Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14OCAK2005CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Eşgüdiimsüzlük
RUSYA FEDERASYONU'YLA ilişkiler güç-
lendirilirken vurgulanan başarılardan biri de
Kıbrıs konusunda elde edilen destek oldu.
Çözüm için yeni Birleşmiş Milletler girişimi-
nin gündeme getirilmesi ve girişimin Annan
Planı'na yönelik olmasının sağlanması bu
desteğe ilişkin olarak söylenen sözler arasın-
da. Sayın Başbakan açısından belirli birace-
leciliği ifade eden sözler bunlar. Oysa, Baş-
bakan'ın Yardımcısı durumundaki Dışişleri
Bakanı, birkaç gün önce, 3 Ekim için Kıb-
ns'ta ille çözüm gerektiren bir koşul yok de-
mişti. Belli ki, Kıbrıs konusunda son yılların eş-
güdümsüzlüğüne bir yenisi daha eklenmiştir.
Kıbrıs sorunu genellikle, yalnız hükümette
değil, bütün devlet mekanizmasında sı-
kı eşgüdüm gerektiren, çünkü bir "devlet po-
litikası"na dayanan konulardan sayılmıştır.
Şimdi iseorganlararasındabirazÖzalzama-
nını andıran bir dağınıklık var. Kıbrıs konu-
sundaki devlet politikası Dışişleri'yle Genel-
kurmay, Başbakan'la Çankaya arasında uyum
gerektirir. Bu uyumun içine KKTC Cumhur-
başkanı ile oradaki hüktimetin girmesi de do-
ğaldır. Şimdi böyle olmayışının nedenlerini
anlamak çok zor değil.
Once, Ankara'daki Başbakan'la Yardım-
cısı arasında: Temelde aynı görüşü pay-
laşsalar da, biri dış politikada yakın çevresi-
ne, dil bildikleri için dış politikayı da bildikle-
rini düşünen danışmanlarına öncelik vererek
çalışıyor galiba; öbürü ise bir bakanlığın ba-
şında olduğundan, haklı olarak, "devlet po-
litikası "ndaki tutarlılığı sürdürmeye çalışan
bakanlık bürokrasisinin görüşlerine de önem
veriyor herhalde. Ama, ikisi de askerle uyum
içinde olmayı pek gerekli saymıyorlar belki.
Siyasal sistem de devlet başkanının bu ko-
nularla fazla ilgilenmesini kolaylaştırmıyor.
Sonra, KKTC'nin Cumhurbaşkanı'yla Baş-
bakanı arasında: Biri Ankara'nın gelenek-
sel politikasını benimsediği halde, öbürü gü-
neyin eski AKEL'ine yakınlığından ötürü Rum-
larla birleşip Avrupa'ya girme telaşında. Uyum-
suzluğu arttıran başka bir etken var: Oranın
sistemi bu konularda devlet başkanının etki-
li olmasına elverişli ama, onunla da Anka-
ra'da devlet politikasından sapmakta olanlar
uyum içinde değil.
Başka bir sorun söz konusu olsaydı, böy-
lesine bir eşgüdümsüzlük belki bir ölçü-
de hoşgörüyle karşılanabilirdi. Ama, Kıbrıs
sorunu rasgele bir sorun değil. Ondaki başa-
nsızlığın ve geri çekilişin bu halkta yarataca-
ğı tepki, hem politikacıların ocağını söndürür
hem de her çeşit bürokrasideki görevlilerin şim-
diye kadar kamudan aldıklarını onlara haram
eder.
Milletvekili Maaşları - Öğrenci Affi...
23 Nisan 1920'de Ankara'ya ulaşan milletvekillerinin bir kesimi
tanıdıklarına konuk olurken birçoğu yatılı öğrenciler gibi Erkek Öğretmen
Okulu'na yerleşmişlerdi. Bir süre sonra kendilerine ayda ' 100 lira' ödenek
verilmesi yoluna gidilmişti.
Prof. Dr. Şerafettin TURAN
T
ürkiye Cumhuriyeti 82. yaşını sür-
dürürken sayın milletvekillerinin
olumlu sonuçlar vermediğinin an-
laşılmış olması gereken iki yön-
deki girişimlerini sürdürdüklcri gö-
rülmektedir. Bunlardan ilki, milletvekili maaş-
lannın arttınlması, ikincisi de öğrenci affı so-
runu olarak belirmektedir.
Grubu'nu oluşturmuşlar, bir süre sonra da ye-
ni kurulan Mıllet Partisi'ne katılmışlardı (Agy.
111/1, s. 235 vd.).
Akıllan parada...
Bitmemiş senfoni...
Hangi gerekçeler öne sürülürse sürülsün, ma-
aş artışlannm millervekilliğine gönüllü ola-
rak aday olan sayın üyelerin kendilerinden
başkasına pek yarar sağlamadığı düşünülür-
se, bu konuda en geçerli ölçüt herhalde bir bil-
ge anlatımıyla (eski deyimle: kelam-ı kibar),
"Karııı kanndaştan daha yakındır" olmalı-
dır. Öğrenci affına gelince, başansızlığı ödül-
lendirircesine ve süre ile öğrencilik hakkını
yitirme nedenleri sınırlandınlmadan çıkartı-
lan yasalann, aslında sorunlar sarmalı içinde
bunalan milli eğitimimizi ve özellikle de üni-
versitelerimizi yeni açmazlara sürüklediği
yadsınamaz. Biz bu yazımızda milletvekili
maaşlarında başlangıcından günümüze ka-
dar -bitmemiş senfoni gibi- gözlenen girişim-
leri anımsatmak istiyoruz.
23 Nisan 1920'de Ankara'ya ulaşan millet-
vekillerinin bir kesimi tanıdıklanna konuk olur-
ken, birçoğu yatılı öğrenciler gibi Erkek Öğ-
retmen Okulu'na yerleşmişlerdi. Bir süre son-
ra kendilerine ayda '100 lira' ödenek verilme-
si yoluna gidilmişti. Hükümetin oluşturulma-
sından sonra Mustafa Kemal. 9 Mayıs 1920'de
Meclis Başkanı ile Bakanlann da milletvekil-
leri ayhklan kadar ödenek almalannı önermiş-
ti (Gizli Zabıt Ceridesi, 1,20). Ancak Meclis'e
katılanların yol giderlerinin karşılanması gün-
deme geldiğinde, bu gibilere ayncayıllık '1.250
lira' ödenmesi kararlaştınlmıştı. Maaşlarla il-
gili ilk düzenleme 2 Eylül 1920 günlü bir Ba-
kanlar Kurulu Kararnamesi ile yapılmıştı. Bun-
da BMM üyelerine, Meclis'in toplantıda bu-
lunduğu sürelerce sınırlı olarak aylık '200 lira
ödenek' verilmesi öngörülmüştü (Atatürk'ün
Bütün Eserleri, IX, 265). Arkasından 5 Eylül
1920 günlü Nisab-ı Müzakere (görüşmeler için
gerekli üye sayısı) yasası ile maaş ve yolluk ola-
rak yeni rakamlar belirlenmişti. Buna göre mil-
letvekillerine 4 ay için 1.250 lira ödenek ve 4
ayın bitiminden toplantı dönemi sonuna kadar
ayda 100 lira 'tazminat' verilecekti. Ancak bu-
na hak kazanmak için Meclis'e devam şart ko-
şulmuştu. Bunun dışında kendilerine seçim
bölgelerine gidiş dönüş giderleri olarak da yıl-
da '4.000 kuruş' (40 lira) ödenecekti. Istanbul
Mebuslar Meclisi'nden gelen üyeler de katılış
tarihlerinden başlayarak ayda 100 lira alacak-
lardı.
Tek parti yönetimi döneminde milletvekili ay-
lıklannda liderlerin bilgisi çerçevesinde günün
koşullanna göre gerekli düzenlemeler yapılmış-
tı. Öyle ki toplumun ekonomik sıkıntılar için-
de bulunduğu dönemlerde, milletvekillerinin de
buna ortak ve örnek olmalan gerektiği düşün-
cesiyle aylıklann indirilmesi yoluna bile gidil-
mişti. Bunun en çarpıcı örneği, 1929-1930 dün-
ya ekonomik bunalımının ülkeyi de etkiledıği
günlerde yaşanmıştı. İçinde bulunulan koşul-
lan yakından izlemek amacıyla' 3' ay süren bir
yurt gezisine çıkan Atatürk, CHP programının
geliştirilip Devletçilik ve Devrimcilik ilkeleri-
nin de kabul edilmesini önerirken, milletveki-
li seçimlerinin de yinelenmesini gerekli görmüş-
tü. TBMM, 5 Mart 1931 'de bu amaçla toplan-
dığında ilk olarak '500 lira'ya yükselmiş olan
milletvekili maaşlannın '350 lira'ya indinlme-
sini öngören yasa kabul edilmiş, arkasından
da seçim karan alınmıştı (Ş. T. Türk Devrim
Tarihi, III / 2, S. 12). Giderek milletvekilleri-
nin birinci derecedeki devlet memurlan düzc-
yinde maaş ve onun yarısı kadar yolluk alma-
ları benimsenmişti.
1946 seçimleriyle birlikte TBMM'de birkaç
parti birden temsil edildiğinde milletvekili ma-
aşları konusu daha başka bir görünüm almış-
tı. Genellikle iktidar ve muhalefet partilen bir-
birlerini kollamaya ve kamu önünde ilk girişi-
mi yapmış görünmemek için centilmence bir
davranışla "Önden siz buyurun!" demeye yö-
nelmişlerdi. Aynca, zamların gerçekleşeceğı-
ni anladıklannda da, olumsuz oy venp olum-
lu sonuca katılmayı da göz ardı etmemişlerdi.
CHP'nin iktidar, Demokrat Parri'nin de muha-
lefet olduğu 22 Aralık 1947 maaş arttınmı iş-
te bu hava içinde gerçekleştirilmişti. Ne kı bu
artış umulmadık başka sonuçlar da doğurmuş-
tu. Zamma ilişkin yasa önerisini CHP'liler dı-
şında DP'li 2 milletvekili de imzalamıştı. Fa-
kat DP Meclis Grubu bu girişimi desteklemek-
ten vazgeçmiş ve öneriye kırmızı oy verecek-
lerini ilan etmişti. Ama bu kez de artış gerçek-
leşirse maaş farklannın ne yapılacağı sorunu
ortaya çıkmıştı. DP kurucularından Fuat Köp-
rülü'nün, "Kırmızı oy sandığa, maaş zammı
cebe!" diye getirdiği çözüm de pek geçerli ol-
mamıştı. Zamlar gerçekleştiğinde DP lideri
CelalBayar,artışlannpartiye bağışlanmasım is-
terken kimi milletvekilleri buna yanaşmamış-
tı. Anlaşmazhk büyüyerek partide bir bölün-
meye yol açmış, partiden çıkartılan ya da isti-
fa eden milletvekilleri, Müstakil Demokratlar
Bu gelişmelerin de etkisiyle olacak, 1961
Anayasası'nda milletvekili maaşlanyla ılgıli
bir maddeye de (md. 82) yer verilmışti. Buna
göre maaş ve yolluklara yapılacak zamlar, o dö-
nemı izleyen milletvekili seçimlerinden sonra
uygulanacaktı. Böyle olmasına karşın CHP -
Adalet Partısi ortak hükünıetinin güvenoyu al-
masından sonra bazı milletvekilleri en çok ma-
aş alan Gcnelkurmay Başkanı'nı örnek göste-
rerek '2.250 lira' olan maaşlannın arttırılması
ıçın harekete geçmişlerdi. Önerinin görüşülme-
si sırasında varsıl olduğu bilinen Yeni Türkiye
Partisi Mardin Milletvekili Esat Kemal Aybar,
yılbaşını geçirecek paralannın olmayışından
yakınmıştı. Ozgürlükçü bir anayasa getiren ara
rejimden çıkışın hemen ertesindeki bu girişim
kamuoyunda büyük tepki doğurmuştu. Ülke-
nin çeşitlı yerlerinden K. Aybar'a yılbaşı harç-
lığı olarak birkaç lira ya da kuruş gönderilme-
sine başlanılmış, Polatlı Postası gazetesi de bir
yardım kampanyası açmıştı. Bu tepkiler karşı-
sında öneri bir ara geri alınmış ama sonunda
parlamentonun her iki kanadında da kabul edi-
lerek 13 Ocak 1962'deyasalaşmıştı. Dikkatiçe-
ken, maaşları '2.900 lira''ya çıkartan bu düzen-
lemenin 27 Mayıs sonrasında Meclis'in kabul
ettıği ilk yasa olmasıydı! (Agy, V, 110).
Kıyak emeklilik...
Halkın Tepkisi: Aradan 3 yıl geçtikten son-
ra, 1965 MartrndaSuatHayriÜrgüplübaşkan-
lığındaki 4 partili ortak hükümet döneminde mil-
letvekili maaş ve ödeneklen yeniden arttırılmış-
tı. Ancak maaş ve ödenek toplamını '5.500 li-
ra'ya çıkartan bu yasa, yarattığı tepkiler yüzün-
den uygulanamamıştı. CHP Genel Başkanı İs-
metlnönü, TBMM Başkanı FuatSirmenve Baş-
bakan Ürgüplü ile anlaşarak ödemeleri önle-
mişti. Meclis Başkanı 'itâ amiri' olarak artış-
ları ödemek istememiş, Başbakan bütçede öde-
nek bulunmadığını öne sürmüş, Ankara Üni-
versitesı Talebe Birliğı de milletvekili ve sena-
törler için simgesel bir yardım kampanyası dü-
zenlemişti. Tartışmalar sonunda bütçeye ek
ödenek aktarılmıştı ama bu kez Inönü, Anaya-
sa Mahkemesi'nebaşvurmuştu. YüksekMah-
keme de anayasanın 82. maddesi gereğince ar-
tışlann ancak gelecek seçimlerden sonra geçer-
li olacağınakararvermişti(MetinToker, lsmet
Paşa'nın Son Yıllan, 36-38).
Aradan 6 yıl geçtikten sonra, 30 Mart 1971 'de-
ki anayasa değişikliğinde söz konusu hüküm
maddeden çıkartılarak yasal düzenlemelerin
hemen yürürlüğe girmesi sağlanmıştı. Son yıl-
larda buna bir de kıyak emeklilik eklenmiş bu-
lunuyor. Acaba bu dalgalanmalarda toplumsal
duyarhlık ve tepkilerin törpülenmiş olmasının
da etkisi yok mudur?
emekliliğim için kurduğum hayaller güvence altında
Bireysel Emeklilik Sistemi bence Türkiye'nin geleceği... AK Emekli oldum,
çünkü gücünü biliyorum ve tecrübesine güveniyorum."
Şeriattan Once
Siz de 444 23 23'ü arayın, AK Emekli Güvence Planları'yla tanışın.
AK Emeklilik'te geleceğiniz güvence altında...
Cünkü sadece biz emekliüğin önüne AK güvencesini koyuyoruz.
Ozer Kanburoglu, 41
23 23www.akemekliltk.com.tr
AKEmeklilik
Coşkvun ONGUN
Makedon yönetmen Mil-
çoMançevski,senaryosunu da
kendi yazdığı Yağmurdan
Önccadlı fılminde, Balkan-
lar'damevcut olan banş ve hu-
zur ortamının bir anda nasıl
yerinı şıddet ve nefret orta-
mına bıraktığını usta ışı bir
kurgu ile izleyiciye sunmak-
tadır. Birbirleri ile ilintıli üç
öyküden oluşan filmın ba-
şında, manastır papazı, bir
akrebin etrafinda ateşten çem-
ber yapan çocuklara; "Çem-
ber yuvarlak degildir, çünkü
/anıan beklemez" diye ses-
leıınıektedir. Ancak çocuklar;
yaşlı papaza aldırmazlar ve
akrep ile kaplumbağaııın ölü-
münü eğlenerek seyrederler.
Smema filmınde, savaş fo-
toğrafçısı Aleksander'm on
beş yıl aradan sonra döndü-
ğü ülkesi Makedonya'nın ve
yaşadığı kasabanın düştüğü
trajedı konıı alınmaktadır.
Kendısi de Hınstiyan bir Ma-
kedon olan Aleksander, ço-
cukluğunda, sevgi ortamın-
da bir arada yaşadıklan Ar-
navutlarla kendi halkı ara-
smda ortaya çıkan nefret duy-
gulanna anlam vermeye ça-
lışırken kendısini de bu ııef-
retin tam ortasında bulacak-
tır. Makedonlann bir Arna-
vut kızını öldürmelerine en-
gel olmaya çalışırken de ken-
di soydaşlarının silahından
çıkan kurşunlara hedef ol-
maktan kurtulamaz ve haya-
tını kaybeder. Bu trajedinin
ya^andığı sıralarda genç kı-
zın sığındığı manastırda ra-
hibin dışarıda çalıştığını gö-
ren manastır papazı; sinekle-
rin ısınnaya başladığını bu-
nun yağmurun habercisi ol-
duğunu söyler ve karşı dağ-
lık alanda görünen bulutlan
göstererek "Bakyagmur kar-
şıkıyıda başladı büe" der. An-
cak yağmurun başjadığı yer-
de nefretin ve etnik milliyet-
çiliğin insanlan canından et-
tiğinden ikisı de habersızdir.
Bilgi Üniversitesi Sinema
Salonu'nda ikinci kez izledı-
ğim 1990 yapımı bu filmin
senaryosundan izleyen her
Türk vatandaşınm ıster ıste-
mez bazı dersler çıkardığını
düşünüyorum. Son yaşanan
olaylardan bugiin ülkemiz-
de de benzer bir senaryonun
gündemimize sokulmaya ça-
lışıldığı rahathkla anlaşıl-
maktadır.
Ulus olarak refah içinde
yaşamayı arzu ettiğimiz ıçın
girmeye çalıştığımız Avru-
pa Birliğı üye ülkeleri, kar-
şımıza hakkaniyete uymaya-
cak taleplerle çıkmakta ve
sonuçta üyeliğin garanti ol-
madığmı üstüne basa basa
ifade etmektedirler. Kendi
yöneticilerimizden duyma-
ya hasret kaldığımız "Türk-
leronurlu bir millettir" sözü-
nü yabancı ülkelerin devlet
başkanlarından duymakta-
yız. Böylece; dık durularak
AB'ye daha kolay girileceği-
ni savunanlarm bu görüşle-
rinin teyit edildiğini bizzat
yabancı devlet başkanlannın
ağzından çıkan sözlerden an-
lamaktayız. Bugün Ameri-
ka'da yaşayan bir tarikat şey-
hi, birçok gazeteye çıkarak
evlerimize kadar görüşlerini
sokmaktadır Atatürkçü dü-
şünceyi anayasası olarak be-
nimsediğini söyleyen laik bir
gazetemızdeki demecinde bu
tarikat şeyhi, aldığı ödülleri
kendisi için değil, milleti için
biriktirdiğini, zamanı gelin-
ce bunlan milletine armağan
edeceğini ima etmektedir. Bu
demecinden, bu adamın bir
tarikat şeyhi değil de, sanır-
sınız ki sürgünde yaşayan bir
devlet adamı ve ülkesindeki
yönetimin başına geçeceği
günü bekleyen bir devrik sı-
yaset adamıdır.
Tüm bu yaşananlar karşı-
sında Atatürk'ün aydınlan-
macı ilkelerine her zaman-
kinden daha fazla sahip çıkıl-
malı ve çevremizde gelişen
olaylara karşı dalıa dikkatli ol-
malıyız. Yoksa o gün gelme-
den, bugün için yaşadıklan-
mızı adlandırmada, yazuıın
başhğındaki niteleme pek uy-
gun düşecektir. Yazımızı gi-
rişte bahsettiğimiz filmdeki
diyaloğa benzetecek olursak
şöyle diyebiliriz: Baksanıza
Kıbns'ın üzerinde bulutlar
görünnıeye başladı bile...
PENCERE
İşgal Altında
Seçim?..
İşgal altında seçim olur mu?..
Düşünelim bir kez!..
Seçimlerin hiçbir baskı olmadan, tam özgürlük
koşulları içinde yapılması demokrasinin temel il-
kesi değil mi?..
Silah korkusu..
Düşman askeri..
İşgal düzenı..
Seçim sandığı..
Bağdaşır mı?..
Peki, işgal altındaki Filistin'de yapılan ve işgal
altındaki Irak'ta yapılacak olan seçimlere seçim de-
mek doğru mu?..
•
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu tür seçim-
ler çok özel koşullarda yaşanmadı değil!.. Alman-
ya ve Japonya teslim bayrağını çektikten sonra ABD
işgali altındayken seçimler yapıldı...
General Douglas MacArthur İşgal Kuvvetleri Ko-
mutanı iken Japonya'da gerçekleştirilen alengirli
seçimde bir profesyonel fahişe sandıktan millet-
vekili olarak çıkmış...
MacArthur:
- Olsun demiş, seçildiya!..
Ancak savaştan yenilgiyle çıkan Almanya da
Japonya da sanayi toplumları idiler; üstelik hele
Hiroşima'yaatılan atom bombasından sonra 'tes-
limiyet' hali kayıtsız şartsız bir ruhsal çöküntüyle
birlikte bu ülkelerde suçluluk psikolojisinin sar-
malınadolanmıştı...
•
Filistin'de seçim ne götürecek ne getirecek bi-
linmiyor; yalınayak başı kabak bir gencecik top-
lumun intikam duyguları aşılanmış hücrelerinde
savaş yorgunluğunun katkılarıyla filiz veren seçim
sandığı umutlan, işgalcilerin dayandığı tüm Batı dün-
yası için utanç vericidir!..
Ya Irak'taki seçim ne?
Bush tayfasının öngörüleri çıksaydı, Irak'ta se-
çim belki bir anlam kazanacaktı; Saddam'ın zul-
münden aman Allah diyen halk, Angloamerikan as-
kerini çiçeklerle karşılayacaktı; zalim yıkıldıktan
sonra da demokrasi yolunda seçim sandığı kuru-
lacaktı..
Değil mi?..
Peki, Felluce'dedoruğunatırmanan birtraged-
yanın üstüne kurulan seçim sandığı emperyaliz-
min komedyası degildir de nedir?..
•
Irak'ta demokrasiye doğru uzun ve ince bir yol
var...
önce mezhep kültüründen kurtulup Sünni ve Şii'
kimliğini yırtarak laikleşmesi gerekir 'Arap'm...
Bu bilinç ya okulda oluşur.. i
Yasavaşta..
Savaş da bir okuldur.. 1
Seçim de.. J
Ya emperyalizmin aracıdır.. "' • •' '
Ya antiemperyalizmin.. !
Filistin'de yapılan ve Irak'ta yapılacak olan se-î
çimlerin kime hizmet ettiğini düşünmek gerek... i
Türkiye'nin Milli KurtuluşSavaşı'nda BüyükMil-j
let Meclisi seçimle kurulmuştu... {
Ülke işgal altındaydı.. " ]
Meclis, düşmanı ülkeden kovmak üzerine seçtl-^
mişti.. ', ; i
Evet, seçim var.. \ J
Seçim var!.. \ '"' >'
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
16 Ocak 2004 Pazar Saat: 11:00-14:30
Sayın Prof. Dr. Izzettin Önder
AB EMPERYALİZMl'ne BAĞIMLI , ^
KALKINMA OLABÎLİR Mİ?
sorusunu yanıtlıyor.
"Sen Gelmezsen Bir Eksiğiz"...
Yer: Yıldız Üniversitesi Çatı Restoran
Yıldız Üni. Yerleşkesi B Blok 6. Kat-Beşiktaş
tletişim-Bilgi:
Namık K. Boya: 532 281 54 54 - 0216 368 33 56
Ufuk Yalçın: 542 652 15 00 - 0216 326 49 21
Açık büfe kahvaltı bedeli: 13.-YTL.'dir.
e-posta: İstanbul(uJcumok.org
AKŞEHİR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN İLAN
Sayı 2004/169-992 E/K
Davacı Elıf Doğan tarafmdan davalı Azmi Doğan
aleyhınc, şiddetli geçımsizlık nodcniylc boşanma ve
bırlcştinlcn nafaka davasında yapılan açık yargılama
sonucunda: Akşehir Kozağaç Mah. C: 11 H: 1 BSN:
3 l'de nüfusa kayıtlı Mevlüt ve Fatma'dan olma
05.02.1962 doğumlu davacı Elif Doğan ile aynı yerde
BSN: 15'tc nüfusa kayıtlı Bılal ve Fadime'den olma,
07.05.1948 doğumlu davalı Azmı üoğan'ın
T.MK.'nun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına,
Müşterek çocukları 02.01 1987 doğumlu Burçin'in
velayctinin davacı annede bırakılmasına, Davalının kı-
zını her ayın ilk cumartesı günü saat 10.00'dan pazar
18.00'e kadar dını bayramların 2. günü saat 10.00'dan
3. günü 18.00'e kadar babalar gününde yanına alması
surctıyle şahsı ılışkı tcs>ısınc, 02 04.2003 tanhindcn ge-
çerh şekılde mahkememizın 2001/1999 Esas 2002/150
Karar sayılı hükümle davacı ıçın belirlenen aylık nafa-
kanın 100.000.000- TL.'na çıkartılmasına, tarafların
müşterek çocuğu ıçın belirlenen aylık nafakanın
80.000.000.- TL.'na çıkartılmasına, davalıdan almarak
davacıya verilmesıne, fazlaya ılışkın ısteklerin reddine,
hükmün kesinleşmesınden sonra nafakalann ıştirak vc
yoksulluk nafakası olarak devamına, 2.000.000.000.-
TL. maddı tazminatın hükmün kcsinlcşmcsindcn itiba-
ren yasal faizı ile birlikte olacak şekilde davalıdan alı-
narak davacıya venlmesinc, 783.160.000 TL yargıla-
ma giderının davalıdan alınarak davacıya venlmcsıne
karar verilmiştır. Yargılama sırasında tüm araştırmalara
rağmen adresı tespit edılemeyen ve ılanen tebligat ya-
pılan davalı Azmı Doğan'a hüküm özctınin ilanen tcb-
liğı geıcktığindcn tcbliğ tarihinden itibaren 1' gün
temyız süresi ıçerisınde Yargıtay yolu açıV olan
01.12.2004 tarihlı karar ilan tarihinden 7 gün sor \taveb-
liğ edilmiş sayılmak ü?ere ılanen tebliğ olunur.
Basm. 966