25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Erdoğan'ın son Bakanlar Kurulu toplantısında bakanlann istifalannı aldığı ileri sürülüyor AKP'de kabinegerginliğiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milletvekillerininu yeniyıldayeııi ka- bine" beklentisine karşın Başbakan Tayyip Erdoğan'ın çelişkili mesajlar vermesi, AKP grubunda gergin bir bckleyişe neden oldu. Erdoğan'ın bu- gün Cumhurbaşkanı Ahnıet Necdet Sezer ile Çankaya Köşkü'nde yapaca- ğı görüşmede de, kabine değişikliği- ne ilişkin bir liste sunması bekleniyor. Başbakan'ın kabine değişikliğine ilişkin mesajlar vermesi ve bu hafta Bakanlar Kurulu toplantısının ertelen- mesi nedeniyle, beklenen kabine de- ğişikliğinin bu hafta gerçekleşebile- ceği kulıslerde konuşuluyor. Erdo- ğan'ın 2004'ün son toplanlisında ba- kanlann istifa dilekçelerıni topladı- ğı iddia ediliyor. 59. hükümeti kur- dıığu günlerde de Başbakan'ın, bakan- ların istifalannı aldığı belirtilmişti. Ancak tarihli olan bu dilekçelcrin 6 ay süreyle gcçerli olduğu, bu neden- • Erdoğan'ın bugün aniden Sezer ile görüşme kararı alması kabine değişikliği olasılığını «- arttırıyor. Bayındırlık ve İskân Bakanı Ergezen ile Milli Savunma Bakanı Gönül'ün görevi bırakabileceği, Içişleri Bakanı Aksu'nun başbakan yardımcılığına atanabıleceği belirtiliyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mumcu'nun da devlet bakanlığına getirileceği bildirildi. le yenı istifa dilekçelerine gereksinim duyulduğıı belirtiliyor. Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile akşam yemeğinde bir araya gelme- sinin ardından kabine değişikliğine ilişkin olarak kulisler hareketlenmiş- ti. Ancak Erdoğan'ın yapmak ıstediğı bazı değişikliklere Gül'ün tepkı gös- terdiği öğrenildi. Özellikle Devlet Ba- kanlan Ali Babacan ve BeşirAtalay'ın görevden alınmasına Abdullah Gül'ün karşı çıktığı ıleri sürülüyor. Başbakan Erdoğan'ın Gül ile ger- ginlik yaşaması üzerine Safranbo- lu'da "Kabine 2 yüdan beri başany- la çaüşıyor" mesajı verdiğı savunu- luyor. Erdoğan'ın, aynı konuşmasın- da "Büliin arkadaşlanmız, ben ken- dimi başanlı görmüyorum diyecck asalettearkadaşlarımızdır" sözleriy- le örtülü bir istifa çağnsında bıılun- ması da ilginç karşılandı. Bazı mil- letvekilleri, Başbakan'ın "yorulan ba- kanlardan istifa beklediğini" bclırtır ken kabineden bu çağrıya yanıt gel- memesi dikkat çekti. Sezer ile ani görüşme Başbakan Erdoğan dün AKP grup toplantısının ardından TBMM'de ve Başbakanhk'ta birçok bakanla ayn ay- n görüşrü. Akşam da AKP Genel Mer- kezi'nde MYK'yi toplayan Erdoğan'ın yeni kabineye ilişkin çerçeveyi belir- lediği öğrenildi. Erdoğan'ın bugün Çankaya Köşkü'ne yapacağı ani ziya- ret de, söz konusu beklentileri güç- lendirdi. Erdoğan yann yapması gere- ken olağan görüşmeyi Rize zıyaretı nedeniyle bir gün erkene aldı. Erdo- ğan daha öncekı şehir dışı ziyaretlerı nedeniyle Sezer ile olan haftalık gö- rüşlerini erteliyordu. Başbakan Erdoğan'ın, dün akşam Bilkent Otel'de gerçekleştirilen Tü- keticiyi Bılinçlendirme Kampanya- sı tanıtım galasında da görüşmeye ilişkin soruları yanıtlamaktan kaçın- ması dikkat çekti. AKP kulisınde, Başbakan'ın kabine değişikliğine karar vermesi durumun- da 4 bakanın görevden ahnabileceği, 2-3 bakanın görev yerinde ise değişik- lık olabıleceği belirtiliyor. Sağlık so- runlan nedeniyle Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen ile Milli Savun- ma Bakanı Vecdi Gönül'ün görevi bı- rakabileceği dile getirılirken Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un da de- ğiştirilebileceği ifade ediliyor. Mumcu devlet bakanlığına... tçişleri Bakanı Abdülkadir Ak- su'nun Başbakan Yardımcılığı'na, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun devlet bakanlığına kay- dınlabileceği belirtiliyor. Kabineye ye- nı gırebilecek mılletveki İleri arasın- da Genel Başkan Yardımcıları Den- gir Mir Mehmet Fırat ile Nazım Ek- ren, lstanbul Milletvekili NimetÇu- bukçu ve AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik'in adı geçiyor. YENİ SİYASET YAPILANMASI TeşMlatsız parûformülü çeMşrneyarattı BÜLENT SAR1OĞLU ANKARA - Başkanlık sistemıni tartışmaya açan AKP yöneticileri, diğer yandan parti içinde "teşkilatsız si- yaset yapılanması" konusunda mücadele veriyor. ABD ve bazı Avrupa ülkelerindeki modelden esinle- nerek "teşkilatların kaldınlmasınr öneren parti yöne- ticilerine çok sayıda milletvekili destek veriyor. AKP Genel Başkan Yardımcılan Dengir Mir Mehmet Fırat ile BülentGedikli'nin basına kapalı toplantılarda gün- deme getirdiği öneri, il başkanlannın tepkısine neden olmuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın il başkanlan toplantısında, "Böyle bir proje gündemimizde değfl" demesine karşın çok sayıda milletvekilinin, "AB'ye uyum" kapsamında bu siyaset modelinin belirlenme- si için parti yöneticilerine destek verdiği öğrenildi. Afyon milletvekili ReyhanBalandı'nın partiden ayrıl- masına neden olan süreçte gündeme gelen olaylar da bu tartışmayı besledi. AKP yöneticileri, teşkilatların ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ kaldınldığı modelde, • Teşkilatla sorun yaşayan parti yöneticilerinin gündeme getirdiği "Avrupalı siyaset yapılanması" görüşüne çok sayıda milletvekili destek veriyor. Genel Başkan Yardımcısı Fırat, "Teşkilatlar, tek parti döneminden kalma bir gelenek. Üyelik sistemi yeniden kurulmalı" dedi. partinın "think- thank" olarak adlan- dırılan düşünce kuru- luşlanyla ortak çalış- ma yapmasını, seçim döneminde gönüllü sivil toplum örgütle- rinin partilere katkı sağlamasını öngörü- yor. AKP Genel Baş- kan Yardımcısı Den- gir Mir Mehmet Fı- rat, gündeme getir- dikleri yeniden yapı- lannıanın mutlaka tartışılması gerektiği- ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ni söyledi. Fırat, tar- ^ " tışılmasını istedikleri modeli şöyle anlattı: "Hâlâ 1930'lu yıllann Halk Fır- kası yapılanması devanı ediyor. Üyelik sistenıi oturtu- lamamış. Partilerin en önemli temel unsunı, tcnıel taş parti üyeliğidir. Üyeler teşkilatlardaki kademelerin oluşmasına katkı sağlanıalı, delege sistemini bunlar ye- rine getirmeli. Bizdc maalesefonu parti organları ya- par; işine geldiğini yazar, gelmediğini yaznıaz. Ben di- yonını ki, Türkiye'de seçimi yürüten bağunsız kuruluş var, Yüksek Seçim Kurulu. Üyelik kaydını bunlar yü- rütebilir. Üyelik aidatı tahsilatı bunlar vasıtasıyla yapı- labilir." AKİ> Grup Başkanvekili Faruk Çelik ise il ör- gütlerinin siyasete katılımı sağladığını belirtcrek "Bu Nİyaseti bitirebilecek bir öneri. Öyle il başkanlan seç- meliyiz ki, dedikodulan önlesin, halka, partilerin der- dini anlatsın. Dedikodu üretiliyor, kirlilik yaraulıyor diye teşkilat kapatüacaksa sanayi tesisleri de havayı kirletiyor diye kapatılacak mı?" görüşünü dile getirdı. Mahkemede ressam dönemi Basında ressam dönemini başlatacak olan 5271 sayüı CMUK'un 'ses ve görüntü alıcı aletlerin kul- lanınıı yasağı' başlıklı 183. maddesi, nisan ayında yürürlüğe giriyor. Ankara 11. Ağır Ceza Mahke- mesi'nde yasa yürürlüğe girmeden önce bir deneme çizimi yapan Devlet Opera ve Balesi dekoratör ressamlanndan Nihat Kahraman'ın çalışmasını avukatlar ve salonda bulunanlar merakla izledi. Ba- zı duruşmalann çok kısa sürdüğünü belirten ressam Kahraman, "Daha pratik olnıası açısuıdan pas- tel veya suluboya teknikleri kullanarak mahkemenin havasım yansırmaya çalışacağız" dedi. (AA) Baykal hükümete yüklendi AB 'nin alacaklan 3 EUm Uen sonra tahsil etmeye başlayacağını savunan CHP lideri, '10yü boyunca vereceğiz, sonra alacağız, o da belki' dedi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkanı De- niz Baykal, AKP hükümetinin başarısız bir AB politikasının yansımalarının 3 Ekim'den iti- baren hissedileceğini belirterek "AB'ye 10 yıl boyunca vereceğiz, 10 yıl sonra alacağız, o da belki" dedi. Baykal, dünkii grup toplantı- sında AKP hükümetinin Irak, ekonomi ve AB politikalarını eleştirdi. Başbakan Tayyip Er- doğan'ın 17 Aralık'ta alınan ka- rarda Türkiye'ye yönelik kalıcı kısıtlamalann yer aldığının "far- kına varmadığınr kaydeden Bay- kal, "Sonra ortaya çıktı ki, başın- dan beri kalıcı kısıtlamalar ora- da duruyor. CHP'yi dinledikten sonra anladı ve ondan sonra da AB'ye nota verdi" diye konuştu. Baykal, Güney Kıbrıs'ın "An- kara'da temsilcilik açarak bay- rağuu dalgalandırmayı, gemileri- nin Türk limanlannı kullanma- suu, Kıbns'la ilgUi konuların ken- dileriyle görüşülmesini isteyebile- ceğini" ifade etti. Türkiye'nin 17 Aralık'la bir- likte "Ne elde edeceğini en erken 10 yıl sonra göreceği bir sürecin içinegirdiğini'' bildiren Baykal şu görüşleri dile getirdi: "Eldeedi- lecekler tanı üyelik dışında da bir ilişki biçinıi olabiliı; kalıcı kısıtla- malarla sınırlandırümış bir tam üyelik olabilir, farklıbir ilişki ola- bilir. Bunlar belli değil, olacaklar gelecekte görülecek. Alacaklar 3 Ekim'den itibaren tahsil edilme- ye başlanacak, biz ne alacağunı- zı en a/10 yıl sonra göreceğiz. Bi- ze' Salam, pastırma, sucuk dilim- leri gibi, ver, ver' denecek. 10 yıl vereceğiz, 10 yıl sonra alacağız belkı..." Baykal, Fransa'nm 2007'den sonra üye olacak ülkelerle ilgili bir yasa çıkarma hazırlığını baş- lattığını ve son karan Fransız hal- kının vereceğini belirterek "Bize zafer. başarı denilen tahlo bu. tyi, ivi olacak denilen tablo Itu" dedi. DİN TARTIŞMASI îmam haûpleri Ecevit kapatmadı 9 ANKARA(Cumhuriyet Bürosu)- RahşanEcevit'in "Din elden gjdiyor" açık- lamasıyla başlayan tartış- ma büyüyor. Dışişleri Ba- kanı Abdullah Gül'ün "Ecevit döneminde imam hatipliselerikapaüldr söz- lerine tepkı gösteren Rah- şan Ecevit, bunun doğru olmadığını açıkladı. Rah- şan Ecevit, "Kapanlmak şöyle dursun yenileri de açıldı" dedi. Rahşan Ecevit SKY Türk televizyonun canlı yayınında misyonerlik ça- lışmalannm hız kazanma- sından duyduğu rahatsız- lığı dile getirdi. Türkiye'de kiliselerin sayısının çok arttığını vurgulayan Ecevit, birçok Müslümanın din de- ğiştirmeye başladığını kay- detti. Ecevit, Gül'ün açık- lamalanna da şu sözlerle tepkigösterdi: "Ecevit hü- kümetleri zamanında imam hatip Hseleri kapaul- madı. Kapatılmak şöyle dursun, yenileri de açıldı. Bu yenileri açılırken de ga- yettabüihtiyaçlargözönün- de bulundurularak açıldı. Kuran kurslan deneüm al- nnaaundı." Ecevit, "Din elden gidi- yor, endişesini duyması ge- reken parti DSP mi olma- lı" sorusuna da, "Bana ka- lırsa bu endişeyi AKP'nin duyması gerekîrdi Ne hik- metse onlar duymadılar. Zannediyorum, onların duymayış nedenleri de şid- detle AB'ye girme arzula- rı idi ve bu nedenle Türki- ye'de böyle bir serbestlik, böyle bir rahat ortam oluş- tu bu konuda. Böyle bir şey nasıl söylenir benim gi- bi bir kimse laralından de- mekyanhş olur. Çünkü biz inançlara saygılı laiklikslo- ganıyla geldik parti ola- rak din konusunda" ya- nıtını verdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Laiklik ve din konusunda teorık bir çerçeve çizmek niyetinde değilim. Ben Türkiye'deki anlayışlar üzerinde durmak istiyorum. Son olarak Rah- şan Ecevit'in gündeme getirmesiy- lebirtartışmayaşandı. Dünküyazım- da "Din elden gidiyor" söyleminde- ki anlamsız kuşkuları eleştirmiş ve bunun gerçek birtemel üzerine otur- madığını somut örneklerle ve rakam- larla ifade etmeye çalışmıştım. Bu tartışmayı başka bir bağlamda sürdürmek istiyorum. Siyaset orta- mında din üzerinden tartışmak ne kadar doğrudur? Türkiye'deki sağ- cı siyasetçilerdin konusunu hep kul- landılar ve laiklik yanlılan da onlan "di- niistismar efme/("lesuçladılar. Ger- çekten de sağcı politikacılar, halkın dini inançlarını kaşıdılar ve bu konu- daki duyarlıkları siyaset sahnesine taşıdılar ve bundan siyasi çıkarelde ettiler. Siyasi yaşamımızda dinin kullanıl- ması, demokratikleşmeye, bireyin Laiklik, Din ve Siyaset gelişip özgürleşmesine çok zarar verdi. Din, bireysel bir alan olması- na rağmen, ne yazık ki, ülkemizde si- yasetle çok iç içe geçtiği için, ka- musal alanın önemli bir unsuru hali- ne geldi. Partilerin dine yaklaşımları da oy oranları üzerinde önemli etki- leryaptı. • • • Islamiyetin siyasetle ilgisi yalnızca Türkiye'ye özgü bir durum değil. Ta- rih boyunca fslam dünyasında din ve siyaset unsuru birbirini tamamla- dı. Peygamber Hazreti Muham- med, dini tebliğ etmenin ötesinde aynı zamanda bir devlet kurucusuy- du, seçkin bir siyasi önderdi. Onu takip eden Emevi ve Abbasi devlet- leri de dinle siyasetin birbirini ta- mamladığı yapılardı. Iran'da bu ge- lenek hep sürdü. Birçok Arap ülke- sinde de din, devlet üzerinde ağırlı- ğını korudu. Osmanlı Imparatorluğu hiçbir za- man din devleti olmadı. Her ne ka- dar padişah aynı zamanda halife ola- rak kabul edilse de, dünyevi kural- lar ve ihtiyaçlar hep ön plandaydı. Bir fetva kurumu olan şeyhülislamlık hiç- bir zaman padişahlığın önüne geç- medi. Dünyevi otorite dini otorite- den güçlü oldu. Türkiye Cumhuriye- ti'nin laikliği benimsemesinde de bu geleneğin katkısından söz edilebilir. Türkiye laık bir ülke ama, Islamcı- sı da, laiği de dinle bir şekilde ilişki- sini ifade etmeye meraklıdır. Örneğin laikliğin çok sert savunucusu bazı simge isimlerin, bazı toplantılarda, "Biz Müslümanlar" diye konuşma- larına tanık olduğumda çok şaşır- mıştım. Yazılarında zaman zaman dini inançları üzerine yorumlar yap- malannı yadırgamıştım. Belki de bu, benım durumu doğru kavrayama- mamdan kaynaklanıyordu. Ben şöyle düşünüyordum: Laikli- ği savunan, dinin siyaset alanına ta- şınmasına tepki gösteren bir kimse, kendi inançlarını ya da inançsızlığı- nı toplum önüne taşımaz. Onun inançsızlığı ya da Müslümanlığı ta- mamen onun kişisel alanıdır. Cum- huriyet kurucularının bu konuda çok dikkatli bir tutum aldıklarını biliriz. Ancak sonradan bu ahşkanlık bo- zuldu, tartışma Islamiyet üzerinden yapılmaya başlandı. "Kimin Müslümanlığı iyidir?" tar- tışmasını laiklik anlayışına tamamen aykın buluyorum. "Benim dinim dün- yanın en iyi dinidir ve çağdaşlığa açıktır" diyen laikleri yadırgıyorum. Başkası da kendi dinini ya da inan- cını aynı şekilde değerlendirmiyor mu? Rahşan Ecevit, "Din doğru öğ- retilmelidir" diyor. Ancak, dinin doğ- ru öğretilmesi ne demek? Dinin kay- nakları belli. Kuran ve bazı temel ha- dis kitapları dini inancın temelini oluş- turuyor. Burada önemli olan dinin nasıl yo- rumlandığı değil mı? Dini metinlerin, dini bilgilerin çağımıza uygun yorum- lanması diye durumu ifade etmek daha doğru bir yaklaşım olmaz mı? Bunu da din adamlanna bırakmak ge- rekir. Dini çağdaşlığa uygun, insan haklarına, demokrasiye ve özgürlük- lerin gelişmesine uygun şekilde yo- rumlamak mümkündür. Tersini yap- mak da mümkündür. Unutmayalım ki, El-Kaide örgütü de dinden yola çı- karak eylem yapıyor. Iran'daki bas- kıcı rejim de dini kendisine referans olarak gördüğünü söylüyor. Burada sağlıklı çözüm, dinin siya- set alanından tamamen çıkmasıdır. Bunu sağcılar çok ihlal ettiler. Ancak aynı şeyi şimdi de bazı modernleş- meci çevreler yapıyorlar. GLOBAL.POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Oubliette' Pentagon ve CIA, delil yetersizliğinden dolayı mah- keme önüne çıkaramadıkları tutukluları, ömür bo- yu ellerinde tutmalarına olanak sağlayacak bir ya- sa çıkarılmasını istiyorlarmış. The VVashington Post'un bu haberini okurken aklıma "oubliette" söz- cüğü takıldı. Bu, Türkçeye "unutulmayeri" olarak çevrilebilecek Fransızca kökenli sözlük, Oxford Sözlüğü'nde de yer alıyor: özel bir kapıyla ulaşı- labilen gizli zindan. Warwick kalesinde bir delik Oubliette'e yıllar önce Warwick kalesini gezer- ken, kulelerin birinin dibindeki zindanda rastlamış- tım. Kalenin şimdi "eski karanlık günleri" anımsa- tan bir müze olarak halka açık zindanında, insan aklının alamayacağı türden işkence aletinin yanı sı- ra, uzak bir köşede, zeminde 1 m x 1 m boyutların- da, paslı demir bir ızgara biçimindeki kapak dik- katimi çekmişti. Kapak toprağın içine kazılmış, yaklaşık 1.5m x 1.5m x 2m boyutlarında bir deli- ğe açılıyordu. Kapağın yanındaki bilgilendirme plaketinde, bu- raya atılan tutuklunun, ölene kadar burada unu- tulduğuna ilişkin bir not vardı. Buraya ölene kadar kalacağı bu delığe atılacağını öğrenen insanların ruh hallerinı, yüzlerindeki ifadeyi düşününce ade- ta kanım donmuştu; sonra da artık bunların bur- juva uygarlığı, 200 yıllık insan hakları, demok- rasi, hukuk devleti geleneğı sayesinde geride kaldığını, en son örneklerini Faşist Almanya'da, ba- ğımlı ülkelerdeki askeri dıktatörlüklerde, Suudi Ara- bistan gibi teokratik monarşilerde, Özbekistan gi- bi garip devletlerde gördüğümüzü düşünerek ra- hatlamıştım. Dünyada terorizme karşı savaş açmış, Büyük Ortadoğu'da demokrasi bayrağını dalgalan- dırmak iddiasındaki bir ülkede yeniden gündeme geleceğini asla düşünemezdım. Ama son 10 yıl- da, küreselleşme filan derken köprülerin altından o kadar çok su akmıştı ki... Yeniden devlet kültü CIA ve Pantagon diyorlar ki elimizde çeşitli yol- larla yakaladığımız insanlar var. Ancak delil yeter- sizliğinden bunları hukuk sistemine teslim edemi- yoruz. Ama istediğimiz kadar, hatta ömür boyu elimizde tutmak, sorgulamak, ne yapacaksak on- ları yapmak istiyoruz. Diğer bir deyişle çağdaş ya- salara göre suçsuz kabul edilmesi gereken insan- ları, biz yalnızca bizim bildiğımiz gerekçelerle eli- mizde tutmaya devam etmek istiyoruz. Kısacası, hukuk devleti, insan hakları, uluslararası savaş ya- saları gibi şeylerle kendimizi bağlamak istemiyo- ruz. Bu insanların nasıl tutuklandığı, elimizde na- sıl bir muameleye tutulduğu, yerleri, sayılan, hat- ta kim oldukları konusunda da bilgi vermek iste- miyoruz. Bush yönetimi iç güvenlik yasalarıyla vatandaş- larının her türlü özel yaşamını gözetim atına alır- ken, gerektiğinde suikast yapabilme yetkisini de yeniden canlandırdığı, CIA ve Pentagon şefleri, Nazi Almanyasf ndaki Gestapo'nunkine benzer birstatü elde etmek istiyor. Michelle Malkin, Step- hen Schvvartz (bu zat eski Troçkist, sonra muh- bir, sonra Müslüman ve Nakşibendi), Daniel Pi- pes, Richard Perle, David Frum ve daha birçok neo-con, bu "yen/yönfem/e/7"terorizmlesavaşın gereği olarak görür ve savunurken, liberal, birey- ci, geleneksel muhafazakârlardan ilginç tepkiler gel- meye başladı. Justin Raimondo, "Bugünün muhafazakârlan faşisttir" başlıklı yazısında, neo-conların, Musevi- Hıristiyan geleneğinin en temel değerlerini yadsı- dıklarını savunduktan sonra, bir başka muhafaza- kâryazar, Lew Rockvvell'in bu seçimlerde Bush'a oy veren eyaletlerin burjuva sınıfı için yaptığı çok önemli bir gözlemi aktarıyor: "Bana - karışma li- beralizminden, neredeyse tamamen totaliter dev- letçi bir milliyetçiliğe kaydılar. Dün federal hükü- metin yetkilerini kısıtlamak isteyenler, şimdi mer- kezi devletin gücüne ve onun da en militarist ka- nadına tapıyorlar." (Antivvar, 03/01/05) Üç eğilimli bir sistem Raimondo, neo-con'ların, Ikinci Dünya Sava- şı'nda, Japon asıllı Amerikalılara uygulanan, savaş bitene kadar kamplara kapatma yönteminin bu- gün Arap kökenli Amerikalılara da uygulanmasını, Amerikan ordusunun yaptığı işkencelerin, teroriz- me "karşı savaş" koşullarında meşruluğunu, söz- de demokrasiyi yaymak adına, yayılmacı ve mili- tarist bir dış politikayı savunduklarını anımsatıyor, bu üç eğilimin kesışerek bir sistem oluşturmaya baş- ladığını yazıyor. Raimondo bu sisteme "demokra- tik yüzlü faşizm" diyor. Bu aklıma geçmişte azgelişmiş ülkelerdeki bas- kıcı rejimleri betimlemek için geliştirilmiş "gizli fa- şizm" teorisini getirdi ama neyse, ne derler "fifeç- miş bir başka ülke, artık orada yaşamıyoruz... O zaman, faşizmle tekelci sermaye arasında da bir ilişki olduğu söylenirdi..." Ne, petrol-silah-medya tekelleri mi dediniz? Siz ne kadar geçmişte yaşı- yorsunuz... Küreselleşme filan... Cezaevi operasyonunun yıldönümü • İstanbul Haber Servisi - Halkın Hukuk Bürosu, 1996'da Üınraniye Cezaevi'ne yapılan operasyo- nu protesto ettı. Operasyonları planlayanların, emir verenlerin, uygulayanlann cezalandırılma- lan istendi. Halkın Hukuk Bürosu tarafından ya- pılan yazılı açıklamada, 8 yıl önce Ümraniye Ce- zaevi'ne yapılan operasyonda, arama ve sayım bahanesiyle saldın gerçekleştirildiğı savunuldu. Operasyon sonrasında, adli tıp morguna giden ailelerin, çocuklarını teşhis edemediği dile getıri- len açıklamada, "Operasyonda öldürülen Abdül- mecit Seçkin, Orhan Özen, Rıza Boybaş ve Gül- tekin Beyhan'ın teşhisleri bir ameliyat izi, bir ben gibi ayıncı özellikJerle yapılabildi" denildi. Faruk Siikan toprağa verildi • Haber Merkezi - Eski ıçişleri bakanlanndan Mehmet Faruk Sükan (84) Cebeci Asn Mezarlı- ğı'nda toprağa verildi. Ankara'da ölen Sükan için ilk tören Içişleri Bakanlığı'nda yapıldı. Tö- rene, Sükan'ın ailesi, yakınları ve Içişleri Bakanı Aksu'nun yanı sıra Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Em- nıyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, Içişleri Bakanlığı ve Emniyet'in üst düzey yetkilileri ka- tıldı. Sükan için daha sonra TBMM'de tören dü- zenlendı. Kocatepe C'amii'nde kılınan cenaze namazının ardından Sükan'ın cenazesi Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle