28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2004 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Eylem ve Söylem! "Sahtecilik suçundan hüküm giyenleranayasanın 76/2. rraddesine göre milletvekili seçilemezler. Bu suçtan 'da- va arkadaşları'n/n yargılandığı süreçte, dokunulmazlıkzır- hna büründürülmüş bir milletvekilinin, aynca Maliye Ba- kanı sıfatını taşıması, kuşkusuz bir başka talihsizlik olmuş- tur." Eski Cumhuıiyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu nun 'Do- kunulmazlık Erdemi' başlıklı yazıst, bu önemli saptamayı yaptıktan sonra, şunu da ekJiyor "özenilen, müzakere tarihialabilmekuğruna ödünlerve- rilen Avrvpa Biriiği'nin üyelerinde böyle birömeğe rastla- namaz. Sahtecilikle suçlanan bir maliye bakanının yargı- lanıp aklanmadan görevine devam edebilmesi, olanaksız- dır." Her şey bu kadar açık!.. Bugünkü AKP Meclis çoğunlu- ğunda sayısı hayli kabank milletvekilinin çeşitli suçlama- lardan hesap vermesi gerekmektedir. Aynı suçtan sanık ar- kadaşları, milletvekili olmadıklan için, adalet önünde yar- gılanmış ve suçlu bulunmuşlardır. Ama sahtecilik yapmak- \a suçlanan bir Maliye Bakanı, Bay Kemal Unakrtan, Sa- yın Başbakan'ın 'ağabey' saydığı Kemal Abi, "pazahıkyap- mastnı bilir" diye övdüğü kişi, devlet mallannı haraç-me- zat samaya çalışmaktadır? Zaman zaman hukukun önle- mesiyle hızı kesilse de, inatla aynı çabayı sürdürmektedir. AKP, kendinden önceki başbakanlan, bakanlan kolay- lıkla suçlamakta, hatta onlan Yüce Divan önüne götürmek- tedir. Bu tutumun yanlış olduğunu söylemek zordur, çün- kü iki eski başbakan Mesut Yılmaz'la Çiller'in iki ayn Mec- lis Soruşturma Komisyonu'nda, hemen aynı anda 'aklan- dığını' anımsıyorum! Daha o günlerde ikisinin de Yüce Di- van'a verilmesi gerekiyordu. Ama karşılıklı anlaşmalarla bu yolu önlediler. Hiç iyi yapmadılar! Işte aradan bir süre geç- tikten sonra, yeni bir iktidar, Mesut Bey'i ve bazı arkadaş- lannı Yüce Divan'a yollamaktadır. Şimdilik Tansu Çiller için böyle bir girişim yok, ama bi- linmez AKP'nin neler yapacağı! Bakarsınız kendi adamla- nnı hukuktan korumak için büyük çaba gösterenler, yann Çiller'i de, daha başka eski dönem görevlilerini de, aynı yo- la iteleyebilirler. Çiller'le Yılmaz'ın karşılıklı 'aklandıklan' günlerde Sayın Çiller'le bir telefon konuşmamızda, 'Yüce Divan 'a gitmek- ten neden çekinmemeleri gerektiğini, orada yargılanıp ak- lanmanın en doğru yol olduğunu söylemiştim. Zamanında böyle biryargılanmadan geçip aklansaydılar, btıgün için hiç- bir tehdit söz konusu olmazdı.. Aynı şey şimdiki AKP'liler için de söz konusudur. Bugün, yann geçer, birkaç yıl son- ra AKPyanlışlıkla bindirildiği iktidar atından düşerdüşmez, yeni gelenler Yüce Divan kapılannı bu kez bugünkü doku- nulmazlara açacaklardır. Kimse bunu unutmasın. Suç işleyenler, suç işlediği varsayılanlar, adalet önüne çağ- nlanlar, çağnlması gerekenler ne yapsalar hukukun elinden kurtulamayacaklarını bilmelidirler!.. "Hukukdaneymiş, biz istediğimiziyaparız, millet bizi seçti" diyenleri çok gördük, sonlannın da nereye vardığını!.. Bir Maliye Bakanı adaletten kaçamaz ve de milletveki- leri! Hiç kimse adaletten kaçamaz. Eski Cumhuıiyet Baş- savcısı Kanadoğlu'nun dediği gibi: "...yaşama dokunulmazlığının sınırlandınlmasının vakti gelmiş, hatta geçmiştir. Artık mızrak çuvala sığmamakta- dır. 'Damara girme, hortumukesme'söy/em/enyteyo/suz- luklar önlenemez. Söylemler ile eylemler tutariı ve uyariı olmalıdır." Yenilik ve Değişim Işığında Anadolu Solu EnİS TÜTÜNCÜ CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili B en şahsen siyasete atıldığımdan bu yana, sürekli biçimde, yeruliği ve değişimi tartıştığımıza tanık oluyorum. Neden? Çünkü sol, ye- nileşme ve değişim demektir. Bu nedenle biz kendimizı yenileşmenin ve değişi- min partisi olarak tanımlıyoruz. CHP'yi, Tür- kiye'de çağdaşlaşmanm gerçek gücü olarak ka- bul ediyoruz. Ne var ki, yenileşme ve değişim bayrağı, 1980'li yıllarda ANAP'ın elınde yükseltildi. Şündi ise AKP'nin elinde yükseltilmeye çalı- şılıyor. CHP ise karşıdevrimcılerin veya ikin- ci cumhuriyetçilerin propagandasıyla, oldu- ğundan tamamen farklı. tutucu, storükocu, bü- rokratik, halka tepeden bakan seçkinlerin par- tisi olarak lanse ediliyor. Bu duruma bir son ver- meliyiz. AKP've bakıyorsunuz, bir buçuk yıl içinde dört grev ertelemesine imza atıyor. Büyük iş çev- releri ve medya patronlanyla tam bir uyum içinde. Sosyal politikası yok. Olsa da hayır iş- leriyle suıırh. Ama, istisnai durumlar hariç, yoksullann ve işçilerin oyunu alabıliyor. Neden böyle oluyor? Acaba biz. toplumun kültürel, sosyal ve ekonomik beklentilerine ya da üısanımızın dünya görüşü ve tercihlenne uzak mı düşüyonız0 Değişim yeterince görülmüyor Bu konudaki eksiğuniz. kanımca. siyaset ta- banındaki değişimi yeterince görememekten kaynaklanmaktadır. Gerçekten. Türkiye'de siyasetin tabanı gittik- çe değişmektedir. Ve bu değişim. ne yazık kı CHP'nin duyarlılıklanna ve iddialanna uygun düşen bir değişim değıldir. Bu nedenle Türki- ye'de yaşanan değişimi doğru okumamız ge- rekiyor. Çünkü söz konusu değişim. yeni tek- nolojik devrim ve küreselleşme olgusunun ya- rattığının çok ötesinde olan bir değişimdir. Bu- rada, (değişimi doğru okuma bağlamında) sa- dece iki konuya değinmek istiyorum: Eğilimler doğru okunmah 1983-2004 yıllan arasında. 23.5 milyon gen- cimiz seçmen yaşma gırdı. Bunlar, 28 Mart'ta- ki seçmen sayısınm jüzde 54'ünü oluşturmak- tadır. Bilindiği gibi söz konusu yeni seçmen- ler, ülke sorunlanndan kopuk. toplumsal duyar- lıhklardan uzak bir şekilde yetiştırildiler. Ay- nca gençlerimizin önemli bir bölümü ise Türk- tslam sentezinin etkisinde kaldılar. Tarikatla- nn desteğindeki Kuran kurslan ve imam hatip lıseleri kültürüyle yoğruldular. Işte birinci olarak, Türkiye'de siyaset taba- nına katılan bu 23.5 milyon genç seçmenin eği- limlerirü doğru ofcumamız gereldyor. Bu seç- men kitlesine 2007 genel seçimlerinde 3.5 mil- yonun üzerinde yeni seçmenin daha katılması bekleniyor. Doğru okumamız gereken ikinci konu. Tür- kiye 'de dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmamış uzunlukta yüksek oranlı bir enilasyonun ve PKK terörünün yarattığı tahribattır. Bu dönem- de. kırdan kente göçün nasıl hızlandığını, va- roşlarda nasıl bir nüfus patlamasının meydana geldiğini: işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik. hu- kuksuzluk ve yolsuzluğun nasıl arttığını bili- yoruz. Işte bu nedenlerin sonucunda, Türki- ye'ye özgü değer yargdannda, toplumsal sorum- İuluklarda ve dolayısıyla siyasal kimliklerde büyük erozyonlar meydana gelmiştir. O kadar ki, seçmenin önemli bir bölümü ekmek, erzak. kömür gibi küçük maddi çıkarlar karşılığında oy tercihlerini değıştırme konumuna gırebilmek- tedırler. Sonuçta böylesine olumsuz bir siyaset tabanında halkımız, 3 Kasım ve 28 Mart seçim- lerinde kesin bir sağ muhafazakâr tercihte bu- Iunmuştur. Düzenfe bütünleşme çabalan AKP, düzene karşı söylemler geliştirerek ik- tidara geldi. Şimdi karşı göründüğü düzenle bütünleşme sürecine girmiş görünüyor. Bu" di- ğer anlatımla, mevcut düzen -ki ben buna çe- teli soygun düzeni diyorum- AKP'yı yutmaya başladı. CHP, düzenin partisi olamayacağı için, düzenin güçlü odaklan önünde diz çökmeye- ceği için, egemen çe\Teler tarafından etkisiz kı- Iınmak isteniyor. Işte bizirn temel dayanak nok- tamız burası olmalıdır. CHP düzenin partisi olamaz. CHP ancak ve ancak insan saygınuğı- nın ve sosyal adaletin partisi olabilir. Bu gerçe- ği halka anlatmalıyız. Değindiğım konular ışığında, partimızde ye- nileşme ve değişim açısından. nasıl bir ihtiyaç içindeyiz? Ve bu değişimin altyapısını nasıl oluşturabiliriz? Bana göre, yenileşme ve değişimin ilk adı- mı, Türkiye'de insanımızın dünyasında ve si- yasetin tabanında yaşanan değişimi yakala- maktır. insanımızın sorunJanndaki öncelikle- ri, dünyasındakı beklentileri ve duyarülıklan doğ- ru okumaktır. Buna göre, politika ve söylem- ler geliştırmektir. Insanımız, sonınlannın çö- züm yolunu bizde görmelidir, bize güven duy- malıdır. Ancak bu dunımda halk bizim peşimiz- den gelir. Ve ancak böylece biz, iddialanmız- la toplumda umut ve heyecan dalgası yaratabi- liriz. Bunlann arkasından, yenilik ve değişim rüzgârlannı estirebilıriz. Bilindiği gibi "ideoloji", bir hükümetin. bir partinin veya bir grubun davranışlanna yön ve- ren siyasal, hukuksal, bilimsel. felsefi, dinsel, moral \e estetik düşünceler bütünüdür. Bu çerçevede ideoloji. belli bir tarihte orta- ya çıkan belli sorunlara paket çözümler geti- rir. Tarih değişip de sorunlar değışince, ideolo- jinin de, temel dinamiklerini korumak şartıy- la değişmesi gerekir. Yoksa ideoloji ölür. Atatürk. işte bunun için, u Alü Ok"un dokt- rinleştirilmesine karşı çıkmıştır. Bu nedenle CHP'nin ",41ü Ok"la ıfade edilmış olan ilke- leri, özünü kaybetmeden kendini yenileyebil- me yeteneğine sahiptir. Hepimizin bildiği gibi sosyal demokrasi. sı- nıf eksenli bir siyaset anlayışından, insan odak- h bir anlayışa dönüşmüştür. Bu evrim CHP'nin önüne, "Alü Ok" ekseninde kendini yenileye- bilme açısından. son derece önemli bir firsat ya- ratmıştır. Çünkü, Sosyalist Enternasyonal plat- formunda gerçekleştirilen. insan odaklı politi- ka açdımlan, Anadolu hümanizmasınm. önce insan diyen dünya görüşüne uygun düşmekte- dir. tşte Anadolu solu, bu bağlamda düşünül- melidir. Anadohı sohı yeni bir ideoloji değfldir. CHP' nın tarihsel kımlığmı oluşturan **Alü Ok" ile çağ- daş sosyal demokrasiyi. Anadolu kültür mira- sının özü olan insan odagında, bütunleştırme ama- cını taşıyan bir açılımdır. Bu açılımda. Atatürk- çülük ile çağdaş sosyal demokrasinin, insan odaklı bir sentezi yapılmaya çalışılmaktadır. Atatürkçülük ile sosyal demokrasiyi, Anado- lu kültürünün hümanist değerleri üzerinde bir- leştirmek ve söylemimizi bu bakış açısından ifa- de edebihnek. bize ınsanımızla daha rahat ku- caklaşma olanağı sağlayacaktu". Anadolu insa- nı, binlerce yılın imbiklerinden süzühnüş kül- tür zenginliği ve manevi değerleriyle CHP'nin söylemi arasındaki yakın bağlantıyı. kendi gö- nül penceresinden görmeye başlayacaktır. Anadolu solu açılımını, ortak aklı kullana- rak geliştirmeliyiz. Şimdi buna hep birlikte sa- hip çıkmanın zamanıdır. Bunu doğru zeminler- de tartışarak geliştirmeliyiz. Bu açılımın, sos- yo-ekonomik programun ortaya koymalıyız. Çağdaş sosyal devlet anlayışı Anadolu solu açıhnunuı nihai amacu genel- de bir çeşit çeteli soygun düzeni halıne gelmiş olan mevcut kurulu düzenin, sosyal adalet dü- zenine döaüştürülmesi olmalıdır. Bunun için. kü- reselleşme ekseninde dönen dünyada, hem ulu- sal çıkarlanmızı gözeterek hem de küreselleş- meden yararlanarak güçlü bir ekonomi oluştur- malıyız. Aynı zamanda, yeni bir çağdaş sosyal devlet anlayışını yaşama geçirme seferberliği- ne girmeliyiz. Yeni bir çağdaş sosyaldevlet anlayışı nasıl ya- sama geçirüebiiir? Bana göre, bu amaçla, altı konuda birbirini tamamlayan programlar hazırlamalıyız. 1) Işsizlikle, yoksullukla mücadele ve gelir dağılımındaki adaletsizliği düzeltme progra- mı. 2) Yolsuzlukla mücadele programı. 3) Gençlikle bütünleşme programı. 4) Eğitimde firsat eşitliğini gerçekleştirme ve isteyen herkese yaşam boyu eğitim programı. 5) Herkesin sağlık ve sosyal güvenlik şem- siyesi altına alınması programı. 6) Tüm insan haklannın yaşama geçırildiği, adaletli bir toplumyapısına dönüşüm programı. PENCERE Fethullahçılık Ne?.. Necip Hablemitoğlu nu tanımayan yok, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bu Aydınlanmacı bilim adamını teröristler öldürdüler. Hablemitoğlu 'Yeni Hayat' dergisinin Şubat 1999'daki sayısında "Organize Suç ve Fethullah- çılar" başlıklı bir yazı yayımladı; bu yazıda sırala- nan gerçekler nelerdi?.. • Fethullahçı organizasyonu Cumhuriyet tarihi- nin gelmiş geçmiş en tehlikeli örgütüdür. • Işık tarikatı adı altında yayılmakta, Fethullah Gülen'/n çeşitli kitaplarında 'Işık evleri, Işık kışla- ları, Işık erleri' gibi deyimlerle vurgulanmaktadır. • Gülen örgütlenmesinin temel taktiklerinden bi- ri Takıyye yöntemi'd/7: • Fethullahçılann devlet içinde yapılanması alı- şılagelmiş yöntemlerin dışında yürütülmektedir. • Fethullahçılann amacı laik Cumhuriyet yerine , bir şeriat devleti kurmaktır. • Bu örgütün başında Fethullah Gülen vardır. • Fethullah Gülen, Hablemitoğlu'nun bu yayınını dava etmiştir. Dava çeşitli kademelerden geçmiş, davacının . başvurularıyla tırmanmış, en sonunda "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek hukuk kuru- lu, Fethullah Gülen'in açtığı bu davada Necip Hab- lemitoğlu'nahakvermiştir. (Esas 2001/4-1000, Ka- rar 2002/25) * Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun karannda ir- delediği belgeler arasında "Işık Tarikatı illegal ör- • gütlenmesi" ile ilgili raporlar vardır; Jandarma Ge- nel Komutanlığı kaynaklı rapor çarpıcıdır: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararından ay- nen aktanyorum: "Nurculuk başlıklı bölümde, Fethullah Gülen grubu Nurcuların şeriat esaslanna dayalı bir dev- let kurma yönündeki amaçlannı gerçekleştirmek için izledikleri yöntemin irdelendiği; grubun 1969 yılından beri yurt içindeki faaliyetleri (yurt sathın- da 200 vakıf, 200 özel okul, 56'sı büyük 500 şir- ket, 460 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdu ile Zaman gazetesi ve Samanyolu TVgibi medya organlan, sigorta ve finans kurumu faaliyetleri) ile 1992 yılında eğitim başta olmak üzere Kuzey Af- rika'dan Rusya Federasyonu'na, Uzakdoğu'dan ABD 'ye yayılan bir genişleme içinde 54 ülkede fa- aliyetlerin vurgulandığı" görülmüştür. Cemaatin geleceğine ilişkin ayrıntılı araştırmalar, Fethullahçılann "Şeriat devleti kurma amacı pe- şinde" olduklannı göstermektedir. • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Türkiye Cumhu- riyeti'nin en yüksek hukuk kurumudur. Fethullahçılar ve 'Zaman' budur. •"-V v
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle