşkes antlaşma- sı imzalamış. Büyük sa- vaşın uzun yıllan içinde ulus yoksul ve yorgun bir durumda. IJlusu ve ülke- yi genel savaşa sürükle- yenleı, kendi hayatlannın endişesine düşerek iilke- den kaçmışlar. Padişah ve halife olan Vahdettin, ken- disini ve yalnız tahtım ko- ruyabileceğini düşündü- ğu alçakça önlemler araş- brmakta, Damat Ferit Pa- şa'nın başkanbğındaki hü- kümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuşve onun- la birlikte kendilerini ko- ruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğnıeye hazır. Ordunıın elinden silah- ları ve cephanesi ahnnuş ve ahnmakta..." Söylev, Mustafa Ke- mal' in Söylevi işte bu sa- tırlarla başlar. 19 Mayıs 1919 'da ülkenin genel du- rumu budur. Ulus-devlet kurulması sürecine işte bu hiç de iç açıcı olmayan bir durumda girişilmiştir. Kurtuluş Savaşımızda da özellikle Batı cephesin- de Yunanlılara karşı yapı- lan savaşlar büyük özve- rilerle gerçekleştirilmiş- tir. 1921 yılına baktığı- mızda Türk ordusu henüz daha yeni kurulmakta olan bir ordudur. Yunan ordusu ise üstün bir kuv- vete sahiptir. Açıklanan belgelerde Yunan gücü: 427 subay, 15.816 er, 12.500 tüfek, 120 ağır ma- kineli tüfek, 72 top şek- lindedir. Buna karşılık Türk gücü: 8500 insan, 5500 tüfek, 47 ağır maki- neli tüfek ve 28 top şek- lindedir. Tarihimize Birinci İnö- nü Savaşı olarak geçen ve 6 Ocak tarihinde başla- yan bu savaşta (6-11) çar- pışmalar İnönü çevresin- de yapılmıştır. LordKin- ross, bunu şöyle açıklar: "...Başhca saldın, Bur- sa yönünden geldi Kski- Rc/ervasyım . lel Faks : 0286 752 58 88 ÜSM : 0 532 726 70 45 h-l'osta : hotel02(«'e.kolay net Web: www.hotel02.com Vlılılı ınevkii, Akarsu 2'ııci Sk. Küçükkuyu/Ayvacık-Çanakkale T.C. YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU 2005 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) Nisan Dönemi Adaylarının Dikkatine 2005 TUS Nisan Dönemi Kılavuzu sayfa 21'de yer alan "TABLO-4. GATA EĞİTİM HASTANELERİNDEKİ UZMANLIK EĞİTİMİ DALLARI VE BU DALLA- RA ALINACAK ÖĞRENCİ SAYILARI" adlı tabloda teknik bir hata sonucu aşa- ğıda yer alan program yer almamıştır. 2005 TUS Nisan Dönemi Tercih Formlarını doldururken askeri sağlık per- sonelinin aşağıdaki programı da dikkate almaları yararlarına olacaktır. Tercih Formunu teslim etmiş olan adaylar tercihleri arasında bu programa da yer ver- mek istiyorlar ise en geç 10 Ocak 2005 tarihine kadar teslim ettikleri kuruma müracaat ederek düzeltme yapmaları uygun olacaktır. ÖSYM BAŞKANLIĞI Kııdıı Dal Adı 2004 - TUS Fylül Dönemi Puan Konlcniaıı Hn Kücük Puanı Türü Kara Deni/ llava Jandarma Kara Deniz Hava Jandarma 53l<)55 Orolojı K I iı: 250 şehir'e doğru sarp, ama aralıklı sıradagları hedef olarak almıştı. Nitekim önündeki yaylaya kadar gelişti. Ismct Bey (İnönü) ,Vunanlılaı ı vadide Eski- şehir'i savunmak için yer yer güçlendirilmiş bir mevkiolan İnönü'de kar- şıladı. Yunanlıbır, İsnıct Bey'in komutasuıdaki birliklerin gösterdiği dayatma kar- şısında şaşınp bocaladı- lar... Önlerine ilk kez ka- rarlı ve disiplinli bir kuv- vet çıknuşh. Türkler sayı ve silah bakımından ken- dilerinden çokzayım, ama buna karşılık, şimdi çoğu deneyimsKve yabancı olan kralcı subaylar komuta- suıdaki Yunan biıiikleri- ne kıyasla daha üstün bir komuta altında ve daha azimle dövüşüyorlardı... Ertesi gün bir tuzağa dü- şürüldüklerinden korkan Yunanhlar, yenilgiyi ka- bul ederek geldikleri gibi hızla Bursa yolundan ge- ri kaçtılar..." Birinci İnönü Savaşı, görüldüğü gibi büyük bir utku ile sonuçlanmıştır. Savaşın ardından doğuda Sovyetler'le yapılan Mos- kova Antlaşması ile Rus- ya artık TBMM Hükü- meti'ni tanıyordu. Aynca savaşın sonunda Batılı ül- keler, Londra'da topladık- ları konferansa TBMM Hükümeti'ni de çağıra- rak siyasal anlamda hü- kümetin tanınmasını sağ- ladılar. Londra Konferan- sı sırasında TBMM'nin lehine bir karar alınma- mıştır. Çünkü burada Türklere sunulan barış taslağı, Sevr Barış Ant- laşması'nınaynısıdır. Bu nedenle Londra Konfe- ransı olumlu bir sonuç alı- namadan yanda kesilmiş- tir. Ama ilk kez TBMM Hükümeti uluslararası bir konferansa Istanbul Hü- kümeti'nin yanında çağ- rı alarak katılmıştır. Bu- nun anlamı şudur: l'BMM Hükümeti'nin uluslara- rası platformda tanınma- sı anlamına gelir ki öne- mi de buradadır. Her şeyden önce belir- tilmesi gerekir ki Musta- fa Kemal, Kurtuluş Sava- şfnı oluştururken bu sa- vaşın ruhunu ulusal ege- menlik üzerine kurmuştur. Onun bu savaşı oluştu- rurken sonucun cumhuri- yete doğru bir gidiş ola- cağı da apaçık idi. Mus- tafa Kemal aslında bir ba- rış adamı idi. O askerliği yaparken de aslında ban- şı özlüyordu. Amacı ulu- sumuzun bağımsızhk hakkını elde etmesi idi. Bu sağlandığı an bir iş olarak gördüğü savaşın sona ereceğini şu sözleri ile belirtmiştir: "- Ulusumuzun yaşam hakkını, bağımsızhk hak- kını, dünya uygarlığında özgür ve eşit haklarla yer alması gerçeğuıi kabul et- sinler, bu iş derhal sona erer." (1) Kısaca özetlersek gü- nümüzde de savaşların son bulacağı, ezen ve ezi- len devletlerin ortadan kalkacağı bir toplum onun özlediği ve amaçladığı toplum olacaktır. Bu iste- ği onun şu sözlerinde ye- rini bulur. Bizim de özle- mimiz bu değil midir? "Bütün ezüen uluslar, ezenleri bir gün yok ede- ccktiı. O zaman dünya yü- zünden ezen ve ezilen söz- cükleri kalkacak, insan- lık kendisine yaraşan bir toplumsal duruma erişe- cektir. Bizim ulusumuzda o zaman, bu aıııaea ulaşan uluslar anısındaki önceli- ği ile gerçekten övünebi- lecektir." (2) (1) Şevket Süreyya Avde- mir, Tek Adam, S. 445. (2) Söylev ve Demeçler II. PENCERE Zonguldak Sorunu!.. Zonguldak'la özdeşleşmiş Genel Maden-lş'\r\ unutulmaz lideri Şemsi Denizer 1999 yılında öl- dürülmüştü; 'Maden ŞehitleriAnıtı'na hakkedilmiş 4500 şehidin yanına adı yazıldı. Bugün Genel Maden-lş'in başında Çetin Altun var... Altun diyor ki: "- Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) sahip çıkmak, yalnız Zonguldak'a değil, Türkiye'ye sa- hip çıkmaktır." Nerede okudum bunu? 'Cumhuriyet Strateji' ekinde... Medyanın öteki gazetelerinde bu tür demeçle- re yer verilmez, ne yazık ki Türkiye'de alın terinin sesini de soluğunu da IMF'nin buyruğuyla kestik!.. • Zonguldak'ta neler oluyor? 1848'den bu yana bölgede yaşanan dramların haddi hesabı yok!.. Bu ilginç tarihsel romanın bu- gün yaşanan sayfalarında yine işsizlik, ölüm, acı, üçkâğıt ve sonunda Türkiye'yi çökerten garip bir mantıksızlığın egemen olduğu görülüyor. Genel Maden-lş Sendikası, Zonguldak'ta bir panel düzenledi, Türk-lş Genel Başkanı Salih Kı- lıç'ın da katıldığı toplantıda uzmanlar konuştular, sorunları inceden inceye irdeleyip gerçekleri orta- yadöktüler... Gerçeğin özü ne?.. Zonguldak'ta Türkiye'ye 100 yıldan çok bir sü- redeyetecek kömür var; ama, çıkaramıyoruz, üret- me yöntemlerini çağdaşlaştıracak yatırımları ya- pamıyoruz; bölge insanını toprağın altında ölüm tehlikesi karşısında, toprağın üstünde de işsiz bı- rakıyoruz... Enerji toprak altında durağan yatıyor.. Enerjiyi yabancılardan ithal ediyoruz.. Türkiye borçlanıyor, çöküyor!.. • Yetersizlik mi?.. Tuzak mı?.. Kasıt mı?.. Bölgede iki demir-çelik fabrikası yapmışız, Ka- rabük ve Ereğli Demir Çelik Fabrikaları gerekli enerjiyi tümüyleTTK'den (Türkiye Taşkömürü Ku- rumu) alacak yerde dışardan getirtiyorlar... Neredeyse ulusal geliri kadar borçlu bir Türki- ye'de Zonguldak coğrafyası sanki aptallığımrzın ha- ritasını çiziyor... Çetin Altun diyor ki: "Ülkenin 10-12 milyon ton taşkömürüne ihtiya- cı var... 300 milyar doları aşan iç ve dış borcu var... Üstelik dün dışardan 50 dolara aldığımız taş- kömürünü bugün 120-150 dolara almak zorun- dayız. Yani kömürümüz altın değerinde, ama, biz çıkartamıyoruz." Neden?.. Yoksa biz Türkler aptal mıyız?.. • Apaçık sergilenen bu sorunu çözdürmeyen bir 'karşı kuvvet' olmah!.. Çünkü bu sorun uzun yıl- lardan beri sürüyor; hangi kuvvetin iradesi Türki- ye devletinin elini tutuyor?.. Hangi yabancı-yerli çı- karcı ittifakının tezgâhında hem Zonguldak'ın yaz- gısı hem Türkiye'nin alın yazısı olumsuzluğa mah- kûm ediliyor?.. Enerjiyi Anadolu toprağından alacağımıza neden dışarıya daha çok bağlanmaya doğru sürükleni- yoruz?.. Zonguldak sorununu çözemeyen bir Türkiye hiçbir sorununu çözemez. Seminerlerimize bekliyoruz... • Yazma Semineri • Felsefeye Giriş-Felsefe Yazın İlişkisi Semineri • Sincma Tarihi ve Ftlnı Çözümlennelcri Semineri Yaşamınızdaki sıradanlıktan sıynlıp kendinizi geliştirmek, uygulamalı çalışmalarla duygu ve düşüneelerinizi güzel birdille yazıya aktarabilmek istiyorsanız; Mehmet Eroğlu Ahnıet İnam V ıldırım B. Doğan Ahmet özer Oğuz Onaran Kubilay Aysevener Çiğdem Ülker ile birlikte edebiyal ve sinenıa dünyasında coşkulu serüvenlere hazırsamz, 12 Ocak 2O05'te başlayacak yeni dönem seminerlerimize bekliyoruz. Aynntılı bilgiyi vakfnnızdan edinebilirsiniz. Son başvuru tarihi 11 Ocak 2005 Salı. mumcu5ÎKz f I T E İ L İ K Parıs Caddosı No: 14 Kovaklldorc, 06540 ANKARA Tel: (0312)41/ 77 20 ptax Faks (0312)417 S! 46 e poata [email protected] www umaçj org.lr SEFERİHİSAR SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003/48-Karar No: 2004/143 Mahkememizin 21.04.2004 tarih ve 2003/48 Esas 2004/143 sayılı ilamı ile; Sanık Hami Turfanda ve Faruk Kurtulmuşoğlu'nun unsurları oluşmayan ve işlemedik- leri sabit olan 6831 sayılı kanuna muhalefet suçundan beraatlarına. Müdahil idarenin hukuk mahkemelerinde men'i müdahele kal ve taznıinat davası açmakta muhta- riyetine dair karar ile müdahil idarenin temyiz dilekçesi sanık Hami Turfanda'ya tüm aramalara rağmen tebliğ edilemediğinden işbu hükmün ilan tarihinden itibaren 10 gün sonra sanığa tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen teb- liğ olunur. 29.11.2004 Basın: 267
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle