Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2005 PAZAR
4 CHP KURULTAYI
DUIVYADABUGUN
ALt StRMEN
Yiğit Bip Aydın
Muammer Aksoy
Sevgili,
Sana bu satırları Zonguldak yolunda yazıyorum.
2005 Adalet ve Demokrasi Haftası dolayısıyla 24
- 31 Ocak arasında dört yerde yapılan demokrasi
şehitlerimizi anma toplantılarına katılıyorum.
31 Ocak 1990'da Muammer Aksoy'u, 24 Ocak
1993'te Uğur Mumcu'yu yitirdik. Artık bu iki yiğit
aydın insanımızın tarihleri arasında kalan ocak ayı-
nın son haftası, hep "Adalet ve Demokrasi" haf-
tası olarak adlandırılıyor ve yalnız bu ikisini değil,
ama tüm devrim şehitlerinin anıldığı etkinliklere sah-
ne oluyor.
Ben de bu etkinliklerin Zonguldak ayağına katıl-
mak üzere yoldayım.
Muammer Aksoy'u yitireli 15 yıl olacak yarın.
Dostluğundan onurduyduğum, sohbetinden ke-
yifaldığım.yazılarınıvemücadelesinihayranlıklaiz-
lediğim Muammer Aksoy ile ilginç ortak bir anımız
da var.
• • •
Barış Derneği'nden tutuklu olduğumuz yıllarda,
hukuk mefhumundan nasibini almamış olan Istan-
bul 2 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nin asker yar-
gıçları bizi önce tutuklamış, sonra da mahkûm et-
mişti. Askeri Yargıtay mahkûmiyet kararını bozmuş,
fakat tutukluluk halimizi de kaldırmamıştı.
Işin ilginç yönü, Askeri Yargıtay Başsavcılığı, sav-
cılık tebliğnamesinde birçok kişi hakkında beraat
isterken, beni bunların dışında tutmuştu iki kez.
Bu durum biraz garibime gitti. Dosyada benim hak-
kımda, beraati istenen arkadaşlardan daha deği-
şik, daha ağır hiçbir şey yoktu. Aslında dosyada hiç-
birimiz için suçlamaya mesnet teşkil edecek elle tu-
tulur bir hukuki kanıt ve görüş yoktu ya!..
Nitekim bunun böyle olduğu davasonuçlanınca
da ortaya çıkacaktı. Ama o zamana kadar biz, çe-
şitli komutanların ısrarlı baskılarıylaözgürlüğümüz-
den yoksun bırakılıyorduk.
Içerde tutulmamızın nedeninin, kerizmatik lide-
rin ve bir de daha sonra beklediği Genelkurmay Baş-
kanlığı koltuğuna oturamayacağını anlayınca, üs-
tündeki üniformasından bile utanmadan, herkesin
önünde hüngür hüngür ağlayan bir generalin ısrar-
lı baskıları olduğunu biliyordum da, birçok kişinin
beraatini isteyen askeri savcılığın neden benim
mahkûmiyetimkonusundaısrarcı olduğunu bir tür-
lü çıkaramıyordum.
• • •
Olayınnedenini.davanınsonlarına doğru, benim
avukatlığımı da üstlenen Muammer Aksoy ortaya
çıkardı.
12 Mart döneminde olduğu gibi, 12 Eylül döne-
minde de sürekli askeri yönetimle başı dertte olan
ve mahkeme mahkeme gezmek zorunda bırakılan
Muammer Aksoy, davalarından birinin dosyasını
incelerken akıl almaz bir belgeye ulaşmıştı.
Bir zamanlar MİT Müsteşarlığı da yapmış bulu-
nan 12 Eylül döneminin Kara Kuvvetleri Komutanı
Nurettin Ersin'in imzasını taşıyan ve "savcılara
delil, hâkimlere kanaat" olması için yazılmış olan
"çok gizli" ibareleri Ersin dönemi tarihli MİT belge-
sinde, Muammer Aksoy ile Ali Sirmen'in Avru-
pa'daki Türk komünistlerinin liderleri olduğu yazı-
lıyordu.
