23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2004 CUMA HABERLER Uzmanlar İstanbul'da yaşanan sel felaketinin ardmdan yetkilileri önlem almaya çağırdı Olümleri altyapı durdurur• Orman Yüksek: Mühendisi Kemal Aşk, belediyelerin kent planlama olayını ciddiye alrnası gerektiğini söyledi. Aşk, " Yapılaştınlmış bix sahada açık bir araziye oranla 4 kat daha fazla yağmur suyu, yüzeysel akışa geçınektedir. Altyapı tesislerinin de ona göre yapılması gerekmektedir" dedi. tZMÎR (Cumhuriye* Ege Bûrosu) - İstanbul'da önceki giin yaşanan ve ölümlerin yaşandığı sel felaketinde kente düşen yağış müctannın, 1995 yılında Izmir'e düşen •ve 60'ın üze- rinde yurttaşın yaşamını yitirmesine neden olan yağışın yakJaşık onda bi- ri olduğuna dikkat çekilerek Izmir'in kalıcı yatınmlarla sorunun önüne geçmeyi başardığı vurgulandı. IZSU YönetimKuruluÜyesi Orman Yük- sek Mühendisi Kemal .Aşk, daha bü- yük sıkıntıların yaşanmaması için îs- tanbul'daki yerel yöneticileri gerek- li önlemleri almaya çağırdı. Izmir, her yağışın ardından oluşan ve zaman zaman ölümlerin de ya- şandığı su baskınlannı, özellikle Ah- Meteorololl Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Taşpınar Doğa insandan intikam alıyor ANKARA(AA)-Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Taşpuıar, Türkiye'de son günlerde meydana gelen hortum ve firtınalarda yaşanan felaketlerin nedeninin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını söyledi. Taşpınar, Türkiye'de her dönem kısa süreli hortum ve firtınalann gerçekleşmesinin doğanın normal bir seyri olduğunu belirtti. Doğanın her geçen gün yok edildiğini ve uluslararası sözleşmelerin ihlal edildiğini ifade eden Taşpınar, bunun beraberinde getirdiği çarpık kentleşme ve doğanın tahrip edilmesi nedeniyle fırtına ve hortumlann felaketlere dönüştüğünü belirtti. Doğa olaylannın var olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Taşpınar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyanuı her tarafinda nrüna ve hortum gibi doğa olaylan yaşanrvor. Önemü olan, yaşanan bu doğa olaylanna karşı ahnacak önlem ve tedbirlerdir. Doğaya karşı direnmek yerine onun gerçeklerini kabul etmek ve o doğrultuda yaşamak gereldr. Bu çerçevede tüm yaşantunızı buna göre düzenkrsek, doğa olaylannı daha az zararla atiatabiüriz. En basit örneğrvie daha önce dere yatagı olan bölgeler üzerinde kocarnan binalar yükseHyor ve b u n u n sonucunda en küçük bir >ağışta buraiar *d baskuılanna maruz kahyor. Bunun önlemini de doğaya uyumlu bü- kenrJeşme yaparak almahyız." Ahmet Taşpınar, meteorolojik karakterli doğal afetlere karşı erken uyan sistemlerinin kurulması ve işletilmesi gerektiğini de belirterek firtına risk bölgelerini belirlemek için operasyonel ve bilimsel çalışmalann yapıhnası gerektiğini kaydetti. Dünyada ve Türkiye'de yaşanan kararsız havanın bir nedeninin de aşın fosil yakıtlann tüketilmesi sonucunda oluşan küresel ısınmanın sebep olduğunu ifade eden Taşpınar, kısa sürede mevsim kuşaklannın değişmesinin söz konusu olamayacağım belirtti. met Piriştina'nın yaşama geçirdiği projelerle önlemeyi başardı. İZSU Genel Müdürlüğü 1999-2004 yılla- n arasmda "planh" ve "akıfcı" yak- laşımlarla, yurttaşlann rahat bu- ne- fes ahnasmı sağladı. Öncelikle top- lam uzunluğu 160 kilometreyi bulan kent merkezindeki tüm dereleri ıslah eden İZSU, kentüı yüksek yerlerin- deki dere kaynaklarına da su ve rü- subat tutucu bentler, küçük göletler yaptı. Aynca kent içinde kilometre- lerce uzunlukta yağmur suyu drenaj sistemi (kanalet) kurdu. İZSU Yönetim Kurulu Üyesi ve Orman Yüksek Mühendisi Kemal Aşk, önceki gün istanbul'da yaşanan su baskınında 21 saat içinde kente metrekareye 13 kilogram yağış düş- tüğünü söyledi. Izmir'e 1995 yılın- da düşen yağışuı 24 saat içinde 123 kilogram olduğuna dikkat çeken Aşk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Basından öğrendiğinrize göre Is- tanbul'da bu yağıştan ötürü 400 yer- de su baskmı yaşannnş ve 3 kişi de ya- şamını yitinnjştir. Bu, dünyada örne- ğine rastlaıulmayacak, harta Guin- nes Rekoıiar Kitabı'na geçecek bir olaydır. Bu kadar uzun sürede (21 sa- at), bu kadar az bir yağışın böyle bir tabk) ortaya koyması, İstanbul'da alt- yapı diye bir şeyin olmadığı anlamı- na geür." 'önlem atın' Istanbul'a, Izmir'e 1995 yılındaki gibi bir yağışın düşebileceği uyan- sında bulunan Aşk, Türkiye iklimi- nin buna uygun olduğunu anımsata- rak yetkilileri gerekli önlemi alma- ya çağırdı. Aşk, şunlan söyledi: "Bu dununda beledryekrimizin ve şehir plancılanmızın olayı ciddiye al- malan, ağaç diküecek yere bina dik- memekri, yerleşim yerlerinde yeteri kadar park ve açıkhk alan bırakma- lan gerekmektedir. Unutulmamah- dır ki,yapdaştınbnış bir sahadan açık bir araziye oranla 4 katdaha fazla yağ- mur suyu. yüzeysel akışa geçmekte- dir. Altyapı tesislerinin de ona göre ya- pılması, yapüktan sonra da bunlann kendilerinden beklenen hizmeti ve- rebflmeleri için balamhvetemizturul- malan gerekrvor." BÎRtNCÎ DERECE DEPREM BÖLGESİ Türkiye'nin büyük bölümü risk altımla tSTANBUL (ANKA) - Deprem denilince ilk akla Istanbul gelirken, Türkiye'nin büyük bir bölümünün birinci derece deprem bölgesinde yer ahnası nedeniyle e n az Istanbul kadar risk altında olduğu bildirildi. Yerleşim yerleri, taşıdığı deprem riskinin derecesine göre beş bölgeye aynhyor. Türkiye'nin deprem haritası incelendiğinde, topraklanmn büyük bir bölümünün, en fazla riskin bulundugu birinci derece deprem bölgesinde yer aldığı görülüyor. Büyük bir deprem yaşanma olasılığı nedeniyle en çok konuşulan il olan Istanbul'un küçük bir bölümü birinci derece deprem bölgesine girerken, kalan kısmı 2, 3, ve 4'üncü bölgeler kapsamında yer alıyor. Ankara'nın durumu Ankara ili topraklan d a ilk dört derecedeki deprem bölgelerine aynlıyor. Buna karşılık Izmir, Aydın, Manisa, Muğla, Balıkesir, Bingöl, Çanakkale, Denizli, Düzce, Hakkâri, Hatay başta olmak üzere çok sayıda ilin neredeyse tüm topraklan en fazla risk taşıyan birinci derece deprem bölgesinde yer alıyor. Bolu, Erzincan, Erzurum, Kocaeli, Muş, Sakarya, Siirt ve Amasya'nm tamamına yakını, Burdur, Bursa, Bartın, Çankın, Isparta, Kütahya, Malatya, Mardin, Nevşehir, Samsun, Şanlıurfa, Tokat Van'ın büyük bölümünün; Adıyaman, Afyon, Aksaray, Diyarbakır, îçel, Kastamonu, Ordu ve Tunceli'nin yaklaşık yansmın birince derece deprem bölgesinde yer aldığı belirlendi. Ağn, Batman, Bayburt, Bilecik, Çorum, Edirne, Elazığ, Gaziantep, Sinop, Sıvas, Tekirdağ Zonguldak'ın da bir bölümü birinci derece deprem bölgesine giriyor. 11 KİŞİ YARALANDI, CAN KAYBI YOK Elazığ'da sarsıntılar devam ediyor ELAZIĞ (Cumhuriyet) - Elazığ ın Sivrice ilçesinde önceki akşam meydana gelen 5.5 büyüklüğündeki deprem sonrası 10 köyde hasar tespit edildi. 11 kişinin yaralandığı depremde can kaybının olmadığı açıklandı. Bölgede artçı sarsıntılar sürüyor. Sivrice depreminde Kösebayır köyünde 24, Soğukpınar'da 15, Kürk'te 12, Yedipınar'da 4, Yedikardeş'te 3, Uslu'da 2, Deiolar Mezrası'nda 2, Bekçitepe'de 1 ev ve Düzbahçe'deki cami hasar gördü. Depremin ardından ilçe merkezi ve köylerinde yatandaşlar geceyi dışanda geçirdi. Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü bölgede 20 sarsıntı medana geldiğini açıkladı. Fırat Üniversitesi (FÜ) Mühendislik Fakültesı Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyzi Bingöl, artçı sarsıntılann şiddetini düşürerek devam edecegıni bildirdi. Prof. Dr. Feyzi Bingöl, " Önümüzdeki kısa bir süre içerisinde Sivrice ilçesinde bu şiddette bir deprem beklemiyoruz. Artçı sarsınûlann devam etmesi gayet normal bir olaydır." dedi Bölgede incelemelerde bulunan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, depremin "ilahi bir ikaz" olduğunu söyledi. Yurttaşlar en büyük neden olan anyapı eksikliğinin belediyeier taraftndan giderilmemesine tepki gösterdfler. (Fotograflar: VEDAT ARIK) Su baskınının önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmadığı belirtildi 'Her yağmurda aynı sorun'tstanbul Haber Servisi- Istanbulda yaşa- mı felç eden sağanağın ardından, evlerini su basan yurttaşlar temizliğe başladı. Her yağ- murda aynı sorunu yaşamaktan bıkan yurt- taşlar, yerel yöneticileri suçladı. Yurttaşlar, "Her yağmurda aym sorun. llgifisi de yetki- lisi de biüyor ama çözüm üretmiyorlaV. Bu nasıl yöneticiHk" dediler. Bahçelievler'de salı günü 3 çocuğun yaşa- mını yitirdiği su baskını olayı ile ilgili ince- lemelerde bulunan Mimarlar Odası Afet Ko- mitesi üyesi MüceDa Yapıcı. su baskınının önlenmesi için söz konusu bölgelerde gerek- li olan önlemlerin alınmamış olduğunu söy- ledi. Yapıcı, "Bu meteorolojik bir ola>dır. Ge- çen yıl da aynı evi su bastL Ancak gerekh' ön- lemİer ahnmahydT dedi. Bahçe duvannın yıkılarak suyun evin içi- ne dolduğunu annnsatan Yapıcı, "Gecekon- dular affedinrse böyle olur. Dere yataklan ya- pılanmaya açüdı. Zaten ülkemizin altyapısın- da yağmurun yol açabileceği baskınlara kar- şı bir sistem yok. Yağmur suyu hâlâ kanaU- zasyona gidiyor. Nüfus projeksiyonu yok ise bütün projeler can yakıcı olur" diye konuş- tu. Belediye yöneticllerlne tepki Yurttaşlar da su baskınlannın en büyük ne- deni olan altyapı eksikliğinin belediyeler ta- rafından giderilmemesine tepki gösterdi. Bah- çelievler Ça%'uşpaşa'da taşan derenin sulan- nın yağmur sulanyla birleşmesiyle meyda- na gelen su baskınında yaşamını yitiren 3 çocuğun teyzesi Zerrin Avcı, "Ablama, su baskmı olabfleceğmi, yukan çıkmamız gerek- tiğini söylemişrJm. Ama o Allaha şükür bir şey olmadı, şimdi de olmaz' deyince çıkma- dık" dedi. Büyük bir gürültüyle sulann eve girdiğini anlatan Avcı, "Su boğazuna kadar gehnisti, kapı knılmasa kendimi kurtarama- yacaküm" diye konuştu. Mahalle sakinleri- nin çoğu bahçe duvannın yoldan geçen bir araç tarafindan yıkıldığını söylemesine kar- şın yaşamını yitiren 3 çocuğun eniştesi Meh- met Şirin Ava, du\ann yağmur suyunun et- kisiyle yıkıldığını ileri sürdü. Bağcılar Dereboyu Mahallesi'nde esnaflık yapan Hasan Yankaş, AKP'li Bağcılar Bele- diye Başkanı Feyzullah Kıyıklf nın dört dö- nemdir görev yaptığını anımsatarak "Ancak hâlâ altyapı sorunlannı çözmüş değfl. tld se- ne önceyağmur sulannm toplanmasmıengel- lemeleri için 400 imza topladık. Ancak bele- diye yetkilileri ilgilenmedi. Seçim zamam oy istemek için geUrler, iş kraata getince yerine getirmezler" dedi. Mahallede yaşayan diğer yurttaşlar da belediyenin buradan oy alama- dığı için sorunlarla ilgilenilmediğini ifade ettiler. SU VE KALORİFER ŞEBEKESİ ARIZALANDI, KONUTLARDA ÇATLAKLAR OLUŞTU Depremzedenin îşi zorBOLU (AA) - Bolu Depre- mi 'nden sonra yaptınlan dep- rem konutlanmn bir bölümün- de su ve kalorifer şebekeleri an- zalandı, bazı konutlann du- varlannda çatlaklar oluştu. Deprem sonrasmda Bayın- dırhk ve Iskân Bakanlığı'nca yaptınlan kalıcı deprem ko- nutlannda yaşayan hak sahibi depremzede İrfan Yıldınm, Bolu'da yaşanan deprem fela- ketinden sonra yaptınlan ko- nutlarda yaşamaya başladık- lanru belirterek "Evdejaşaına- ya başladığmuz günden beri sorunlaruıardıarkasıkesUnû- yor. Önce su borulanmız pat- ladı. Daha sonra kalorifer şe- bekesi anzalandı. Son çare ola- rak anzalanan su ve kalorifer şebekesini yeniden degiştirme- ye karar verdik" diye konuş- tu. Deprem konutunun su ve kalorifer şebekesinin onanmı için 3 milyar lira harcadığını belirten Yıldınm, "Harcadı- ğımız bu parayı kim karşüaya- cak? De\1et kendisine olan bor- cu ahnasmı büiyor. Bizden ko- nuâarm parası,süresinden 2 yıl önce isteniyor. Kimse bizün harcadığımız parayı karşıla- mayı düşünmüyor" dedi. Kalıcı deprem konutlannda yaşayan 55 yaşındaki deprem- zede MeHhaAyten de, yaşanan deprem felaketinin üzerinden 4 yıl geçtiğini anımsatarak şun- lan söyledi: "Deprem konut- larmı teshm aldığınuzda hepi- miz sevinmiştik. Bugüne ka- dar yaşadığımız sorunkr hepi- mizi perişan etti. Kış a\larin- da kaloriferier çahşmadı. Ya- ğışlar sonrasmda birçok konu- run tavanlarmdan su sızdı, du- \ arlan çarJadı. Benim yaşadı- ğmı evin kokmlarmda ve duvar- lannda çatlaklar var. Bu konu- daki bütün ghişimferim cevap- sızkakü." Kalıcı deprem konutlannda yaşayan Avukat luncay Alnı- ak ise Bayındırlık ve Iskân Ba- kanlığı Afet Işleri Genel Mü- dürlüğü'nün, kalıcı deprem konutlannda yaşayan deprem- zedelerden, ödeme tarihinden 2 yü önce yaklaşık l miryar 800 mibyon lira ödemelerini istedi- ğine işaret etti. Alnıak. şunla- n dedi: "Bu konudaki kanun- laragöre depremzedelerin, ko- nu tiann ilk taksidini 2 yü son- ra ödemeye başlaması gerek. Afet Işleri Genel Müdürhığü, ısraria ödemenin hemen baş- lamasuu istiyor. Birçok dep- remzede, bu haksız davramş sonrasmda bankalardan kre- di çekerek 1 milyar 800 mfiyon tirayı ödedi. Depremzedelerin büyük bölümünün ise bu pa- rayı ödeyecek gücü yok." Bolu'da, Bayındırlık ve tskân Bakanlığı'nın yaptırdığı bin 734 kalıcı deprem konutu bulunuyor. BIRBAKDtA SERVER TANtLLİ Hacıbektaş Günlerinin Eşiğinde... 16,17,18 Ağustos Hacıbektaş günleridir. Her yıl bu tarihlerde, on binler, Hacıbektaş'ta toplaşır, bir başka duygu ve düşünme iklimin- de soluk alır, verir. Yenileşir, çoğullaşır ve yekpareleşirler... Anadolu'nun o büyük ulusunun, Hacı Bak- taş-ı Veli'nin, yattığı yere, her yıl daha da hey- betleşen bir güçle, kitleleri çağınp ve topluyor olmasının altında ne var? Bunun anlamının üstüne eğilmeli! Ben de katılmak istiyordum bu yıl bizzat gi- derek, ama olmadı. Ne var ki, o günler, kafam ve gönlümle Hacıbektaş'ta olacağım. Belleğimde bekleyen bir anım da var... • 9O'lı yıllann başlannda, Berlin'de-yeni kurul- muş- bir Alevi derneği, üç günlük bir toplantı için aydınları ve uzmanları oraya çağırmıştı. Gelenler arasında, Türkiye'den sevgili llhan Selçuk ile Atilla Özkınmlı'yı hatııiıyorum; Stras- bourg Türk Etütleri Enstitüsü'nden de ünlü Irene Melikoff ile ben varım. İlk iki gün, unu- tulmaz konuşmalar ve tartışmalar oldu. Son üçüncü gün de, görkemli bir şiir ve müzik şö- leni akşamı. Sunucumuz da, Nejat Birdoğan. Melikoff'la bir köşede, şölene gelenleri sey- rediyoruz. Başlan açık, gerçekten zarif ve mo- dern giyimleri içinde kadınlar dikkatimi çekin- ce, Melikoff'a dönüp, "Aleviler başka" dedim ve "neden" diye sordum. Yanıtını hiç unutmadım: "- ServerBey, Aleviler böyle başkadır; kafa- lannın çağdaşlığı düşüncelehne yansırken, kı- lık-kıyafetlerine de yansır." Birden uyanmıştım. Gözlemlerim, bu düşüncenin doğruluğunu hep öğretti. örneğin, Enstitü'de yirmi yıl süren derslerimde, hiçbir zaman "türbanlı" bir Alevi öğrencim olmadı; dışanda da, "tûrbanh" birka- dına rastlamadım. Müslümanlara bulaşan bu geri, gerici ve çirkin sapma, Alevilerin semtine uğramamıştır. Çünkü, Aleviler çağdaştır ve "başka"d\r... • Belleklerimizi tazeleyelim. Anadolu'da 13,14 ve 15. yüzyıllarda bir uya- nış olmuştur: Mevlana ile, Yunus, Hacı Bek- taş-ı Veli ve başkalan ile büyük bir uyanış... Insana, akla, eşitliğe dönüş... Bu sürseydi, Osmanlı Imparatorluğu'nda, fel- sefe ve bilim, Avrupa ile aynı zamanda, harta ondan da önce dogup yükselecekti. Ama olmadı. Düşünebilirmisiniz, Imparatorluğun dorukta olduğu bir yüzyılda, 16. yüzyılda, ulemadan Kabız-ı Acemi, müderris Nadajlı San Abdur- rahman, "kıyamef'e inanmadıklan için boğdu- rulmuş: Binlerce Kızılbaş kılıçtan geçirilmiş ve Pir Sultan Abdal darağacına çekilmiştir. Bu cinayetlerin boğduğu ışıklar, yüzyıllardan sonra gelip bizleri bulmuştur. Hacı Bektaş-ı Veli de öyle... Ta 13. yüzyılda, aklı yüceltiyor, "llimden geç- meyen yolun sonu karanlıktır" diyor, kadın-er- kek eşitliğini muştuluyordu. Ya din? Bir dine ya da mezhebe inanmak ya da inan- mamak, kişinin bileceği bir şey; her ikisi karşı- sında hoşgörü ise, insana saygının bir emri; ve aslolan da insan! Bu gerçeği dile getirdiği di- zeleri nasıl özlü ve ne kadar da güzeldir. Her ne arar isen insanda ara, Kudüs'te, Mekke'de, hacda değildir Şu gerçeğin yeni yeni farkına vardık: Anado- lu Aleviliği ve Bektaşilik, eski Türk din inançla- nyla yerli inançlann, Islam örtüsü altında sür- mesidir bir bakıma; ve deyim yerindeyse, Ara- bın Müslümanlığına karşı Anadolu'nun bir tep- kisidir. Gerçekten, Türkler, çoğunlukla Sünni kalsa- lar ve bunu resmî bir görüş olarak sürdürseler de, Anadolu'da kitlelerin -hatın sayılır- bir bö- lümü, özellikle de Sünni merkezi otoritenin ez- diği yığınlar, Alevilikle Bektaşiliğin etkisi altın- da kalmışlardır. Alevi-Bektaşi edebiyatının, Sün- ni Islama karşı çıkarken, başta Türk dilini ko- ruyarak, ulusal edebiyatımızın ilk ve en diri ya- nını oluşturması, çok şey anlatır bize, anlatma- hdır. Bir anlartığı da şu: Aydınlanmamız onlarla başlar. Bektaşi fıkralan ise, yoz ve yobaz bir dünya- nın suratına atılmış okkalı bir şamardır ve had- dini bildirir. Şu anda hangi Bektaşi fıkrasını hatırlıyor- sunuz? Yurttaşlardan büyük ilgi Göktaşı yağmuruna şehir ışığı engeli tstanbul Haber Servisi - Önceki dönemlerde "kötülük habercisi" olarak nitelenen göktaşı yağmurlan, artık en sevilen gökyüzü olaylanndan biri oldu. Cmceki gece başlayan Perseid göktaşı yağmurunu izlemek isteyen kişiler şehir ışıİdanndan uzak yerleri gözlem yeri olarak seçtiler. Kandilli Rasathanesi'nden yapılan yazılı açıklamada, Perseid göktaşı yağmurunun Dünya'nm Güneş çe\Tesinde 130 yılda bir tur atan Svvift- Tuttle kuyrukluyıldızının yörüngesi üzerinde bıraktığı kalıntılann içinden geçmesiyle oluştuğu belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle