Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2004 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Yarın 2 Temmuz
Yaşamak başka, o yaşantılan yazmak başka!.. Za-
man geçer, etkiler azalır, unutma başlar. Oyle miy-
di, yoksa başka türiü müydü? Kuşkular, geçmiş bir
film, bir roman gıbi anımsanır. Bir masal gibi gelir.
insan belleği silip atar istemediklerini! Bir kez ya-
şadın, geçti gitti. Şimdi önünde yeni günler, yeni
yıllar!
Ama hiçbir zaman unutulmayacak anlar da var.
Sıvas'ta yaşanan 2 Temmuz 1993 olayı da öyle...
Otuz yedi insan Sıvas halkının gözü önünde yakıl-
mış, yok edilmiş! Bile bile göz göre göre! Kim yak-
mış onları? Birkaç kişi mi? Anlaişalar, şöyleseler o
kadar etkili olmaz. Ama resimler var, filmler var, bir
de insan belleği var...
Burhankaünel o kehennemi yaşamtşolanlardan.
Ankara'da dostlarla Sıvas'a geliş, Sıvas'ta bir sa-
nat bayramına katılış, sonrayerden mi bitmiş, gök-
erden mi inmış bir çılgın kalabalığın saldınsı, bir ote-
le sığınmış ınsanların ölüme itilişi... Herkes biliyor
ki, otele kapatılan bu insanlar geriliklerin kurbanı
olacak!.. Kurtanlmaiarı gerek, kurtaracak güçler de
yok değil! Resimlerde görüyoruz; askerleri, polis-
leri hatta komutanları...
Niye kimse bir şey yapmaz? Niye valihğin üç beş
adım ötesindekı olaya kımse kanşmaz? Telefonlar-
la durumu öğrenen devlet yetkilileri nıye eli kolu bağ-
lı kalır? Niye Başbakan, uçağına atlayıp gelmez?
Bu bir kaza değil, bu bir rastlantı değil, bu bir ci-
nayet değil, çok daha başka, çok daha korkunç!.
Biraydın kıyımı, Cumhuriyetin Sıvas'ta yıkılışı...
Değerii yazar Buıtıan Günel'in yeni çıkan "Ateş
ve Kuğu" (Alkım Yayınları) adlı romanını okuyorum.
On bir yıl önceki isyanım, on bir yıl önceki öfkem
canlanıyor... Ben, gitmedim, görmedim. Ama o an-
lanyaşadım. Bir kez değil, yıllardıryaşıyorum. Bur-
han Günel'in dediği gibi:
"Aradan bunca zaman geçtı mi gerçekten? San-
mıyorum. On yıl değil, on gün bile geçmemiş. 01-
duğum yerdeyim ve sürekli kavnjluyorum. Artık bil-
diğim tekgerçeklikbu. Yanık kokuyorum. Gövde-
min yaşadıklan da yetmemiş ki durmaksızın yeni-
den yanıyorum. Gövdemin yaşadıklan da yüre-
ğim ve bilincimdeki izlergibi hâlâ capcanlı. Demek
oluyor ki hiç zaman geçmemiş üzerimden, oldu-
ğum yerde donup kalmışım."
istediğıniz kadar üstünü örtün! Istediğiniz kadar
başınızı başka yöne çevirin! Istediğiniz kadar ters
yorumlarla kendinizi kandınn! O günlerin sorumlu-
lan gibi: "Birotelyanmış, ama halka bir şey olma-
mış" deyin. "Solculann işi" deyin. Halkın tepkisi
deyin. Ne derseniz deyin, ne yaparsanız yapın, ta-
rihin tokadından kaçamazsınız. Kimlerdi o günle-
rin "büyü/c"leri? Hepsi belleklerde, kitaplarda, ga-
zete sayfalannda, şiirlerde...
Burhan Günel "Ateş ve Kuğu "da gelecekteki yıl-
lann insanlanna bir belge roman sunmuş... O 2
Temmuz gününün, ateşe, alevlere kurban giden şa-
irlerin, yazarların, gencecik semahçı kızlann öykü-
sünü. Hepsi birer kuğudur, bir eşsiz güzelliktir. Ama
canavarlar, kıyarlar güzelliklere kolayca... Acıma-
dan, duygusuzca. Burhan Günel romanında yaşat-
mış herşeyi. Kutlanm, herkesin okumasını isterim...
Anımsadıkça yüzümüz kızaracak. Hiçbir zaman
silinmeyecek bu leke... Otuz yedi kişinin gözler
önünde diri diri yakılması, hem de "Cumhuriyet bur-
da kuruldu, burda yıkılacak" bağnşmalan arasın-
da...
I pe s
jn Ödeme
%iojndirim
Kaıt ıle bir setet
%5 Indıtım
3x78.000
7 gece 8 gün
3x105.000
Otel Club NİNA
Dernze Sıfır 120 oda, Klımah, Klımasız oda,
Kahvaltı AKşam Yemegı Açık BGfe Ammasyon
Yurme Havuîu Çocuk Pa*ı Dısco Mınıbar
• Er«cen Rezefvasyona 3upra Indınrr
• Baıayı pttlenne urutulmayacak supnzief
• Grup tndsnmlen
ReZ Tei .0266 416 43 32- 416 «3 33 • 416 36 73 Fax: C266 416 36 07
Istarıbu. Irtibal T«l . 0215 44Ç 23 74 - 449 3: 75 Fax 0216 İİ9 37 95
TC
KAKTAL 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2003 627
Mahkememızın yukanda esas numarası belirtilen
davasında davacı ISKl Genel Müdürlüğü vekilı Av
Eyüp Ocak tarafından davalı Yusuf Demirhan aleyhine
841 800 000.-TL kaçak su bedetı alacağının ıhtamame
tarihı olan 14.1 1998 tanhınden ıtıbaren ışletılecek ya-
sal faızıyle bırlikte tahsılı ıçin alacak davası açılmış
olup. davalr Yusuf Demırhan'ın teblıgata yarar adresı
tespıt edılerek davetıye teblığ edılemediğınden, ilanın
gazetede yayınlandığı tarihten 1 gün sonra tebliğ ya-
pılmış sayılacağından davalı Yusuf Demırhan'ın teb-
İiğten itıbaren 10 gün içınde davaya karsı cevaplannı
bildınnesı tayın edılen 27.10.2004 günü saat 11.30'da-
kı oturumda hazır bulunması veya kendinı btr vekılle
temsıl ettırmesı. duruşmada hazır bulunmadığı veya
kendinı bir vekılle temsıl ettirmediği takdırde
HUMK'nun 213 ve 377. mad. uyannca yargılamanm
yokluğunda yapılarak karar venleceği davetiye yenne
geçmek üzere ılanen tebliğ olunur.
Basın: 30267
Kent Yaşamı ve Hayvanseverlik...
Günümüzde, toplumun çoğunluğu olgulan asla sorgulamadığmdan, "moda"
ya da "basmakalıp" slogan ve tavırlara yönelme eğilimindedir. Ön
kabullerle doldurulan ortamlarda, yozlaşmalar, sorunlar ve çözümsüzlüklerle
artmaktadır. Konumuzla ilgili olan, "Hayvan sevmeyen insan sevmez"
biçimindeki iddialı düşünce de bu kapsamda irdelenebilir. Belki "popüler",
ama tamamen yüzeysel bir savdır bu.
Dr. Sami EREN
Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı nereyeyapacaksın?
Cahit Kükbi
Y
aklaşık 20-25 yıl kadar ön-
ce Ankara'da Tunus Cad-
desi'nde bulunan müstakil
bir binanın önünden arka-
daşlarımızla geçerken he-
men her zaman durur; biraz da ürpertiy-
le, evin tel örgüyle kapatılmış balkonuna
bakardık. Kuşkusuz oîdukça tuhaf ve ina-
nılmazdı, ama bazen balkonda bir leopa-
nn (ya da çıtanın?) dolaştığım göriirdük!
Bu ilginç evin ve yırtıcı hayvarun o zaman-
lardaki, yeraltı dünyasının ünlü bir üye-
sine ait olduğu söylenirdi...
Başkentin tam merkezindeki bu sıra dı-
şı görüntüyü, "hayvanseverük" kavramı
söz konusu olduğunda ara sıra anımsanm.
Çünkü hayvanseverlik bağlamında, top-
lumda bazı ön kabuller, abartılar, çifte
standartlar, hatta tutarsızlıklar oluşmuş-
tur. Bir kere, özellikle büyük kentlerimiz-
de hayvan sevgisi neredeyse tümüyle ke-
di ve köpek sevgisine indirgenmiş du-
rumdadır.
Öyle ki örneğin serçelerden, kumru-
lardan, kuzulardan hiç söz edilmezken
"etobur" hayvanlarla ilgili ollarak sürek-
li yapay gündemler yaratılmaktadır.
Koyunlar, tavuklar, tavşanlar, ördekler,
bıldırcınlar kesilir, vurulur, avlanır ve ye-
nir; ama kargalara, kartallara, kedigille-
re, köpeklere ilgi ve sevgi (gösterişi) yay-
gındır. Kısacası; bu sonuncular ve benzer-
leri, diğer hayvanlara olduğu gibi, insa-
noğluna karşı da her zaman saldırgan ve
"doğal" ya da "firsatııu bulduklannda"
düşman olmalanna karşın, hayvansever-
lerin (!) gözdeleri de çoğunlukla bu yır-
tıcı rürler, diğer bir deyişle doğanın tiran-
landır...
Sokaklarda oluşturduklan çok ciddi po-
tansiyel tehlikelere (kuduz hastalığı, pa-
raziter hastalıklar, ısınk enfeksiyonlan, te-
tanoz) ve özellikle gecelen yaptıklan da-
yanılmaz gürültülere karşın sokakköpek-
lerinin de kentlerimizde artık neredeyse
bir tür dokunulmazlıklan olmuştur.
Ülkemizde -diğer virüs aşılan gibi- ku-
duz aşısı da (yani dünyada yaygın olarak
kullanılan ve insan hücre kültürlerinden
rekombinant DNA teknolojisi ile hazırla-
nan kuduz aşısı) üretilememekte, yılda
onbinlerce doz aşı dışalımla sağlanmak-
tadır.
Oysa, kuduz aşısınrn maliyeti ile karşı-
laştınldığında, sokak köpeklerini doğal
yaşam alanlan olmayan kentlerde bann-
dırmamak, toplum sağlığının korunması
adına hem daha ucuz, hem daha kolay ve
etkili bir yöntemdir. Ama ne yazık ki, ço-
gu belediyemiz "sözdehayvanseverier"in
tepkisi nedeniyle, insanlanmızın fizik-
sel/psişik sağhklannı sürekli çekince al-
tında bırakmakta, sorunun çözümünde
yeterince radikal olamamaktadırlar.
Uygar hiçbir ülke, sokaklarında bi-
rey/toplum sağlığı ile hijyenik bir çevre
için sürekli olumsuzluk etmenleri olan ve
ne yapacaklan kestirilemeyen başıboş
hayvanlann engelsizce dolaşıp üremele-
rine izin vermez. Günümüzde, toplumun
çoğunluğu olgulan asla sorgulamadığın-
dan, "moda" ya da "basmakahp" slogan
ve tavırlara yönelme eğilimindedir.
Ön kabullerle doldurulan ortamlarda,
yozlaşmalar, sorunlar ve çözümsüzlük-
lerle artmaktadır. Konumuzla ilgili olan,
"Hayvan sevmeyen insan sevmez" biçi-
mindeki iddialı düşünce de bu kapsamda
irdelenebilir. Belkı "popüler", ama tama-
men yüzeysel bir savdır bu.
Çünkü, ne hayvanseverlik insanlık sev-
gisinin önkoşulu ya da ön aşamasıdır ne
de örneğin, köpek besleyenlerin diğer in-
sanlara karşı daha duyarlı ve sevecen bi-
reyler olduklanna dair bilimsel bir daya-
nak lcanıt vardır.
Üstelik, pittbulL doberman gibi doğuş-
tan öldürme eğilimine sahip kötücül kö-
peklere (kı bu cinslerin beslenmesı, üre-
tilmesi ya da ithal edilmesi mutlaka ya-
saklanmahdır!) hayranlık duymanın ne-
denleri ve gizleı\ kanımca insan türünün
saldırganlık, yırtıcılık genlerinde araştı-
nlmalıdır. Öte yandan, küresel gıda sek-
törü ile beslenme modalitelenmizin önem-
li bir kısmı et ve et ürünlerinden oluşur-
ken, avcılıkbır "spor" kategorisinde de-
ğerlendirilip yasallaştınlır hatta yücelti-
lirken, "hayvanseverHk"in içeriği, boyu-
tu ve "insanseverük"le bağınrısı her za-
man tartışmaya açık olacaktır.
AdolfHitler'in, Alp Dağlan'nda bulu-
nan ve "Kartal Yuvası'
7
olarak da adlan-
dınlan meşhur malikânesinin balkonun-
daköpeğiyle şakalaştığını, onu se\ip ok-
şadığûıı gösteren belgesel bir fılm görmüş-
tüm.
Yaklaşık 50 milyon insan ölümünün ve
yaşamın bir dönem tüm dünyada karaba-
sana dönüşmesinin baş sorumlusu olan ki-
şinin hayvanseverliğinde bir eksiklik ol-
madığını, en azından o belgeseli izlerken
düşünmek olanaklıdır.
Kısa süre önce ise Irak'ta tutuklulara ya-
pılan sistematik işkenceler kapsamında.
"işkenceci insan" ile bir "işkence aracı"
olarak kullanılan kurt köpeğinm birlikte-
liğıni ve dostluğunu (!) da dehşet içinde
izledik. îşte, belirli türlere odaklanmış se-
çici/ayınmcı bir hayvanse\erliği, insancıl-
lığın ölçütü olarak sunma çabalan karşı-
sında; bazen gözümün önüne tarihin fark-
lı zaman dilimlerindeki bu görüntüler ge-
lir ve insanoğlunun çelişkisini, yarattığı
vahşeti ve kat edeceği uzun yolu düşünü-
rüm..
Kamuda Çalışanlarda Farklı Ücret
Özellikle son dönemlerde ülkemizde bazı meslek
gruplan kendilerinin üstlenmiş olduklan misyonlann
zorluğundan, sorumluluklanmn ağırlığından bahisle
daha fazla ücret verilmesini ısrarla talep etmektedirler.
Halbuki ücretlere bakıldığında bu meslek gruplarının
ülkemiz koşullanna göre hiç de azımsanmayacak ölçüde
diğer memurlardan farklı ücret aldıklan görülür.
Ersen ÖLMEZEmekli Yüksek Ziraat Mühendisi
Ü
lkemizde kamu çalı-
şanlannın hangi ölçüt-
lere göre az veya çok
maaş aldığı, bu ölçütlerin ne de-
rece nesnel ve kamuoyu tara-
fından kabul edilebilir olduğu
senelerden beri tartışma konu-
sudur.
Ücret rejiminde yaşanan bu
adaletsizlÜc ve karmaşanın ça-
lışanlar arasında büyük huzur-
suzluklara yol açhğı, iş verim-
liliğini önemli ölçüde düşürdü-
ğü bir gerçektir.
Ülke olarak bireyler arasın-
da çalışma barışı, sevgi, saygı
gibi erdemli duygulan pekiş-
tirmek, geliştirmek istiyorsak
maaş ve ücretlerde çok adil ve
duyarlı olmamız gerekir.
Değişik hükümetler döne-
minde, hele son dönemde ken-
dini sosyal demokratik, de-
mokratik sol diye tanımlayan
57. hükümet, çağdaş sosyal
devlet kavramını diline per-
senk edip görev tazminatı al-
tında ayncalıklı kadrolar, un-
vanlar oluşturarak sorunun bo-
yutunu daha ileriye taşımıştır.
Bu durum emeklilikte devam
etmiş, emekli memurlar ara-
sında uçurum 6-8 kata kadar
çıkmıştır. Halbuki çalışma ba-
nşına önem veren uluslar yap-
tığım araştırmaya göre, bu far-
kın 2 ve 3 katı üzerine çıkma-
masına özen göstermektedir-
ler.
Zira ülkemizde uygulanan
serbest piyasa ekonomisi (ne-
oliberalizm) kendi dinanizmi,
işleyişi ile gelir dağılımındaki
açılunı kamçılamakta, ekono-
mik bakımdan güçlü olan güç-
süzün elinden olanaklannı al-
makta, onu yoksullaştırmak-
tadır.
Bu duruma baştaki siyasi er-
kin birtakım düzenleme ve ön-
leyici tedbirlerle müdahale et-
mesı kaçınılmazdır.
Bizde düne kadar brrakalım
hükümetlerin piyasaya müda-
halesini elındeki bütçeyi da-
ğınrken bile sosyal devlet ilke-
sinden uzak, vahşi kapitalizm
yaklaşunı ile bazısına bol kep-
çe ücret ödemekte, bazılanna
ise bir çay kaşığını fazla gör-
mekte... Sonra da toplum ola-
rak başta siyasiler olmak üze-
re hepimiz gelir dağılımında-
ki adaletsizlikten dert yanmak-
tayız.
Özellikle son dönemlerde
ülkemizde bazı meslek grup-
lan kendilerinin üstlenmiş ol-
duklan misyonlann zorluğun-
dan, sorumluluklanmn ağırlı-
ğından bahisle daha fazla üc-
ret verilmesini ısrarla talep et-
mektedirler. Halbuki ücretle-
re bakıldığında bu meslek grup-
lannın ülkemiz koşullanna gö-
re hiç de azımsanmayacak öl-
çüde diğer memurlardan fark-
lı ücret aldıklan görülür.
Yaklaşık 1 yıl önce Hazine'-
den büyük mıktarda maaş alan
üst düzey bir bürokratın söy-
leminde, ülke olarak toplum-
sal bütünleşmeyi, uzlaşmayı
sağlayalım diye ülke insanla-
nrun kaynaşmasını talep ve te-
menni ettiğini yazılı medyada
okumuştum.
Ülkemizde aynı temennile-
ri siyasiler de zaman zaman
dile getirmektedirler. Bu kişi-
lere sormak gerekir. Nüfusu-
nun yüzde 11.7'si işsiz olan
asgari ücretin net üç yüz mil-
yon olduğu, bunu bulanın da
kendini mutlu azınlık hissetti-
ği bir ülkede toplumsal bütün-
leşmeyi nasıl sağlayacağız.
Doğaldır ki insanlann ruh
hali böyle bir uzlaşma sağlan-
masını imkânsız kılar. Çok
uzun zamandan beri araştınyor
soruyorum; acaba demokrasi
ile idare edilen ülkelerde bir
milletvekili maaşınm asgari
ücretin 20 kaö olduğu başka bir
ülke var mıdır?
Yine ülkemizde çarpık ücret
sisteminden bir tanesi de aynı
eğitimi alıp aralannda ehliyet
ve liyakat farkı olmamasına
rağmen örneğin içlerinden bi-
ri bir siyasinin kardeşi, yakını
ise iyi bir orunda görevlendi-
rilmekte, bilahare ölünceye ka-
dar sürgit gerek çahşırken ge-
rekse emekli olduktan sonra
diğerinden 2 kattan fazla ma-
aş almaya devam etmektedir.
Zaman zaman toplum ola-
rak banka hortumculanndan
dert yanmaktayız. Bugün de\ -
let memurlan arasında da hiç
hakkı obnadan fazla maaş ala-
rak Hazine'yi hortumlayanlar
da\ar.
Kısaca özetlemek gerekirse
herkes gücü oranında ülkeyi
hortumlamaya devam etmek-
tedir.
Çözüm ne olabilir?
Senelerden beri kangren ol-
muş, içinden çıkıbnaz bir du-
ruma gelen ücretler konusun-
da ivedilikle personel rejimi
yasa tasansı hazırlayıp Mecli-
s'e sunmak gerekir.
Tasanda bütün toplum kat-
manlannm hemfikir olduğu,
benimsediği kriterleri iyıce
saptayıp maaşlan ona göre be-
lirlemeli.
Hem meslekler arası hem de
meslek içi ücret farklılıklannı
en aza indirerek çalışanlan
mutlu etmeliyiz.
Son olarak şu hususu da açık-
lamakta yarar görüyorum. Tüm
ücretdüzenlemelerini yaparken
ülkemizin içinde bulunduğu
koşullan, bütçenin gelir-gider
dengesini, işsiz sayısını, asga-
ri ücreti göz önünde rutmalı-
yız.
Uluslarda bireysel kurtuluş
yoktur, toplumsal kurtuluş var-
dır. Hep bana, hep bana deme-
meliyiz.
PENCERE
Eniştem Beni
Neden Öptü?..
NATO'nun kaç üyesi var?..
Az buz değil..
NATO'nun içinde halkı Müslüman olan tek ülke
Türkiye...
Eski Avrupa Konseyi'nde halkı Müslüman olan
tek ülke Türkiye...
Yeni Avrupa Biriiği'nde halkı Müslüman olan tek
aday ülke Türkiye...
Müslüman dünyasında laik Cumhuriyet olan tek
ülke Türkiye...
Müslüman coğrafyasında demokratik rejime sa-
hip tek ülke Türkiye...
Şimdi bu Türkiye'nin başına çorap örmek için oyun
üstüne oyun oynamak yolunda dostlar ve düş-
manlar sanki söz birliği etmişler...
•
Yunanlılar Ege'de rahat durmuyoriar..
Rumlar Kıbns'ta aman aman..
Ermeniler sözde soykınm davası pesinde..
Şeriatçılar Türkiye'nin Müslüman dünyasında
tekliğini sağlayan laik Cumhuriyete düşman..
Amenka, başka işi yokmuş gibi, Anadolu'da
'llımlı Islam Devleti' kurmaya kalkışıyor..
Batı'nın çoğu partamentosunda "Ermeni soykı-
rımı iddiası" onaylanıyor..
Kuzey Irak'ta yuvalanan PKK terör örgütü Tür-
kiye'yi bölmek için sılahlı eylemi sürdürmeye ça-
balıyor...
•
NATO Istanbul'datoplandı..
Neoldu?..
"Allahsız Komünizm"e karşı 'Soğuk Savaş'ta
kurulan NATO, "Allah'lı Müslüman terörü"ne kar-
şı bir örgüte dönüştü...
NATO artık coğrafya değiştirdi, Avrupa'dan As-
ya'yaatladı..
Müslüman Ortadoğu'da karar kıldı..
Bunca ilgıyı, gürültüyü, örgütü üstüne çekecek
nesı var bu Örtadoğu'nun Allah aşkına?..
Suyu var..
Petrolü var..
Daha nesi olsun?..
NATO'nun Asya'da ne işi var, demeyin..
Daha ne işi olsun!..
•
Doğrusunu isterseniz ben ABD'nin patronajın-
daki NATO'nun Ortadoğu'da terörle savaş örgü-
tüne dönüşmesine sevindim...
Neden sevindim?..
Türkiye NATO üyesi değil mi?..
Evet..
Eh, bundan sonra demek ki PKK ile NATO sa-
vaşacak..
Kongra-Gel ile NATO vuruşacak...
Gelsin Fransız, gelsin Alman, gelsin Italyan, gel-
sin Ingiliz, gelsin öteki üyeler...
Türkiye'deki terörie savaşsınlar!..
•
En başta Amerika!..
Yani Bush!..
Peki, Bush terör örgütü olduğunu 'bizzaV söy-
lediği PKK ile Kuzey Irak'ta neden savaşmıyor?..
Yoksa bu ABD, NATO üyesi değil mi?..
Yirmiyi aşkın NATO ülkesini terörle savaşın, se-
ferberiiğine katan koskoca Amerika "terör örgütü
PKK" ile Kuzey Irak'ta neden al takke ver külah?..
Bush bir de kalkmış, Çankaya'da Cumhurbaş-
kanı Sezer'i öpüyor...
Bayram değil, seyran değil...
Eniştem beni neden öpüyor?..
+ *)*
Hikmet CETINKAYA
Fethullah Cülen'in
40 yıllık serüveni
HIKMETÇETINKAYA "KimbuFetfıulbh?..
Hikmet Çetinkoya,
adamı kendi dilinden
deşifre ediyor,
kimliğini sergiliyor...
Boşkasının anlaiımı
değil.. '
İlhan Selçuk
Günizi Yayıncılık
Tel: 0 212 512 11 72
10 yıl tatil yapın
10 ayda ödeyin!
Nasıl mı? 'Tatil Aboneliği
+
" sistemiyle.
Bu sistemle 5 veya 10 yıllık tatilinizi bugünden
güvence attına alacaksınız. Üsteliktatil yapacağınız
yeri*, dönemi ve süreyi siz belirleyeceksiniz. Ve
bir kez abone olduktan sonra her yıl sadece
bavulunuzu toplayıp tatile gideceksiniz!
*: Zincinmıze katılan tesısler aşağıdadır Bu tesısler hakkında aynntılı bılgi ıçin
www.yapic.com.tr adresını ziyaret ediniz. Aynca tüm sorulannızı yapic@Yapic.com.tı'ye
yazabılırsınız
+
: Yapacağınız tatil abonelik sözteşmesı, Tüketıcıyi Koruma Yasası ve 2003 Haaran ayında
çıkanlan Devre Tatil Yönetmelığı'ne uygundur.
Yücelen Otel - Gökova, Muğla
Gökova nın kalDınde den ztn tanhın ve asğann tam otasıroa
ku^jlmuş olan
v
ücelen Oîel ahşap mır'an ve dekorasvonuvla samır^ı
ve huzulu bir atmosfere sahıp Efes. Kaunos Fetnıye, Datça ve
Boaoım gıbı tunstık rrerkez'enn tam ortasında ver alan tesıs plajı
havuzu bariarı doğa ve su sporlan olaraklan saunası ve A la Carte
restoranı ıle her zevke cevap venvor
Tropic Hotel - Side, Antatya
Denıze "srfır" anok ade'ye 30Om Antalva havaimamna 70km1* mertezı
konumu savesırıde guzel olduğu kadarrahatbir tâtri geçırmemze olanak
sağlayar Troptc Hotel, konforiu odalan savesrde sıze evineın rahatiığını
yaşatacak Tesıs ÎUTI SU spodanm vapabtteceğınız plac jatcuzzılı havuzu
ve eşsız resîorapıvla Denzersız brtatn .adedıvcr
Ekonomik Tanıtım Turian
(RyatJara Ulaşım DahMr)
Yücelen Hotel
Gökova (6 Gün Y.R)
28Ağustos-04 Eylül
KJşiBaşı 525.000.000 TL
ÖngenCountry
Kazdağı(5GünYP)
11-17 Temmuz
KşiBaşı 350.000.000 71
Tropic Hotel
Side(7GünY.P)
10-18 Temmuz
KJŞI Başı 440.000.000 TL
YAPIM-C I
www.yapic.com.tr yapic@yapic.com.tr t
Türk Ocağı Cad Basın Sarayi No 1 Kat 4 Gazetecıler Cemryetj ustuj Cağaioğfu -Istanbul |
Tel: (0212) 520 21 91-92 / (0212) 522 49 26 $
Faks:(0212)520 50 23 I
Öngen Country Hotel - Kazdağı, Çanakkate
Dağ havastnın dınçlığınt we mrtolojının buyüsOnu mısafırienne country
îarzi eşsız bir îesıs e yaşatmayı amaçlayai, ekc-tatılın Tûrk'vede'kı
oncusu Ongen Countrv Hotel de tatil ve dınlenrrenın her alte-natıf
va
r
Şcmınelı vıilalaı kiımalı sûıtle' havu2ü gen ş toplantı safonu
kendi çıftttğiyle destekjedığı mutfağ doğal >L"JVUŞ parkuru
kûtüphanesı. Assos Truva gıbı bir çok tar hı merkeze ve Turkve nın
en temız denızine yakınlığı bu tesısı 4 mevsırı unuîufmayacak tatıl'er
geçueceğımz bir y^r halıne getırıvor