19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 2004 CUMA 2 OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kim Hain? BU ne gözüdönmüşlük ki, olupbitenlerden ders al- naksızın sonuna kadar uğraşarak cumhuriyetin bü- tün kamu varlıklarını elden çıkarma peşindedir. Hem de en verimlilerını, en kârlılarını, en ışe yara- yanlarını. TÜPRAŞ'ın üçte ikısini blok halinde satma telâşı- nın bir anlamı var mı? Ankara 10. Idare Mahkemesi'nce verilen yürütme- yi durdurma kararı Bölge Idare Mahkemesi'nce kal- dınlır kaldınlmaz Maîiye Bakanı'nın, "Iptal davasının sorivcunu beklemeden devir işlemini tamamlanz" demesi nedendir? Dedı de, ne oldu? 10. Idare Mahkemesi iptal kararını veriverdi. Çün- kü, yapılan ışlemde hukuka aykırı o kadar çok yön var- dı kı, iptal kararı hiç gecikmedi. Şimdi, özelleştırme Idaresi Başkanlığı karar yazıl- dıktan sonra yine Danıştay'da temyiz edecek, hu- kukçular yıne aylarca çalışacak ve en kötüsü, TÜP- RAŞ gıbı koca bir kuruluşta iş görenler yine diken üs- tünde oturacak. Şevkle çalışmak, işletmeleri geliştir- mek, ekonomiye daha çok katkı sağlamak varken. OTÜPRAŞ kı, Türkiye'dekı bütün sanayi kuruluş- larının bırincisi ve tüm Avrupa'nın 7. büyük rafi- neri şırketı olarak, dünyadakı 500 dev şirket arasın- da yer crtıyor. Ülkedeki toplam 32 milyon tonluk rafi- neri kapasitesinin 27.6 milyon tonu TÜPRAŞ'a ait. Si- lahlı Kuvvefoer'm 800 bin tonluk akaryakıt gereksini- mi TÜPRAŞ'ca karşılanıyor. 153 bın tonluk kapasite- siyle Türl^lye'nin tek lastik hammaddesi üreten Kör- fez Petrokimya tesısi de TÜPRAŞ'ın. Yılda 24 milyon ton petrol ürünü satışı, 328 milyon dolar net kâr. Türk devletinin hazinesine 8.5 milyar dolar karşılı- ğt vergi ve fon ödemesi. Yanı, tek başına, Türkiye'de- ki yıllık vergi ve fon gelırinın yüzde 20'si. Böyle bir kuruluşun yüzde 66'sını 1.3 milyar dola- ra satmak ne demektir? Türk Telekom'un 1990'larda satılmak istenen bö- lümü, en iyımser hesapla, etse etse 15 milyar do- lar ederdi. Satılsaydı, kısa zamanda geri kalanı dasa- tılır ve kuruluş yabancıların eline geçer, bütün kârı dı- şa gıderdı. Satılmadı da ne oldu? Yalnız 1996-2000 arasında 22 milyar dolar gelır elde etti; 11 milyar doları Hazı- ne'ye devrettı. 4 milyar dolarlık yatırım yaptı. 2003 yılındakı net kârı 2 milyar doların üstünde. En önemlisı, kuruluş hâlâ kamunun malı. Ulusal kalkınmaya gönül verenler daha da lyileştirip büyüt- sünler, kamuya daha fazla gelir sağlasın. Ama, medyadaki sütun ve mikrofon sahiplerıne sorarsanız, öyle değıl. Onlar, bu çeşit kuruluşla- rı alkışlamak, teşvik etmek, daha da gelişerek bu ül- kenın kalkınmasına ve refahına daha fazla katkıda bulunmalarını ıstemek yerine, hâlâ talandan, yağma- dan yana mürekkep ve nefes tüketmektedirler. Krıtık ulusal varlıklan koruyup gelıştirmek ısteyen- lerı "vatan hainliği"y\e suçlayarak. Utanmadan, sıkıl- madan. MANİSALI FETHİYE'DE DÜNYADAKI DEĞİŞMELER VE TÜRKİYE'YE YANSIMALARI Prof. Dr. EROL MANİSALI 5 Hazıran 2004 Cumartesı Saat 20.30 Fethiye Otelcılık ve Tunzm Meslek Lısesı Konferans Salonu Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesi İSTANBUL CUMHURİYET OKURLARI 2OO4 Yaz Buluşması... Konusmacı sn. İlhan SELÇUK Konuklarımız gazetemlz yazarları "SEN CELMEZSEN BİR EKSİĞİZ" Tarıh : 11 Hazıran 2004 Saat : 20.00 Yer : Istanbul Şehır Restoran Sahılyolu No: 40/1 Cankurtaran/ISTANBUL İstanbul Tel: 0 532 302 99 22 - 0 542 652 15 OO - 0 532 550 89 37 Trakya Tel: 0 532 568 78 98 - 0 282 260 11 66 NOT: Bu ay geleneksel kahvattımızın yerine yemek yapıyoruz. Lütfen rezervasyon yaptınnız. DAVETİYE SATIŞ NOKTALARI: Cumhuriyet Kitap Kulübü - Taksim Bağdat Caddesi No: 251/3 Göztepe CUMOK'LAR "BUSH'A DA NATO'YA DA HAYIR" DİYOR Kars 'Stratejik Kurban' mı? Cumhuriyeti yürekten özümsemiş. aydınlanmacı, uygar ve kimlikli bir kent olan Kars bu uygulamalar >r üzünden toparlanıp hak ettiği yere gelemiyor. Bu dış politikayı kendisine yönelik bir "izolasyon" olarak görüyor. Son yıllardaki, yerel yönetimin bireysel çabalan bir yana. tüm bileşenler. (parametreler) Kars'ın hızla kan kaybettiğini ortaya koyuyor. Sezaİ YAZICI Kent Konsevı Gen. Sek. Y ıl 2002. Mart ayının son haf- tası... YerBaşbakanlıkbinası. Ekonomık bunalımın piyasa- lan kasıp ka\ıırduğu günler. Hüsamettin Bey'in Sayın Ece- vit'e olan "bağlıhğı'' sürüyor "Hükümet etmede" yapay da olsa bir ıştahın varlığı he- nüz tükenmemiş... Büyüyen toplumsal ve ekonomık sorun- lan karşısında olanaklan küçülmüş; kişi ba- şına düşen ulusal gelın yer yer açlık sınırı- nın altına düşmüş. ama henüz tüm fırsatla- rı kaçırmamış olduğuna inanılan birhavza- nuı (Erzurum - Kars - Ardahan - Iğdır) sı- kıntılarını dıle getırmek üzere Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın huzurun- dayız. Aramızda bölge mılletvekilleri. be- ledıye başkanlan. oda, borsa başkanlan ve işadamlan var. Toplantı öncesi, temsilci arkadaşlarla bir araya geliyor, yörenin ortak bırkaç temel so- rununu saptıyor. önenlen fazla çeşitlendir- meden sunmaya karar \ enyoruz. Bölgenın "nefeslenmesT ve tıcan bir hareketlılığın baş- laması içın büyük ölçüde kamuoyunun ya- kından bildığı "sınır kapüan"yla öne çıkan "Kars odakh" öneriler üzennde uzlaşıyo- ruz. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, heyetı dinlemeye başlamadan. "sürprizbir açıkJama" yaparak bızleri "şaşırtıyor"(!) ve Çıldır - Aktaş Kapısf nın (Türkıye - Gür- cıstan sının) "nisan ayında açüacağını" müj- deliyordu! Hıç kuşkusuz heyecanlandık... Ancak çok değil. bir ay sonra bu sözün ye- rine getırilmediğı görülüyor: soğuk sa\ t aş kıy- gını (mağduru) Karslılar bir kez daha "efen- di biryalanla" atlatılıvordu. Bir nisan değıl. üç rusan geçtı aradan... Çıl- dır - Aktaş Kapısı "nda henüz bir gelişme yok. Salt, Çıldır - Aktaş Kapısı "nda mı? 23 Temmuz 1993 'te, Türkiye. ıvedı veril- miş bir kararla Ermenistan sınmnı kapattı. Ardından da yeni arayışlara gınp bir başka yolun "keşfini" sağladı. Bu keşif: Kars - Tiflis Demiryolu projesiydi. Sovyetler Bir- liği'nin parçalanması ve ardından kurulan bağımsız devletlerin rüzgânnı arkasına alıp, dünyanın en büyük enerji rezerv lerinin bu- lunduğu Kafkasya - Orta Asya ve Türk cum- huriyetleriyle buluşmak istiyordu Türkiye. Bu yol, Ermenistan Kapısf nın alternatıfı ola- rak görülmeye başlandı. Tarihi "Ipek Yo- lu"nun canlandırılacağı; AB ile yapılan Gümrük Birliği Antlaşması'nın tanm ürün- lerini kapsamaması yüzünden pazar bul- makta güçlük çekileceği varsayılan GAP ürünlerinin rahatlıkla Karadenız v e Hazar havzasına sevkinin sağlanması öngörülü- yordu bu projeyle. Ayrıca. Kars ve hinter- îandı, Güney Kafkasya da Tiflis - Bakû mer- kezı ekseninde geliştirilecek ticaretle daha mutlu ve daha zengın olacaktı. Bunun ıçin 92.5 km'si Türkiye tarafında olmak üzere 125 km'lik yenı "kesintisiz" bir demiryolu bağlantısı kurulması tasarlanmıştı. Proje- nın Türkiye tarafı içın 400 milyon. Gürcıs- tan tarafı ıçınse 200 milyon ABD Dolan'na gereksınım duyulduğu açıklandı. Projeye ilişkin Türkiye - Gürcistan arasında Anka- ra'da imzalanan "mutabakatzaptT 29 Tem- muz 1993 tarıhıni taşıyordu. Aradan geçen 11 yıl boyunca hiç gündemden düşmedı. Karslılar. bu proje temelinde yıllarca. kay- nak "bulundu/Tıulunacak" ya da bütçeye şu kadar ödenek "kondu/konulacak" sözleny- le oyalandınldı. Ermenistan sınınnın açılmasını isteyen- lere karşı yakın tanhe kadar Kars - Tiflis De- miryolu projesi alternatıf göstenlerek sa\ıı- nulmaya çalışılmıştı. Son yıllarda "kaynak sağlanamadığı" ve ortaya kararlı bir siyası istenç konulamadığı için projenin gerçek- leşme şansı giderek zayıfladı. Bağlanan umutlar tükendı. Alınan yol "bir arpa bo- yıTndan da az. Mılyarlarca doların "*hor- rumlanmasına" seyırcı kalıp, böylesı önem- li bir proje için yılda bütçeye koyacaklan 36 milyon ABD Dolan'nı esırgeyenleri Allah affetsın. Ama Karslılar affetmeyecek gibı gö- rünüyor! Zira. bu ülke, "yedi düvele" karşı verdı- ğı bağımsızlık savaşının hemen ardından 1925 - ten, 1940'akadaruzanan 15 yılda her yıl ortalama 200 km. yenı demiryolu yapı- mı gerçekleştirmiş; dahası. Sıvas - Erzu- rum hattında günde 800 m. demir döşeye- bilme hızı yakalanmıştı. 70 yıl öncesının hız ve olanaklarıyla en geç 6 ayda yapıJabile- cek demıryolunun, aradan 130 ay geçmesi- ne karşın değil bitirilmış olması, henüz baş- lanamayışı ne acı değil mi? 29-30 Nisan 2004 günlen Kafkas Üniver- sitesinde düzenlenen "Türk Dış Poütikasr konulu sempozyumun 3. oturumunda "Tür- kiye'nin Kafkasya Politikası ve Ermenistan Sorunu" tartışıhyordu. Oturum başkanı EmekJi Büyükelçi Gündüz Aktan, Ermeni soykınmı iddialanna ilişkin savımızı sahip- lenme ve ona bir arka plan kazandırma adı- na çok önemli saptamalar yaptı. Ermenis- tan sınır kapısının kapalı oluşu yüzünden "*Kars halkının büviik bir maddi kayba uğ- radığuınT altını çızdı. ,\rdından da: "Kars'ı dünyanın en önemli stratejik merkezlerine ulaşma yeri olarak gördüğünü" belirtti. Sa- yın .Aktan sözlenni bıtırmek üzereyken Ro- ber Koçar\ r an"a karşı gelişen muhalefet ha- reketını izlemek üzere Ermenistan'a giden DHA"nın muhabın şu soruyu yöneltiyor- du: "Hem Türkiye - Gürcistan (Sarp Kapı- sı), hem de Türkiye - Iran (Gürbulak Kapı- sı) üzerinden gjren Türk nıallan Ermenis- tan'da \itrinJeri süslüyor... Kapah olan sade- ce Kars Doğu Kapı. (Ermenistan sınır kapı- sı.) Yoksa bu politikayla cezalandırnıak is- tenen Kars mı?'" Muhabirın sorusu. ashn- da Kars'ta herkesın >oireğını acıtan bir ol- gunun anlatımıydı. Ve sorudançok bırsap- tamaydı. Yanıta geçmeden önce küçük bir paran- tez açmak istiyorum. Azerbaycanın .Anka- ra Büyükelçısi MehnıetNevruzoğlu AKyev, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönehneni Erruğrul Özkök'ün 7 Nisan 2004 günkü köşesinde yer alan "mesajmda" dıyor ki: *(_) 300 bin Ermeni, Em an şehrinde, îstanbul'da çalışan 30 bin Ermeni vatandaşının kazan- dıgı paralaria geçûıhor, haftada iki kere Eri- van - İstanbul arası uçak uçuyor. otobüsler çahşnor, \izeler\erilhor, hava koridorlan açık, ticaret de\-am edivor. (Gürcistan, İran üze- rinden)..." İlk kez konunun tarafı yüksek bir makam bu denli nesnel ve çarpıcı bir de- ğerlendırme yapıyor. Böyle bir "ambar- go"(!) olamayacağını sö\iüyor. Bu son de- rece önemlıdır. Bu saptama şöyle de oku- nabılır: "Ermenilereheryeraçıİmış,hertür olanak sunulnıuş, kapaüİan sait Kars'ın Er- menistan'a olan smır kapısı." Başka ne söy- lesin ki Sayın Alıyev Şımdı parantezı ka- patıp, Gündüz Aktan'ın \erdıği ılginç ya- nıta dönelim. Sayın Bihükelçi dıyor kı: "(...) De\ let poiitikalan, ülkeJerle de\ letlerin ara- sındaki Uişkilere göre kurulur. Bir ilin ceza- landınlması söz konusu olamaz" \e ekli- yor: "Eğer orta yerde Kars'uı uğradığı bir zarar \ arsa bunun belirlenmesi ve devletçe karşılanması gerekir." Kars halkı zaten bunu ıstiyor: "Doğu Ka- pı nıutlaka açümal]"; ama eğer 'ulusal çıkar- İanmız' devletın kapıyı açmamasını gerek- tınyor ve Ermenistan'a "ambargo'yu zo- runlu görüyorsa buçelışkılı uygulama o za- man yeniden değerlendirılmelı. "Herkes 'eşıt \e hakkanıyet ölçülenne uygun" özve- ride buiunmalı. Sesinı yüksek çıkaran bir bölge' bundan ayn tutulacak bir işlemle ödüllendirilmemelL \'e Kars'uı gördüğü za- rarın gerçekçi bir biçimde giderilmesûıin yollan aranmahdır." Cumhuriyeti yürekten özümsemiş. aydın- lanmacı. uygar ve kimlikli bir kent olan Kars bu uygulamalar yüzünden toparlanıp hak ettiği yere gelemiyor. Bu dış politikayı kendisine yönelik bir "izolasyon" olarak görüyor. Son yıllardaki. yerel yönetimin bi- reysel çabalan bir yana, tüm bileşenler, (pa- rametreler) Kars'ın hızla kan kaybettiğini ortaya koyuyor. Şehnn adı. en çok göçün ol- duğu iller arasında anılıyor. DPT'nin yeni yayımladığı, "İUerin \e Bölgelerin Sosyo- EkonomikGelişmişlik Su-alamasr'nda, yıl- lar önce önünde olduğu pek çok şehrin bu- günkü sıralamada "arkasına" düşmüş. Kars'tan aynlarak il olan Iğdır ve Ardahan bilegörece "yükselenifler" sıfatıyla Kars'ın önüne geçmiş. Sınır kapılannın açık oldu- ğu her yer önemli ticarı hareketlilik yaşıyor. Kars yerinde saymıyor gen gıdiyor. Soruyoruz, yoksa Kars "stratejik kur- ban" mı seçildi? Çağdaş Eğitimi Hafife Almak... Prof. Dr. Doğail SOR&LÇ İTC Emekli Öğretim Cyesi Kıbns konusunda bu- karşın- seçim kazanma- gün gelınen nokta, 1974 yılından beri kendini olaylann akışınabırakan bir "cahilin vnrdumduy- mazlığı'" dönemi ardın- dan. "bir bUmezin cesa- reti" aşamasıdır. Son aşa- mada önce çeşitli suçlar- dan sanıklann gerekli -se- çim kurallan ve adabına lan gerçekleşmiş. bu ara- da henüz hiçbir yetki ve makamı bulunmayan par- ti başkanı. çağdaş kural- larla yönetildiği bilinen emperyalist ülkelerde başbakan sıfatıyla ağırla- nıp pohpohlanarak ken- disinden bazı sözler alın- mış ve bu kişi makamı- KOCAELİ ÜNİ\TRSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Ünıversıtemıze bağlı bırımlere 2547 sayılı ^'ükseköğretLm Kanunu \e bu kanuna dayalı olarak çıkartılan yönetme- lık hükümlerıne göre öğretım elemanı ahnacaktır. Baş\uru süresı ilanın yayın tanhınden itibaren 15 gün olup. posta ile yapılan baş\"urular geçersizdir. Adaylardan ıstenılen belgeler. a) Aİıabılımdallannı belırten dılekçelen ile 2 adet tbtoğraf. öğrenım belgelennin fotokopısi. nüfus cüzdan sureti ve özgeçmışlennı. b) Profesör ve doçent kadrolan devamlı statüde olup. baş\-uranlar bilımsel çalışma ve yayınlannı profesörler 6 ta- kım. doçentler 4 takım olarak, c) Yardımcı doçent kadrosuna baş\iıranlar. baş\ıırduklan anabilım dalı ve baş\Tirduklan >abancı dilini behrtılen di- lekçelennı Ivar ıse merkezı yabancı dil başan belgesi veya KPDS ("0 puan) - ÜDS (65 puan) sonuç belgesi eklene- cek) doktora dıploması ile bırlikte bilımsel çalışma \e yayınlannı 4 takım olarak sunacaklar. d) Öğretım \ardımcısı kadrosuna baş\iıran ada>iardan KPDS \e ÜDS'den 50 ve daha fazla puan almış olanlar ya- bancı dıl sınavından muaf tutulacaklardır. e) Ilan edılen kadro derecesınde olanlar müracaat edebılecekler ve bulunduldan kazanılmış hak aylığı derece ve ka- demelenni belirten belgelerıni \ermeleri gerekmektedir. 0 Tüm karolara ılgılı makamlardan izin alındıktan sonra atama yapılacaktır. Yurtdışından alınan diploma veya unvanlann ünıversitelerarası kurulca eşdeğerliliğinin yapıhnış olması gerekmek- tedir. * Kadro boşaldığında atama yapılacaktır. Ilsılılere du\"urulur. Birimi Tıp Fakültesı Tıp Fakültesı Hukuk Fakültesı Hukuk Fakültesı Hukuk Fakültesı Hukuk Fakültesı Yenıkû) \ n 0 Acısu MVO \sım Kocabr.ık \IY0 Gebze \\\0 Rektörlük Rektorlük Rektörlük .Aflabiflm Dah tç Hastalıklan lç Hastalıklan Medenı Lsul \e lcra Iflas Huk. Anavasa Hukuku De\ietler Lmumı Hukuku iş Huk \eSos>alGü\ Huk. Otomûti\ Lçak Elektriei \1akme Prog Mekatronık Kadro lnvaBi Prof.Dr. Ar Gor Doçent Yrd.Doç. Yrd.Doç. Yrd.Doç Yrd.Doç. ÖgrGör Öğr.Gör. ÖJrGör. Lzman Lzman Lzman Basın: 256? 1 Derece 1 4 3 5 •^ 6 6 5 Adedi 1 1 I 1* 1* I* !* 1 1 1 1 1 1 Açıklama Onkolop uzmanı olmak Hematolojj! \an dal eğıtımı içın. Elektromk. Elektnk Elektronık doktoralı olması Lçak Nfuhendısı \e\a ılgılı bölümde yüksek lısanslı Makine ı Metal Eğıtım lAlalzeme Mühendıslığı alanında \üksek lısanslı. Tasanm \e tmalat Mühendıslığı alanında _\ üksek lısanslı. lngılızce mütercım olarak gorevlendırmek üzere. Teknokent bınmınde göre\ lendınlmek üzere kimya mezunu Dış ılışkıler bırımınde göre\lendınlmek üzere na otururoturmaz. "Kıb- ns'ta çözümsüzlük çö- züm değüdir" gibi garip bir mantıkla, adanın ko- num ve uluslararası anlaş- malarına, Türkiye için stratejik önemine vs. ay- kın biçimde, hayali AB hedefi doğrultusunda, hiçbir arabulucu görevi bulunmayan BM Genel Sekreteri'ne anayasal ge- reklere karşın yeşil ışık yakarak, karşı tarafın ha- zırladığı 9 bin sayfalık anlaşmayı oku(ya)ma- dan, nahif ve müstehzi bir tavırla imzalamış; böylece Türkiye uzlaş- ma dışı dayatılan bir re- ferandum ile kendi ku- rup garantörlüğünü üst- lendiğı bir devletuı orta- dan kaldınlmasına onay \ermiştir. Öte yandan aynı kişi ve kadronun toplumda biriken reform gereksi- nimını kendi ilkel (karşı- de\Tİm) hırslan doğrul- tusunda kullanmak ama- cıyla, mevcut kadrolan. kuruluş ve yasal düzeni (sadece vüzde 25 oy al- dığı halde) tasfiyeye yö- nelmesi, hatta eşlerini özeUikle başka tslam de\- let adamlan eşleri karşı- sında adeta İslam kök- tencisı kıyafetıyle yanla- nnda gezdirmeleri "cahi- lin cesareti mi" sorusunu gündeme getirmekte ve bu cesaretin dayanağı üzerinde insanı derin de- rin düşündürmektedir. Bütün bunlara koşut (paralel) olarak halkımız, kendisine venlen borç- larla servetlenne servet katan emperyalistler kar- şısında, borçlunun üstün pazarlık gücü yerine ezik- liği psikozuna {"cahilin korkakfağı' 1 ) kapılmış bu- lunmaktadır. Kuşkusuz tüm gerçek- ler, Türk insanına, karşı- suıdakiler düzeyinde çağ- daş eğitim verümemiş ol- masının sonuçlandu-. Sa- yın Başbakan ve ekibi- nin temelde imam hatip külrürü kanşısında AB görevlisi Verheugen; ta- rih. sosyoloji ve politolo- ji mezunu, üst düzey sı- yasal bürokrasi deneyim ve birikimi olan bir kişi- dir. Aynı durum Girit'te de başımıza gelmiştir. Cumhuriyetin eğitim açı- ğı. Köy Enstitüleri'nin kapatılmasından başla- yarak çocuklarımızın meslek ihtıyacının çok üzerindeki sayılarda imam hatiplere yönlendi- rilmesi süresince katla- narak büyümüş ve Tür- kiye. hiçbir toplumsal so- rununu (eğitim, sağlık, ulaştırma vs.) çözemez hale gelmiştir (Bkz. TC Cumhurbaşkanlığı DDK İnceleme ve Denetleme Rap. No. 518 88. Nisan 1989). Aynı çerçevede 70 milyon nüfüslu Türkiye. Kıbrıs'taki 140 bin Türk'ü kalkındıramamış- tır. Bugünkü Kıbns, de\- rimler Türkhesi''nin iç \e dıştaki başanlannın ya- rattığı kendine güvenin son kaksidir. Onun kav - bedilmesiyle kendine gü- venin sarsılnıasv bu dunı- mu değerlendirecek dış güçlerin yeni talcplerini gündeme getirecek her ödün. milli birlik \ e daya- nısnıamızı eriterek Tür- kiye'nin dağılmasma ça- nak rutacaknr. Bu husus, emperyalıstlerin hedefi- ne çok uygun düşmekte- dir. Buna karşın Türki- ye dekı iktidann hedefi ne olmalıdır? Oysa. Türk ulusuna çeşitli yollardan benımsetilen AB hede- fi. üyeleri pişman ede- cek derecede uyum so- runlan >aratırken yaşam biçim ve standardı onla- rın çok gerisinde olan Türkiye "de yapacağı sar- sıntının ne gibı sonuçlar vereceği düşünüldü ve bu senaryonun Türkiye açısından çok yönlü ana- lizi yapıldı mı? Sanmı- yorum! Zıra Türkiye'de politi- kadan \azgeçtik. hiçbir proıenın sosyo-ekono- mik analizi yapılmamak- tadır. Bu durumda -sonuçla- n açısından- bu çapta bü- yük bir kuman oynama- ya kımin hakkı olabilir - hele geçıcı bir siyasi kad- ronun ve onun velayeti- ne sahıp görünen imam hatiplı bir Sayın Başba- kan "ın-? Bugün kesin olan şu- dur: TürkheAtatürk'ten sonra, çağdaş eğitimi ha- fife almanın bedelini çok ağır ödemekle karşı kar- şr>a buluıunaktadır ve bu bedeL kuşaklar boyu \ü- reğimizi yakacak niteük- tedir. Rusyanın, BM Güven- lik Konseyi'ndeki veto- su \e Kıbns Rumlannın referandumda Annan Planı'na "ha\ır' yanıtı nedenıyle Türkiye "ye gü- len şans. bu durumu ma- alesefdeğiştıremeyecek- tir. PENCERE posyalının Dosyasının Üstüne Oturması... Gazetelerin birinci sayfalarında kocaman pun- tolarla verilen haber: "Meclis Soruşturma Komısyonu, eski Başbakan Mesut Yılmaz'/ ve eski Bakan Güneş Taner'/' iha- leye fesat karıştırmak' suçundan Yüce Divan'a gönderdi." Peki. şimdi ne olacak?.. Konu Meclis'egelecek... Meclis Genel Kurulu dosyayı tartacak. duruma bakacak, karar verecek... Meclis, 20 gün içinde Soruşturma Komisyo- nu'nun raporunu görüşmek zorunda... Soruşturma Komisyonu Başkanı Mustafa De- mir, yaklaşık dört ay içinde belgelerı ınceledikle- rini, vicdanlarını dinlediklerini vurgulayarak diyor ki: "- Karanmız siyasi değildir." • Gazeteler Yılmaz'a ve Taner'e ilişkin haberlerle dolup taşıyor. Köşe yazarları da almışlar vermişler. olayı didık didiketmişler.. Etsinler.. Artık Mesut Yılmaz Başbakan değil, Güneş Ta- ner de Devlet Bakanı değil.. Dokunulmazlıkları yok.. Güçleri de yok.. Vur Allah vur.. Konuyu evirip çevirip istediğin gibi yazabilirsin, hem gazeteci değil misin?.. Hakkındır, görevindir. • Ancak 'yalaka' sıfatı artık nüfus kütüklerine ya- zılmış gazetelerin ve gazetecilerın yazmadıkları, ilişmediklen, dokunmadıkları bir "nazik" konu var... Nediro?.. AKP liderlerinin, hükümet üyelerinin, milletvekil- lerinin yolsuzluk dosyaları!.. Mesut Yılmaz ya da Güneş Taner, bugün iktidar- da olsalardı, bizim medya bu iki politikacının yol- suzluk dosyalannı ele alabilecek miydi?.. AKP'lilerin sırtlarına bınmiş suç iddiaları dosya- lannda mışıl mışıl uyuyorlar... Ya da uyutuluyoriar... Cumhuriyet'in dışında hiçbir gazete bu gibi ko- nuları haber yapmaya kalkışmaz... Niçın?.. Çünkü yalakadır!.. Ama bu yalakalık olayı'nın geçerli ve gerçekçi bir gerekçesi de vardır... Bizim medyanın yapısı 'mali', yanı 'parasal' açı- dan iktidarlara bağımlı bıroluşumun açmazını üst- lenmıştır; AKP hükümetı, Başbakan Erdoğan, Ma- liye Bakanı Unakıtan ve ötekilerle lyi geçinmek is- tanbul medyası için kaçınılmaz birzorunluluktur. • Geçen gün bir dostum: - lyi ki dedi, bu hükümetin üyeleri dosyalı!.. - Neden?.. - Islamı pazariamaktan kaçınmayan, Müslüman- lığı politikada kullanmak yolunda pervasız kişinin yolsuzluk dosyasını sırtında taşıması, hem kimli- ğinin gölgeli, hem amacının şaibelı, hem de din ko- nusundaki gösterişinin sahte olduğunu kanıtlamaz mı!.. Bugünkü durum nedir?.. Dosyalı iktidar, eski bakanların dosyalannı Yüce Divan'a gönderiyor... Dosyalının, dosyasının üstüne oturarak, eski dos- yaları kovuşturması, belki dünya parlamento tarihınde ilk kez yaşanan bir olaydır. RIHISIKILTIIYESA.NATVAIFI RIHIa; SAY4TGECESİ: 1 . Kohıın Ruhı Sl"nur Ses.nUen "Merhaba • Sa> jj.-niarid "Ruhi Si' Turkuleri" • Esis AFŞAR Ruhı Sl Dostlar Korosu | • ONLR AKIN Su • . GUISUBGOKALP I ,'fmı *e*t-~ 9Haziran2004 Çarşamba Saat 20.00 Kadıköy HalkEğtdm Merkeâ PIYANO OĞRETMENI PAMIR Başvuru içın: (0216) 336 54 64 ınırninırmınırıııırınırn ANKARA 18. ASLhT HLT^TK MAHKE-MESİ'NDEN Esas no: 2002 8"1 Karar No: 2004 466 Salih Nevzat Harmanbaşı tarafından Nüfiıs Müdür- lüâü aleyhine açılan ısım \e cinsiyet tashihi davasının yapılarak bitinlen açık yargılaması sonunda; Davanın kabulü ile, Ankara ilı. Altındağ ilçesi, Ai- tıntaş Mah. lcö^, 9 cılt. 324 H. 3 BSN'de"nüfusa ka- yıtlı İbrahım ve Şefika'dan, 10.09.1948'de olma. Salıh Ne\zat Harmanbaşı'nın nüfusta "Erkek"" olarak ka- yıtlı cinsıyetinın "Kadın" ve "Salih Ne\zat" olarak kayıtlı ısmının "Saliha Nisan" olarak değıştınlmesi- ne. bu şekılde nüfusa kayıt ve tesciline. karar %enlmiş olup, 3. kişilere ilanen teblıg olunur, Basın: 25305
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle