Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 HA2İRAN 2004 SAL
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBJİL
Bir Yıldız Aktı!
"Ölümden öte köy yok" demiş şair. Hep ölüm,
hep ölüm, Yunus'tan Tarancı'ya, Saba'ya, Ortıan
Veli'ye, daha kimlere, kJmlere!.. ölüm hep yanı ba-
şımızda... Cemal Süreya, "Herölüm erken ölüm-
dür" demedi mi? "İki kapılı birhandayız." Girenler,
çıkanlar, bekleyenler, koşanlar...
Elli iki yaşındaymış! Beş yıl daha görev yapacak-
tı. Belki daha üstiin görevlere de gelecekti. Kırkın-
da milletvekilliği, kırk beşinde Izmir Büyükşehir
Başkanlığı, daha sonra bakanlık, belki başbakan-
lık... Onu çok şey bekliyordu. Hepsi ülkeye, insa-
na yarar getirecek davranışlar... Bir görev insanı ol-
mak her babayiğidin işi değildir. Piriştina, kendine
güven duyan, üstlendiğı i işi başarmasını bilen bir ki-
şiydi. Biraydın, birhalkçı, birtoplumcu... TlP'den
DSP'ye, derken CHP'ye giden bir yolda, daha ile-
ri, dahasağlam, daha irıançlı biryürüyüş...
Izmir çok şey yitirdi. Türkiye de, Türk halkı da, Türk
demokrasisi de!.. Ama yaşamın oyunlan böyle! Is-
ter yazgı de, ister başka şey! Piriştina Izmir'i uygar
bir kent yaptı. Dehizini deniz. Havasını hava... Ama
artık yok! Adı, efsanesi var. Kendisi artık sevenle-
rinin gönlünde...
Az yetişen insanlarımızdandı... Niye az yetişiyor
böyleleri? Yetmiş ünive>rsite, yüzlerce öğretim gö-
revlisi, doçenti, profesörü... Her yıl öğrenim gören
milyonlarca genç! Ama seçimlerde ortaya çıkanlar
hiç de umduklanmız, kendilerinden yapıcı işler bek-
lediklerimiz olmuyor. Işte arkadaşlarını birtakım
kuşkulardan anndıımak için af yasası çıkartmaya
çalışanlar!.. Hepsi okumuş yazmış, ama hiçbiri bir
Piriştina olamamış!.. Bakan, başbakan olursunuz
ama bir Piriştina'nın değerine ulaşamazsınız...
Şimdi Izmir'de yeni bir seçim olsa, CHP yüzde
elliye yaklaşan bir oy alabilir mi? Bugünkü CHP yö-
netimi Istanbul'da, Ankara'da, Mersin'de yaptığı
yanlışlan bir de Izmir'de yapmaz mı? Eski Başkan
Yüksel Çakmur'un gösterdiği özveri CHP yöneti-
mine güzel bir örnek olabilse diyorum. Birtakım
partı hesaplannı biryana itmek, Izmir'e, Piriştina'ya
yakışan yeni bir aday bulunabilse, birkaç yıl son-
raki seçimde güzel Izmir başkanlığı AKP'ye kaptı-
rılmasa...
Bütün Türkiye bir "insan "ın ardından gözyaşı dö-
küyor. Sevilmek işte budur. Olay bir başanlı bele-
diye başkanının yitirilmesi değil, Türk politikasının
geleceğinde parlayacak, çok yararlı işler başara-
cak bir insanın, bir yıldızın sonsuzluğa akmasıdır.
Bir anda tüm halkırnızın yalnızlığa düştüğünü
duymasıdır
Anısı, hep saygıyla, sevgiyle yaşayacak.
Bedeli Çanakkale'de...
Bedeli Çanakkale 'de ödenen, sahteyüz (100)
liralık bugün Anlcara da Emniyet Genel Mü-
dürlüğü Müzesi 'nde.
• • lkemizintambağımsızlığınasahip
U
çıkmak, yayılmacı ve sömürgeci
güçlerden ülkemizi korumak hepi-
mizin baş görevidır. Özellikle içe-
risinde bulunduğumuz dönemde,
bir yandan özelleştirme adı altında ekonomik
kaynaklanmızın kururulmasına, öte yandan
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında
yurdumuzun, yabancı egemenliğine teslim
ediJmesine tüm gücümüzle karşı durmalıyız.
Başta büyük Atatürk olmak üzere, tüm Kuva-
yı Milliyecilere ve geçmişte bu topraklar için
gözlenni kırpmadan yaşamını verenlere, kısa-
cası şehitlerimize karşı borcumuz budur. Bu-
nun için de öncelikle geçmişi iyi bilmemiz ve
bu topraklann neler karşılığında bıze bırakıl-
dığını ıyi öğrenmemiz gerekmektedir. Çanak-
kale Savaşlan sırasında, yurdumuzun dört bir
köşesinden on binlerce gencimiz yayılmacı ve
sömürgeci güçlere karşı yaman bir dıreniş gös-
terdiler. Daha yaşamadan öldüler, ama sömür-
gecilere yol vermediler. Istanbul Erkek Lise-
si "nin öğrencileri Çanakkale Savaşlanna gö-
nüllü yazılırlar ve bu öğrencilerin çoğu bu sa-
vaşlarda şehit olurlar. îstanbul Erkek Lisesi, ya-
ralılar ıçın hastaneye çevnlır ve o nedenle oku-
lun duvarlan sanya boyanır. Öğrencilerinin
şehit olması nedeni ile duvarlara siyah bayrak
asılır. Bugün îstanbulspor Kulübü'nün renk-
lerinin san siyah olması bundandır. Aynı ta-
rihte, Istanbul Tıp Fakültesi'nin 141 öğrenci-
si de. Çanakkale Savaşlanna gönüllü yazılır-
lar. Ve hepsi şehit olurlar. 0 yıl Istanbul Tıp
Fakültesi mezun veremez. Mezuniyet defteri-
ne, "Okulumuz öğrencflerinin tûmii Çanakka-
le Savaşlannda şehit olduktanndan, fakülte-
miz bu yd mezun verememiştir" notu düşûlür.
Mehinet Muzaffer, Galatasaray Lisesi me-
zunudur. Yirmi yaşındaki bu delikanlı Çanak-
kale Savaşlanna ihtiyat zabiti, yani yedek su-
bay olarak katılmıştır. Mehmet Muzaffer, 1916
yıhnda Çanakkale'ye vardığuıda, sömürgeci ve
yayılmacı güçler yenilgiye uğramış ve büyük
ölçüde çekilmışlerdir. Zaman zaman, savaş
gemilerinden ve uçaklardan bombalamalar
sürmektedir. Çanakkale'deki birliklerimiz, Kaf-
kas, Irak ve Filistin cephelerine gönderilecek-
lerdir. Bu nedenle de eksikler tamamlanmak-
tadır. Mehmet Muzaffer'e birliğin kamyon ve
otomobil lastiği ve öbür eksikliklerini tamam-
lamak üzere Istanbul'a, Erkân-ı Harbiye'ye
(Genelkurmay Başkanlığı) gitmek görevi ve-
rilir. O yıllarda Istanbul 'da kamyon ve otomo-
bil az rastlanır şeylerdi. Bunlann, lastik gibi
yedek parçalan ise, ancak karaborsada bulu-
nabilecek araç gereçlerdi. Mehmet Muzaffer,
Istanbul'da aradığı şeyleri, Karaköy'de Yahu-
di bir tüccarda bulur. Ancak, Genelkurmay'da-
ki yetkili yarbay, Mehmet Muzaffer'in, yazılı
bu istemlerine karşın, "Mz askerin ayağına
postaL, sırüna kaput alacak parayı bile bulanu-
yonız. Araç lastiği için parayı nereden bulaca-
ğE?" yanıtını verir. Mehmet Muzaffer, göre-
vini mutlaka yerine getirecekti. Bu araçlara
birliğinin gereksinimi vardı.
Sanat eseri 100'lük-.
Yahudi tüccaragider, parayı altın olarak de-
ğil kâğıt para olarak, ancak yann sabah erken-
den getirebileceğini ve emanetlerin hazır edil-
mesini söyler. O tarihlerde, Osmanlı'da elli li-
ralık banknotlar bulunmaktaydı. Mehmet Mu-
zaffer'in alacaklan ise elli banknottan fazla
turuyordu. O gece, Karaköy kırtasiyecilerin-
den, banknot basımında kullamlan kâğıtlar-
dan ve mürekkeplerden alarak sabaha kadar ça-
lışıp bir yüzlük banknot yapar. Osmanlı'da
yüzlük banknot yoktu, ama Muzaffer'in baş-
ka da çaresi yoktu. Sabah erkenden gün doğar-
ken Yahudi tüccann yanına gitnğinde, oto las-
tikleri ve öbür araç gereçler hazırlanmıştı. Yüz-
lük banknotu verir ve alacaklanru alır. Gemi-
ye yükleyip Çanakkale'deki görevinın başına
döner. O tarihlerde banknotlann üzennde, "Be-
deli Dersaadet'te alûn olarak ödenecektir* ya-
zısı bulunuyordu. Yani bu banknotu Osmanlı
Bankası'na götürenler, bedelini altın olarak
alıyorlardı. Mehmet Muzaffer ise, banknotun
üzerıne "Bedeü Çanakkale"dealtın olarak öde-
necektir" bıçımınde yazmıştı. Burada, Muzaf-
fer'in, Çanakkale'de, şehitlerimizin altından
da değerli kanlanndan söz ettiğini düşünmek-
teyız.
Yahudi tüccar, üç gün sonra, Osmanlı Ban-
kası'na gider, ancak banknotun sahte olduğu-
nu öğrenir. Oysa ki bu banknot sahtedir ama
'gerçek bir sanat yapıü'dır. Çünkü, o dönem-
deki kıt olanaklarla, bir gecede böylesine as-
lına benzeyen bir banknotu yapmak, gerçek bir
sanat olayıdır. Durum Istanbul'da duyulur. Şeh-
zade Abdülhalim Efendi, Yahudi tüccan çağı-
nr, elinden eşi bulunmayan yüziük banknotu
alır, yerine yüz altın verir. Ve bu banknot pa-
rayı Istanbul Polis Okulu'ndakı Emniyet Mü-
zesi 'ne armağan eder. Bu banknot para bugün
Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nün mü-
zeîsinde bulunmaktadır.
Mehmet Muzaffer, bırliği ıle birlikte Sina Cep-
hesi'ne gider, Gazze Savaşlan'na katılır. 1917
yılının haziran ayuıda, İstanbul'dakı bir arka-
daşına yazdığı mektupta, "kohından yaralan-
dığuu. hastanedeokJugunu,>akmda cepheye dö-
neceğini, madalya aldığuu, buna sevindiğini,
ancak savasta koOarun, bacaklannı kaybeden
arkadaşlarinın madalya almalan ne kadar ye-
rinde ise, aldığı küçük yaradan ötürii kendisi-
ne verilen madalyanın yerindeounadığınT be-
ürtir. Muzaffer, cepheye geri döner ve bu sa-
vaşlar sırasında, son askeri ile birlikte, düşman-
la boğaz boğaza savaşarak şehit olur. Bizlere
bu güzel yurdu canlan karşıLğında bırakan, Ça-
nakkale'de şehit olmuş, Kurtuluş Savaşımız-
da şehit olmuş, tüm Mehmet Muzafferierimı-
zi bir kez daha saygıyla anıyoruz. Ve şimdi so-
ruyoruz, geçmiş kuşaklann kanlan, canlan
karşılığında bağımsızlığını kazanmış bu güzel
yurdu, kim ABD'ye, yayılmacı, sömürgeci
güçlere peşkeş çekebilecektir. Kim, yayılma-
cı ve sömürgeci güçlerin savaşarak alamadık-
lanm, kendi kişisel ve siyasal çıkarlan uğru-
na, yabancılara peşkeş çekebilecektir. Türki-
ye Cumhuriyeti, ıhmh Islam uydurmasını ve
Batı"nın çıkarlanna hızmet etmekten başka bir
amaç taşımayan BOP'u kabul etmeyecek ka-
dar parlak ve onurlu bir geçmişe sahiptır. Hıç-
bır güç, ülkemizi, kendı çarpık amaçlan uğru-
na, sömürgeci güçlerin hızmetıne sunamaz.
Hiçbir güç, TBMM'deki çoğunluğuna da>"a-
narak. bu ülkenin Silahh Ku\^etlerinl Danış^
tay'ını. \argıtay'ını. Ana\asa Mahkemesi'nL,
tüm ünh ersiteierinive a> dınlık güçierini yok sa-
yarak, djşla\ arak, ulusumuzun geleceğjni ka-
rartamaz. Buna aydınlanmacılar izin vermez-
ler. Ulus egemenlıği ve gerçek demokrasi de
bunu gerektirir.
BAŞSAĞLIĞI
Yönetım Kurulu Üyemiz
Alaeddın ,\RAS'ın annesi sevgılı
HATİCEARAS
20.06.2004 tarihinde Diyarbakır'da vefat etmış.
cenazesi 21.06.2004 tarihınde defhedilmıştir.
Ailesüıe ve yakınlanna başsağlığı dılenz.
TIVIMOB
Vönetim Kurulu
Amasya Genelgesi: İlk Adım...
Dr. Handan DİKER Yıldız Tehtik Üniv. Öğretim Görevlisi
"Sivasal uğraşlarm çoğu
basittir. FakaL toplumsal ça-
hşmalar her valdt için ve-
rimn'dir. BizJm aydmiannuz
buna çahşmah. Neden Ana-
dolu>-a gelip uğraşmaziar?
Neden utusladoğrudandoğ-
nı\
>
atemasta buhınmazlar?
Ülke\igezmefi. uhısutanma-
h,eksiği nedir görüp göster-
meli. l lusu sevmek böyle
olur. Voksa sözle sevgi yarar
vermez" diyen MJC Ata-
türk (Ekım'l919) ne haklı-
dır. İşte onun (21-22 Hazi-
ran 1919'da Amasya'da) ge-
nelgedeki görüş ve kararla-
n:
-*\urdunbutünlüğü,uhı-
sunbağmszl^ıtenlikededir!
- Istanbul'daki hükümet
üzerine akhğı sorumhıhığun
gereklerini yerine getireme-
mektedir. Bu durum uhısu-
GELECEK
SİZİN!Meslek sahibi olmak da, kariyerinizde
yükselmek de sizin elinizde. Tüm
dünyada geçerii olan sertifikalan almak
için vakit kaybetmeyin, geleceğinizi
ertelemeyin.
KARİYER PROGRAMLARI
• Sistem Mühendisi
Mıcrosoft Systens Engıneer (MCSE)
• Yazılım Mühendisi
Mıcrosoft Software Engıneer (MCSO.Net)
• Web&Grafik Tasanmcısı
Wet>&Graphıcs Oesıgner
KARİYER DESTEK PROGRAMLARI
• Mıcrosoft Ofıs
Mıcrosoft Offtce
• Bilgısayarlı Muhasebe
AcCOUnting >Conpuier Based)
g B gsa,ar DesıefcıA
Englısh (Computef Sased}
macromedla'
Beşiktaş Şubesi 0212 227 43 00 Kadıköy Şubesi 0216 347 21 21
Bakırköy Şubesi 0212 570 03 72 Fatih Şubesi 0212 635 62 90
Genel Müdürlük&Kurumsal Çözümler 0212 272 76 00
muzuyokohnuştanıtnnyor.
- Llusun bağımsızhğuu,
yine uhısun azim ve karan
kurtaracaknr.
- Uhısun durumunu ve
davranışuu göz önünde nıt-
mak ve haklannı dilegetirip
tüm dünyayadu>ıırnıakiçin
her türlü etkiden ve dene-
timden kurtulmuş,ulusal bir
kurulun varlığı gereklidir.
- Anadohı'nun her yön-
den en güvçnü yeri olan SH
vas'ta uiusal bir kongrenin
tezelden toplanması karar-
taşünhmştır.
- Bunun için tüm iOerin
her sancağından halkın gü-
venini kazanmış üç delege-
nin süratle yola çıkanbnası
gerekmektedir.
- Herhangi bir kötü du-
rumla karşılaşabikceği dü-
şünülerek bu iş. uiusal bir
su- gibi tutulmah ve delege-
lergereken yeriere kimlikie-
rinigizleyerek gelmelidirler.
- Doguffleriadma 10 Tem-
muz'da Erzurum'da bir
kongre toplanacaknr. O gü-
ne kadaröbür fldelegeferide
Sıvas'aulaşabflirierseErzu-
rum Kongresi'nin delegele-
ri de Sıvasta yapılacak ge-
nel kongreye kanlmak üze-
re yoia çıkarlar."
Yukanda vermiş olduğum
ve Amasya Genelgesi (Ta-
mimi) olarak adlandınlan
bu tarihsel belgede Musta-
fa Kemal Paşa ve Amas-
ya 'ya göriişmeye gelmiş
olan GeneralAliFuatCebe-
soj', Rauf Orbay ve Refet
Bele'nin adlan bulunmak-
tadır.
Günümüzde Türk devrim
tarihi açısından baktığınıız-
da bir hayli önem taşıyan
bu belgede üzerinde hukuk-
sal ve siyasal açıdan yorum-
laryapılacak düşünceler bu-
lunmaktadır.
Türk devrim süreci iki ev-
reden oluşur. Birinci evre,
yenilik düşüncesinin orta-
ya atıldığı düşün e\Tesı, ikın-
cısı de Anadolu hareketini
kapsayan eylem (aksıyon)
evresidır Yanı dar anlamı
ile devrimi (ihtilali) içeren
evredir. Bu süreçte Amasya
GenelgesiTürk devrim tan-
hı ıçınde, tanhımızın ilk dev-
rim (ihtilal) beyannamesi
olarak adlandınlan belge-
dir.
İlk tümcesıne baktığımız-
da, yurdun böKinmezhği kar-
şısında bir vatan büriinlü-
ğünün zorunluluğunu ve
ulusun bağımsızlığının teh-
likede olduğunu bir alarm
vermek ve halkı uyarmak
istercesine sunar. Öte van-
dan Istanbul hükümetinin
bu durum karşısında acız ve
güçsüz olduğunu belırtir.
Ama en önemli şey olarak,
kurtulma karannın ulusun
kendisinden gücünü alabüe-
ceğlduşuncesıolmuştur Ya
da başka bir deyışle Ata-
türkçü düşünce sistemine
egemen olan bir görüşün,
yani "liusal biriik \ç bera-
beıükle her şeyin başanlabi-
leceğj" görüşunün temelle-
n burada atılmıştır.
Mustafa Kemal, Amas-
ya'ya gelır gelmez Anado-
lu halkı ile iyice ka\Tiasmak
istemıştir. Beledıye binası-
nın balkonundan halka kar-
şı yaptığı ilk konuşmasında
şunlan söylemiştir
"Amasyahlar!
Padişah ve hükümet, Iti-
laf de\ letlerinin eiinde esir-
dir. Memleket elden gitmek
üzeredir. Bu kötü vaziyete
çare buhnak için sizlerie iş-
buüği yapmaya geldim.
Amasyahlar!
DüşmanJanmızın Sam-
sun'danyapacaldan herhan-
gi bir çıkarma hareketine
karşu ayaklanmıza çankla-
nnuzı çekecek. dağiara çe-
kilecek, vatanımızı en son
kayasına kadar müdafaa
edeceğiz-.Amasvahlar! Hep
birlikte yemin edelim kL."
Bu sözler onun ileride va-
pacaklarının bir göstergesı-
dir adeta. Amasya Genel-
gesi ile monarşik bir idare-
ye karşı bir ihtilal hareketı
başlatılmıştır.
Ama bu hareket bir halk
hareketi olarak örgütlenmiş
ve demokratik rejime gıdi-
şin müjdecisi olmuştur.
Amasya Genelgesi. ulusu
harekete geçirmek ısteyen
bir uyanşhr. Mustafa Ke-
mal'in bincik amacı Türk
ulusunun harekete geçmesı.
birlikte hareket etmesrydi İş-
te Amasya Genelgesi bu di-
leği eyleme geçirmiştir.
Uluslann tarihlerine bak-
tığınuzda bazı önemli evre-
ler, kınlma noktalan ortaya
çıkmaktadır İşte Amasya
Genelgesi de Türk ulusunu
bır araya getirmek, uiusal
bırlikteliği oluşturmak ve
devnmi gerçekleştirmek için
yapılan ilk adımı oluştur-
maktadır. Bu ilk eylemden
sonra kongreler ve ardından
da TBMM'nın açılması ile
yeni Türk devletinin kuru-
İuş evresi tamamlanacakhr.
Işte yeni Türk devletinin bu
kuruluş e\Tesinde Amasva
Genelgesi'nin önemi onun
bu süreçteki ilk adım olma-
sındadır
PENCERE
Dünden Bugüne,
28 Hazipan'a.
Ümit Sanaslan'dan bir mektup geldl; zarfı aç-
tım, içinden 24 Ekim 1987 günlü bir 'Pencere' ke-
siği çıktı; demek ki 17 yıl önce yayımlanmış birya-
zı...
Altı gün sonra istanbul'da (28 Haziran 2004) NA-
TO toplantısı var; bu nedenle "Enveriyye" başlıklı
'Pencere 'yi okurla paylaşıp anımsamak yararlı olur
diye düşündüm...
•
"12 Eylül 1980.
Sabah.
Oldubittinin ardından düşünüyorum:
- Bundan sonra ne yazılabilir?
Askeri darbenin anlamı, yörüngesi, doğrultusu
belli. Artık, beigeleri de açıklandı; Vaşington'da 12
Eylül'ün haberini alan Amerikalı rahatlıyor:
- Bizim oğlanlar, bu işi kıvırdılar...
Daha ilk adımda Beyaz Saray'ın isteğiyle Yuna-
nistan 'ın NATO askeri kanadına dönüşüne 12 Ey-
lül 'Evet' diyor; Türkiye ilerde bu ödünün acısını
çok çekecektir. Tercüman'dan üç yazar 12 Eylül
hükümetine bakan olarak atanacak, Cumhuri-
yet'ten üç yazar cezaevini boylayacaktır. Atatürk-'
çülük, demokrasi, laiklik, MGK (Milli Güvenlik Kon-:
seyi) karartarıyla çiğnenecek; askeri darbe sola'
karşı buldozer gibi işletilecektir. Laik Cumhuriyet
ideolojisi biryana itilecek, Türk-lslam sentezigün-'
deme girecektir. MGK'yi oluşturan beş sağcı ge-
neral, bütün siyasal yetkileriyle orduyu emrü ku-
manda zincirinde kullanacaklardır.
Gidiş:
Geriyedoğru, antidemokratikyöne doğru, Ata- •
türkçülüğün bütün kurumlannı yıkmaya doğru...
Peki, ne yazmalı?"
•
"12 Eylüldarbesiniyaptıran Vaşington, Türkiye'yi
Basra Körfezi'ne doğru atlama taşı gibi kullan-',
mak isteyecektir.
Oysa Türk ordusuna Envercilik değil, Atatürk- [
çülük temeldir.
1979'da Şah'ın yıkılışıyla Iran'ı elinden kaçıran \
Amerika'nın Türkiye'yi Basra Körfezi jandarmalı-
ğında kullanmak isteğine karşıt çıkışlann 12 Eylül [
gibi gerici bir darbe ortamında bile ordu içinde des- •
teklenmesi olanağı yoktur. ;
Nitekim bu yoldaki yayınlar engellenmedi. 24 <
Ocak ekonomisinin eleştihsi üzerine ilk günlerde [
sıkıyönetimden Ankara kaynaklı birkaç uyan gel- i
di; sonra gevşedi. Envercilik üzerine yapılan ya-'
yınlar ise sıcak destekler buldu, onaylandı.
Envercilik nedir?
Osmanlı Imparatortuğu'nun çöküşyıllannda En-!
ver Paşa 'nın dışa dönükserüvencil/ği, Atatürk'ün
'Milli Misak' (Uiusal Ant) gerçekçiliğiyle Cumhuri-
yet döneminde tarihe gömülmüştür.
Basra Körfezi'nden Iran'da Rumiye Gölü'ne,
Kafkasya 'dan Suriye 'ye kadar heryanda Türk as-
kerinikırdıranEnverPaşa, 1922 yılının ağustosayın-
da Tacikistan'da savaşarak ölürken Mustafa Ke-
mal 'in ordulan Anadolu'yukurtarmakiçin 'Büyük
Taarruz'a hazıriantyoriardı.
Vaşington'un güdümündeki bir askeri darbey-
le işbaşına geçmiş MGK bütün kudreti eiinde tu-
tan\en bile ordunun Envercilikten uzak kalabilme-
si tarihsel bilincin ürünü ve sonucudur."
•
17 yıl önce yayımlanmış yazı, günün koşullanna
göre, ABD'nin ve Türkiye'nin karşılıklı konuşlanma-
lan saptanarak noktalanlyor:
"ABD ile Sovyetler arasında orta ve kısa men-
zilli füzeler konusunda da anlaşmaya vanlmak üze-
redir.
Bu durumda Türkiye Vaşington'a artık Basra
Körfezi için gerekli.
Islamın birkanadını, Amerikancı kanadı adma ce-
zalandırmakiçin Vaşington Türkiye'yikullanacak...
Türkiye'nin Amerikancı yönetimine bu açıdan göz
kulak olmalıyız; bunlar iktidarda kalmak için her şe-
yi göze alabilirier..."
Sovyetler 1991 'de sizlere ömür...
ABD'nin eli kolu artık daha serbest...
Ya Türkiye ne durumda?..
17 yıl önce bugün görülüyordu..
17 yıl sonra bugün, yann görülüyor..
Görmeyen yaaklını kullanmayandır.
Ya kasıtlıdır.
ANMA
Fakültemizin bahçesinin güzelleşmesi
için özverili çalışmalara destek veren;
dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile hepimize
örnek olan, güzel insan
nın
AHMET
PİRİŞTİNA
anısını yaşatacağız.
Dokuz Eylül Üniversitesi
Buca Eğitim Fakültesi
VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI
Cetniyetimız üyesi, değerli arkadaşımız
İSMAÎL KILIÇ
18 Haziran 2004 Cuma günü
vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda
üzüntü yaratan Kılıç'ın cenazesi
19 Haziran 2004 Cumartesi günü Bolu'nun
Mudurnu ilçesinde toprağa verilmiştir.
tsmail Kılıç'a Tann'dan rahmet, kederli
ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz.
TLRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