Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J\^ U J_j J_ U J \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
İİUYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Antikçağın tanığı 'Uluburun II Batığı' ile eski İzmir kayıkları artık 'su yüzünde' olacak
Denizlerintarihsel tanıklarıGeçmişin 'uygarlık tanıkları' de-
nince akla ister istcmez hep 'mimar-
lık ürünieri' geliyor. Antik kentler-
den tarihsel dokulara kadar, binyılla-
rın yapı sanatı ve yerleşme örnekle-
rınden elde kalanlar, 'yaratıcı aklın
ve hünerli ellerin' çağlar ıçindeki
serüvenini belgeliyor...
Yapıların yanı sıra özellikle ev eş-
yaları, takılar, araç-gereçler, giysiler
ve artık 'sanayi nıirasr olarak ko-
runmaya alınan eski makineler de bu
büyük serüvenin belgeleri...
Tarihin aynı derinliklerinde geli-
şen 'denizcilik' yaşamının tanıkla-
rıysa en ılkel sallardan başlayıp yel-
kenlilere, kalyonlara ve buharlı gemi-
lere dek ulaşan su taşıtlan... Öncele-
ri taşımada kullanıldılar; yüzyıllar
ilerledıkçe denızaşırı fetihlerın, dün-
yayı değiştiren keşiflerin, koloni
kentler kurulmasının, korsanhkların
ve nıce büyük savaşların kahraman-
ları oldular.
Bıınlar arasında yıne çağlar boyu
dcniz altında kalan 'batıklar', o dö-
nemlerın ticaret ve siyasal yaşamına
ışık tutan hazıneler olarak su altı ar-
keolojısinin gözbebekleri...
Kıyı kentlerınin denizle ilişkilerini zengin-
leştıren 'kayıklar' da aynı kentlerin geçmiş-
teki kültürel yaşamlarının artık kartpostallar-
da kalan simgeleri...
Tarihl 'algılanır' kılmak
İşte bu mirasın özgiin örneklerini yeııiden
canlandırmak, böylece bugünkü ve gelecek
kuşaklara tarihsel bilinçlerini geliştirmelerı
ıçın 'geçmişi algılama' olanağını da armağan
etnıek amacıyla bir grup 'Anadolu sevdalı-
sı' heyecan verici bir çaba içinde...
Adlarını '360 Derece Tarih Araştırma
GrubıT (360- TAG) olarak belirleyen ve ar-
keologların yanı sıra gemicilerden müzisyen-
lere, balıkçılardan siyasetbılimcilere kadar
değişik meslek ve uzmanhklardan üyelerın
- oluşturduğu grup, ilk projcleri arasında İzmir
j Tarih ve Sanat Müzesi'ne 'Trireme Tekne-
|si'nikazandırdı...
' Ardından 'Uluburun-II Batığı'nı yenıden
yaratmaya başladıktan sonra şimdı de yine Iz-
mir'de Kordonboyu'na 'İzmir Kayıklarını'
armağan edıyor.
Önce bu nazlı ve zarıf kayıkların öyküsünü
dinleyelim. 360-TAG adına projeyi yöneten
arkeolog Osınan Erkurt anlatıyor: "Tüm
projelerimizde anıaç, tarihin masalsı algı-
lanışına da alternatifler sunmak. Canlan-
dırmalar için edindiğimiz bilgi vc deneyim-
leri akademik çevrelerle de paylaşıyor ve
kanıuoyuna sunuyoruz. Bu anlamda İzmir
Kayıkları projesi, denizcilik geleneğinin
yok olmaya yüz tutmuş tekne tipleriyle çağ-
daş toplumu yeniden tanıştıracak. İlk İz-
mir kayığı da Ocak (2005) başında suya
iniyor."
Proje kapsamında, başı kıçı bir, dar ve uzun,
jr
B
yelken ve kürek seyri yapabilen eski tekneler,
tarihı İzmir fotoğratlarından yararlanılarak
inşa edılıyor. Bu yolla sivıl kaptan yetiştiren
okulların öğrencileriyle İzmir halkının deniz
sevgileriniart-
tırmaya da Uluburun-II, 3 bin 200 vıl önceki tekniklevapılıyor...
katkıda bulu-
- tskenderiye (Mısır) - İrapetra (Girit) - İrak-
lion (Girit) - Rodos - Bodrum...
Böylesi bir coğrafyayı kucaklayan batıktan
çıkan buluntular 'Mikenliler, Nübyeliler, Ke-
nanlılaı,
Kıbrıslılar,
Mısırlılar,
nulacak.
'Kordel-
yo'dan Pasa-
port'a İzmir
Kayıkları
Projesi'nin
kapsamı içinde
bir belgesel film
de var. Osman
Erkurt diyor kı:
"Bu film, İzmir
Kayıklan'nın
yeniden yapım
süreciyle bugünü
geçmişten model-
lenmiş haliyle dünü ve ko- *'
nunun evrensel boyutuyla tüm zamanları
içeren deniz insanlarını ve deniz şehri İz-
mir'i anlatacak."
Uluburun-II Batığı
Grubun diğer bir anlamlı projesı de 'Ulubu-
run-II'... Bilınen en eski deniz batığı; aynı za-
manda bilinen en eski ticaret gemisi önıeklerin-
den. .. Rotasından ötürü 'açık deniz' teknele-
rının de öncüsü...
1984 yılında başlayan ve 22 bin 400'den faz-
la dalış gerçekleştirilen antik teknenin 3300 yıl
önce ızlediği bu rota bakın nasıl: Kaş - Anamur
- Girne (Kıbrıs) - Mersin - Ras El Basit (Su-
riye) - Lazkiye (Suriye) - Trablus (Lübnan) -
Beyrut (Lübnan) - Hayta (İsrail) - Tel Aviv
(İsrail) - Aşkelon (İsrail) - Port Said (Mısır)
Kassitler' ve 'Asurlular'ın ti-
caret ve yaşanı kültürleri
hakkında bılgiler veriyor.
Bu özelhğıyle
ve çoğu ba-
kırla kalay-
dan oluşan
yüküyle
Tunç Çağı'nı
da sımgeli-
yor.
Kraliçe
Nefertiti'nın
kraliyet mührunden
dev anforalara, Kıbrıs çömlekle-
rınden Miken kaplarına, fildışinden kehribara
ve en değerli mücevherleıden dönemin savaş
aletlenne kadar tam 20.000 parça, geminin bat-
masıyla birlikte 3 bin 300 yıllık biruykuya dal-
mıştı. Gemi ve taşıdığı sırlar bu uykudan 1982
yılındaki ilk dalışlarla uyandı.
Şimdı de 360-TAG soruyor: "Günümüzden
üç bin-dört bin sene önce denizciler nasıl se-
yir yapıyorlardı?"
Yanıtınıysa şöyle veriyor: "Önce sakin su-
larda seyrettiler. Yüzen herhangi bir şeyle,
kütüklerle belki derilerle. Önce kürek, ar-
dından yelken. Yelkenin keşfiyle denizciler
ilk kez kendi güçlerinden, kölelerinden ve
hayvanlarından başka bir güç kullanmış ol-
dular; rüzgârı. Bu keşif yüzy ılları, binyılla-
rı aştı, en kolay ve ucuz ulaşını şeklini oluş-
turdu. İnsanları, kültürleri, yükleri, aşkları
taşıdı uzaklara..." İşte, eski denizcılerin hikâ-
ir zamanlar "kıyı" onlarla
vardı... Şimdi yeniden var
olacak... (solda).
Kordelyo'dan Pasaport'a eski
sevdalarıyla yeniden buluşacak
olan İzmir kayığı (üstte).
yesi böyle başladı; Mısır'dan Mezopotamya'ya
ve Anadolu'ya kadar...
Uluburun-I I buluntuları, 20 yıl boyunca arke-
olojı ve bılım dünyasını heyecanlandırdı. Ge-
mıyle ılgili şaşırtıcı bilgıler sadece taşıdığı yü-
küyle sınırlı değıldi. Taşıdığı stratejik ve farklı
kültürlere ait yüklerle lÖ 1300'lerde Akdenız'de
düzenli ticaret yapıldığının ipuçlarını veriyordu.
Tunç Çağı gemılerı, Akdenız'de daıresel rotalar
izlıyordu. Bu rotaysa yaklaşık l .700 mıl uzun-
luğundaydı...
Şubatta yeniden denizde...
Urla'da geçen nisan (2004) ayında tıpkı yapı-
mına başlanan Uluburun-II teknesi, döneminin
tekniklerıne sadık kalınarak inşa edıliyor. Bu
tekniğin en özgün yanı olan "ahşapların çivi
kullanılmadan birbirlerine bağlanması", tek-
neyi inceleyecek herkeste bınyılların ustalığına
hayranlık uyandıracak.
Yine aynı döncme uygun olarak sadece 'yel-
ken'le sefere çıkacak olan 15 m. boyundaki an-
tik tekneye 40 yaşındakı bir 'Tırhandil' yar-
dımcı olmak üzere eşlik edecek.
12 Şubat 2005'te tstanbul'daki bir denizcilik
fuarına 'denizden gidecek' şekilde yapımı sü-
ren Uluburun, izleyen mayıs ayındaki Marma-
ris Deniz Festivali'ne de katıldıktan sonra bili-
nen antik rotası olan 'Doğu Akdeniz seyahati-
ne' başlayacak... Hemen tüm eski lımanların
geçmişini oranın ınsanlarına anımsattıktan son-
ra da tarihsel seferinı tamamlayarak Bodrum
Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin nhtımına bağlana-
cak...
360-TAG'ın bu anlamlı, özverili ve heyecan
verici projeleri, Anadolu uygarlıklarına ve özel-
likle "denizlerin büyülü tarihine" yakınlık du-
yanlardan ilgi ve destek bekliyor.
(tletişım: info@~i60derece.info)
YARINDAN iTlBAREN GÖSTERİMDE
Gönül Yarası 'nın
galası yapıldı
AYÇA TEZER
Yavuz Turgul'un, gösterimde oldu-
ğu dönemlerde büyük ilgi gören 'Eşkı-
ya' filmindeıı sekiz yıl sonra çektiği ilk
film olan 'Gönül Yarası'nın galası ön-
ceki akşam yapıldı. Lütfi Kırdar Kong-
re ve Sergi Sarayı'nda yapılan galaya
filmin yapımcısı ve oyuncularının ya-
nı sıra sinema dünyasının ünlü adları da
katıldı. Yarından itibaren gösterime gi-
recek olan "Gönül Yarası", Türk sine-
masının önde gelen sanatçılarından Şe-
ner Şen'in ödüllü filmi "Eşkıya"dan
sonraki ilk filmi olmasıyla da dikkat
çektı "Gönül Yarası" ekibi Eğitim
Gönüllüleri'yle birlikte Türkiye'de bir
ilki gerçekleştirerek filmin gala geliri-
nı Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vak-
fı'na bağışladı.
On yıl boyunca vakfın etkinliklerine
destek veren büyük bağışçı ve katılım-
cıların davet edildiği gala Arçelik, Aygaz
Fiat-Tofaş, Ford Otosan ve Opet'in spon-
sorluğuyla gerçekleştirildi. Gecenin açı-
Yapımcıhğını
Mine Vargı,
Ömer Vargı
ve IYlustafa
Oğuz'un
üstlendiği,
Yavuz
Turgul'un
yazıp yönettiği
filmde, Şener
Şen, Meltem
Cumbul ve
Tinıuçin Esen
rol alıyor.
lış konuşmasını yapan Türkiye Eğitim
Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu Baş-
kanı Prof. Dr. Süha Sevük, bu projenin
eğitimin önemine inanan ve daha aydın-
lık bir geleceği destekleyen herkes için
gıırıır verici olduğu kadar, örnek göste-
rilen bir buluşnıa olduğunu da dile getir-
di. Sevük konuşmasının ardından gece-
ye destek veren sponsorlara plaketlerini
sundu.
Yapımcılığını Mine Vargı, Ömer
Vargı ve Mustafa Oğuz'un üstlendiği,
Yavuz Turgul'un yazıp yönettiği Gönül
Yarasf nda başlıca rolleri Şener Şen,
Meltem Cumbul, Timuçin Esen, Gü-
ven Kıraç, Devin Çınar, Sümer Til-
maç, Erdal Tosun ve Ecenaz Kızıitan
oynuyor. Film, tüm yaşamını Doğu
Anadolu'nun uzak köylerınde geçirmiş
bir öğretmenin emekli olduktan sonra
döndüğü tstanbul'da taksi şöförlüğü ya-
parken, bir pavyonda türkü söyleyen bir
kadınla karşılaştıktan sonra yaşadıkla-
rını anlatıyor.â
Sergi 8-18 Ocak tarihlerinde Sabahat Denizhan Sanat Merkezi 'nde
Beş sanatçının
4
Buluşma'sı
• Resimlerin yanı sıra seramik ve cam
heykellerin de yer aldığı karma sergiye
Mine Arasan, Solmaz Aksoy, Özlem
Özer, Mehmet Tekirdağ ve Engin Turgut
yapıtlarıyla katılıyor.
Kültür Servisi - Mine Ara-
san, Solmaz Aksoy, Özlem Öz-
er, Mehmet Tekirdağ ve Engin
Turgut'un bir araya gelerek
oluşturduklan 'Buluşma' ser-
gisi 8-18 Ocak tarihleri arasın-
da Sabahat Denizhan Kültür Sa-
nat Merkezi'nde görülebilir.
Karma sergide resimlerin yanı
sıra seramik ve cam heykeller
de yer alıyor. Mine Arasan ken-
dine özgü bir üslup geliştirmiş.
Bîr ;iir tutkunu
lç dünyasını, hayata bakışını
duygusal, şiirsel ve sımgesel bir
anlatımla dile getiriyor. Solmaz
Aksoy'un bir şiir tutkunu oldu-
ğunu biliyor muydunuz?.. Özel-
likle Edip Cansever onun en
çok mola aldığı istasyonlardan
birisi... Ressamın tablolarında,
eşsiz bir renk armonisi, tatlı bir
melodi, stilize edilmiş bir figü-
re, küçük bir lekeye eşlik edi-
yorsa burada şiir sevgisinin pa-
yı olmadığını kim düşünebilir?..
Resimlerinde hep o bir bitme-
mişlik duygusu egemendir, şiir
de böyle değil midir zaten?.
Özlem Özer özgün ve işlevsel
cam, seramik sanat objeleri j^a-
parken, geçmişin ru-
hunu mu sevindiriyor
bilemiyoruz.. fakat
dokunduğu her şeye
hayat verdiği besbel-
li... tşte bu bağlamda
sanatçının yaratıcı düş
dünyası kadını çeşme-
ye de dönüştürür, av-
luyada... Belki de sa-
natçunızın elleri 'sa-
natsal bir forma' dö-
nüşmüş de biz göre-
miyoruzdur kim bi-
lir'?.. Mehmet Tekir-
dağ hem senarist hem
öykücü hem ressam
hem de bir ney ustası.
Mehmet Tekirdağ'ın
suluboya resimlerinde
zarafet ve ışık yan yana gelmiş.
Duygu yüklü sezgisiyle sulubo-
ya bir hayatın nefesini üflüyor
kâğıtların üzerine... Engin Tur-
gut ise resimleri için şunları
söylüyor "Resimlerimdeşiir-
lerimin dilini ve müziğini ya-
kalamak miimkün. Benim
resmim, resmin kurallarının
dışında, resmin kurallarına
pek sığmayabilir. Fakat yaptı-
ğım resimlerimin bir dili ol-
madığını da kim söyleyebi-
Mine Arasan'ın sergide yer alan
bir yapıtı.
lir?.. Kelebeklerin rengini ve
melek dilini kullanıyorum re-
sim yaparken, iyimser oluyo-
rum, hayta oluyorum, rüsva
oluyorum, bir aşkın gülümse-
yişi oluyorum.. fakat yine de
'söyleyemem kayıkların bir bö-
cek gibi gül ya da yasemin kok-
tuğunu'..."
Sabahat Denizhan Kültür Sa-
nat Evı. Balmumcu Mahallesi
Ruhi Bağdadi Sokak No: 2 Or-
taköv / htanhul)*
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bip Başyapıt: 'Antik
Yunan Uygarlığı...
Evrensel Basım Yayın, Isviçreli araştırmacı And-
re Bonnard'ın 'Insan ve Tragedya' adlı ünlü eseri-
ni yayınladığı sıralarda, aynı araştırmacının üç cilt-
lik dev eseri 'Antik Yunan Uygarlığı'nm da yayıne-
vince basıma hazırlanmakta olduğunun müjdesini
vermişti.
Verimine her zaman saygı duyduğum bir yayın
kuruluşu olmasına karşın, Evrensel Basım Yayın'ın
bu müjdesini o günlerde, kuşkuyla olmasa bile, ha-
fiften - hani, ya herhangi bir engelle karşılaşılırsa!
gibilerinden! - bir yürek çarpıntısıyla karşıladığımı
itiraf etmeliyim. Ama artık ne kuşlulara, ne de çar-
pıntılara gerek var. Çünkü Andre Bonnard'ın antik-
çağ Yunan uygarlığı üzerine kaleme alınmış en te-
mel eserlerden biri olan 'Antik Yunan Uygarlığı', ar-
tık nefis bir baskıyla ve Kerem Kurtgözü'nün her
bakımdan örnek alınması gereken çevirisiyle eli-
mizde. Böyle eserlerin çevirisine tanış olanlar ya da
konunun uzmanları, bu tür araştırmaların başka dil-
lere aktarılması bağlamında kavramları ve terimle-
ri doğru kullanmanın ne denli önem taşıdığını, ve
kavramsal düşüncenin henüz yeterince kök salma-
dığı ortamlarda da bu işin ne kadar çetin olduğu-
nu çok iyi bilirler. Kerem Kurtgözü, 'Antik Yunan
Uygarlığı'nda bu çok zor işin üstesinden gerçekten
hakkıyla gelmiş.
'Antik Yunan Uygarlığı' için biraz yukarıda 'ar-
tık...elimizde.' diye bir söylem kullandım. Ama bir
başka bakımdan bunun ne ölçüde böyle olduğu, ya
da böyle bir başyapıtın kitapçılarda ne ölçüde ken-
dine yakışır bir yer bulduğu epey tartışılabilir. Zira
çok şık bir kutu içersinde satışa sunulan ve her ki-
tapçı vitrini için başlı başına bir süsleme sayılabi-
lecek bu eserin vitrinlerde görünmesiyle kaybol-
ması, neredeyse bir oldu. Çok kısa bir sürede 'An-
tik Yunan Uygarlığı' da kimi benzerleri gibi, kitapçı
dükkânlarının iç kısımlarında, ait olduğu - ve ancak
özellikle ilgilenenlerin bulabilecekleri - seksiyonda-
ki yerini aldı.
Bu durum, aslında kültüre ve kültürümüze ne ya-
zık ki bize özgü bir yanlış bakış açısının yeni bir gös-
tergesinden başka bir şey değil. Çünkü biz, onyıl-
lardır kendi kültürümüze ve onun geçmişine sen-
tezci değil, fakat ayıklayıcı ve ayrımcı bir bakış açı-
sıylaeğilmekteyiz. Bugün kendi kültürünün köken-
lerini Mezopotamya'da aramakta ve bulmakta hiç-
bir sakınca görmeyen Avrupa'nın aksine, bizim kül-
türe bakış açımız bağlamında en önem taşıyan nok-
ta, sanki ne olduğumuzu değil, fakat ne olmadığı-
mızı iyi saptamak! Böyle bir bakış açısı doğrultu-
sunda, 'Antik Yunan Uygarlığı' gibi bir başyapıt da,
ancak Yunan uygarlık tarihi ile ilişki kurmak isteyen-
leri birıncil olarak ilgilendirecektir!
Bu anlayış, aynı zamanda kendi kültür tarihimi-
ze değgin bakış açımızdaki gaflet noktasını belirle-
mektedir. Çünkü en canlı köklerini Homeros'ta bu-
lan, 'lliada' ve 'Oysseia' ile tragedyalar çağına,
oradan trajik düşüncenin doruk noktaları olan
Aiskhhilos, Sofokles ve Euripides ile modern Ba-
tı düşüncesiyle köprülen kuran antik Yunan kültü-
rü ve uygarlığı, gerek coğrafya, gerekse toplumsal
bağlamda Anadolu'nun ve Ege'nin kültürel geçmi-
şinden de bağımsız düşünülemeyecek bir bütün-
dür. Aynı durum, bugün 'Anadolu kültürü' diye ad-
landırdığımız kültürel bütün için de geçerlidir. Yani
Anadolu kültürü diye bir olguyu da Yunan kültürü-
nün öncesinden ve sonrasından bağımsız, yapay
bir yalıtılmışlık içersinde üretken kılabilmek, ola-
naksızdır.
Değerli bilim adamımız Taner Timur, 'Antik Yu-
nan Uygarlığı' için kaleme aldığı önsözünde:'... Yok-
sa geri kalmışlığın eziklikleh içinde hep ileriye bak-
ma telaşımız, bizlere tarihi referanslarımızı tama-
men unutturdu mu? Yoksa XIX. yüzyılın yarattığı ki-
mi saplantılarımız, sadece geleceği değil, geçmişi
görmemizi de mi engelliyor?' diye sorduktan son-
ra, şöyle bir saptamaya ve soruya da yer vermiş :
"Yunan Antikitesi'nden 'tarihi referanslarımız' ola-
rak söz etmem kuşkusuz birçok okuyucuma garip
gelecektir. Etnik vurgulu bir kültür egemenliğinin
neredeyse Türk olmayan her şeyi 'öteki' olarak
damgaladığı birortamda böyle biriddia elbetteki şa-
şırtıcıdır. Fakat, yanlış mıdır?"
Evet, yanlış mıdır?
e-posta: ahmetcemalcisuperonline.com
acem20(" hotmail.com
Genç foto muhabîrlerine çagrı
• Kültür Servisi - World Press Photo, genç
foto muhabirlerini ve belgesel fotoğrafçılan
Amsterdam'da düzenlenecek Master Class
seminerine çağırıyor. Türkiye başvurulan 1
Şubat'a kadar Fotoğraf Vakfı'na yapılacak
olan ve World Press Photo Foundation'ın
(WPPH) 1994 yılından beri düzenlediği Joop
Swart Master Class seminerlerine bu yıl da
farklı ülkelerden çok sayıda fotoğrafçı
portfolyalarıyla başvuracak. 30 yaşın altında
foto muhabiri ve belgesel fotoğraflarına açık
olan Master Class'a seçilen 12 fotoğrafçı,
nisan ayında açıklanacak. Kasım ayında
yapılacak seminer, haber ve belgesel fotoğrafın
dili, etik ve teknik sorunlannı içerecek.
Bugün
• AKBANK KÜLTİJR SANAT
MERKEZİ'nde saat 20.00'de 'Rob van
Bavel Trio' konseri. (0 212 252 35 00)
M OKAN ÜNİVERSİTESİ konferans
salonunda saat 13.30'da 'Sunay Akın'
söyleşisi. (0 216 325 4H_ 18)
• MİMAR StNAN GÜZEL SANATLAR
ÜNtVERSİTESİ'nde saat 19.30'da 'A.
Adnan Saygun'u Anma' konseri.
(0 212 252 16 00)
M NARDIS JAZZ CLUB'ta saat 21 30-
00.30'da 'Group Passiflora' konseri.
(0 212 244 63 27)
• İJMRANİYE KÜLTÜR MERKEZİ
sinema salonunda saat 14.00-16.00'da
konuşmacı Niyazi Fırat Eres, konu 'Kişisel
Gelişimde Sporun Etkisi' semineri.
(0 216 443 56 00)
• YENİ MELEK GÖSTERİ
MERKEZİ'nde saat 21.00'de 'Kıraç konseri.
(0 212 244 97 00)