27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2004 ÇARŞAMBJ HABERLER Gelişim Hareketi'nden çağn: Genel başkan adayı, delegelerin özgür eğilimiyle belirlensin GLOBALPOLITIKÜLTÜK 6 DSP yeııiden ııımıt otmah'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP'li 3 il belediye başkanı ile 11 es- ld bakan ve miI3etvekilinin imzasıyla yapılan açıklarr*ada, "Ülkenin ve par- tinin geteceğine sahip çıkalım. DSP'yi ve Türkiye'yi geJeceğe taşıyalım" çağ- nsı yapıldı. "Demokratik Sol Parti'de Gefişim Hareketi'' adına yapılan açık- lamada, "delegdcrin özgürepaninegö- re bdirlenecek" bir genel başkan ada- yı çıkanlacağı d a bildınldi. DSP'nin 25 Temmuz'da yapılacak kunıltayı öncesinde kulisleryoğunlaş- tı. "Türkhe'nin Durumu,DSP'deGe- Bşim Hareketiîçm Çağn" başlığıyla dün yapıian açıkJamanın altına imza ko- yan eski bakan ve milJetvekilJerinin adlan şöyle: AB Arabacı, Suat Çağlayan, Cengiz Güleç, Tahir Köse, Zekeriya TemizeL, Hikmet Uluğbay-- Bayram Fırat Daya- nıkü, Hayati Korkmaz, Necdet Tekin, Erdoğan Toprak. Hikmet Sami Türk. CHP lideri Baykal: 'Parti içi tartışma bitmelV • 3 Temmuz'daki kurukayı 'aile içi bir tartışma olduğu için' kapalı yapacakJannı söyleyen Deniz Baykal. 'Kurultay parti içi tartışmaları sona erdirmeli' dedı. Muhalifler ise kurultayın iptali için seçim kuruluna başvurdu. ANKARA/tZMİR (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, parti içi tar- tışmanın, parti zemininde yapılması gerek- tiğini belırterek " 3 Temmuz'daki kurultay, tartışmalan sona erdirmeli. Kurultay kara- nnın yoksayüması nıümkün değÜ" diye ko- nuştu. Muhalifler ıse 3 Temmuz'daki ola- ğanüstü kurultayın yapılmaması istemiyle Çankaya Ilçe Seçim Kurulu'na başvurdu. Baykal, partiyi izleyen muhabirlerle ön- ceki gün Gazeteciler Cemıyeti'nde düzen- lenen kokteylde buluştu. Baykal. daha 28 Mart seçimleri öncesinde kurultaya yöne- lik hazırlıklaryapıldığını ancak kendileri- nin bununla meşgul olmadıklannı söyle- di. Seçimden sonra parti içi tüm platform- lan açnJdannı anlatan Baykal, şöyle konuş- tu: "3 Temmuz'daki kunıltayı, aile içi bir tartışma olduğu için kapalı yapacağız. Ai- le içi meselelerin dökülüp saçılması doğru değiL Parti içi tartışma, parti zemininde yapdmaiı. Kurultaypartiiçi (arnşmalanso- na erdirmeK. Kurultay karannınyoksayü- ması nıümkün değil. CHP olağanüstü ku- rultaylar partisi olnıaktan çıkmah.'' Muha- lifler ise parti yönetimınin usule uygun davTanmadığı gerekçesıyle Çankaya Ilçe Seçim Kurulu'na başvurarak olağanüstü ku- rultayın yapılmaması isteminde bulundu. Elestlrllerimiz gecerll' Genel merkez yönetimine başka bir açı- dan muhalefet yapan tzmir il yönetimi ise kurultayda sergileyeceği tavn henüz net- leşrirmemesine karşın eleştirilerini sür- dürüyor. Baykal'ın kamuoyuyla sorunu olan bir lider olduğunu vurgulayan CHP fzmır fl Başkanı Alaattin Yüksd, il baş- kanlan toplantıstnda yüksek sesle dile ge- tirdikleri eleştirilerin geçerli olduğunu be- lirtti. Partiyi en çok koruması ve sahip çıkması gereken lcurumun genel başkan- hk olduğunu Yüksel, "Genel başkanın görevipartisini büyütmektir. Eleştirilerde bulunanlan smıflandırmak, onlan kurul- tayda cezalandırmak değüdir" dedi. • DSP'nin 25 Temmuz'da yapılacak kunıltayı öncesinde kulısler yoğunlaştı. DSP'li 3 belediye başkanı ile 11 eski bakan ve milletvekilinin de aralannda bulunduğu Gelişim Hareketi tarafından yapılan açıklamada, partinin geleceğine sahip çıkma çağnsı yapıldı. Açıklamada partüıin Ecevit'in onursal başkanlığında ulusal çıkarlan sa\Tjnacak yeni siyasi kadrolarla kitlelerin umudu olabileceği belirtildi. Açıklamaya Eskişehir Belediye Baş- kanı Yılmaz Büyükerşen, Ordu Bele- diye Başkanı Seyit Torun ve Bartın Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya da ımza koydu. 'Slyaset umut vermlyor' Açıklamada, "Türkiye,yaşadığı uzun süreli ekonomikbunalimlaryüzünden içteözgüvenini, dışta saygınliğıruyitiri- yor. Ekonomik bağımlılık yüzünden ulusal çıkariannı savunamnor. Sryaset ise umut vermivor. Bireyler ve toplum siyasetten soğuyor. Bu koşullar alünda halkınuanzorzamanlarda umudu olan DSP'denyenivegüçlü beklentileri var" denildi. DSP'nin yeniden kitlelenn umudu durumuna gelmesi beklentisi- ne dikkat çekilirken de şu görüşlere yerverildi: "DSP'nin kumcusuveön- deri BüJent Ecevit'in aktif sivaseti bı- rakma karanndan sonra DSP'nin ku- ruluş ilkelerini geliştirerek toplumun gereksinimlerine yanıt verecek kadro- larm ortayaçıkması bekieniyor. Ecevit'in onursal başkanlığında. onun deneyim- lerinden de yararlanarak DSP'yi ve Türkhe'yi geleceğe taşıv acak kadrola- nn çözümleri bekleniyor. Türk halkı DSP'den ülke sorunlanna çözüm üre- terektoplumayön duygusunu yeniden kazandıracak vesiyaseti toplumun ak- tif katıiımına açık bir hak otarak dü- zenleyecek yeni birsiyasetanlayışı bek- liyor.DSP bu beklentilereyanıt verebil- diğizaman yeniden halkımızın umudu olacakbr. Bizlcr. bu inançla partimizüı geleceğine sahip çıkmak isrtyoruz." Celeceğe sahip çıkın' Açıklamada. "ulusal davalardan eko- nomik çıkar beklentileri ile vazgeçme- yen". "onurlu ve çağdaş yaşamın an- cak laik ve demokratik bir sosyal hu- kuk devleti içerisinde gerçekleşfirüece- ği bilincini taşryan". "inançlara saygı- lıolan, dini siyaserdışı gören vedine da- yalı siyaset vapılmasını hiçbir şekilde onaylamayan", u kültürel farkhnklan zenginlik olarak gören, bunlann ifade- sine olanak tanımayı geiişen demokra- sinin gereği kabul eden" demokratik solcular ülkenin ve partinin geleceği- ne sahip çıkmaya çağnldı. Bu çağnnın yeni siyasetin ilkeleri- ni, değerlerini ve tarzını benimsemiş bir sıyasal kadronun varlığına dayan- dığı vurgulanırken de şu görüşler ak- tanldı: u Yeni siyasetanlayışında parti- IDerarasuıdaki üişkiler,demokratik bir tüzükle sağlanacak vetüzükhükümle- ri ayncaüksız uv gulanacakur. Parti içe- risindeki tüm görev lere seçimle geline- cek, parti vükümlülüklerini yerine ge- tiren tüm üyeler, tüm haklardan eşit biçimde yarartanacaktır. Parti genel başkanlan iki dönemden fazla bu gö- revde kalmayacaktır. Bu hareket, DSP'nin 25Temmuzgünüvapılacak ku- nıltayı için genel başkan adavını kurul- tay delegelerinin özgür eğilimine göre belirleyecek ve harekete kablan her- kes, belirienen adayı destekleyecek ve parti için gerekli katkısuu yapacaktuf 10 bin öğrenciye Piriştina bursu Geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamuu yitiren Ahmet Piriştina'nın ardından Izmir Büyükşehir Beledhe Başkanhğı görevıne seçilen Aziz Kocaoglu, dün ilk kez kullandtgı makam odasında gazetecüerin sorulannı yanıtladı. Piriştina'dan zor bir görevi devraldıgının farkuıda olduğunu belirten Kocaoglu, "*Onun ilkek'rine, tzmir için çizdiği \iz>ona sahip çıkmak, çok çaiışmaktan geçer. Biz bunu yapacağız'' dedi Kocaoglu, kentteki sanayi ve ticaret kesimlerinin yanı sıra ünKersiteleıie birtikte hazırlık çalışmalan yürütûlen 10 bin öğrenciye burs projesine Piriştina'nın adının verilmesi için komiteye öneri sunacaklaruu beürtti. Kocaoglu'nu makamında ilk ziyaret edenler arasında Ege Ordu Komutam Orgeneral Hurşit Tolon, Hava Eğitim Komutam Korgeneral Osman Nuri Solakoglu ve Güney Deniz Saha Komutam Koramiral Lütfu Sancar da vardL (Fotoğraf: AA) Eski MtT yöneticilerinden özel güvenlik şirketi Sönmez Köksal .4JVKAR4 (ANKA) - Eski MÎT Müsteşan Sön- mez Köksal, eski MlT ida- ri işlerden sorumlu müs- teşar yardımcısı Süreyya YavuzSanoğhı, eski Eski- şehir Emniyet Müdürü ts- mail Taşkafa, Metin Yapı- cılar ve Albert Sünson'ia ortakJaşa özel güvenlik şir- keti kurdu. Istanbul Beyoğlu'nda fa- aliyet gösterecek olan şir- kete -Y'avudar 2004 Özel Güvenük" adı \ erildi. Ser- mayesi 20 milyar olarak belirienen şirketin ortak- lan arasında Sönmez Kök- sal'ın yanı sıra eski MlT idari işlerden sorumlu müs- teşar yardımcısı Süreyya Yavuz Sanoğlu ve 12 Ey- lüll980"detstanbul Emni- yet Müdür Yardımcılığı ile 1994'te Eskişehir Emniyet Müdürlüğügörevlerini yü- rüten Taşkafa bulunuyor. Ortaklara esit pay Ortaklan arasında Metin Yapıcılar ve Albert Sim- son'un da yer aldığı şirke- tin sermayesinde ortaklar eşit oranda pay aldı. Ya- vuzlar 2004 Özel Güven- lik, kamuya %eya özel şir- ketlere ait her fürlü tesis, kurum ve kunıluş ile özel kişilerin korumasını yapa- cak. Şirket özellikle, ba- raj, enerji santrallan, rafi- neri, enerji nakil hatlan, akaryakıtnakil, depolama yükleme tesisleri ile hava meydanı ve Jimanlann gü- venliğinı sağlayabilecek. Ya\ıızlar 2004 şirketi, il- gili mercilerden izin almak kaydıyla her fürlü silah, mermi mühimmat, kalkan, jop, kelepçe gibı ekipman- lan ve bunlann yedek par- çalannı ithal edebilecek, satın alabılecek ve kullana- bilecek. Şirketin müdürlü- ğıine 1 yıl süreyle Yapıcı- lar ve Sanoğlu seçildi. Neşter Operasyonu Yargıtay üyelerine davayok• Yargıtay 1. Başkanlık Divanı, eski Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili, 3. Ceza Dairesi üyesi Ergül Güryel ile 6. Ceza Dairesi üyesi Hüseyin Demirörs'ü Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk etti. .\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargı- tay 1. Başkanlık Divanı, Neşter Operasyo- nu kapsamında 8 Yargıtay üyesi hakkmda yürütûlen soruşturma sonucunda, dava açıl- masına gerek görmedı. Dıvan, eskı Hâkim- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanve- kili, 3. Ceza Daıresı üyesi Ergül Güryel ile 6. Ceza Dairesi üyesi Hüseyin Demirörs'ü Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ettı. Yargıda nüfuz kullanarak davalan etkile- meye çalışmakla suçlanan Neşter-2 soruş- turmasının Yargıtay üyeleri ayağında "sürp- riz" bir kararçıkh. Yargıtay 1. Başkanlık Di- vanı, Yargıtay üyelennın durumunu karara bağlamak üzere dün toplandı. Toplantının ardından Yargıtay Başkanı Eraslan Ozka- ya, alınan karan açıkladı. Suçlamalann esa- sın: telefon dinlemelerinin oluşturduğunu kaydeden Özkaya, "Yargıtay üyelerinin te- lefonlannuı dinlenmesiiçinBaşkanlık Dha- nı'ndan bir izin talebinde buiunulmanuş. Yasa uyannca izin aünması gerekir" dedi. İzin ahnmadığı için yasal olmayan yollar- dan elde edilen delilin, ceza yargılamasın- da delil olarak kabul edilemeyeceğine işa- ret eden Özkaya, bu nedenle hakkında da- va açılan Haldun Erdavran ve arkadaşlan yönünden dinleme karan olmasma karşın bu karann, Yargıtay üyeleri açısından yasal olarak sonuç doğurmadığını söyledi. Karar ovblrliğlvle alındı Özkaya, yasak yöntemle elde edilen de- lilin soruşturmaya esas ahnmayacağı ge- rekçesiyle Yargıtay'ın 8 üyesi hakkında da- va açılmasına yer olmadığına oybirliğiyle kararverildiğini bildirdi. Özkaya, Güryel ile Demirörs'ün Yüksek Disiplin Kurulu'na sevkine karar verildiğini kaydetti. Özkaya, YDK'nin yann toplanarak muhakkik üye- yi belirleyeceğini ve kısa sürede karannı vereceğini söyledi. Divan, Yüksek Disiplin Kurulu'na sev- kine kararverdiği Güryel ve Demirörs hak- kında, disiplin soruşturmasını yürütmek üzere muhakkik üye görevlendirecek. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] ABD Başkanı Bush'u dinlemek için saat 11.30'da Galatasaray Üni- versitesi'nin bahçesine geldiğimiz- de onu saat 14.00'e kadar bekleye- ceğimizi bilmiyorduk. Bakanlar da bilmiyordu, ülkemizin önde gelen aydınlan, gazetecileri, işadamlan da. V/ali, Emniyet Müdürü ve Büyükşe- hir Belediye Başkanı biliyor muydu, ondan da emin değilim... 11.30'dan 14.15'e kadar 200'eya- kın insan -bunlann çoğunluğu Türk, çok azı da Amerikalıydı- iki buçuk sa- atten fazla bir süre birbiriyle sohbet etmek olanağını buldu. Bu uzun sa- atler, bir tür Türklerin buluşması ol- du. Bir başka önemli nokta ise, aca- ba bu ABD Başkanı'nın daveti oldu- ğu için midir nedir, davet edilenlerin tamamına yakını gelmişti. Bir köşede Rahmi Koç, Bülent Eczacıbaşı, Aydın Doğan, Ömer ve Erol Sabancı sohbet ediyordu, on- ların yanı başında Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Cüneyt Ülsever, Ha- san Cemal duruyordu. Istanbul Bi- Bush ve Amerikan Propagandası rinci Ordu Komutanı Yaşar Büyüka- nrt'la Içişleri Bakanı Abdülkadir Ak- su'yla zirveyi yorumluyorlardı. Ishak Alaton ve Şank Tara'nın ya- nında Cem Boyner duruyordu. Cem Boyner, "Sahil Güvenlik" yanında duran "Kıyı Emniyeti" botunu gös- terdi. Bu kurumun çok uzun yıllardan beri özel anlaşma ile denizlerde hiz- met verdiğini ve güvenliği sağladı- ğını anlattı. Bu ilginç bilgiyi araştır- maya karar verdik. İki buçuk saatlik "Istanbul buluş- ması "nda neler neler konuşulmadı ki! Yasemin Çongar, Bill Clinton'ın anılannı yazdığı yeni çıkan kitabı Ha- san Cemal'e hediye olarak getirmiş- ti. Rahmi Koç, kitabın nasıl yazıldı- ğını merak etti. Belki kendisi de bir şekilde anılannı yazmak istiyordu? Bush kürsüye uzun siyah örtüler- le kaplı bir platformdan yürüyerek geldi. Bir film artisti havası içinde yürüyüp kürsüdeki yerini aldı. Konuş- ması sırasında, uçan helikopterlerin sesi, gemi düdükleri de araya karı- şıyordu. Milliyet'in ABD muhabiri Yasemin Çongar'a, bu konuşmanın diğer ko- nuşmalardan olan farkını sordum; "Demokrasi ve özgürlük vurgusu çok fazlaydı" cevabını verdi. Bush'un konuşmasındaki şu söz- ler dikkat çekiciydi: "Sınırlan kont- role, felaketzedelere yardım konu- sunda işbihiğine karar verdik. Tür- kiye 'nin oynadığı role de müteşek- kiriz. Bu geniş Ortadoğu biriminde demokratik partner olarak oynadı- ğı rol nedeniyle. Bütün bu çabala- nmızın başarılı olabilmesi için plan- lardan, politikalardan daha ötesine ihtiyacımız var. Kendi ülkelerimiz arasında ve Ortadoğu halkları ara- sında iyi niyeti ve güvenigeliştirme- miz lazım." Bu sözlerin içinde Türkiye ile ABD arasında da bir güven geliştirme ih- tiyacı olduğu vurgusu yapılıyordu. Çünkü, Irak'ın işgalinden bu yana Türkiye ile ABD ilişkileri inişli çıkışlı biryol izlemişti. Bush bu konuşma- s/yla zedelenmiş ilişkilere de dikkat çekti ve bunu düzeltmek gereği üze- rinde durdu. • • • ABD Başkanı Bush'un demokra- si ve özgürlüklerden sürekli söz et- mesi, bir paradoks değil mi? Bölge- de demokrasi ve özgürlük karşıtı re- jimlerin büyük çoğunluğu ABD des- teğiyle ayakta durmuyor mu? So- run, sanki Suriye ve Iran'mış gibi bir hava yaratılıyor. Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve daha başka birçok Ortadoğu ülke- sinde nasıl iktidarlar olduğunu dün- ya bilmiyor mu? Bush, konuşmasını bitirip aynlma- dan önce aşağı inip davetlilerin eli- ni sıkarken ilginç sahneler yaşandı. CHP mılletvekili Damla Gürel, Bush'a milletvekili olduğunu söyle- diğinde Bush, "Çok da gençsiniz" karşılığını verdi. Gürel, "Ama muha- lefet milletvekiliyim"deyince, "Mu- halefet olmadan demokrasi olmaz" dedi. Bush'un demokratlığı üstündey- di, Türkiye sempatisi de çok artmış- tı. "Bu güzel ülkeniziyeniden turist olarak görmeye geleceğim. Konuk- severliğinize teşekkür ediyorum " deyince, aradan bir ses ona şöyle seslendi: "Acabagelebilirmisiniz?" Bir başka ses ise ona şu uyanyı yap- tı: "Irak'ta şu anda aldığınız kararlar ve uygulamalar, sonbahardaki Baş- kanlık seçimlerinden sonra da de- vam edebilecek mi?" Bush, soruyu anladı, yani "Ya seçilemezsen ne olacak" denmek istenmişti. "Merak etmeyin devam edecek" diyerek ya- nıt verdi. Türkiye'nin dört bir yanında Bush aleyhtarı gösteriler devam ediyor- du. Toplumumuzun büyük çoğunlu- ğu Irak'taki kitlesel üirenişe sempa- ti duyuyor, işgalcileri istemiyordu. ERGİN YILDIZOĞLU Laiklik ve Dini Ayağa Düşürmek Zizek'in The Puppet and the Dvvarf ('Kukla ve Cüce' MlT Press, 2003) adlı çalışmasını okurken düşündüm: Sakın "llımlı isiam"\ıe laiklikdüşman- lığı, koruyorum derken aslında dini "bayağılaştın- yor" olmasın? "llımlı din" arayışı, aslında, dini, din olmayana göre değiştirme, belli bir "yaşam tarzına" uydur- maya çalışma çabası değil mi? Dini, ekonominin, siyasetin gereksinimlerine göre dönüşmeye zor- lamak, "yüce'Yıin, "bayağı" (yüce olmayan) olana göre, dönüşmeye zorianması, "ayağa düşürülme- si", dinın iktidarsızlığına ınancın bir itirafı değil mi?.. Bu çaba hakikatin görelı olduğunu düşünen, bu yüz- den inanca kuşkuyla bakan, postmodern/neoli- beral yaklaşımın, "sinik" duruşunun ("Ne yaptığı- mı biliyorum, ama yapmaya devam ediyorum. Çünkü, neye inandığımı bilmiyorum ") bir ürünü de- ğil mi? Sakın, günümüzde, dini "ayağa düşmek- ten" korumanın tek yolu laikliğe sahip çıkmak ol- masın? 'Duyarlılığın kırılması' "Doğalekonomi", "organiktoplum" denenya- şam biçimlerinde, aklın yetersiz kaldığı noktada, din hem bu yaşam biçimlerinin "toplumsal tözü- nün organik bütünleştıricisi" oldu hem de o ya- şam biçimiyle tümüyle bütünleşti, ona anlamını verdi. Burada o din o halka aitti, toplumsal yaşa- mın, bireyin ruhsal yaşamının merkezindeydi. An- cak zamanla hem din siyasal, ekonomik iktidann (kralın, sultanın) aracına dönüştü, hem de halkla arasına ritüeller, bürokrasılergirdi, topluma yaban- cılaştı. Kapitalizme uygun bireyi yücelten öznellikler böyle bir yaşam biçimi içinde ortaya çıkar, T.S. Eliot'un ifadesiyle bu "duyariılıkkınlmaya" (mad- di ve manevi olan birbirinden kopmaya) başlar. Agamben, melankolinin (bilemediğin, belki de hiç sahip olmadığın bir şeyin kaybından üzüntü duy- mak) ilk kez bu dönemde, özellikle de, -bu kopu- şu ilk hisseden- ruhban sınıfı içinde ortaya çıktığı- nı saptıyor. Aklın eleştirisi Kapitalizmle gelen yeni "yaşam biçimi" ve Ay- dınlanma dinin ntüellerini, kurumlannı aklın (kapi- talist ve bireysel) eleştirisine tabi tutar. Böylece "hakikate" ulaşmanın en güveniliryolu olmahak- kı, dinden bilimsel analize geçmeye başlar. Artık, din, bilimsel analizle, aklın eleştirisiyle, yeni "ya- şam biçiminin" kurallarıyla bir arada yaşayacak- tır. Şimdi, din artık ne belli bir yaşam biçimiyle tü- müyle bütünleşmiştir, ne onunla özdeştir ne de onun merkezindedir. Oyleyse dinin, kendini belli bir topluma, halka, etnik gruba vb. ait olmaktan kur- tarıp bunlan aşan, tüm ınsanlığın 'hakikatini' tem- sil eden bir düzeye çıkması, kısacası evrenselleş- mesi gerekir, var olmaya devam etmek için. Yeni- den belli bir "yaşam biçimiyle" bütünleşmeye, onun merkezine oturmaya çalışırsa din, Hegel'in "aşağı doğru sentez" dediği bir biçimde özelleşe- cek, yerelleşecek, maddi, bayağı olanın çıkanna tabi olacak, "ayağa düşecektir". "Vüce"nin ifade- si olma iddiasını yitiren din, var olmaya devam edebilir mi? Tek yol laiklik.' Din insanın "özüne", ruhsal gereksinimlerine, varlığına, bu varlığı aşan bir "yüce", (dolayısıyla bü- tünsel) bir hakikate ulaşma çabasına ilişkin değil mi? Ama, kapitalizm, kendi özünün, (sürekli me- talaştırma ve kârlılık gereksiniminin) ötesine ge- çen/aşan hertürlü anlamı ikincilleştirerek kendine tabi kılmaz mı? Bu koşullarda, din bütünsellik id- diasını kapitalizmle uzlaşarak değil, onun ekono- mik siyasi, Adorno'nun deyimiyle, "araçç/"alanın- dan çıkarak, insanlığın "özûnü"temsil ettiğini söy- leyebileceği bir düzeye yükselerek, evrenselleşe- rek koruyabilir. Çağımızda, ancak burada, kapita- lizm, emperyalizm ve sömürü karşısında, tüm in- sanlık, insanın "özü" adına eleştirel bir pozisyon tutarak var olabilir. Dini eski rejimin koruyucusu, ulus tininin (ge- ist)/vatandaş kimliğinin oluşmasının önünde bir engel olarak görüp siyasetin dışına iten laiklik, böy- lece, dinin tüm yerelliklerden, gruplardan siyasi-eko- nomik çıkariardan, "bayağı" olandan, kurtularak özgürieşmesinin, dolayısıyla evrenselleşmesinin dinamiğini de güçlendirir. Oyleyse, laiklik tüm din- lere, maddi yaşamın araçlarına dönüşmeden, ör- neğin bir "uygariıklarçatışmasına" yol açmadan, aynı evrensel alanı paylaşarak, var olma şansı sun- muyor mu? Bu yüzden laikliğe karşı çıkmak, as- lında kapitalist toplumda dinin, "yüce" olanın tem- silcisi olarak var olmasına olanak veren "ilkeye" kar- şı çıkmak değil mi? Pazartesi yazısıyla ilgili düzeltme: Armitage, sa- vunma değil, dışişleri bakan yardımcısı. özür di- lerim. CHP'liler tepki gösterdi Başarısız asistana afyohıaçıhyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yurtdışın- da lisansüstü eğitimde basansız olan veya "kök- tendinci faaliyet" gibi ge- rekçelerle 28 Şubat dö- neminde geri çağrılan öğrerim görevlilerine af geliyor. Bütçe Yasası'nı ana- yasaya aykın olarak ek- İenen hükümJerden ayık- lamak gerekçesiyle hazır- lanan. ancak iktidann bütçeyle ilgili olmayan tartışmalı maddeleri de eklediği tasan dün Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşüldü. Tasanya gö- re, lisanüstü öğrenim amacıylayurtdışında kal- malan gereken süre içe- risinde öğrenimlerini ta- mamlayamayanlar veya eğitimin herhangi biraşa- masında ne sebeple olur- sa olsun Türkiye'ye çağ- nlanlar, "sınavşarüaran- maksızın ve açıktan ata- mava ilişkin smırlamala- ra bağlı kalmaksızın" üniversitelere atanacak- lar. Bu öğretim görevli- lerinin önemli bölümünü, 28 Şubat döneminde yurtdışı öğrenimlerine son verilen asistanlar oluşturuyor. Tasanyı eleştıren CHP'li Yakup Kepenek, sınav koşulu aranmaksızın atama ya- pılmasuıın "başansızn- ğı ödüilendirmek" anla- mına geldiğini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle