Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
- t -
CUMHURİYET 5EYLÜL2004FAZAR
10 P A Z A R Y4ZDLARI dishab@cumhuriyet.com.tr
Bu yılokuUar Tif'li başladı!Fransa'da geçen perşembe ve cuma 12
milyon temel ve ortaeğitim öğrencı,
2004-2005 öğretim dönemi içın
yeniden veya yeni "okulhı" oldular.
Sizin oralarda dünyah olmanın
bilincinde yaşayan çoğu kulağı deliğin
hatırlayacağı gibi son zamanJarda
buralarda kamu kurumlannda özellikle
de ortaöğretimde dini inançlannı dışa
vuranlara getirilen yasal Jayafet
düzenlemesine dair büyük bir sorun
yaşamıştık. Sonunda "aJoJ" tek yolda
birleşmişti. Satırlarımızı kaleme
aldığımız anlardaki haberlere göre,
"okulda sıkma başörtüsü" etrafında
düğümlenen gerilim şimdilik
çözüJmüştü. 12 milyondan 78 çocuk
tüıbanıyla okula gelmiş, ikisi hariç
hepsi evlerine dönmüs, binin üstünde
kız da başörtülerinı çıkarmış. Bu
yumuşak geçişe üç etken katkıda
bulunmustu. Bir, yasanın ikna veya
caydıncı gücü. tki, Irak'ta kaçınlan iki
Fransız meslektaşımız. Christian
Chesnot ve Georges Malbrunot'vu
kaçıranlar Fransa'dan (onlara
göre) özgürlülderi kısıtlayan
"türban yasasTnın kaldınlmasıru
talep ediyordu. Serbest
bıraJülmalan bekienen
gazetecilere yönelik tehlike
gerçekte galiba onlan
kaçıranlardan değil, onlan
korumakJa yükümlü Amerikalı "~~
ve resmi Irak ordusundan geliyorîî!
Bir konunun altını çizelim. Dindar
Müslümandan kindar Hıristiyana,
karanlık sağdan aşın sola tüm Fransa
kenetlenıp tam bir ulusal birlik örneği
sergıledi. "İçislerimize kanşanlara
hayır" diye haykırdı. Televizyonda
rehine gazetecilerle dayanışma adına
sokaklara dökülen sıkma başlı genç
kızlan veya sakallı imamlan
görecektinız. Ulusal ve uluslararası
seferberlik etkileyiciydi... Gelelim 3.
faktör ve sadedimize. Ötekiler kadar
anında uyancı olmasa da, uzun ömürlü
olmasını diledığimiz, yeri hiçbir
zaman doldurulamamış, çocuk ve
PARIS
UĞURHÜKÜM
gençlik dergisi "PEF
Gadget" 2003-4
öğretim yılıyla yaytn
hayatına dönüyordu.
Bu da nereden çıktı
demeyin? 1940-45
yıllan arasında
direnışçilenn gizli
yayınlan arasında
çocukJara yönelik bir dergi de vardı.
"Le Jeune Patriot / Genç Yurtsever."
Savaşın ardından legalleşip "Journal
de Yaillant / Yigit Gazetesi" adını alan
dergi, 1945-1969 arasında ilerici,
emekçifer ve sosyal adaletten yana,
hatta ideolojik -dergi Komünist
Partisi'ne yakın yazar ve sanatçı
tarafindan yönetiliyordu- bir çizgi
izliyordu. Derginin 1969'da yine
sosyal adalet, kardeşlık, eşitlik
mesajlan veren ancak devnmcılığı de
yakaladığı için genış çevrelerde
popülerlik kazanan "PIF" dergisine
dönüşmesi çağı yakalamasını sağladı.
Ünlüçizer JoseCabreraArnal'uı
yaratnğı iri kara burunlu, zeki gözlü.
göğsünde san lekesi olan kahverengi
kahraman köpek PIF'in etrafina
kurulan bu çizgi-roman dergisi,
yıllarca Godieb, Mordillo, Pratt,
Tabary gibi çizgi romanın dev
isimlerini tanıtmakla kalmadı, gençler
nezdınde tam bir cumhuriyetçi
değerler savunucusu, ilericilik eğitimi
aracı da oldu. Ticari başansının
temelınde yatan ise dağıttığı
"Gadgefleri, bir cins hediyeleriydi.
Kullanışlı, eğitici ve monte edilebilir
karton, tahta, plastik, madeni oyun ve
oyuncaklardan oluşan bu hediyeler
genç okurlann sadakatini sağladı. 500
binin üstünde, zaman zaman haftada 1
milyon adet satan PIF, 80'li yıllarda
neoliberalizmin kendi alanındaki baş
rakıbi Mickey Mouse gibi yayınların
pıyasaya girmesiyle okur kaybetmeye
başladı. Ve "Günün birinde yeniden
umuduyla" 1992'de durdu. fşte o "Bir
gün" geldı. Temmuzda deneme sayısı
çıkanldı. 390 bin adetlik baskı iki
günde tükendi. Bu başan üzerine PIF
Gadget, aynı siyasi ve ticari ilkeler ve
genç bir ekiple şimdilik aylık olma
kaydıyla, çarşambadan itibaren
hediyesi artı enfes bir içerikle arzı
endam etti. Dergi, "Pif & Hercule",
"Docteur Justice", "TilH Muzo" vb
ünlü çizgi roman kahramaniannın yanı
sıra oyunJar, bilmeceler, meslek
tanıtımı, bilim ve dayanışma köşeleri,
her ülkeden çocuklann hayatı üzerine
portreleri lOOsayfasınayerleştirmiş.
Başyazar PIF, ilk yazısında şöyle
sesleniyor: "Annen, baban beni iji
tanırlar. Onlar vaşlandı ama bende tek
kmşık bile >ok... Sayfaların arasında
her zamanki oyun \e oyuncaklarla
beraber keyifle okuyacağın bir sürii
dünya, yurttaşhk, dayanısrna haberi;
her türiii meslek, ırk ve kültüre ilişkin
bilgi bulacaksm» Sen nasıl okul
açıldığında arkadaşlanna kavuştuğun
için sevroçliysen ben de sana
kavuştuğum için öyle muthıyum."
ugur.hukum a paris.com
OrtakpazaraNurcu yağıyor
1 Eylül'de Belçika'da 2 milyon öğrenci okula
başladı. Yeni öğretim yılının bizler için en
ilginç yanı, geçen yıl Brüksel'de Flamanca
olarak deneme eğitimine başlayan Lucerna
kolejinin Flaman bölgesindeki Anvers, Genk
ve Gent'te de şube açması oldu. Lucerna,
Latincede "nur" anlamına geliyor. Bu okullar
lise denginde. Gent Üniversitesi 'nden H. De
Ley'e göre, neo-nurcu Fetfauflah Gülen
taraftarlan bu okullann fslam ya da dini okul
olmasını ya da Nurcu veya Fethullah Gülen
okulu olarak algılanmasını istemiyor. Brussel
Deze Week dergisi ise "okulun adımn ve
destekçilerinin Gülen'le bu okullann
bağtanülan olduğunu gösterdiğinr
yazdı. Görüştüğümüz Lucerna
Kolejleri Müdürü Ben Grob,
Gülen'le bağlanrılan olmadığını
iddia etti. Altyapısı ve donanımı
ortalama okullardan daha iyi olan
bu kolejlerde Flaman müfredatı
uygulanıyor ve ek olarak 6 saat
Flamanca dersi veriliyor. Okullara
çoğunluğu Türk olmak üzere
söylemesine karşm, okul saatleri dışında dini
eğitım de yapılıyor. Hiç de sırası değilken
" Belçika vatandaşhğını alan yabancılar
arasında isinı değistirenler arüyor" haberi
takılıyor gözüme. 2003'te 90 yabancı kökenlı
Belçika vatandaşı isım değişikliği için
başvurmuş, bu yılın ilk 5 ayında bu sayı 116'ya
ulaşmış. Adalet Bakanı, isim değişıkJığının "iş
ve konut bulmayT kolaylaştırması için
yapıldığını düşünüyor. Aynmcılık ve dışlanma,
neo-nurculann ekmeklerine yağ sürüyor, neo-
naziler mürit yaratıyor. Gülen destekçileri,
okullannda Türklerin yaşadıklan yerin dilıni
öğrenıp ünıversiteye ulaşmasını
saglayacaklannı vaat ediyorlar.
Öğrencilerin ödevlerine yardım,
bilgisayar ve dil dersleri gibi
etkinliklerden medet uman
aynmcılık denizıne düşmüş Türlder
yılana sanlıyorlar. Seçeneksizlik
nedeniyle çocuğunu Fethullahçılann
ERDİNÇITKU dil kursuna ve ev ödevlerine yardım
— — — — — saatine gönderen demokrat Türkler
bunun kanıtı. ADD'ler ise ellerinden
BRÜKSEL
Brüksel'de 33, Genk'te 64, Gent'te 63 ve
Anvers'te 82 öğrenci kaydolmuş. Yazı kaleme
alındığında toplam öğrencı sayısı 242 idi. Grob
4 okuldaki toplam kapasitelerinin 300
olduğunu söylüyor. Okulun, Fethullahçılarla
çağnştınlan BETLAD (Belçika Türk fşadamlan
Derneği), bazı Türk işadamlan ve öğrenci
velilerince finanse edildiğini söyleyen müdür,
bazı işlerin de imece usulü yapıldığını iddia
etti. Zaten Brüksel'deki okul da BETÎAD ve
Fettullahçılann diğer bir örgütü olan Prizma ıle
aynı binada. Lucerna kolejlerindeki öğrencı
sayısının 250'yi geçmesı halinde bu yıl Flaman
hükümetinden mali destek alacaklannı
söylüyor Grob. Işin garibı, Flaman
hükümetinin eğitim bakanı bir sosyalist!
Belçika Atatürkçü Düşünce Derneği (BADD)
Başkanı Mahir Pala ve Onur Kurulu Başkanı
tsmail Sömnez durumun kaygı verici olduğunu
belirtiyorlar. Pala'ya göre "Fethullahçılar zaten
Belçika'da vardılar. AKP iktidan ile biıükte
vükseten değer oldular. Milli Görüş, İslami
İıoldingier için toplanan paraiar yüziinden
prestij kaybedince ortalık Fethullahçılara
kaku." Sönmez, kolejin açılmasında önceki
dönem Flaman Yeşiller Partisi'nden senatör
olarak görev yapan Meryem Kaçar'ın payının
büyük olduğunu söylüyor. Fethullahçılar,
Belçika'daki yurtlannda genç beyinlere Hoca
Efendi kasetleri dinletip dini kitaplar
akutuyorlarmış. Brüksel'deki okulun halı
iöşelı olması ise ilginç. Acaba ayakkabılar
jıkartılıp mı ders yapılıyor? Ya da namaz mı
tıhnıyor? Sadece kendileri takjyye yapmıyor,
Belçikalı müdüre de takjyye yaptınyorlar.
3rob. öğretmenlerin Belçikaîı ya da burada
/etişen Türkler olduğunu söylüyor. Kolejin
;ğitim dili ise Flamanca. Ancak okulda
Fürkiye'de ya da ABD'de iyi eğitim görmüş
iğretmenlerdegörevlendirilmiş. Bunlar
Flamanca ders veremeyeceğine göre demek ki
iersler Türkçe veriliyor. Müdürün dini konuda
iaskı yapılmadığım ya da ek ders verilmediğinı
geldiğınce aktif olmaya çalışıyorlar. Türkiye'de
ADD'lere devlet desteğini kesen AKP,
Belçika'daki ADD'lere de mesafeli. BADD
Başkam'nın hiciv yüklü "28 Şubat'tan sonra
herkes Atatürkçüydü!" saptamasını
anımsıyorum birden. Şimdılerde ise AB'nin
başkentine, eski adıyla ortak pazara Nurcu
yağıyor! erdincutku@binfikir.be
Gemikaraya çıktıJaponya'nın Hiroşima kenti açıklannda-
>saJdkami Adası, faciamn eşiğinden
döndü. 498 ton ağuiığındaki yûk gemi-
si Şin Tsunetogo Maru, sabahın erken saaderinde, uykusuz kaptanı yiizünden dosdoğru
karaya çakıldı. Kıvıdaki çok sayıda bina ağır hasar görörken geminin doğnıca karaya yö-
neldiğini goren insanlann evierinden kaçması sonucu sadece bir kişi yaralandı. (REUTE RS)
Geronimo'nun hayaleti...Teksas'ın cehennem sıcağında işten
çıkınca Bodrum, Çeşme ve Antalya
hayallenyle üniversite havuzunun
kenanna uzandığım bu ağustos
ayında hayatıma renk katan bir şey
annemle babamın zıyareti oldu.
Tabii ki onlan sadece Teksas A&M
Üniversitesi'nin olduğu College
Station'da değil, Houston, Dallas,
Austin ve San Antonio'da da
gezdırecektim. ilk hedef olarak
içinden geçen nehriyle favori
şehirlenmden olan San Antonio'yu
seçtik. Bu şehir Meksika
kültürünün etkisiyle bir Latin
şehrini andınyor. San Antonio'ya
gidip de Alamo Kalesı'ni
görmeden dönmek olmaz. Çünkü
hepımiz Alamo'yu John Wayne'in
1960 yapımıThe Alamo - Alamo
Fedaileri" filminden hahrlanz. Biz
de ilk iş olarak şehir merkezindeki
bu küçük kaleyi gezdik. 1724'te
yapılmış. 70 sene boyunca
misyonerlere ve onlann binbir yol
deneyerek Hınstiyan yaptığı
Kızılderililere yuva olmuş. 1835"te
Teksashlar şehirdeki Meksikalı
askerlere karşı ayaklanmış.
Meksika asker göndermiş.
TEKSAS
Meksikalılar ile çatışmada Alamo
Kalesi'ni savunanlar yenilmiş;
çoğu ölmüş. Ama sonra Teksas
Meksika'dan bağımsızlığını
kazanmış, ABD'ye katılmış.
Bağımsızlık ruhu Teksas'ta hâlâ
güçlü. Pek çok yerde
ABD bayrağının
altında tek yıldızlı
Teksas bayrağı
görülüyor. Bu küçük
kale ABD tarihinde
"Teksas DevrimF
olarak anılan
harekette önemli..
ama Türkiye gibi
zengin kültür ve tarihi ———
olan bir ülkeden gelen bizleri fazla
etkilemedi. Yine de babam
Alamo'da ölenlerden David
Crockett'i çocukken okuduğu bir
kitaptan hatırlayıp özel bir tat aldı.
Şebir merkezinden arabayla 15
dakika uzakta olan hostelimize
gidince şaşırdık... Karşımızda çok
güzel bir köşk vardı! Annemin
nıspeten ucuz olsun diye hosteller
kitabmdan bulduğu bu yer meğer
ulusal tarihi eser imiş. Amerikan
ordusunun 5. karargâhı 1875'ten
ADALET BARIŞ
GÜNERSEL
beri bu civardaymış. 1906-1909
yıllannda General John BuDis ve
ailesi için yapılan köşk 1983'ten
beri motel olarak kullanılıyormuş.
Bullıs House Inn adlı motelde,
broşürde yazdığı gibi, gerçekten
"klasik güney üslubunu"
yaşamak mümkün. Neo-
klasık köşkte Yunan
sütunlan, kavak
ağacından merdivenler,
parke yerler, mermer
şömineler var. Kendimizi,
geçmişe gidip General'in
evinde ağırlamyormuşuz
gibi hissettik! Tavan 4.5
metre; lüks avizeler.
Fransız stili pencereler... Köşkün
ilk sahibine gelince, 1841 -19II
yıllannda yaşayan New Yorklu
Buffis 1867-1882 döneminde
Kızılderilileri Teksas tan çıkarmak
üzere Amerikan ordusunda yer
almış. Emekliye aynldıktan sonra
köşkte sadece iki sene yaşamak
kısmet olmuş. Beklemediğimiz bu
güzellik önce etkiledı. Ama daha
sonra öğrendiğimiz iki şey bizi
tedirgin etti: Birincisi, Bullis,
Apaçi lideri Geronimo'nun
yakalanmasında önemli rol
oynamış; onun evinde ağırlanıyor
gibi olmaktan ötürii kendimizi
biraz kötü hissettik. Annesi, kansı
ve üç çocuğu Jspanyoi askerlerince
öldürüldükten sonra beyazlara
düşman olan Geronimo hem yaman
bir direnişçi hem de ruhani
lidermiş. Ikincisi, evle ilgili bir
efsane: Geronimo yakalandıktan
sonra bir süre ev in yanındaki
hapishanede tutulmuş. 1909'da, 80
yaşında öldükten sonra ruhu köşkte
geceleri dolaşmaya başlamış.
Köşkte kalanlar arasında bu son
Apaçi savaşçısını gördüğünü iddia
edenler varmış. Gayet ucuza bu
kadar güzel bir yerde kalınabildiği
halde bizden başka kimsenın
olmaması bize tuhaf hatta ürpertici
geldi. Gece "Manıtu!" diye
mınldanan adam babam mıydı,
yoksa Geronimo'nun hayaleti mi,
bilmiyorum. Böylece annem ve
babamla sadece tarihi bir şehri
gezmek değil, aynı zamanda perili
bir köşkte kalmak da nasip oldu!
Sahi, acaba dünyada hangisi daha
ünlü? Bullis mi, Geronimo mu?
bgunerse!2(a hotmail.com
ACI KAYIP
Türkiye, erdemli bir insanını daha kaybetti.
ERDOGAN ERDEM
O,
kendisine yapılmasını istemediği şeyi
başkasına yapmayan biriydi.
Beynindeki ışık,
gözlerinde ve dudaklannda parlar gibiydi.
RAMAZAN KARAKALE
PRAG
EYLÜL FIRSATI
Panoramar.b
0212 253 8787(pbx)
• Bakırköy: i60 39 10 • Kozyatlğı: 411 15 72 • »taşehir: 451 52 01 • Ankara: «6( M 03
ArtJfa: «40 1$ SS • lursa: 223 «5 96 • Safnsn: 433 17 70 - Lelkoşt: 227 «2 0 i
BİGASULHHUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2002343 Esas
2003/131 Karar
Davacı Içtaş vekili tarafindan davalılar Fatma
Çoban ve arkadaşlan aleyhine açılan izale-i şü>iı
davasının yapılan yargılaması sonunda:
Biga ilçesi Değirmencik kö>oi Bağlar mevkii 277
ve 278 nolu parseller üzerindeki ortaldığın satıla-
rak giderilmesine karar verilmiş olup, dahıli davalı-
lardan Şahın îzmir'e işbu karann iJanen tebliğine
karar venlmiş olmakla karann gazetenin ilan tari-
hinden itibaren 8 gün içerisinde kanun yoluna baş-
vurulmadığı takdirde kesınleşeceği ilanen tebliğ
olunur. Basın: 39622
ÇAVDAR OTEL
SARMSAKLI-AWALDC
Sanmsakirnın en güzel dönemi Eylül av'inda,
teraiz, güvenli, huzurulu bir tatıle beldiyoruz
2 kişilik odalarda kişi başı YP. 25.000.000.- TL
6-12yaş%50indirim.
Odalarda Klima. Dus, WC
KAIVIPAIVYA
EMEKLÎLERTATÎLE
14 gün Y.P. 290.000.000 TL
7 gün Y.P. 150.000.000 TL
Tel: 0266-324 11 60
cavdaroteK2cavdarotel.com
Cumhuriyet Mahallesi (Çanta mevkii)
1. Kısım'da yol kenarı, köşe parsel 332/6
52O m
2
arsa üzerinde, 159 m
2
dublex
natamam ev. TİP: Eko5
SATILIKTIR
(O532) 66S 79 57
Phevos ve
AthenaEffie ile birbirimizi uzun süredir
görmemişrik. Divani Caravel'in lobisüıde
oturmuş bira içerek hasret gideriyorduk.
"Şu bizim Dhan Oteti'ni de ahp Divani
Karavel yapdmz ya, arük sizden
korkulur!" dedım. Effie, Atina'da bir ilaç
firmasının yöneticilerinden biriydi. Anne
ve babası îstanbul'dan ülkelerine dönmek
için biraz geç kalanlardandı, belki de
acele etmeyenlerden... Evlendikten sonra,
I972'de gelmişlerdi Atina'ya. Serin bir
mart akşamrydı. YunanJılann 25 Mart'ta
kutlayacaklan milli bayramlannın hemen
öncesiydi. EfTıe'nin yoğun işlerinin
arasında bu tatilden yararlanıp birkaç
günlüğüne de olsa Türkiye'ye kaçacağı
için gözleri parlıyordu. "Eee, 25 Mart'ta
neyi kutlayacaksıntz bakahm? Gerçi sizin
kutlanacak bir şeyiniz v arsa o gün bizim
için yaslı bir gündür ya neyse!"
Pek de anımsayamamıştım doğrusu, 25
Mart'ta Yunanlılann nasıl bir zafer
kazandıklannı; zaten anlı şanlı bir şeyse
bizim tarih kitaplannda yen yoktur...
Sonra savaşçı atalanmın genlerime
saldığı güvenle "Gerçi biz yash gittigiıniz
yerden şen dönmesini de bihriz..." dedim.
Bir yandan da 25 Mart'ta ne olduğunu
hatırlamaya çalışıyordum. Ama
boşunaydı. Bizim eğitim programımız
onlannkinin aksine 25 Mart'a değil, 30
Ağustos'a göre ayarlanmıştı. îşte böyle
ince bir ayar yapılmıştı. Effie ile bize
düşense her iki bayrama da boş verip bu
günleri birbinmızın ülkesinde tatıl
yaparak değerlendirmekti. Onun için ben
de Effie'ye 30
ATİNA
ŞANSEVTÜZÜN
Ağustos Zafer
Bayramı'nda
Atina'da
olacağıma söz
verdim. Hatta
bundan sonra o 25
Mart'ta
îstanbul'da, ben de _ _ ^ _ ^ _ _ ^ ^ _ ^ ^
30 Agustos'ta
Atina'da olacaktım ve böylece milli
bayramlanmız birbirimizin ülkesinde
geçireceğimiz keyifli tatillere
dönüşecekti. Zaten gün gelecek, tüm milli
bayramlar tarihe kanşacaktı. Bizim için
bayram, sırtımızı erken gelen Akdeniz
güneşine verip soğuk biralanmızı
tokuşturmaktı, bu güzel bahar gününde
birbırimizle şakalaşmaktı. Türk mü
Yunan kahvesi mi derken "Boş veeer, nasıl
olsa ikimize de Araplardan geldi!" deyip
kahkahalarlagülmekti. "OBmpiyat
hazırtıklan nasıl gidiyor komşu?" diye
sormaktı. Effie'nin çantasmdan çıkardığı
maskot Phevos'un şimdiye kadarld en
çirkin olimpiyat maskotu olduğunda
hemfikir olmaktı. Sonra birer antikçağ
kuklası olan olimpiyat maskotlan Phevos
ile Athena'run öyküsünü anlatmıştın
bana. Onlar bizden çok önceleri de
dosttular demiştin. Antıkçağlardan beri...
Yedinci yüzyıldan kalan bu antik
oyuncaklara o zamanlar Daidala
dendigini anJatmıştın bana. Yunanistan'a
da ancak böyle arkeolojik bir maskot
yakışırdı zaten. Işte böyleydi bu millet;
her şeylerini, onurlannı, felsefelerini,
kahramanJık öykülerini ve ekonomik
güçlerini olduğu gibi olimpiyat
maskotlannı da arkeolojik kazılardan
tırnaklanyla söküp çıkarmışlardı. Onlar
yakın tarihi pek sevmezlerdi,
gidebildikleri kadar eskiye, şöyle bir
antikçağa kadar uzanmaİc, hatta herkesi
elinden tutup oraya götürmek ısterlerdi.
Bir zamanlar yaşadıldan harikalar
diyannı bir çocuk heyecanıyla herkese
göstermek, oradan ufak da olsa bir ipucu
sunmak... Hani ben bu bayram
gelecektim, Divani Karavel'de oturup
olimpiyat dedikodulan yapacaktık. Sen
25 Mart'ta geldin, ben 30 Ağustos'ta
gelemedim. Sözümü tutamadım Effie, ne
olur affet beni, Phevos ile Athena
aşkına...
Not: Yunanistan'daki havaalanında
McDonald's Yunan kahvesi bulunuyor,
biz dostluk yazılan yazıyoruz diye siz
niye gevşiyorsunuz... Bütün hatlanmıza
ilerleyen McDonald's a bu kadarlık
sözünüzü geçiremiyor musunuz?
HOTEL MAVİDBVtZ
MAVİ BAYRAK ÖDÜLLÜ,
MARMARİS TURUNÇ KOYU'NDA
DENİZE SrFIR, ÖZEL PLAJ,
YÜZME HAVUZU, HAVTJZ BAR,
RESTAURANTLAR,
ODALARDA KLtMA,
MÜZİK YAYINI, TELEFON.
(0-2 \AŞ L'CRETSİZ) AVM ODADA 3. KİŞİ %50 İM)İRWfLt
— Yılın Son Tatil Fırsatı —
Eylül Ayında
Kişi Başı V arım Pansivon
BL NGALOV 25.000.000.- TL+KDV
OTEL ODASI 35.000.000.- TL+KDV
REZERV AS\ O.N
TeJ 0 252 -T6 ' l 90-91 Faks 0 252 4"6 "0 07
ınfofa hotelmavıdenız com WT™ hoıelma\ıdenız com