Pek sıkı(!) olan Sıkıyönetim döneminin gevşek
yönetim ve yargısı ise bu çok gizli belgeyi dosya-
da unutarak Muammer Hoca'nın eline geçmesine
neden oluyordu.
Belgenin nedenini tahmin etmemiz güç olmadı.
1968 yılı başında, Vietnam Savaşı'nın en şiddet-
li döneminde, Berlin'de önderliğini Alman gençlik
liderlerinden Rude Dutscke'nin yaptığı, Vietnam Sa-
vaşı karşıtı gösterilere o sırada Paris'te hem gaze-
teci hem de doktora öğrencisi olan ben de katıl-
mıştım, akademik bir gerekçeyle Almanya'da bu-
lunan Muammer Aksoy da...
Ben gösteriyle ilgili izlenimlerimi de gazetedeki
köşemde yazmıştım. Yani ortada gizli veya yasa-
dışı bir şey yoktu.
O geziye, benimle aynı gazetede çalışan, ama ay-
nı zamanda bir MİT görevlisi olan bir gazeteci de
katılmış, resimlerimizi çekmiş, onlarla birlikte hak-
kımızda yukarıda sözünü ettiğim belgeye gerekçe
olan bir de rapor yazmıştı.
Işin daha da ilginci, benim arkadaşım olan gaze-
teci, Muammer Aksoy'un da akrabasıydı.
Daha sonra yine Muammer Aksoy'un akrabası
olan, bir başka gazeteci arkadaşımız da, yönettiği
Cumhuriyet gazetesinde çok radikal bulduğu Mu-
ammer Aksoy'un yazılarını yayımlatmamak için elin-
den geleni yapmıştı.
Kısacası, yiğit demokrasi savaşçısı Muammer
Aksoy, yalnız baskıcı rejimlerden, gericilerden vete-
röristlerden değil, akrabalarından daazçekmemiş-
ti hani...
Nur içinde yatsın!
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Kurultay sırasında tartaklandı
Enen: SangüVün
psikolojisibozuk
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)
MustafaSan-
gültarafından
kendisine
yumruk atıl-
dığını belirten
Bakırköy Be-
lediye Başka-
nı Ateş Ünal
Erzen, "Mus-
tafa SangüTün psiko-
lojisi bozulmuş" dedi.
Genel başkanlığa
aday olan Sangül ve ta-
raftarlarınca tartaklan-
dığını belirten Bakır-
köy Belediye Başkanı
Erzen, Sarıgül'ün yap-
tığı hareketi "üzücü"
olarak nitelendirdi. Olay
sırasında dudağmın ya-
nldığını belir-
ten Erzen,
ciddi biçimde
acı çektiğini
söyledi.
Erzen, "Si-
yaset her şey-
den önce sağ-
duyu ve so-
rumhıluk ge-
rektirir. San-
Ateş Unal Erzen. ^ , ü n p s i k o _
lojisi bozulmuş, salonda-
ki hava da onun psiko-
lojinibozmuş" dedi. Er-
zen, Sarıgül'ün parti-
den ihraç edilmesinin
gerekip gerekmediği
sorusu üzerine, "Bunu
parti tüzüğümüz belir-
leyecektir. Gerekenin
yapılacağına inanıyo-
rum" diye konuştu.
CHP lideri, sert tartışmalann yaşandığı kurultayda 674 oyla ilk turda seçildi. Sangül ise 460 oy topladı
Yeniden BaykalAYŞE SAYEV
ANKARA-CHP'nin 13. Olağanüs-
tü Kurultayı'nda 1134 geçerli oy-
dan 674'ünü alan Deniz Baykal ilk
turda yeniden genel başkan seçildi.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sa-
ngül ise 460 oyda kaldı. 85 oy ise
geçersızsayıldı. Kurultaya yumruk-
laşmalar, uçuşan sandalyeler, sopa-
lı saldırılar eşliğındeki şiddet gö-
rüntüleri damgasını vurdu. Musta-
fa Sangül yanhlarının salona gir-
mesinden sonra çıkan kavgada ara-
lannda Bakırköy Belediye Başkanı
Ateş Ünal Erzen ile gazetecilerin de
bulunduğu çok sayıda kişi yaralan-
dı. Istanbul Milletvekili KemalDer-
viş oylamaya katılmadı.
CHP Olağanüstü Kurultayı dün Ah-
metTanerKışlalı SporSalonu'ndabaş-
ladı. Sangül yanlılannın kurultay ön-
cesinde salon önüne 40 bin kişi yığa-
cağını söylemesine karşın sadece 3 bi-
ne yakın kişi toplanabildi. CHP lıden
Baykal saat 11.20'de, "10. Yıl Marşı"
eşliğinde kurultay salonuna girdi. Bay-
kal'ın kurultayı açması ve saygı duru-
şunun ardından divan başkanlığı seçi-
mine geçildi. Sangül, kendisine des-
tek verenpartililerle birlikte, saat 12.00
sıralannda salona geldi. Ancak salo-
na giriş sırasında manyetik kart ıstenin-
ce, Sangül destekçileri kapılan ve cam-
lan kırdı. Bir anda delegelerin bulun-
duğu tribünlere yığınak yapan San-
gülcülerin yarattığı izdiham nedeniy-
Şinasi öktem kazandı
Divan
başkanlığı
tartışması
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Divan başkanlığı seçiminde Sangül
kanadı Kastamonu delegesi Şahap
tnce'yi aday gösterirken genel mer-
kez de 77 il başkanının imzasıyla Is-
tanbul II Başkanı Şinasi Öktem'i
aday çıkardı. Baykal, divan başkanlı-
ğını "açık arayla" Öktem'in kazan-
dığını duyururken başta rüşvet savla-
rı nedeniyle partiden ihracı istenen
YDK üyesi Cafer Dursun olmak
üzere Sangül yanlılan oylamaya iti-
raz ettiler. Yanındakilere "Hadi gide-
lim" dedikten sonra oturduğu yerden
kürsüye doğru yürümek isteyen Dur-
sun, kurultaydakı kavganın fitilini de
ilk ateşleyen isim oldu. Çıkan arbe-
dede delegelerden Recai Gökkaya
yumruklandı. Bu arada Sangülcüler,
PM seçiminde "çarşaf liste"nin kul-
lamlması için önerge verdiler.
13. 0L/1OANUSTU KURULTAYI
CHP'nin 13. Olağanüstü Kurultayı, dün Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda başladı. gergin anlann yaşandığı kurul-
tayda çıkan olaylar sırasında yaralanan baa delegeler ve gazeteciler hastaneye kaldınldı. (Fotoğraf: KORAY AVC1)
le Sangül ve beraberindeki eşi Aylin
Sangül zor anlar yaşadı. Oğlunun da
bulunduğu gönüllü korumalar, San-
gül'ü koruma çembenne aldı. Sangül
yerine geçmeye çalışırken kendisine
kafa atan bir partiliye yumrukla karşı-
lık verdı. Bu kişi Sangül'ün koruma-
lan tarafından dövüldü. Bu sırada ara-
da kalan Bakırköy Belediye Başkanı
Ateş Ünal Erzen de yine Sangül'ün
korumalan tarafından tartaklandı.
Divan Başkanı Şinasi Öktem, sık sık
partilileri ve delegeleri, sloganlan kes-
melen ıçm uyardı. Baykal'ın konuşma-
sı sırasında Sangülcülerin yuhalama-
sı üzerine Öktem, "CHPkapısındange-
çen hiç kimsenin genel başkanı yuha-
layamayacağuu" söyledi. Baykal'ın,
Erzen'ın yaralanmasına tepki göster-
mesi üzerine kendisine destek veren par-
tililer "Faşistler dışan" dıye slogan at-
tı, karşı grup ise yuhalayarak yanıt ver-
di. Slogan kavgasının büyümesi üze-
rine Sangül'ün bulunduğu tribünden
kürsüye doğru pet şişeler fırlatıldı. Ge-
nlım bir anda tırmanırken platformda-
ki Baykal yanlılan da buna karşıhk
verdi. Bu sırada sandalyeler havada
uçuştu. Zeminde delege sıralanyla di-
vanı ayırmak için kullanılan demır çu-
buklann atılması sonucu yaralananlar
oldu. Baykal'ın etrafında kendisıni ko-
rumakla görevlendınlen güvenlik güç-
IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
Batu, salondan gözyaşlanyla aynldı
Kurultay salonundaki kavgalar karşısında gözyaşlannı tutamayan İnal
Batu ile birlikteyaklaşık 20 milletvekili ve çok sayıda delege salonu terk etti
İnal Batu salonu terk etti
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP'nin diplomat
kökenli milletvekillennden,
Hatay milletvekili İnal Batu,
kurultayda yaşanan kavgalar
üzerine gözyaşlannı tutama-
yarak salondan aynldı.
Batu, kurultayı değerlen-
dirirken yaptığı açıklamada,
"Bugün parti tarihine kara
bir gün olarak geçecek" de-
di. Kurultayda, CHP'ye yakış-
mayan, çok düzeysiz görün-
tülerın ortaya çıktığını vur-
gulayan Batu, "Biz bu man-
zarayı tahmin ettiğimiz için
bir süre önce '3. yol' formü-
lünü ortaya atmıştık. Bugün
kim kazanırsa kazansın, CHP
için çok kötü bir dönenı baş-
lıyor. CHP, her halükârda bu
kurultaydan küçülerekçıka-
cak" diye konuştu.
'Daha fazla duramadım'
Hatay Milletvekili Batu,
kavga manzaraları karşısuıda
gözyaşlannı tutamadığını,
sağlık sorunlan ve ilerleyen
yaşı nedeniyle daha fazla sa-
londa duramadığını ve aynl-
dığını söyledi.
Batu ve yaklaşık 20 millet-
vekili ile çok sayıda delege de
kurultayda yaşananlara tepki
olarak salondan aynldı.
leri çember oluştururken taraftarlan
da Sangül ve eşini üzerlerine ceketle-
rinı kapatarak korumaya aldılar. Kav-
ganın büyümesi üzerine Divan Baş-
kanı Şinasi Öktem, çevik kuvveti gö-
reve çağırdı. Çevik kuvvetin müdaha-
lesiyle kavga durdurulurken divanın
etrafında güvenlik güçlen barikat oluş-
rurdu. Kavga sırasında çok sayıda par-
tili ile Zaman gazetesi foto muhabir-
leri Mehmet Kanıan ve Ali Ünal baş-
lanndan yaralandılar.
Sarıgül'ün kürsü eyleml
Baykal'ın konuşmasını tamamlama-
sının ardından Sangül, sataşma oldu-
ğu gerekçesiyle söz istedi. Divanın is-
temine vereceği yanıtı beklemeden
kürsüye çıkan Sangül, mikrofonun
açılmasını talep etti. Divan Başkanı
Öktem ise "Ben size sözvermedim. Siz
yerinizden talcbinizi ileteceksiniz. Biz
burada değerlendirecegiz" dedi. San-
gül'ün ısrar edip kürsüden inmemesi
üzerine gerginlik arttı. Sangül, mikro-
fonu açmasını istediği Öktem'den "Em-
rivakiye izin vermeyeceğun" yanıtını
alınca uzun süre bekledi. Sangülcüler
bu sırada "Divan istifa" diye bağırdı.
Buna Baykalcılar, "ŞerefsizSangül" di-
ye karşılık verdiler. Öktem'in çağırdı-
ğı güvenlik görevlilerinin müdahale
etmesine karşın kürsü önündeki parti-
liler dışan çıkanlamazken bir güven-
lik görevlisi de Sangül'ü kürsüden in-
mesi için ikna ermeye çalıştı. Bunun
üzerine Öktem, kurultaya yarım saat
ara vererek basın mensuplan dışında-
ki herkesin çıkanlmasını istedi. San-
gül daha sonra beraberindeki partililer-
le birlikte divanı alkışlayarak protesto
edip kürsüden aynldı.
Tüysüz. öktem'l yumrukladı
Şinasi Öktem, Sangül'ün sataşma
gerekçesiyle söz istemini, "Genel Baş-
kan'ın daha önceyapüğı konuşma bun-
lar. Bu nedenle söz vermiyorum, aday-
lık konuşmanızda sataşma görüyorsa-
nızyanıtverirsiniz'' diyerek reddetti. Ca-
fer Dursun'un sataşma gerekçesiyle
söz ıstemi de divan tarafından kabul
edilmedi. Sangül'e söz verilmemesi,
Baykal ve Sangül yanlılan arasında
slogan atışmasına neden oldu. Sangül
taraftarlan özellıkle Öktem'i hedefala-
rak "Şinasi şaşırma, sabnmızı şaşırma,
hırsız Şinasi, sen oyna Şinasi" diye slo-
gan attılar. Bunun üzerine Öktem, "Ben
cezaevlerinden, işkencelerden geliyo-
rum" yanıtını verdi. Baykal yanlılan
da "Mafya dışan, bu divan rüşvetle sa-
ün aluımaz" diye karşılık verdiler. Bu
arada Sangül yanlısı bazı milletvekil-
leri divana gelerek Öktem'e tepki gös-
terdiler. Şanlıurfa Milletvekili Türan
Tüysüz, Öktem'e yumruk attı. Tüy-
süz, diğer milletvekili arkadaşlan ta-
rafından kürsüden zorlukla indirildi.
Baykat'ı rahatlatan oylama
Yaşanan tartışmanın ardından, ge-
nel başkan adaylığı için delegelerin
imza verme işlemine geçildi. Açılan ma-
salarda delegeler, Sangül ve Baykal'ı
aday göstermek için imza verdiler. Ya-
pılan sayım sonucunda Baykal, 1253
delegenin 664'ü tarafından aday gös-
terilirken Sangül'e adaylık için imza
veren delege sayısı 364'te kaldı. Bu
rakamla, ilk turda seçilebilmek için
gerekli 628 oyu aşan Baykal, genel
başkanlık yanşına rahat girdi.
Genel başkanlık seçimine adayların
oy pusulalannın geç gelmesi nedeniy-
le saat 24.00 sıralannda geçilebildi.
Oylamanınbaşladığı sıralarda Sangül
taraftarlanyla Baykal yanlılan arasın-
da kısa süren itiş kakış ve yumruklaş-
malar yaşandı.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
CHP'nin genel başkanlık seçimi-
nin gürültüleri arasında bir başka par-
tinin, özgürlük ve Dayanışma Parti-
si'nin (ÖDP) de konferansı toplanı-
yor. Kurulduğunda solcu, ilerici ve
demokrat kesimlerde bir umut yara-
tan ÖDP'nin beklenen başarıyı gös-
teremediği ve giderek etkisini yitirdi-
ği bir gerçek.
ÖDP başarısız sayılabilir mi? Solun
bütünündeki başarısızlığa bakıldığın-
da, bu genel başarısızlık içinde
ÖDP'nin de onlardan pek farklı ol-
madığı söylenebilir. Yani, sol bütü-
nüyle bir gerileme ve açmaz içinde.
ÖDP'nin de bunlardan daha ileri ol-
ması beklenemezdi denebilir. Sonuç
olarak, ülkemizde sosyal demokrat
partilervesosyalistörgütlergüçkay-
bediyorlar, ciddi bir bunalım içinde-
ler.
Çok kısa süre öncesine kadar, sos-
yalistler ve sosyal demokratlar bir bu-
nalım olduğunu kabul etmiyorlardı ve
başarısızlığın sebeplerini kendi dışla-
rında arıyorlardı. Böyle düşünmeleri
de normaldi. Gerçekten, Türkiye'de
ÖDP'nin Sorunu Neydi?
ve dünyada sol açısından koşullar
kötüye gidıyordu. Sovyetler Birliğı'nin
dağılması, Batı kapitalızmınin bu da-
ğılmanın üzerinde kurduğu egemen-
lik solun işıni çok zorlaştırmıştı.
Dünya çapındaki olumsuz koşulla-
ra bir de 12 Eylül askeri darbesi gibi
çok önemli bir etken daha eklenmiş-
ti. 12 Eylülcüler, solun bir daha beli-
ni doğruItamayacağı önlemler aldı-
lar. önce cezaevlerini doldurdular,
solculara idam dahil birçok eziyeti re-
va gördüler. Ardından örgütlenme ola-
naklarını tamamen ortadan kaldıracak
yasalarçıkardılar. Sendikalaryokedil-
di, siyasi partiler tamamen devlet oto-
ritesinin bir parçası haline getirildi.
• • •
Solun gerilemesinin, güç yitirmesi-
nin kendi dışındaki daha birçok ne-
denini sayabiliriz. Bu objektif neden-
ler acaba başarısızlığı ve giderek güç
yitirmeyi açıklamak için yeterli olur
mu? Solun kendi hataları, belki de
çok uzun yıllardan beri biriken ve çö-
zemediği içsel sorunlan bu başarı-
sızlıkta tayin edicı bir rol oynamıyor
mu?
Dünyada neo-lıberal bir rüzgâr es-
tiğini ülkemizin solcuları artık son dö-
nemde bir söze başlama ritüeli ola-
rak kullanıyorlar. Bu neo-liberal rüz-
gâr hemen herkesi etkisi altına almış
ve solcuları da yiyip bitirmış. Şu rüz-
gârı bir halledebılsek bir anda işler
yolunagirecekgibi.
Acaba kendimızi mi kandırıyoruz, di-
ye düşündüğünüz oluyor mu? örneğin,
Türk solcularının Kürt sorunu karşısın-
da büyük ölçüde çaresiz kalıp siyaset
üretememelerinin nedeni de mi neo-li-
beral rüzgârdı? Milyonlarca Alevi yurt-
taşımızın yüzlerce yıllık suskunluğun, ezi-
yetin, baskının ardından kendi kimliği-
ne sahip çıkarak, önemli bir toplumsal
harekete giriştiklerini solcularımız doğ-
ru anlayabildilermi? Alevi hareketi yal-
nızca bir mezhep hareketi miydi, yok-
sa solcuların kendilerine dost gördük-
leri bir sosyal topluluktan mı ibaretti?
Yoksa bütün bunların ötesinde önem-
li birtoplumsal dinamiğin ortaya çıkma-
sı mıydı?
Islamcı hareket, son yıllarda büyük
bir değişim yaşadı mı, yaşamadı mı?
Necmettin Erbakan ile Tayyip Er-
doğan arasındaki siyasi mücadele
yalnızca basit bir siyasi kavga mıydı,
yoksa arkasında önemli bir farklılaş-
mayı mı yansıtıyordu? Necmettin Er-
bakan ve arkadaşları şımdi kimi sol-
cu örgüt ve kişiyle benzer tepkiler
gösterirken daha ileri bir eğilımi mi,
yoksa daha tutucu bir eğilimi mi tem-
sil ediyordu?
• • •
Solda geçmişten beri halka karşı ge-
nel bir güvensizlik zaafı olduğunu bi-
liriz. Bu zaaf son dönemde artık açık
açık yazılarda, konuşmalarda dile ge-
tiriliyor. Geçmişte büyük şehirlerin va-
roşlannda sol güçlüyken şimdi AKP'nin
güçlenmesini, bu yörelerin lümpen-
leşmesi olarak açıklayan solculara
bile rastlıyoruz.
Sol, halkçı özelliklerini yitiriyor, hal-
ka olan güvenini yitiriyor. Bu süreç, so-
lun büyük çoğunluğunun halka güven-
mek yerine devlet kurumlarına, statü-
koya sığınmalarına neden oluyor. Sol
bu gerileme süreci içinde evrenselci
özelliklerini yitiriyor ve "ulusalcı" vur-
gusunu öne çıkarıyor. Bu ulusalcılık
yalnızca sosyal demokratlarla sınırlı
değil, sosyalistlerin bir kısmı da şu ya
da bu şekilde milliyetçiliğin etkisini ey-
lem ve söylemlerinde dışa vuruyorlar.
ÖDP, bütün bu gelişme içinde ken-
disini değiştirmeye, yeni dinamikleri
anlamaya çalışan bir birikimi de içinde
barındırdı. Ancak, geleneksel siyaset-
ler, yeni dünyanın yeni dinamiklerini
anlamayan görüşler bu partiye de hep
egemen oldu. Ortada bir başarısızlık ol-
duğu kesin. Bunun başka sebeplerinin
yanında en önemli sebebin bizzat sol-
cuların gerçeklerden kopması olduğu-
nu kabul edersek, dertlerimize bir çö-
züm üretebiliriz.