Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 OCAK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
J\_ U JLJ J. U M\ kultur(«)cumhuriyet.com.tr 15
Ünlü keman virtüözü Ayla Erduran'm eski konser kayıtlarmdan oluşan dört albümü, Trio Lila'dan çıktı
Ustadan arşivlikkayıtlarAYÇA TEZER
Türkiye'nin yetiştirdiği en bü-
yük keman virtüözlerinden biri
olan Ayla Erduran'ın eski kon-
ser kayıtlarından oluşan dört albü-
mü, 'Trio Lila Müzik' etiketiyle
yayımlandı. Tutkulu yorumu ve
büyük yaraücılığıyla yıllarca
dünyanın her köşesinde verdiği
konserlerinden büyük övgüler
derleyen Erduran'ın 196O'lı,
1970'li yıllarda Bükreş, Lutry,
Cenevre ve Ankara'da yapılan
konserlerinden oluşan dört albüm
ilk kez CD olarak piyasaya çıktı.
Bu dört CD'lik çahşmanın önem-
li bir özelliği de Fazıl Say, tdil
Biret gibı piyano virtüözlerini ye-
tiştıren usta müzik adamı Mithat
Fennıen'in tek konser kaydını da
içermesi. Fotoğrafları Ara Güler
ve Sedat Pakay'a ait olan CD ki-
tapçığında, CD'lerde yer alan ya-
pıtlar ve bestecileriyle ilgıli bö-
lümlerı ise daha önce "Ayla'yı
Dinler misiniz?" kitabını da ka-
leme alan Evin İlyasoğlu yazdı.
Müziğe ilk adımını 4 ya-
şında atmış
Bu çahşmanın 1992'den beri gün-
deminde olduğunu, fakat birtakım
olanaksızlıklaryüzünden 12 yil kadar
geciktiğini dile gctiren ünlü sanatçı,
"Benim için çok değerli olan eski
kemammı satıııca çok üzüldüm. O
kenıanımla lıalkın önünde ve rad-
yolarda yaptığım canlı yayınların
kayıtlarından oluşan bir plakyap-
mak istedim" diye anlatıyor album-
lerin çıkış noktasını. Konser kayıtla-
rından ses niteliği en iyi olanlan seç-
tiğini söyleyen Erduran, albümlerin
arkasının geleceğini de müjdelıyor. 5
CD daha çıkarmayı düşündüğünü
söyleyen ünlü virtüöz, "Çok ilginç
konser kayıtları var elimde. 1958
yılında Ulvi Cemal Erkin'in kendi
yönetiminde Avrupa'da ilk kez ça-
A
lınan konçertosunun, yine 1958'de
Cemal Reşıt Rey yönetimindeki Be-
lediye Orkestrası eşliğinde 'Senfo-
nı Espagnole'un canlı konser kayıt-
ları, bunlardan birkaçı. Bir de Bil-
kent'te ünlü Rus çellist Alexander
Rudin'le birlikte çaldığım
Brahms'ın ikilisi var. Konser kayıt-
larını daha dinlemedim. Eğer ho-
şumuza giderse ondan da bir al-
büm yapabiliriz" dıye gelecekte ya-
pacağı çalışmalan açıkhyor.
Amenka'dan İngıltere'ye, Brezıl-
ya'dan Hındıstan'a, Kanada'dan Is-
viçre'ye, Afrika'ya dünyanın her ye-
rinde yüzlerce konser veren, Yehudi
Mcnulıin, Andre Navara, Viktor
Pikaizen, Fallot, Alexander Rudin
gibi ünlü virtüözlerle aynı sahneyi
paylaşan Erduran, müziğe ilk adımı-
nı 4 yaşında bir başka ünlü keman us-
tası Karl Berger'ın öğrencısi olarak
atmış. Ardından tvan Calamian, Zi-
no Franccscatti, David Oistrakh gı-
bı dünyanın en büyük keman ustala-
rının öğrencısi olan Erduran, "Bu
kadar iyi hocalarla çauştığım için
çok şanslı olduğumu düşünüyo-
rum. Onların hcnı öğrencisi, henı
arkadaşı henı de çalışma arkadaşı
oldum. Bunun dışında, Yehudi Me-
nuhin'in hayatımdaki yeri çok
farklıdır. O benim hocanı dcğil, a-
ma manevi hocanı oldu. tlk Islan-
bul Müzik Festivali'nde Suna Kan,
ben ve Menuhin konser verdik" dı-
yor.
13 Marfta CRR'de
I973'ten 1990'lara kadar İsviç-
re'deki Conservatoire Popula-
ire'de ve Lozan Konservatuvarı
ustalık sınıfında ders veren sanat-
çı, o sıralarda içinde bulunduğu
maddi sıkıntıdan dolayı öğret-
menlik yaptığının altını çizerek o
günleri şöyle anlatıyor: "Konser
piyanistliğinin zirvesindeyken
yemek, içmek, yaşayabilmek
için ders vermek zorunda kal-
dım. Ama onu da yine severek
yaptım. Çok zor günlerdi. Açık-
çası müzik kariyerimin zirve-
sindeyken öğretmenlik yapma-
yı istemezdim." Şu anda sürekli
öğrencısi bulunmadığına, bu so-
rumluluğu almak istemedığıne
değinen Erduran, çok yetenekli ve
belli bir düzeye gelmiş gençlere
beş on günlük dersler verdiğini
söylüyor.
Türkiye'den Fazıl Say, Toros
Can, Hüseyin Sermet gibi sanat-
çıların uluslararası alanda önem-
lı yerlerı olduğunu dile getiren
. merika'dan
ingıltere'ye, Brezilya'dan
Hindistan'a, Kanada'dan
îsviçre'ye, Afrika'ya
dünyanın her yerinde
yüzlerce konser veren,
Yehudi Menuhin, Andre
Navara, Viktor Pikaizen,
Fallot, Alexander Rudin
gibi ünlü virtüözlerle aynı
sahneyi paylaşan
Erduran'ın l960'lı,
1970'li yıllarda Bükreş,
Lutry, Cenevre ve
Ankara'da yapılan
konserlerinden oluşan dört
albüm ilk kez CD olarak
piyasaya çıktı.
Ayla Erduran, keman sanatçıları-
nın henüz daha bu başanya ulaşa-
rnadıklarını ama Cihat Aşkın,
Özcan Ulucan, Atilla Aldemir
gibi kemancılann umut verdiğini
vurguluyor. Günümüzde klasık
miizik alanında müthiş bir rekabet
olduğunu belirten sanatçı, Türki-
ye'de klasik müzığin gün geçtık-
çe ilerledığinı, ama ülkenin için-
de bulunduğu ekonomık koşulla-
rın klasık müziğın halka ınmesı-
ni engellediğinı düşünüyor.
12 yıldır birlikte çalıştığı ünlü
pıyanist Ayşegül Sarıca'yla ver-
diklerı konserleri sürdüreceğini
belirten Erduran, 13 Mart'ta Ce-
mal Reşıt Rey Konser Salo-
nu'nda, 30 Mart'ta ise David
Oistrah'ın torunu Valery Oist-
rah'la Boğazıçı Üniversıtesi Al-
bert Long Hall'de konser verecek.
Ankara Devlet Operası'nda ilk kez sahnelenişinden 42 yıl sonra
'Kiss Me Kate' Izmir'deÖNDER KÜTAHYAL1
Cole Porter, "Kiss Me Kate" (Öp Be-
ni Kate) adlı müzikalinde, Shakespe-
are'in "Hırçın Kız"ı ile 20. yüzyıl Ame-
rikan yaşamını birleştirmekte, böylece
oyun içinde oyun oluşmaktadır. İZDOB,
bu sevimli yapıtı 8 Ocak akşamından baş-
layarak gösterıme sunuyor.
Oyunu Altan Günbay sahneye koymuş.
Orkestrayı Ali Hoca yönetiyor. Dekorları
Erkut Uzelii, kostümleri de Şanda Zıpçı
yapmış. Joen Schnee'nin koreografisini
Senıra Şatıroğlu uyguluyor. Başrollerde
Bariton Altuğ Dilınaç (Fred Graham/Pet-
ruchio) ve Soprano Selmin Günöz (Lillı
Vanesı/Katherine) var. Oyunu büyük ölçü-
de bu ikı sanatçı yürütüyor. Söylediklerı
solo şarkılar ve düetler çok güzel. Öbür sa-
natçılar da başarıyla görev yapıyor.
İzmir'e yenl bir soluk
Nereden nereye geldik. Ankara Devlet
Operası "Öp Beni Kate"ı 1963'te ilk kez
sahnelediğinde, müziğin ve tiyatronun yet-
kilileri arasında ateşli bir tartışma başla-
mıştı. Rahmetli Faruk Güvenç, olayı An-
kara Devlet Operası'nın savurganlığı ola-
rak görmüş ve oyunla "Öp babanın elini
Kate!" seslenişiyle alay etmişti. 40 yıl
sonra ise aynı oyun, lzmirlileri çok mutlu
kıldı. Aslındaeleştırileryokdeğıl. Konuş-
malı bölümlerde Altuğ Dilmaç'ın sözleri-
nin anlaşılmaması, sanatçıların mikrofon
kullanması, bana göre de mikrofona kar-
şın şarkılarda solocuları rahat işitemeyışi-
miz bunların arasındadır; ancak oyunun
îzmir'e yeni bir soluk getirdiği konusun-
da herkes düşünce birliği içindedir. Bence
bizim bestecilerimizin de müziklı oyun
alanında kalem oynatması, Muammer
Sun'un "Deü Oğlan"ı çizgisindekı ya-
pıtların sayıca artması yararlı olur.
Son yıllardaki başarılı dinletileriyle dik-
kati çeken Şef Naci Özgüç, 7 Ocak akşa-
mı IZDSO'yu yönetti. Dınletinin solocu-
su, Devlet Sanatçısı tdil Biret'ti ve F.
Liszt'ın La Majör 2. Piyano Konçerto-
su'nu çaldı. Sanatçının yorumu, teknik
yönden kusursuz, içerik açısından da ol-
gun, gösterişli, aynı zamanda derinlikliy-
di. Çok mutluyuz.
Özgüç, dinletiyi Rossini'nin "Wilhelm
Tell Uvertürü" ilc başlattı. Yapıtın beş vi-
yolonsel ile çalınan girişinde solo viyo-
lo^selci Emre Sayan başarılıydı. Sadece
• Son yıllardaki başarılı
dinletileriyle dikkati
çeken Şef Naci Özgüç,
7 Ocak akşamı İZDSO 'yu
yönetti. Dinletinin solocusu,
Devlet Sanatçısı Idil Biret 'ti
ve F. Liszt 'in La Majör
2. Piyano Konçertosu 'nu
çaldı. Sanatçının
yorumu, teknik
yönden kusursuz,
içerik açısından da
olgun, gösterişli, aynı
zamanda derinlikliydi.
Çok mutluyuz.
Idil Biret.
ilk ölçü biraz sert bulunabilir. Ayrıca
Şinan Olcay'ın korangle ve Selma
Özörten'in flüt sololarından övgüy-
le söz etmem gerek. Özgüç'ün yoru-
mu, gösterişli ve coşturucuydu. Ikin-
ci yarıda seslendirilen G. Bizet'nin
Do Majör 1. Senfonısrnde de beste-
cinin dengeyi bozan bazı tutarsız
yaklaşımlarına karşın keyifle dinledı-
ğimiz bir yorum vardı.
Naci Özgüç, kentimize gelmışken
lzmir Sanat'ın düzenlediği ve J.
Haydn'ın yapıtlarından oluşan DE-
SO dinletısinde de orkestrayı yönet-
ti. İlk yarıda bestecinin Do Majör 1.
Vıyolonsel Konçertosu vardı ve ya-
pıtı seslendiren genç sanatçı Emre
Sayan çok başarılıydı. Sadece 3. bö-
lümün (Allegro Molto) sonunda kü-
çük bir pürüz oluştu. Bu da yapıtın
güçlüğünden kaynaklanan yorgun-
lukla ve dınleti ortamının doğallığı
ile açıklanabılir.
Özgüç, ıkinci yarıda Haydn'ın 45
sayılı "Veda Senfonisi"ni seslendır-
dı. Gereksinme duyduğu kadroların
bir türlü verilmediğı genç orkestra
senfoniyi çok güzel çaldı. Sadece son
bölümde (Adagio) iki kemandan du-
yulan yakarı ezgisi, daha doğal ve da-
ha ıçtenlikli olabilirdi. Dinleyiciler,
başarıh şefimizi sevgiyle alkışladı.
Fransız Sokağı
y
nda
seminer zamanı
Kültür Servisi - lletişim Vakfı'nın
kültür merkezı AGEC Fransız
Sokağı'nda kültür ve sanat atölyesi
açıyor. 4 Şubat'a kadar kayıtlan sürecek
olan atölyede danstan fotoğrafçılığa,
fotoğrafçılıktan spikerlığe uzanan geniş
bir yelpazede sanatseverlerle
buluşuyor. Sanat dünyasının
önemli isimlerinin bir araya geldiği
atölyede; Tan Sağtürk 'Tan Sağtürk
ile Dansın Dili', Günseli Kato
'Günseli Kato île Çin Hanedanlığı'ndan
Osmanlı Sarayına Resmın Yolu',
Hilıni Yavuz 'Hilmi Yavuz ile
Düşünbilim ve Şiir', Coşkun Aral
'Coşkun Aral ile Profesyonel
Fotoğrafçılık ve Fotojurnalizm'
ve Hande Erdiner 'Hande Erdiner
ile Fotojurnalizme Giriş', Serfiraz
Ergun 'Yaşam Biçimleri',
Ertuğrul Karslıoğlu 'Ertuğrul
Karslıoğlu ile Sinema Dili',
Hüseyin Kuzu 'Hüseyin Kuzu ile
Senaryo Yazım Teknıkleri',
Fatoş Adiloğlu 'Fatoş Adıloğlu
ile Sinema, Fotoğraf ve Resim
Okuma Sanatı', Yalçın Baykul
'Tarıhten Günümüze Tiyatroya
Genel Bakış', 'Oyun ve Oyunculuk
Yöntemleri', 'Ritmik Tiyatro',
Tunç Yavuzdoğan 'Sualtı
Görüntüleme Tekniklerı', Hülya
Aydın 'Sunuculuk', Neslihan
Şengürbüz 'Etkıli Konuşma
Sanatı', Gülgün Feyrnan,
Bülent Özveren ve Dr. Atilla
Sarıkayah, 'SpikerlıkEğıtimi',
Banu Değer 'fntegral Yoga' konusunu
işleyecek. Günseli
Kato üç ay sürecek semınerde
Uzakdoğu'dan Doğu'ya çizdiği
bir serüvenin öyküsünü ele alacak.
Kato bu çalışmayı, "Eserlerimde
olduğu gibi geçmişin izini, çağın
dinamizmini taşınıalı bu stüdyo
çalışmalan" olarak niteliyor.
GUZELİN ARDINDA
BERTAN ONARAN
Dobrinja'da Düğiin'
Cihangir Sıraselviler'deki Pera Tiyatrosu'nda
Nesrin Kazankaya'nın önceki oyunu 'Julia: Se-
yir Defteri'ni görebildiniz mi bilmem? Son iki yı-
lın en nitelikli oyunuydu.O oyuna son gidişimde,
Nesrin, yeni bir oyun üzerinde çalıştığını haber
vermişti; sonunda bitirmiş, sahneye de koymuş:
'Dobrinja'da Düğün' Cumartesi akşamı çağır-
dılar, büyükçe bir kalabalıkla izledik.
Nesrin'in nereli olduğunu sormadım hiç, belki
Balkanlı, dahası Saraybosnalı: Yazıp sahneye
koyduğu oyun bunu sezdiriyor. Saraybosna'da,
Balkanlar'da yaşananları o kadar ayrıntılı, öyle-
sine derinden biliyor, duyuyor ki...
Julia'daki gibi, bu oyunda da çok sıkı bir tarih-
sel-toplumsal-düşünsel ön hazırlık var; oyunun
kitapçığında, benim yaşımda olanların bütün ay-
rıntılarıyla anımsadıkları olaylar dizisi ayrıntılarıy-
la özetlenmiş. Tito'nun ölümünden bugüne bel-
li başlı tutamak noktaları çarpıcı bir dille özetlen-
miş. Oyun da bu somut verilere dayanılarak ya~
zılmış. Ama Nesrin, şu an hem ülkemde, hem
dünyada eksikliği acıyla görülen robotumsu, vur-
dumduymaz, kolaycı, günoğlucu yazar ve yo-
rumculardan değil şükür... Oyunlarını gerçekten
acılı bir şiirle önce kendisi duyumsayıp yaşıyor;
sonra aynı ustalıkla sahneye koyup oynuyor, oy-
natıyor. Oyunda, tıpkı Julia'daki gibi bütün ko-
nuşmalar, devinimler, renkler, müzikler yerli ye-
rinde.. iş olsun diye uydurulmuş, kullanılmış tek
bir öğe yok. Duyumsanmış acı olanca çarpıcılı-
ğıyla, gerçekliğiyle canlandırılıyorsahnede.
Oyunun dramaturjisi yine Şafak Eruyar'ın; be-
zem ve giysiler, Pera'daki bütün sergilerin düzen-
leyicisi, kendisi de ressam olan Nilüfer Moaye-
ri'nın kafasından çıkmış; ışığı Yüksel Aymaz,
müziği Richard Laniepce üstlenmiş; danslara
Pınar Çelebi yön vermiş; sahneye koymada
Nesrin'e Zeynep Özden ile Eda Yapanar yar-
dım etmişler. Bir yardımcısı daha varmış: Eren
Uluergüven; ancak çok tatsız bir kazayla o gü-
zelım delikanlıyı sanata şehit vermişler.
Çok soylu bir davranışla gencecik oğlunun ör-
genlerini umutla bekleyen altı kişiye paylaştıran
Baba Uluergüven, sessizce, onurluca hemen
önümüzde oturuyordu.
Kazankaya'nın dışında, Ayşe Lebriz, Nihat
lleri, Levent Öktem, Cüneyt Uzunlar, Başak
Meşe görev almışlar; canla başla oynadılar.
Kısa bir süre önce, yine Yugoslavya savaşını,
orada yaşananları anlattığı öne sürülen bir film
gösterıliyordu sinemalarda: 'Yaşamak Güzel
Şey'. Bu kıçyapıtın bütününü görmedim, ama
düzülen övgüler çarşaf çarşaf gazetelerdeydi,
görmemek olasılığı yoktu; ayrıca, dur bakayım
neler yumurtlamış diye, canımı dişime takıp ilk
yarısına baktım bir gün; ömrümde bu kadar re-
zil, ucuz, edepsiz şey hiç görmüyordum eski-
den; şimdi bol bol var.
Gelsin o Kusturan Adam, bir ülkenin parça-
lanması, daha dün kapı komşusu olan, kız alıp
veren, yüzyıllardır -her şeye karşın- hemen her
şeyi paylaşmış insanların birsabah kalkıp birbir-
lerini kesip uçurması nasıl anlatılır.. Nesrin Ka-
zankaya'nın oyununu görüp dinlesin. Ama boşu-
na konuşuyorum, görse de, dinlese de anlaya-
maz; o da bütün varlığını bitpazarına sürenlerden
çünkü.
Nesrinciğim de soruyor bu soruları kendine,
yanıtlarını arıyor, yüksek sesle düşünüyor karşı-
mızda; ilk usuna gelen, herkesin içinde yatan, en
küçük kışkırtmayı bekleyen ulusçuluk mikrobu
gibi gözüküyor; evet, anlatım kolaylığı olarak öy-
le belki, ancak bunun gerisinde ne var dersiniz?
Benim şimdiye dek edinebildiğim bilgilere gö-
re can alıcı ve verici asal ortak paydayı saptaya-
mamış; bunu bütün kitaplara, bütün filmlere, bü-
tün iletişim araçlarına yazamamış olmak: Her-
hangi bir ulusun, küçük birimin üyesi olmaz-
dan önce, çok temel bir bölüğün parçasıyız
hepimiz: Canlılar dünyası.
Doğrusunu isterseniz, bu bile yarım doğru-
dur: Canlı cansız bütün varlıklar, büyük bir
mucizeyle oluşmuş şu yerkürenin tek başla-
rına en küçük değer ve anlamı olmayan ku-
rucu öğeleriyiz. Dolayısıyla, bu küçük birim-
lerden herhangi birine gelecek zarar, dönüp
dolaşır, hepsini, bütünü etkiler, dengesini bo-
zar.
öyle de olmuyor mu?
Zenicalı 12 yaşındaki Dina şöyle demiş: "Işık
hızının ne olduğunu biliyorum, ama karanlığın hı-
zı hakkında hiçbir şey öğrenemedik.",
Işığa yaptıkları katkı için Nesrin Kazankaya ve
arkadaşlarını ayakta alkışlıyorum.
sbonaranı' yahoo. com
Fransız Kültiir Mepkezi'nde
• Kültür Servisi - Fransız Kültür
Merkezi'nde, Fransız Anadolu Araştırmaları
Enstitüsü (IFEA) ve Yıldız Teknik
Üniversitesı'nın işbirliğiyle, Anf Aşçı'nın siyah
beyaz fotoğratlarından oluşan 'Bugün Istanbul
Surları; Parça Parça Bir Bellek' başlıkh sergi
bugün 18.30'da açılıyor. Istanbul fotoğrafları ve
lpekyolu destanıyla tanınan fotoğrafçı Aşçı'nın
sunduğu panaromik bakış, hem surların şu anki
durunıunu, hem de şaşırtıcı canlılığını ve hâlâ
etkileyici olan esin gücünü kavramamıza
yardım edıyor. Bu sergıyle, îstanbul'un yüklü
ve büyüleyıcı belleği tümüyle gözler önüne
serılmiş oluyor. Serginin açılışını, 19.00'da
başlayacak olan, Fransız Anadolu Araştırmalan
Enstitüsü (IFEA) tarafından tasarlanan Bizans
konferanslan dizisınden 'Bizans uygarlığına
çapraz bakışlar' başlıkh konferans izleyecek.
Şam'daki Yaknıdoğu Fransız Enstitüsü'nde
(CNRS) Araştırma Görevlisi Veronıque
François, 'lyileşmek, şeytanlardan korunmak;
Istanbul ve Konstantinopolis'te toprak kap
kacak' konularını dinleyenlerle paylaşacak.
(0212 334 87 40)
BUGÜN
• CHEZ SAKMAN'da saat 10.00'da tlhan
Şeşen konseri. (0 212 227 11 67)
• BABYLON'da saat 21.30'da 'Naim
Dilmener'in 'Dünden Bugüne Pop' adlı
konseri. (0 212 292 73 68)
• JAZZ CAFE'de saat 22.00'de Bülent
Ortaçgil konseri. (0 212 245 05 '16)
J