Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 OCAK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
Jij.lv.vJiivJİTİJ. ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13
Devlet, Samsun 1 ve Samsun 2 santrallanna üretim yapmamalan karşdığında yılda toplam 40 milyon dolar ödüyor
Üretmeyeneparaçok!• Devlet, mobil santrallarm
ürettiği pahah elektriği
almamak için "üretim
yapmayan santrallara para
ödeme teklifinde"
bulunuyor. Bu çerçevede söz
konusu santrallardan
1998'densonraelektrik
almmazken Samsun'da iki
santrala yılda toplam 40
milyon dolar ödeniyor.
HACER BOYACIOĞLU
ANKARA - Enerjide plansız
programsız gündeme getırilen pro-
jelerin bedelleri bu kez de, "üretim
yapmayan özel santrallara ödeme
yapılması" yoluyla ödeniyor. Dev-
let, 1998 yılından sonra özel sektör-
den kıralanan mobıl santrallardan
yüksek elektrik fiyatlan nedeniyle
eletnk almamaya başladı. Bunun
yerine santrallara, "Siz üretmeyin,
biz sözleşmedeki kira bedelini öde-
yelinı" önerisıni götürdü. Yaşama
geçirilen öneri çerçevesinde, hiç
üretim yapmayan Samsun 1 ve 2
santrallanna; yıllık yaklaşık 40.8
milyon dolar ödeniyor. Düşük üre-
tim yapan Isparta, Esenboğa, Kırık-
kale santrallanna da üretmedikleri
miktann ödemesi yapılıyor.
1998 yılında gündeme getirilen
mobil santral kıralama projesi, top-
lumsal muhalefe karşın dönemin hü-
kümeti tarafmdan hızlıca yaşama
geçirildi. Bu çerçevede toplam 16
adet mobil santral ıçin ihaleye çıkıl-
Samsun'da 'mobil' adı altında kurulan ancak altyapısı bu özelliği taşımayan santrallar, ıızun siire kapatılnıalaı ı istemiy-
le gerçekleştirilen protesto eylemleriyle gündemde kaldılar. Santrallar, Samsun halkı ile çevrecilerin tepkisini çcknıişti.
dı. Mobil santrallarla ilgili yapılan
sözleşmelerde, bu santrallann dev-
letin dışında herhangı bir yere ener-
ji satmalan da engellendı. Sözleş-
melere göre, mobil santrallann her
bıri aylık bellı bır enerji üretmeyi
devlete taahhüt ediyordu. Devlet de,
mobil santrala taahhüt ettiği mikta-
nn altında üretim yaptırması duru-
munda ödeme yapmayı öngörüyor-
du. Buna göre, düşük üretim duru-
munda santrallara "kira bedelleri"
ödenecekti. Ancak 2003 yılından ıti-
baren mobil santrallardan, yüksek
bedelle elektrik alınması yerine; üre-
timın düşürülmesi ve üretilmeyen
kısımlanmn kira bedellerinin öden-
mesi politikasının uygulanması be-
nimsendi.
Enerji Bakanlığı yetkililen ıse uy-
gulamanın elektnk almaktan daha
ucuz olduğuna dikkat çekiyor. Ba-
kanlık yetkılilennın verdığı bilgiye
göre, elektrik üretilmemesi karşılı-
ğında kira bedelınin ödenmesı uygu-
lamasıyla; 2003 yılında 220 trilyon
lira, 2004 yılında 297 trilyon lıra ta-
sarruf yapıldı. 2005 yılında da 2004
yılına benzer bir tasarrufun gerçek-
leşmesi öngörülüyor.
OTOMOTlV
Türkiye
rekortmen
İSTANBUL (AA) - Türkiye, 2004
yılında otomobil satışında Avru-
pa'nın büyüme rekortmeni oldu.
Avrupa Otomobil Üreticilen Birliği
ve Otomotiv Sanayii Derneği ven-
lerine göre, Türkiye'de geçen yıl 451
bin 209 adet otomobil satıldı. Oto-
mobil satışlannda, bir önceki yıla
göre yüzde 98.7 artış kaydedıldi.
Bu oran, otomobil satış artışında
Türkıye'yı Avrupa'da zirveye taşır-
ken, yüzde 28.9 ile en yüksek ikin-
ci büyüme oranı olan Letonya'nın
kaydettiği artışın 3 katından fazlası-
nı oluşturdu. Türkiye aynca 5 sıra
yükselerek Avrupa'nın 8. büyük
otomobil pazan oldu. Avrupa'da ge-
çen yıl Almanya 3 milyon 266 bin
826 adet satışla otomobil pazan lı-
derliğini korudu.
İNCELENECEK
Vergi iadeleri
yakın talapte
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Gehrler Genel Müdür Vekili Os-
manArıoğlu, ücretlilerin vergi iade-
si zarflannın topluca incelemeye
alınacağını belirterek çalışanlan
"Geçersiz belge vermemeleri" ko-
nusunda uyardı.
Arıoğlu, vergi iadesi zarflannın
20 Ocak'a kadar işyerlerine teslim
edilmesı gerektiğini hatırlattı. Def-
terdarlıklann bayramdan sonra ver-
gi iadesi bıldirimlerı için özel ekip-
ler oluşturarak ınceleme yapacağı-
nı da vurgulayan Arıoğlu, bu ince-
lemeler sırasında özellikle sahte fa-
tura ve fişlenn kolaylıkla ortaya çı-
karılabileceğıni söyledi. Bu arada,
vergi inceleme ekiplerı, 2004 yılına
ilişkin vergi iadesi incelemeleri sı-
rasmda gelır vergisi vermeyen ev
sahıplerini de belırleyecek.
tHRACAT ATAĞI
Plastifckart
Arabistan 'da
Ekonomi Servisi - Plastikkart
Akıllı Kart lletişim Sistemleri, Su-
udi Arabistan'a kart ihraç etti.
Türkiye'de banka kartı üretımin-
de söz sahibi olan Plastikkart'tan
Istanbul Borsası'na gönderılen
açıklamada, şirketin Suudi Arabis-
tan'a ilk akıllı kart ihracatım ger-
çekleştirdiği belirtıldı. Aynca şir-
ketin HSBC Bank ve Koçbank için
EMV uyumlu akıllı kredi kartı üre-
timine başladığı bildirildi.
SINIRLI ÜRETİM
Diğer
santrallar da
çalışmıyor
2003 yılı Mayıs ayından yıl sonuna
kadar, Isparta, Esenboğa,
Kırıkkale, Samsun 1 ve Samsun 2
santrallanna yüzde 10 kapasıtede
çalışma direktifi verildı. 2004
yılında da Isparta, Esenboğa ve
Kırıkkale mobıl santrallanna
yüzde 5 kapasıtede üretim
yaptınldı, Samsun 1 ve Samsun 2
mobil santrallarına ıse üretim
yaptırılmadı. 2005 yılında da, 2004
yılında olduğu gıbı Samsun 1 ve
Samsun 2 santrallanna üretim
yaptırılmaması; Isparta, Esenboğa
ve Kırıkkale mobil santrallanna da
yüzde 5 kapasiteyle üretim
yaptırılması öngörülüyor
TBMM'de mobıl santralları
araştırmak ıçin kurulan
komisyonun hazırladığı rapora
göre, Samsun 1 ve Samsun 2
santrallarının her bırınin ayda 77
milyon kılovat saat üretim yapma
taahhüdü var. Buna göre, sadece
bu ıkı santrala üretim yapmamalan
için yılda ödenen kira bedeli 40.8
milyon dolara ulaşıyor.
ABD pazanna giren şirket, en fazla ihracatı, sayılı üreticilerden Çin'e yapıyor
ISDEMIR tereciye tere saüyor
İSKENDERUN (AA) - Ereğli Demır Çe-
lik Fabrikalan'na (ERDEMÎR) devredildik-
ten sonra zarardan kurtulmasının yaru sıra
kâra geçen Iskenderun Demir Çelik Fabri-
kalan (İSDEMİR), ihracat atağı başlattı.
Türkiye'nin uzun çelik üreten en büyük
entegre tesisi olan, Hatay'ın Iskenderun il-
çesinde kurulu ÎSDEMIR AŞ, Türkiye'yi
dünya demir-çelik pazannda söz sahibi yap-
maya başladı. Dünyanın sayıh demir-çelik
üreticisi ülkeleri arasında yer alan Çin, İS-
DEMİR'in yüzde 17'lik payla ilk sıradaki
pazarı. Bu ülkeyi yüzde 14 ile Italya, yüzde
8 ile Israil izliyor. Bu ülkeleri Belçika, Su-
dan, Tunus, Mısır ve bu yıl ilk kez ihracat
yelpazesine katılan ABD izliyor.
tSDEMİR Genel Müdürü Atamer Giyici,
ihracatın her yıl yüzde 25 artış gösterdiği-
ne işaret ederken, yeni hedef pazarlannın
Ortadoğu ülkeleri olduğunu bildirdi. Genel
MüdürGiyici, altyapısı 1930'luyıllarda atı-
lan Türk demir-çelik sektörünün, Türk eko-
nomisinin gelışmesi ve endüstrileşmesinde
önemli bir rol üstlendiğine dikkati çekti.
Önceki yıla göre yüzde 10 artışla 780 bin
tonu ihraç olmak üzere 2 milyon 165 bin ton
esas ürün satışı gerçekleştırdiklerini vurgu-
layan Giyici, 291 milyon dolan ihracattan
olmak üzere 831 milyon dolar da satış geli-
ri elde ettiklerıni bildirdi. Bu yıl kâra geçen tSDEMİR'in gözde pazarları aynı zamanda üretimde söz sahibi olan ülkelcr.
SEKA
İzmit'te
eylem
günü
Ekonomi Servisi - Kâğıdın hammadde-
si olan selüloz ve odun hamurunu kendi
üreten tek kuruluş olan SEKA Izmit lşlet-
mesi 27 Ocak'ta kapatılıyor. Özelleştirme
Yüksek Kurulu'nun aldığı bu karara Selü-
loz-lş Sendikası direniyor. NTVM-
SNBC'nin haberine göre, fabrikada çalı-
şan 734 işçı, bugün aileleriyle birlikte iş-
yerlerine kapanma karan aldı.
Türkiye'nin yedincı fabrikası olan tz-
mit'teki SEKA Işletmesi, 198O'lı yıllara
kadar Türkiye'nin en büyük kâğıt tesısı
konumundaydı. Kötü yönetim, yatınm ek-
sikliğı gibı nedenlerden ıthal kâğıtla reka-
bet etmekte zorlanan SEKA, 1998'de özel-
leştirme kapsamına alındı.
O süreçte yapılan büyük mıtıngler dö-
nemin hükümetine geri adım attırdı, ancak
Özelleştirme Yüksek Kurulu 4 Kasım
2004'te fabrikanın kapatılmasına karar
verdi. Selüloz-lş, 5 milyon dolar yatınm-
la fabrikanın yeniden üretıme geçeceğini;
21 milyon dolarla ise tam kapasiteyle ça-
lışacağını savuııuyor Özelleştirme ldare-
sı Başkan Yardımcısı tsmail Destan ise
SEKA Izmıt Işletmesi'nin kapatılması ka-
rarını savundu. SEKA ıçin son 7 yılda 375
milyon dolar kaynak aynldığını belirten
Destan, SEKA'nın zararının yansının Iz-
mit işletmesine aıt olduğunu söyledi. Ma-
kinelerin satıldığını anlatan Destan, bu ne-
denle ışletmenın kapatıldığını söylemenin
yanhş olacağını kaydetti.
EKONOMİ POlMK
ERİNÇ YELDAN
Dış Borçlarm İdaresi
ve Arjantin Dersleri
Milliyet gazetesinin 17 Ocak Pazar günkü Business ilave-
sinde Prof. Dr. Korkut Boratav ile birlikte katıldığımız bir söy-
leşimız yayımlandı. Dış borçlarımızın idaresi ve IMF ile ilişki-
lerimiz konularında söyleşi metninde çok kısa tutularak ak-
tarılan görüşlerime buradan açıklık getirmek istiyorum. Bu
vesileyle Arjantin'in geçen hafta içinde ilan ettiği dış borç
dondurma operasyonunu da okuyucularımıza tanıtmaya ça-
lışacağım.
Arjantin, 2001'de sürüklendiği kriz ortamında 100 milyar
dolan aşan dış borçları üzerine moratoryum ilan etmiş ve 9
Eylül 2003'te de IMF'ye vadesi gelmiş olan 2.9 milyar dolar-
lık borcunu ödemeyi reddetmişti. Son olarak geçen hafta
içinde Devlet Başkanı Nestor Kirchner, Arjantin'in alacak-
lılarına, 103 milyar tutanndaki borcun yüzde 75'inden vaz-
geçmelerini içeren bir öneri sundu. Yani, 103 milyar dolariık
dış borç tek taraflı olarak (birikmiş faizleriyle birlikte) 42 mil-
yar dolar seviyesine indirilmiş oluyordu. Maliye Bakanı La-
vagna da söz konusu öneriyi şimdi kabul etmeyen alacak-
lıların bundan sonra hiçbir hak iddia edemeyeceklerini ve
"alacaklarının süresiz olarak dondurulduğu" birfiili durum-
la baş başa kalacaklannı duyurarak öne sürülen ödeme prog-
ramının başka bir seçeneğinin olmadığını belirtiyordu.
Arjantin hükümetince tek taraflı olarak açıklanan dış borç
indirimi finans çevrelerinde geniş yankı buldu. Bazı kesim-
ler Arjantin hükümetinin bu kararının uluslararası hukukaay-
kırı olduğunu ve alacaklılara büyük haksızlık yapıldığını id-
dia ederken birçok iktisatçı da Arjantin'in bu önerisinin tek
seçenek olduğu görüşünde birleşiyordu. Bunlar arasında,
örneğin New York Üniversitesi ekonomi profesörü Nouriel
Roubini kendi internet sitesinde yayımlanan biryazıda, Ar-
jantin'in son krizde yaşadığı yüzde 25'lik üretim daralması-
nın tarihte eşi benzeri görülmemiş bir çöküş olduğunu vur-
gulayarak, söz konusu operasyondan sonra bile borç yü-
künün milli gelire oranla yüzde 80-90 civarında seyredece-
ğine işaret etmekteydi. Dolayısıyla Roubini'ye göre, ulusla-
rarası finans çevrelerinin Arjantin hükümetini burada sunu-
lan öneriden daha fazlasını elde etmek için zorlaması ger-
çekçi değildi. Sunulan öneri gerçekten de tek seçenek du-
rumundaydı...
Bu arada Arjantin ekonomisi iç talebe dayalı bir büyüme
sürecinden geçti ve milli geliri son iki yılda yüzde 8 oranın-
da artış gösterdi. Işsizlik oranı 2002'nin ikinci çeyreğinde
yüzde 24 iken, 2004'ün üçüncü çeyreği itibarıyla yüzde
14.8'e geriledı. Tüketici fıyat enflasyonu aralık ayında yüzde
6.1 oldu. Imalat sanayii ücretleriyse yüzde 25.8 düzeyinde
arttı. Bu süreçte Arjantin hükümeti, IMF'nin 2004 için milli ge-
lire oran olarak yüzde 4.5 düzeyinde faiz dışı fazla yaratılma-
sı önensini, "sosyal harcamalarda daha fazla kısıntı yapıl-
masının olanaksız olduğu" gerekçesiyle reddetmiş ve ken-
disi yüzde 3'lük bir faiz dışı fazla hedefi saptamıştı.
• • •
Arjantin'in dış borçları üzerine bu şekilde moratoryum ilan
etmiş olmasının Türkiye açısından anlamı nedir? Hemen be-
lirtelim ki, "Arjantin moratoryum ilan ettı, biz deyapalım" an-
layışı Türkiye açısından sağduyulu ve gerçekçi bir yaklaşım
olmadığı gibi, Türkiye ekonomisinin gündeminde şu anda dış
borçlarla ilgili bir operasyon konusu da yoktur. 2005-2007
dönemıni kapsayacak olan stand-by içinde önemli bır gün-
dem maddesi olan IMF'ye olan dış borçlarımız ise yeni bir
takvime bağlandırılarak ötelenmiş ve bu konu şimdilik eko-
nomi gündemimizden kaldırılmıştır. Daha açıkçası Türkiye,
IMF'ye olan borçlarına moratoryum ilan etmiş ve IMFde bu
durumu kabullenmıştir. Bu noktada Türkiye'nin IMF dışı ala-
caklılanna ait olan dış borçları üzerine yeni birdüzenleme ge-
reği ekonomi gündemimizde değildir.
Ekonomi gündemimızdeki bugünkü sorunsa aşırı yoğun
sıcak para girişlerinden kaynaklanan cari açıkların yarattığı
kırılganlık sorunudur. Uluslararası finans şebekesinin kap-
rislerine dayalı bir sermaye çıkışı veya sıcak para akımlan-
nın temposundaki bir yavaşlamanın, ıstihdam yaratmayan
bu tür spekülatıf büyüme sürecini durgunluğa veya yeni bir
krize dönüştürmesi olasılığı yüksektir. Spekülatif balondaki
şişkinliğin, bir krizle birdenbire mi, yoksa uzun süren bir dur-
gunluk süreciyle mi söndürüleceği konusu ise iktisadi ola-
rak öngörülebilir bir olgu değildir.
Arjantin-benzeri bir borç moratoryumu, 2001 krizi koşul-
larındaTürkiye'nin gündemindeydi. Türkiye, 2001 krizinin ge-
rek hazırlayıcısı gerekse tetikleyicisi olan IMF programının ya-
şanmakta olan krizın başsorumlusu olduğunu vurgulayarak
dış borç yükümlülüklerinin azaltılması yolunda somut adım-
laratabilirdi. Ancak, 2001 ekonomi yönetimi bu adımı atmak-
tan çekindi. Bunun yerine IMF'den toplam olarak net 21.5
milyar dolarlık yeni bir borçlanmayla Türkiye'nin uluslarara-
sı finans çevrelerine olan kısa vadeli borçlannın tasfıyesine
gıdildi. Yani Türkiye, yabancı kreditörlere olan vadesi gelmiş
dış borçlannı, IMF'den borçlanarak kapartı. Milli gelirin yüz-
de 30'una ulaşan bankacılık sektöründeki krizin maliyetiyse
Hazıne kaynaklarıyla karşılanarak krizin faturasının ileriki ne-
sillere yıkılması tercih edildi.
••*
Arjantin deneyiminden Türkiye'nin çıkarması gereken en
önemli ders ise çokuluslu şirketlerın ve uluslararası finans şe-
bekesinin IMF, Dünya Bankası, Uluslararası Ticaret örgütü
gibi kuruluşlar aracılığıyla Türkiye'ye uygulamakta oldukları
ekonomik şantaj ve siyasi dayatmalara karşı konulabilece-
ği gerçeği ve gerekliliğidir.
Bu konuda bir örnek vermek gerekirse 2004 yılı Mayıs ayın-
da IMF lcra Direktöriüğü'ne vekâlet etmekte olan Anne Kru-
eger, IMF'nin 107 milyar dolara ulaşan portföyünün yüzde
70'inin sadece üç borçlu ülke-Brezilya, Arjantin ve Türkiye'ye
ait olduğunu belirterek bu durumun IMF açısından önemli
riskler taşıdığına işaret etmekteydi. Krueger'e göre, örneğin
1980'lerin başında IMF'nin kredi stokunun yüzde 70'ini top-
lam 28 ülke taşımaktaydı. 1980'den bu yana, IMF'ye borç-
lanmış olan ülkelerdeki yoğunlaşma, olası bir borç krizine kar-
şı IMF'yi çok haklı olarak endişelendirmektedir.
Türkiye, yüksek borç taşıyıcısı bir ülke olarak IMF ve ulus-
lararası finans dünyası nezdinde aslında çok stratejik bir
öneme sahiptir.
tLGİ TOPLUMUNA DOĞRU/ ÖZLEM YÜZAK oztenLyuzak@cumhuriyetcom.tr
Eric Le Boucher, Le Monde gazetesinin
ekonomi yazarlarından. "Para, mutlulukge-
tirmiyor" sözünün giderek daha doğru ha-
le geldiğini iddia ediyor. Boucher iddiasını,
ünlü araştırma şirketi Gallup'un Amerikan
halkı üzerinde yaptığı incelemelere dayan-
dırıyor. Gallup'un araştırmasına göre, İkinci
Dünya Savaşı'ndan bugüne kadar geçen
zaman diliminde ABD'de kişi başına milli
gelir yaklaşık 3 kat artmış (15 bin dolardan
35 bin dolara çıkmış). Buna karşın "çok mut-
lu" olduklarını iddia eden insanların oranı
1960 yılından beri sürekli düşmüş. "Karl
Marx, 'kıyasıya rekabet şirketlerın kâroran-
larını sürekli düşürecek ve bu da kapitaliz-
min sonunu getirecek' demişti. Ancak ka-
pitalizm hâlâ burada. Üstelik şirketlerrekor
üzerine rekor kırıyorlar. ölen yalnız komü-
nizm oldu" diyen Eric Le Boucher, kapita-
lizmi asıl tehdit eden unsuru "iş motivasyo-
nun sürekli düşüş halinde olması" olarak ta-
nımlıyor.
Bilgi toplumuna ve high-tech'e dayalı "ye-
ni kapitalizm" insan kaynaklarını hızlı bir bi-
çimde yer değiştirmeye zorluyor. Bunun so-
Mutsuzluk Kapitalizmin Sonu Olabilir mi?
nucunda yöneticisin-
den tutun işçisine ka-
dar çaîışanların
önemli bir bölümü
yorgun, endişeli ve
umutsuz. Her geçen
gün özel yaşamların
biraz daha büyük bir
dilimi iş saatlerine ka-
yıyor.
Yanlış anlamayın,
tüm bunlar bizim gibi
gelişmekte olan ülke-
lerde değil, gelişmiş ülkelerde süregelen bir
tartışma konusu. örneğin her 100 Amerika-
lıdan 62'si iş yüklerinin ağırlığından şikâyet-
çi olurken yine her 100 çalışandan 53'ü ken-
disini "çok yorgun" olarak tanımlıyor.
ABD'de strese karşı ilaçlar, anti depresan-
lar ve psikolojik tedaviler için yılda harcanan
para 300 milyar dolar (New York Tımes), bir
başka deyişle gayri safi milli hasılalarının
,'de para-mutluluk iliskisi
kışı başı
mıllı gelır (bin $)
40
Kaynak Oallup Avutan, FT
yüzde 3'ü. Japon-
ya'da aşırı işyükün-
den dolayı sürme-
naj geçirerek ölen-
lerin sayısı endişe
verici boyutlara
ulaşmış. Ingiltere'de
sağlık bakanlığı
strese bağlı olarak
mazeret bildiren ve
dolayısıyla çalıştık-
ları işyerini zarara
uğratanların sayısı-
nın sürekli olarak artış gösterdiğini saptamış.
New York Ünıversitesi'nden bir sosyolog,
Richard Sennett, bugün iş hayatına atılan
genç bir Amerikalının yaşamı boyunca 11
kez iş değiştirmek zorunda kalacağını vur-
guluyor. Işyerine sadakat, emeğe bağlı ödül-
lendirmenın yerini iş güvencesınin olmama-
sı, istikrarsızlık ve bunun yarattığı güvensiz-
lik duygusu çoktan almış durumda.
Sosyal devlet nosyonunun kapitalizm
çarkları arasında erimesi, bugün gelinen
noktada kapitalizmin önündeki en büyük
tehditlerden biri olarak duruyor. Üstelik ar-
tık, ücret artışını çalışanın önüne motivas-
yonu arttırıcı bir havuç gibi sunmak da gi-
derek imkânsızlaşmış halde. Çünkü Çın ve
Hindistan gibi ülkelerin küresel arenaya sun-
dukları ucuz emekle üretim furyası, zengin
ülkelerin kendi işgücünü paraya boğması-
na imkân tanımıyor. Zaten boğsa da işe ya-
ramıyor, çünkü güvensizlik duygusunun yol
açtığı zarar daha büyük.
Sosyal güvenceyle ekonomik hareketlilik
arasında yeni bir uzlaşma modeline acil ih-
tiyaç olduğu kesin. Eric Le Boucher, kapi-
talizmin "postu kurtarmak pahasına" sos-
yal sistemleri yeniden masaya yatırmak
zorunda kalacağını savunuyor.
Bakalım neler olacak?
2002 Nobel Ekonomi ödülü sahibi Prof.
Dr. Daniel Kahneman'ın "ınsanlığın gide-
rek büyüyen başarısızlıklarının" nedenlerini
incelemek üzere bir araştırma merkezi kur-
muş olmasının da bir anlamı var herhalde.
ALKOLLÜ İÇKİ
Reklama
sınırlama
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Alkollü içki reklamlanna sı-
nırlama getirildi. 1 ay sonra yürür-
lüğe girecek olan tebliğ Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında ya-
yımlandı.
Buna göre alkol içenleri daha ce-
sur ve gözüpek gösteren ilanlara
izin verilmeyecek. Alkollü içkiler,
"susuzluk giderici içecekler" ola-
rak sunulamayacak. Ünlü kişiler
de alkollü içki reklamlarında rol
alamayacak. Çocuklar, ergin olma-
yan gençler ile 18 yaşından büyük
olduğu halde daha genç görünen-
ler de içki reklamlannda yer ala-
mayacak.