19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 3 HAZİRAN 2004 PERŞEMBE 14 KULTUR [email protected] Ölümünün 41. yılmda büyük şairi anarken, onun 'insan' yanı üzerine de düşünmeliyiz... Insanve şaîrNaznııEfikmetATAOL BEHRAMOĞLU Son eşı Vera Tulyakova'nın anılanndan. Nâzun Hikmet'in bir gün ona şu sözleri söylediğini öğreniyoruz: "Benim için bir kitap yaz Vera. Orada benim insan yanımı anlat Şiirlerimden. oyunlanmdan, bütün yazdıklanmdan daha önemli olan, benim insan yanımdır." Tulyakova'nın tanıklığıyla bize ulaşan bu sözler tam olarak ne anlama geliyor? Nâzım Hikmet'in 'insan' sözcüğüyle vurgulamak istediği anlam nedir? Bu sözcükJe, hayranJık uyandıran şiirlerin yaratıcısı olan kişinin de herkes gibi olağan mutluluklan ve mutsuzluklan, kahramanhklan ve zaaflan olan bir insan teki olduğunu mu; yoksa yazgısına düşen olağan dışı kederleri, hasretleri mi anlatmak ıstiyordu? Sanıyorum ki, tümü birden... Okuyucu, şiirin gerisindeki insanı tanımak zonında mıdır? Eğer söz konusu olan şair, Nâzım Hikmet'se, evet. Yaşadığı dünyanın ve çağın duygulannı, kaygılannı, beklentilerini, umutlannı, Nâzım Hikmet ölçüsünde ve çapında, kendi benliğinde, kendi bedeninde, kendi kişiliğinde duyup yaşayarak yansıtabilmiş çok az dünya şaıri vardır. Böyle bir şairin ürününü, onun dünyayı algılayışından ve bıreysel kışiliğinin özelliklerinden ayırarak açıklayamayız. Başka bir deyişle, Nâzım Hikmet'in tüm yapıtlannda insan ve şair, eşıne az rastlanır bir yetkinlik ve bütünlüktedır. Nâzım'ı yaratan koşullar Büyük yolunun henüz başlangıcında genç bir şair olarak Nâzım Hikmet'in dünya görüşünün temellerini, Tanzimat'la başlayarak Tevfik Fikret'te doruğa ulaşan Y,aşadığı dünyanın ve çağm duygulannı, kaygılannı, beklentilerini, umutlannı, Nâzım Hikmet ölçüsünde ve çapında, kendi benliğinde, kendi bedeninde, kendi kişiliğinde duyup yaşayarak yansıtabilmiş çok az dünya şairi vardır. uygarhk, çağdaşlık, özgürlük kavramlanyla, en erken çocukluk yaşlannda aile çevresinde kazandığı yurtseverlik, insancıllık duygulan oluşfurur. Bunlara, lirik şiirimizin köklü geleneklennden süzülüp gelen bir duygululuğu eklemek gerekir.Bu toplam da onu büyük şair yapmaya yeter. fakat belld e\Tensellik düzeyine ulaştıramazdı. Kişiliğini oluşturan birkaç özellik daha var ki yukandakilerle bir araya gelişleri yirminci yüzyıl Türkiye şiirine dünya ölçüsünde bir şair armağan etmiştir. Bu özellıklerden biri, yine çok erken bir dönemde bilimsel, toplumcu dünya görüşünü öğrenıp özümseyişidir. Daha az önemli olmayan bir başkası, şiirden sinemaya, resim ya da müzıkten tiyatroya, sanatın her alanında 1920'li yıllar Rus modernizmınin yaratıcı havasını solumuş olmasıdır. Onun her yerde v e her dönemde dogmalara karşı çıkışının, kendi ülkesindekı "Putian yıkryoruz!" kampanyasının 1950 sonrasında yaşadıgı Rusya'da her çeşit putlaştırma ve sıradanhğa karşı sanatsal yaratıcılığın kişiselliğini ve özgürlüğünü savunmaya öncülük edişinin nedeni, bu eşsiz, büyük sentezdir. Şiirlerinde ve kişisel özelliklerin en dolaysız dile geldiği bir yazı türü olan mektuplarda, onun inanılmayacak kadar iyi, sevecen, verecen ınsanhğını duyumsanz... Çe\Tesindeki her şeye, herkese ışık saçan, neredeyse çocuksu. hesapsız, karşılık beklemeyen, sınırsız özvensinı... Ve belki gerçekten de, tüm özelliklerinin temelini oluşturan kişisel özelliği budur... Yapıtını, yaşamını, eylemini, içsel bir ışıkla aydınlatan... Temiz, çocuksu... Yaşar Kemal'ın bir gün şöyle dediğinı anımsıyorum: Insanda nasıl eşsiz, benzersiz bir yürek olmalı ki. bunca yıl hapishanelerde, katillerin, suç işlemiş kişilerin arasında yaşayıp da böylesine temiz, çocuksu kalabilsin! Şiirlerinin yanı sıra Nâzım Hikmet'in insan kimliği üzerinde düşünmenin de hepimizin insanhğına katkısı olacaktır. Açıkhavada anniakonseı Kültür Servisi - Nâzım Kültürevı dünya şaıri Nâzım Hikmet'i bugün, ölümünün 41. yılmda anıyor. Istanbul Açıkhava Sahnesi'ndeki izlence saat 19.30'da başlayacak. Ufuk Karakoç, Vedat Saknıan ve Fırat Başkale müzikleriyle; Kemal Özer, Ataol Behramoğlu ve Işıl Ozgentürk şiir ve konuşmalanyla, Esin Afşar ise Nâzım'dan şiirler etkinlıkte yer alacaklar. Yunanistan'dan Action Selanik Müzik Topluluğu sesleriyle. şarkılanyla geceye katıhrken Enıin Igüs ve arkadaşlan Nâzım bestelerini sunacak, Nâzım Kültürevi gençlerinin korosu da geceye renk katacak. Tiyatrocu Orhan Aydın ve Metin Coşkun ıse kendi hazırladıklan küçük gösterilerini izleyicilerle paylaşacaklar. 87.5 frekansmdan yayın yapan Yaşam Radyo da bugün tüm izlencesini Nâzım Hikmet'e ayırdı. Saat 10.00'da başlayan 'Agız Tadryla' programında yaşamı ve mektuplannın anlatımıyla başlayacak olan Nâzım günü daha sonra çeşitli konular, konuklar ve programlarla sürecek. Gazeteci Orhan KaraveK konuk olacağı 'Deniz'in Dalgası' programında Nâzım Hikmet'in sürgün yıllannı anlatırken Nâzım'Ia Dünya Turu' Nâzım'ın gezdiği yerlere, şiırlerine yapılacak bir yolculuğu kapsıyor. Işbaşı'na konuk olarak katılacak Orhan Alkaya ise edebiyatçı Nâzım'dan eylem adamı Nâzım'a yaşananlan dinleyicilerle paylaşacak. Ölümünün 41. yılında Nâzım Hikmet'i anmak içın düzenlenen bir etkinlik de Nâzım Hikmet VakfVnın yemeği. Bu akşam Eskandil'dekı yemeğe sadece vakıf üyeleri katılabılıyor. (Açıkhava etkinliğine ilişkin ayrıntıh bilgi için Nâzım Kültüre\>i Tel: 0 212 245 04 81) Cuma Boynukara'nın oyunlaştırdığı 'Mem ile Zin' bu akşam saat 20.30'da Semaver Kumpanya'da \feryüzünde en büyük silah aşkSELCENAKSEL Bu kez yakın bir coğraf- yadan, Mezopotamya'dan bir dünya masalı için ha- zır Semaver Kumpanya ve sahne: 'Mem ile Zin'in hi- kâyesi. Doğu'ya daha bir yakın top- raklann açık açık söylenerek 'sözlü edebiyat' diye de isimlendirdiğimiz yolla bugünlere taşınan öykülerinden biri. 1695 yılında Ehmed-eXani'nin 'Meme Alan' destanından esinlene- rek kaleme aldığı 'Mem u Zin'i Cu- ma Boynukara oyunlaştırmış. Işıl Kasapoğhı ve BülentEmin Yarar'ın yönetmenliğini yaptığı oyunun sah- ne \e dekor tasanmı Hakan Dün- dara, kostümleri Funda Çebiye, müziği Mazlum Çimen'e, ışık tasa- nmı Sema Öztaş'a ait. Dramarurgi- sini de Yavuz Pekman ve Günay Er- tekin üstlenmişler. Semaver Kum- panya oyunculan Sibel Altan, Sarp Aydınoglu, Asil Büyüközcelik, Banu Çiçek, BülentÇolak, Emel Çölgeçen, Fatih Dönmez,Özlem Durmaz, Ümit Üban, Serkan Keskin, Sezai Paracı- koğlu. Yavuz Pekman, AB Savaşçı ve Mine Tugay rol ahyorlar. Doğuya yakışan bir masal Dünyanın tüm 'an' öykülerinden bu, bir klasik diger deyişle. Aşkın, yıkıcı hırsın. insanın insana edebi- leceğinin en güzeliyle en kötüsünün, eksiksiz fazlasız anlahldıklanndan. Zaman, en güzel üısanhk haline ula- şacak gücün yaşadıgı zaman olsa da. Bir bayrama (nevroz) uyanıyor gökyüzü, toprak ve insanlar. Bulut- lar aydınlanır yavaş yavaş, oralann ahalisi ise ezgilerini mınldanarak, çoktan büyük bir buluşma gününe adım atmaya başlamış. Bilinen o ki, bugün, Mem ile Zin de bulacak bir- birini. Öyküye başlarken, herkes ora- da, o yerlerin özünü üstünde taşı- yor: Ezgilerini, el dokumalannı, ses- lerini, aydınlanmakta olan bulutla- Lşıl Kasapoğlu ve oyunculan için öykü, belli bir kültüre ait olmasının ötesinde bir anlam taşıyor. "Mem ile Zin dünyaya açık bir yapıt. Bugün Sheakspeare'de, Dostoyevski'de Yaşar Kemal'de, Çehov'da kullanılan genel anlamdaki sosyal eleştiriler ve onun yanı sıra kullanılan edebi dil, bütün dünyaya ait artık. Sözlü edebiyatın bugüne gelişi, Semaver Kumpanya'yı, böyle bir metni sahneleme nedenine kadar getiriyor. nnı, toprağını bile... Bütünü oluş- turduğunda, öykü kadar an ve zen- gin oluyorlar. Anlatılacak olan öy- küye hazırlamaktan çok, bir dili öğ- retiyorlar sanki öykü öncesinde. Kök- lerineden aldıklannı bugüne taşırken, bütünde birleşecek kadanyla, ince- cik bir köprüden geçer gibi. Anlatı- cının ardından, aşka düşecek olan Mem'i, Zin'i, Sıti'si ve Tjadin'iyle başlıyor... Sonu iki âşığın en gerçe- ğinden kötü niyet sonucu kavuşa- mamasıyla, Doğu'ya özgü bir felse- feye yakışan bir masala dönüşecek. Mem ile Zin'i oyunlaştıran Cuma Boynukara bunun büyük özen istediğinin altını çızıyor: "Insanlann büyük çoğunluğu bunu ezbere biliyordu, yani bir yanlışa düşmemeliydim. Her aşiretin, bölgenin kendine ait bir Mem - i AJan'ı vardı. Yer yer çeviriler atbaşı gitti, oyunlaştırmada dikkat gerektiren bir şey vardı, sahnede aşkı yaşatmak veya yaşamak ve bir aşkın dışlanmasını ele aJmak. djşlanan bir aşkın da sosyal pafJamaya dönüşmesi. Kendi hedefim buydu. Yeryüzünde en büyük silah aşkü." Diğer Semaver Kumpanya oyun- Iannda olduğu gibi oyunun hazırlık sürecinde tüm ekip, uzun bir masa- başı çalışması yapmış. Başta dra- maturgiyi üstlenen Pekman ve Gü- nay, yönetmenler, kostümcü, ışıkçı ve oyuncular. Boynukara'nın metniy- le başlayan, Xani'nin destanı ve Meme Alan destanına uzanarak. Sah- nede uzun doğaçlamalarla beraber yavaş yavaş aşk destanının oluştugu- nu, arkadaşlanyla kısa