25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 OCAK 2005 PAZAR BIZ BU IS TE ESKİLERIN TADI GELENEKSEL RAKI'NIN ^ USTATLARA BEKLEYİNİZ...Ü! RAKl Türkiye'de alkol tesisi sahibi ilk entegre içki fabrikası. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Pazarı Duymak Pazar günleri kişi dinlenir. Daha doğrusu dinlenmek, eğlenmek için ayrılan bir gündür pazar. Ona bir de cumar- tesi eklendi, oldu iki gün. Kutsal kitaplara göre Tanrı altı gün çalışmış evreni yaratırken, bir gün de dinlenmış. Or- dan geliyor bu haftada bir dınlenme... Insanlar az bulmuş- lar bir günü, çıkarıvermişler ikiye. Ayrıca bir sürü bayramı da ekleyin, görürsünüz yılda kaç gün çalışır, kaç gün din- lenirız! Çocukluğumda bir yabancı ilkokula giderdim. 0 za- manlar resmi hafta tatili cumaydı, Fransızların resmi tatili ise pazardı. Bu yüzden bizim okul hem cuma hem pazar kapanırdı, sanırım çarşamba da dersler öğleyın kesilirdi. Oldu mu iki buçuk gün?.. Türk ilkokullarına giden mahal- le arkadaşlarım çok bozulurlardı bu pazar tatiline. Onlar okulda ders yaparken biz sokakta top oynardık. Derken resmi tatil pazar oldu. Cuma sıradan bir gün haline geldi. Biz bozulduk bu kez, elimizden bir tatil günü gidiverdi di- ye!.. Şimdi haftanın iki günü çalışmıyoruz. Ne yapıyoruz, din- leniyor muyuz, gezıyor muyuz, eğleniyor muyuz? öyle kimseler var ki, tatil günleri benim için en yorucu gün olu- yor, derler. Bilmem siz de öyle misiniz? Hep düşünürüz, önceden kurarız, bir pazar gelse uzansam divana, alsam gazeteleri, kitapları.. bir saat iki saat sıcak soba başında dalıp gitsem. Sonra öğle olsa, melekler bir güzel sofra ha- zırlasa, geçsem TV başına seyretsem ne gösterilirse... Ayağımda terlik, sırtımda hırka, elimde kahve... Hava gü- zelse, çıksam dolaşmaya bir boy caddede, kıyıda. Akşa- müstü bir dost gelse, birtavla atsak. Karanlık ıniverecek gökyüzünden. İki kadeh rakı, pazar gecelerinin mutlulu- ğuyla... Böyle düşünürsünüz, kurarsınız, düşlersiniz pazarı ön- ceden... Ama biri bile istediğiniz gibi olmaz. Düş, gerçe- ğe yakışmaz, benzemez bir türlü. Ya soba tüter, ya bir ya- kınınız hastaianır, ya evde yiyecek kalmaz sabah sabah sokaklara koşmak gerekir, ya tatsız bir tanıdık çıkar gelir, ya gereksiz bir tartışma patlak verir, hapı yutar o pazarın keyfi, uçup gıder mutlu bir günün hayalleri... Hiçbiri olmaz- sa elektrik kesilir, radyo, TV susar. Sular akmaz olur. Bir an önce bitse de şu pazar, yine her günkü gibi gidip gel- sem işe, işten eve dersiniz. Sokaklar daha çekici gelir ev- den. Bir insan sergisi heryer! Vapurlar, dolmuşlar, otobüs- ler. Her yüz bir öykü, bın öykü anlatır okuyana... Sizin öy- künüzü de başkaları okuyacaklar elbet, okuduklarını sa- nacaklar!.. Benim pazareglencem, kitap okumak. Yanda kalmış olan- ları bitirmek, yenilerine başlamak... Değişik kitapları aynı süre içinde okumak en sevdiğim iştir. Bir aşk romanıyla bir serüven romanı, bir de sosyal konuları didik didik eden başka bir roman birbirine karıştı mı ortaya karmakarışık bir dünya çıkar! Kördüğümler tek tek açılır iyice sarmaş dolaş olduktan sonra. Birini bırakıp öbürüne sarılmak! Beş sayfa ondan, on sayfa ötekinden okumak. Baktınız hoşu- nuza gitmedi, bırakmak elinizden, koymak bir köşeye. Günü gelir seveceğiniz bir an olur o kıtabı da. Nice be- ğenmediğim, hoşlanmadığım kitabı aradan yıllar geçtik- ten sonra okuduğumda büyük bir tat aldım. Insanoğlu değişir, heryıl, her gün yenileşmek yalnız insana özgüdür. Değişmeseydik, hep aynı kalsaydık yaşam çekilmez olur- du. Işin güzel yanı, hem biz değişiyoruz hem karşımızda- kileıi Yaşlanmak da değişmektir bir bakıma. Ya Dorian Gray gibi hep aynı yaşta çakılıp kalsaydık. Düşünün bir, on ye- disinde ya da yirmisinde kalakaldığınızı! İnsan bıkar hep aynı duyguları yaşamaktan. lyi ki yaşlanmak var, hatta bir gün ölüp gitmek var! Yeni insanlar gelecek yerimize, yeni duygular, yeni düşünceler, yeni atılımlar... llaf lafı açıyor, ne dersek diyelim, konu sonunda politi- kaya dayanıyor. Oysa hiç değilse bugün bırakalım parti- leri, Tayyip Bey'i, CHP kumltayını, Sangül-Baykal çekiş- mesini biryana, bir gün sonraya... Nasıl olsa sabah erken- den yollara düşerken koca koca başlıklar gözlerimizi ala- cak. Acı gerçeklerimiz batacak içimize birerdiken gibi. Ta- dalım pazarın mutluluğunu, o bencil duyguyu... Aç rad- yoyu, çevirtelevizyonun düğmesini, oku "aşk ve serüven " romanını, çek dostunu karşına salla salla at zarını... Bu- gün sizin gününüz. Yarın, başka bir gün. Yeni bir gün... En iyisi şu pazarı yaşamak doya doya, yaşayabildiğinizce... Sahalarda Şiddet... HÜlya C O Ş K U N AÜlletişim Fakültesı Spor Okutmam lazas^anet.com fax:0212 515 9450 S por tüketicilerınin kitlesel ilgısı, maç öncesi ve sonrası ya- rattığı etkileşimle, ülke- mizde son zamanlarda olumsuz bir şekilde kendi- ni göstermektedir. Özel- likle futbolda sonucu ölümle biten bu yıkjcı or- tam çoğu zaman eğitim- sizlikle ilişkilendirilmek- tedir. Dillendırilen "Eği- tim şart" koşuluna ve gü- venlık konulannda getirı- len yeni uygulamalara ka- tılmamak ve destek ver- memek olanaksız. Ancak, bu önlemlerın yanı sıra üzerinde önemle durulma- sı gereken bir konunun gözlerden kaçtığı görül- mektedir. Taraftarlar ve ta- raftarpsıkolojısı.. Bir şekilde oluşan/oluş- turulan taraftar grupları, kolektifpsikolojik bir tut- kuyla beraber, davranışla- rını, karşıt kitleye etki üze- rine şekillendirmektedir. Farklı kültürlerden de ol- sa bir şekilde bir araya ge- len grup üyelerı, çoğun- lukla ortak davranış gös- terme konusunda içsel bir güdüyle, kendilennı aynı heyecan ortamı içerisinde sürüklenmeye bırakmakta- dır. Ortak düşünce ve me- kân paylaşımında bulunan bu kişilerde, şiddet duy- gularının grup içerisinde yayılma şansı yüksektır. Aidiyet duygusuyla yöne- tilmeye izin veren grup üyelerınde, özgüven, öz- saygı ve sorumluluk duy- guları değişiklik göster- mekte, duygularda olağa- nüstü bir güçlenme yaşan- makta ve duygusal şiddet artmaktadır. Yazılı ve gör- sel medyadan bizlere ulaş- tırılan, tribün terörünün görünen iki aktörünün yüz ifadeleri, bu kişilerin için- de bulunduklan psikolojik durumu çok net anlatmak- tadır. Birinde, korkmuş ve şok ifade, diğerinde deh- şet saçan kin ve öfke. Kısaca değinmek iste- dığim taraftar gruplannın ıçınde bulunduklan psi- kolojik etkileşim ortamı, daha geniş anlatımla derin- leştırilebılır. Stat içinde ve dışında oluşan şiddet olay- larının bu bağlamda da önemle ele alınması ge- rekmektedir. Onlar "Ol- meye ölmeye geldik" ya da futbol bir ölüm kalım me- selesıdır dıye hep bir ağız- dan içtepilerini dillendi- rirken uygulanmaya çah- şılacak önlemler ne kadar yerını bulur ve başarı elde edilir? Bu kışi ve gruplar kendilerince, tüm şiddet davranışlarında gerekçeli ve haklıdır çünkü. O nedenle, taraftar grup- larına psikolojik açıdan gereklı desteğin verılece- ği eğitim ortamları hazır- lanarak, spora bakış açıla- rındakı tutum ve davranış- lar değiştınlmelidır. Spo- run evrensel değerleri olan yanşma, kardeşlik, eğlen- ce ve banş gibi kavramlar yenıden hatırlanarak, ta- kımların ve sporcuların şov dünyasının birer par- çası olduğu düşüncesi yer- leşmelidir. coskunı; niedia.ankara.edu.tr PENCERE Avpupa'nın İki Yiizü.. Immanuel Kant uygarlık tarihinde 'Aydınlan- ma 'nın öncülerınden bir düşünürdür; ama, Müs- lümanlara ve Türklere bakışı pektatlı değil!.. Biraz kabalaştırarak söylersek, der ki: - Türkler çirkındir!.. Ya Herder?.. Immanuel Kant'ın öğrencisi Herder, 18'inci Yüz- yıl'ın Avrupa uygarlığında parmakla gösterilecek düşünürlerden bıridir... Türkler için dıyor ki: "- Birçok sanat yapıtını yok etmiş; bir zaman- ların saygın Yunan halkını egemenlikleri altına ala- rak onları aşağılık barbarlara dönüştürmüş; yüz- yıllardan berı Avrupa'da bulunmalarına karşın, Asyalı barbarlarolarak kalmakta direnmişlerdir. Bu nedenle, Asyalı barbarlar olan Türkler'in Avru- pa'dayeri yoktur." Ya Hegel?.. O da diyor kı: "- Islam fanatizminin ilkesi terördür..." Batı uygarlığının büyük felsefecisi Hegel'e göre Türkler, kendi akıllan olmadığı için, başkalarının ak- lına muhtaçtırlar... • Profesör Onur Bilge Kula yıllardan beri çok önemli bir konu üzerinde çalışıyor; "Batı Düşünün- de Türk ve Islam Imgesi" üzerinde incelemelerini sürdürüyor; bu yoldaki son kitabı, AB ile 'müza- kere' sürecine girecek Türkiye için paha biçilmez değerdedir. AB nedir?.. Bir "uygarlık projesi"d\r.. Ne var ki uygarlık felsefesinin temel mantığına göre değerlendırirsek, Avrupa'nın iki yüzü olduğu da aşikârdır.. Biri ıçedönükyüzü.. Ikincisi dışa dönük yüzü.. Içe dönük yüzü demokrat.. Dışa dönük yüzü emperyalıst.. Nıtekim bu emperyalist yüz şimdi Irak'ta, Ang- loamerikan ittifakında, otuz iki dişiyle sırıtıyor. • Batı düşünürleri, Avrupa'nın göbeğinde yüzyıl- larboyuçatışmalısüreçlerleyaşananbirtarihinet- kisinde kaldıkları halde kimi zaman Türklere yan- sız bakabilmişlerdir, ama ağır basan yargı olum- suzdur. Marx ve Engels'in bakışlarına göre bu yargı ne?.. Bizans-Yunan "Batı uygarlığı" ile özdeş.. Osmanlı-Türk "Doğu barbarlığı" ile özdeş.. "Osmanlı Devleti'nde 'rüşvetçilik, adamsende- cilık, kayırmacılık, yeteneksizlik ve ihanet' yerle- şik.." Avrupalı için "Türk ve Islam imgesi" geçmişte olumsuz mu olumsuz... Peki, bu ağır mirasın yükü günümüzde hafifle- di mi?.. AB'nin Türkiye'ye sonu belirsiz bir "müzakere" süreci vermesi bile çok şeyin değiştiğini vurgulu- yor. • Küreselleşme sürecinde dünya sömürüsü hız- lananBatrnınAB'ylegin'ŞtiğideneydeTürkiye'nin devreye girmesi Tarih Baba'nın ilginç bir cilvesi.. Türkiye, önce kilise, sonra sömürü kültürüyle hemhal olmuş Avrupa'nın gözünde makbul bir ül- kedeğıl!.. AB ile müzakerelerinde bütün Türklerin "tetikte" olmasında bin bir yarar var. Avrupalı ne denli uy- gar olursa olsun, ne geçmişin mirasından tam an- lamında soyutlanabilir, ne de sömürgeci yapının şartlandığı kafadan bağımsızlaşabilir... Türkiye 'Avrupalı' olmak ıstıyorsa, Avrupalıya karşı Avrupalı gibi uyanık davranmalı... 12. ADALET VE DEMOKRASI HAFTASI BUGÜN 30 OCAK 2005 PAZAR Yer • Çankaya Beledıyesı Çağdaş Sanatlar Merkezı Kennedy Caddesı No 4 Kavaklıdere Belgesel Film Gösterimi - Kayıp Kuşak (Jan Thıelen/Arjantın/2001) Saat 11.00 Duzenleyenler BSB Sınema Eserlen Meslek Bırlığı, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecılık Vakfı Belgesel Film Gösterimi - Iz Sürerken (Uğur Mumcu/2003) Saat 11.30 Duzenleyen Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecılık Vakfı Söyleşi - Katılımcı Demokrasl ve Aktif Yurttaşlık Konuşmacı Prof Dr llhan TEKELİ Saat 13.00 Duzenleyen Sosyal Demokrası Derneğı Açıkoturum - Niçin Yerel Örgütlenme? Yöneten Mustata ÖZARSLAN Konuşmacılar Yrd Doç Metın ÖZUĞURLU, Atllla ERDEM, Cemal EMİR Saat 15.30 Duzenleyenler Kızılırmak Köy Derneklerı, AYDOS Vakfı Barışa Senıah Saat 18.00 Duzenleyen Pır Sultan Abdal Kultur Derneğt Konser- Drama Gösterisi Saat 20.00 Duzenleyen Eğıt-Der ETKİNLİKLERİMİZ ÜCRETSİZDİR. İZMİR CUMHURİYET OKURLARI AYDINLIK BULUŞMALAR - 3 UĞUR MUMCU VE TÜM KALPAKSIZ KUVVACILAR ANISINA... Kuşluk kahvaltısında buluşuyoruz. " 'Aydınlık', aydının da sorunu değil midir?" başlıklı söyleşisi ile Tanju Erdem (Em. Amiral) bizlerle olacak. Kitapların dunyasına kısa yolculuklar da yapacağımız bu buluşmada Evrim Yapıcılar muziği ile bizimle olacak. Sen Gelmezsen Bir Eksiğiz! Tarih/Saat: 30 Ocak - Pazar / 11.00 Yer: Alara Restoran - 372 /1 -A Kordon/Alsancak (Alsancak Iskelesı'nden Lıman'a doğru 100 m. ılerde sahılde) Kahvaltı ücretı 10.000.000. TL (10 YTL.) olup rezervasyon için son tarıh 29 Ocak 2005'tır. Rezervasyon: D. Günoğlu: 0533 765 52 67 N. Mantar: 0533 563 78 68 S. Bay: 0533 980 54 74 Ş. Aşıroğlu: 0532 692 76 08
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle