Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2004 ÇARŞAMB/S
OLAYLARVE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Karaya Oturan Ulke
YARIN "1 Temmuz". Lozan'dakazanılan, amade-
ğeri bilinmeyen "kabotajhakkı"için yine "Üç tarafı..."
diye başlayan nutuklar söylenecek, bir yeriere çelenk-
ler konacak, gemiler alay sancaklanyla donanacak.
Uğradıkları ihmali ve ihaneti kutlarcasına.
Oysa, bu ülkenin insanları dört nala gelip Uzak As-
ya'dan kısrak başı gibi uzandıkları Akdeniz'de birza-
manlar denizcilik de yapmışlardı, Rumlardan ve La-
tinlerden öğrenerek de olsa. Arkasını getirmek ve kor-
sanlık sonrasını kârlı bir ekonomik kesimle taçlandır-
mak becerilemedi. Cumhuriyetin önem vermek iste-
diği deniz ticaretini de birileri, ufuk yoksunu olduklan
halde bu alanda görev kabul eden sözde devlet adam-
lan, gerçek bir ulusal hedefe dönüştüremediler.
Türkiye, karaya oturmuş bir ülkedir artık. Deniz bit-
miş, sular kıyılardan çekilmiş, Avrupa peşinde koştuk-
lannı sananlar, yeniden Orta Asyalı olmuşlardır.
Şimdi bu ülkenin hiçbir kıyı kentine deniz yoluyla gi-
dilmiyor. Hopa'ya kadar uzanan Karadeniz posta-
lan, Aksu'lar, Güneysu'lar, Cumhuriyet'ler, Tan'lar, Ci-
de'ye kadarki küçük kasabalan şenlendiren Anafar-
ta'lar, Çanakkale'ler de yok Antalyalı, Mersinli naren-
ciye postaları, Iskenderun seferleri, hattâ Izmir'e va-
purla gidip gelmeler, hepsi kalkmıştır. Vaktiyle Türk yol-
cu gemilerinin ün saldıgı Akdeniz, artık bu ülkenin sa-
dece gurbetçi taşıyan birkaç feribotu ile UND'nin "ro-
ro"lannı biliyor. istanbul ve îzmir belediyelerinin Mar-
mara ve Körfez seferieriyte Denizyollan'nın İstanbul Şe-
hir Hatları da olmasa, Türkiye'nin iç sulannda bile yol-
cu gemisi gözükmeyecek. Demiryolunu körieten "oto-
motivciler" Denizyollan'nın da canına okudular.
Deniz yolculuğunun bitişinden, elbet en başta, ge-
lip geçmiş bütün hükümetler sorumludur.
Ama, onlarla birlıkte, armatörler de: Denizyollann-
daki devlet tekeli kalktıktan sonra, bırakın Yunanlılar
gibi turistik seferlere ve büyük "kruvaziyer" girişimle-
rine el atmayı, bu ülkenin kendi kıyılanna uygun yeni
gemi tipleri geliştirerek halkın deniz yolculuğu özlemi-
ni karşılamayı bile göze alamadılar.
Bu arada AB'den müzakere tarihi koparma hevesiy-
le Ege sorunlan konusunda Yunanistan'la uzlaş-
mayı ve karasulanyla kıta sahanlığı gibi konularda
Uluslararası Adalet Divanı'na gitmeyi tasarlayan dip-
lomatlann şunu unutmamalan gerekir: Ülkelergibi de-
nizler de sahip çıkmayı, kullanmayı ve yararlanmayı
bilenlerindir.
Koylarda kıyı yatçılığı yaparak, sahil gazinolannda
mehtap seyredip rakı içerek ve karşı komşuya dost-
luk mesajlan yollayarak Ege'de hak iddia edilmez. Yu-
nanın Ege'yi bir iç deniz gibi gördüğünü ve tepe tepe
kullandığını bilen elin yargıcı, bizedönüp "Neresini, ne-
sini, ne kadar ve nasıl kullanıyorsunuz ki, bu denizi
sahiplenmek istiyorsunuz?" dıye sorsa, verilecek bir
yanrt ve inandıncı birkaç kanıt olmalı. Bunlar var mı?
'Atatürkiye'
Bakû Atatürk Merkezi'nin başkanı: "Siz Atatürk'ü
izliyorsunuz, biz de sizi!" diyor. İncelikli ve kültürel
bir saygı. Biz de söz verdik kitap bağışında bulunmaya.
Türk ulusunun duyarlı bireyleri, siz de bu "söz"e
katılmak ister misiniz? Gelin "başka"lanndan önce
davranalım. Azeri deyişiyle: "Atatürk Merkezi'ne
uğurlar arzulayahm."
PlDf. Dr. MahİT AYDEV İstanbul Cniversitesi
B
akû Havaalanı'ndan
' kent merkezine gider-
kken sizi, çağlayan de-
korlu bir tablo karşı-
lar. Onun "hoş gelmişsiniz"
sözJerinde, Türk konuksever-
Hginin inceliğini görürsünüz.
Kendini, o "hoşgeliş"^ tanık-
hğına yakışır görmeyen bir ın-
celik. Türk ulusunun, sanatı, sö-
zü ve zevki zariftir. Başını yu-
kanya kaldıran, gökyüzünde
"turkuaz" rengmi görür. Ne
Batı'daki gibi bağıran ne Do-
ğu'nunki gibi birbirini basan
renklenmiz var.
Lise yıllannda bir sorum ya-
nıtsızkalmıştı. Harfdevrimin-
de, Göktürk harflerini neden al-
mamıştık? O bizim öz ve ilk al-
fabemizdi. Bugün olsun orta
dereceli okullarda, bu sorunun
yanıtı yok. Herkesin Türk ta-
rihini üniversite düzeyinde bil-
mesi olası degil.
Sovyetler'in dağılması üze-
rinden 15 yıl geçti. Bu sürede
Türk cumhuriyetlerine gide-
medim. Dogruyu söylemek ge-
rekirse pek gitmek istemedim.
Büyük, ama içi boş söylevler
yüzünden. Ve çok geçmedi,
"ağabeyfik" rolümüz bitti. Şim-
di "eşitierin birfiktefiğrni ya-
şıyoruz.
Hazar, Karadeniz'den büyük.
Adı gibi "banş denizj". Gün-
batımında soydaş ülke Azer-
baycan var, Türk cumhuriyet-
leri içinde bize en yakını. Çe-
virmensiz anlaştığımız insan-
lann ülkesi.
18 Haziran 200 l'de Latin al-
fabesine geçtiler. Geçen hafta
Bakû'daydık. Tarihsel bir bina-
yı, Atatürk'e yaraşır biçimde
kültür merkezi yapmışlar. O
zarif sarayda, 12 bilim insanı,
dil, edebiyat, kültür, sosyal ve
siyasal, dahası uluslararası iliş-
kiler alanında çalışıyor.
Doyumsuzca konuştuk harf
devrünini. ÖrnekJer verdik ya-
şadıklanmızdan. Yazgımız da
aynıydı, yolumuz da. Ama on-
lar daha şanslı. Çünkü bizi ız-
liyorlardı. Biz 73 yıl önde, da-
ha Batı'daydık. Tümünün dile-
ği: "Türkiye Türkçesi ortak
dilimiz obun."
Uçağımız, Bakû üzerinde
yükselirken, birden kaygı du-
yuyorum. Aşağıdaki tabloda,
yalnız petrol için kurulmuş bir
sanayi var. Üstelik Büyük Or-
tadoğu Projesi kapıdayken.
Ve Mustafa Kemal'i düşünü-
yorum. Önde yürümenin, ör-
nek olmanın zorluğunu göğüs-
leyen büyük lideri. Her türlü
riski göze almak, kişisel mut-
luluğu unutmak, sonunda Türk
ulusunun bireyi olmakla övün-
mek. Bugünün bencil tipleri-
ne göre, ne boş, ne anlamsız bir
onur.
Azerbaycan'da başlayan bu
değişim, durgun suya bırakılan
bir çakıl taşı gibi. Kaç halka
oluşur, hangi kıyılara ulaşır,
şimdiden bilinmez. Bakû'nun
Kurt Kapısı çay bahçesinde,
bir şarkının duyurusu kulakla-
nmda çınlıyor: "Özbekistan
ve Kırgızistan'ın en beğenilen
şarkısı!" Sınırların kalktığı,
uzaklığm anlamsızlaştığı bir
boyut.
Bizim konuşmamızdakı
Arapça etkisine koşut, Azeri
Türkçesinde Farsça yoğun.
Aradan geçen sürede, dilimi-
zi yalınlaştırdık. Onlann yolu
uzun. Ama bizden daha pratık
konuşuyorlar. Ve günde 30 La-
tin harfli gazete yayımlayacak
düzeydeler.
Son zamanlar ülkemizde,
harf devrimi karşıtlığı mınl-
danıyor. "Kutsal tapınağın ra-
hibi" gibi, eskiyi savunanlar-
ca. Herkesin kolayca okuyup
bilmesi, işlerini azalttı. Bugün
Çin, kayaçlann yapısından,
dünyanın oluşum sürecinde
hangi hız ve yörüngede döndü-
ğünü söylüyor. Bu haber, "Üinı
Çin'de olsa arayınız" ılkesıni
çağnştınyor. Bir zamanlar biz-
de, bilgiyi kutsal sayan anla-
yışı düşünüyorum.
Yine Mustafa Kemal'e dö-
nüp, harf de\Tİmi için ne çok
uğraştığını görüyorum. Konu-
yu uzmanlara bırakışını. Okur
yazarlık süresini, birkaç yıl-
dan birkaç haftaya indiren ka-
ran, onlardan bekleyişini. Bir
söz vardır: "Karşı çık ki, tanı-
nasm!" Hoş onlar, herkesin ta-
nıdığı kişilerdi: Halit Ziya
Uşakhgü, Fuat Köprülü, Zeki
VeüdiTogan ve diğerlen. Kar-
şı çıktılar, Arap harflerinin
Arapça için olduğuna, Japon al-
fabesi, Japonlann olduğu gibi.
25 yıldır tarih alanında çalı-
şıyorum. Kımi kez 500 yıl ön-
ceye inen belgeler okudum.
Türkçenin eklemli dil inceliği-
ne, en uygun olan Latin harf-
leri. Yazıldığı gibi okunan, hiç-
bir harfi gücendirmeyen...
Bakû Atatürk Merkezi'nin
başkanı: "Siz Atatürk'ü izli-
yorsunuz, biz de sizi!" diyor.
İncelikli ve kültürel bir saygı.
Biz de söz verdik kitap bağı-
şında bulunmaya. Türk ulusu-
nun duyarlı bireyleri, siz de bu
"söz"e katılmak ister misiniz?
Gelin "başka"lanndan önce
davranalım. .Azeri deyişiyle:
"Atatürk Merkezi'ne uğurlar
arzulayalım."
Öyle ya! Mustafa Kemal'e
biz "Atatürkiye" demedik ki.
Atatürkün başarıları yalnız
Türkiye değil, Türk ulusu için-
di. Dahası, tüm insanlık. Yanı-
lıyormuyum?..
Denktaş: Onurlu Savaşımcı..
Cemal GURPEVAR Eğitimci, Yatağan
Cumhunyet'te de "Lo-
zan Tartişmalan" baş-
lıklı yazılannızı şaşkın-
lıkla ve derin bir üzüntüy-
2
7Nisan2004tanh-
li Cumhunyet'te
"Kıbns" başlıklı,
29 Nisan 2004 tarihli
le okudum Sayın Ateş.
Sayın Ateş, bıze "hak
bfldiğimizyokla yalnızda
obak yürümeyi" ögret-
tiler hep. Sayın Denk-
10 yıl tatil yapın
10 ayda ödeyin!
Gelin, tesislerimizdeki
. ,-«,--,••-„•• ; M i i "
ekonomik tanıtım turlarımıza
katılın. Hem tesisi tanıyın, hem
tatilinizi yapın. Tatil Abonesi olmanız
^durumunda 1 hafta ücretsiz tatil kazanın.
Nasıl mı? 'Tatil Aboneliği " sistemiyle.
Bu sistemle 5 veya 10 yıllık tatilinizi bugünden
güvence attına alacaksınız. Üstelik tatil yapacağınız
yeri*, dönemi ve süreyi siz belirleyeceksiniz. Ve
bir kez abone olduktan sonra her yıl sadece
bavulunuzu toplayıp tatile gideceksiniz!
*: Zincırimize katılan tesisler aşağıdadır. Bu tesisler hakkında aynntılı
bilgi için www.yapic.coiii.tr adresini ziyaret ediniz. Aynca tüm sorulannıa
yapic@yapic.com.tr'yeyazabilirsiniz
+
: Yapacağınız tatil abonelik sözleşmesi, Tüketiciyi Koruma Yasası ve
2003 Haziran ayında çıkarılan Devre Tatil Yönetmeliği'ne uygundur.
Yücelen Otel - Gökova, Muğla
Gökova'nın kalbinde; denizin, tarihin ve doğanın tam ortasında
kurulmuş olan Yücelen Otel, ahşap mimari ve dekorasyonuyta samimi
ve huzulu bir atmosfere sahip. Efes, Kaunos, Fethiye, Datça ve
Bodrum gibi turistik merkezlerin tam ortasında yer alan tesis, plajı,
havuzu, barlan, doğa ve su sporiarı olanakları, saunası ve A la Carte
restoranı ıle her zevke cevap veriyor
Öngen Country Hotel - Kazdağı, Çanakkale
Dağ havasının dinçliğini ve mtolojinın buyüsünu mısafırlerine country
tarzı eşsİ2 bir tesisle vaşatmayi amaçlayan, eko-tatılın Turkıyede'kı
öncüsü Öngen Country Hotel'de tatil ve dinlenmenin her alternatıfi
var. Şömineli villaları, klimalı süitieri, havuzu. geniş topiantı salonu,
kendi çiftliğiyle desteklediği mutfağı, doğal yürûyüş parkuru,
kütüphanesi, Assos. Truva gibi bir çok tarihi merkeze ve Türkiye'nin
en temiz denizine yakınlığı bu tesisi 4 mevsim unutulmayacak tatiller
geçireceğiniz bir yer haline getiriyor.
Tropic Hotel - Side, Antalya
Denıze "srfır", antık Sıde'ye 300m, Antalya havalımanına 70km'lik merkezi
konumu sayesınde güzel olduğu kadar rahat bir tatil geçırmenize olanak
sağlayan Tropic Hotel, konforlu odalan sayesınde sıze evınızin rahatlığını
yaşatacak Tesıs, tum su sporfannı yapabıleceğınız plajı, jakuzzılı havuzu
ve eşsız restoranıyla benzersız bir tatil vadedıyor.
YAPIM-C |
www.yapic.com.tr 1
yapic@yapic.com.tr |
Turk Ocağı Cad. Basın Sarayı No:1 Kaf4 I
Gazetecıler Cemıyetı ustü) Cağaloğlu - İstanbul o
Tel: (0212) 520 21 91-92 / (0212) 522 49 26 J
Faks (0212) 520 50 23 3
taş'uı görüşünün şimdi-
lik azınlıkta oluşunu,
Onun haksız ve sıyaset-
ten çekilme gerekçesi
olarak sunmanız doğru-
su çok şaşırtıcı. Sayın
Denktaş'uı siyasal yaşa-
mının sonuna geldiğini
bilmiyoruz ama, onurlu
bir mücadelenin sonun-
da gösterilebilecek onur-
lu bir duruşu ortaya koy-
duğunu apaçık görebili-
yoruz.
Sayın Ateş, aynı gün
"Evet - HayTr" köşesin-
den OktayÂkbal, Göko-
va'dan değil, sanki oda-
nızda yazınızı yazarken
görmüşçesine nasıl ses-
leniyor; "An, şu Gökova
rüzgân!Bırak.düşünme
drvor.'Vlnededeğişikgö-
rüşkr yakamı bırakmı-
yor. Şu Denktaş, Türki-
ye'de bir partinin başma
geçse,sağı sohı toparlasa,
Tayyip'ler, Gül'ler ikti-
dannın karşısına geçse;
onur, kişilik. nitelik, ulu-
saldu>-arıkdersiverse,di-
ye düşünüyonım._" Yı-
ne aynı gün Ühan Selçuk
"ftnccre"sinde, CHP'nin
Kıbns ve Kuzey Irak'ta-
ki olumlu ve onurlu po-
litikalan ve Rumların
"hayır''ıyla Sayın Erdo-
ğan'uı nasıl kurtulduğu-
nu ne güzel anlahyor.
Bakın Sayın Ateş, sizin
"sözde uhtsçubr" ve "çat-
bksesler" diye dalgageç-
meye çahşnğınız, başta Û-
hanSdçukiar.OklavAk-
bal'lar. Mümtaz Soy-
sal'lar, Cüneyt Areayü-
rek'ler. Mustafa Bal-
bay 'lar, Şükrü Sina Gü-
rel'ler. Hikmet Çetinka-
ya'larve daha nice özgür
ve onurlu kalemler ve
bizlerle aynı düşünmek
zorunda değilsiniz. Biz
çok iyi biliriz kı, "Bari-
ka-i baidkat, müsademe-
i efkârdan doğar." (Ger-
çek şimşeği, fikirlerin
çarpışmasından doğar.)
Ama, engin hoşgörünü-
zü bilen biri olarak, ken-
dinizle aynı düşünme-
yenleri "sözde ulusçu"
ve "çaüak sesler" gibi ta-
nımlamalarla aşağılamak
istemeniz, bizi derinden
yaralar.
Sayın Ateş, "Lozan
Tarüşmalan"na hiç gir-
meyelim. Lozan'ın ba-
şan mı, hezimet mi ol-
duğu, 19 Mayıs 1919'da
Mustafa Kemal' in gö-
züyle Samsun'dan Ana-
dolu'nun "umumivazi-
yeti"ne baktığımızda
çok iyi anlaşılır. Bu tar-
tışma Lozan'ın sonuç-
lannı iyi niyetle araştır-
mak değildır.
Mılli Mücadele'yi
küçümsemek, Cum-
huriyeti ve devrimleri
aşındırmak, Misak-ı
Milli sınırlanmızın da
değişebilirliğini
aşılamak çabalandır.
Sayın Ateş, Cum-
huriyet gazetesi bizim
basında sığındığımız
son kalelerden biridir.
Lütfen bu kaleyi de
düşürmek isteyenlere
karşı daha titiz olmanız
dileğiyle...
İSTANBUL BAROSU HAKEM KURULU
BAŞKANUĞI'NDAN
EsasNo:2003 139
Davacı Hılmı Özalp vekilı Av. Ab Yüksel tarafın-
dan davalılar Hüseyin Aknacar, Mehmet Aknacar
aleyhine açılan alacak davasının yapılan açık yargıla-
masında.
Davalılar Imam Hüseyin Aknacar ve Mehmet Ak-
nacar'ın 20.05.2001 düzenleme tanhlı 30.06.2001 \-a-
delı, 19 000.000.000-TL bedellı senede mahsuben
ödeme yapılması ve senet hamıh llhan Şahin vekilı ile
ibralaşılması nedeniyle aviıkatlık hızmetı venldığı ve
vekalet ücretıne hak kazanıldığı 500.000.000.-TL'nin
14.11.2001 tarihınden ıtibaren yasal faızı ıle bırlikte
davalılardan tahsılıne karar verilmesini talep etmıştir.
Davalılar Imam Hüseyin Aknacar ve Mehmet Akna-
car'ın tncırlıpınar Mahallesı, Nail Bilen Sokak No:
4'E Gazıantep adreslerine tebligat yapılamadığından
ve adresleri meçhul olduğundan ılanen tebligat yapıl-
masma karar verihnıştir.
TBB Baro Hakem Kunıiu Yönetmelığı'nın 16'3.
maddesı gereğınce sulha davet ıçın duruşmanın bıra-
kıldığı 16 09.2004 günü saat 15.50'de kurulumuzda
hazır bulunmanız hususu ilanen teblığ olunur.
11.06.2004 Basm: 30134
Türkiye Gazetecıler Cemıyeti'nın yayınladığı günlûk
Bizim Cazete
Ülke sorunlanna ılışkın raporlanyta, araştrmalarryla,
köşe yaalanyla. tarafsız haberleriyle sıvil toplumlann gazetesi.
Düzenlı okumak için abone olun. Tel: 0^12.51108 75
PENCERE
Tüpbanlı Demokrasiye
Tesettürlü Spor...
Başkan Bush Türkiye'yi 'model ülke' yapacak-
mış!..
Haydi hayıriısı!..
Şaka değil, ciddiyetle konuşuluyor ve tartışılıyor
bu konu, moda defilelerinde pistte yürüyen alımlı
çalımlı modeller var ya, biz de Islam dünyasında
"konu mankeni" olacağız...
Peki, giysiyi kim biçecek?..
Povvell!..
Hazret kafasındaki tasanmı da ağzından kaçır-
dı:
"- llımlı Islam Devleti!.."
Gazetelerde fotoğrafları, televizyonlarda filmle-
ri yayımlanan Emine Erdoğan Hanım'ı kim giydi-
riyorsa evlere şenlik!.. Emine Hanım da konu man-
keni!.. Laura Bush'un sadeliğinin yanında bizim-
ki takmış takıştırmış, bir de üstüne türbanla teset-
tür tamam, laik Cumhuriyete selam!
Model ülkeye tam konu mankeni!..
•
Başkan Bush ne dedi:
"- Türkiye, AB üyesiolmalı!.."
Hem dinci Ortadoğu'da "llımlı Islam Devleti Mo-
deli" hem de AB'de laik, demokratik düzende in-
san hakları modeli nasıl bağdaşacak?..
NATO kafa..
Nato mermeri..
Bizim Islamcı gazeteler de hem spor sayfalan ve
ekleri yayımlayıp hem de tesettürün çelişki çuku-
runda debeleniyoriar...
Allah akıllarversin!..
•
Futbol toplumlann kanına girdi, bu sporu dışla-
maya olanak yok!.. Kansı tesettürlü Tayyip Erdo-
ğan da vaktiyle meşin topun peşinde koşmamış
mıydı!.. Dinci gazeteler ister istemez spor sayfala-
n düzenliyoriar, ekler çıkanyortar...
Ama çözülemez bir bunalımın çelişkisinde kıv-
nm kıvnm kıvranıyoriar...
Çünkü yalnız erkekler spor yapmıyorlar ki...
Kadınlar ne güne duruyorlar?..
Medan iftihanmız kadın atletlerimiz var, dünya pist-
lerindeyanşıyorlar...
Süreyya Ayhan..
Elvan..
Ne var ki tesettüre riayet eden bir kadın atlet ola-
bilir mi?..
Emine Erdoğan Hanım tepeden tırnağa süslü
püslü giysileriyle yalnız yüzünü açıkta bırakan bir
tesettür modeli olarak devletin üst katlarında ko-
nu mankenliği yapıyor; ama Süreyya kızımız pist-
lerde dünyanın öteki kadın atletleri gibi koşuyor;
Elvan'ın bacakları, kolları, göbeği açıkta..
Bizim dinci gazetelere bakıyorum, Fethullahçı-
ların ceridesi 'Zaman' bile dört sayfalık renkli spor
eki yayımlıyor...
Ancak bütün dinci gazetelerde dünyaca ünlü
kadın atletlerimizin yalnız kelleleri yayımlanıyor..
Bacaklara sansür..
Kollarasansür.
Göbeğe sansür..
Ve Allah'ın yarattığı kadın bedenini günah sayan
mürtecinin sansürü atletizmden basketbola, yüi
meden voleybola dek bütün spor dallarında kadı-
na uygulanıyor.
Oysa ne tesettürlü spor olur..
Ne de demokrasi!..
GOKOVA-AKYAKA
Türkiye Ziraatçılar Derneği
Dinlenme Tesislerinde
Düşlediğiniz Tatil
Düşlediğiniz Fiyata
Kişi başı konaklama + Sabah
Kahvaltısı + Akşam Yemeği:
30.000.000 TL.
Birpeşiı3taksltieödemeşanst
Tel : (0 312)213 94 17-213 84 35
(0 252) 243 44 02
Faks : (0 312)213 22 52
(0 252) 243 59 90
Mehmet FARAÇ
Ikizkuleler'den Galata'ya
EL KAİDE TURKA
TÛMKİTAPÇIURDA -
| MEHMET FARAÇ Mehmet Faraç,
İstanbul'da 58 kişiyi
öldüren El Kaide
militanlarının
Arganislan'dan
istanbul'a uzanan
kanlı yolculuğuna
mercek tuhıyor,
teroristlerin insanı
dehşete düşüren
bağlantılonnı gözler
önüne seriyor.
Günizi Yayıncılık
Tel: 0 212 512 11 72