Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2004 CUMARTE
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Olimpik Dengesizlik
ATİNA OLİMPİYATLARI açısından Türkiye için
söylenebilecek en doğru değerlendirme, katılım-
daki ve başarıdaki dengesizliktir. Bazı dallarda hiç
yokuz; olduğumuz dallarda ise, ya katılım çok ek-
sik ya da başarı dengesiz. özellikle, sporun anası
sayılan atletizmde durum hayli acıklıdır. Yunanlı at-
Jetlerin de "doping"e bulaşmış olması Türkiye'nin
Süreyya-Kop olayını unutması için geçerli neden
olamaz. Tek umut Elvan'ın ne yapacağı da son ana
kadar belli değildi. Haydi dıyelim ki, halkımızın gen
yapısı sürat koşullarında öne çıkamayışın başlıca
nedenlerinden biridir; peki, yacirit, diskvegülleat-
ma gibı bir ölçüde kuvvet işi sayılan atletizm dal-
lanndaki yokluk ya da sifiklik, Apak'ın çekiç atma-
daki başarısıyla örtülmüş oldu mu?
Halter ve serbest güreşteki madalyalar da baş-
ka alanlardaki boşlukları doldurmaya yetmiyor. Kı-
sacası, özde "uluslar yarışması" olan olimpiyatlar-
daki 2004 görüntüsü, 70 milyonluk çağdaş Türki-
ye'ye yakışan bir görüntü değildir.
Oysa, bu olimpiyatlar, daha önceki dereceleri sa-
yesinde uluslararası yarışmada bulunmaya
hak kazanmış 60 küsur kişilik bir katılımla, Türkiye
için gurur verici bir "ilk" sayılmaktaydı. Ama, spo-
run yaygınlığı ve benimsenişi açısından "katılım "ın
önemi düşünülürse, bazı dallardaki katılımın ve ba-
şannın zayıflığı daha da dikkat çekicidir.
örneğin, Türkiye'nin, dört deniziyle yüzme, yel-
ken ve kürek başta olmak üzere, bütün su sporia-
rında çok önlerde olması gerekmez miydi? Güreş
"afa sporu" sayılır da okçuluk ve atıcılıktaki başa-
nsızJıklar nasıl açıklanacaktır? 1936 Olimpiyatlan 'nda
binicilik başanlan kazanmış olan Türkiye'ye ne ol-
muştur da şimdi o alanda hiç yoktur?
Bütün bunlan göz önünde bulundurunca, Tür-
kiye'nin 2008 Olimpiyatlan'nda çok daha ge-
niş katılımla ve daha dengeli bir başarı tablosuyla
yer alması hedeflenmelidir. Daha önceki hatalan tek-
rarlamadan.
Herşeydenönce, Istanbul'u "olimpiyatkenti" yap-
mak için yasa/aria belirienmiş kaynakların, kuş uç-
maz kervan geçmez köşelere kocaman statlar dik-
mek yerine, ülke düzeyine yayılmış bir tesis plan-
laması doğrultusunda harcanması gerekiyor.
öte yandan, orta ve yükseköğrenim alanında
okul sporunun teşvik edilmesı için birtakım köklü
değişikliklere gidilmelidir. özellikle üniversitelere
giriş sınavlannın ve "dershane belası "nın spor için
en elverişli yaşlardaki gençlerin önüne çıkardığı
engelleri bir ölçüde aşacak düzenlemelere gerek-
sinim var. Belki lise bitirmede ya da üniversitelere
girişte sportif başanlara tan/nacak bir "ekpuan" sis-
temi bu açıdan yarariı olabilir.
Kısacası, olimpiyat sonrasının Türkiye'si sporko-
nusunu yeni baştan düşünmesi gereken bir Türki-
ye olmalıdır. Çünkü spor, uluslararası yanşta "ya-
ya katma"rur\ en belirgin göstergesi olmuştur artık.
Kulluğu Uzerinden Atmak...
Bugün dünyamızda doğanın acımasızca katledildiği, insanın insana
yabancılaştınldığı, savaşlann kışkırtıldığı, emeğin sömüriildüğü, kültürlerin,
uygarlıklann yok edildiği, emeğin paylaşılmadığı, insanın insana kulluğunun
egemenleştirilmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Veysel GÜLTAŞ Karşıyaka Hâkimi, Izmir
"tnsanJarda tek sıcak kanun / Üzümden
şarap vapmalan / Kömürden ateş yapma-
lan / Öpücükkrden insan yapmalandır / .„
/İnsanlarda tekzortu kanun/Savaşlara yok-
sufluklara karşı/ Kendikrini ayakta tutma-
lan /Ölüme karşı yaşamalandır/ _. / tnsan-
larda tek güzel kanun / Suyu ışık yapmala-
n / Düşü gerçek yapmalan / Düşmanı kar-
deş yapmalandır. / ~ / Hep var olan kanun-
lardır bunlar / Bir çocukcağızm ta yüreğin-
den başlar / Yayıhr, genişler, uzar gider / Ta
akla kadar." (Paul Eluard,Asıl Adalet, Çev:
A.Kadir).
Günümüzün kürüselleşen dünyasında ada-
letin özgörevi (misyonu) yukandaki dize-
ler üzerine kurulmaîı. Bir ütopya önerse de,
yaşamı değiştirmenin, çirkinliğe karşı este-
tiği, insana ilişkin değerleri açığa çıkarma-
nın yolu. ütopya"dan geçmiyor mu? Ütop-
ya olmazsa, kulluğu uzerinden atabitir mi> -
di, güçliiye karşı direnebiür miydi insan?
Ütopyası olmayan sanatçmın yapıtı, yaşa-
mı değiştirme gücünden yoksun, niteliksiz
bir meta durumuna düşer sonunda. Bugün
Franz Kafka'nın. LevTolstoy'un, Batzac ın,
NâamHilanet'ın. BertoltBrecht'ın, Pablo
Neruda'nın, Octavio Paz'ın, Yannis Rit-
sos'un kendilerini bugüne taşımış olmala-
nndaki gerçek, onlann yapıtlanndaki, ola-
naksızı olanaklı kılmaya çalışan, insanı dö-
nüştüren düşünceleri nedeniyledir.
Yaşamı dönüştürmek, nitelik olarak ço-
ğaltmak, banşı savunmak, ancak sanatın ve
sanatçuun ütopyasında vardır. 11 Eylül 'den
sonra "Hiçbirşeyesldsigibiohnayacakrdi-
yen ABD Başkanı da değışimden söz edi-
yor. Yaşanılanlara bakarsak onun değiştir-
diği doğa tahribatıdır, işgal edilen ülkelenn
ulusal müzelerini yağmalamaktır. Irak'ta, Af-
ganistan'da çocuk ölümleridir.
=Üstelik bu işgallerini, banş aduıa sığı-
narak yapıyor. Dünyayı kandırdıklannı sa-
nanlara, Küresel Banş ve Adalet Koalisyo-
nu'nun verdiği yanıt, bu ikiyüzlülüğün su-
çüstü tutanağıdır. "Rock'a bulaşülar. Coca
Cola sadece bir içecek markası değil, bir ha-
yat tarzmın ifadesi. Kolombiya'da sendika-
cı öidürmeksuçundan yargriaiuyoriar. Irak'a
bombaJardan sonra tren dolusu Coca Cola
gönderildL." Bu yıkımın, bu tragedyanın
insanı değiştirdiğinden söz edebilir miyiz9
Insanlığın beş bin yıllık serüveni içinde
insanlaşma çabasını biryana bırakalım. An-
cak, şu kısa bilgi, bu çabanın ne denli zor-
lu olduğunu kanıtlaması anlamında önem-
li ve o denli de ürkütücüdür.
Yazılı tarihin 3500 yılında, insanJık sade-
ce 270 yıl savaş görmemiş. Bu şu demek-
tir: Diktetörlerin. tıranlann, despotJann, em-
peryalistlerin açgözlülüğü, şiddet yanlılı-
ğı, paylaşmayı bilmeyen aşın mülk isteği,
insanlığa baskı, şiddet, zuliim, işkence ola-
rak yansımıştır.
Üçüncü binyılın penceresinden dünya-
mıza baktığımızda da insanlığın hiç de iç
açıcı birdurumda olmadığını görmekteyiz.
Yapılan saptamalara göre bugün dünyamız-
da, uluslararası mali (parasal) dolaşımdaki
günlük 640 milyar dolann sadece yüzde
10"u mai ve hiznıet karşıhğı yapılan ödeme-
dir. Bunun da büyük kısmı ABD'lilerindir.
Geri kalanı, global olarak (toplam tedavül-
deki, yürürlüktekı para) üretimden kopuk,
para Ûe para kazanma üzerine kuruludur
Bunun anlamı şudur: Mal ve hizmet karşı-
lığı ödenen yüzde 10'u (üretilen malın ve
alın terinin karşıhğı olan 64 milyar) çıkar-
dığımızda. üretime dayanmayan, emekten
kopuk 576 milyar dolarlık para, günlük do-
laşunda bulunmaktadır. fşte bu para, sayı-
lan birkaç yüzü geçmeyen dünya finans ka-
pitafizminin, para babalannın elindedir.
Elindeki parasal güçle, hükümetleri devıri-
yor, uJuslan birbırine kırdınyor, uluslann ka-
deriyle oynuyor, küreselleşme adına sınır-
lan kaldınyor, kültürlen yozlaştınyor, da-
hası kültürlen birbirlerine düşman ediyor,
uluslann ekonomisini felç ediyor, bölgesel,
dinsel. etnik kökenli savaşlarçıkararak dün-
yayı pazarJara bölüyor.
Bu sonuçlara göre bugün dünyamızda do-
ğanın acımasızca katledildiği, insanın insa-
na yabancılaştınldığı, savaşlann kışkırtıldı-
ğı, emeğin sömüriildüğü, küJtürlerin. uy-
garlıklann yok edildiği, emeğin paylaşıl-
madığı, insanın insana kulluğunun egemen-
leştirilmeye çalışıldığı bir dönemden geçi-
yoruz.
Başka bir gerçek daha var: Uluslararası
bir kuruluşun yapmış olduğu saptamaya gö-
re. dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'ine
sahip olan ülkeler, dünya petrollerini yüz-
de 59, doğalgazı da 74 oranında tüketmek-
teler. Bu gelişmiş ve güçlü ülkeler tüketim-
de yüzde 70 oranında ortalama paya sahip.
Rezervleri yani kaynaklan yüzde 11 civa-
nnda. Bu durum, dünya polinkasını yönlen-
dirmek ve enerji açıklannı kapatmak için çok
şeyi yapabilecekJerinin kanıtı değil mi? Re-
zervleri yüzde 11 olan, dünyadaki enerji
kaynaklannın yüzde 70'ini kullanmak du-
rumunda olduklanna göre yüzde 59 ora-
nında başka ülkelere bağımlıdıriar. Yani
devleşen, küreselleşen sermaye ayakta du-
rabilmek için, dünya politikasmı yönlen-
dirmek zorunda ve gerektiğinde de savaş-
lar çıkarabiJmektedir. Sonra da sömürü üze-
rine kurulu politikalannı banş, özgürlük.
insan hakJan kıhfına büründürüp, yoksul
ülkelerin enerji kaynaklanna el koyarak sal-
dırganlaşmaktadır.
Ülkemizde çoğu insanımızın bakarkör ol-
duğu, "AdaJetin bu mu dünya?" arabeskli-
ğiyle vurdumduymazlıktan gelindiği. ada-
let tannçalannın gözlerindeki bağın hâlâ
çözülemediği, insancıl değerlerin paraya
indirgendiği, giderek de bir ülkenin işgali-
ne ortak olmak için verilen krediyle (Ame-
rikan Demokrat Parti senatörlerinden Ed-
ward Kennedy'nin açıkça tanımladığı rüş-
vetle), ulusal onurumuzun aşağılandığı, ola-
sı bir katılımda komşu ülkeyi "yasalsavun-
ma" içine zorlayabileceğinin göz ardı edil-
diği süreçte, 8. Istanbul Bienali'nin içeriği-
nı oluşturan "Şiirsel Adalet" çağnsı ile ka-
tılan 42 ülkenin 85 sanatçısının çığhğı, ve-
rili hayatın sözcülüğünü yapan, günümüzün
adalet kavramına yeni bir pencere açıyor. Ye-
ni binyılın insanını farklı bir adalet kavra-
mında buluşturuyor.
Geçmişten bugüne, zorbalığa karşı, in-
sanlığın sürdürdüğü eylemi, "direnmehak-
kı" ile "eşitlik düşüncesi"ni doğururken,
gelinen noktada, evrensel hukuk ilkelerini
hayata geçiren sistemlerde "shil itaatsiz-
Bk" kavTamını da berabennde getirmiştir.
Sivil itaatsizlik, "hukuk devleti idesinin üs-
fün değerieri adına kamuya açık ve yasaya
aykın olarak gerçekleştirilen" bir protesto
şeldi ise insan haklannın savunuculuğunda,
şiir öncü süvaridir. Yaşamı anlamlı kılmak
istiyorsak şiirsiz kalmayalun.
C^YEŞIL ELMA |TAKSİT[
İMKAHI
PRAG
Sanki Osmanlı'nın Son Günleri...
BUDAPEŞn • VIYMU
0212 253 8787(pb<) D• takırMl. SM 39 10 •
• «nk»a: 440 16 51 •
fjtjçf 411 15 72 • *tı$elıır: <56 52 01 • «nkırı: 4 K D» 03
sj 223 15 St • Samsııa: 433 17 70 • Ltfkısl: 227 42 06
OKTAY AKBAL
Romanlar
Garipler Sokağı, 12. Baskı
Suçumuz İnsan Olmak, 12. Baskı
İnsan Bir Ormandır, 5. Baskı
Düş Ekmeği, 4. Baskı
Batık Bir Gemi, 2. Baskı
CAN YAYINLARI
Sadiye AKAY Emekli Yazm Öğretmeni
oğa, yaz yaşa- bakıyorum: Ülkemdeki
insanlann çoğu da be-
nim gibi görünüyor; ko-
nuştuklanm da bu görü-
şümü doğrulayıp pekiş-
tiriyorlar; çoğunluk te-
dirgin halde. Işyerleri,
dükkânlar art arda ka-
panmak zorunda kalıyor,
işsizlik çoğalırken yok-
sulluk ve yoksunluk hal-
kımız arasmda yaygın-
mının sere ser-
peliği içinde.
Çiçeklerle donanıyor yaz
bahçeleri. Güllerle gü-
lüyor her yer, yaz sevin-
cini yaşıyor. Ama ben
bu sevince katılamıyo-
rum bir türlü. Içimde bir
bungunluk, bir büyük
eziklik, umarsızlık (ça-
resizlik) var. Çevreme
ÖSS'de başarı MEF'in
Boğaziçi Üniversitesi
540 öğrenci
Sabancı Üniversitesi
376 öğrenci
(stanbul
Üniversitesi
2226o^renci
Yıldız Teknik
Üniversitesi
TI95 öğrenci
Koç Üniversitesi
596öğrend
Bilkent
Üniversitesi
208 öğrenci
6 yıllık ÖSS uygulamasındakı başarı tablomuz:
Toplam 17.412 universitelı
Yasalar gereğı ısım lıstesı ılan edılememektedır.
Yasaya saygımızdan dolayı ılan edemedığımız
öğrenci ısım lıstelerıne şubelerımızden ulaşabılırsınız.
Kayıt ve detaylı bılgı ıçın:
Beşikta? (0212)260 72 00/01-02-03
Kadıköyi (0216) 346 27 58 - 62
Kadıkfty2 (0216) 347 00 97 - 98
Bakırköy (0212) 543 79 13 - 98
OOTÜ
209 öğrenci
Marmara
Üniversitesi
1646 öğrenci
Dığer Ünıversrteler
9484 öğrenci
1972
MOOCPtİ EÖİTİM FEN V DBtSHANELERİ
laşmakta, umutlar ve ge-
leceğe güven her gün
azalmaktadır. Bir karaba-
sanın içine düşmüş gi-
biyiz.
Sanki Osmanlı Devle-
ti'nin son günlerini ya-
şıyoruz: Ekonomimiz
IMF denetimi altında.
Bakıyorsunuz AB Ko-
misyonu Türkiye Temsil-
cisi Kretschmer, görevi
olmayan konuda görüş
açıklayarak ukalalığa
kalkışıyor. Heie ABD as-
kerlerinin Irak'takı as-
kerlerimizin başına çuval
geçirmelerini unutabilir
miyiz hiç?
Bu olumsuzluklar kar-
şısuıda bunalarak günü-
müzden 85 yıl önceki
mayıs günlenni düşünü-
yorum.
Ingilizlerin kışkırtma-
sıyla Yunanlıların İz-
mir'e saldınsı karşısın-
da yurdumuzu umutsuz-
luk sarmışken Mustafa
Kemal, her zorluğu ye-
nerek îstanbul'dan çü-
rük çank Bandırma va-
puruyla "Ya ölüm ya ba-
ğımsızlık!'' diyerek yola
çıkmıştı. 1919 Mayı-
sı'nın 19'unda Sam-
sun'dan başlayıp Erzu-
nım ve Sıvas kurultayla-
nndan güç alarak Izmir'e
ulaşan yol, nice çetin zor-
luklar, yokluklar, yok-
sunluklara karşın nice
yiğitliklerle doluydu.
Ateşlerin içinden çı-
kıp gelmiş olan o sanşın
komutan, yıllar sonra-
suıda, o yolculuktan söz
ederken:
"Ben 1919 yıh Majis'ı
içinde Sanısun'a çıktı-
ğım gün elimde, maddi
hiçbir güç yoktu. Yalmz
büyük Türk ulusunun
asaletinden doğan ve be-
ninı vicdanımı dolduran
yüksek ve mane\i bir güç
vaıtb. tşte ben bu ulusal
güce, bu Türk ulusuna
güvenerek işe başladım.
Ben Türk ufuklann-
dan bir gün mutlaka bir
güneş doğacağua, bu-
nun stcakhk ve gücünün
bizi ısıtacağına. bundan
bize bir güç çıkacağına o
kadar güvenrvordum Id,
bunu adeta gözlerimle
görüyordum." (Cumhu-
riyet gazetesi, 1.4.1937)
diyerek o günün koşul-
lanna değüıiyordu.
Yalnız bu kadar değil:
"Ben, ülkeyi ve uiusu düş-
tüğü felaketten çıkara-
bileceğinı inancıyla Ana-
dolu'v^ geçtiginı ve anıa-
cm gerektirdigi girişün-
lere başladığım zaman
cebimde, bu>ruğumda
beş para olmadığını söy-
leyebilirim. Fakat para-
sızhkbenjm ulusla birük-
te atmayı başardığım,
amaca yönelik adımlan
durdurma>a değil zerre
kadar azaltmaya neden
oimanuşür. V ürüdük. ba-
şardık; yürüdükçe, ba-
şardıkça maddi güçlük-
ler kendiliğinden orta-
dan kalkü." (Atatürk' ün
S.D. II, s.243)sözleriy-
le de gelecekteki kuşak-
lara nasıl çalışmalan ge-
rektiğini gösteriyordu.
Sonuçta tam başany-
la büyük utkuyu kazan-
dıktan sonra da asla
övünmeyerek: "Bütün
bu başarı, yamız benim
eserim değildir ve ola-
maz. Bütün başan,bütün
ıılusun kararve inancıy-
la çahşmasuu birleştir-
mesi sonucudur. Kahra-
man ulusumuzun ve seç-
kin ordumuzun kazandı-
ğı başan ve utkudur"
(Atatürk'ün S.D. II, s.76,
77) sözüyle tüm yaptık-
larını çok sevdiği ulu-
suyla ordusuna mal edi-
yordu.
O, yalnız başanlany-
la kalmıyor, aydınlık ve
ileri düşünceleri, sözle-
riyle günümüze de uza-
nıyor, kimilerimize de
yol gösteriyor gibidir:
"Amerika, Avrupa ve
tüm uygarnkdünyası t>ü-
melidir Id, Türkiye hal-
\a her uygar ve yetenek-
B ulus gibi, kayrtsızve ko-
şulsuz özgür ve bagnnsız
yaşamaya kesin karar
vermiştir. Bu hakb kara-
n bozmaya yönelik her
güç, Türkiye'nin sonsu-
za kadar düşmanı kabr."
(Atatürk'ün S.D. III,
s.48) Sanki kendisinden
yıllar sonraki kimi olu-
şumlann Türkiye'ye ki-
mi dayatmalarda bulu-
nacağuıı varsayarcasuıa
(tahmin edercesine) uya-
nda bulunmaktadır. Gö-
rülüyor ki içimizde. yü-
reğünizdekini dile geti-
rircesine güncelliğini ka-
nıtlamakta, dosta, düş-
mana da yol göstermek-
tedir.
Gittikçe artan çıkmaz-
lanyla içinde yaşadığı-
mız yaz günleri, beni
böylece bir başka bahar-
la yaza götürüverdi. Ina-
nıyorum b ulusumuzun
zinde güçleriyle hepimi-
ze görev düşmektedir.
PENCERE
Kafaya Türban..
Surata Peçe...
Irak'ta yaşanan kanlı tragedya aklı başında H
ristiyanı da yüreğinden sarsıyor...
Hangi dinden olursa olsun, isterse Allahsız olsur
vicdan sahibi her insan katliamın celladına karşı öi
keden köpürüyor...
Islamcıların gazetelerine şöyle bir göz atıyorurr
bir manşet gözüme çarpıyor:
"Barbar ABD"
ötekilerde benzeri başlıklar var; Fethullah'ın ga
zetesı idare-i maslahatçı...
Ama hepsinde ortak tutum şöyle:
Irak'ı yakıp yıkan, Müslümanları katledip perişar
eden Amerika'ya eleştiri..
AKP'ye karşı sus pus..
Canım, bu ne çelişkidir; hâni AKP'nin liderine gö-
re "müminler askerimiz" ıdi?..
"Camiler kışlamız" idi?..
"Kubbeler miğferimiz" idi?..
"Minaretersüngümüz" idi?..
Neoldu?..
Amerika Islam coğrafyasında camileri bombc
layıp Müslümanları katlederken AKP neden sus
pus?..
•
Recep Tayyip idare-i maslahat siyasetiyle du-
rumu atlatmaya çahşıyor...
Peki, AKP iktidarının en büyük destekçisi Fethul-
lah Güien Amerika'da ne yapıyor?..
Fethullah Hoca Amerikan himayesi, desteği, gö-
zetimi, güdümü altında yaşamıyor mu?..
Fethullah tıs pıs..
Sus pus..
Yalnız ABD'ye değil, Bush yönetimine de özel
gebelik sancısını çekiyor...
Peki, Türkiye'de Amerikan desteği ve himaye-
siyle en güçlü sayılabilecek dinci siyasal güce dö-
nüşen Fethullahçı tayfasının önde gelenleri ne ya-
pıyorlar?..
Fethullah niçin Amerika'da yuvalanmış?..
Niçin konuşmuyor?..
Diyebılir ki:
- Amerika Müslüman coğrafyasını çiğniyor; pet-
rol çıkariarı uğrvna Islamın kutsal topraklannda
katliam yapıyor; Hazreti Muhammet'/n ümmeti-
ni çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden
eziyor; kundaklardaki bebelerin geleceğini söndü-
rûyor; camilerini yıkıp yakıyor, bombalıyor... Ben
buna dayanamam!.. Isyan ediyorum. ABD'nin hi-
mayesi altında Amerika 'dayaşamak benim için zül-
dür, alçaklıktır; Türkiye'ye dönüyorum; Müslüman-
lığımın bilincı bana doğru yolu gösteriyor; Amer-
ka 'yı protesto ediyorum; bundan sonra Allahıma,
dinime, ümmetime layık bir kul olmak için elim-
den geleni yapacağım...
Ama Fethullah da sus..
Ve pus..
•
Kutsal Islamı iktidar koltuğuna oturmak için kul-
lanan AKP'de, Meclis içinde, grupta, partide, hü-
kümette inançlı Müslüman yok mu?..
Peki, niçin kıpırdamıyorlar?..
Müslümanlık, karının başına türban takmaklaol-
saydı, çok kolaydı...
Amerika komşuda Müslümanlan katledip Islamı
kafakola alırken Türkiye'de Bush'a biat eden Müs-
lüman erkek, kafasına kansı gibi türban, yüzünede
peçetaksın!..
Çünkü bızimkinde artık kimsenin yüzüne baka-
bilecek surat kalmadı.
KOOP-C'DEN DUYURU
"1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ"NÜ
29 Ağustos 2004 Pazar günü saat 13.00'te
Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Kır Kahvesi'nde
etkinliklerte kutluyorvz.
Konuşmacı: Dr. Erdal ATABEK
öğle Mönüsü: Geleneksel Mantı Yemeği
KOOP-C
Yönetim Kurulu
Önemli Not: özel otosuyla gidemeyecekler için pazar günü
saat 11 .OO'de Taksim AKM önünden ve saat 11.30'da Bakır-
köy Ömür'ün önünden araba kaldınlacaktır.
OÜTSÜURCING
eni Türk Lirası'na
Geçiş Zirvesi15 Eylül 2004. Çarşamba
__ DEĞİŞEN TEK ŞEY PARA MI? _
YOKSA BİR TOPLUMUN GELECEĞİ Mİ?
• Yeni Türk Lirası, Enflasyon Eğüımli Para Politikası'nın Yönünü Değiştirecek mi?
• 2005 Yılında Uygulamaya Girecek Olan "Para Reformu"nun
Başanlı Olması için Yurutulen Resmi Organizasyonlar
ve Operasyonel Sureçler
• Yeru Turk Lirası'na Geçışte SPK'nın Yetkınlik ,Manı Nedir?
• Yeni Turk Lirası'nın, Vergi Mevaıatında ve
Işletmelerde Yaratacağı Değişiklikler ve Alınması Gereken Onlemler
• Yeni Turk Lirası'yla Birükıe, Butçede ve Gehr Yonetiminde
Oluşabilecek Sorunlar ve Çözumler Nelerdir?
• Türk Muhasebe Sistemı'nde. YTL'ye Geçış Sureçleri'nde
Yaşanacak Sorunlar ve Çozum Onerileri
• Turk Biüşim, Entegrator ve Yazılun Sektörü,
Yeni Turk Lirası'na Ne Kadar Hazır?
• Yeni Türk Lirası'nın Bankacılık Sistemine Etkıleri Neler Olacak?
• Daha Önce "Para RefomTu Yaşayan Ülkeler Nastl Bir Deneyim Geçirdiler?
• Yeni Turk Lirası'na Geçişte Karşılaşılacak
Sosyo-Ekonomik Sorunlar ve Zorluklar Neler?
Organizasyon SponsoruBasın Sponsoru
Cumhurtyet
Pc'Uiyîı bilgi ion lütt'en Bucçin 6İLİK ile gorüşünüz wya e ınail gondcriniz.
Tel: 0216. 360 0 111 Faks: 0216. 360 0 920 c mail: burcin@outsourcingtr.com