23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK DUHJST TA3İ.4ÎLI ÎSTAîGüL A.3DÜLCAN3AZ 1 HAHİKOLADS KISIM TEKMİLİ BÎRDEN* İEkLÎ HftLKlMlZlN fEiEVıZVOMLA&l NEM ÎZDiHAMı 0%(i.cME( îA ÛLAfı İZLe/tftı'lKclEîiî i f Ll OL&CAKHI»-. T.R.T. BıfcAT. SOKIRA KAUBALıÎA BAfc KAMMFÎL H0.4 .' KEPSI MlAVLıLAÜı &£KllVO|l; OUUHı Ü4AN PAİî^E, AIAıs ÇHD, yeni İnfaz Yasa Tasansı'nı 'Mahpusluktan Kürek Mahkûmluğuna' başlığıyla ele aldı Engizisyon mantığı cezaevindeALPERTURGUT Çağdaş Hukukçular Demeği'nce (ÇHD) çıkanlan "Çağdaş Hukuk"un özel sayısında, yeni "İnfaz Yasa Ta- sansı" masaya yatınlırken F tipi ceza- evleri. hücre, tecrit, tretman (iyileştir- me) ve tek tip elbise gibi sorunlar mer- cek altına alındı. Baro raporlan, disip- lin cezalan incelemeleri ile tutuklu ve hükümlü mektuplanna da yer verilen "F tipinden Yeni tnfaz-tzoİasyon Ya- sası'na, Mahpusluktan Kürek Mab- kûmluğu'na" başlıklı yayında, tasan- nın amacının "her türlü eziyet ve işken- ccnin, zamana yayümış sessizce öİdür- menin toplumdan giztenmesi için ge- rekn''yüksek güvenlığin' sağtanmasT olduğu belırtildı. ÇHD, "Ceza ve İnfaz Yasa Tasan- sTnın hukuksal eleştirisinde, tasan- da haklann her an geri alınabilir bir ödûl olarak gösterildiğini vurgulayarak "Ta- nınnuş gibi görünen kısmi haklar bo- HUKUK Ttıl totaı I » I « J M TJJMIM • Çağdaş Hukukçular Derneği, "Ceza ve înfaz Yasa Tasansf'nın hukuksal eleştirisinde, tasanda haklann her an geri alınabilir bir ödül olarak gösterildiğini voırguladı. ÇHD raporunda, "Tasannın amacı, her türlü eziyet ve işkencenin, zamana yayılmış sessizce öldürmenin toplumdan gizlenmesi için gerekli 'yüksek güvenliğin' sağlanmasıdır" denildi. Mahpusluktan Kürek Mahkûmluğuna yun eğdinne ve sindirnıe politikasının aracı olarakdüzenlenmiştir" tespitin- de bulunuyor. Tasannın 64. madde- sinde, tek tip elbise giyilmesinin zo- runlu, reddedilmesinin disiplin suçu olarak düzenlendiği kaydedilen rapor- da, 12 Eylül faşizminin başaramadığı bu uygulamanın, birçok hükümlünün yaşamına mal olmadan engellenmesi istendi. Raporda, tasannın 82. madde- sınde. hukuk dışı "zorla müdahaie" im- kânı arandığı ifade edilerek şu göriiş- lere yer verildi: "Zorla müdahale ne- deniyle insanlarvaşamınıyitirmiş, yüz- lerce tutuklu ve hükümlü sakat kal- mışür. Müdahalelerçokdaha kapsam- h ve ağu° sonuçlar doğuran yeni eylem biçünlerine (kendini yakma vb.) yolaç- maktadır. Maddeden anlaşüan, Ada- let BakanhğYnın geçen 4 yıl içerisinde ülkemiz cezaevierinde meydana gelen acı olaylardan hiç ders çıkarmadığı ve hukuk dışı idare manüğun yenileme- ye ihtiyaç duymadığıdır. Düzenleme tamamen kaldınlmahdır." Tasannın 34. maddesinin gınşinde düzenlenen "Kurumlarda, odalar ve eklentilerinde, hükümJükrin üst ve eş- yasında habersiz olarak her zaman aramayapdabilir" hükmünün, kışi gii- venliğı ve özgürlüğünü ortadan kaldı- racağı için anayasanın 19. maddesine aykın olduğunun altı çiziliyor. "Haberleşme ve tletişim Araçlann- dan Yoksun Bırakmaveva Kısrtlama'Vı düzenleyen 40. maddenin, tutuklu ve hükümlüleri mektup, telgraf, televiz- yon. radyo, gazete, dergi, kitap ve dı- ğer iletişim araçlanndan bir aydan üç tZMÎR BAROSU'NUN RAPORU: Işlevsizbırakdan İaırumlar sorumçözmezIzmir Barosu Cezaevleri İzleme Grubu'nun hazırladığı "lanir İnfaz Hâkimliği Kararlan Inceleme <laporu"nda, F tipi cezaevlerindeki sorunlann, infaz .âkimliklen, ceza infaz kurumlan ve tutukevleri izleme kurullan gibi işlevsiz yapılarla çözülemeyeceği belirtildi. Baronun raporuna göre, F tipi cezaevlerindeki "disiplin kuruflan", tutuklu ve hükümlülerin, 15 gün veya bir ay sûresince mektup alıp vermesini men ettiği gibi, 15 gün, bir ya da iki ay sûresince ziyaretçi kabulünü de engelleyebiliyor. Kurulun aynca mahkûmlara 5, 7, 10, 15 günlük hücre cezası verebildiği görülüyor. Raporda, disiplin cezalannın en hafıfı olan "kmama cezaaw yla ilgili veriye rastlanmadığma da vurgu yapılıyor. Cezaevi personelinden oluşturulan disiplin kurullan, "F tipi cezaevierini eieştirmek, devleti katliam yapmakla suçlamak, Susurluk ve 2# • Izmir BarOSU Şubatolaylanndan Cezaevleri bahsetmek, hak dde ÎTİpmp etmek,yapdandireıû§i, ızıcmc yj,.ofaa mevcnt düzeni Grubu'nun eteştinnek" gibi hazirladlğl gerekçelerle mektuplann raporda izole edilmiş tutuklu ve hükümlülerin sansürlenmesi veya imhasına karar veriyorlar. tnfaz hâkimliklerinin, cezaevleri yönetimlerinin ve disiplin kurullannın her türlü Şlkayet, her türlü uygulama ve İddİa ve kararlannı onaylama, bu «ivıınmasinı kararlara gerekçe bulma savunmasrnı m a k a n u gjbi ç a h ş t l ğ l lSpat ifade ediliyor. Raporda, araçlanndan da ^ ^ e d U m i 5 t a u M u v e i j ' i r . ' hükümlülerin her türlü lZOİe edlldlgl şikâyet, iddia ve VUrgUİamyor. savunmasını ispat araçlanndan da izole TEK TİP ELBİSE KAVGASI- Tarih 23 Eylül 1985. Tek tip elbise giymeyi kabul etmeyen bir hükümlüye müdahale ediliyor. 12 Eylül ihtilalinde uygulanmaya çalışılan ancak başarüı olamayan tek tip elbisenin giyilmesi yeni İnfaz Yasa Tasansı'yla tekrar gündeme geliyor. Tasannın 64. maddesine göretek tip elbise giymeyi reddedenler disiplin suçu işlemiş sayüacak. Şevki Çetlnkaya, Slncan Cezaevinde yaşadıklannı anlattı F tipinden mektup var edildiği vurgulanarak "İnfaz hâkbnliklerinin mahpuslarm şikâyederini ret gerekçeleri her zaman tek cümleden ibarettir. '...delıl yoklugundan...". 100 sjkâyetten 99'u reddedümektedir. tdarenin ceza takdirinde üst suıuian kullandığı ve infaz hâkimliğinin bu dununa müdahale etmediği açıknr. İnfaz hâkimL hastaneye gitmek için 5 aramadan geçen hücredeki dituklunun apış arasının' dahi aranmasını görevülere mecbur kılarken bir de mahpustan anlayiş talep eder" denildi. Baro komisyonu raporunda, "izleme kurullan" ile ilgili bölüm ise şöyle: "Şikâyeder göz önüne ahndığuıda 'izleme kurullan' nın, cezaevlerinde bulunan aksaklıklan tespit edemedikleri ya da aksakhklara ilişkin tespitleri infaz hâkuntiğine aksettirmedikleri kanısı bizde uyanmışür." Sincan F Tipi Cezaevi'nde kalan Şevki Çetinkaya'nın mekrubundan: tt ._Arama bahanesiyle ağnmı açmayı başardılar, yırtarcasma. Yanaklanmın iç tarafi parçalandı, kanadı ve sonra şişti. Sonuçta, ağzımda ohnayan şeyi (artık ne aradılarsa) bulamadılar_r Yer yine Sincan F Tipi Cezaevi, tutuklu Mustafa Çamta anlatıyor: "...Ha\alandırma bahçesinin bir köşesine kuşlar için ekmek kmnülan bırakılmışü. Cezaevinin 2. müdürii Onlan hemen temizleyin' dKe bağırdı. Ölüm orucundaki bir arkadaşunız temizlemeyeceğini söyleyince müdür taranndan tekme tokat dövüldü. Ben ve hücrede kalan diğer arkadaşun, ölüm orucundaki bir kişinin dövülmemesini' isteyince infaz koruma memuriannın fıziki ve sözhı saldırısma uğradık..." Satırlar, hasta tutuklu Cengjz Demirci'nin: "-Ankara Nıunune Hastanesi'ndeki nıuayene odasmda yoğun güverüik önlemleri yetmezmiş gibi, tedavimi kelepçemi çıkarmadan yapmak istediler. Kelepçelerinün çıkarüması talebinde ısrar edince tedavim engellendi ve apar topar ring aracma geri götüriildüm..r u Ha>ata Dönüş" operasyonuna katılan bir görevlinin anlatımlan: "...Vurulup düşen insanlar gördüm, çığhk sesleri duydum. Yanarak ölenler gördüm. Hissettiğim tek şey kindi! Nefret! insanlar " Yakmayın' dhe bağuivordu. Operasyon bitiminde içeriden çıkanlar dö\iilüyordu. Akhmda kalan en kötü şe> lerden biri de insanlann tazvikli suya tutulnıalan, çnılçıplak soyularak davaktan geçirilmelem di..." aya kadar yoksun bırakmasının tecrit koşullannı ağırlaştıracağı belirtildi. Raporda. "disipun cezalannda kı- yas", "disiplin soruşturmalannda sa- vunma hakkı' ve "yönetim taranndan ahnacaktedbirieri" ıçeren maddelenn de hukuka ve anayasaya aykın oldu- ğu kaydedildi. ÇHD aynca "Kurumda kapılann açıbnası vç temasın önlenmesi", "Hüc- reye koyma", "Baa etkinliklere katü- maktan ankmma", "Ziyaretçi kabulün- den yoksun bırakma", "NaldT ve "Iş karşıhgı \erilen ücretten kesme veya iş- ten bütünü\1e yoksun bırakma" gibi maddeler ile çeşıtli düzey ve yoğun- lukta "izolasyon" uygulamasının da- yatıldığım vurguluyor. Tasannın 24. maddesi ikıncı bendinin trajik bir şe- kilde "engizisyon'' yükümlüluklerinı hatırlattığı belirtılen raporda, "İnfazida- resine göre hükümle biıükte bedenin 'mülkiyeti ve ıntıfa hakkı' eldeğiştir- miştir" yorumunda bulunuluyor. ANTALYA BAROSU: Sessiz kalmak suç oldıt Antalya Barosu tnsan Haklan Merkezı'nin "Ceza ve Tedbirierin Infazı Hakkuıdaki Kanun Tasansı ile Getirilen İnfaz Rejimi" başlıklı raporunda, "Dönmezer Tasansı" olarak bilinen Türk Ceza Kanunu Tasansı'nın eki olan infaz tasansının, anayasaya ve cezalann kanuniliği ilkesine aykın olduğu, mahkûmu bir insan olarak değil "obje" gibi gördüğü, çağcıl bir anlayışa ters düşerek baskıcı. despotik. otoriter bir çızgıyı temsıl ettiği belirtildi. Katlanma. infaz rejimine uygun tutum ve da\Tanışlar sergileme, uyum gösterme ve sağlıgını koruma ka\Tamlannın tasanyı özetlediği ifade edildi. Raporda, "Sessiz diraüşte bulunmak", "Gereksiz olarak marş söylemek vev^ slogan atmak" ve "Gereksinimden çok yavın bulundurmak" gibi kısıtlamalar karşısında söylenebilecek söz kalmadığı vurgulanarak "Kantann topuzunun kaçınldığr kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde, tüzük, yönetmeliL genelge gibi idari tasarnıflarla yürütülmeye çalışılan ceza infaz sisteminin sonunda çöktüğü xe iflas ettiği, 'poütikasızhğın' adeta politika haline getirildiği \*urgulandı. Tasannın geri çekilmesi istenılen raporda. ceza infaz sistemi oluşturulurken de sürece a\aıkatlar, hekımler, sosyal hizmet uzmanlan, mimarlar gibi konunun uzmanlannın katılması gerektiği belirtildi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Seller Akarken... Başta Istanbul olmak üzere Türkiye'nin pek çok il ve ilçesinde sağanak yağışlann oluşturduğu seller bir kez daha yerel yönetimleri teslim aldı. Daha da kötüsü, ya trilyonlarca liralık ulusal ser- veti ve para ile kıyaslanamayacak değerde olan insan hayatını aldı ya da ömür boyu sürebilecek olumsuzluklara neden oldu. Bilimsel verilere olan inancımızın zaten yok de- necek kadar az olduğu, uzun yıllardır biliniyordu. Son bir-iki yıl içinde gözlemlediğimiz ömekler, yok denecek kadar az olan bilime inancımızın tü- müyle yok edilmek istendiği izleniminin doğma- sına yol açıyor. Gerilemenin seller kadar vahim olan yanını da bu ömekler oluşturuyor. Istanbul, çeşitli yayınlardan öğrendiklerimle be- nim tanık olduklanmdan özetlersem yıllardır bu acıyı yaşamaya mahkûm edilmiş durumda. Çünkü göçler nedeniyle nüfusu o kadar dü- zensiz ve kontrolden uzak bir hızla arttı ki meca- zi anlamda söylenmiş olan "Taşı toprağı altın" ta- nımı arsa fiyatlan yönünden gerçek oluverdi. 196O'lı yıllarda su sorununun çözüm yollannı ara- mak ve uygulamak için Birleşmiş Milletler fonla- nndan yarartanılarak hazırtanan DAMOG proje- sinin nüfus projeksiyonlannda, Istanbul nufusu- nun 2020 yılında 4.5 milyona ulaşacağı belirtilmiş- ti. Projeksiyonun yanlışlığı daha 1970'li yıllann ba- şında ortaya çıktı, ama bu olumsuzluk nedense belediyelerimiz tarafından neredeyse dikkate alın- madı. Önce gecekondulaşma hızlandı. Varoşlann oluş- maya başlaması tehlikeli bir gelişme olarak vur- gulandı. Küçümseyici ve eleştirel yaklaşım va- roşlann oluşmaya başladığı dönemlerde geçer- liydi. Ancak oralann birer oy deposu olduğunu keş- feden siyasetçilerimiz sayesınde önlenmeleri ye- rine özendırilmeleri önem kazandı. Istanbul'un yıllar önceki varoşlan mega kentin iç mahalleleri oldular. Son dönemde yapılanlar da yeni çıkanlan Bü- yükşehir Belediyesi Yasası nedeniyle Istanbul kentinin belediye sınırlan içine alındılar. • • • Bir zamanlar Istanbul'da 98'i Anadolu, 94'ü de Avrupa yakasında olmak üzere 192 dere vardı. Gecekondulaşma yoğunlaştkca bu derelerin bü- yük bölümünün kaynaklan ya kurudu ya da ye- raltı sulanna kanşmaya başladı. Kimilerinin üstü de yerel yönetimier tarafından orta çaplı kanali- zasyon künkleri kullanılarak kapatıldı. Kendileri gitti ama yatakları kaldı. Şimdi her uzun süreli yağışta doğa eski günlerini anımsa- yıp bu yataklan kullanmaya kalkıyor ve sonuç hüsran oluyor. Bu nedenle yeni Büyükşehir Belediye Başka- nı'nın istimlak karanna destek vermek gerekiyor. Tabii kamulaştınlarak kamu malı haline dönüştü- rülecek alanlann, yeniden arazi mafyasının pazar- lamasını da önlemek koşuluyla. ••• Yıllardır değişen bir şey olmadı dedim, ama bir gelişmeyi de anımsatmak gerektiğini düşünüyo- rum. Çünkü Istanbul'da bir yeri artık sel basmıyor. Aksaray'dan sahil yoluna inerken demiryolu üst geçidinin altındaki bölüm. Gazeteyeyakınlığı ne- deniyle rahmetli fotomuhabiri ibrahim Köseoğ- lu'nun en favori yeriydi. Hemen fıriar, biraz son- ra gazetenin ilk kalıplannı kurtaracak fotoğrafla yazıişlerinin kapısını tıklatırdı. Fotoğrafta genellikle de o civardaki oduncular- dan odun taşıyan, sürücüsü muşambalara san- lıp sarmalanmış tek ath bir arabanın sulan dalga- landırarak geçişi görülürdü. Istanbul 'daki sellere dair tek olumlu gelişme galiba yalnız bu oldu. Dansı diğeıierinin başına... oerinc(S cumhuriyet.com.tr. ABD'den tazminat istiyor ImkmğduruTürk isiulaımAİHMyolunda İSKENDERII>(AA) - Irak' ın Bağdat kentin- de uğradıklan saldrnda bir çalışanı ölen, kendi- si de yaralanan işadamı Ali Muşluoğlu, ABD'den tazminat ala- bilmek için Avrupa în- san Haklan Mahkeme- si'nde (AÎHM) da\"a aç- maya hazırlanıyor. Hatay'ın îskenderun ilçesindekı Muşluoğlu nakliyat firmasınm sa- hibi Ali Muşluoğlu, yak- laşık 3 ay önce meyda- na gelen saldınmn ar- dmdan ABD yetkilile- riyle yaptıklan anlaş- maya bağh kalarak nak- liye işlerine devam ettik- lerini, ancak ikinci kez mağdur duruma düştük- lerini bildirdi. Geçen hafta ABD üssüne pre- fabrike ev taşıyan 2 kamyonlannm yakıldı- ğını, ikisinin de kaçınl- dığını belirten Muşlu- oğlu, bu yüzden Irak'a nakliye ışlerini durdur- mak zorunda kaldıkla- nnı söyledı. Muşluoğlu, 100 pre- fabrike evin daha güm- rük kapısında beklediği- ni, ancak saldın ihtima- li nedeniyle taşıma ya- pamadıklannı, büyük maddi kayıplara uğra- dıklanm vurgulayarak şunlan kaydetti: "Uğradığmnz saldın sonucu ölen Faysal De- mir'in ailesi ve kendim için manevi, uğradığı- rruz zarar için de maddi tazminat davası açaca- ğua Bu olayda hem aya- ğımdanyaralandım hem de önemM maddizarara uğradun." Irak"ın Ramadin mah- kemesinde de daha ön- ce dava açtığını belirten Ali Muşluoğlu, bu dava- nın devam ettiğini, an- cak dava Iehte sonuç- lansa bile bir şey elde edemeyeceğini düşün- düğü için AÖlM'ye baş- vurmaya karar verdiği- ni bildirdi. Muşluoğlu, AÎHM'ye açacağı davada, gazete ve televizyonlarda ya- yımlanan görüntüler ile Irak'taki Al Cezire po- lis merkez karakolunca hazırlanan tutanağı ka- nıt olarak göstereceğini açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle