19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2004 ÇARŞAMB/S OLAYLARVE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Karaya Oturan Ulke YARIN "1 Temmuz". Lozan'dakazanılan, amade- ğeri bilinmeyen "kabotajhakkı"için yine "Üç tarafı..." diye başlayan nutuklar söylenecek, bir yeriere çelenk- ler konacak, gemiler alay sancaklanyla donanacak. Uğradıkları ihmali ve ihaneti kutlarcasına. Oysa, bu ülkenin insanları dört nala gelip Uzak As- ya'dan kısrak başı gibi uzandıkları Akdeniz'de birza- manlar denizcilik de yapmışlardı, Rumlardan ve La- tinlerden öğrenerek de olsa. Arkasını getirmek ve kor- sanlık sonrasını kârlı bir ekonomik kesimle taçlandır- mak becerilemedi. Cumhuriyetin önem vermek iste- diği deniz ticaretini de birileri, ufuk yoksunu olduklan halde bu alanda görev kabul eden sözde devlet adam- lan, gerçek bir ulusal hedefe dönüştüremediler. Türkiye, karaya oturmuş bir ülkedir artık. Deniz bit- miş, sular kıyılardan çekilmiş, Avrupa peşinde koştuk- lannı sananlar, yeniden Orta Asyalı olmuşlardır. Şimdi bu ülkenin hiçbir kıyı kentine deniz yoluyla gi- dilmiyor. Hopa'ya kadar uzanan Karadeniz posta- lan, Aksu'lar, Güneysu'lar, Cumhuriyet'ler, Tan'lar, Ci- de'ye kadarki küçük kasabalan şenlendiren Anafar- ta'lar, Çanakkale'ler de yok Antalyalı, Mersinli naren- ciye postaları, Iskenderun seferleri, hattâ Izmir'e va- purla gidip gelmeler, hepsi kalkmıştır. Vaktiyle Türk yol- cu gemilerinin ün saldıgı Akdeniz, artık bu ülkenin sa- dece gurbetçi taşıyan birkaç feribotu ile UND'nin "ro- ro"lannı biliyor. istanbul ve îzmir belediyelerinin Mar- mara ve Körfez seferieriyte Denizyollan'nın İstanbul Şe- hir Hatları da olmasa, Türkiye'nin iç sulannda bile yol- cu gemisi gözükmeyecek. Demiryolunu körieten "oto- motivciler" Denizyollan'nın da canına okudular. Deniz yolculuğunun bitişinden, elbet en başta, ge- lip geçmiş bütün hükümetler sorumludur. Ama, onlarla birlıkte, armatörler de: Denizyollann- daki devlet tekeli kalktıktan sonra, bırakın Yunanlılar gibi turistik seferlere ve büyük "kruvaziyer" girişimle- rine el atmayı, bu ülkenin kendi kıyılanna uygun yeni gemi tipleri geliştirerek halkın deniz yolculuğu özlemi- ni karşılamayı bile göze alamadılar. Bu arada AB'den müzakere tarihi koparma hevesiy- le Ege sorunlan konusunda Yunanistan'la uzlaş- mayı ve karasulanyla kıta sahanlığı gibi konularda Uluslararası Adalet Divanı'na gitmeyi tasarlayan dip- lomatlann şunu unutmamalan gerekir: Ülkelergibi de- nizler de sahip çıkmayı, kullanmayı ve yararlanmayı bilenlerindir. Koylarda kıyı yatçılığı yaparak, sahil gazinolannda mehtap seyredip rakı içerek ve karşı komşuya dost- luk mesajlan yollayarak Ege'de hak iddia edilmez. Yu- nanın Ege'yi bir iç deniz gibi gördüğünü ve tepe tepe kullandığını bilen elin yargıcı, bizedönüp "Neresini, ne- sini, ne kadar ve nasıl kullanıyorsunuz ki, bu denizi sahiplenmek istiyorsunuz?" dıye sorsa, verilecek bir yanrt ve inandıncı birkaç kanıt olmalı. Bunlar var mı? 'Atatürkiye' Bakû Atatürk Merkezi'nin başkanı: "Siz Atatürk'ü izliyorsunuz, biz de sizi!" diyor. İncelikli ve kültürel bir saygı. Biz de söz verdik kitap bağışında bulunmaya. Türk ulusunun duyarlı bireyleri, siz de bu "söz"e katılmak ister misiniz? Gelin "başka"lanndan önce davranalım. Azeri deyişiyle: "Atatürk Merkezi'ne uğurlar arzulayahm." PlDf. Dr. MahİT AYDEV İstanbul Cniversitesi B akû Havaalanı'ndan ' kent merkezine gider- kken sizi, çağlayan de- korlu bir tablo karşı- lar. Onun "hoş gelmişsiniz" sözJerinde, Türk konuksever- Hginin inceliğini görürsünüz. Kendini, o "hoşgeliş"^ tanık- hğına yakışır görmeyen bir ın- celik. Türk ulusunun, sanatı, sö- zü ve zevki zariftir. Başını yu- kanya kaldıran, gökyüzünde "turkuaz" rengmi görür. Ne Batı'daki gibi bağıran ne Do- ğu'nunki gibi birbirini basan renklenmiz var. Lise yıllannda bir sorum ya- nıtsızkalmıştı. Harfdevrimin- de, Göktürk harflerini neden al- mamıştık? O bizim öz ve ilk al- fabemizdi. Bugün olsun orta dereceli okullarda, bu sorunun yanıtı yok. Herkesin Türk ta- rihini üniversite düzeyinde bil- mesi olası degil. Sovyetler'in dağılması üze- rinden 15 yıl geçti. Bu sürede Türk cumhuriyetlerine gide- medim. Dogruyu söylemek ge- rekirse pek gitmek istemedim. Büyük, ama içi boş söylevler yüzünden. Ve çok geçmedi, "ağabeyfik" rolümüz bitti. Şim- di "eşitierin birfiktefiğrni ya- şıyoruz. Hazar, Karadeniz'den büyük. Adı gibi "banş denizj". Gün- batımında soydaş ülke Azer- baycan var, Türk cumhuriyet- leri içinde bize en yakını. Çe- virmensiz anlaştığımız insan- lann ülkesi. 18 Haziran 200 l'de Latin al- fabesine geçtiler. Geçen hafta Bakû'daydık. Tarihsel bir bina- yı, Atatürk'e yaraşır biçimde kültür merkezi yapmışlar. O zarif sarayda, 12 bilim insanı, dil, edebiyat, kültür, sosyal ve siyasal, dahası uluslararası iliş- kiler alanında çalışıyor. Doyumsuzca konuştuk harf devrünini. ÖrnekJer verdik ya- şadıklanmızdan. Yazgımız da aynıydı, yolumuz da. Ama on- lar daha şanslı. Çünkü bizi ız- liyorlardı. Biz 73 yıl önde, da- ha Batı'daydık. Tümünün dile- ği: "Türkiye Türkçesi ortak dilimiz obun." Uçağımız, Bakû üzerinde yükselirken, birden kaygı du- yuyorum. Aşağıdaki tabloda, yalnız petrol için kurulmuş bir sanayi var. Üstelik Büyük Or- tadoğu Projesi kapıdayken. Ve Mustafa Kemal'i düşünü- yorum. Önde yürümenin, ör- nek olmanın zorluğunu göğüs- leyen büyük lideri. Her türlü riski göze almak, kişisel mut- luluğu unutmak, sonunda Türk ulusunun bireyi olmakla övün- mek. Bugünün bencil tipleri- ne göre, ne boş, ne anlamsız bir onur. Azerbaycan'da başlayan bu değişim, durgun suya bırakılan bir çakıl taşı gibi. Kaç halka oluşur, hangi kıyılara ulaşır, şimdiden bilinmez. Bakû'nun Kurt Kapısı çay bahçesinde, bir şarkının duyurusu kulakla- nmda çınlıyor: "Özbekistan ve Kırgızistan'ın en beğenilen şarkısı!" Sınırların kalktığı, uzaklığm anlamsızlaştığı bir boyut. Bizim konuşmamızdakı Arapça etkisine koşut, Azeri Türkçesinde Farsça yoğun. Aradan geçen sürede, dilimi- zi yalınlaştırdık. Onlann yolu uzun. Ama bizden daha pratık konuşuyorlar. Ve günde 30 La- tin harfli gazete yayımlayacak düzeydeler. Son zamanlar ülkemizde, harf devrimi karşıtlığı mınl- danıyor. "Kutsal tapınağın ra- hibi" gibi, eskiyi savunanlar- ca. Herkesin kolayca okuyup bilmesi, işlerini azalttı. Bugün Çin, kayaçlann yapısından, dünyanın oluşum sürecinde hangi hız ve yörüngede döndü- ğünü söylüyor. Bu haber, "Üinı Çin'de olsa arayınız" ılkesıni çağnştınyor. Bir zamanlar biz- de, bilgiyi kutsal sayan anla- yışı düşünüyorum. Yine Mustafa Kemal'e dö- nüp, harf de\Tİmi için ne çok uğraştığını görüyorum. Konu- yu uzmanlara bırakışını. Okur yazarlık süresini, birkaç yıl- dan birkaç haftaya indiren ka- ran, onlardan bekleyişini. Bir söz vardır: "Karşı çık ki, tanı- nasm!" Hoş onlar, herkesin ta- nıdığı kişilerdi: Halit Ziya Uşakhgü, Fuat Köprülü, Zeki VeüdiTogan ve diğerlen. Kar- şı çıktılar, Arap harflerinin Arapça için olduğuna, Japon al- fabesi, Japonlann olduğu gibi. 25 yıldır tarih alanında çalı- şıyorum. Kımi kez 500 yıl ön- ceye inen belgeler okudum. Türkçenin eklemli dil inceliği- ne, en uygun olan Latin harf- leri. Yazıldığı gibi okunan, hiç- bir harfi gücendirmeyen... Bakû Atatürk Merkezi'nin başkanı: "Siz Atatürk'ü izli- yorsunuz, biz de sizi!" diyor. İncelikli ve kültürel bir saygı. Biz de söz verdik kitap bağı- şında bulunmaya. Türk ulusu- nun duyarlı bireyleri, siz de bu "söz"e katılmak ister misiniz? Gelin "başka"lanndan önce davranalım. .Azeri deyişiyle: "Atatürk Merkezi'ne uğurlar arzulayalım." Öyle ya! Mustafa Kemal'e biz "Atatürkiye" demedik ki. Atatürkün başarıları yalnız Türkiye değil, Türk ulusu için- di. Dahası, tüm insanlık. Yanı- lıyormuyum?.. Denktaş: Onurlu Savaşımcı.. Cemal GURPEVAR Eğitimci, Yatağan Cumhunyet'te de "Lo- zan Tartişmalan" baş- lıklı yazılannızı şaşkın- lıkla ve derin bir üzüntüy- 2 7Nisan2004tanh- li Cumhunyet'te "Kıbns" başlıklı, 29 Nisan 2004 tarihli le okudum Sayın Ateş. Sayın Ateş, bıze "hak bfldiğimizyokla yalnızda obak yürümeyi" ögret- tiler hep. Sayın Denk- 10 yıl tatil yapın 10 ayda ödeyin! Gelin, tesislerimizdeki . ,-«,--,••-„•• ; M i i " ekonomik tanıtım turlarımıza katılın. Hem tesisi tanıyın, hem tatilinizi yapın. Tatil Abonesi olmanız ^durumunda 1 hafta ücretsiz tatil kazanın. Nasıl mı? 'Tatil Aboneliği " sistemiyle. Bu sistemle 5 veya 10 yıllık tatilinizi bugünden güvence attına alacaksınız. Üstelik tatil yapacağınız yeri*, dönemi ve süreyi siz belirleyeceksiniz. Ve bir kez abone olduktan sonra her yıl sadece bavulunuzu toplayıp tatile gideceksiniz! *: Zincırimize katılan tesisler aşağıdadır. Bu tesisler hakkında aynntılı bilgi için www.yapic.coiii.tr adresini ziyaret ediniz. Aynca tüm sorulannıa [email protected]'yeyazabilirsiniz + : Yapacağınız tatil abonelik sözleşmesi, Tüketiciyi Koruma Yasası ve 2003 Haziran ayında çıkarılan Devre Tatil Yönetmeliği'ne uygundur. Yücelen Otel - Gökova, Muğla Gökova'nın kalbinde; denizin, tarihin ve doğanın tam ortasında kurulmuş olan Yücelen Otel, ahşap mimari ve dekorasyonuyta samimi ve huzulu bir atmosfere sahip. Efes, Kaunos, Fethiye, Datça ve Bodrum gibi turistik merkezlerin tam ortasında yer alan tesis, plajı, havuzu, barlan, doğa ve su sporiarı olanakları, saunası ve A la Carte restoranı ıle her zevke cevap veriyor Öngen Country Hotel - Kazdağı, Çanakkale Dağ havasının dinçliğini ve mtolojinın buyüsünu mısafırlerine country tarzı eşsİ2 bir tesisle vaşatmayi amaçlayan, eko-tatılın Turkıyede'kı öncüsü Öngen Country Hotel'de tatil ve dinlenmenin her alternatıfi var. Şömineli villaları, klimalı süitieri, havuzu. geniş topiantı salonu, kendi çiftliğiyle desteklediği mutfağı, doğal yürûyüş parkuru, kütüphanesi, Assos. Truva gibi bir çok tarihi merkeze ve Türkiye'nin en temiz denizine yakınlığı bu tesisi 4 mevsim unutulmayacak tatiller geçireceğiniz bir yer haline getiriyor. Tropic Hotel - Side, Antalya Denıze "srfır", antık Sıde'ye 300m, Antalya havalımanına 70km'lik merkezi konumu sayesınde güzel olduğu kadar rahat bir tatil geçırmenize olanak sağlayan Tropic Hotel, konforlu odalan sayesınde sıze evınızin rahatlığını yaşatacak Tesıs, tum su sporfannı yapabıleceğınız plajı, jakuzzılı havuzu ve eşsız restoranıyla benzersız bir tatil vadedıyor. YAPIM-C | www.yapic.com.tr 1 [email protected] | Turk Ocağı Cad. Basın Sarayı No:1 Kaf4 I Gazetecıler Cemıyetı ustü) Cağaloğlu - İstanbul o Tel: (0212) 520 21 91-92 / (0212) 522 49 26 J Faks (0212) 520 50 23 3 taş'uı görüşünün şimdi- lik azınlıkta oluşunu, Onun haksız ve sıyaset- ten çekilme gerekçesi olarak sunmanız doğru- su çok şaşırtıcı. Sayın Denktaş'uı siyasal yaşa- mının sonuna geldiğini bilmiyoruz ama, onurlu bir mücadelenin sonun- da gösterilebilecek onur- lu bir duruşu ortaya koy- duğunu apaçık görebili- yoruz. Sayın Ateş, aynı gün "Evet - HayTr" köşesin- den OktayÂkbal, Göko- va'dan değil, sanki oda- nızda yazınızı yazarken görmüşçesine nasıl ses- leniyor; "An, şu Gökova rüzgân!Bırak.düşünme drvor.'Vlnededeğişikgö- rüşkr yakamı bırakmı- yor. Şu Denktaş, Türki- ye'de bir partinin başma geçse,sağı sohı toparlasa, Tayyip'ler, Gül'ler ikti- dannın karşısına geçse; onur, kişilik. nitelik, ulu- saldu>-arıkdersiverse,di- ye düşünüyonım._" Yı- ne aynı gün Ühan Selçuk "ftnccre"sinde, CHP'nin Kıbns ve Kuzey Irak'ta- ki olumlu ve onurlu po- litikalan ve Rumların "hayır''ıyla Sayın Erdo- ğan'uı nasıl kurtulduğu- nu ne güzel anlahyor. Bakın Sayın Ateş, sizin "sözde uhtsçubr" ve "çat- bksesler" diye dalgageç- meye çahşnğınız, başta Û- hanSdçukiar.OklavAk- bal'lar. Mümtaz Soy- sal'lar, Cüneyt Areayü- rek'ler. Mustafa Bal- bay 'lar, Şükrü Sina Gü- rel'ler. Hikmet Çetinka- ya'larve daha nice özgür ve onurlu kalemler ve bizlerle aynı düşünmek zorunda değilsiniz. Biz çok iyi biliriz kı, "Bari- ka-i baidkat, müsademe- i efkârdan doğar." (Ger- çek şimşeği, fikirlerin çarpışmasından doğar.) Ama, engin hoşgörünü- zü bilen biri olarak, ken- dinizle aynı düşünme- yenleri "sözde ulusçu" ve "çaüak sesler" gibi ta- nımlamalarla aşağılamak istemeniz, bizi derinden yaralar. Sayın Ateş, "Lozan Tarüşmalan"na hiç gir- meyelim. Lozan'ın ba- şan mı, hezimet mi ol- duğu, 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal' in gö- züyle Samsun'dan Ana- dolu'nun "umumivazi- yeti"ne baktığımızda çok iyi anlaşılır. Bu tar- tışma Lozan'ın sonuç- lannı iyi niyetle araştır- mak değildır. Mılli Mücadele'yi küçümsemek, Cum- huriyeti ve devrimleri aşındırmak, Misak-ı Milli sınırlanmızın da değişebilirliğini aşılamak çabalandır. Sayın Ateş, Cum- huriyet gazetesi bizim basında sığındığımız son kalelerden biridir. Lütfen bu kaleyi de düşürmek isteyenlere karşı daha titiz olmanız dileğiyle... İSTANBUL BAROSU HAKEM KURULU BAŞKANUĞI'NDAN EsasNo:2003 139 Davacı Hılmı Özalp vekilı Av. Ab Yüksel tarafın- dan davalılar Hüseyin Aknacar, Mehmet Aknacar aleyhine açılan alacak davasının yapılan açık yargıla- masında. Davalılar Imam Hüseyin Aknacar ve Mehmet Ak- nacar'ın 20.05.2001 düzenleme tanhlı 30.06.2001 \-a- delı, 19 000.000.000-TL bedellı senede mahsuben ödeme yapılması ve senet hamıh llhan Şahin vekilı ile ibralaşılması nedeniyle aviıkatlık hızmetı venldığı ve vekalet ücretıne hak kazanıldığı 500.000.000.-TL'nin 14.11.2001 tarihınden ıtibaren yasal faızı ıle bırlikte davalılardan tahsılıne karar verilmesini talep etmıştir. Davalılar Imam Hüseyin Aknacar ve Mehmet Akna- car'ın tncırlıpınar Mahallesı, Nail Bilen Sokak No: 4'E Gazıantep adreslerine tebligat yapılamadığından ve adresleri meçhul olduğundan ılanen tebligat yapıl- masma karar verihnıştir. TBB Baro Hakem Kunıiu Yönetmelığı'nın 16'3. maddesı gereğınce sulha davet ıçın duruşmanın bıra- kıldığı 16 09.2004 günü saat 15.50'de kurulumuzda hazır bulunmanız hususu ilanen teblığ olunur. 11.06.2004 Basm: 30134 Türkiye Gazetecıler Cemıyeti'nın yayınladığı günlûk Bizim Cazete Ülke sorunlanna ılışkın raporlanyta, araştrmalarryla, köşe yaalanyla. tarafsız haberleriyle sıvil toplumlann gazetesi. Düzenlı okumak için abone olun. Tel: 0^12.51108 75 PENCERE Tüpbanlı Demokrasiye Tesettürlü Spor... Başkan Bush Türkiye'yi 'model ülke' yapacak- mış!.. Haydi hayıriısı!.. Şaka değil, ciddiyetle konuşuluyor ve tartışılıyor bu konu, moda defilelerinde pistte yürüyen alımlı çalımlı modeller var ya, biz de Islam dünyasında "konu mankeni" olacağız... Peki, giysiyi kim biçecek?.. Povvell!.. Hazret kafasındaki tasanmı da ağzından kaçır- dı: "- llımlı Islam Devleti!.." Gazetelerde fotoğrafları, televizyonlarda filmle- ri yayımlanan Emine Erdoğan Hanım'ı kim giydi- riyorsa evlere şenlik!.. Emine Hanım da konu man- keni!.. Laura Bush'un sadeliğinin yanında bizim- ki takmış takıştırmış, bir de üstüne türbanla teset- tür tamam, laik Cumhuriyete selam! Model ülkeye tam konu mankeni!.. • Başkan Bush ne dedi: "- Türkiye, AB üyesiolmalı!.." Hem dinci Ortadoğu'da "llımlı Islam Devleti Mo- deli" hem de AB'de laik, demokratik düzende in- san hakları modeli nasıl bağdaşacak?.. NATO kafa.. Nato mermeri.. Bizim Islamcı gazeteler de hem spor sayfalan ve ekleri yayımlayıp hem de tesettürün çelişki çuku- runda debeleniyoriar... Allah akıllarversin!.. • Futbol toplumlann kanına girdi, bu sporu dışla- maya olanak yok!.. Kansı tesettürlü Tayyip Erdo- ğan da vaktiyle meşin topun peşinde koşmamış mıydı!.. Dinci gazeteler ister istemez spor sayfala- n düzenliyoriar, ekler çıkanyortar... Ama çözülemez bir bunalımın çelişkisinde kıv- nm kıvnm kıvranıyoriar... Çünkü yalnız erkekler spor yapmıyorlar ki... Kadınlar ne güne duruyorlar?.. Medan iftihanmız kadın atletlerimiz var, dünya pist- lerindeyanşıyorlar... Süreyya Ayhan.. Elvan.. Ne var ki tesettüre riayet eden bir kadın atlet ola- bilir mi?.. Emine Erdoğan Hanım tepeden tırnağa süslü püslü giysileriyle yalnız yüzünü açıkta bırakan bir tesettür modeli olarak devletin üst katlarında ko- nu mankenliği yapıyor; ama Süreyya kızımız pist- lerde dünyanın öteki kadın atletleri gibi koşuyor; Elvan'ın bacakları, kolları, göbeği açıkta.. Bizim dinci gazetelere bakıyorum, Fethullahçı- ların ceridesi 'Zaman' bile dört sayfalık renkli spor eki yayımlıyor... Ancak bütün dinci gazetelerde dünyaca ünlü kadın atletlerimizin yalnız kelleleri yayımlanıyor.. Bacaklara sansür.. Kollarasansür. Göbeğe sansür.. Ve Allah'ın yarattığı kadın bedenini günah sayan mürtecinin sansürü atletizmden basketbola, yüi meden voleybola dek bütün spor dallarında kadı- na uygulanıyor. Oysa ne tesettürlü spor olur.. Ne de demokrasi!.. GOKOVA-AKYAKA Türkiye Ziraatçılar Derneği Dinlenme Tesislerinde Düşlediğiniz Tatil Düşlediğiniz Fiyata Kişi başı konaklama + Sabah Kahvaltısı + Akşam Yemeği: 30.000.000 TL. Birpeşiı3taksltieödemeşanst Tel : (0 312)213 94 17-213 84 35 (0 252) 243 44 02 Faks : (0 312)213 22 52 (0 252) 243 59 90 Mehmet FARAÇ Ikizkuleler'den Galata'ya EL KAİDE TURKA TÛMKİTAPÇIURDA - | MEHMET FARAÇ Mehmet Faraç, İstanbul'da 58 kişiyi öldüren El Kaide militanlarının Arganislan'dan istanbul'a uzanan kanlı yolculuğuna mercek tuhıyor, teroristlerin insanı dehşete düşüren bağlantılonnı gözler önüne seriyor. Günizi Yayıncılık Tel: 0 212 512 11 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle