25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2005 PAZAR 10 P A Z A R YAZILARI dishabcâcumhuriyet.com.tr Bir daha aslaolmayacak 7 vette Levy işbirlikçi Vichy yönetiminin kurduğu Fransa Yahudileri Genel Birliği'nin Paris'teki binasından sabaha karşı 3'te birkaç arkadaşıyla apar topar Gestapo tarafından Drancy Toplama Kampı'na sevk edıldiğinde takvımler 22 Temmuz 1944'ü gösteriyormuş. O tarihte 17 yaşında olan Yvette "Fransa Izcileri TeşkilatTnda eğitmenmiş. 10 gün sonra, 31 Temmuz'da "NihaiÇözüm"ün en bilimsel başarıldığı (!) Auschwitz'e müteveccihen Bobigny Garı'ndan yaşıtı çocuklarla hayvan kalarlarına yüklendiği zaman bile iyimserliği elden bırakmamış. Arkadaşlarıyla şarkılar söylüyormuş. Aç susuz geçen 3 günlük yolculuğun sonunda dahi Nazilerin çocuklara bir şey yapacağına ihtimal veremiyormuş.... 1983'te yayımlanan resmi bir araştırmaya (Georges Wellers raporu) göre ilk tutsaklann getirildiği 14 Haziran 1941'den Sovyet Kızıl Ordusu'nun kanıpın kapılarını açtığı 27 Ocak 1945'e kadar geçen sürcde Auschvvitz toplama ve imha kampında 1 milyon 100 binden fazlası her yaştan Yahudi, toplam 1 milyon 334 bin 700 kişi yaşamını yitirmiş. Çevresi 16 kilometrelik elektrikli ve dikenli tel örgülerle kaplı, 170 hektara yayılan üç bölümden oluşan ölüm kampı 1944 yazında tutuklu istifinde rckorkırmış. 3 bin SS'in görevli olduğu kampta o tarihte 150 bin kişi varmış. 1941 'de kurulan Modcrn İmha bölümü Birkenau'da 43-44 döneminde "Ziklon B gazı" vc "Yüksek nrınlar" verimliliklerini had safhaya çıkartmış. Tüın Auschvvitz'de bir çırpıda 3 bin kişi gazlanırken, 4 bin 800 ceset yakılabiliyormuş. Günde ortalama 20 bin kişiyi yok etme kapasitesıne ulaşmışlar. Ancak hammadde ve kalifiye eleman yetersizliğinden son dönemde performans(!) düşmüş. Soykırım makineleri, hastahk, açlık, diğer şiddet ve imha yöntemleri tüm tutukluları yok etmeyi başaramamış... Satılmış Vichy hükümeti yönetimindeki Fransa'dan Nazi Alnıanyası'na zorla sürülen 76 bin Yahudi'nin önemli bir kısmı 72 büyiik konvoyla getirilmiş. > ^ _ ^ _ Bunun 67'sinin son durağı Auschwitz'miş. 76 bin Yahudi'den Fransa'ya sağ dönebilen sayısı 2 bin 500. Toplam 6 milyon Yahudinın yok olmasıyla sonuçlanan İbranice "Felaket" anlamına gelen "Şoah"a da Fransa'nın payına düşeni teslim etmesi için ıse 50 yıl geçmesı gerekecekmiş. Kaderin solculara bir kötü cilvesiyle daha(!), sağ etiketli bir cumhurbaşkanı Jacques Chirac, 16 Temmuz 1995'te verdiği bir söylevde "Fransız Yahudilerinin Nazi Alnıanyası'na PARİS Jt UGUR HUKLJM sürîilmesinde sorumluluk Fransa'ya aittir. Bir daha asla" demişti. Üstelik, 45 sonrasında Yahudilerin savaşta yaşadıkları unutulmuş, adeta örtbas edilmişti. Hep kahraman direnişçiler ön plana çıkartılmış. Fransız halkının olumlu yanları vurgulanmıştı. "Birlik, dirlik, devletin yüce çıkarlan" adına gerçek görmezlikten gelinmişti. Fransız Bilimsel Araştırmalar Merkezi (CNRS) bölüm müdürlerınden, tarih ve siyaset bılimcisi Anne NVievioarka, "60 Yıl Sonra Auschwitz" başlıklı çalışmasında, " Yaklaşık 40 bin direnlşçi sürgünden geri dönmüştü. Aralannda politik lideıier, parlak kişilikler vardı. Daha da önemlisi artlan örgütlüydü. Yaralar sanlıyordu. Hiç kiıııse nıallanna el konulmuş, vaıiıklannın üstüne yatılnuş 76 bin Yahudi vatandaşını veya sessiz sedasız dönen ufak tefek iş sahifoi, esnaf, zanaatkâr 2-3 bin Yahudiyi düşünecek dunımda değildi. Herkesin gözü çizgili pijamalı Buchcmvald, Dachau, Treblinka'dan sağ kalan tutsak kahramanları görüyordu..." Gerçekten de ilk kez 1956'da yaptığı "Nuit et Bruillard / Gece ve Sis" isimli belgeselle kariyerine henüz başlayan büyük sinemacı Alain Resnais, filmindeki Auschwitz görüntüleriyle kamuoyunu şoke etmişti. "Gece ve Sis"ten bu yana geçen salı bizzat Chirac'ın Paris'in Yahudi mahallesi tabir edilen Marais semtinde açtığı 76 bin savaş kurbanı Yahudi'nin adının yazıldığı duvar, "Şoah Anıtı"na kadar köprülerin altından epeyce sular aktı. Claude Lanzmann'ın 1985'te piyasaya çıkarttığı 9.5 saatlik dev belgeseli "Şoah" tam bir dönüm noktası oldu. Son olarak pazartesi günü Paris Belediyesi'nin Şoah Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği "Son Tanıklar" sergisi ebediyen kullanılabilecek bir malzeme hazırladı. Auschwitz'ten sağ kalan ve Paris ve banliyölerinde yaşayan 60 Yahudi'nin tanıklığına başvuruldu. Her biri 2 saatle 5 saat arası değişen (bir tanesi 9 saat) 59 uzun söyleşi pedagojik yanı ağır basan bir yaklaşımla Paris Belediye Sarayf nda kamuya sunuldu. 12 Mart'a kadar ücretsiz gezilebilecek sergide 59 DVD oynatıcısı tek tek tüm tanıklan dinletiyor, izletiyor. 78 yaşına karşın iyimserlik ve zindeliğinden pek kaybetmemiş Levy, ayakta durabilen yoldaşlarıyla katıldığı açılışta, Chirac'ın sözlerini hatırlatıp şunları ekliyordu: "Fransa'da anti-semitizme yer olamaz. Yannlarda aynmcılığın, ırkçılığnı hiçbir türlüsü düşünülemez. Geçmişten özür dilenecek, affedilecek. Ama unutulmayacak ki, Bir Daha Asla..." ugur.hukum@paris.com îsveç'teki IraklılarA vrupa'nın bazı diğer / • ülkelerinde olduğu </. A- gibi İsveç'te de Iraklı mülteciler sandık başına gidiyorlar. Stockholm'de iki, Göteborg'de bir seçim merkezi oluşturuldu. Yaklaşık 30 bin Iraklı seçmen buralarda oy verebilecek. Ancak, son zamanlarda hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da hükümete eleştiriler yöneltilmekte. Komşu Danimarka ve Norveç'te devlet seçim yerlerine ıızakta yaşayan mültecilerin yol masrafları nı karşılarken, İsveç'te böyle bir olanak söz konusu olmadı. Ne var ki, Iraklıların çoğu zaten Stockholm veya Göteborg'da oturmakta, bir miktarı da, bu merkezlere yakın yörelerde. Isveç basını seçim konusuna hemen hemen istisnasız birşekilde "Kürdistan için halk oylaması'" gibi yaklaşıyor. Irak'ın demografik yapısını bilmeyen ve bu konuya daha önce ilgi göstermemiş olanlar, Irak'ın bir Arap değil Kürt ülkesi olduğu izlenimi elde edebilirler. Ancak Kerkük'ün durumu nedeniyle Türkmenlerden az da olsa söz ediliyor. Biraz da, Hıristiyan azınlıklardan. Büyük gazetelerin Irak'a gönderdikleri muhabirler arasında birkaçı Irak kökenli. Bu muhabirler, halkla tercümansız konuşabilme ve yerel basını izleme şansına sahip oldukları için hiç kuşkusuz durumu daha yakından yansıtabiliyorlar. Ama röportajlarla birlikte yayımlanan haritalarda okurlar, Irak'ın içinde başka bir devlet olduğu izleniminc kapılıyor. Aynca, "Tarihi Kürt kenti Kerkük" gibi ifadeler de akıllarda yer ediyor. Aynen "Kürdistan" sözcüğü gibi. Bu arada, gazetelerde yayımlanan yorumlarda ve tartışma yazılarında, konuya daha çok yine "Kürt açısından" bakılıyor. Bunlardan, Liberal Parti'nin Gençlik Kolu Başkanı (izci kolu değil ha!) Fredrik Mahn, Irak'taki seçimlerle ilgili yazısına, "Kürüerin biğımsızlığı güvence altına STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN alınmalıdır" gibi gayet yansız (!) bir başlık atmış ve yazısının gerçek amacını, son paragrafında açıkça yazmış: "Irak seçimleri, Arap dünyasındaki ilk demokrasiyi kurnıa sürecinin bir parçasıdır. Ama demokrasi, azınlıkların korunmasım da içerir. Kürtlerin tarihi, Bağdat'm bir koruma değil, düşman olduğunu göstermiştir. Bunun tersinin kanıtlanması için, Güney Kürdistan'a gclişmiş özerklik veya tam bağımsızlık verilmelidir." Bu yazının yayımlandığı gazete olan Svenska Dagbladet, neyse ki Ortadoğu'yu ve ülkemizi iyi tanıyan, bol bol ziyaret etmiş olan Bitte Hammargren gibi bir muhabire sahip. Bitte'nin bölgeyle ilgili yorumları, yalnızca bir tarafın sözcülüğü olmaktan çok uzakta. Örneğin, Kıbrıs konusunda her iki halkın sandık başına gitmeden önce adada yaptığı röportajlarda, Isveç basını pek ender görülür bir şekilde Kıbnslı Türklerin tezine ve sesine yer veriyordu. Irak konusunda da, Şiilerin, Sünnilerin ve Türkmenlerin görüşlerini de sürekli olarak yansıtıyor, hiç kuşkusuz, farklı partileri destekleyen Kürt halkınınkini de. Bu arada, Türkiye'nin kaygılarını da defalarca dile getirmişti. Özellikle Kerkük'ün son derece tatsız gelişmelere neden olabileceğini de yazmıştı. Yalnızca son zamanlarda değil, daha önce yaptığı röportaj gezilerinde de. Isveçlilerin, haberleri okurken ve dinlerken, gerçekle hayali birbirinden ayırt etmesi gerekiyor. İsveç'te yıllarca mülteci olarak yaşadıktan sonra Irak'a dönen çok sayıda Kürt veya Arap olması da, halkın bu konuya ilgi göstermesine neden oluyor. Irak'taki küçük bir köyde veya kasabada Isveçli televizyon ekibinin karşına geleneksel giysileriyle çıkan birinin ansızın takır takır lsveççe konuşması herkes için hoş bir sürpriz oluyor. Dileriz seçimleri sağd'iyu kazanır... •> / / ) / ) - • %swn-a-a/m *1 s* isveç'inbaşkentiStockhoIm'deyaşayanikizkızkardeşlerdün 100. J- UU yliSliTlitt doğumgünlerinikutladı.GunhüdGaeUstedt(solda)veSiriİvars- •'-* İ ' İ İ ' i 1 S V C Ç İ I IKlZMZı J- U U y l i S l i T l i t t ğ g ( ) -* •'-* son, İsveç'inenyaşhikizleri. İsveç'te 86 bin ikizbulunuyor.İsveç'in en yaşlı ikizleri unvanını cllcrindc tutan 100 yaşındaki kardeşler hâlâ bütün ev işlerini ve alışverişi kendileri yapıyorlar. (Fotoğraf: AFP) Hollanda nereden nereye... Olayı kısaca hatırlatmak istiyorum. Aİmsterdam'da, benzer suçlardan sabıkalı, Fas kökenli bir genç, Hollandalı bir kadının çantasını çalıyor ve motosikletiyle kaçnıaya çalışıyor. Kadının ruh halini bilemiyoruz. Öldürme kastı var mıdır, yoksa ani kızgınlık sonucu mudur?.. Ama kadın arabasını geri vitese takıp kaçmakta olan genci ezerek ölümüne sebep oluyor. Kadın tutuklanıyor ve 3 günlük yasal tutukluluk süresi dolduğu için tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Olay kısaca böyle. Beni ve birçok insanı şaşkına çeviren, asıl inanılmaz seyler bu olaydan sonra gerçekleşiyor. Ölen genç 19 yaşındaki Ali B.'nin yakınları ve arkadaşları genci anıyorlar. Yas tutuyorlar, olayın gerçekleştiği yere çiçekler bırakıyorlar. Bunlar elbette olağan şeyler ama olaylar biraz ilerliyor ve bazı kişiler ölen genci neredeyse bir kahraman gibi anmaya çalışıyorlar. Bunlar da can havliyle yapılmış şeyler olabir. Ölümün üzüntüsüyle, kaybettikleri yakınlannı nasıl uğurlayacaklarını bilememe içerisinde yapılmış şeyler olabilir. Ama daha da ilginci yabancı karşıtlannın tavrı. Yargıya intikal etmiş, polisin soruşturma yürüttüğü bir konuda üzerlerine hiç de vazife değilken ölen kişinin Müslüman kökenli bir yabancı olmasından dolayı yerli yersiz açıklamalar yapılıyor. Ölüme sebebiyet veren kadının suçsuz olduğuna dair açıklamalar yapılıyor. Hatta bazı radyo kanalları, "Sizce suçlu mu suçsuz mu?" gibi canlı söyleşiler, anketler düzenliyorlar. Neredeyse bütün ülke bu konu ile meşgul oluyor. Yukanda belirttiğim gibi yabancı karşıtlan belli nedenlerden dolayı bu olayı kullanıyor. Bu durumun rahatlıkla iki Hollandalı arasında da yaşanabileceği bir türlü akla getirilmiyor. Taraflar yaratıhyor ve bu iki taraf arasında tercih yapnıanız isteniyor. Neredeyse, insanların gözüne baka baka eşyalarını çalmanın doğruluğu ya da bunu yapanların öldürülebileceğini savunmanız isteniyor. Yanılmayı çok isterim ama Batı'nın en modern ülkelerinden biri olarak bilinen Hollanda'da, basit, sıradan kriminal olaylar bile bahane edilerek artık kültürler, dinler karşı karşıya getirilmek isteniyor. Hollanda çok değişti bence, pek çok olumlu yanıyla tanınan Hollanda değil ne yazık ki. Sağlık sektöründen eğitime birçok alanda hızla geriye gidiyor. Daha önce de yazdım, eskiden ayağına diken batan birine bile cankurtaran gönderilirdi. Şimdilerde, "Biryıldoktora gitme, sana ödül verelim, para verelim!.." gibi kampanyalar var. Eskiden deyince aklıma geldi, Hollanda'nın eski başbakanlarından Ruud Lubers'in döneminde arabasından teybini çalan kapkaççının peşine düşüp, kovalayıp hatta yere yatırıp teybini elinden aldığı buralarda hâlâ anlatıhr. Bu da sonuçta bir kapkaç olayı ve bir suç. Hollanda'nın nereden nereye geldiğine siz karar verin. karahanfrt wanadoo.nl AMSTERDAM YAKUP KARAHAN Brükserden bir Türkiye Festivali' geçtiI 7 kim ayında başlayan Türkiye'nin A-/ tarihsel, kültürel ve sanatsal / -J olarak tanıtımmı hedefleyen ve üç ay süren Türkiye Festivali, 26 Ocak'ta ŞahikaTekand ve Stüdyo Oyuncuları'nın "Oidipus Sürgün'de" adlı oyunu ile sona erdi. Dili müzik gibi kullanan Tekand, Antik Yunan tragedyası sahnelerken onun kendi ritmini ve sesini önemsiyor. Çiftetelli ritnıi ile bunu yapamazsınız" diyen sanatçı, Türkçe gibi bu yapıya oturtulması zor bir dili, kendi yapısını bozmaksızın Belçikalı seyircinin anlayabileceği bir ritme oturtma başarısını göstermiş. Edward Said'in, Sofokles'in Oidipus üçlemesinın ıkınci bölümü olan Oidipus Kolonos'ta tragedyasından yola çıkarak Şahika Tekand'ın yeniden yazıp yorumladığı ve yönettiği Oidipus Sürgünde adlı oyun Stüdyo Oyuncuları'nın farklı estetik arayışları çerçevesinde tragedyayı güncelleştiriyor. Oyun antik tragedyanın çağdaş bir yorumu ve çağdaş tiyatro estetiğinin çok güzel bir örneği. Brüksel'de gerçekleştirilen Türkiye Festivali farklı disiplinlerden sanatçıların yer aldığı ve Türkiye'den sanat ve kiiltürün geçmişi ve bugünü birleştiren bir panoramasını sundu. Klasik, pop, geleneksel müzik ve halk müziği ile etnik müzik konserleri etkinliğin omurgasını oluşturdu. "Analar, Tanrıçalar, Hammsultanlar" başlıklı büyük bir sergi ile Ayşe Erkmen'in yapıtlarmdan oluşan kişisel bir sergi festival boyunca sürdü. "Avrupa'daki Kadın Yazarlar" temalı edebiyat sohbetleri ve dans gösterileri ayrı birer kesit sundu. Halk hikâyelerinin temsil edildiği atölye çalışması festivalin bir başka rengiydi. Ödüllü "Duvara Karşı' ve Türk sinemasından 50 filmin gösterildiği retrospektif Türkiye Festivali'nin Türk sinemasını da Brüksel'e getirdiğinin kanıtıydı. Festivalin Belçikalılara yeterince tanıtılmadığını ve etkinliklere genellikle Türklerin katılmasından yola çıkarak festivale Türkiye Festivali değil sanki "Türk'ün Türk'e Festivali" demiştim. Brüksel'de bir internet sitesinin yaptığı ankete katılanların yüzde 57'si de böyle düşünüyor. Ancak bu görüşüme katılmayanlar da var. Bu arkadaşlar, festivalin yeterince tanıtıldığını ama Belçikahların ilgilenmediğini söylüyorlar. Alışık olmadığı kültüre çekinerek yaklaşıyor Belçikalı. Çok iyi bildikleri "Mevlevi semahı" etkinliğini BRUKSEL ERDINÇ UTKl) tıklım tıklım dolduran Belçikalılar, "Alevi semahf'na ilgi göstermediler. 3 ay süren festivalin kapanış etkinliği olan Oidipus Sürgün'de oyunundan sonra Güzel Sanatlar Sarayı Türkiye Festivali sorumlusu Tony van der Eecken ve festival boyunca Güzel Sanatlar Sarayı'nda görev yapan Rabia Kaçar ile festivalin genel bir değerlendirmesini yapmaya çalıştık. Sergi 800 bin, diğer etkinlikler 600 bin olmak üzere toplam 1 milyon 400 bin Euro'ya mal olmuş Türkiye Festivali. Van der Eecken festivale katılımın beklentilerinin üzerinde olduğunu söylüyor. Sergilere 70 bin, diğer etkinliklere de 10 bin katılım olmuş. Bunda kültürel etkinlik pazarlama etkisini göstermiş. Yoğun bir şekilde Belçikalılara duyurulan Analar, Tanrıçalar, Hammsultanlar sergisi çok sayıda Belçikalıya ulaşırken Neşet Ertaş sadece Türklere çalıp söylemek zorunda kaldı. Şahika Tekand oyun öncesi yaptığı tanıtım kampanyası sonunda hakkında 10'dan fazla yazı yazdırmayı ve televizyonlara çıkmayı ve radyolarda oyundan bahsettirmeyi başardı. Bu çabalarının seceresini de salonu Belçikahların doldurmasıyla aldı. Nedinı Gürsel'e de yoğun ilgi gösterdi Belçika medyası. Sanatçılanmız ülkemizin aydınlık yüzünü sadece yapıtlarında değil, medyada da anlatma olanağı buldular. Türkiye Festivali sorumlusu Eecken, Brüksel'in çok kültürlülüğünü göstermesi açısından da önemliydi festival, diyor. "Temel atıldı, devamı gelecek. Belçikalılar tadımlık da olsa Türkiye ile tamştılar. Kültür-sanat çevresinde de beğeniyle karşılanıp kabııl gördü festival" derken başarılı olmanın sevincini bizimle paylaşıyor. Sezen Aksu' nun havaalanında alıkonulması, Kudsi Ergüner ile birlikte ilahi söylemeye gelen müezzinlere yaşatılanlar, Turhal Semah Grubu'na Belçika'ya girişte havaalanında yaşatılanlar bir tarafa bırakılırsa Türkiye Festivali bu çaptaki büyük bir organizasyon için başarılı sayılabilir. lsterse "Türk'ün Türk'e Festivali" olsun. En azından Güzel Sanatlar Sarayı'na ayağımızı alıştırdı! Çok yetenekli bir amatör tiyatro oyuncusu olan İsnıail, 10 gün önce bana "Abi ben tiyatro oynayacağım ama hayatımda hiç tiyatroya gitmedim" demişti. lsmaü'i kapanış etkinliğinde, Oidipus Sürgün'deyi izlerken gördüm; ne kadar sevindim bilemezsiniz! erdincutku@binfikir.be *.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle