22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet,com.tr Ali Püsküllüoğlu: Dilimizi yabancı sözcüklerle doldurursak gün gelir onu yitiririz Tarih ölü dülerledolu'Kültür Servisi - Ali Püsküllüoğ- lu'nun hazırladığı, Türkiye Türkçe- sinin büyük sözlüğünün genişletil- miş. 5. baskısı Doğan Kitap'tan çık- tı. Püsküllüoğlu'yla yaklaşık 90 bin madde içcren Türkçe Sözlük, sözlük- çülük ve dilimiz üzerine konuştuk. - Pek çok sözlüğünüz var. Kaç yıl- dır sözlükle uğraşıyorsunuz? ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU- Kırk yıl- dır. tlk çalışmam Öz Türkçe Sözlük. Ona 1963'te başlamıştım, küçücük bir şeydi, sanırım üç yılda bitmişti. Ilk basılışı 1966yıhnda. Özgünbirsöz- lüktü. Dil Devrimi'yle dilimize kazan- dırılmış bin kadar sözcüğü kapsıyor- du. lkinci baskısı daha geliştirilmiş- ti, 12 Mart döneminde ülkemizde top- latılan ilk sözlük oldu. Sanınm dün- yada da toplatılan ilk sözlüktür. Ken- di dilinin sözlüğünü toplatan, söz- cüklerini yasaklayan bir ülkeydik. Şimdi anadil özgürlüğünden söz ede- biliyoruz. Bu ülkede her şey iyiye de, kötüye de değişebiliyor. - Bir sözlüğun ııasıl hazırlandıgı, ne kadar zamanda ortaya konduğu me- rak konusu. Kısaca bunu bize anlanr mısınız? PÜSKÜLLÜOĞLU- Sözlüğün ha- zırlanması da, ne kadar zamanda ha- zırlanabileceği de düzeyine ve oylu- muna bağlı. Yani ilköğretinıe yöne- lik bir sözlükse, ona göre bir düzey ve oylum düşünmelisiniz. Daha ge- nel bir sözlükse, ona göre. Ama ben Öz Türkçe Sözlük'te ne oylumu, ne düzeyi düşündüm. Onda amaç, Dil Devrimi'nin, dolayısıyla dilimize ka- zandınlmış yeni sözcüklerin sözlüğü- nü yapmaktı çünkü. Ayrıca sözlük çahşması, bir sözlü- ğü hazırlayıp sunmakla bitmiyor. Onu boyuna, her yeni baskısında işlemek, geliştirmek, yenilemek gerekiyor. - Şimdiye değin kaç sözlük hazırla- dınız? Bunlardan en çok ilgiyi hangi- si gördü? PÜSKÜLLÜOĞLU - Yirmi kadar oldu sanıyorum. Kimi az, kimi çok ol- mak üzere hepsi de ilgi gördü ki ye- ni yeni baskılara ulaştı. Çok özel bir sözlük olan Yaşar Kemal Sözlüğü bi- le beş kez basıldı. Dlll klrletmeye gönüllüyüz - Dilimize her gün yeni yeni yaban- cı sözcükler giriyor. Televizyon dizile- rindeki Türkçeye aykırı konuşma bi- çimleri yaygmlaşıyor. Bu durum Türk- çeyi nasıl etküiyor? PÜSKÜLLÜOĞLU - Yabancı söz- cükler yazılı ve görsel basında oldu- ğu kadar çarşıda, pazarda da çoğal- dı. Ulusçulukta mangalda kül bırak- mayız, ama yabancı hayranlığında da W w ~Y" yabancı sözcükler yazı- Y lı ve görsel basında ol- JL duğu kadar çarşıda, pazarda da çoğaldı. Ulusçu- lukta mangalda kül bırakma- yız, amayabancı hayranlığın- da da birinciyiz. Hele yaban- cı sözcüklere aşırı düşkünüz. Bizden başka radyo ve tele- vizyon adlarının, dergi adla- rının, dükkân adlarınınyaban- cı dilde olduğu hangi ülke var? Dilimizi yabancı sözcüklerle kirletmekte çok gönüllüyüz. A A birinciyiz. Hele yabancı sözcüklere aşın düşkünüz. Bizden başka radyo ve televizyon adlarının, dergi adlan- nın, dükkân adlarının yabancı dilde olduğu hangi ülke var? Dilimizi ya- bancı sözcüklerle kirletmekte çok gö- nüllüyüz. Ben "Türkçedeki Yabancı Sözcük- ler Sözlüğü"nü, dilimize Batı dillerin- den ne çok sözcük dolduğunu göster- nıek için hazırladım. Ulus olmanın baş koşulunun dil olduğunu anlamak zo- rundayız. Dilimizi böyle gerekli ge- reksiz yabancı sözcüklerle doldurur- sak, gün gelir onu yiliririz. 0 zaman da ulus olarak ortadan kalkarız. Ta- rih ölü dillerle, dolayısıyla ölü ulus- larla dolu. - Türkçenin son yıllardakigeüşimi- ni izleyen, güvenlc kullandabilecek bir sözlük var mı? PÜSKÜLLÜOĞLU - Hanı Kayse- rililer "Övünmek gibi olmasın, Kay- seriliyim" dermiş ya... Ben de övün- mek sayılmazsa bcnim sözlüklerimin güvenle kullanılabilecek, dildeki ge- lişmeleri yansıtan sözlükler olduğu- nu söyleyeceğim. Bunu, onlan kul- lananlann görebileceğini umuyorum. Şu anda Türkiye Türkçesinin büyük sözlüğü benim Türkçe sözlüğüm. Onu daha da genişlettim, yaklaşık 90 bin maddeye ulaştı. Üstelik de en doğru, en güncel. Beşinci baskısı yeni çıktı. - Peki, yanhş sözlük olur ıtıu? PÜSKÜLLÜOĞLU - Yanhşları olan sözlük demek istediniz sanınm. Olmaz olur mu? Her sözlükte göz- den kaçan ufak tefek pürüzler bulu- nur. Ama bir sözlükte yüzlerce yan- hş varsa, işte o zaman o sözlüğe söz- lük denemez. Şimdiki Türk Dil Ku- rumu'nun satışta bulunan iki ciltlik sözlüğü yanlışlarla dolu bir sözlük- tür. Ben bunu gazetelerde, dergiler- de yazdım. Yanlışlannı gösterdim. A'dan Z'ye bütün harflerde, yüzler- ce yanlış, tutarsızlık ve yöntemsiz- lik var. Her zaman kanıtlanm. Türk Dil Kurumu özerktl - TürkDil Kurumu'na el konulma- sının dil çalışmalarına etkisi ne oldu? PÜSKÜLLÜOĞLU - Eski Türk Dil Kurumu özerk ve özel bir kurum- du. Geliri Atatürk'ün bıraktığı kalıt- tan, üyelerinin ödenti ve bağışlann- dan, yaym çahşmalarındandı. Yani Türk Dil Kurumu bir devlet kurulu- şu değildi. 12 Eylül darbesi, Ata- türk'ün bu kurumuna haksız ve hu- kuksuz olarak el koydu. Türk Dil Kurumu'nu Dil Devrimi'ne karşı olanların eline verdi. Üstelik de tam bir siyasal etkiye bırakmış oldu. Ar- tık orada buyruklar egemen. Iktidar- daki partilerin bir tür adama iş ver- me yeri. Ne yapar ne eder, belli de- ğil. Bir süre önce, kimi yetkililerinin yolsuzluktan yargılandığı basına yan- sımıştı. Işin ilginç yani, iktidarlar devletin her şeyini özelleştirirken Türk Dil Kurumu'nu eski sahipleri- ne devretmeyi aklından bile geçirmi- yor. Kurumun eski üyelerinin Avru- pa Insan Haklan Mahkemesi'ne git- mesi gerekir. Kuruma el konulmasının dil çalış- malarına etkisine gelince... Kötü ol- du elbette. Başta yazım alamnda ku- rallar bir şöyle, bir böyle olmuş, ka- falarkanştınlmıştır. Ortaya koyduk- ları sözlük Osmanlıcaya ağırlık ver- miştir. Atatürk'ün kalıtı, dilimizi ye- niden Osmanlıca yapmak için kul- lanılamaz. Ama yazık ki bu yolda kullanılıyor. SON BAŞVURU TARİHÎ 1 ŞUBAT IstanbulFilm Festivali'ne adım adım Kültür Servisi - lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nca dü- zenlenen Uluslararası lstanbul Film Festivali, 2005 yı- lında nitelikli filmler, özel gösterimler, yıldız konuk- larla usta yönetmenlerin katılacağı söyleşiler gibi et- kinliklerle, 2-17 Nisan arasında sinemaseverlerle bulu- şacak. Sanat ve sanatçı konulu filmlerle edebiyat uyar- lamalarının katılacağı Uluslararası Altın Lale Yanşma- sı'nın seçici kurul başkanhğını bu yıl, 'Piyano' filmi- nin yönetmeni Jane Campion üstlenecek. 'Ustalara Saygı' bölümünde Neil Jordan ve Roman Polanski'den dörder film yer alacak. 'Unutulmayan Yönetmenler' bölümünde ise İtalyan yönetmen Pietro Gernıi'nin altı filmi izlenebilecek. Artık bir geleneğe dönüşen, or- kestra eşliğinde sessiz film gösterileri, dünya festival- lerinden seçmeler, geceyansı sineması, belgeseller ve usta yönetmenlerin katılacağı.söyleşiler, sürpriz ko- nuklar da festivale renk katacak. Bu söyleşilerden biri, Fransız 'yeni roman' akımımn öncüsü ve 'sine-roman' türünün yaratıcısı yazar ve yönetmen Alain-Robbe Grillet ile yapılacak. Robbe-Grillet'nin sinemacı kişili- ğini öne çıkaran beş fil- mi, 'Ustalara Saygı' bö- lümünde gösterilecek. Festival, her yıl olduğu gibi 2005'tede Türk si- nemasına verdiği deste- ği sürdürerek düzenle- diği Ulusal Yanşma'da, nitelikli Türk filmlerini izleyiciyle buluştura- cak. Ulusal Yarışma'ya katılmak isteyen Türk filmlerinin, 1 Şubat Sa- lı akşamına kadar festi- val Merkezi'ne (İstan- bul Kültür ve Sanat Vakfı, lstıklal Caddesi No: 146 Beyoğlu) baş- vurmaları gerekiyor. Yarışma yönetmeliği ile başvuru formları, Festival merkezi, SESAM ya da 'www.istfest.org/film' adresinden sağlanabilir. 24. Uluslararası lstanbul Film Festivali'nin Ulusal Yarış- ma Seçici Kurulu Rekin Teksoy (yazar, çevirmen, si- nema eleştirmeni), Selma Güneri (oyuncu), Hasan Bülent Kahraman (Sabancı Ünv. Sanat ve Sosyal Bi- limler Fakültesi Öğretim Üyesi, sanat eleştirmeni), Uğur tçbak (Görüntü Yönetmeni) ve Saııdra den Ha- mer'den (Rotterdam Film Festivali Seçici Kurul üyesi) oluşuyor. Kurul, festivalin ikinci haftasında Beyoğlu Sineması'nda izleyiciye sunulacak olan Ulusal Yanş- ma filmlerini değerlendirerek aralanndan Yılın En lyi Türk Filmi ile Yılın En tyi Yönetmeni'ni seçecek. Festivalin sponsorlanndan olan ve Türk sinemasına sürekli katkıda bulunan Efes Pilsen de Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Seçici Kurulu tarafından Ulusal Yarışma'ya katılan yapıtlar arasın- dan seçilecek bir filmin yönetmenine, 'Onat Kutlar'ın anısuıa', bir sonraki filminin yapımında kullanılmak üzere 30 bin dolarlık para ödülü vererek. • Uluslararası J Altın Lale J Yarışması'nın seçici ? kurul başkanhğını bu yıl, 'Piyano' filminin \ yönetmeni Jane Campion üstlenecek. Ulusal Yanşma j Seçici Kurulu ise Rekin Teksoy, Selma Güneri, Hasan Bülent Kahraman, Uğur İçbak ve § Sandra den 1 Hamer'den oluşuyor. • SİYAD'ın 'Türk Sineması 2004 Yılı ÖdüllerV sahiplerine dağıtıldı Sinemamızınonur gecesiBETÜLMEMtŞ Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) 'Türk Sineması 2004 Yı- lı Ödülleri' Beyoğlu Emek Sine- ması'nda sahiplerine verildi. Sl- YAD Başkanı Atilla Dorsay ile Güner Özkul'un sunduğu geceye, sanatçıların yani sıra Kültür ve Tu- rizm Bakanı Erkan Mumcu ve ls- tanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. Ünlü yönetmen HalitRefiğ'e '2004 Yıh Onur Ödülü'nü sunan Bakan Mumcu, yap- tığı konuşmada, Refiğ'in yazar Kemal Tahir'in düşünce biçimini sine- maya uyarlayan önem- li isimlerden biri ol- duğunu vurgulayarak, ikisinin yazgılarının da benzediğini söy- ledi. Tahir'in 'Dev- let Ana' adlı roma- " nıyla ülkeye çok şey katmış olmasına kar- şın 'devlet gadrine uğramış' bir sanatçı olduğunu dile getiren Mumcu, "Ulusal sine- manın yaratıcılanndan Halit Refığ'in Yorgun Sa- vaşçı'sının devlet eliyle yakılmasL, gerçekten ta- rihiıtıi/.in en tra jik olaylarından bi- ridir. Benim bu ödülü ona sunnıam kaderin bir cilvesi. Umarım bir gün her biçimde haksızhğa uğramış tüm sanatçılanmıza aynı saygıyla yak- laşırız ve bir daha böyle şeyler ol- maz" dedi. Kenter'den İlk konser Gece, MSÜ Sinema Televizyon ve Haber Merkezi'nin onur ödülü alan • Emek Sineması'nda gerçekleştirilen SİYAD ödül töreninde, MSÜ Sinema Televizyon ve Haber Merkezi 'nin onur ödülünü alan sanatçılarla geçen yıl yitirdiğimiz sanatçılar için hazırlanan kısa filmlerin gösterimi yapıldı. sanatçılarla geçen yıl yitirdiğimiz sa- natçılar için hazırladığı kısa filmle- rin gösterimi ve ilk kez sahnede şar- kı söyleyen Yıldız Kenter'in mini konseriyle şölene dönüştü. Hastalığına karşın törene katılan yönetmen Ahmet Uluçay, ilk uzun metrajh filmi 'Karpuz Kabuğun- dan Gemiler Yapmak'la 'En İyi Film', 'En lyi Yönetmen' ve 'En tyi Senaryo' ödüllerini; filmdebaş- rol oynayan Boncuk Yılmaz da 'Umut Veren Sanatçı' ödülünü al- dı. 'Sinema Emekçisi Ödülü'ne gazetemizin sinema yazarı Sungu Çapan, 'Onur Ödülü'ne Münir O/kul, Cüneyt Arkın, Hülya Koç- yiğit ve Gani Turanlı değer görül- dü. 'En lyi Kadın Oyuncu' ödü- lü 'Nerdesin Firuze' filmiyle De- met Akbağ'a, 'En lyi Erkek Oyuncu' ödülü 'Yazı Tura' ile Olgun Şimşek'e sunulurken, 'En İyi Yardımcı Kadın Oyun- cu' ödülünü Şerif Sezer, 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' ödülünü de Erkan Can aldı. 'En İyi Görüntü Yönetmeni' ödülü 'Neredesin Firuze' ile Hayk Kirakosyan'a, 'En lyi Film Müziği' ödülü 'Yazı Tu- ra' ile Erkan Oğur'a verilir- ken, SlYAD'ın 'Yılın En İyi Yabancı Filmi' olarak Quentin Tarantino'nun 'Kill BiU'ini seç- tiği açıklandı. SlYAD'ın şükran plaketleri ise Kültür ve Turizm Ba- kanlığı adına Bakan Erkan Mum- cu'ya, lstanbul Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Kadir Topbaş'a, MSÜ Sinema Televizyon Merkezi Kuru- cusu Sami Şekeroğlu'na ve Ga- ranti Bankası'na verildi. SİYAD gecesi, kokteyl ve 'Alfie' adlı fil- min Türkiye galasıyla sona erdi. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ 'Buluşma 1 "Buluşma", Dostlar Tiyatrosu'nda yeni sah- nelenmeye başlanan oyunun adı. Hayatın sıra- danlıkları ile olağanüstülükleri arasında gidip gelen ilginç ve eğlenceli bir oyun. 1950'lerin basında New York'ta bir otel oda- sı. Akşamın geç bir saati. Çağın en önemli bi- lim adamı Albert Einstein, bir barış toplantısın- da yapacağı konuşma için kente gelmiştir. An- cak odasına gelen birsenatör, ertesi sabah ken- disini, Amerikan Karşıtlarını Izleme Komitesi'ne ifade vermeye çağırır. Ülkede bir "cadı kazanı" kaynatılmakta, bütün aydınlar, birbirlerini ihbar etmeye zorlanmaktadır. Türlü tehditlersuvurup giden senatörün ardın- dan kapı yine vurulur. Bu kez gelen, ardındaki hayran ordusundan kurtulup ünlü bilim adamıy- latanışmak isteyen Marilyn Monroe'dur. Üze- rinde, çekimleri süren Yaz Bekân filminde giy- diği ünlü beyaz elbisesi vardır. Çağın birbirinden çok farkh iki ünlüsü arasın- da Görecelilik kuramından aşka, hayatın türlü alanlarına girip çıkan eğlenceli bir yakınlık baş- lar. Ta ki yıldızın kıskanç, beysbol oyuncusu ko- cası onlan bulana dek. Beysbolcunun sahneye girişiyle oyunun den- gesi değişir. Bu kez ne bilim ne de sanat insa- nı olan, yalnızca kas gücüyle ünlenmiş birinin olay- lara bakışındaki karşıtlıktan doğan komiklikler- le karşılaşırız. Sabah olup da bilim adamını sorguya götür- mek için senatörün yeniden odaya gelmesiyle bu kez dörtlü arasındaki son hesaplaşma baş- lar. • • • Doğrusu bu tür gerçek kişiliklerin sahnede canlandınldığı sanat ürünleri büyük riskleri de be- raberinde getirirler. Herkesin kafasında ayrı bir Einstein ya da Marilyn Monroe vardır çünkü. Çoğu kez de hayal kırıklıklarına uğrar izleyen- ler. Neki Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelenen "Bu- luşma", böylesi tuzaklardan kurtulmayı başara- bilmiş bir oyun. Sahnede gördüğüm ünlü kişi- ler, her halleriyle son derece inandırıcı kişilikler olarak çıkıyor izleyenlerin karşısına. Dört oyun- cu; Genco Erkal, Dolunay Soysert, Erdem Akakçe ve Ali Uyandıran, canlandırdıkları ki- şilere hayat verip onlan yaşayan kişiliklere dö- nüştürebilmişler. Siyasal, mesleki, insani özellikleri birbirinin tam tersi olan dört kişilik arasındaki ilişkiler, bir yandan düşündürücü, trajik boyutlan olan insa- ni sorunları ortaya döküp tartışmaya açarken, öte yandan da eğlendirici özelliği öne çıkan, zevkle izlenen bir oyun çıkarıyor karşımıza. • • • Içinde yaşadığımız toplumsal ve küresel sü- reç bütün öteki sanatlar için olduğu gibi, tiyat- ro sanatı için de olumlu bir dönem değil. Insa- noğlu sanata değil, sıradanlıklara, bayağılıklara yakın duruyor. Böyle olması için küresel düzey- de yönlediriliyor. Ama yeryüzünde iki bin beş yüz yıldır tiyatro sahnelerinde oyunlar sergileniyor. Sanatın gü- cü her zaman sıradanlıkların üstüne çıkabilmiş. Sanattan uzak kalmak, en çok insanlar için bir yoksunluk nedeni. İnsanlar onca şeyden yoksun yaşıyorlar ki şu yeryüzü cennetinde... Oysa birbirinden değerli sanatçılarımız yakınımızda, sahnelerde... Bakalım bu kez "buluşma" gerçekleşebilecek mi? turgay@fisekci.com Hacivat ile Karagöz New York'ta • ANKARA (AA) - Geleneksel Türk tiyatrosunun vazgeçilmez öğelerinden Hacivat ile Karagöz New York'ta tamtılacak. Ankara Sanat Evi'nden yapılan açıklamaya göre, Ankara Sanat Evi Sanat Yönetmeni ve Karagöz-Hacivat karakterlerinin oyuncusu Serkan Öztürk, ekibiyle ABD'ye gidecek ve 20-22 Ocak 2005 tarihleri arasında New York'ta Hacivat ile Karagöz'ü tanıtacak. Serkan Öztürk, bugüne kadar Hacivat- Karagöz oyunlannı Türkiye'nin tüm bölgeleriııde sergilediklerini, yurtdışında da Fransa, Avusturya, Almanya ve Tataristan'da sahneye koyduklannı belirtti. Oyunlardan sonra ayakta alkışlandıklannı, olumlu tepkilerin kendilerini yüreklendirdiğini dile getiren Öztürk, ABD'ye yapacaklan turnenin kendilerini heyecanlandırdığını belirtti. K Ü L T Ü R İ Ç t Z İ K K A M I L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle