Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2004 CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİSİRMEN
Evet Çok Haklısınız
Kazalap Kaderdir
Sevgili Okurlarım,
Yanıldığımı bu kez herkesin önünde içtenlikle iti-
raf edıyorum.
Eskiden "kaza kaderdir" diyenleri, neden-sonuç
ilişkisini görmezden geldiklerı için kınar, böyle ko-
nuşanlara kızardım.
Hızlandınlmış tren faciasının olacağı önceden
söylendiği ve yazıldığı için, buna kader diyenlere,
sorumluluğu Allah'a atanlara, Meclis kürsüsünden
kazanın nedeni olarak nazarı gösterenlere kızdım.
Görüşler, sorular ortaya atmaya çalıştım.
Şimdi itiraf ediyorum ki, Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan'ın bir meslektaşıma söyledigi gibi,
haddimi bilmemiş, aşmışım.
özür dilerim!
Pamukova kazasından sonra uzun süre kapalı ka-
lan güzergâhta, daha trenler çalışmaya başlayalı,
on gün bile geçmeden meydana gelen bu kazayı,
neden-sonuç ilişkisiyle, mantık ile, teknik bılgi ile
açıklamak olanaksızdır.
Bu kaza bir kaderdir, Türkiye'ye musallat olan mu-
sibetler, fevkalade gidişimiz, müstesna konumumuz,
görülmemiş kalkınmamız, bir lütfu ilahi olan yöne-
ticilerimiz tarafından irşat edilerek, vardığımız yer
karşısında bizi kıskanan keferelerin ve dahi hertür-
lü zındık makulesinin kem nazarlarının sonucudur.
Bir sürü kendini bilmezin hadlerini aşarak, vere-
cekleri mütalaalar, ileri sürecekleri görüşler kale
alınmamalı ve kazalara karşı gerçek önlemlere baş-
vurulmalıdır.
• • •
Haddim olmadan söylemeliyim ki, TCDD'nin en
afili lokomotif ve vagonlanndan bir katar düzüp, için-
de en baş köşeye, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldı-
nm ile son kaza sırasında huzuru kalp içinde ge-
çirilmesi hak edilmiş birtatili Urla'da geçırmekte olan
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'ı da
oturtup yola salmak ve sonra da, ister Pamukova'da
olsun ister Tavşancıl'da, katarı durdurup, nefesı
kavi içi temiz hocalara okutmak ve daha sonra da,
katann üstüne hepsini içine alacak şekilde bir şal
örterek, "elemterefiş kem gözlere şişşş!" diyerek
kurşun döktürülmesi fevkalade isabetli olabilir.
Kadere karşı gelinemeyeceğini bilen, başına ge-
lenleri kader olarak kabul etme tevekkülünü her za-
man büyük bir olgunlukla yerine getiren insanların
ülkesinde, kadere açıklama arayan, bilimsel ve
mantıksal ukalalıklarla yüce halkımızın zihnini teş-
viş eylemeye kalkan zibidilerin, toplumun ilahi hu-
zurunu kaçırmasını önlemek için de, bazı önleyici
tedbirleralınmasında büyük faydalar mülahaza et-
tiğimi belirtmeliyim.
Mesela yeni hazırlanmakta olan Ceza Yasası'na
kazanın kader olmadığını söylemenin halkın inanç-
lanna küfretmek anlamına geldiğini belirten ve bu
yüzden ağır biçimde cezalandırılmasını öngören
bir madde eklenmesi son derece yerinde olur.
Kazanın kader olmadığını söylemek halkımızın
inancına ters düştüğünden, böyle bir düzenleme
inanç özgüriüğü demek olan ve anayasanın 2. mad-
desinde belirtilen laiklik ilkesine de uygun olacak-
tır.
Laik bir ülkede, halkın inancına küfretmek anla-
mını taşıyacaktır güya bilimsel safsatalarla kaza-
nın kader olmadığını ileri sürmek.
• • •
Evet, aziz milletimiz her şeyin kader olduğunu bil-
mektedir.
Bu bilincin doğurduğu kavi iman ile trenleri dol-
durmakta, otoyollarda araba sürmektedir.
Kadere boyun eğmişliğin huzuru ile söylenen
"bişşiiiy olmazabiii!" sözünün neden-sonuç ilişki-
sinin reddi olduğunu söyleyen zındıklara kulak asıl-
mamalıdır, zaten asılmamaktadır da.
Her şey kaderdir, kazalar kaderdir.
5.5 büyüklüğündeki bir depremde, başka ülke-
lerde görülmeyecek ölçüde kayıp verilmesi de ka-
derdir.
Kenan Evren bir kaderdir ve onu Türkiye'de iş-
başına getiren de takdiri silahi değil, takdiri ilahidir.
Süleyman Karaman kaderdir.
Binali Yıldınm kaderdir.
Hatta bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan kaderdir.
Yani takdiri ilahinin tecelliyi siyasidir.
Türkiye'nin bir bölümü eroin ticaretine dayanan
kırılgan ekonomisi kaderdir.
Eğitim durumumuz kaderdir.
Işsizlik kaderdir.
Son zamanlarda, çoktartışılanSüreyya Ayhan'ın
durumu da kaderdir, görmesini bilen gözler bunu
görmektedirler.
Bir toplumda, kerazeti umumiyenin hamakatı
milliyeye dönüşmesi de kaderdir.
Evet evet çok haklılar, her şey kaderdir!
Bu gerçeği nihayet görmüş olmanın beni ne ka-
dar rahatlattığını bilemezsiniz.
Biyopside mikrop kaptı
Eski Bakan Atasoy
yoğun bakımda
ANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu) - ANAP ve
DYP hükümetle-
rindebakanlıkya-
panVeyselAtasoy,
IbniSinaHastane-
si'nde yoğun ba-
kıma alındı.
Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekan Yardım-
cısı Prof. Dr. Erol Özdi-
ler dün yaptığı açıklama-
da, Atasoy'un birhastane-
de akciğer zannda kalın-
laşma nedeniyle geçirdi-
ği biyopsi sonrası enfek-
siyon kaptığını söyledi.
Enfeksiyon sonucu ateş-
lenen ve genel durumu
bozulan Atasoy'un tbni
Sina Hastanesi'ne getiril-
diğini anlatan Özdiler,
Atasoy'un, Reanimasyon
Servisi'nde tedavi altında
tutulduğunu bil-
dirdi.
Atasoy'un,
"MRSA"denilen,
çok az ilacın etki-
lediği bir mikrop
aldığını kaydeden
Prof. Dr. Özdiler,
"Bu, her organı etkileyen
bir mikrop. Hastada bu-
na bağhseptikşoklar.çok-
lu organ işlev bozukluğu
var1
* dıye konuştu. Özdi-
ler. Atasoy'un, böbrek,
karaciğer, beyin ve kana-
mapıhtılaşma sistemınin
hasar gördüğünü, destek
ünitesine bağlı tutuldu-
ğunu ve şuurunun yerin-
de olmadığını ifade etti.
Edinilen bilgilere göre
Atasoy'un biyopsisi, ha-
ziran ayında Gazi Üniver-
sitesi Hastanesı'nde ger-
çekleşti.
CHP, Büyükşehir Belediyesi Yasası'nın ilk kademe belediyelerin özerkliğini yok ettiğini belirtti
Sınırsızyetkiye iptalistemiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP, Büyükşehir Belediyesi Yasa-
sı'nın 17 maddesinin iptali ve yürür-
lüğün durdurulması istemiyle Anaya-
sa Mahkemesi'ne dava açtı. CHP mil-
letvekilleri, düzenlemeyle büyükşe-
hir belediyelerine sınrrsız yetki tanı-
nırken ilk kademe belediyelerin özerk-
liğinin yok edildiğini savundu.
Başvuru dilekçesini dün Anayasa
Mahkemesi'ne veren CHP Grup Baş-
kanvekili AH Topuz, merkezin bazı
yetkilerinin taşraya devredilmesini
kendilerinin de savunduğunu, ancakbu
yapılırken Türkiye'nin bütünlüğünün
zedelenmemesi gerektiğini söyledi.
Ana muhalefet partisinin dilekçesin-
de yasanın iptali için sıralanan bazı
gerekçeler şöyle:
- Büyükşehir belediyelerine verilen
• CHP, Büyükşehir Belediyesi Yasası'nın 17 maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne
başvoırdu. Başvuru gerekçesinde büyükşehir yönetimlerine verilen smırsız yetkilerin, ilçe ve ilk
kademe belediyelerini özerk, yerinden yönetim kuruluşu olmaktan çıkartıp büyükşehir
belediyesinin idari birimleri haline dönüştürdüğü vurgulandı.
vesayet denetimi yetkileri, ilçe ve ilk
kademe belediyelennin özerkliğini
yok edecek nitelikler taşımaktadır.
Özel yönetim biçimlerinin yerel yöne-
timlerin temel özelliklerini bozacak
niteükte olmaması, yerel yönetimlerin
olmazsa olmazözellikleri olanözerk-
likleri ile bağdaşması gerekir.
- Büyükşehir belediyeleri sırurlan
içinde bulunan ilçe ve ilk kademe be-
lediyeleri, özerk, yerinden yönetim
kuruluşu olmaktan çıkanhp büyükşe-
hir belediyesinin idari birimleri hali-
ne dönüştürülmüştür.
- Büyükşehir belediyeleri sınırlan
içinde bulunan diğer belediyelerin gö-
rev ve yetkilerini kullanamaz hale ge-
tirilmiştir.
-Büyükşehir belediyesine katılacak
ilçeve ilk kademe belediye meclisi, baş-
kanı ve belediye encümeni için oy kul-
lanan vatandaşlar, kendilerinin seç-
mediği belediye mecüsi üyeleri, büyük-
şehir belediye başkanı ve belediye en-
cümeni üyeleri tarafından yönetilme-
yebaşlanacaktır. Bu, Avrupa Yerel Yö-
netimler Özerklik Şartı'na aykındır.
- Belediye ve köylerin tüzelkişilik-
lerinin yasanın öngördüğü biçimde
kaldınlması anayasanın hukuk devle-
ti ilkesine aykındır. Belediye kurma iş-
lemi, hak yaratıcı bir işlemdir.
- Imar planlan ve imar uygulama-
lan ile bağımsız kararlar alabihnek
yerel, yerinden yönetim olmanın, özerk-
liğin temel koşullanndan biridir.
- Altyapı hizmetleri ve ulaşun hiz-
metleri konusunda büyükşehir beledi-
yesine verilen yetkiler, eşgüdüm sağ-
lamanın ötesındedir. Bu yetkiler, ku-
rumlann tüzelkişiliklerinden doğan
bağımsız karar alma yetkilerini yok
etmektedir.
- Büyükşehir belediyesine, hiçbir
istisna tanımadan ilçe ve ilk kademe
belediyelerin bütün kararlannı geri
gönderme yetkisinin verilmesi özerk-
likle bağdaşmaz.
- Belediyelerin giderleri arasında,
"kamu yaran görüien konular" sayıl-
mıştır. Kamu yaran ka\Tamırun sınır-
lan belli değildir. Bu yetki, büyükşe-
hir belediyesine sınırsız ve ölçüsüz bir
yetki kullanımının de\Tİ anlamına gel-
mektedir.
- Büyükşehir belediyesinin hangi
konularda şirket kurabileceği anaya-
saya uygun biçimde hizmet alanlan
itibanyla sayılmamış, bunun yenne
görev ve hizmet alanlannda şirket
kurabileceği hükme bağlanmıştır. Bu-
nun doğal sonucu, büyükşehir bele-
diyeleri bütün hızmetlerinin, şirket-
ler kurularak verilebilir hale gelme-
sidir.
Sağlık Bakanlığı
Hukuksuz
Kadıköylükr, ilçenin akciğeri niteliğinde olan arazüere sahip çıktL Bağdat Caddesindeki eyleme kabhm yüksek oldu. (Fotoğraf: AA)
Yesil talana maskeli protesto
AKP y
nin ilçedekiyeşil alanlan satmaplanına geçit vermeyeceklerini
belirten Kadıköy Kent Konseyi, Bağdat Caddesi 'nde eylem yaptı
İstanbulHaber Servisi- Kadı-
köy Kent Konseyi, AKP'nin il-
çedeki yeşil alanlan satmak is-
temesini maskeli eylem ile pro-
testo ederek bu satışa izin ver-
meyeceklerini vurguladı.
Kadıköylüler, AKP hüküme-
ti tarafından toplu konut yapımı
için Bağdat Caddesi'ndeki Tanm
ll Müdürlüğü binası ve Gözte-
pe Ciftehavuzlar'daki istanbul
Meteoroloji Bölge Müdürlü-
ğü'nün arazisinin satışa çıkanl-
masını protesto etti.
Kadıköy Belediye Başkanı Se-
lami Öztürk tarafindan, çeşitli
meslek odası temsilcileri, der-
nekler, muhtarlar ve belediye
meclis üyelerinin katılımı ile ku-
rulan Kadıköy Kent Konseyi,
Bağdat Caddesi'nde maskeli ey-
lem yaptı. Konsey üyeleri, "Ka-
dıköy'ün trüyonlarea lira değe-
rindeki, ilçenin akciğeri niteli-
ğinde olan bu Ud arazi, 23 Ağus-
tos'ta ihale ile sanlacak. Bu ara-
zfler,kaynakyaratma uğruna bi-
rilerine peşkeş çeldlecek. Böyle-
ce ilçemizin nefes alma noktala-
n kapanacak" dediler.
"Kadıköy'denefes almakzor-
laşacak" mesajının \airgulandi-
ğı protesto gösterisinde, yurttaş-
lara da maske dağıtıldı ve imza
kampanyası başlatıldı.
'Kamu yararı göretllsln'
Kadıköy Kent Konseyi Genel
Sekreteri Şule Onur, satışa çıka-
nlan yeşil alanlann kamuya ait
olduğunu anımsatarak "O halde
kamuyarangözeülnıdL Kadıköy,
yeşil alana ihtiyaç duyan büyük
bir ilçe. Neden bu alanlar ildnci,
üçüncü OzgürlükParklanohna-
sın?" dedi.
Halkın görü$ü alınsın'
Insanlann en küçük yeşil ala-
nı dahi aradığı günümüzde bu-
raların kamu yaranna kullanıl-
ması gerektiğini vurgulayan
Onur, "Eğer bu arazüer saülır-
sa ne yapılacağı beiM değil. Daha
sonra bu konuda Kadıköy Bele-
diyesi'ne bile bilgi sormazahme-
ti gösterilmedL Projenin ne ola-
cağı belli değü" diye konuştu.
TMMOB Mimarlar Odası Ka-
dıköy Şube Başkanı SabriOrcan
da kamunun malı olan bir yerin,
kamunun görüşü alınmadan sa-
tümaya kalkışılmasının, "kötü bir
politika uygulandığıizlenimi bı-
rakOğmı" dile getirdi.
Bağdat Caddesi üzenndeki Ta-
nm ve Köyişleri Bakanlığı'na
ait Tanm II Müdürlüğü, arazisi
nedeniyle Adnan Menderes hü-
kümetinden bu yana başka amaç-
larla kullanılmak istenmişti. An-
cak arazi için konulan "tarun
yapma şartı" nedeniyle başka
amaç için kullanılamamıştı. Ko-
numunun da özelliği nedeniyle
son olarak Turgut Özal hükü-
meti Tanm II Müdürlüğü'nü, bu
araziden çıkarmaya çalışmıştı.
,\ncak başlatılan imza kampan-
yasına Kadıköy Belediye Başka-
TÜ Selami Öztürk de destek ve-
rince, bu istekten geri adım atıl-
mıştı. Şimdi ise AKP, bu bölge-
yi ve Göztepe'deki istanbul Me-
teoroloji Bölge Müdürlüğü'nün
arazisini satışa çıkardı.
surgune
tazminat• Keçiborlu Devlet Hastanesi Müdürü Nihat
Karan, Sağlık Bakanlığı tarafından 7 kez
görevden alındı. Her görevden almdığında *
dava açıp kazanmasına rağmen başka bir yere ;
atanan Karan, en sonunda tazminat davası ]
açarak Sağlık Bakanlığı'nı 14 milyar lira
tazminat ödemeye mahkûm ettirdi.
ANTALYA (AA) - Isparta'nın Keçiborlu il-
çesi Devlet Hastanesi Müdürü Nihat Karan,
sürekli görevden alındığı gerekçesiyle Sağ-
lık Bakanlığı aleyhine açtığı davayı kazandı.
Karan, bakanhktan, faiziyle birlikte 14 mil-
yar lira tazminat alacak. Karan'ın avukatı
Faik Yıldız, müvekkilinin sürekli görevden
alınması ve davalan kazanmasına karşın es-
ki görevlerine iade edilmemesi nedeniyle,
2002 yüında, Sağlık Bakanlığı aleyhine ma-
nevi tazminat davası açtığını bildirdi. Dava-
nın sonuçlandığını ifade eden Yıldız, Antal-
ya Idare Mahkemesi'ıün, Sağlık Bakanlı-
ğı'nın Karan'a 7 milyar lira tazminat öde-
mesine karar verdiğini belirtti. Müvekkili-
nin 7 kez görevden alındığını ve her görev-
den almaya dava açüklannı belirten avukat
Yıldız, bakanlığa karşı tam 7 kez dava ka-
zandıklannı, tüm bu davalann sonunda da
uğradıklan mağduriyetin giderilmesi için
manevi tarminat davası açüklannı kaydetti.
8. görev yerine de dava gellyor
Antalya 1. Idare Mahkemesi'nin, son dava-
da, Sağlık Bakanlığı'nı ^"argı kararmı uy-
gulamama veA^eya uygulamaktan kaçınma"
gerekçesiyle tazminat ödemeye mahkûm et-
tiğine işaret eden Yıldız, "Mahkeme, her
defasında mü\ekkilimin görevden ahnması-
nı gerektirecek bir durum oluşmadığuıa
hükmederek karann iptaüne karar %erdi
Bu da artik siyasal kararlarla haksızbğa uğ-
rayanlann hukuk ve adalet tarafindan ko-
runduğunu ortaya koyuyor. Bu, sevindirici
bir durum" dedi. Yıldız, "Müvekküm, da-
va açmav'a karar vermeden önce 7 kere sü-
rühnüştü. Bu tayinlerin hepsi iptal oldu. Bu-
nu gerekçe göstererek tazminat davaa aç-
mışük. Yeni dönemde de müvekkiüm. il sağ-
hk müdürtüğünde personel müdürlüğünden
Keçiborlu Devlet Hastanesi Müdürlüğü'ne
atandı. Şu anda 8. görev yert Şimdi bu karar
için de dava açmaya haarlanryoruz. Adalet,
gerekeni yine yapacak" diye konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Saat sabahın 07.00'si. Bir haftalık
yaz tatiline başlamak amacıyla Yeni-
kapı'dan Bandımna'ya giden hızlı fe-
ribota bindik. Yolda giden bir gaze-
teci ne yapar? Normal olarak, "Yol-
dayım, bugün yazı yazma koşulla-
nm yok" diye yazıp işin içinden çıkar.
Bunu yapmayı sevmem, eğer gaze-
teden izin almadıysam her koşulda
yazı yazmaya çabalanm. Şimdi de
öyle yapıyorum ve iki saatlik Bandır-
ma feribotundaki zamanı değerlen-
dirmeye çalışıyorum.
Geçenlerde, Yenikapı deniz oto-
büsleri terminaline geldiğimizde, ku-
rumun halkla ilişkiler müdürüyle soh-
bet etmiştik. O görüşmemizde hızlı
feribottaki bazı aksaklıklara dikkat
çekmiş ve düzeltilmesini istemiştim.
İki nokta üzerinde durmuştum. Bi-
rincisi, hızlı feribottaki oturma düze-
niydi. Birbirini tanımayan insanları
kucak kucağa oturmayazorlayan bir
koltuk sistemi kurulmuştu. Hem me-
kânlar hor kullanılmış, hem de insan-
ları iç içe oturmaya mecburetmişler-
di. Sanki bir geleneksel Anadolu evin-
de sedirlere sıralanmış insanlara dön-
müştük.
Yenikapı-Bandırma Hızlı Feribotunda
Üstelik iki saatlik bir yolculuk için
rahatsız bir koltuk dizaynı da yapıl-
mıştı.
Bu sistemi, kim hangi akıllayapmış-
tı? Hangi mantık esas alınmıştı? Hâ-
lâ Türk toplumunun bir cemaat dü-
zeni içinde yaşadığı mı düşünülüyor-
du, yoksa yeniden cemaate dönüş-
me özlemini mı yansrtıyordu? Belki de
bu sistemi kuran kişinin bildiği otur-
ma düzeni buydu. Bu oturma düze-
nininuygarbirdüzenolmadığıkesin-
di. Dünyanın en gelişmiş hızlı feribo-
tunu, modern ülketerden ithal edip,
sonra da içini cemaat mantığıyla dü-
zenlemek de bize özgü bir anlayış
olarak kabul edilebilirdi.
Ben şimdi bu yazıyı, iliştiğim bir
Anadolu sediri biçimindeki koltuk dü-
zeninde yazmaya çalışıyorum. önün-
de bir masa bulunan genç arkada-
şın, MehmetAli'ninanlayışısayesin-
de yazı yazacak bir yer bulabildim.
Yoksa bilgisayarı dizimin üstüne ko-
yacak ve eğilip bükülerek yazmak
zorunda kalacaktım. Deniz otobüs-
leri işletmesinin halkla ilişkiler müdü-
rüne daha önce de yaşayıp gördü-
ğüm ve sinirlendiğim bu sistemin de-
ğiştirilmesi gerektiğini anlatmıştım.
Kendisi ilk önce benim ne demek is-
tediğimi anlayamamış ve böyle bir
düzene neden itiraz ettiğimi kavrama-
mıştı. Sonunda haklısın dedi. Bu ya-
zıyı yazarken ne kadar haklı olduğu-
mu şimdi daha iyi anhyorum.
Ikinci itirazım ise feribotlarda yol-
culuk boyunca açık tutulan TV'lerey-
di. Şu anda da bu yazıyı yazarken fe-
ribotun her yanına yayılmış TV cihaz-
larından birisi tepemde konuşup du-
ruyor. Ben de çaresiz bir şekilde bir
yandan bu yazıyı yazıyorum, bir yan-
dan da TV yayınlannı izliyorum.
•••
Sabah vakti olduğu için bütün ka-
nallarda sabah haberleri yayımlanı-
yor. Tabii ki haberlerin başında Izmit
yakınlarındaki tren kazası yer alıyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldınm'a
gazeteciler yine onu kızdıracak bir
soru soruyorlar: "Istifa etmeyecek
misiniz?" Neyse ki, orada Başbakan
Tayyip Erdoğan yoktu da, gazete-
cilere yeniden "hadlerini bildir"me-
di. Yıldırım, yeniden istifa etmeyece-
ğini tekrarladı.
Hızlı tren kazasından sonra Binali
Yıldınm'ın istifa etmesi gerektiğini ya-
zan gazetecilerden birisiydim. Bina-
li Yıldırım da, tren kazasının ardın-
dan, "Eğer benim bir hatam varsa
araştırmalar sonunda istifa etmeye
hazınm" şeklinde bir açıklama yap-
mıştı. Binali Yıldınm'ın nasıl bir hata-
sı olabilirdi?
örneğin, eğer makinistler hız sını-
rına uymadıysa bunun Binali Yıldı-
rım'la bir ilişkisi kurulabilirmi? Hükü-
met yanlısı yayınlara bakarsanız, ma-
kinist hatasından kaynaklanan so-
nuçlar, Binali Yıldınm'ın hata hanesi-
ne yazılmayacak! Acaba bu doğru
mu? önceki günkü kazanın da ma-
kinist hatasından ya da sinyalizasyon
hatasından kaynaklanmış olabilece-
ği anlaşılıyor.
Bütün bunlar, Ulaştırma Bakanı'nı
sorumlu haline getirmez mi? Eğer bir
sistem iyi işlemiyorsa, insan hatası da-
hil yapılan hatalar insanların ölümüne
neden olacak kazalara yol açıyorsa,
kurumun en başındaki kişinin bunda
ciddi bir sorumluluğu var demektir.
AKP hükümeti işbaşına geldiğinden
bu yana demiryollannda partizanlık
yapıldığına, işin ehli olmayan insan-
ların sorumlu mevkilere getirildiğine
ilişkin birçok şikâyetin defalarca iş-
yeri sendikalarınca, çalışanlarınca di-
le getirildiğini en azından biz gaze-
teciler önümüze gelen açıklamalar-
dan biliyoruz.
Bu kazalarda Binali Yıldınm'ın so-
rumluluğu vardır. En üst düzey yetki-
li olarak insan kusurlan daonu ilgilen-
diriyor. Bu yazının sonunda aklıma
geldi, geldiğimizferibotlann alındığı dö-
nemde Binali Yıldınm, istanbul Deniz
Otobüsleri Genel Müdürü'ydü, belk/
de bu ıç düzen onun tercihiydi. Tesa-
düf işte...
NOT: Bugün akşam 20.00'de Ay-
valık'ta Çamlık Aile Çay Bahçesi'nde
Cumhuriyet okurianyla (CUMOK) söy-
leşeceğiz. Ayvalık'ta okurları bek-
liyorum.