Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 EYLÜL 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
«a
w
S
Dere yalağma ev
yapanlara şaria
onenıntz:
Ohneye öbtwye
öhneye geldik!
BektronSk posta: denizsom©cumhuriyetcom,tr www.denizsotr Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Cari açık önemli değilmiş...
"Cünkü her tarafacık!"
Hakkâri
Hakkâri'de öğrenciierin
CJniversite ve lise giriş
sınavlarında son
sıralarda yer alması
üzerine "Kitap Sizden,
Başan Bizden"
Kampanyası başlatıldı.
Hakkâri Valisi Erdoğan
Gürbüz, gönderilecek
sınavlara hazıriık ve
test kitaplarının il halk
kütüphanesinde .
toplanıp en ücra •
beldelere kadar T
ulaştınlacağını ve l
rehber öğretmenlerin
öğrencilere yardımcı
olacağını açıkladı.
Sınava hazıriık ve test
kitabı bağışı için adres:
II Halk Kütüphanesi
Hakkâri.
stanbul Kadın Kuruluşlan Birliği Başkanı Na-
zan Moroğlu, "Herkes okusun; herkese
okutun" diyerek ve değiştiğini söyleyenlere
hoşgörüyle bakan kadınların birkaç kez oku-
masını önererek Iran'da yaşanmış bir öykü gön-
dermiş:
Ziba ile Muhammed üniversite yıllarında tanış-
mış, uzun süren bir arkadaşlık döneminden son-
ra yeni evlenmiş bir çifttir. Muhammed, sığır tica-
retiyle uğraşmakta, Ziba ise bir özel hastanede
hemşirelik yapmaktadır.
Bir aylık evli çift, balayına çıkma planları yap-
maktadır. Muhammed, bütün formaliteleri yerine
getirerek 15 günlük bir balayı programı hazırlar.
Genç çift özel otomobilleriyle balaylarını geçire-
cekleri Benderabbas şehrine doğru yola çıkarlar.
Yaklaşık 600 kilometre yol kat ederler.
Iran devrim muhafızları Pasdarlar karayolu
üzerinde otomobilleri durdurarak kimlik kontro-
Ziba
lü yapmaktadırlar.
Ziba ile Muhammed'in otomobilini de durdu-
rurlar. Ziba'dan evlilik cüzdanı istenir. Ziba çanta-
sını karıştırır, valizlerine bakınır ama evlilik cüzda-
nı yoktur.
Cüzdanı evde unutmuştur.
Muhammed yeni evli olduklarını ve balayına git-
tiklerini anlatmaya çalışır ama devrim kuralları ke-
sindir. Evlilik cüzdanı olmayan kadın, bir erkeğin
yanında bulunuyor ise fahişedir.
Ziba ile Muhammed evli olduklarına dair yemin-
ler eder. Yalvarırlar. Nafile. Ziba, karakola götürü-
lüp fahişelik suçundan mahkemeye çıkartılacak-
tır.
Muhammed, evlerinin 600 kilometre uzakta ol-
duğunu izin verilirse kansıyla gidip evlilik cüzda-
nını getireceğini söyler.
Devrim muhafızları Ziba'yı bırakmaz, Muham-
med'e. "Evlilik cüzdanını getir, kadını götür" de-
nir.
Muhammed, geri döner; hızla girdiği bir viraj-
da uçuruma yuvarlanır. Kazadan dört saat son-
ra, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Yoğun
bakımda 15 gün şuursuzca yatar. Kendine gel-
diğinde karısını düşünür ve hastaneden kaçar.
Evine gider. Evlilik cüzdanlarını alır. Ziba'yı alı-
koyan karakola döner, "Evlilik cüzdanımı getir-
dim. Kanmı serbest bırakın" der.
Devrim muhafızlarından buz gibi bir cevap alır:
"Seni bir hafta bekledik. Gelmeyince, kaçtı-
ğını düşündük. Kadının fahişe olduğunu kabul
ettik veastık."
Ziba'nın morgdaki cesedini Muhammed'e
verirler.
Şenlik
Acar Gürol: "Bir
reklamda 'evtere şenlik
tartfe' ibaresi geçiyor.
Kendi malını
kötülemek de yeni bir
reklam taktiği olsa
gerek."
Puan
Akif Kökçe: "Telekom
çok konuşana 'hatt
puan' verecekmiş. Geç
ödeyene gecikme faizli
'haşırtt puan',
ödeyemeyene icra
takipli "gacırtt puan'
da verecek mi?"
SESStZSEDASIZ (!) Afaa/J4afâs3Ş^
1
J
M
Jm
ıfes^
Bilecik Bozüyük'teki türbanlı öğretmenler
Bilecik'in Bozüyük ilçesinden Ata-
türkçü Düşünce Derneği üyesi bir dos-
tumuz; ilçedeki türbanlı öğretmenleri
anlatıyor:
"öğretmenlerin Haziran ve Eylül ayla-
rında seminerleri vardır. Bu sürelerde
formalite icabı birkaç konuşma yapılır.
Yüzeysel olarak öğretmenlerin ve okul-
lann bazı sorunlan ele alınır. Bozüyük'te-
ki toplantılara bazı öğretmenler türban-
lanyla katılır. Türbanlı öğretmenler Istik-
lal Marşı'nda bile başlarındaki o şeyi çı-
karmazlar. Ben bu davranışı Cumhuriye-
ti kuranlara küfür olarak aigılıyorum.
Haziran dönemindeki seminerlerde
türban çıkanlmadı. Eylül döneminde de
birkaç toplantı düzenlenecek. Sanınm
türban yine çıkanlmayacak. Eylül top-
lantısında Bilecik İl Milli Eğitim Müdürü
bir konuşma yapabilir. Müdürün sözle-
rini anlamak için yanınızda Osmanlıca
sözlük bulundurmanız gerekli.
Haziran'da öğretmenlerin tür-
banlı bir biçimde Istiklal Marşı'na
katıldığını İl ve llçe Milli Eğitim
Müdürleri de gördü. Yerel basında
bu konu yer aldı. Ancak çağdaş öğret-
menlere sanınm baskı yapıldı ve konu
kapatıldı. Eylül dönemi de farklı geçme-
yecek. Altı yedi öğretmen yine başlann-
da türbanla toplantılara katılacaklar.
Bozüyük'teki türbanlı öğretmenler
hem birbirlerini kolluyorlar hem de biri-
leri tarafından korunuyorlar."
Eylül 'deki semineri bekleyelim ve top-
lantıyı izleyecek dostumuzun yardımıy-
la ne olduğunu hep birlikte öğrenelim.
Yüksek Yerilim Hatta
Keyfimin mafyası mısın,
hangi diziyi istersem İ2İenm!
erdincutkuCa yahoo.com
ÇED KOŞESİ
OKTAY EKİNCl
Amerika'nın 'hazır' evleri...
Türkiye, binyıllann mirası
"mimarlık kültüründen"
uzaklaştıkça, boşlufu sadece
özensiz betonarme yapılar ve
kaçak bınalar doldurmuyor.
Özellıkle Amerikan kökenlı
"haar ev" piyasası da genişle-
dikçegenişlıyor...
Insanlann, konfeksiyon el-
bise ya da ayakkabı alırcasına
bu evlerden edinme eğilimle-
ri. hiç kuşkusuz "tüketim"
toplumunun en pahalı göster-
gelerinden biri. "Özel olarak
tasarianmış vüla"lar yerine,
onca paraya kıyıp "herkese
satmak için hazıriaıunjş," aynı
tip binalarda yaşamayı yeğle-
mek, mimarlığın insana sun-
duğu zenginlikleri unutmanın
ötesınde, bir aymazlık..
Çünkü her yapı, öncelikle
bulunduğu yer, yön, iklim ve
konumuna göre biçimlenirken
"kunanıcının" da yaşama ön-
celikleri, kültürü ve hatta key-
fi gözetilerek tasarlanır. Tari-
hın en erken çağlanndan gü-
nümüze böylesi bir uygarlık
anlayışının en zengin birikim-
se öğrencimiz, yine şu "hazır
ev" düşkünü ve kelli felli, oku-
muş yazmış büyüklerinin gö-
remeyecekleri "aynntılan"
saptadı ve bildirdi.
Işte Alpkaan'ın Amerika'da
konuk kaldığı bir "tip projeK"
evi betimlemesi... Sorumuzla
yanıtını birlikte okuyalım...
SORU: Yaşadığın evin iç me-
kânbnnı,giriş kapısından baş-
layarak tanımlar mısın?
YAN1T: "Bu e\in üç tane gi-
rebfleceğmiz kapısı var. Biri asıl
orta kapı Id evin ana kapısı ol-
duğu halde hiç kuUanılmıyor.
İkincisi arka bahçeye açılryor
ve üçüncüsü verandaya açılan
kapı Id bu en çok kullaıulanı.
Ashnda bu üçüncü kapıya evin
ana kapısı denebiür. O yüzden
anlatmaya buradan başhyo-
nım.
Bu kapıdan girince karşını-
za yemek masası çıkıyor ve ile-
risinde mutfak var. Vlutfağın
yanuıdan geçtiginizde evdeki
en büyük masa var ki bu sade-
ce zor durumlarda üstüne bir
şev konutanaktan başka işe ya-
KtM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicaku turk.net
ÇtZGtLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci a mynet.com
T t
HAYAT EPİK TtYATROSU MLSTAFA BtwiN hayatepika mynet.com
NERDEN BULDUNUZ
LAN O
BAKLAVALARI ?l..
Dışı güzeL, ama içini Aipkaan'a sorun_.
lenni taşıyan ülkemizde, ken-
dmı "TüridyelP gören herke-
snde aynı uygarlığı hiç değil-
se •'bağımsız ev" tercihlerine
ymsıtması gerekmezmi?...
• • *
Ne var ki gazetelerin "ko-
mt" ekJerinde bile artık "ha-
zrkütükevler" ya da "tn>pro-
jdere göre tipleşmiş konut-
br"ın ilanlanndan geçilmiyor.
I'ahası, örneğin tstanbuldakı
cmanlarda "Muğla evleri"
jszarlandığına göre, eminim
k İzmir' in dağlarında da "Ka-
ndeniz evlerL»" satışa sunul-
mküzeredir...
Peki, acaba bu işin "anava-
tnı" olan ve mimarlık tarihi
kndi 200 yıllık tarihi kadar
bk olmayan Amerika'da du-
rcn nasıl? "Hazn*evler''i kul-
fenanlar nasıl yaşıyor, seçtik-
bı "tip mekânlar" ile günün
pndeki buluşmalannda neler
doyor?
Bu soruyu araştırması için,
yz aylannı Amerika'nın Ala-
hma eyaletine bağlı Spanish
hn kentinde geçiren bir gen-
amize sorduk. 16 yaşındaki li-
ranuyor. Eğer bu masaıun sa-
ğmdan devam ederseniz e\in
yapıhrken ana kapısı olacağı
düşünülen kapı ve daha sonra
salon karşuuza çıkıvor.
Hemen sağ tarafa giderseniz
önce bügisayar odasu sonra tu-
vakt ve benim kaldıgım oda,
yani misafir odası var. Eğer az
önce bahsettiğim büyük masa-
nın sohından devam ederseniz
yine önce salona çıkryorsunuz,
sonra halamlannyapnklan bir
şark köşesivar ve çamaşır oda-
sı var. Hemen yanında da ha-
lamlann yatak odası var ve
banyovar. Bütün ev bu kadar™"
Ne dersiniz?.. Kullanılma-
yan ana kapılar, esas kapı ha-
İine gelen veranda girişleri ve
işe yaramayan mekânlar, mo-
bilyalar...
Mimarlık ve uygarlık durur-
ken "tüketimi ve tipleşmeyi"
yeğleyenlerimiz de acaba bu
liseli gencimizin her türlü ko-
şullanmadan uzak, içten ve in-
sancıl gözlemlerini rehber ala-
bilirler mi?
oekinci(a cumhuriyet.com.tr
BIZ FIRIND/A
S ABÎ,
8U
M.USTAFA BAYRAMIN.
H-44O ZAM/AN B/*SKA..
ı > x SİDEBÎLÎRSÎNİZ !..HAMXT BAYRAMTN.
tPARtSLeRlN
SÖTÜRCİYOZ.
I I I I
OTOBÜSTEKİLER KEMAL LRGENÇ k_urgenc(a yahoo. com
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 5 Eylül uwtc.mumtaz-arikan.com
VICTOR/EN SARÛOU
İ83İ0E BuGÜN, FRAHSIZ OYUN YAzARI VICTD&EN
SAKDOUÇSAgÇÜ') PO6DU. TİP ÖffGENİMİ YAPAOC£
TİrATKOYA £6lLİMİ NCDSNİYLS OYUN YA2MAYA İOO~
,
£HANTS"(O6B£HCİLEIZ TBI/ERNASf)fiouİUC YAPfTl-
Nl VE&£C£ICrill.({QS1r).FAicATOrUNUN BAŞARıSIZ-
UĞA UĞtiAMASı OUU ÇOKÜe£CEK,SAĞLlStMlto
BOZUt-MASINA MEDBN OUKCAKTI.A^lCAK.,bAHA
SONGA Y£AltPEAI İŞF GİR.IŞEREK YAPfTtAGIYlA
ÛÛMYA ÇAPffJPA ÜN KAZAHACAKTlR, Bü Ühi, YA -
ŞAMI 8OYUNCA SÜH£Ce<,MLICl OLMIYACAKTI.
' &8ı BAZI OYÜNLARl ELEÇtHZİLSE OE
LACAKHATTA *PAeTlE*ÇyATAH)AP'ÇO6U , HATTA *PAeTlE*ÇyATAH)AP-
Bİ A4
Ç , Ç y )
Ll OYUUU İÇİN VICT13R HUGO BİLE KUTLAM4
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Yasalar, Palavralar,
Türk Ceza Yasası'nda yapılması düşünülen deği-
şikliklere ilişkin tartışmalarda bir anda öne fırlayan zi-
na konusunu izliyorum basında Kadın, erkek köşe ya-
zarları, uzmanlar, yorumcular, bilim adamlan her şe-
yi bir yana bırakmışlar, eşlerin birbirlerini aldatmalan-
nın ceza gerektirecek bir suç olup olmadığı üzerine
düşünceler üretiyorlar. Ama aralannda "zina yasağı-
nı" savunan öyleleri de var ki, söyledikleri ancak "pa-
lavra" düzeyinde değeriendirilebiliyor. örneğin, "bu
yasağın birçok ülkede olduğu" palavrası. Oysa dün-
yada yalnızca on dokuz ülkede böyle bir yasak var ve
bunların tümü de tam anlamıyla "himmete muhtaç"
ülkeler: Uganda, Afganistan, Pakistan, Suudi Arabis-
tan, Iran, Irak, Malezya, Bangladeş, Yemen, Lübnan,
Cezayir, Suriye, Arap Emirlikleri, Stıdan, Nijerya, Çad,
Kamerun, Nijer ve Mali.
Cuma akşamı atv televizyonunda Ali Kırca'nın
Başbakan Tayyip Erdoğan ile yaptığı söyleşiyi ızle-
dim. Başbakan, Kırca'nın birsorusu üzerine, "Bizher
şeyi Batı'dan alacak, Batı gibiyapacak değiliz; Ba-
tı'nın da bizden öğreneceği şeyler var" diyor, bunu
derken de "zinayasağrru kastediyordu. Başbakan'ın
bu yasağın "Türk aile yapısını koruyacağına" ilişkin
sözleri de ilginçti. Türk Ceza Yasası'nda gerekli deği-
şiklik yapılıp da zina "şikâyete bağlı suçlar" kapsa-
mına alınınca kadın ya da erkek eşler birbirlerini al-
datmaktan çekinecekler, böylece Türk aile yapısı ko-
runacaktı. Başbakan, aile yapısının Türk toplumu için
çok büyük önem taşıdığını söylüyor, bunu kanıtlamak
için de Osmanlı ailesi yapısını gösteriyordu. Bu yapı
ne zaman bozulmuşsa toplum olarak inişe, çöküşe
geçmiştik.
Başbakan'ın sözleri ciddiye alınacak olduğunda şu
sonuca vanlabilirdi: Zina yasağı aile yapısını korudu-
ğuna göre yukanda adlannı saydığım ülkelerde aile
yapılannın, dolayısıyla toplum yapılannın Batı'ya ör-
nek olacak biçimde güçlü olmalan gerekiyordu. On-
lar bu yasağı çok önce yasalaştırmışlar, dolayısıyla o
tarihten günümüze giderek güçlenen aile yapılanyla
gelmişler, bu arada bize de ömek olmuşlardı. Bizim
nasıl olmuşsa, sözgelimi Ispanyollann, Isveçlilerin,
Hırvatlann ve öbür Batı toplumlannın da Uganda'dan,
Afganistan'dan, Bangladeş'tenyadaSudan'dan öğ-
reneceği şeyler vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi
AKP'lilerin önerdikleri yasa değişikliğini kabul edecek
olursa, biz de Batı karşısında nihayet bir "öğretmen
ülke" durumuna geçecektik. Bu durum hiç kuşkusuz
turizm stratejimize de yansıyacak, kıyı turizmi, kış tu-
rizmi, yayia turizmi ve kongre turizmi gibi alanlann ya-
nı sıra aile yapılannı zina belasına karşı korumak is-
teyen Batılılara yönelik bir de "anti-zina yöntemlerini
öğrenme turizmi" diye yeni bir alan açılacaktı. Do-
ğal ki araştırmaya, soruşturmaya, gözlemlemeye da-
yanacak bu özgün turizm dalı pek çok eğlenceli ola-
yın yaşanmasına da yol açacaktı.
Kısacası beklenmedik hayırlara da vesile olabilecek
bir yasa tasansıydı söz konusu olan.
Partamentomuzun zina yasağına rağmen iki eşli, üç
eşli aile düzenleri sürdüren "muhafazakâr-demokrat"
milletvekilleri özel ilgi odağı olacaklar, hem aile yapı-
sını korumak hem de çokeşli bir hayat sürmek iste-
yen erkek turistler TBMM koridoriannda poligamik
polıtikacılanmızın peşlerinden koşacaklardı.
Erzurum Kalesi, Ishak Paşa Sarayı, Nemrut Dağı,
Hasankeyf, Harran Evleri bir yana Doğu ve Güney-
doğu Anadolu üç eşli, sekiz eşli, on bir eşli ağalarla
görüş alışverişinde bulunmak isteyen turistlerie do-
lup taşacaktı.
250 yıldır süren Batılılaşma çabalanmızda nihayet
bizden de bir şeyler öğrenmek durumunda kalan Al-
lah'ın beceriksiz gâvurianna, erkeklerimiz imam nikâ-
hı yoluyla birden fazla evlilik yapabilir, zina yasağını
delebilirken, bunu kadınlanmızın niçin yapamadıkla-
nnı, dolayısıyla da zina yasağını çiğnemelerinin, suç-
lu durumuna düşmelerinin, cezaya çarptınlmalannın
nedenlerini anlatabilme olanağını ele geçirmiştik. Ak-
lımız, dilimiz bu bize özgü "adil durvmu" anlatmak için
yetersiz de kalsa korkmamıza hiç gerek yoktu; çün-
kü her an, her yerde ve her şeyi en veciz bir biçimde
anlatma becerisine sahip bir Başbakanımız vardı bi-
zim. Bizi Uganda gibi, Mali gibi, Nijer gibi dünyaya ör-
nek ülke yapmaya karariı olan... Seçtiğimiz ve hayn-
nı gördüğümüz...
(e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3
SOLDANSAĞA;
1/ Osmanlı
mutfağına öz-
gü, tavuk, bal
ve tel şehriyey-
le yapılan bir
yemek. 2/San-
sabır bitkisine
ve bu bitkiden
elde edilerek
parfum sanayi-
sinde kullanı-
lan özüte veri-
lenad...Birbi-
lim ya da sanat kolun-
da özel ve belirgin
yöntem. 3/ Kokmuş
hayvan ölüsü... Bir pa-
muk cinsi. 4/ Öğütül-
müş tahıl... Voleybol-
da, ağ üzerinde rakip
takım oyuncusunun
vuruşuna karşı koy-
mak için oluşturulan 8
savunma. 5/ Diyarba- 9
kır'ın bir ilçesi... Bir
müzik sesini belirtmeye yarayan im. 6/ Gelir... Argo-
da esrar. 7/ Küçük ve özel bölme... Yapma, etme. 8/" tn-
san bir — misali / Seni eken biçer bir gün" (Karaca-
oğlan)... Ankara'nın bir ilçesi. 9/Beyazpeynirle yapı-
lan bir tür tatlı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
V Sakat kimse... Genellikle yakmak için kullanılan iri
saman. 2/Herkesin gözü önünde yapılan... Motorlu ta-
şıtlann elektriğini sağlayan aygıt. II"— olayım olma-
yayım o yâr benim kime ne" (Nesimi)... Sivrisinek, ta-
tarcık gibi insanı rahatsız eden sinek ve böceklere veri-
len genel ad. 4/Kuzu sesi... Kuzey Amerika'yı Asya'dan
ayıran denize ve boğaza verilen ad. 5/Bir renk... Tarla
sınırı. 61 Ödenmiş ya da ödenecek olan hesaplann dö-
kümü.. Utanç duyma. 7/Amerika ve Afrika'da yetişen,
meyveleri reçel yapımında kullanılan bir ağaç... Isteni-
len nitelikleri taşıyan. 8/ "Eğil bir — öpeyim / Ay ka-
ranlık görmezler" (Türkü)... Macaristan'daüretilenün-
lü bir şarap. 9/Bir göz rengi... Bir elçiliğe bağlı uzman.