Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
+CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2004 PAZAR
HABERLER
DimADABUGUN
_ALİ SİRMEN
Kopsan ve Dost Kent:
Istanbul
Sevgili,
Geçen perşembe akşamı, bir yandan leziz kebap-
lan tadarken, bir yandan da güzel Istanbul görüntü-
sünü keyfiyle izlediğimiz 'Hamdi'de idik.
Eminönü Beiediyesi, Hamdi'nin önündeki alanı oto-
t>(Js curağı olmaktarı çıkarmış, işportacılan temizlemiş,
ışıklandırmış, çok güzel bir meydan haline getirmiş, sa-
natçılann çalışmalanna, sergilerine açmış.
Dün yine oradan geçip, hızlı feribota giderken bak-
t*m, Yeni Cami'nin önü de işportacılardan temizlenmiş.
Kısacası Eminönü Meydanı uygar bir kent görünü-
m ü veriyor.
Eskiden Eminönü işportacılar kraliyeti idi.
Bıçkın, bitirim satıcılann, çeşitli makamlarda, müş-
teri toplama yöntemleri, vücut dillerini de daha bu kav-
ramın ayırdına vamnadığımız bir dönemde kullanarak
satış yapmalan, hiçbir şey almayacak bile olsan, salt
seyri keyif veren bir temaşa idi.
Hele hele tatil günlerinin Eminönü'sü, daha taşralı,
biraz dokunaklı, köyden indim şehire yurttaşlar ile,
hafta sonu izne çıkmış erierin doldurduğu bambaşka
bir âlemdi.
Daha temiz, daha çağdaş ve uygar bir semt adına,
bu gürültülü temaşadan vazgeçmek durumunda kal-
dık.
Eski Eminönü'nü arayacak da olsam, yenisini yeğ-
lerim.
• • •
Ama kent karmaşık bir doku, hele hele Istanbul...
Bir sorun çözülürken yenisini doğuruyor.
Işportacılık, istihdam yaratamayan ekonominin do-
ğurduğu bir kurum. "Eminönü 'nü temiz tutacağız" di-
ye, insanlann ekmeğiyle oynamak da çözüm değil.
öte yandan, ora seyyar satıcılannın lideri, ağzı laf ya-
pan, bıçkının bıçkını Ikbal Işık, haklı olarak "Kentin her
yanı seyyarsatıcı kaynıyor. Ama nedense Eminönü Be-
iediyesi bize savaş açıyor" diyor ve haklannı sonuna
kadar savunacaklannı söylüyor.
Doğrusu, yıllardır kronik hale gelmiş olan pahalılık-
tan beli bükülmüş vatandaş da, toplu olarak her şeyi
işportadan ucuza alabileceği bir yerden yoksun kal-
maktan pek hoşnut olmasa gerek.
Kent meydanlannın güzelliği ve temizliğine aldıra-
bilecek kadar tuzu kuru değil onlar.
Gel gör ki Sevgili, bu mantık da sorunu çözmüyor,
bu görüşe karşılık rahatlıkla şu söylenebilir
- Ne yani, ekonomi bozuk diye korsanlığa göz mu
yumulacak? Üstelik işportacılık yoluyla ne kadar ver-
gi kaybı oluyor!
Işportacılann eylemci Che Guevara'sı Işık, buna
karşılık, belediyenin kendilerine gösterdiği bir yerde sa-
tış yapmaya hazır oldukJannı, vergilendirilmelerini sağ-
layacak düzenlemeye de karşı çıkmayacaklannı söy-
lüyor.
Yani Işık,
- Biz korsanlık değil, işimiz elimizden alınmasın isi-
tiyoruz, diyor.
•••
Eminönü Meydanı'nın yeni halini seviyorum, ama Ik-
bal Işık'a da katılıyorum. Hem ben kentimin işporta-
cılannı da seviyorum.
Korsanlık konusuna gelince: Ben derim ki "Korsan-
lık konusunda ilk hamleyi bu konuda masum olan
yapsın!".
Bu konuda belediyelerimizin pek öncü olacak hali
yok. Tartışma konusu mahallin 2 kilometre ötesinde-
ki, tarihi surlar üzerine kaçak olarak yapılmış, Eminö-
nü Beiediyesi Dinlenme Tesisleri yık/lmadan, kimse-
nin kimseye korsan diyecek hali yok.
Yıllar önce Idealtepe'de artık yalı olmayan evimizin
yanındaki dereye, vatandaşın korsanlık yapıp kanali-
zasyonunu bağlaması üzerine, Küçükyalı Belediye-
si'ne bavurduğumda, aynen şu yanrtı almıştım:
- Onu oraya biz bağladık. ^ ^
Istanbul'da belediyeye bağlı lETTnin 1227 otobü-
sünün plakasız dolaştığı düşünülürse, belediyelerimi-
zin korsan avına çıkma haklan olmadığı kolayca an-
laşılır.
Istanbul bir korsan kenttir, binası, belediye otobü-
sü, dinleme tesisi ve işportacısıyla. Büyük çoğunluk
bu olgunun dışına çıkmaz, çıkamaz da...
Ama aynı Istanbul dünyanın en dost kentlerinden bi-
ri ya da birincisidir.
Güzin Dino Cumhuriyet'in Kitap ekinde Elif Su Al-
kan'a anlatıyor:
- Abidin Emirgan Kahvesi'ni çok sever; yine bir gün
orada ayakkabı boyatıyor, boyacıyla bir yandan da
sohbet ediyor. Bitince parasını veriyor. Tam gidecek,
boyact "Dur bey gitme, ne güzel sohbet ediyorduk.
Izin ver de sana bir kahve ısmariayayım" diyor... Abi-
din eve geldi, neredeyse ağlayacak.
Işte sana dostlann dostu Istanbul, Sevgili.
Dilersen Sevgili, bu sohbeti Istanbul âşığı Fransız şa-
ir dostum Daniel Collagrossi'nin "Istanbul Aramız-
da Kalsın" kitabından Cila şiiri ile bitirelim:
"Tavuğunun üstüne çıkmış horozgibi,
Gözü tünekte, sıradaki için,
Tüylerinden yakalayacağı,
Istanbul boyacısı, müşteri pabucu fırçalayan,
Gözatarakgeçen her ayakkabıya önden arkadan...
Kapkara sandığının dört biryanından."
Gözünü sevdiğimin korsan ve dost kenti Istanbul!..
Kamusal alan tartısması
Ülkücülerden
çirkin afiş
ANKARA (ANKA)-
Ülkü Ocaklan Genel
Merkezi de kamusal alan
tartışmalanna kanldı. Ül-
kü Ocaklan Genel Baş-
kanı Alişan Saülmış im-
zası taşıyan afişlerde,
başta hükümet olmak
üzere YÖK Başkanı Er-
doğanTeziç'e eleştiriler
yöneltiliyor.
Birçok cadde ve soka-
ğa asılan afişlerde, Tür-
kiye'nin dış müdahaleler
sonucu "ırriffi vedmi kim-
Bgjni" koruyamaz hale
geldigi öne sürüldü. *Ta-
pu sicil belgesi Müslü-
man-Türk'ün eiindebu-
tanan Türkhe'devarhğı-
mıa anlamlandıran de-
ğerieri yaşama ve yaşat-
ma. adeta azmbkbirzih-
niyetin tahakkümünegö-
re belirlenmeye çalışıl-
maktadır" denilen afiş-
lerde, "Müslüman-
Türkler"in inançlannı
yaşama noktasında sı-
kıntı çektiği öne sürüldü.
Afişlerde kamusal
alan kavramı "ucubefik"
olarak değerlendirilir-
ken, kamusal alan kav-
ramı içinde "inançh in-
san avı" başlatıldığı ıd-
dia edildi. Afişlerde iri
puntolarla, AlpastanTür-
keş'in bir dönem söyle-
diği "Ne mozaviği ulan!"
sözlerini çağnştırır bi-
çimde "Ne kamusal ala-
nı ulan, ADah her yerde
varî" tümcesi yer aldı.
îçişleri Bakanlığı, öldürülen Necip Hablemitoğlu'nun ailesine 40 milyar lira tazminat ödeyecek
Devletkusurlubulundu
Dr. Necip Habtemitoğlu.
AKP adımı
Libya'yla
üiş/dler
yeniden
• Türkiye ile Libya
arasında Ankara'da
yapılacak 19. Dönem
Karma Ekonomik
Komisyonu Toplantısı
4-6 Ağustos 2004
tarihlerinde
gerçekleştirilecek.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-REFAHYOL
hükümetinin
yıkılmasında etken olan
Libya lideri Muammer
Kaddafi'nin "çadır
konuşmasTyla bozulan
Türkiye-Libya ilişkileri,
AKP hükümetiyle
yeniden canlaruyor.
Türkiye ile Libya
arasında, 19. Dönem
Karma Ekonomik
Komisyonu (KEK)
Toplantısı 4-6 Ağustos
2004 tarihleri arasında
Ankara'da yapılacak.
Toplanhda Türk tarafinı
Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen. Libya tarafinı
ise Çalışma ve Altyapı
Sorunlan Bakanı
Muhammed Matuk
Muhammed temsil
edecek. Toplantı Bakan
Tüzmen'in geçen
haziran ayında Libya'ya
yaptığı ziyaret sırasında,
gerçekleştirilen
görüşmelerde
kararlaştınlmıştı. Iki
ülke arasında ekonomik
ve ticari ilişkilerin
geliştirilmesinin
amaçlandığı toplantıda,
fuar, enerji, sulama,
turizm, müteahhitlik gibi
alanlarda işbirliği
konulannın göriişülmesi
bekleniyor. Aynca,
Serbest Ticaret
Anlaşması
görüşmelerinin
başlatılması, bazı petrol
ürünlerinin Türkiye'ye
doğrudan ithali, Türk-
Libya İş Konseyi'nin
kurulması gibi konuların
da ele ahnması
hedefleniyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- îçiş-
leri Bakanlığı, 18 Aralık 2002 'de evinin
önünde uğradığı silahlı saldın sonucu ya-
şamını yitiren Dr. Necip Hablemitoğ-
lu'nun ailesine toplam 40 milyar lira
tazminat ödemeye mahkûm oldu. Anka-
ra 5. Idare Mahkemesi, devlenn yurttaş-
lann can ve mal güvenliğinin korunma-
sında sorumluğu olduğuna ışaret etti.
Dr. Necip Hablemitoğlu'nun babası
Adem Hablemitoğlu, kardeşleri Emel
Küçükdoğan ile Efser Koçakoğlu, avu-
kat Emin Başkale aracılığıyla "Necip
Hablemitoğlu'nun ülkesi için yüriittüğü
çanşmalar nedeniyle bazı kimselerin he-
defi haline gelmesine karşın devletin U-
güi birim ve organlannca korunmadıgı"
gerekçesıyle Ankara 5. Idare Mahke-
• Necip Hablemitoğlu'nun ailesinin açtığı dava sonucu mahkeme,
devletin yurttaşlann can ve mal güvenliğinin korunmasından
sorumlu olduğuna işaret ederek, Hablemitoğlu'nun ailesine 40
milyar lira tazminat ödenmesine karar verdi.
mesi'nde îçişleri Bakanlığı aleyhine ma-
nevi tazminat davası açtılar.
'Devlet sorumlu'
Davayı sonuçlandıran Ankara 5. Ida-
resi Mahkemesi, devletin yurttaşlann
can ve mal güvenliğinin korunmasın-
dan sorumlu olduğunu belirterek şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"ldarenin sorumluluğunun yalmzca
hizmet kusuru'flkeleriylesınırlı tutul-
madığu 'kusursuz sorumluluk, objektif
sorumlulukvekolektiflik anlayışına da-
yalı sosyal risk' ilkelerinegöredeidare-
nin sorumlu tutulacağı yeıieşikyargı ka-
rarlan ile kabul görmüştür. Da\~a dosya-
sındaki bilgi ve belgelerdenAnkara Üni-
veratesi Inkılap Tarihi Enstitüsü'nde öğ-
retim görevtia olarakçahşan. Türki\e'de
yasadısj faaliyette bulunan kişi ve ku-
runüar hakkmda araşürmalar yapan ve
bu konularda topluma bilgi veren, dev-
letin bnüği ve bütünlüğü için çahşmalar
vürüten, bu çahşmalar nedenrvie tehdit-
İer aldığuu çıküğı teie\izyon kanallann-
dasö\1eym,bö>ieceterörörgütierininhe-
defı haline gelen Dr. Necip Hablemitoğ-
lu'nun evinin garajında öldürülmeshie
ilgüi olaym, iş ve çahşmalanyla ilgili ol-
madığı ya da kişiscl bir husumetten kav-
naklandıgı yolunda herhangi bir bilgi ve
bdgenin bulunmaması karştanda,herşey-
den önce kusursuz ve objektif sorumhı-
luk gereği bu kayip nedeniyle babası ve
kardeşierinin duyduğu üzüntünün hafıf-
letihnesi için idarenin tazminat ödemesi
gerektigi sonucuna ulaşıbnıştııf
Mahkeme, bu gerekçelere dayanarak
îçişleri Bakanlığı'nı mahkemeye baş-
vuru tarihinden itibaren hesaplanacak
yasal faiziyle birlikte, Adem Hablemi-
toğlu'na 20, Emel ve Efser Hablemi-
toğlu'na 10'armilyar lira manevi tazmi-
nat ödemeye mahkûm etti.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN 5. Munzur Festivali
YAŞ bir üst rütbeye yükselecek personelin durumunu görüşecek
Silalıb Kuvvetler'de terfi heyecanı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Yüksek Askeri Şûra (YAŞ), 2-5
Ağustos'ta, Türk Silahlı Kuvvetle-
ri (TSK) personelinin terfi ve emek-
lilik durumlanyla gündemdeki di-
ğer konulan değerlendirmek üze-
re Başbakan Recep Tayjip Erdo-
ğan'ın başkanlığında toplanacak.
YAŞ'ın ağustos ayı olağan top-
lantısı, Genelkurmay Başkanlığı
Karargâhı'ndaki Çakmak Salo-
nu'nda saat 09.55'te başlayacak.
Toplantıya, Başbakan Erdoğan'ın
yanı sıra Genelkurmay Başkanı Or-
general HilmiÖzkök. Milli Savun-
ma Bakanı VecdiGönül, Kara Kuv -
vetleri Komutanı Orgeneral Aytaç
Yahnan, Deniz Kuvvetleri Komu-
tanı Oramiral Özden Örnek, Hava
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral 1b-
rahim Fırtına. Jandarma Genel Ko-
mutanı Orgeneral Şener Eruygur,
1 'nci Ordu Komutanı Orgeneral
Yaşar Büyükamt, 2'nci Ordu Ko-
mutanı Orgeneral Feva Türkeri,
3'ncü Ordu Komutanı Orgeneral
Oktar Ataman, Ege Ordu Komu-
tanı Orgeneral Hurşit Tolon, Ge-
nelkurmay Ikinci Başkanı Orgene-
ral Üker Başbuğ. Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Kurmay Başkanı Or-
general Fethi Remzi Tuncel, Harp
Akademileri Komutanı Orgeneral
Faruk Cömert, NATO Güneydoğu
Avrupa Müşterek Komutanı Orge-
neral Orhan Yöney, MGK Genel
Sekreteri Orgeneraİ Şükrü Sarnşık
ile Donanma Komutanı Oramiral
Yener Karahanoğhı kahlacak.
Şûra üyeleri, 2 Ağustos Pazarte-
si öğle saatlerinde Başbakan Erdo-
ğan başkanlığında Anıtkabir'i de zi-
yaret edecek. YAŞ toplanhsında,
bir üst rütbeye yükselecek general
ve amirallerle general ve amiralli-
ğe yükselecek albaylann durumu
görüşülecek.
Toplantıda, rütbelerinde bekle-
me süreleri bir yıl uzahJacaklar ve
uzatılanlar ile kadrosuzluk nede-
niyle emekliye aynlacaklann du-
rumlan da ele alınacak. Şûrada,
TSK'yi ilgüendiren öbür konular da
görüşülecek. Bu kapsamda, çeşit-
li nedenlerle TSK ile ilişikleri ke-
silecek personelin durumunun da ele
almması bekleniyor.
AHAsker'in
memleket
hasreti bitti
TUNCELİ (Cumhuriyet) - 5. Munzur Kültür ve Doğa
Festivali kapsamında sahneye çıkan halk müziği
sanatçısı AM Asker 26 yıl aradan sonra ilk kez
memleketinde konser verdi. Bu yıl 5'incisi
düzenlenen Munzur festivali için çevre kentlerden
binlerce kişi Tunceli'ye akın etti. Avrupa
Parlamentosu Milletvekilı Feleknaz Uca, DEHAP
Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, EMEP Genel
Başkanı Levent Tüzel, Diyarbakır Büyükşehir
Belediye Başkanı Osman Baydemir "in de katıldığı
kortej yürüyüşüyle başlayan festivalin ana teması,
"Munzur baraja degiL banşa akacak" olarak
belirlendı. Festivalin en coşkulu anlanndan biri
önceki gece düzenlenen Ali Asker konseriydi. 26 yıl
önce Almanya'ya giden ve siyasi yasaklı olduğu için
Türkiye'ye geri dönemeyen Ali Asker Ceylan,
döndükten sonra ilk kez memleketinde konser verdi.
Hozatlı olan Ali Asker'i yaklaşık 20 bin kişi izledi.
Konserde eski ve yeni çok sayıda parçasını
seslendiren Ali
Asker şöyle
konuştu: "Biz
tarihinher
döneminde,
yüreğimizi ve
büincimizj banşla
donatük. Banş
sözcükleriyle
geleceğe banş
aşıladık. Ben
dhorumki
bundan sonra da
beynimizle
düşündüklerimizi
kalemlerle ak
kâğıtlara dökerek
gelecek kuşaklara
doğru taşıyahm.
Bizim amacumz halkmuzın dilini kümırünü yaşatmak
ve her zaman banş içm hav kırmak." Festivalin ikinci
günü ise Leman Sam sahneye çıktı. Binlerce kişinin
izlediği konserde Sam, "Tunceli beni büyüledL Sizleri
Munzur suyu coşkusuyla setamhyorum" dedi.
Konserlerin yanı sıra tiyatro gösterileri, paneller ve
sergilerin de düzenlendiği festival için kentte bulunan
Temel HakJar ve Özgürlükler Derneği, Demokratik
Haklar Platformu üyeleri ile Partizan Dergisi'nin
çalışanlan dün Cumhuriyet Caddesi'nde izinsiz
yürüyüş yaptılar. "Köyüne geri dön, toprağına sahip
çık", "Munzur onurdur, onuruna sahip çık", "Katiller
bulunsun, hesap sonılsun" yazılı dövizler taşıyan
grup, slogan atarak yürüdü. Grup adına açıklama
yapan Hakan Küçûkbingöl, bölgede yapılan barajlar,
siyanürle altın arama, yozlaştırma politikalan
ve köye dönüş politikalannın amacının kenti
insansızlaştırarak yok etmek olduğunu ıddia etti.
26 yıl önce Almanya'ya giden
ve siyasi yasakh olduğu için
Türkiye'ye geri dönemeyen AB
Asker Ceylan, döndükten
sonra ilk kez memleketinde
konser verdi. Ali Asker'i
yaklaşık 20 bin kişi izledi
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Ernest Hemingway, romanlarını
yazmaya başlamadan önce gaze-
tecilik yapmıştı. lyi bir savaş muha-
biriydi. Muhabir olarak dünyayı do-
laşmıştı. Kurtuluş Savaşı'nın başa-
nya ulaştığı günlerde işgal Istanbu-
lu'nda ve Lozan görüşmelerinde bu-
lunmuş, buralardan The Toronto Da-
ily Star gazetesine günlük yorumlar
geçmişti. Hemingvvay'in gazetecili-
ği şöyle tanımlanırdı: "E. Heming-
way 'de haberi söke söke çıkartan bir
'harp muhabiri'n/n bütün meziyetle-
ri vardı. İlk gençlik yıllanndaki yaşan-
tısına ve sınıriı bir eğitim görmesi-
ne rağmen, politik ve ekonomik so-
runlan hayret verici bir şekilde kav-
rardı. Aynca izlediği olaym en can
alıcı noktasını kavrama bakımından
da özel bir üstünlüğe sahipti. O yıl-
larda (1922) Benito Mussolini'n/n
sahte bir milliyetçi olduğunu, Avru-
pa'nın doğudaki egemenliğinin so-
nunun hızla yaklaştığını anlayan en-
der kişilerden biriydi... Bu yolda de-
vam etseydi, Ernest Hemingway,
hiç şüphesiz çağının en büyük ga-
Hemingway, Gazetecilik ve Istanbul
zetecilerinden olurdu."
Hemingway çağının en büyük ga-
zetecilerinden biri olmadı ama ünlü
bir romancı oldu. Onu rornancılığa
iten etkenlerden birisi iseyazıişlerin-
deki insanlarla anlaşamamasıydı.
Belki de bu anlaşmazlık onun ro-
mancılık konusunda daha kararlı ol-
masını sağlamıştır. lyi de olmuştur.
Kendisi de gazeteciliğini değerlen-
dirirken şunları söylemişti: "Gaze-
teciliğe gelince: Gazetecilik her gün
olup bitenleri yazmak demektir ve
delikanlılık çağında alıştığım birmes-
lektir. Doğru haber vermek şartıyla
övünülecek bir şeydir. Bu kitap bi-
tinceye kadar, bu mesleğe de dön-
mekyok," Bir daha da gazeteciliğe
dönmedi.
Ernest Hemingvvay'in işgal Istan-
bulu'nu anlatan kitabı 196O'lı yılların
sonunda Türkiye'de yayımlanmıştı.
Evdeki tozlu raflan kanştınrken bu ki-
taba rastladım. Tabii merakla neler
yazdığını izlemeye giriştim. Lozan'da
İsmet Inönü ile karşılaşması, ikisinin
de kötü Fransızcalan nedeniyle yap-
mayı düşündüğü söyleşiyi becere-
memesi, 1922'lerin Istanbulu'nu bir
film şeridi gibi anlatıyor. Bu büyük
edebiyatçı ve yetenekli gazetecinin
o yıllann Istanbulu'na ilişkin gözlem-
leri ilginç. Bazı satırlan buraya akta-
racağım. Izlenimlerindeki canlılık ve
doğallık, günümüz gazetecilerine de
örnek olacak özellikler taşıyor.
30 Eylül 1922 tarihli Toronto Daily
Star'da "Eski Istanbul" başlıklı ma-
kalesinde şunlan anlatıyor: "Sabah
uyanıp da Haliç üzerine çökmüş sis-
ten incecik ve temiz başlarını uza-
tan minareleri görüp birRus opera-
sındaki aryayı hatırlatan müezzinin,
dokunaklı sesiyle müminleri yalva-
nrcasına duaya çağırdığını duydu-
ğunuzda Doğu'nun sihrine eriyorsu-
nuz... Istanbul'da kaç kişinin yaşa-
dığını doğru dürüst kimse bilmiyor.
Şimdiye kadar sayım mayım yapıl-
mamış. Tahminlere göre bir buçuk
milyon insan yaşıyormuş. Parçala-
nan Çar ordusunun her tühü ünifor-
masını giymiş 40.000 Rus mülteci-
siyle, sivil olarak şehre sızan ve ba-
nş konferansı (Lozan) ne sonuç ve-
rirse versin, şehrin Mustafa Kemal-
cilere geçmesini sağlamakla görev-
li bir o kadar da milliyetçi bu sayıya
dahil değil. Bunlar, son tahminler-
den sonra şehre sızanlar."
"Yağmuryağmadığı zaman Istan-
bul 'da o kadar çok toz oluyor ki, Pe-
ra 'ya (Beyoğlu) paralel tepelerin üze-
rindeki sokaklardan geçen köpekle-
rin ayaklanndan havaya sanki bir toz
bulutu yükseliyor. Insanlar da ayak
bileklerine kadar toza batıyorlar ve
rüzgâr esti mi, arada tam ve yoğun
bir bulut oluşuyor. Yağmur yağınca
da her tarafçamur içinde. Kaldınm-
lar öylesine dar ki herkes sokakta yü-
rüyor; (Demek ki bu açıdan durum-
da bir değişiklik yok) sokaklar da
dereden farksız. Geliş gidiş kuralı
diye bir şey yok. Motorlu araçlar,
atlı arabalar, tramvaylar, sırtlannda
ağıryükleri taşıyan hamallarhep bir-
likte gidip geliyorlar. Sadece iki ana
cadde var, geri kalanlann hepsi ara
sokak. Ana caddeler de ara sokak-
lardan daha ahım şahım değil."
"...Bütün gece boyunca köfteci-
lerle haşlama patates satanlar kal-
dırımları kaplıyor, kömür yaktıkları
ocaklannda, sabahlara kadar müş-
teri bekleyen faytonculara yiyecek
hazırlıyorlar, Her tühü çılgınlığa, ku-
mara, dansa, gece kulüplerine pay-
dos demek için kararlı Mustafa Ke-
mal şehre girinceye kadar, Istanbul
bir çeşit ölüm dansına dalmış."
Ernest Hemingvvay daha sonra da
Mudanya'ya gidiyor, Izmir'e gidiyor.
Bir ünlü romancının kaleminden o
günlerin Türkıyesi'ni okumak çok et-
kileyici...