Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
J\_ U JLJ M. U J \ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15
ALLEGRO EVİN İLYASOĞLII
2004'ten kalansonseslerBski yıldan kulağımda kalan son
miizik seslerıni herhalde uzuıı zaman
unutamayacağım. Onların övgüsiine
geçmeden önce yine scvgili miizik
dostum Mordo Dinar'i anmak istı-
yorum. Kım bılır kaç kez yazmışım-
dır, benim iyim.ser yazılanmdaki
övücü sözlcrinıc kızdığını. Daha üs-
tün sanatçılann konserinden sonra tc-
lefon açıp, şimdi hangi kelimelen bu-
lacaksın, diye bcni sorguladığını.
Evct ama eski yılın son konserlerin-
de çok üstün sanatçıları dinledik. On-
ları alkışlamak için Mordo Bey'in de-
diği gibi, gcrçckten de yeni sözcük-
ler arıyorum şimdi.
Gürcr Aykal yönetimindeki Bo-
ııısaıı Filarmoni Orkestrası yılın
son konserinde başarılı bir Avrupa
orkestrası düzeyindeydi. R. Stra-
uss'un Don Juan ve Çaykovski'nin
'Franccsca da Kimiııi' adlı yapıtla-
rındaki zengin polifoni, çarpıcı bir
yorumla sunuldu. Her iki yapıttaki
dramatik gcrilim, tutkulu anlatım son
derece etkileyiciydı. IConserin solis-
ti Maxim Vengerov ise kemanıyla
bütünleşen, kemanıyla konuşan, ke-
manı yaşatan büyük ustalığını sergi-
ledi. Herhalde son yüz yılın keman
ustaları arasına adını altın harflerle
yazdırmıştır Vengerov.
Unutulmaz müzik yolculuğu
Beethoven'in keman konçertosu-
nu dinlerken yorumculuğun önemini
bir kez daha gözlemledik. Yorunıcu,
yaratıcıyla tüketicı arasındaki köprü.
Her şeyden önce yaratıcıyı, üreticiyi
çok ıyi tanıması, onunla tümleşmesi
gerekır. Maxım Vengerov, o cansız
nota sayfalarına can katıp besteciyle
lümleşirken de bir kulağı ile kendi
kendının dinleyıcisı oluyor, tüketici-
ye ncyi nasıl aktardığını duyuyor. Ar-
tık her şeyin iistüne çıkmış, her şeyin
ötesıne geçmiş bir şekilde dinleyenin
ruhunu avucuna alıyor. Ne notalar ka-
lıyor arkada ne Stradivarius'un
1720'de yaptığı o muazzam çalgı, ne
Maxim'in parmakları... Sadece o saf
müzik, dinleyeni unutulmaz bir yol-
culuğa çıkartıyor.
Piyanist Emre Elivar'ın Boğaziçi
Üniversitesinde çaldığı Beethoven'in
Diabclli Çeşitlemeleri de ayıı bir us-
talık göstcrgcsiydi. Her bir ceşitle-
nıeııın ayrı karakterini yeni bir coş-
G
i
enç kuşaklar
Suna Korat 'ı hiç tanımadı
Halen Türkiye de onun
adını bilen kaç kişi sesini
duymuştur ki! Şimdi,
Suna Korat böylelikle
gündeme gelmişken,
yapılacak en büyük
hizmet, onun ses
kayıtlarını bulıtp
çıkartmaktır.
Yurtdışındaki
uzunçalannı,
TRTden, opera
sahnelerinden
alınan, amatör
gereçlerle de olsa
yapılan tüm kayıtlan
değerlendirip CD 'lere
aktarmak ve hemen kitabın
eşliğinde piyasaya sürmek
gerekir.
kuyla ortaya çıkarttı. Bestecinin son
dönemindeki bu olgunluk yapıtında,
çeşitleme kavramına getirdiği yenili-
ği katman katman işleyerek adeta bir
Beethoven biyografisi çizdi. Mordo
Dinar'ın anısına çaldığı Schumann
Senfonik Çeşitlemeler'den bir bö-
lüm ise sanatçının üstün tuşesiyle du-
yarlılığmın birleşimiydi. Emre Elivar
ile konseri paylaşan genç bir sanatçı
daha vardı: Kontrbasçı Onur Özka-
ya. Kocaman çalgısından zaman za-
man kadife bir çello, ya da zarif bir
' viyola da gamba' gibi tonlar yükse-
liyordu.
Işsanat'ta 2004'ün son haftasında-
ki 'All-Star Trio' başlıklı konser de
ayrı tatlar taşıyordu. Bu keyifli oda
müziği grubu Hüseyin Scrmet'in
her zaman hayran olduğum o kistal
tuşesiyle çellist Efe Baltacıgil'in ve
flütçü Halit Turgay'ın yeteneklerini
birleştirmişti. Program değişik mü-
zik cağlarından derlenmişti. Bir de
program kitapçığında birazcık açık-
layıcı bilgi ol-
saydı! Ömeğin besteci ve
piyanist Pierre Sancan'ın aynı za-
manda Paris Konservatuvarı'nda Hü-
seyin Scrmet'in hocası olduğunu bil-
mek dinleyiciye ilginç gelecekti.
Suna Korat için bir anı kitabı
Gazeteci-yazar Deniz Banoğlu
'Bir Yalnız Diva' başlığı altında Su-
na Korat'ın yaşamöyküsünü kaleme
almış. Doğan Kıtap'tan yayımlanan
çalışmada Suna Korat'ın albümün-
den değerli fotoğrallar da yer alıyor.
Yorumculuk tarihimizin önemli ol-
duğu kadar hazin bir kavşağıdır Su-
na Korat. Tango bestecisi olan baba-
sının taş plaklarından duyduğu ope-
ralarla yetişmiş; 8 yaşında konserva-
tuvara yatılı verilmiş, önce piyano ça-
lışmış, Ulvi Cemal Erkin'in sınıfını
bitirdikten sonra operacılığa yönel-
mış. İlk kez Saadet İkesus Altan (ne
yazık ki o da halen Izmir'de bir huzıı-
revinde bilinçsız
bir halde yaşamakta) hoca-
sı olmuş. Muhsin Ertuğrul ve eşı
Asuman Korad onu operacılık ko-
nusunda yüreklendirmişler. Sonra
Savarosh'un ve Elvira Hidalgo'nun
dersleriyle kendini geliştirmiş. Ar-
dından Avrupa sahnelerı, kıtalar ara-
sı konserler, ünlülerle paylaştığı sah-
neler...
Deniz Banoğlu'nun işı zormuş bu
çalışmayı yaparken Bellı kı, Suna
Korat'ın kapalı dünyasına, özel yaşa-
mına en yakın olanlar sanatçıya bağ-
lılıklarından ortaya bile çıkmamış
Anılarını aktaranlar da Suna Korat'a
saygılarını korumuşlar. Böylece özel
yaşamından çok "sanat, müzik ve
meslek yaşamına yöncldim" diyor
Deniz Banoğlu önsözünde. Ve onun
dostlanndan, meslektaşlarından, öğ-
rencilerinden derlediğı anılarla so-
nuçta bir 'anı kitap' oluşmuş. Der-
gi, gazete, program notlarını ve kimi
kitaplann Suna Korat'a ait satırlarım
katarak belgesel kılmış çalışmasını.
Sanatçının kendi güncelerinden akta-
rılan satırlar da bu yolculuğa önemli
ölçüde ışık tutmuş.
Ayrıca yurtdışındaki Suna Korat'ı
araştırıp zamanın Dışişleri erkânın-
dan aldığı bilgileri de değerlendirmiş
Banoğlu.
Lucia, Gilda, Violetta,
Blondchen, Gece Kraliçesi rol-
leriyle unutulmaz izler bırakan
'billur sesli' koloratur sopra-
no Suna Korat, yurtdışından
aldığı tekliflere karşın ille de
Türkiye'de yaşayacağım dı-
ye direnen; Türkiye'de ise
haksız rekabetler sonucu
bir kenara itilen bir yıldızı-
mız.
Kitapta, mücadeleci ol-
mayan karakteri, içe dönük-
lüğü, özel yaşamını kendine
saklayışıyla belirginleşiyor.
Öte yanda iş disiplini, sahne
titizliği, sanaündan ödün ver-
meyışıyle seçkinleşıyor. Keşke
Deniz Banoğlu daha önce onun-
la birebir görüşme olanağı bulsay-
dı, keşke onun kendi bakış açısıyla
sanatını ve sanatçı kimliğini irdele-
seydı. Kitabın gırişinde anlattığına
göre günler, saatlerle kaçırılmış ran-
devular...
Iğneyle kuyu kazıp anıları ve gün-
celeri bırleştirerek böyle bir çalışma
ortaya koyduğu ve Suna Korat gibi
olağanüstü bir yeteneğin bu ülkenın
tarıhındeki yerıni çizdiği için kendı-
sine tcşekkür borçluyuz. Genç kuşak-
lar Suna Korat'ı hıç tanımadı. Halen
Türkiye'de onun adını bilen kaç kışı
sesini duymuşturki! Şimdi, Suna Ko-
rat böylelikle gündeme gelmişken,
yapılacak en büyük hizmet onun ses
kayıtlarını bulup çıkartmaktır. Yurtdı-
şındaki uzunçalarını, TRT'den, opera
sahnelerinden alınan, amatör gereç-
lerle de olsa yapılan tüm kayıtlan de-
ğerlendirip CD'lere aktarmak ve he-
men kitabın eşliğinde piyasaya sür-
mek gerekir. Bir opera sanatçısı baş-
ka nasıl belleklerde kalır kı! Belki bu
görev de Devlet Opera Balesi Genel
Müdürlüğü'ne düşecektir. Hatta bel-
ki bu çalışmalan bir dizı haline getı-
rilip Ferhan Onat, Ayhan Baran gi-
bi nıce operacımızın kuytuda kalmış
kayıtlarıda ortaya çıkartılabılır.
www.evinilyasoglu.com
2004'ün son konserleri hüzünle sevinci bir arada yaşattı
Yeni yıla üzgiin bir merhabaONDER KUTAHYALI
Tarihe uğurladığımız 2004, giderayak
dünyayı yasa boğdu. Güney Asya felake-
tınde ölen yüz binlerce insanın acısı unu-
tulacak gibi değil.
Yüreğimi iizen başka bir konu da bazı
Avrupa ülkelerinin AB üyeliğimizi halkoy-
lamasına götürccekleri ve sonucun "Ha-
yır" çıkacağı gerçeğidir. En doğru söylem
"Evrensel Uygarhk". Eğer onun gereği-
ni yerine getirirsek, yaşam standardımızı
yüksclteceğimiz gibi aynı zamanda güzel
sanatlar ve bilim yoluyla dünyaya büyük
katkı yapabiliriz.
1/mir bu görüşümüzün doğruluğunu mü-
zik yoluyla kanıtlamayı sürdürüyor. IZD-
SO, ÎZDOB ve DESO, yeni yıl dinletileriy-
le 2004'ü uğurladılar. IZDOB dinletisınin
Ege Üniversitesi bünyesinde gerçekleşme-
si ayrı bir mutluluktu. Bunların dışında ka-
lan iki dinleti ise benim açımdan kıvanç ve
heyecan vericiydi.
Renk güzelliklerinîn devingenliği
DHSO'nıın 23 Aralık akşamı Izmir Sa-
nat'takı dinletisinde şef Hakan Şensoy'du.
Solocıı Cihat Aşkın, J. Haydn'ın Do Ma-
jör Keman Konçertosu'nda, keyitle dinle-
nen örnck bir yorum ortaya koydu. Hasan
Tura'nın yaylı ve vurma çalgılar için
"2005" adlı yapıtı da renkli ve güzeldi.
Ikinci yanda, G. Bizet- Schedrin'in vur-
ma ve yaylı çalgılar için "Carmen Süiti"
vardı. Schedrin burada, Carmen ezgilerini
kullanarak vurma çalgıları topluca ve vir-
tüözlük düzeyinde sergilemektedir. tZD-
SO sanatçıları Murat Polge, Akgün Ça-
vuş ile konservatuvar öğrencileri Ozgecan
Arın, Özge Kurban, Bahar Selvi ve Ti-
nıuçin Mercanoğlu, onlarca vurma çal-
gıyla bu alandaki renk güzelliklerini ve de-
vingenliği yansıttılar.
Öte yandan lZDSO'nun dinletisinde Şef
Rengim Gökmen'di ve solocu Tedi Pa-
pavrami, E. Lalo'nun, Op. 21, Keman ve
Orkestra için Re Minör "ıspanyol Scnfo-
nisi"nı çaldı. Bu usta sanatçının tekniği
kusursuz. Yorumu rahatlıkla kaydedilebi-
İZDSO'nun dinletisinde orkcstrayı şef Rengim Gökmen yönetti.
lir. Müzik yapma bakımından da duyarlı ve
şarkısal.
Mutluluğu ve kurtuluşu muştuladı
Dinletinin ikinci yarısı, orkestramızın ta-
rihine altın harflerle yazılmalıdır. Değerli
sanatçı, usta şef Rengim Gökmen, özen do-
lu bir çalışmanın sonucu olarak, B. Bar-
tok'un "Orkestra Konçertosu"nu sundu.
Dinlediğimiz yorum herkesi heyecaıılandır-
dı. Bestecinin çalgılara tek tek ya da küçiik
kümeler içinde verdiği soloculuk görevleri
başarıyla yerine getırıldi. Yaylıların, tahta ya
da bakır üflcmelerin ve vurmaların renk gü-
zellıkleri resimseldi. Sanatçının aldığı tem-
polar ve orkestradan elde ettiği dinamikler
(ses gürlükleri) son derece doyurucuydu.
Bestecinin, sıkıntıyı vc üzüntüyü yansıtan
ilk dört bölümden sonra insanlara mutlulu-
ğu ve kurtuluşu muştuladığı son bölümde
(Pesante Presto) orkestranın ulaştığı vırtü-
özlük düzeyi coşturucuydu.
Bartok'un bu ünlü yapıtı, 1944'te ilk kez
Nevv York'ta seslendirildıği zaman, bir ka-
dının salondan ayrılırken şöyle dediği söy-
lenir: "Anlaşılan, Avrupa halkı büyük acı
içinde."
Peki acaba lzmir'deki yorum Pransa ya da
Almanya'ya götürülebilseydi ne olurdu?
İnanıyorum ki, Türkiye'nin AB üyeliği için
yapılacak referandumda "Hayır" oyıı kul-
• İZDSO'nun dinletisinin
ikinci yansı,
orkestramızın tarihine altın
harflerle yazılmalıdır.
Değerli
sanatçı, usta şef
Rengim Gökmen, özen
dolu bir çalışmanın sonucu
olarak, B. Bartok'un
"Orkestra Konçertosu"nu
sundu. Dinlediğimiz
yorum herkesi
heyecanlandırdı.
lanacaklarını söyleyenler, orkestramızı coş-
kuyla alkışjarlar, fakat utançtan yüzleri kı-
zarırdı.
Değerli "Cumhuriyet" okurlarına mut-
lıı yıllar diler, saygılar sunarım.
Operatik Marjinaller
Kültür Servisi - tstanbul Devlet Opera
vc Balesi Müdürü Suat Arıkan'ın yazdı-
ğı 'Operatik Marjinaller' adlı yapıt 7,14
ve 28 Ocak'taAtatürk Kültür Merkczi'nde
izleyiciyle buluşacak.
Recep Ayyılmaz'ın sahneye koyduğu,
Nil Bcrkan'ın koreografısinı yaptığı ese-
rin dekoru Ferhat Karakaya'ya, kostümü
Gizem Betil'e, ışığı Şener Akyamaner'e,
müziği ise Aydın Karlıbel ve Yulia Bapo-
va'ya ait.
Suat Arıkan, Bülent Atak, Hakan Ay-
sev, Nur Berkan, Faruk Göker, Yiğit
Günsoy, Çağnur Gürsan, Oktay Keres-
teci, Payam Koryak, Hüseyin Likos, Ali
thsan Onat, Gönül Onat, Cahit Şaher,
Kevork Tavityan, Gökhan Ürben, Süha
Yıldız ve Zuhal Yunga'nın solist olarak
katılacağı yapıtın ilk yarısında bir opera-
nın hazırlanış aşamalan ve sanatçılann bir-
bırleriyle olan ilişkıleri mızahi bir dille an-
latılacak. İkinci yanda ise tstanbul Devlet
Opera ve Balesi solistleri, opera repertuva-
rının sevilen aryalannı seslendirecek.
Gösteri, lstanbul Devlet Opera ve Bale-
si dansçılarından Eymen Arıslı, Aslı Asıl-
yazıcı, Sonat Bükülmezbaş, Çağrı Çe-
kiç, Gizem Gökçe, Özlem Işık, Deniz Po-
lat, Barış Sönmez'in katkılarıyla daha da
zenginleşiyor.
GUZELİN ARDINDA
BERTAN ONARAN
Anadolu'nun Yazgısı
Bay Şırrak, ağzından salyalar akıtarak, bin bir
şaklabanlık yaparak buyurmuştu: Aslında hepi-
mız Bizanslıyız daha önce Amerika'nın bilmem
hangi kentinde Haçlı bir cüppe giydirilen de, dil
bilmese de, sırıtmıştı sanırım. Oysa Paris'te ya-
şayan bir Anadolu çocuğu, Haluk Tarcan ba-
kın ne diyor: Atatürk, Bağımsızlık Savaşı'nı ve
Lozan'ı yetersiz buluyor, "tarihe dayanarak bizi
'behemahal' parçalamaya çalışacaklardır" di-
yordu; haklıydı.
Gelin tarihe bir göz atalım: 1774. Batı, etniler
politikasını tasarladı ve imparatorluğu parçala-
dı. 1921. Sevr'le Anadolu paylaşıldı. 1922. Lo-
zan'da Sevr reddedildi. 1923. Cumhuriyet ku-
ruldu. Atatürk, özkültürümüze, özkaynaklarımı-
za dönüşü kültür politikamız olarak saptadı.
Böylece, Türk tarih araştırmaları başladı. 1939.
Atatürk'ün politikası terk edildi. Latin kültürü
kopyalandı. Farkında olunmadan, ülkenin içer-
den çökertilmesine yol açacak zemin oluşturul-
du. 1949. ABD milli eğitime karıştı. 1975. ABD,
Türkiye'de Amerikan eğitiminden geçmemiş
kimse kalmayacak, dedi. 2001. AB'nin, Türkle-
rin tarihlerini reddetmelerini sağlama niyeti or-
taya çıktı. Yavaş, fakat emin adımlarla ilerleyen
Batı, bizi kimliksiz ve tarihsiz bıraktı. Kültürsüz
göçebeler temasını işledi. Yanlış yola sokulan
resmi tarih, Islam öncesi tarihi yok saydı.
Anadolu Türk tarihi, Batı'da, Batı dilleriyle öğ-
retıldiğinden, Sevr'in hareket noktası olan
1071 'in altına inilemedi. Türkologlar, Asya'da
konuşulan 39 Türk lehçesine yönelemediler. Do-
layısıyla, Türk tarihini doğduğu yerde, Asya'da;
Türkçeden ve Türk kaynaklarından öğreneme-
diler. Böylece AB, kökensiz kalan Türk kültür ve
tarihinin zamanla oluşturduğu temele dayanarak
karşımıza Sevr gözdağıyla çıkmakta sakınca
görmedi, bunu uygulamaya koyuldu. Aynı te-
mele dayanarak bizi Islam kültürüne itmeye yö-
neldi. Budurumda, özkültürvetarihimiziyoket-
mek zor olmayacaktı. Bu koşullarda, resmi tari-
hin söyleyeceği bir şey yoktur. Bu durumda ay-
dınlar şaşkın ve hareketsizdir; basında vatan
sevmezlerin sayısı artmıştır. Geriye yalnız Ata-
türkçü ordu kalmıştır. Sürekli ateş çemberiyle
çevrili olduğumuzdan, ordudan vazgeçemeyiz.
Ondan, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi-
ni alamayız. Ancaak, Atatürk'ün özlemini çekti-
ği, ama göremeden öldüğü "zamanın karanlık-
larından gelen Islam öncesi büyük Türk kültür ve
tarihi" artık gün ışığına çıkmıştır. Atatürk'ün hak-
lı olduğu meydandadır.
Ön-Atalarımız Anadolu'ya I.Ö. 13 binlerde
Doğu'dan girip (Erzurum Ün. Prof. E. Erzen ve
arkadaşları) Antalya Beldibi'ne; güneyde Me-
zopotamya ve Kıbrıs'a yayılmış (A. Dikaios); 5
binde Ege Adalan'na geçmişlerdir. Ön-Türk
kültürünün Batı kolu, 6 binde, Istanbul'da Fikir-
tepe'ye (Prof. A. Pasin), 6-5 binde Kumbur-
gaz'a erişmiş; Ön-Türk göçmenler, 2 binde, kit-
le halinde Boğazlar'ı geçip Anadolu'ya yayıl-
mıştır. 13-6 bin arasında, Ânadolu'da, Ön-Türk
kültürü, dip kültür olarak kök salmıştır. Sonra-
da gelenler, bu temel üzerinde harman olmuş,
yeni bıreşimleryaratmıştır. Amadipte ön -Türk
kültürü yattığına göre, 'mozaik, azınlıklar, Türki-
yelilik' savları safsata'dır. Bu, AB'nin kendi ül-
kelerine ve bizi çeviren komşularımıza uygula-
madığı sinsi birtasarıdır. Etniler politikası hort-
latılmıştır. Ancak şu kesinlikle bilinmelidir ki,
hiçbir ülke, tarihe dayanarak, Anadolu toprak-
larında hak öne süremez. Karşısında, Ön-Türk-
çe yazılı belgelerle, Ön- Türk dilini, kültürünü
ve tarihini bulur. Bu, böyle biline! Tamam, bel-
geler böyle diyor; ama bugün belgeye bilgiye al-
dıran kim? Birinci Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi,
bu toprakların değerini bilenler uğrunda can ver-
meyi göz alarak el ele vermedikçe, binlerce yı-
lın sömürücüleri sonunda kendi soylarını da ku-
rutsa, sözle belgeyle yola gelir mi?
sbonaran(» yahoo. com
Yeditepe'de sempozyum
• Kültür Servisi - Her yıl Yedıtepe
Üniversitesi lletışim Fakültesi Görsel Iletişim
lasarımı Bölümü'nce düzenlenmekte olan
'Uluslararası Etkileşimli Ortam Tasarımı
Sempozyumü'nıın üçüncüsü bugün başlıyor.
7 Ocak'a dck sürecek olan etkınlikte,
akademik bildiri sunumları, atölyc
çalışmalarının yanı sıra sergiler dc açılacak.
Rektörlük bınasının dördüncü katında,
bilgisayar ortamında hazırlanan işler yer
alırken binanın beşınci katında Galeri Artist
tarafından düzenlencn, galerinin tstanbul
koleksıyonundan bir seçme sergılenıyor. Bu
sergide, Sabri Berkel, Zeki Faik İzer, Bedri
Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Fikret
Mualla, Panamarenko Emiel Hoorne,
Melımet Gün, Onay Akbaş, Haluk Özden,
Cem Sağbil ve Yaşar Sanıi Gökgöz'ün
yapıtlarından örnekler yer alıyor. (Yeditepe
Üniversitesi, Kayışdağı /O 212 227 68 52)
BUGÜN
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde saat 20.00'de 'Beyoğlu Caz
Günleri' kapsamında Carmen Lundy,
Robert Glasperkonseri. (0 212 252 35 00)
• NARDIS JAZZ CLUB'ta saat 21,30'da
Ricardo Moyano, Yaz Baltacigil, Orhan
Topçuoğlu konseri. (0 212 244 63 27)
• BEYAZIT DEVLET
KÜTÜPHANESİ'nde saat 14. 3O'da
konuşmacı Prof. Dr. Mustafa İsen, konu
'Etlebivalın da Merkezi Olarak İstanbul'
konferans. (0 212 5lfi /<V_ 03)
• ÜMRANİYE KÜLTÜR MERKEZİ'nde
saat 14.00'te konuk Dr. Ayşegül Sözen, konu
'Veremle Mücadelemiz' sağlık semineri. Saat
19.00'da Hasan Cihat Örter konseri.
(0 216 443 56 00)
• 1NÂZIM HİKMET KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 19.30'da 'Z-
Ölümsüz'fılm gösterımi. (0 216 414 22 39)