Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
a
w
3
a>61)
Erdoğan
dünyaya
: "Türkiye'yi
oçıyonts..."
Açalun da
ııı1
ıı
olsuıt,
ıırık ını
kapalı mı?
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Başkanlık sistemi
padişahlığı getirirmiş...
"Bıçkın Sultan I. Tavvio!"
İrfan
Yeni yıla girerken Prof.
Dr. Leziz Onaran,
ortaöğretim yıllarında
okuma kitabında,
yazarını anımsamadığı
ve "ilim başka irfan
başka; atim başka arif
başka"sözünden yola
çıkan bir öyküden söz
etmişti. Istanbul
Barosu Genel
Sekreteri Avukat
Hüseyin Özbek,
yazarın Ömer Seyfettin
olduğunu belirtti.
Sıfırlama
Süleyman Ekim:
"Paradan altı,
laiklikten yedi,
-•> L demokrasiden
sekiz, özgürlükten
dokuz, adaletten on,
kalkınmadan on bir,
bağımsızlıktan on iki
sıfır attık."
A
vrupa Birliği'nin Türkiye'yeyönelikbazıuy-
gulamalarına karşı açtığı davalar AB mah-
kemesi Adalet Divanı'nda kabul gören
avukat Selim Sarıibrahimoğlu, Avrupa
Birliği ile Türkiye arasındaki müzakere sürecinin
Kıbrıs şartına bağlı bırakılmasının Avrupa Birliği hu-
kukuna aykırı olduğunu söylüyor.
Söylemekle kalmıyor; bu konudaki bilgisini Dışiş-
leri Bakanı Abdullah Gül'e de aktarıyor:
"Kanımca Avrupa Birliği'nin Kıbrıs Rum kesimi-
nin tanınması talebini 3 Ekim 2005'te müzakerele-
re başlamak için bir koşul olarak ortaya koyması
hukuken kabul edilebilir nitelikte değildir.
Şöyle ki:
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında, Türkiye'nin üye-
liği ile sonuçlanmasını öngören 1963 tarihli Ankara
Antlaşması, o tarihte AB üyesi olan devletlerin ta-
mamı tarafından imzalanmış ve kabul edilmiştir.
Bu durumda; AB'ye sonradan üye olan Ispanya,
Standstill Kuralı
Portekiz, Yunanistan ve diğer ülkelerin, AB'ye gir-
dikleri tarihten itibaren Roma Antlaşması hüküm-
lerine göre Ankara Antlaşması'nı kabul etmiş olduk-
ları, bu anlaşma ile bağlı oldukları ve ek koşul ko-
yamayacakları hukuken tartışılamaz bir gerçektir.
Bu nedenle, Yunanistan dahil AB'ye üye tüm dev-
letlerin Ankara Antlaşması'na uyma zorunluluğu
söz konusudur ve Kıbrıs şartının AB'nin ve Türki-
ye'nin önüne dayatma olarak konması mümkün
değildir.
Bu hukuki görüş, Avrupa Birliği mahkemesi olan
Adalet Divanı kararlarında yerini bulan 'Standstill
Kuralı' ile de kurumlaşmıştır.
AB Adalet Divanı bu konuda; 'Katma protokolün
41. maddesi uyarınca, mevcut bir hakkı geri alacak
yeni ulusal sınırlamalartanzim edilemeyeceğine ve
standstill yani mevcut hakların kötüleştirilememesi
prensibinin uygulanacağına' karar vermiştir.
Görüldüğü üzere, hukuki açıdan değerlendirme
yapıldığında; Avrupa Birliği'nin anlaşmalar, proto-
koller ve sair mevzuat hükümleri çerçevesinde üze-
rine düşen tüm yükümlülükleri yerine getiren Tür-
kiye'ye tam üyelik için geciktirilmeksizin kısa süre-
de birtarih vermesi gerekmekte olup, mevcut hak-
ların kötüleştirilememesi ve kazanılmış hak prensi-
bi uyarınca Kıbrıs şartı ve sair dayatmalar uygula-
ma hakkı bulunmamaktadır.
Avrupa Konseyi, 17 Aralık 2004 tarihli bildiride
Türkiye'nin Avrupa Birliği müzakerelerine katılım
sürecini açıkça Ankara Antlaşması'nın adaptasyo-
nu olarak kabul ettiğini ilan etmektedir.
Ankara Antlaşması'nda ise müzakereler için Kıb-
rıs şartı bulunmamaktadır veayrıca'Standstill' Ku-
ralı gereği de böyle bir şart konulamaz."
Maas
Mehmet Âli Kılınç: "Yeni
düzenlemeye göre Türk
Silahlı Kuvvetleri'nden
emekli olup Türk Hava
Yolları'nda çalışan
pilotların emekli maaşı
, kesiliyor da
r
milletvekilliğinden
emekli olduktan
sonra yurtdışında
hainliğe başlayanların
emekli maaşı neden
kesilmiyor?"
SESSlZSEDASIZO) Sorgun'da binlence ağaç kesilecek
Manavgat çayının Akdeniz'e dökül-
düğü Sorgun'da 300 yıllık fıstıkçamla-
rından oluşan ormanda, golf sahası ya-
pılmak isteniyor. Birileri sopayla topa
vursun diye binlerce ağaç kesilecek.
Birileri bu katliamı gerçekleştirirse ke-
silen ağaçların bedelini de doğa, örne-
ğinbirtusinamidemutlakaödetecektir!
Size 'Aleviliği Öğretin'
Diyen Oldu mu?
MURTAZADEMtR
Türkiye insanı, elini kolunu
bağlayan ırk, din, mezhep
prangalarını koparmadıkça
küresel güçlerden birine mah-
kûm olacaktır. Bunun AB,
ABD veya Rusya olması so-
nucu değiştirmez. Toplum,
usundaki geri prangaları ko-
paracak, demokrasi ve laikliği
içselleştirecektir: En çok da
Aleviler ve diğer ezilenler!..
Türkiye devleti din işlerine
milli gelirinin yüzde 2'sini, Ar-
Ge'ye yüzde 0.5'ini, eğitime
ise yüzde 1.7'sini ayırmakta-
dır. Salt bu veri bile Türkiye'nin
temel tercihini ve yoksulluk kı-
sırdöngüsünü deşifre etmek-
tedir. Sorun bu kapsamda ele
alındığında, örgütlerimizin
"Aleviliğe ve cemevlerine ya-
salstatü tanıyın" sloganı, hak-
lılığına karşın salt mezhebi
önermeleri neden\y\eAlevi fel-
sefesinin gereksinimini yan-
sıtmaktan uzak kalmakta; Ale-
vi olmayan, ancak soruna in-
san hakları ve eşitlik temelin-
de bakan insanların sempati-
sini kaybetmemize neden ol-
maktadır. Sistemin tamamı
bozuk olan binlerce çarkın-
dan, salt Alevilik çarkının dü-
zeltilmesini istemek, mezhep-
çi devlet olgusundan bunca
acı çekenlerin düşüncesi ola-
maz! Koca Haydar'ın "Bozuk
düzende sağlam çark olun-
maz" özdeyişini unutmayalım:
Bozuk olan çarklar, sağlam
olanı bozar ve kendine ben-
zetir! Bu yüzden sorunumuz,
daha geniş bir tarife, daha
özenli ve kapsamlı bir dile ih-
tiyaç duymaktadır.
örneğin bizim söylemimiz,
mezhep çelişkisini arttırma-
malı; dinciliği meslek edinen-
lerin fırsat aradıkları bir sonu-
ca neden olmamalıdır. Kaldı ki
"demokrasi ve laiklik tüm ku-
rumlanyla toplumsal yaşamı-
mıza girmediği sürece: 'Alevi-
liğin tüm hakları tanınsa dahi'
bunların sözden öteye hiçbir
değerinin olmayacağını" bil-
mek zorundayız. öyleyse
"Aleviliğin yasal güvenceye
alınması ve cemevlerinin i-
nanç merkezi olarak tanınma-
sı" hakkı, en genel anlamda
insan haklarının ve onu yaşa-
ma özgürlüğünün bir parçası
ya da sonucu olarak gelmiyor-
sa ve ayrımcı politikalara tabi
tutulan tüm yurttaşlarımızı
kapsamıyorsa kalıcılığı da ol-
mayacaktır! Sorunun demok-
rasi ve laiklik normları yerine,
salt Alevi-Sünni rekabeti ara-
lığında ele alınması; örnek ola-
rak, "Diyanet'e veriyorsun, bi-
ze de ver; okullarda Sünniliği
öğretiyorsun, Aleviliği de öğ-
ret; imamlara maaş veriyor-
sun, dedelere de ver!.." gibi
çıkar gözeten istemlerin Alevi-
liğin istemleriymiş gibi göste-
rilmesi doğru değildir. Alevile-
rin inanç üzerinden çıkarsağ-
lamak gibi bir gelenekleri yok-
tur! Bu yüzden yukarıda söy-
lenen "haklar" ve benzerlerini
sistemin kendisi önerse dahi
geri çevrilmelidir. Nitekim
MEB, "önümüzdekiyıldan iti-
baren Aleviliğin, 'Islamınmis-
tik bir tarikatı-yorumu' teme-
linde, zorunlu din dersleri
kapsamına alınacağını" açık-
ladı... Bir bakıma, "Madem i-
nanç eşitliği istiyorsunuz, öy-
leyse buyurun, ama kuralları
ben koyarım" dedi ve "Ceme-
vi cümbüş evi" diyen Sünni
DİB'nin tanımladığı ve özün-
den saptırdığı Aleviliği "öğret-
mek" üzere hazırlık yapmaya
başladı. Çağdaş Türkiye pro-
jesi için, Alevi inancı ve Ana-
dolu felsefesi için bundan da-
ha vahim, daha tehlikeli bir
tehdit olabilir mi?
"Türkiye Aleviliği tanımıyor,
ama Almanya okul müfreda-
tına bile aldı" diyen, bunu Ale-
viliğin kazanç hanesine yazan
Alevi sözcüsü arkadaşlarımız,
ne büyük bir yanılgı içinde ol-
duklarını gördüler mi acaba?
Bizim yarışımız bilim ve insan-
lık yarışı olmalı; öyle değil mi?
Din, mezhep yarışıyla kalkı-
nan, barışık ve mutlu olan bir
tek ülke var mı? AB'nin gözü-
nü boyamak isteyen hükümet,
fırsatı ganimet bildi ve Alevilik
dersi tuzağını önümüze kur-
du; Alevi-Sünni çelişkisini art-
tırmayı ve türban olayında ol-
duğu gibi, siyasi çıkar elde et-
meyi planlıyor!
Devletin tepesinde oturan-
larneyapıyor? Gözetliyor: Du-
rumdan vaziyet çıkarmayı
bekliyorlar. Her toplantıdan
sonra "irtica tehdidi"r\den söz
ediyorlar, ama bataklığı birtür-
lü göremiyorlar. Hiçbir kuşkum
kalmadı ki irticaı var eden ku-
rumlarasessizkalıpsonucuna
itiraz eden statüko, sadece
kendine hizmet ediyor, Türki-
ye'ye değil!..
Aleviler hiç kimseden ço-
cuklarına din dersi verilmesini
istemedi. Bunun adı inançsal
jenosittir! Ebeveynin isteme-
diği inancı, çocuklarına öğre-
temezsiniz! Böyle bir uygula-
ma sadece laikliğe, insan hak-
larına değil; devletin imzaladı-
ğı Uluslararası Çocuk Hakları
Sözleşmesi'ne de aykırı olur;
AlHM'den döner ve devleti
mahkûm ettirir.
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicaku"turk.net
ÇİZGÎLÎK KÂMİL MASARAC1 kamilmasaracitı mynet.com
H A R B t SEMİH POROY semihporoyuı yahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA hayatepikı mynet.com
PARTINIZDEig:
RÜŞVETÇILERIN
SAYISI
DAHA
ARTACAKMI
SAYIN
BAYKAL
OH BE
KABUSMUŞ
HIAAAA NEYSE KI SERCEK
HAYATTA
BÖYLE
SORMU-
YORLAR!..
TARİHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAN 6 Ocak ıvww.rnurntaz-ariJnm. com
TC
KADIKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
2004/877 Vesayet
Mahkememizce verilen 23.11.2004 tarih ve 2004/877 Esas,
2004/1256 Karar sayılı karar ile Daniyel ve Bahara oğlu, 1921 d.lu
Aııjel Muaraf'a TMK. 405. maddesine göre vesayet altına alınarak
kendisine Vivian Küçükkazes vasi tayin edilmiştir.
İlan olunur. 28.12.2004
Basın: 179
G/Zl/CO /72U.MN
1943'TE BUGÜN, Y0Nİ BİR İTALYAU SİLAHINtN K£-
SİMLERİ BASINfi OAĞlTtLDI. H.dÜNYA SAVAŞt
SÜGSRKEN, İTALVAN PEUIZ KUİA/STLSK.İ, "GİZ-
U" OLDU&U SÖYLENeN SİI-AUI, P&OPAGANDA
AMACIYLA KuU-AUtyoRDU!BİftMAÇ AY İÇİNOB
AYNl SllAHIN APİÇLBRİ t>B İTAL-YAN KEUTLBfiİ-
NİU bUVAZlARINDA GÖftÜt-ECEKTİ. MİUİ OBNİZ-
ALJI YA PA BÜyÜK TORPİt- DEMBBİLeCEIC. BİR.
SU ALTt SİlAH/yp/ BU. IÇj PATlAYICI A4ADPE
DOLU OLAN Sit-AHlN ÜSTİİNE İKİ BALIKADAM
OTURUP, YONueNDİfiiYOfl; HBDEFe COAC YAIC-
LAŞILDIĞINDA DA AyBtLIP yÜZEeetC GERÎ
CÖNÜYORLAROI. İSABBT ORANt ÇJOK BÜYÜK
OCAti SİL4MN, SAVAŞTA GENİÇ SİR l<UJLUWMfl
ALAHI SULUP BULMiyACA&i gMMİyoePU
DÜZ ÇİZGİ
ÜMtT ZİLELİ
Oiktatörlük!
Başkanlık Sistemi ile ilgili ince manevraları(!) izliyor
musunuz?
Tayyip Bey böyle bir "geçiş" için yanıp tutuştuğu-
nu geçenlerdeyaptığı, "Bürokrasi önümüzü tıkıyor"
şeklindeki veciz açıklamasıyla ortaya koymuştu! TB-
Mlvl Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise
zaten uzun süredir, alakalı alakasız sorulan her soruya
"Başkanlık Sistemi" yanıtını yapıştırıveriyordu. Ardın-
dan Adalet Bakanı Cemil Çiçek de koroya uygun bir
yerden katılıverdi...
Medyadaki "iliştiıilmiş takım" durur mu; Başkan-
lık Sistemi'nin aslındaTürk ruhuna ne denli uygun ol-
duğunu yazıp söylemeye başladılar. Hatta o denli ileri
gittiler ki; Başbakan'ın birkaç ay içinde yepyeni bir ana-
yasayla halkın karşısına çıkabileceğini bile söylediler!
Ne kadar kolay değil mi:
- Hoş geldin Başkan Baba!
Tayyip Bey'inpekmüthişadamları, parlamentersis-
temden "Başkanlık Sistemi"ne geçişin köşe taşlarını
aslında çok önceden "Kamu Yönetimi Reformu" ile
döşemeye başlamışlardı. Çünkü yeni sistemin olmaz-
sa olmaz şartlarından biri yeni anayasa ise, diğeri de
toplumsal yapının yerel yönetimlere ağırlık verecek şe-
kilde değiştirilmesiydi.
- Yani "Federatif" bir yapıdan söz ediyoruz!
• • •
Tam bu noktada, Başbakan Tayyip Bey'in "tüm
adamlarınm" ileri sürdüğü gibi, ABD'deki sistemin
değil Türkiye'de dünyanın hiçbir ülkesinde uygulana-
mayacağını, ABD'nin bu sistemi neredeyse 200 yıl ön-
ce halkını eğiterek yerleştirdiğini, o sistemin bile son
zamanlarda Başkan'ın kuklası haline geldiğini, ayrıca
gerçekte yüzde 25 civarında oyla parlamentonun yüz-
de 65'ine hâkim olan AKP'nin hangi cüretle toplumu
"tek adam" yönetimine götürmeye kalkıştığını şimdi-
lik bir yana bırakalım! Bir yurtseverin, emekli general
Sedat //Zıan'ın, karşılaştırmalı olarak yaptığı incele-
mesine bakalım. llhan, Amerikan sistemini birbütün ha-
linde inceledikten sonra bizzat onların işaret ettiği ger-
çeği vurguluyor:
- Birçok ülke bizimkine benzer yönetim şeklini de-
nemiş bulunmaktadır. Ancak hiçbiri uzun sürmedi.
(American Government, By VVilliam A. McClenag-
han, Oregan State University, 1988.)
Yazının tümünü bu sütuna almak olanaksız. Sonuç
bölümüyle yetinelim:
- Unutmamamız gereken birgerçek var. Türk in-
sanı demokratikleşme fırsatını yakalayamadığı
için; dernek, vakıf, oda, kurum, kuruluş, siyasipar-
ti ne olursa olsun, bir başkan seçtikten sonra o-
nun peşinden yıllarca sürüklenir ve sağlık nede-
niyle ayrılana kadar başkanını korur. Insanımızın
bu huyunu bilen açıkgözler de bir başkanlık ele
geçirdikten sonra yine yıllarca oraya, Anadolu de-
yimi ile sülük gibi yapışarak gitmemek için insa-
nını istismar eder. Yine düşünmemiz gereken bir
diğer deneyim ise 1980 ihtilalinin getirdiği bugün-
kü, yukarıdaki özelliklerin hiç birisini içermeyen
1982Anayasası'dır. Demokratikleşme gereğinden
uzak tutulan halkımız, bu ihtilaliyapanlan ve onun
anayasasını yüzde 92 çoğunlukla desteklemiş, ih-
tilalin liderini 7 yıl cumhurbaşkanı olarak kabul et-
miştir.
Demokratikleşme ve onun eğitimi konusunda
birönlem önerilmediğine ve halkın genelyönetim
anlayışı değişmeyeceğine göre; birbaşkanlıkyön-
teminin kabulü halinde diktatörlük kaçınılmaz
olur.
Paramparça olmuş, efendilerinin emir ve komutasın-
da bir ılımlı Islam diktatörlüğüü!
Güler misin ağlar mısın!
Çok güldüm... Zaten daha önce de çok gülmüştüm!
Nokta dergisindeki köşesine yazdığı yazılar önce be-
nim elime gelir, gözlerimden yaş gelene kadar kahka-
ha atardım... Ama o müthiş yazılar kitabın yalnızca kü-
çük bir bölümünü oluşturuyor. Okurken "acı acı" gül-
düğüm, ";ştefa/zöuyuz"dediğim, mutlaka yazılarım-
da kullanmaya karar verdiğim, altını çizdiğim o kadar
çok bölüm oldu ki, yeni bir kitap daha almam lazım!
Onu, Metin Uca'yı hepiniz tanıyorsunuz. Sevgili Me-
tin, ilk kitabı "Her Tuzluğum VarDiyene Hıyarla Ye-
tişemedim"tie, sizi gülmekten ağlatacak bir mizah
şaheseri yaratmış! Siz zaten hangi hale gelmiş, getiril-
miş bir ülkede yaşadığımızı gayet iyi biliyorsunuz ama
olsun, Metin Uca başımızdakileri topluca huzurunuza
getiriyor! (Epsilon Yayınları)
e posta: umitzilelic gmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
SOLDAN SAĞA:
1/ Yetişkinler-
de, heyecan ve "•
doyumun yal-
nızca çocuklar-
la yaşanması
bıçıminde gö-
rülen cinsel
sapma. 2/ Aynı
ahır adına ko-
şan yarış atları-
na verilen ad.
Kars'ın doğu-
sundakı ünlü
eskiçağ kenti. 3/Birno-
ta... Çözümleme. 4/Ya-
rarlanılan uygun ko-
şul. . Silisyumelemen-
tinin simgesi. 5/Bir tür
taze ve tuzsuz beyaz 5
peynır. . ttalya'da ya- 6
şamış antik halk. 6/Ya-
nardağkütlelerindebu- 8
lunan, pıroksen cinsin- 9
den mineral madde... Yaz yağmuru. II "Kilâb-ı zulme
kaldı gezdiğin nazende sahralar / Uyan ey yâreli şir-i -
- bu hab-ı gafletten" (Namık Kemal)... Püskürtü. 8/
Başka birinin kullandığı sözcük ve tümceleri anlamsız
olarak yineleme. 9/ Devinimi olmayan, duruk.
YIJKAR1DAN AŞAĞIYA:
l/(,'ocukbılim. 2/Çevrebilim. 3/Tavlada "iki" sayısı...
Belli bir taşınır malın kullanımının, geri verilmek ko-
şuluyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması. 4/ Ikı
nıcelık arasındaki bağıntı... Duvar içindeki kapaksız
küçük dolap. 5/Birmüzikparçasının sonbölümü... Kı-
sa yazı. 6/Akarsu yatağı, mecra... Adları sıfat yapan bir
yapım ckı. II "Benim — olmuş dilim / Ne desem yâr
incinir" (Türkü)... Islam dininde evliliğin sona ermesi.
8/Bir adııı ya da sözcüğün baş harfi. 9/Bir kimseye ça-
lıştığı yerce verilen tatil... "Çok önemli kişi" anlamın-
da uluslararası kısaltma.
» 6