sürede oyu- nun içine girdiklenni söylüyor Bü- lent Emin Yarar: "En önemlisi de buydu zaten. Hatta öyle şeyler oldu ki, yüreklerinden gelen sesi sahneye taşıdilar, bazen onian bile kullan- dık". Sheakspeare ve Orhan Ke- nıalden Mem ile Zin'e... Kasapoğ- lu ve oyunculan için öykü, belli bir kültüre ait olmasının ötesinde bir anlam taşıyor. "Mem ile Zin dünya- ya açık bir yapıt Bugün Sheakspe- are'de, Dostoyevski'de Yaşar Ke- mal'de, Çehov'da kullanılan genel anlamdaki sosyal eleştiriler ve onun vanı sıra kullanılan edebi dil, bütün dünyaya aitarok. Sözlü edebiyatm bu- güne gelişi, Semaver Kumpanya'yı, böyle bir metni sahneleme nedenine kadar getiriyor. Mem ile Zin'i, muh- teşem bir eser olarak okuyonız, bü- yük bir aşk hikâyesi olarak okuyo- ruz, içindeki bütün çarpışmalar, sa- vaşlar, iktklar mücadeleleriyle biriik- te. tçerdiğimiz birikim, kültürümüz, neyk beslenmişsek onunla tekrar an- latmayı, becermevi deni>oruz,işimiz bu. Hem kumpanya, hem yönetmen olarak, ne\ sek seyirciye de o anlam- da ulaşmaya çalışn oruz. Tüm diller- de Mem ile Zin öyküsü var.»". Blrllkte llerleme duygusu Tiyatrocu olarak seyircınin karşı- sına ufku geniş, dünyayı anlatan, gü- zelleştiren oyunlarla uğraşarak çı- kıyor Işıl Kasapoğlu ve kumpanya- sı. Bugünügeçirmekten önemli olan bu. kamu tiyatrosu yaptıklannı. Tür- kiye'de türler arası aynmın sağlıkh olarak yapıldığında birçok şeyin ye- rine oturacağını da ekliyor. Tiyatro onlar için bir muhalefet, ancak ya- şama dair bir muhalefet, anlamını da- raltmamak gerekiyor bu noktada. Genç bir tiyatro topluluğu değil, ileriye bakan, geniş düşünen ve dün- yaya açılmaya hazırlanan. Aynı za- manda bir atölye gibi tüm ekibin bir- likte bir şeyleri oluşturduğu. "Kurul- masından ild \ıl sonra, tüm bunann ışığmda 'süreklilik', üzerinde>eterin- ce durmadıgımız bir kavram" diyor Kasapoğlu. "Birfikteilerlemckmüt- hiş bir duygu." (Tel: 0 212 585 59 35) Yaşamı belgelemek • Kültür Senisi - Magnesıa Kültür Sanat Derneğı Fotograf Grubu üyesi Sevay Açıcı. Eylem Akgün, Naime Budak, Tufan Dinarlı ve Saniye Yırtıcı'nm fotoğraflanndan oluşan 'Kemalpaşa Mahallesi Belgesel Çalışması' başlıklı sergı 4 Haziran Çumartesı günü saat 11.00'de Söke Kemalpaşa Mahallesi Sümbül Sokağı du\arlannda açılacak. Söke ilçesının ilk kuruluşundan bu yana Türk, Rum, Ermeni, Kürt ve Roman gibi çeşitli insanlann yaşadıgı Kemalpaşa Mahallesi, belgesel fotoğrafçılann gözüyle fotograflandı. Iki yıllık bir çahşmanın ürünü olan bir günlük sergıninı dığer bir özelliği de gezici olması. fotoğrafın Doktoru' Ara Güler • ANKARA (ANKA) - Yıldız Teknık Üniversitesi (YTÜ), fotograf sanatçısı .Ara Güler'e, Sanat ve Tasanm Fakültesı önensi ve senato karan ile 'Onursal Doktor' unvanı verecek. Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Prof. Mehmet Bayhan'ın verdiği bilgiye göre üniversite tarafindan 8 Haziran'da saat 14.00'te YTÜ Oditoryumu'nda düzenlenecek olan törende, müzik dinletisi ile .Ara Güler'in özgeçmiş ve çalışmalannın sunumundan sonra onursal doktor belgesi kendısıne sunulacak. Böylece fotograf dünyasında, ısrarla fotografin bir sanat olmadığını savıman Ara Güler, fotoğrafin 'doktoru' olacak. Sezen Cumhur Önal'a ödül • Kültür Servisi - Sezen Çumhur Önal, Türkiye Millı Olımpıyat Komitesı Fair-Play Konseyi tarafindan Toplumsal Fair-Play Davranış Dah'nda 'Şeref Dıploması Ödülü'ne değer görüldü. Sanatçıya ödülü geçen günlerde Olimpiyatevi'nde düzenlenen bir törenle verildı. Kent tarihi ve mimari doku • tZMÎR(AA)-lzmır Büyükşehir Belediyesi tarafindan düzenlenecek olan '2. Tanhe Saygı Yerel Koruma Ödülleri' yanşması için başMinılan başladı Kentın tarihi ve mimari dokusunu ön plana çıkarma çalışmalanna katkıda bulunan, başanlı bakım \e restorasyon çalışmalannı yapan usta, mimar, şehir plancısı ve yapımcılann ödüllendirileceği yanşmada, 'Kentli Izmırir, 'Basit Onanm', "Esaslı Onanm', 'Emek Ödülü' ile "Tarihsel Çevre ve Kültür Varhklannı Koruma Katkı Ödülü' verilecek. Tanhsel çevre ve kültür varhklannı koruma dalında yapıtlar \eren gazeteci, yazar. araştırmacı ve sanatçılann da ödül alacağı yanşma ıçın başvunılar 27 Ağustos'ta sona ererken yanşma sonuçlarının 17 Eylül'de açıklanacağı. ödül törenının ise 25 Eylül'de de yapılacağı belirtildi. Charlize'ın yeni rolü • Kültür Senisi- 'Çani'dekı başansıyla "En lyı Kadın Oyuncu" Oscar'ını alan Charlize Theron, yeni filmi ıçın hazırlıklara başladı. Theron, Mark Richards'ın "The Ice at the Bottom of the World" adlı kıtabından beyazperdeye uyarlanacak olan filmin çekimlenne 2005'in sonbahannda başlanması bekleniyor. Filmi 'Boys Don't Cr>'ın ünlü yönetmeni Kimberly Peirce yönetecek. Richards'ın kitabındaki aşk, doğum ve ölüm gibi temalann işlendiği \ e Güney Amenka'da geçen 10 kısa öyküden hangisinin yeni filmin konusu olacağı ise henüz bılınmiyor. Arın Karamürsel resitali • Kültür Senisi - Piyano sanatçısı .\nn Karamürsel, bugün 19.30'da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu'nda 'Vedat Kosal'ı Anma Etkinlıği' kapsamında resital verecek. Piyano vırrüözü ve besteci Kosal'ın ölümünün üçüncü yıldönümü nedeniyle çeşitli etkinlikler yapılacak. (0 212 260 08 01) BUGUN • tSTANBUL LİSESt CELAL FERDİ GÖKÇAY KONFERANS SALONX nda 10.00 da 'Istanbul'un Almıda Yatan Tarih ve Hazineler' konulu, Doç. Dr. Sümer Atasoy'un katılacağı 'söyleşi ve saydam gösterimi', 13.45 te 'Okulda Oimak Ne Güzel' adlı Banu Güven söyleşisi. (0 212 514 15 70) • ÎSTAJVBUL LISESİ ASIM KOCABIYIK KONFER4NS SALONL"nda 11.30'ta 'Sevgi Paylaştıkça Çogahr' konulu Yıldız Teknik Cniversitesi .Mezunlar Tiyatrosu'nun oyunu ve 19.30'da 'Kaspar Hauser' adlı oyun. (0 212 514 15 70) İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ TAKStM SAHNESİ'nde 20.30'da 'OtheDo'. (0 212 556 98 00) • ÇEVRE TÎYATROSL nda 20.30'da 'Mem QeZin\(0 216 556 98 00) • BtZANS BÜYÜK SARAY'da 20.30'da 'Gökkuşağı'. (0 216 556 98 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle