Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 2005 ÇARŞAMBA
4 CHP KURULTAYINA DOGRU
Sangül, artık partide koltuk değil, düşünce savaşlannm olması gerektiğini söyledi
CHPmüzeye dönmesinHAKANDİRİK
tZMİR/AYDlN-CHP genel başkan-
hğı için mücadele eden Şişli Beledi-
ye Başkanı Mustafa Sangül, kurul-
tayda, başanlı ve başansız yönetici-
lerin oylanacağını belirterek "Benis-
tiyorutn ki, CHP'miz müze durunıu-
na gelmesin" dedi. CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal'ın karnesinin "za-
yıf", kendi karnesinin "pekiyinin de
üzerinde" olduğunu savunan Sarıgül,
Zülfii Livaneli'nın adaylığı ve muha-
lefetin tek adayla yanşa girmesi ko-
nusunda "Meydanlaradaylanbirleş-
tirecektir" yorumunu yaptı.
Aydın'daki bölge toplantısına ka-
tılmak üzere uçakla Adnan Menderes
• Deniz Baykal'ın karnesinin "zayıf", kendi karnesinin "pekiyinin de üzerinde"
olduğunu savunan Sarıgül, "Kurultayda başansız bir yöneticiyle başanlı bir yönetici
oylanacaktır" dedi. Sangül, Baykal'ın yıllardır kurultaylan, "entrika ve kunıazlıklarla"
kazandığını ancak bir türlü başbakanlığı elde edemediğini kaydetti.
Havalanı'nagelen Sangül, "CHP'nin
bayrağnııburcadikmekiçin" îzmir'de
olduklarını söyledi. Yaklaşık 800
araçlık konvoyla Aydın'a giren Sangül
ilde genel seçim havası estirdi.CHP'de
"Küçük olsun benim olsun" mantığı-
na son vermek istedıklerini belirten Sa-
rıgül, "Küçüklüğun kimseye faydası
olmaz. Istiyorum ki, artık CHP'de,
koltuk savaşlan olmasın, düşünce sa-
vaşları olsun. Yönetime gelenler, onu
koruma telaşına düşmesinler. Güçle-
rini koltuktan almasınlar. Halktan al-
sınlar. Demokrasinin en büyük gücü
halkımızdır" dedi.
Kurultaydan sosyal demokratlann
ıktidannın çıkacağını savunan Sangül,
Baykal'ı "başanazbiryöneöd'' olmak-
la suçladı. Arkadaşlarıyla birlikte "ent-
rikave kurnazlıklarla" yıllardır kurul-
tay kazandıklannı ancak bir türlü baş-
bakanlığı elde edemediklerini dile ge-
tirdi. "Benistiyorumki CHP'miz mü-
ze durumuna gelmesin" diye konu-
şan Sangül şunlan söyledi:
"CHP'yi iktidara taşımayan hiçbir
hareketbaşanhhareketdeğiİdir.Bu ku-
rultayda başansız bir yöneticiyle ba-
şanlı bir yönetici oylanacaktır. Bay-
kal'ın bugüne kadar ki seçim karne-
sinde hiç pekiyi görmedim. Ben Şişli'de
yüzde70'eyakınoy alarakkarnemi pe-
kiyinin deüzerindebir notia aldını. Be-
nim karnem ortada, BaykaTın karne-
si de ortada. CHP'lilerin evde yastık
altuıda, masum masıını istirahateden
bayraklannın ellerde dalgalanmasını
istiyorum. 29 Ocak sonrası, sosyal de-
mokratlann Türkiye'de aldığı en yiik-
sekoyataübim." Adaylığını açıklama
noktasına geldiğini duyuran Zülfü Li-
vaneli'ye ilişkın soruları yanıtlayan
Sangül, muhalefetin tek adayla kurul-
taya gitmesi konusundaysa şunlan
söyledi: "Bütün arkadaşlara başan-
lar düiyorum. Bu birleştirmeyi en gü-
zel yapacak olan halkınıızdır, halkın
gücüdür. Meydanlar mutlaka adayla-
nbirleştirecektir.Erdal Inönü'nünku-
laklan çmlasın. Kendisiyle çok önem-
li kunıltay mücadelelerinegirdik. Ama
bunu 15 bin kişilik salonlarda yaptık.
Neyazık ki Baykal,kurultayıdahi hal-
kımızdan kaçırmak istiyor."
BAYKAL NEVŞEHİR'DE KONUŞTU;
Partiyidışarıdan
kuşatma çabası
iflas edecek
SELAHATTİN ŞAHİN / GÜRKAN ATA
NEVŞEHtR/ERZURUM - CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, 29 Ocak'ta gerçekleştirilecek 13.
olağanüstü kurultayın CHP'nin dışarıdan kuşatılma,
yönlendirme ve etkileme çabalannı iflas ettireceğini
söyledi. Baykal "Gerçekleştireceğimiz bu
kurultaynnız CHP üzerine kurulmak istenen
ipoteklerden sıyrdacağunız bir kurultay olacakbr"
dedi. Nevşehir'de partisinin Konya, Yozgat, Niğde,
Kayseri, Kırşehir, Aksaray, Nevşehir ve Sıvas
illerinin yönetici ve delegeleriyle bir araya gelen
Baykal, toplantı öncesinde gazetecilere yaptığı
açıklamada, CHP Kurultayı'nın "parti içi sorun"
niteliğini aştığını söyledi. Baykal, "Tüm Türkiye'yi
hatta Türkiye'yi aşıp bölgeyi ilgilendiren siyasi
gelişmeler arasında önemli bir yeri olan CHP
kurultayı, izlenmenin ötesinde yönlendirilmek
isteniyor. Herkes kendi hesabma göre CHP
kurultayma sipariş gönderiyor" diye konuştu.
CHP'yi yozlaştırma, sığlaştırma ve toplumsal
çürümenin yansıdığı bir kuruma dönüştürme
çabalan olduğunu ifade eden Baykal, parti
_ ^ _ « _ _ ^ _ _ _ _ _ _ örgütünün ahlak ve
^ p u p ı;^™ ilkelere sahip çıkacağını
£ i io !• söyledi. Kurultayla
Baykal 9 kentm CHP'nin öneminin daha
delegeleriyle da artacağını belirten
yaptlğl toplantlda, Baykal, sözlerini şöyle
"Bu kurultay CHP sürdürdü:"Bu
ü/erine kunılmak
k u r u l t a
y
H m z
'
C H P
Muzerıne KuruimaK ^ ^ ^ k u ş a t m a ,
istenen yönlendirme, etkilenme
ipoteklerden çabalarmm iflas edeceğibir
sıynlacağımız bir kurultay olacaktır. CHP,
kurultay olacaktır" üzennetamılmak istenen
HİVP k-nnmtıı ipoteklerden, dışandan
aıye KOtıuşru. yönlendirme çabalarından
— — - ^ — ^ — — kendisini kararhlıkla
sıyırmış olduğunu ve CHP'nin kendi kurallanyla,
anlayışıyla, kendi geleceğini belirleyeceği bir kez daha
herkes taralindan görülecektir." Baykal, Zülfü
Livaneli'nın adaylığıyla ilgili olarak sorulan bir soru
üzerine "Bu kurultay, genel başkanlık yanşı
kurultayı değildir. Bu kurultayda CHP'yi
sahiplenmeye çalışıyoruz. CHP'yi savunuyoruz.
CHP'ye yönelik tehditleri, kuşatmalan, CHP'yi
yozlaştırnıa çabalannı kırmaya çalışıyoruz.
Bunu da başanyonız" diye konuştu.
Erzurum'da gergjnlik
Daha sonra Erzurum'a geçen Baykal, Palan Otel'de
delegelerle bir araya geldi. Delegelerin toplantı
salonuna alınması sırasında gerginlik yaşandı. CHP
Ağrı Milletvekili Naci Aslan, delegelerin salona
alınış şeklini protesto ederek toplantıya girmedi.
Ağrılı delegelere de toplantıya katılmama
çağnsında bulunan Aslan, tepkisini şöyle dile
getirdi: " Delegeler, koyun sayar gibi içeri alınıyor.
Başka bir milletveldli salonda, '2 Ağn delegesi
buraya gelsin. Ben göreceğim, görmem lazım'
derse bu onun haddini aşar. Ben kulağımla işittinı.
Demokrasi adıııa utanç duyuyorum" dedi.
Baykal ve Sangül bölge toplantüanm sürdürürken Livaneli de Ankara'da gazetecilerle öğle yemeğinde bir araya geldi. (OZAN YAYMAN/AA)
Livaneli, partide iç banşı, bütünlüğü sağlayacak tek isim olduğunu savundu
Adaylığını Mevlana projesi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP genel başkan adaylığı
için "nabız yoklayan" lstanbul
Milletvekili Zülfü Livaneli, par-
tide iç banşı, bütünlüğü sağlaya-
cak bir isim olduğunu savunarak
kendi adaylığının "Mevlana pro-
jesi" olarak adlandınlabileceği-
ni söyledi. Bayramdan sonra ke-
sin karannı açıklayacağını belir-
ten Livaneli, "Adayuknoktasına
çok yakınım" dedi. Muhafaza-
kâr tabanı olan AKP'nin bile için-
de değişim geçirdiğini belirten
Livaneli, "Aslında sol değişim-
denyanadır. Biz bu değişimin, ye-
nileşmenin yaşama geçmesini is-
tiyoruz. CHPdelegesinin de artık
değişime karşı çıkacağını düşün-
müyonım" dedi.
îstanbul Milletvekili Livane-
li, dün gazetecilerle öğle yeme-
ğinde buluştu. Hem ana muha-
lefet partisi hem de Türkiye'nin
ek köklü partisi olan CHP'nin
kendi içinde kavgaya düştüğü
görüntüsünden rahatsız olduğu-
nu belirten Livaneli, "Atatürk'ün
partisiAtatürk'eyakışanbir nok-
taya taşmmalı" dedi. Bu kurul-
tay sürecinde Mustafa Sangül
ve genel merkez yönetimi arasın-
da sert, kıncı suçlamalar ve açık-
lamalar olduğuna işaret eden Li-
vaneli, bir grup milletvekili ve
partilinin bu gidişe "dur" de-
mek içuı kendisine öneri getir-
diğini anlattı. Bir milletvekili
rağı devretmeye açıkobnalı" de-
di. Kendisinin partide herkesle
dost, arkadaş olduğunu, kimsey-
le kavgası, kırgınlığı olmadığı-
nı vurgulayan Livaneli, "Ben,
bir banş projesi olarakbunu gö-
rüyorum. Bu amaçla yola çıktık.
Bugün adayuk noktasına çok ya-
kınım. Aslında tabii aday adayı-
• Adaylık konusundaki kesin karannı
bayramdan sonra açıklayacağını belirten Livaneli,
"Benim şarkılanmla büyüdü" dediği CHP
delegesinin değişimden yana olduğunu savundu.
olarak sorumluluktan kaçamaya-
cağını, "Ben şurada durayım
seyredeyim'' deme lüksü olma-
dığnıı kaydeden Livaneli, "Bir
süre sonra örgütlerden de dalga
dalga bu yönde talepler geldiği-
ni" ileri sürdü. CHP'nin ciddi
ıdeolojık yenilenmeye gereksi-
nimi olduğunu, olaya "Baykal
gftsin, ben geleyim" noktasmdan
bakmadığını vurgulayan Liva-
neli, "Bu bir bayrak yanşıdır.
Zanıanıgeldiğindeherkes bu bay-
yım, 260 delegenin aday göster-
nıesi gerekiyor. Ancak kurultay-
da bu sayıyı bulacağımdan te-
reddüdüm yok. Eğer bize firsat
verilirse partiyi tıalkla, örgütle
banşürmak, iktidara getirmek
kararuhğuıdayız" dedi.
Kurultayda Baykal ya da Sa-
ngül'ün kazanması duramunda,
CHP'de bölünme ve tasfiyenin
kaçınılmaz olacağını savunan
Livaneli, ancak kendisinin Bay-
kal'ın karşısına tek aday olarak
çıkması durumunda, "toparla-
yıcı" olacağını ıleri sürdü. Liva-
neli, eğer yanşıp kazanamazsa
kesinlikle partiden istifa etmeye-
ceğini vurguladı. Livaneli, gaze-
tecilerin, Sangül'ün çekilmeye
niyetli görünmediğini sormala-
n üzerine de önünde 11 günlük
süre olduğunu, partililerle birlik-
te ortak aklı çalıştırarak bir yol
belirleyeceklerini ifade etti.
Livaneli, Sangül'le ortak ha-
reket edip edemeyeceklerine iliş-
kin bir soru üzerine ise "Ittifak
arayışında olmadıklannı" belir-
tirken CHP'de her kesimden de-
ğişim sesi geldiğini, bunu yaşa-
ma geçirmek için harekete geç-
tiğini söyledi.
CHP delegesinin kolay karar
değiştirmediğinin ammsatılma-
sı üzerine de Livaneli, "CHP
delegesi, partililerden birçoğu
benim şarkılanmla büyüdü. Ben
Karlı Kayın Ormam'nda şarkı-
sını yapüğımda ilk olarak eşim
dinledi, agladı. Sonra bu şarkı
müyonlar taralından kabul gör-
dü" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Türk solu başansız. CHP de başa-
nsız. Bunlar günümüzün gerçekleri.
Başarısız olan siyasi akımlar ister is-
temez arayış içine girerler. CHP, De-
niz Baykal iiderliğinde başansız bir
performans sergiliyor. O zaman bu ko-
nuda ister istemez yeni arayışlargün-
deme geliyor. Aslında doğal olanı ba-
şansız olan siyasi liderin gitmesidir.
Batı'da ve gelişmiş demokrasilerde
sistem böyle işliyor.
Türkiye'de başarısız olanın gitme-
si diye bir gelenek yok. Partileri yok
olup gidinceye kadar siyasi liderler
ayak diriyorlar. Parti içi demokrasi ol-
madığı için, parti içi demokrasiye uy-
gun olmayan bir Siyasi Partiler Ka-
nunu olduğu için başarısız liderleri
emekliye ayırma gücünü parti taban-
ları kendilerinde bulamıyorlar.
Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz,
Tansu Çiller ve Devlet Bahçeli ör-
neklehni hatırlayınız. Son seçimlerde
büyük bir yenilgiye uğradılar. Başa-
CHP'deki Kavganm Nedeni: Başansızlık
rısızolacakları seçimlerden önce bel-
liydi. Normal olanı seçimlerden ön-
ce istifa ederek partilerinin önünü aç-
malarıydı. Hiçbirisi bunu yapmadı.
Partilerin yapamadığını halk yaptı,
bunlan siyasetin dışına itti. Mesut Yıl-
maz ve Tansu Çiller partiyi bırakma-
nın da ötesinde siyasetten çekildiler.
Devlet Bahçeli, gidiyormuş gibi ya-
pıp geri geldi. Ecevit de sağlığı elver-
mediği için sonunda istemeyerek de
olsa aktif siyasetten uzak durmak
zorunda kaldı.
En dramatik olanı Deniz Baykal'ın du-
rumu. 1999 seçimlerinde CHP bara-
jın altında kalıp büyük bir başarısızlı-
ğa uğrayınca, kamuoyundan gelen
yoğun baskılar nedeniyle genel baş-
kanlıktan istifa etmek zorunda kaldı.
Ancak, siyaset hırsı onu sürekli parti
içi hesaplar yapıp uygun zaman kol-
lamaya itti. Fırsatını bulduğu an Altan
Öymen gibi herkesin üzerinde birle-
şebileceği bir genel başkanı kulis gü-
cüyle yenip koltuğa yeniden oturdu.
Partınin başına dönmesi için hiçbir se-
bep yoktu. Çünkü liderlik yaptığı her
dönemde parti güç yitiriyordu.
Eğrisi doğrusuna denk geldi, 3 Ka-
sım 2002 seçimleri öncesi Kemal
Derviş'in de desteğiyle barajı aştı.
Ancak beklenen oyu alamadı. Ka-
muoyu yoklamalarında CHP yüzde
20'lerin üzerinde gözüküyordu. An-
cak Baykal'ın seçim stratejisi korku
üzerine kurulduğu, temel sorunlarda
çözümsüzlükten yana bir görünüm
verdiği için halkın desteğini alamadı.
Iki yılı aşkın bir dönemdir muhale-
fette olan CHP, muhalefette çöken bir
parti olarak ilginç bir görünüm sergi-
liyor. Şu gerçeği kabul edelim, CHP
çöküyor. Bu çöküşün sorumlusunun
yalnızca Deniz Baykal olduğunu söy-
lemek haksızlık olur. CHP, ülkemizin
ve dünyamızın gerçeklerinden kop-
tuğu için çöküyor. Bugünün sorun-
lannadünün milliyetçi, tutucu söylem-
leriyle cevap aradığı için çöküyor.
Çöken bir gücün içinde kavga ka-
çınılmazdır. Peki bundan sonra ne
olur? Soruna teknik açıdan bakar-
sak, bu kurultayı Deniz Baykal kazan-
sa bile Baykal artık bitmiştir, Türki-
ye'nin geleceğinde bir rol oynaması
mümkün değildir. Zaten iki yıldır da
bir rol oynadığı falan yok.
Muhalifler kazanırsa ne olur? Iki
şey olabilir: 1. Partiyi baştan aşağı ye-
nilemek için bir başlangıç olabilir. Par-
tinin dünyayı ve Türkiye'yi algılaya-
bilmesi için yeni bir firsat doğabilir. 2.
Parti bölünür ve o zaman sol içinde
yeni bir arayış başlayabilir. Aslında
Deniz Baykal'ın kazanması halinde de
bölünme olabilir.
Bütün bu gelişmeler içinde sonuç
olarak şunu söyleyebiliriz: CHP ve
Türk solu, tutuculaşarak tıkanmıştır.
Türkiye'nin sorunlarına çözüm ürete-
memekte, halkın güvenini kazana-
mamaktadır. Bütün temel konularda
eski söylemlere bağlanıp kalmış, bu-
günün ihtiyaçlarına geçmişten çö-
zümler üreteceğini sanarak inandırı-
cılığını yitirmiştir. CHP kurultayı bu
anlamda belki de yeni bir başlangıç
olabilir.
CHP kurultayı bir kavga kurultayı-
dır. Böyle olması da kaçınılmazdır.
Doğal olanı, demokratik olanı başa-
nsızlığın nedeni olan yönetimin gitme-
siydi. Bu bile tek başına çözüm ola-
mazdı, ancak yeni arayışların kapısı-
nı açardı.
Umarız, kurultaydan tıkanışı çöze-
bilecek sonuçlar çıkar.
GLOBALpOLtTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
'Skandal've'Rezalet'
Bayan, kriz sırasında bankacılık sektöründeki
işinden ayrılmak(!) zorunda kalmış. Sonra halı sa-
tan bir dükkân açmış. Belli ki, bu bayan ne yaptı-
ğını biliyor. Şimdi de yine "doğru bir seçim" yapa-
rakfilancabankanın bireysel emekliliksistemine ka-
tılmış...
Bu TV reklamındaki bayan, belki de piyasadaki
bireysel emeklilik sistemleri içinde en "doğru se-
çimi" yapmıştır, ben bunu bilemem. Ama o bu se-
çimini yaparken benzer bir sistemin 1984'te dün-
yanın ikinci büyük mali merkezinde, en istikrarh
ekonomik ve siyasi yapılarına sahip, en örgütlü
toplumlanndan birinde, Ingiltere'de, uygulamayaso-
kulduktan 20 yıl sonra, Financial Times'ın emekli-
lik sektörü uzmanı Norma Cohen'ın deyimiyle
"yüzyılın skandalına" dönüşmüş olduğunu acaba
biliyor mu?
Hep aynı
Ulusal emeklilik sisteminin özelleştirilmesi sıra-
sında, Ingiltere'de, uygulanan yöntemle bizdeki bi-
reysel emeklilik başlatıhrken ya da Bush yönetimi-
nin ABD'de niyetlendiği özelleştirmede uygulama-
yı düşündüğü yöntemler arasında eminim çok "il-
ginç" farklar vardır. Ama bir şey dikkat çekiyor,
amaç hep aynı: Sermayeye kaynak yaratmak. Biz-
deki mali sermaye uluslararası mali sermayenin
egemenliği altında olduğundan, emekliliğin ve sos-
yal sıgortaların özelleştirilmesi, bana yeni bir hor-
tum sistemi kurmaktan farklı gelmiyor.
1979'daThatcher Ingiltere'de iktidara geldi. Ni-
yeti devleti "sermayenin sırtından" almak ve ser-
mayeye vergi indirimleri yoluyla kaynak aktarmak-
tı. Ama bunun için yeterli kaynak olmadığını da bi-
liyordu. Bu kaynağı yaratmak için, devletin emek-.
lilik sistemine el attı. Hemen, sosyal sigortalar sis-
temini karalayan, 2030 yılına kadar devletin bu yü-
kü kaldıramayarak iflas edeceğini ileri süren (ama
emekli maaşlannın mali yükünün o yıldan sonra azal-
maya başlayacağı gerçeğini gizleyerek) bir "kara
delik" demagojisi başlattı; halk bir krizin varlığına
ikna edıldi. Ondan sonra sigorta primleri ve öde-
nekleri kısılmaya başlandı; çalışanlar devletten
emeklilik sisteminden, özel emekliliğe -şirketlerin
kendi emeklilik sistemlerine ve bireysel emeklilik si-
gortasına- devletin de primlere yaptığı desteklerle
kaymaya teşvik edildi... Bu teşvikler, toplam 9 mil-
yar sterline ulaşarak devletin bu sisteme geçerken
yapmayı planladığı 3.1 milyarlık tasarrufu çok bü-
yük oranda aştı.
'Tam bir rezalet' '
Sonrası artık tarih. Ama aynı zamanda da, Nor-'
ma Cohen'in deyimiyle "tam birrezalet" (www.pros-.
pect.org). 20 yıllık uygulamadan sonra, Britanya'
Emeklilik Komisyonu'nun geçenlerde yayımlanan
bir raporuna göre, bugün, özel emeklilik fonlarının
yüzde 75'inin elinde yükümlülüklerini yerine geti-
recek kaynak yok. Çok sayıda özel şirket ise ya emek-
lilik fonlarını talan ettiklerinden ya da iflas etmiş, ka-,
panmış olduklarından çalışanları dımdızlak ortada
kalmış. Bu yüzden, Ingiltere'de 65 binden fazlaça-
lışan, emekliliklerinin ya tamamını ya da önemli bir
kısmını kaybetmiş durumda. Gelecek yıllarda emek-
li olanlar, almayı planladıkları emeklilik ikramiyesi-
nin ve emekli maaşlarının büyük bir kısmını alama-
yacaklar.
Cohen'in araştırmasına göre, bu "rezaletin" ne-
denleri kısaca şöyle: Bihncisi, özel emeklilik fonla-
rının yönetiminde söz konusu risk ve maliyet bu fon-
lardan elde edilmesi beklenen getirilerin çok üstün-
de kalıyor. Bu fonların yönetimi için alınan komis-
yonlar, çoğu kez, poliçe sahibinin toplam tasarru-
funun (yatınmının) yüzde 30'una ulaşıyor. Fonların
genel müdürleri inanılmaz düzeyde yüksek ücret-
ler ahyorlar. Mali sistemi denetleyen Securities and
Investment Board'un yaptığı bir soruşturma, çok
büyük oranda tasarrufçunun sigorta şirketleri ta-.
rafından abartılı, hatta yanlış (bireysel emeklilik esas-
olarak çalışma hayatına yeni başlayanlar ya da çok
büyük prim ödeyebilen üst gelir düzeyindekiler için
uygun olabiliyormuş) vaatlerle yanıltıldığını ortaya
çıkardı. Bunun üzerine, sekiz yıl içinde 1.7 milyon
poliçe sahibi sigorta şirketlerine dava açarak top-
lam 12 milyar sterlin tazminat aldı.
Şimdi durum şöyle: Gittikçe artan sayıda sigor-
ta şirketi müşterilerine, özel emeklilik tasarruflarını
terk edip devlet emeklilik sistemine geçmelerini
öneriyor. Çalışma ve Emeklilik Idaresi'nin verileri-
ne göre, 2004 yılında 500 bin kişi bireysel emekli-
lik sistemini terk ederek devlete geri döndü. Bu yıl
250 bin kişinin daha dönmesi bekleniyor. British Si-
gortacılar Birliği, üyelerinden, devletten vergi indi-
rimi alarak bireysel emekliliğe geçmeye kalkan
müşterilerini, "yanlış bir seçim yapıyor" olabilecek-
lerini söyleyerek uyarmalarını istedi. Ingiltere Sana-
yicileri Derneği devletten sisteme geri dönmesini,
emekli maaşlarını arttırmanın bir yolunu bulması-
nı, bunun için gerekirse vergileri arttırmasını istedi.
Uygulandığı yerde 20 yılda bir "skandala" dönü-
şen bir sistem, şimdi, mali sistemi sığ, aşırı dere-
cede kırılgan, üstelik dünyanın jeopolitik olarak en
riskli bölgesindeki Türkiye'de neden bile bile uy-
gulanmaya konuyor? Aklıma ister istemez banka-
cılık sisteminde yaşananlar geliyor.
Otobüs Zap Suyu'na yuvarlandı
Genel başkan adayı
Korkmaz kaza geçirdi
VAN (AA)-
Van'dan Hak-
kâri'ye giden
yolcu otobüsü
Zap Suyu'na
yuvarlandı. Ka-
zada aralannda
CHP genel baş-
kan adayı Ah-
metKorkmaz' ın da bu-
lunduğu yolculardan 33
kişi yaralanırken 3 kişi-
nin durumunun ağır ol-
duğu bildirıldi. Kork-
maz, kaza anını şöyle
anlattı: "Kar yağışı ve
npinin hâkinı olduğu ka-
rayolunda ulaşım güç-
lükle sağlanırken oto-
büs Hakkâri'ye30 kilo-
metre u/aklıktaki Erzi-
ki Köprüsü'ne
geldiği zaman
aşırı sürat ve
yoldakibuzlan-
nıa nedeniyle
şofördireksiyon
hâkimiyctini
kaybetti. Köp-
rünün bariyer-
lerine çarptıktan sonra
Zap Suyu'na yuvarla-
nan otobüsten tüm yol-
cular sağ çıkanldı."
Hakkâri Valisı Erdo-
ğan Gürbüz, yolcu oto-
büsündeki tüm yaralı-
ların araçtan çıkanldığı-
nı ve Hakkâri Devlet
Hastanesı'ndeki tüm
doktorların seferber
edildığini söyledi.