Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2005 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Unlü tenor Hakan Aysev, önümüzdeki sezon birçok önemli yapıma imza atmaya hazırlanıyor
&büyükhayali gençekoluyorAYÇATEZER
Dünyadaki ve Türkiye'deki opera
sahnelerinin önemli tenorlarından,
'Carmen'ın 'Don Jose'si,'Jenufa'nın
'Laca Clemen'i Hakan Aysev...
Müzık eğitimine Ankara Devlet Kon-
servatuvan'nda başlayan Aysev, sanat
yaşamına 1987'de ViyanaUluslarara-
sı 6. Belvedere Şan Yanşması'nda 'en
genç şarkıcı' ödülünü alıp finale kala-
rak ilk adımını attı. Vıyana Devlet Ope-
rası'na kabul edilen ilk Tiirk olan ve
dünyanın birçok yerinde önemli ope-
ralarda ro! alan Aysev, ünlü tenor Lu-
ciano Pavartrtti'nin de öğrencisi oldu.
Pavarottf yle ilk tanışmasını hiç unu-
tamadığını dile getiren ünlü tenor o
günü şöyle anlatıyor: "Okulumu bitir-
dikten sonra burslu olarak Viyana'ya
gitnıiştim.OradaIsveçlibir hocaylaça-
hşıyordum. Hocamın bir başka öğren-
cisi de Pavarotti'nin asistanıydı. Pava-
rotti'ye benden söz etmişlerve bir kon-
ser sonrasında da tanışnrdılar. Onu ilk
gördüğüm anı hiç unutamıyorunı. Yal-
nızca plakkapaklannda gördüğünüz,
sizin için efsane olan bir insanla karşı
karşıyasınız.Otuzkırksaniye, gözlerim
faltaşı gibi açılmış, öylece bakmışım."
Aysev, Pavarotti'nin sanat yaşamına
çok büyük katkılan olduğunu, dünya-
ca ünlü tenordan öğrendiği en önem-
li şeyin, sanatçının önce insan olmayı
bilmesi gerektiği olduğunu söylüyor.
"Pavarotti çok alçakgönüllü bir insan.
Sanat yaşanıının başuıda olan, 20 ya-
şjndabir Türkgencinidddiyeahponun-
la çalışması, konuşması, paylaşınıda
bulunması benim için gerçekten çok
güzeldi."
Sırada Ikl albüm daha var
Leyla Gencer, Ayhan Baran ve Su-
na Korat'ın yolu açtığı dünya sahne-
lerinde artık birçok genç Türk opera
sanatçısının kariyer yaptığının altını
çizen ünlü tenor, opera ajanslannın
çokluğundan ve operanın Türkiye'ye
göre daha popüler olmasından dolayı
Avrupa 'da belli biryere gelmenin Tür-
kiye'dekinden daha kolay olduğunu
vurguluyor. Türkiye'nin de artık çok-
sesli müzik alanında gerçekten çok
önemli bir yere geldiğıne değincn sa-
natçı, "ArükTürkiye'dedetaksiyebin-
diğinizde klasik miizikle karşılaşabili-
yorsunuz. Kskiden bunlar çok ütopik
görünürdüinsanlara. I ürkivede artık
çoksesli ıııüziğin farkıııa varmaya baş-
ladı. Çoksesli müzik dinleyen toplunı-
lar, her zaman daha demokratik, da-
ha çoksesli düşünebiliyorve konuşabi-
liyorlar birbirleriyle" diye düşüncele-
rini açıkhyor.
Türkiye'ye döndükten sonra en bü-
yük amacı Pavarotti, Donıingo,Carre-
ras gibi operayı halkla buluşturarak
büyük kıtleler tarafından dinlenmesi-
ni sağlamak olmuş Hakan Aysev'in. Bu
amaç doğrultusunda Nilüfer ile pop-
opera, Bulutsu/lıık Özlemi'yle pop-
rock, Yıldız İbrahimova'yla caz-ope-
ra, şimdi de Pınar Köksal'la Türk sa-
 ürkiye'ye
döndükten sonra
en büyük amacı
Pavarotti, Domingo,
Carreras gibi operayı
halkla buluşturarak
büyük kitleler
tarafından
dinlenmesini
sağlamak olmuş Hakan
Aysev'in. Bu amaç
dogrultusunda Nilüfer
ile pop-opera,
Bulutsuzluk
Özlemi'yle pop-rock,
Yıldız ibrahimova'yla
caz-opera, şimdi de
Pınar Köksal'la
Türk sanat müziğini
opera orkestrasıyla
buluşturmuş ünlü
tenor.
nat müziğini opera orkestrasıyla buluş-
turmuş ünlü tenor. Dede Efendi'lerle,
Münir Nurettin Selçuk'larla büyüdü-
ğünü dile getiren Aysev, en büyük ha-
yalinin Türk sanat müziğini, özünü
bozmadan çoksesli hale getirmek ol-
duğunu ve bunu gerçekleştirmekten
de büyük mutluluk duyduğunu sözle-
rine ekliyor.
Bılkent Senfoni Orkestrası eşliğin-
de Güneydoğu Anadolu illerinde ver-
diği konserlerden ilk albümü 'Aria ve
Napolitenler'i yaptığını söyleyen Ay-
sev, sırada iki albüm daha olduğunu
müjdeliyor hayranlarına. Bu albümle-
rin Türk sanat müziği, tango, biraz da
popüler müzik kanşımı olacağını be-
lirten ünlü tenor, "Bu yolla ne kadar
insanı operaya çekebilirsekbir kazanç-
tır bizinı için. Türk insanı operayı an-
layanıayacağuıdan korktuğu için on-
dan uzak kahnayı tercih cdiyor. Bu ye-
tiştirilme tar/ımızda var. Çocukluğu-
muzdanberibizehep 'Tanımadığın in-
sanlardan bir şey alma, bılmediğin şey-
leri yapma' gibi uyarılarda bulunulur.
Opera da insanlara çok farklı gözükü-
yor.O yüzden ondan çekiniyoıiar" di-
yor.
Bir tapınak nlteliğlnde
Aspendos Antik Tiyatrosu'nun
opera sanatçılan için esİciden beri bir
tapınak niteliğinde olduğunun altı-
nı çızen sanatçı, Uluslararası As-
pendos Opera Yanşması'nın Türki-
ye'nin sanat adına gerçekleştirmiş ol-
duğu en önemli adımlann başında
geldığini söylüyor.
Yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarını
birlikte ve eşit ağırlıkta sürdüren sa-
natçı, aralık ayında Barcelona Filar-
monı Orkestrası eşlığinde 6 konser
verdiğini ve konserleri yaklaşık 15
bin kişinin dinlediğini belirterek
yurtdışından çok iyi öneriler aldığı-
nı, eylülde Fransa'da Aida'da oyna-
cağını, Monte Carlo'da bir konseri
olduğunu sözlerine ekliyor. Önü-
müzdeki sezonda Ankara Devlet
Opera ve Balesi 'nde Othello rolünü
canlandıracağına söyleyen Aysev,
"Othellosabırsızhkla beklediğim bir
roldü. Çok gençken konser olarak
sövlemiştim.Çok farkıııa varmamış-
tırn. Ama şimdi kendimi gerçekten
Othello'ya çok hazır hissediyorum.
İlk sahnelenişi Magosa'da Othello
Kalesi'nde yapdacak. Eğer Avrupa
Birliği'nden yardını gelirse burada
bir de Othello filmi çekilecek" diye
konuşuyor.
Artin Demirci'nin yapıtlan Ürün Sanat Galerisi'nde
Fırçaylaİstanbul-Antakya
Kültür Servisi-Artin
Demirci, ağırlıkh ola-
rak 2004 yılında ger-
ürettıği yapıtlarından
oluşan kişisel resim ser-
gisiyle 8 Şubat'a dek
Urün Sanat Galeri-
si'nde. 'Antakya-İstan-
bul - Antakya' adlı bu
sergısinde, tuval üzeri-
ne yağlıboya 36 çalış-
masına yer veriyor De-
mirci.
Ressamın
gözünden doğa
Sergının adında da an-
laşılacağı gibi Antak-
ya'dan IstanbuFa, İstan-
bul 'dan Antakya'ya yol-
culuğu içselleştiriyor sa-
natçı, özel bir deneyimi-
nı tuvale yansıtıyor.
lç mekân, portre ve
ölüdoğalarıyla da tanı-
dığımız resmi, bu kez,
yalnızca görünüm ça-
lışması olarak adlandı-
rılamayacak bir anlayış-
la ele aldığı bu dizisiy-
le yeni bir boyut kaza-
nıyor.
Yer yer görünümlerde
Artin Demirci'nin tuval üzcrine yağlıboya çalışması.
soyutlama yolunu seçen
Demirci, tuvallerinde,
bu deneyiminde derle-
diğı ayrıntılara da eği-
liyor.
Turgay Fişekçi de şöy-
le yaklaşıyor bu sergı-
ye: ..."Bu sergideki re-
simler, bana bir ressa-
mın gözünden yurdu-
mun doğasına bakma
olanagı verdi. Baktıkça
insanın sımrlıuğını, bu-
na karşm doğanın son-
suzluğunu duyumsa-
dım. O sonsuzluk için-
de akıp giden zanıanın
bir parçası değil nıi bii-
tün hayatımız. Ressam
o zaman parçasını ru-
valdeyommlayıp biçim-
lendirdikçe bize yaşadı-
ğımız hayata ilişkin de
bir ayna tutuyor. O ay-
naya bakıp hayatı ve
dünyayıyeniden düşüne-
bileceğmüz...".
(0 216 360 99 64)
TURKIYE SINEMA VE AUDIOVISUEL KULTUR VAKFI
"S.'İÜama hakkiMda bilmek
~*~A
.:
$stediğtni£ her şjsyj".
SINEMA SEMINERLERI
26. Dönem / 05 Şubat 2005 - 30 Nisan 2005
Cumartesi Günleri saat:11.00-15.30
Dünya ve Türk Sinema Tarihine Genel Bakış
Film Yapım Süreci - Film Eleştirmenliğı
Ses Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yöntemleri
Sinemada Oyunculuk - Animasyon Teknikleri
Sinemada Kurgu Tekniği - Sanat Yönetimi
*•% Sinema ve Video Kameralan - Senaryo Yazım
•* Aşamal.an ve Teknikleri - Senaryo Tasarımı ve
Temel Öğeleri - Aydınlatma Teknigi ye Işık Bilgisi
.^ Sinema Kuramları ve Film Çözümlemesix
F i l m Y ö n e t i m i n i n T e m e l İ l k e l e r i
Adres: Gazeteci Erol Dernek Sk. No:11/2 Beyoğlu/tstanbul
Tel: 0 (212) 244 52 51 - 251 67 70 • 251 84 81
Web: http://www.tursak.org.tr E-Mail: tursak@tursak.org.tr
ıı Cumhurlyel
türsak
Büyükada Kültür Derneği Adalar kısa film ve fotoğraf yanşmasını düzenJiyor
Adanın Çağnsı
y
na kulak verin!
Kültür Servisi - Büyükada Kültür Derneği, bu yıl 2.
Adalar Kısa Film Yanşması ile 4. Adalar Fotoğraf
Yarışması'nı düzenliyor. Amaç, Türkiye'nin her
yerinden amatör sanatçıları, sinema-fotoğraf-grafik
öğrencilerini ve bütün Adalılan sanatsal etkinlikler
için yüreklendirmek, ödüllerle onlara destek olmak,
yapılan çahşmaları halkla buluşturarak Adalar'ın
kültür ve sanat yaşamını zengınleştirmek ve bir
görüntü arşıvi oluşturmak. Şimdi,
gelenekselleşmesini hedefledikJeri bu iki yanşmayı
mali olarak destekleyecek sponsorlar arıyorlar.
• Gelenekselleşme yolunda
olan ve Adalar'ın kültür ve
sanat yaşamını
zenginleştirmeyi amaçlayan
2. Adalar Fotoğraf Yanşması
ve 4. Adalar Fotoğraf
Yanşması maddi destek
bekliyor.
Tür sınırlaması yok
'İstanbul Adalannda
Yaşanı' konulu 2. Adalar
Kısa Film Yanşması'nda
tür sınırlaması yok, ancak
filmlerın DVD formatında
olması gerekiyor. Tüm
amatör sınemacılara ve
sinema öğrencılerine açık
olan yanşmaya katılmak
ısteyenlerın en çok 20
dakika olan fılmleriyle
birlikte, imzalanmış
başvuru formunu, varsa filme ait l set fotoğrafını
veya fılmden l kare fotoğrafı en geç 31 Temmuz
2005 tarihine kadar 'Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi Sinema-TV Merkezi, Yıldız Posta Cad.
80700 Kışlaönü / Beşiktaş' veya 'Büyükada Kültür
Derneği Çınar Meydanı No: 14 Büyükada'
adreslerine elden veya ıadeli taahhütlü olarak
postayla ulaştırmalan gerekiyor. Binnciye 3.000
YTL, ikinciye 1.500 YTL, üçüncüye 1.000 YTL
para odülünün venleceğı yanşmanın ödül töreni 13
Ağustos 2005'te yapılacaİc. Yanşmanın seçicı
kurulu, Mimar Sinan, Marmara, Yeditepe,
Eskişehir Anadolu üniversitelerı öğretim üyeleriyle
ünlü yönetmen ve yapımcılardan oluşacak.
En çok 5 fotoğrafla katılmabilecek
'İstanbul Adaları' konulu 4. Adalar Fotoğraf
Yanşması'na en çok 5 fotoğrafla katılmabilecek.
Herkese açık olan yanşmaya katılmak isteyenlerin
kısa kenan en az 18 cm olan fotoğraflanyla birlikte
fotoğraflann basıldığı dia/negatif/cd'yi, 6
rakamdan oluşan rumuzun
yazılı olduğu kapalı bir zarfa
koyarak en geç 31 Temmuz
2005 tarihine dek 'Çınar
Meydanı No: 14
Büyükada/İstanbuT adresıne
göndermeleri gerekiyor.
Seçici kurulu Prof. Sabit
Kalfagü, Ergun Uıran, Kamil
Fu-at, Yalçın Savuran, Sibel
Akkaşoğlu'dan oluşan bu
yanşmanın ödül töreni de 13
Ağustos'ta yapılacak.
Binnciye 400 YTL, ikinciye
200 YTL, üçüncüye 150
YTL para odülünün verileceğı yanşmayı kazanan
ve beğenilen fotoğraflar 13 Ağustos - 15 Eylül
2005 tarihlerı arasında dernek bınasının önündeki
sergi alanında izlenime sunulacak. Fotoğraf
yanşması kapsamında bu yıl bir de Adalar Siyah-
Beyaz Fotoğraf Yanşması düzenlenecek. Binnciye
1.000 YTL, ikinciye 750 YTL, üçüncüye 500 YTL
para ödülü verilecek olan bu yanşma çağnlı olup,
yanşma sonunda ellı fotoğrafhk bir albüm
yapılacak.
(0 216 382 73 78/www.buyukada.org)
'Madredeus' cumantesi günü İş Sanat'ta
• Kültür Servisi - VVbrld Music konusunda
kendılerine haklı bir yer edınen Portekizlı topluluk
Madredeus yeni stüdyo albümü 'Um Amor
Infinito'nun (Ölümsüz Aşk) turnesi kapsamında
5 Şubat Cumartesi tş Sanat'ta Portekiz'e özgü
'muüuluk verici özlem' şarkılan saudade'leri
yommlayacak. Topluluk uluslararası sanat
çevrelerinde evrensel bir kültür değeri olarak
kabul edılmış durumda. Çalışmalan, 'gerçek bir
müzik atölyesi' olarak değerlendırilen topluluk,
kariyerinin başından itibaren canlı
performanslannı her zaman 'müzikal şiir'
resitalleri atmosferlerine büründürdü. Gelelim
Madredeus grubunu yakından tanımaya! Bundan
18 sene önce ilk adımlan atılan Madredeus
çalışmasının beyni Pedro Ayres Magalhaes ve
Rodrigo Leao'dan oluşuyor. Kafalannda
oluşturdukJarı melodi ve sözlere ruh katacak
vokalist de (Teresa Salgueiro) bulununca kayıtlara
başladılar. ilk albümleri 'Os Dias da Medredeus'
1987'de yayımlandı. Ülkeleri Portekiz'de büyük
ilgi gören grup ikinci albümleri 'Esistir' ile
yurtdışında konserler de vermeye başladı. 1994'te
'O Espirito da Paz' isimli albümlerini yayınlayan
grup bir sene sonra da Wım Wenders filmı 'Lisbon
Story'nin müziklerini 'Ainda' adı altında yayımlar
ve tüm dünyada çok büyük bir hayran kitlesine
ulaşır. 1997'de 'O Paraiso' ve 1998'de 'O Porto'
albümlerini yayımlayan grup tüm dünyada
yüzlerce konser verirler. 2000 yılında Best Of
niteliğinde Antologia albümlerini yayımladıktan
sonra 2001 'de stüdyo albümü 'Movinıento'yu
yayımlarlar. Gitarda Jose Peixoto, keyboard'da
Carlos Maria Trindade, akustik bas gitarda
Fernando Judice'den oluşan yeni kadro ile
kaydedilen bu albüm ile sınırlan ortadan
kaldınyor ve değişir kültürlere ait ezgilen
banndınyor. 2002'de birbirinden farklı tarz iki
albüm ile sevenlerinı şaşırtan grup, en sevilen
şarkılann remixlenni ve dans versıyonlannı
'Electronico' albümü ile sevenlerine armağan
ederken, Flemish Radyo Orkestrası ile senfonik bir
albüm kaydederler. 12 albüm yayımlayıp
milyonlarca albüm satan grup, ilk defa Istanbul'lu
sanatseverler ile buluşacak.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Orhan Suda'mn Anıları
Orhan Suda'yı ilk gençliğimin heyecanla izle-
diğim dergilerinden 'YeniAdımlar'\n yayın yönet-
meni olarak tanımıştım. Aynı yıllarda Suda Yayın-
ları da pek çok değerli yapıtı kazandırmıştı kitap-
lıklarımıza.
Bir ömrün Kıyılarında ftlkım Yayınları) adlı anı
kitabını okuyunca onunla ilgili ne kadar az şey bil-
diğimi gördüm.
Orhan Suda, 1920'lerde, 30'larda doğmuş pek
çok aydınımızla ortak yazgıyı paylaşmış: Hapis-
lik, sürgünlük, işsizlik, yoksulluk... Yalnız bunlar de-
ğil elbette: Günümüz insan ilişkilerinin uzağında
kalmış çıkarsız sevgi, dayanışma, dostluk, heye-
can...
Dönemin toplumsal ve küresel koşullarının da-
yattığı, hiçbir eylemi olmayan 23 yaşındaki bir
gencin yalnızca düşünceleri nedeniyle beş yıl ha-
pis yatması, ardından iki yıl sürgün, herakşam ka-
rakola gidip, buradayım diye imza verme...
Ne ki böylesi yıkımlara uğrayan nice genç in-
san bir daha hayatını kolay kolay düzene koya-
mazken Orhan Suda bu ağır darbeden bedensel
ve ruhsal kişiliğini zedelemeden çıkabiliyor. Elbet
yıllar yıllar süren türlü sıkıntılara göğüs gererek.
1980'den bu yana ülkemiz de, dünya da, baş-
ka bir ülke, başka bir dünya oldu. 1980 öncesi ya-
şananlarla 80 sonrası yaşananlar bambaşka. İki
dönemin insanlarının birbirlerini anlamaları da çok
güç. Bu yüzden böylesi anı kitapları geçmiş dö-
nemi tanıyabilmemiz için büyük önem taşıyor.
Orhan Suda'mn çocukluk ve ilkgençliği 194O'lı
yılların Ankarası'nda bulunmaz güzellikte geçi-
yor:
"Yazın, hafta sonlarını yakın akrabalarımızın
bağlannda geçiriyorum çoğuzaman. Meyve ağaç-
ları, çiçekler arasında dolaşmak, dut, erik silke-
lemek, kiraz devşirmek, evin önünde serilmiş ya-
takta, geç vakit serin serin uyumak, sabah gün
ağanrken kuş sesleriyle uyanmak derin izler bı-
rakıyor ruhumda." (s. 33)
"Halkevi'nin yüksek tavanlı kitaplığında geçiri-
yorum çoğu günlerimi. Orada tanışıyorum büyük
yazarlarla."
"Atatürk Lisesi'nin Latince bölümüne kaydo-
luyorum ders yılı başında."
"Kutsal bir tapınak gibi Atatürk Lisesi. Geniş ti-
yatro sahnesi, kitaplığı ve o dönemin en yetkin
öğretmenleriyle bir bütün oluşturuyor."
"MEB Tercüme Bürosu'ndayım. Büronun ge-
nel sekreteri tiyatro eleştirmeni Lütfi Ay'/n kuze-
ni ben, orada çalışıyorum. On altı yaşımdayım.
Tüm dillerden çeviriler yapılan bu kültür merke-
zinde dünyanın en mutlu genci sayıyorum ken-
dimi. Yanım yörem yazar, çevirmen abilerle do-
lu. Yayımlanan çevirilerin hem düzeltmeni, hem
de ilk okuruyum." (s. 36-37)
Sonrasında Erol Güney'in girişimiyle Isviçre'ye
öğrenimegönderilecekken 1952 Eylülü'ndetutuk-
lanma ve bütün bir hayatın yön değiştirmesi.
Türkiye Komünist Partisi üyesi olmaktan hü-
küm giyip Harbiye Askeri Cezaevi'ne atılma. Bu-
rada bu hareketin tanınmış kişilikleriyle bir arada
geçen yıllar. Gerçek dostlukların perçinlenip sah-
teliklerin su yüzüne çıktığı hapishane ortamı. Ru-
hi Su, Enver Gökçe, Ulvi Uraz, Zeki Baştımar,
Reşat Fuat Baraner, Dr. Şefik Hüsnü gibi pek
çok ilginç kişilik üstüne gözlemler.
Hapishane sonrası sürgün, askerlik, işsizlik yıl-
ları. Aziz Nesin'in Düşün Yayınevi'nde yayın dün-
yasına dönüş.
1978'de Suda Yayınları'nı kapatıp, iki yıllık bir
değişim isteğiyle Fransa'ya geliyor. Burada da
güçlükler peşini bırakmıyor. İki yıl bir otelde gece
nöbetçisi olarak çalışıyor.
1980 darbesinden sonra bir çevirisi nedeniyle
bir kez daha beş yıl hapse hüküm giyince dönü-
şü olanaksızlaşıyor. 1983'te BBC'de çalışmak
üzere geldiği Londra'da kalıyor sonraki yıllar.
Anılar boyunca gözlemlediğimiz ne?
Başeğmez bir aydının, en güç koşullarda bile
kişiliğini zedelemeden, özgürcedüşünmekten bir
an olsun duralamadan çalışarak, üreterek geçir-
diği bir hayat.
"Kuşlara, böceklere imreniyorum: Giyim ku-
şam istemiyorlar. Kira ödemiyorlar. Askere, sa-
vaşa gitmiyorlar. Mahpuslarda çürümüyorlar. Mar-
ket market dolaşıp sağlığa bunca zararlı sözde
'fenni' yiyecekleri tıkınmıyorlar. Dedikodu bilmi-
yorlar. Odun, kömür, ulaşım masrafları yok. Siya-
siparti kurup "ideolojicilik" oynamıyorlar." (s. 370)
Orhan Suda'mn bütün bir ömrünün verimi sa-
yılabilecek Fransızca-Türkçe Sözlüğü'nün de ya-
kında kültür hayatımıza katılmasını dilerim.
turgay@fisekci.com
K Ü L T Ü R # Ç İ Z t K
K A M I L M A S A R A C I