Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2004 PAZAFt
4 HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
'Sait Faik'in Adası'
Sevgili,
Sait Faik ile tek taraflı ama tutkulu tanışmamız ne
2aman başladı kestiremiyorum, ama elli yılı aşkın ol-
Cuğunu biliyorum, çünkü onu ortaokul yıllannda ilk oku-
naya başladığımda henüz yaşıyordu.
Tek yanlı dostluğumuz, tek yönlü sohbetimiz elli yı-
lı aşkındır hâlâ sürüyor.
Hep aynı kitaplannı alıyor, tekrar tekrar okuyor, bir
gün onun tadına varacağına emin olduğum birine ver-
dikten sonra kitaplığımda anyor, örneğin "Çatışma"
öyküsünün içinde yer aldığı cildin olmadığını görün-
ce, bir daha kitapçıya koşuyor, kitabı alıyor, eve ge-
lip yüksek sesle sanki ilk kez okuyormuşumcasına he-
yecanla hatmetmeye başlıyorum.
Sait Faik'in neden en sevdiğim kitaplannı hiç ya-
nımdan ayırmayıp, dönüp dönüp okuduğum yazar ol-
duğunu sorarsan Sevgili, sana birçok neden saysam
da kulak asma! Çünkü nedenini tam olarak bilmiyo-
rum.
Belki de, o gizemi ve büyüsüdür aklımı başımdan
alıp, beni birden tanıdık bildik, ama yine de başka bam-
başka âlemlere savuran.
Aslında "öyküleri, Kalinikhta örneğinde olduğu gi-
bi, öykü müdûrier, yoksa şiirmi, onu da bilemiyorum"
dersem bana şaşırma.
Çünkü emin ol, kendisi de aynı tereddüdü hiç de-
ğilse bir kez yaşamıştır. Oktay Akbal "Şair Dostla-
nm"da Sait Faik ile ilgili bölümde bu konuda başın-
dan geçenleri anlatır.
• • •
Sait Faik, öykülerini yazdığı san defteri bir gün Ok-
tay Akbal'ın önüne atar ve Kalinikhta'yı göstererek
sorar,
- Bu ne yahu, hikâye mi şimdi bu?
Yıllardır Sait Faik hakkında yazılmış birçok yazı oku-
dum, ama Oktay Akbal'ın onu son olarak Ada vapu-
runa binerken gördüğü an'la noktalanan o kısa yazı-
sı kadar etkileyicisinı ve büyük yazan iyi anlatanına
hiç rastlamadım.
Sait Faik için Istanbul'un ve küçük insanların ya da
asıl insanların yazan demek yanlış olmaz. öyle ya!
1932'deGrenoble'da yazdığı yazıdabile Alpler'in ete-
ğinde uzanan şehırde nasıl bir istanbul gördüğünü, o
kentin üzerine hayalhanesinde daha da güzel bir İs-
tanbul oturttuğunu yazdığına gore...
Ama bu İstanbul yazan bana en olmadık zaman-
larda, dünyanın başka yerlerinde de göz kırpmıştır.
Birkaç yıl önce, bir Atina gezisinde, Pire'ye gitmek
isteyen dostlarıma, "Metroya binelim, burada elliyıl-
dan da eski bir metro var" dedim.
Şaşkınlıkla sordular.
- Atina ile Pire arasında 50 yıldır metro olduğunu
nerden biliyorsunuz?
- önemli değil diye yanıtladım. Kalinikhta'dan bili-
yorum.
Gerçekten de, Taksim'de abidenin önündeki çayı-
nn kısa parmaklıklı demirlerine oturmuş, oradan be-
ri Yanaki'ye seslenen Sait Faik şöyle der:
"...Yanakigeceoldu. Kariarsönmeküzene. Işıklıilan-
lar sönüyor. Otlar karanyor. Bir tavernadan üç gitar
sesi geliyor. Mavrodafni kaldınmlarında kırtlıyor. Sen
oteline kadar yürümeyi düşünme; Atina ile Pire ara-
sındaki metro işlemiyorsa işlemesin, hava güzel, yü-
rürsün..."
• • •
Sait Faik'i yitireli elli yıl oldu. Ama onun kahraman-
lanna zaman zaman orada burada rastlıyor; yaşıyor
olsaydı, ne kadar güzel yazardı diye düşündüğüm
öykülerinin ham hallerinin içinde yer alıyorum.
Dünya elli yıldır, Sait Faik'siz, ama onun çok güzel
işleyebileceği insanlar ve basit gündelık olaylarla do-
lu olarak dönüp duruyor.
Bir dostum bir gün,
- Sait Faik ile birtikte, o güzelim insanlar da gitti, za-
man.... diyordu ki, atlayıp lafını kestim:
- Yok onlar duruyorlar, hem belki de şu anda bir ar-
kadaki masada oturuyorlar, ama ham hallenyle dur-
dukları için göremiyoruz, onların içinden fışkıran öy-
küyü biz yakalayamıyoruz, bu açıdan bakarsan bel-
ki haklısın, onlar da Sait Faik ile gitmiş gibi oldular.
Sait Faik'in insanlan duruyorlar, öyküleri hâlâ geniş
krttelere ulaşıyor, ama "Adası" Burgaz artık yeşil bir
cennet olmaktan çıktı.
Hep o büyük yazarlaria aynı dokudan geldiğini dü-
şündüğüm dostum Niyazi Dalyancı, Beykoz'dan son
harmanını da söküp ıçten takma motorlu teknesinı de
alıp Burgaz'a sığındıktan az sonra, yandı canım Ada!..
Güzelin güzel dostu Ada Dostlan Demeği'nin şim-
diki Başkanı Perihan Ergun dünkü Cumhuriyet'teki
yazısında, Sait Faik'e şöyle sesleniyordu.
"...'Kuşları boğdular, çimleri söktüler, yollar çamur
içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlanm. Günün birin-
de gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler
göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlannda, top-
rak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksi-
niz. Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü ola-
cak. Benden söylemesi' diyordun. Bu oldu dostum..."
Rum Patriği Bartholomeos:
Gayrimüslimler
haksızlığa uğradı
İstanbulHaberServi-
si - Türkiye Ekonomik
ve Sosyal Etüdler Vak-
fı'nca The Marmara
Oteli'nde "CemaarJer
ve cemaatterin hukuJd
sorunlarT konulu top-
lantı gerçekleştirildi.
Toplantırun açıhş ko-
nuşmasını yapan TE-
SEV Yönetim Kurulu
Başkanı Can Paker.
Türkiye'de birey ve
azınlık haklan arasında-
ki farkın henüz anlaşı-
lamadığını söyledi.
Toplantıya temsilcisi
aracılığıyla mesaj yol-
layan Fener Rum Patri-
ği Bartholomeos, "Geç-
miş yıüarda büyük hak-
sızuklara uğramış ve
üzücü olaylar yaşanuş
oian gayrimüslim Tiirk
yurttaşlann, bundan
sonra diğeryurttaşlar fle
eşithaklara sahip ohna-
sı ve demokratikbir or-
tamda özgüreeyaşama-
sını ümit ediyoruz" di-
ye konuştu.
Yine temsilcisi ara-
cılığıyla mesaj gönde-
ren Türkiye Ermenile-
ri Patriği Mesrob II de
Türkiye'de yıllar boyu
azınlık sorunlannın ya-
şandığına dikkat çeke-
rek bunlann çözümü
ıçın kısa sürede olum-
lu adımlar atıldığını ifa-
de ettı.
Mesrob II, konuyla
ilgili çıkanlan yasa ve
düzenlemelerin birço-
ğunun henüz hayata
geçmemesinin. sorun-
lann çözümünde fiili
ilerlemeyi engellediği-
ne dikkat çekti.
Mülkiyeliler Birliği, AKP'nin Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı hakkında rapor hazırladı
'Asılhedefhukuk devleti'ANKARA (Cumhurijet Bürosu) -
Mülkiyeliler Birliği, Kamu Yönetimi
Yasa Tasansı ile hukuk devleti, sosyal
devlet ve laiklik ilkesinin hedef alın-
dığını belirterek kamu personel siste-
mının "yağma astemine" dönüşeceği
uyansında bulundu. Düzenlemenin
yasalaşması halinde siyasal kadrolaş-
ma ve personel kıyımımn yaşanacağı-
nı vurgulayan Mülkiyeliler Birliği, ta-
sannın 9 kritik noktada anayasaya ay-
kınlık taşıdığını bildirdi.
Mülkiyeliler Birliği'nin Cumhur-
başkam Ahmet Necdet Sezer'e de sun-
duğu Kamu Yönetimi Yasa Tasan-
sı'na ilişkin raporunda şunlara dikkat
çekildi:
• Tasan, idari rejimin, 1921 Ana-
yasası'nın öngördüğü rejime dönüşü-
nü amaçlayan karşıdevrimci bir nite-
liktaşıyor. Düzenleme. 1980'debaş-
Tartısmalı secim
Yassıçal
CHP'nin
MEHMET MENEKŞE
AMASYA - Amasya'nın Yassıçal
beldesinde seçim sonuçlanna yapılan
itirazı değerlendiren Yüksek Seçim
Kurulu (YSK), 13 oy farkla seçimı
kazanan AKP'li adayın başkanlığını
geçersiz sayarak mazbatanın CHP'li
Hüseyin Gazelci'ye verilmesıni ka-
rarlaştırdı. 28 Mart seçımleri sonu-
cunda yapılan sayımda Yassıçal'da
CHP'nin 2 oy farkla kazandığı açık-
landı. Ancak AKP adayı İsmail Bün-
yat'ın Ilçe Seçim Kurulu'na yaptığı
iriraz sonucu oylar yenıden sayıldı ve
CHP'nm oy farkı 8'e çıktı. CHP ada-
yı Gazelcı mazbatasını almaya hazır-
lanırken Bünyat, ll Seçim Kurulu'na
itiraz etti. Yeniden yapılan sayım so-
nucunda AKP'nin 13 oy farkla seçi-
mı kazandığı belirtıldi. Bunun üzeri-
ne CHP Amasya II Başkanı Peyami
Muthıer, Ilçe Başkanı Kamil Sayar
ve Gazelci YSK'ye başvurdu. YSK
de başkanseçilen Bünyat'ın tutanağı-
nın ıptal edilerek mazbatanın Gazel-
ci'ye verilmesini kararlaştırdı.
• Mülkiyeliler Birliği'nin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de sunduğu raporda Kamu Yönetimi
Yasa Tasansı'nın 9 kritik noktada anayasaya aykınlık taşıdığı belirtildi. Yasanın karşıdeMİmci bir içerik
taşıdığı ifade edilen raporda "Siyasal kadrolaşma ve personel kıyımı yaşanacak" denildi.
layan yeni sağ politikalannın ikinci
dalgasıdır. Gerçek amaç devletin yö-
netim yapısını değiştirmektir; hukuk
devleti, sosyal devlet ve laiklik ilkesi
hedefalınıyor. Sosyal devlet ilkesi dü-
zenleyici devlet ilkesiyle değiştirili-
yor ve kamu hizmetinin özel sektöre
devriyle sonuçlanabilecek kısıtlama-
lara gıdiliyor. Laiklik ilkesine aykın
düzenlemelerin yolu açılıyor.
• Türk kamu personel sistemi "yağ-
ma" sistemine dönüştürülüyor. Tasa-
n 9 kritik noktada anayasaya aykın-
lık taşıyor. Tasan ile anayasanın ön-
gördüğü merkezden kuruluş ilkesi de-
ğiştiriliyor ve yetki genişliğı ilkesi yok
edilıyor. Mahallı idarelere "mahalli
nıüşterekihtiyaçlarT aşan yetkiler ve-
rilerek genel özelleştirme hakkı tanı-
nıyor. Anayasanın devlete verdiği ba-
zı görevler kaldınlarak yönetsel düzen-
leme hakkına anayasanın getirmedı-
ği sınırlamalar konuluyor. Karar al-
ma süreçlerinde de özel sektör temsil-
cilerinin katılması sağlanıyor.
• Performans ölçümü, kamu per-
sonel rejiminin yozlaşmasına ve kamu
personelinin silikleşmesine, ilkesiz ve
taraflı personelin terfi ederek ön pla-
na çıkrnasına yol açabilır. Üst düzey
yöneticilerin hükümetle birlikte gö-
reve gelip gitmesi bürokrasiyi siya-
sallaştıracak. Yeniden müşavirler or-
dusu yaratılarak halkın tabiri ile yük-
sek maaşlı bankamatik memurlannın
sayısı arttınlacak.
•" Hükümete yasal kadrolaşma ola-
nağı veriliyor. Hükümeün istediği per-
soneli görevden alması için hukuki
dayanak oluşturuluyor. Cumhuriyet
tarihi boyunca görülmemiş bir siyasal
kadrolaşma ve kamu personel kıyımı
yaşanacağı şüphesi vardır.
• Siyasi iktidarla birlikte gelip gi-
den ve tümüyle siyasi davranan bir
denetim sistemine zemin hazırlanı-
yor. Sayıştay'ın denetim görevini dev-
redebilmesi dolaylı olarak milli ege-
menliğin zedelenmesi ya da özel şir-
ketler tarafından TBMM'nin yönlen-
dirilmesi tehlikesini içeriyor.
• Milletin ve devletin malına ve
parasına yönelik bu denli büyük ve
sistematik saldınlar ile hortumlama
girişimlerine rağmen Türk idare sis-
temi hâlâ ayakta ise muhakkak ki bun-
da müfettişlerin özverilı çalışmalan-
nın ve mesailerini ülkelerine vakfet-
melerinin çok önemli payı vardır. Tef-
tiş kurullannın lağvedihneleri değil
.\BD'dekı gibi daha etkili çahşmala-
nnı sağlayacak düzenlemeler yapıla-
rak güçlendirilmeleri gerekir.
• Tasan yönetim sisteminde ta-
mir edilemeyecek değişiklik yarat-
madan geri çekilmeli ve yeniden dü-
zenlenmeli. Yeni reform taslağı ise
anayasal sistemin temel ilkelerini
oluşturan sosyal devlet, hukuk dev-
leti ve laiklik ilkelerine uygun, top-
lumsal oydaşmaya vanbnış değişim-
leri içermelidir.
VI
KESK izmir Subeler Platformu:
Kadrolaşma
bitmek bümiyor
'Bakanlık İLKSAN'dan elini çeksin'
Cağaoğlu Anadolu Lisesi önünde toplanan
Eğitim-Sen üyeleri, öğretmenlerin sağtık ve
yardım sandığı tLKSAN'ın antidemokratik
uygulamalarla MilM Eğitim Bakanı'nın
insanna terk edildiğini öne sürerek protesto
gösterisi düzenledi. Sendikanuı İstanbul 3
No'lu Şube Başkanı Ekber Işık, Bakanhğın,
tLKSAN'uı parası ile konut yapıp tLKSAN
üvesi olmayanlan yarariandırmak istediğini
açıkladL Işık. İLKSAN 'daki usulsüzlüklerin
gideribnesi için yönetim ve denetimin
üyderine verflmesini ve Bakanhğın yönetim
üzerindeki iradesinin kakhnhnasını istedL
(Fotoğraf: ŞULE KÖKTÜRK)
tZMÎR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)-AKP iktida-
nnın Izmir'deki kadrolaş-
ma harekâtı bitmek bihni-
yor. Yandaşlannı belli gö-
revlere getirmeye çalışan
AKP, en son olarak da mü-
dürlük atamalarına göz
dikmiş durumda. KESK
İzmir Şubeleri Platformu,
AKP hükümetinin kadro-
laşma ve kıyım hareketle-
rine dikkat çekmek için
dün Hasan Sağlam Öğret-
menevi'nde bir toplantı
düzenledi.
Dönem Sözcüsü Musa
Sever, AKP hükümetinin
kadrolaşma ve kıyım ko-
nusunda tüm hükümetleri
geride bıraktığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Hü-
sejin Çefik' in kadrolaşma-
ya 1041 bakanlık çalışanı-
nı görevden alarak başla-
dığını belirten Sever, Ta-
lim Terbiye Kurulu'ndan
da 63 uzmanın görevden
alındığını anımsattı. Se-
ver, bugünlerde yapılacak
müdürlük atamalannın da
yeni kadrolaşmalara gebe
olduğunu belirtti. Sever,
şöyle konuştu:
"Bu konudaki sö\1enti-
ler ayyuka çıkmış durum-
da. Hakkmda33 a\n soruş-
turma açdan, çeşitii ceza-
lar alan. yine geçirdiği so-
ruşturmaya dayalı daha
önce yapmakta olduğu
Cumhurryet Ticaret Mes-
lek Lisesi müdürtüğü göre-
vinden ahnan Hüseyin Taş-
lı, Boz\ aka Şehit Fethibey'
Tîcaret Meslek Lisesi'ne
öğretmen olarak atanmış,
boş müdürlükiçin başvur-
muştur.Adaletten,haktan,
şeffaflıktan dem vuran
AKP hükümetinin gerçek
vüzünün hiç de savunduk-
lan gibi ohnadığı su götür-
mez bir gerçektir."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Hizbullah'm Liderleri ve Ortadoğu...
Şam - Günlerdir yollardayız. Büyük
maceralaria ve türlü engelleri aşarak
ulaştığımız Amman'dan bu kez 6 kişilik
bir ekiple Şam'a geldik. Beyrut'tan Am-
man'a, Amman'dan Şam'a karayoluy-
la gelmiş olduk. Bu ülkeleri daha iyi ta-
nımak açısından karayoluyla yolculuk çok
öğretici. Bu kez Ürdün'den Suriye'ye
geçerken sınırda fazla sorun çıkmadı
ve üç saatlik bir mınibüs yolculuğuyla
Şam'a ulaştık.
_ Şam'a geldiğimizde NTV'den Ömer
Özgüner otelin lobisinde bizi bekliyor-
du.Sürekliyaptığımızgörüşmelervesı-
kı bir program nedeniyle internete gir-
meye bile pek zaman bulamadığımız
için Türkiye'de ne olup bittiğini öğrene-
medik. Türkiye'den haber almak açı-
sından tek kanal internet.. çünkü bura-
larda Türk televizyonlarını ve gazetele-
ri izlemek mümkün değil.
ömer'den taze bilgileri aldık. Son gün-
lerin en önemli gelişmesi imam hatip li-
seleri konusundayoğunlaşantartışmay-
dı. öğretim üyelerinin ve askerierin gös-
terdiği tepkiler nedeniyle borsanın aşa-
ğılara düştüğü ve dolann fırladığı gün-
leryaşanmıştı. Çıkanlan kanunun Cum-
hurbaşkanı'nın önünde beklediği ve
Cumhurbaşkanı yasayı 15 gün önünde
bekletip veto ederse, bu kanunun üni-
versite sınavlannda bu dönem uygu-
lanması mümkün görünmüyormuş.
• • •
Dolaştığımız Arap ülkelerinin rejimle-
riyle ve buradaki siyasi gerginliklerle
karşılaştırıldığında Türkiye'nin durumu
tabii ki tercih edilir bir durumdu. Zaten,
Türkiye'nin doğusuna yapılan her yol-
culuktan sonra Türkiye'deki rejim insa-
na daha sempatik geliyor. Batı ülkeleri-
ne yaptığım yolculuklarda ise aynı duy-
gulan taşımıyorum. Lübnan, geçirdiği
uzun bir iç savaşın ardından yükselen
Islami hareket ve yüzde 30'luk Hıristi-
yan nüfusuyla kendine gelmeye çalışı-
yordu. Hemen yanı başında Israiî uza-
nıyordu. Her an bir Israil bombası Lüb-
nan'ın tepesine düşebilirdi. Her şey bı-
çak sırtındaydı.
Ürdün, ölen Kral Hüseyin'in oğlunun
yerini aldığı yeni bir dönemi yaşıyordu.
Israil'le olan sının, kutsal topraklann he-
men yanı başında olması Ürdün'ün si-
yasi dengelerini zorluyordu. Burada da
siyasi Islam yükseliş içindeydi. Ürdün'ün
bolgede ABD ile en fazla işbirliği yapan
ülke olması, bu ülkenın ıç dengelerini zor-
luyordu.
Suriye ise ABDtehdidi altındaydı. Tıp-
kı Ürdün'de olduğu gibi burada da ikti-
dar babadan oğula geçmişti. Tıpkı Ür-
dün'de olduğu gibi Suriye'yede de her
taraf baba oğul Esad'lann fotoğraflany-
la doluydu. Sempatik rehberimiz Ab-
dul Razzak Homsi, yeni Cumhurbaş-
kanı Beşşar Esad'ın, fotoğraflannın her
tarafa asılmasını istemediği ve engel ol-
maya çalıştığını anlattı. Hafız Esad'ın fo-
toğraflanyla karşılaştırıldığında Beşşar
Esad'ın fotoğraflannın daha az olduğu
doğruydu. Otoriter rejimlerie bu fotoğ-
raflar arasında bir paralellik olduğu ke-
sindi. Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde, so-
kaklann iktidardaki tek adamın fotoğraf-
lan ile dolu olduğunu görmek mümkün
değil. Zaten gelişmiş ülkelerde tek adam
yönetimlerinden de pek söz edilemez-
di.
Yalnız iktidardaki tek adamlar değil,
örgütlerin başındaki tek adamlann da ay-
nı şekilde fotoğrafları bu ülkelerin bir
özelliğisayılabilirdi. örneğin Hizbullah'm
lideri Nasrullah'ın fotoğrafları da Bey-
rut'un Müslümanlannın yaşadığı bölge-
lerde egemendi. Nasrullah'lauzun bir gö-
rüşme yaptık. Beyrut'un yabancılara ka-
palı, Hizbullah'm egemen olduğu ma-
hallelerinin birinde, Hizbullah'm merke-
zinde Nasrullah'la görüştük. 3 saate ya-
kın görüşmede ona her şeyi sormaya fır-
sat bulamadık. Çünkü her sorumuza o
kadar uzun cevap verdi ki, soru sorma-
yı biraz daha uzatsak, sabaha kadar
orada kalmamız gerekecekti.
Yine de Hizbullah liderinin anlattıkla-
n, bizim açımızdan ilginçti. örneğin in-
tihar bombacılan için söyledikleri, bi-
zim ülkemizdeki intihar bombacılannı
hiç onaylamadığını gösteriyordu. Hat-
ta, Filistin'de Hamas'ın yaptıklan konu-
sunda bile dikkatli bir tutum içindeydi.
"Ne olursa olsun masum çocuklann öl-
dürülmesini kabul edemeyiz" diyerek
farklılığını vurguluyordu.
Hizbullah'm siyasi lideri Nasrullah'ın
demokrasi ve Islam konusunda söyle-
dikleri dikkat çekiciydi. Hizbullah'm Iran
ve Suriye ile çok iyi ilişkiler içinde oldu-
ğunu Nasrullah'ın her sözcüğündegör-
mek mümkündü. Iran'ın dini liderleri
Humeyni ve Hamaney'in fotoğraflan-
nın egemen olduklan her yerde asılı ol-
ması da bu biriiğin bir kanıtı gibiydi.
Hizbullah'm siyasi ve dini liderleri Nas-
rullah ve Fadlullah'layaptığımız iki uzun
görüşmeyi önümüzdeki günlerde ya-
yımlayacağız.
Türkiye, dışarından, içeride göründü-
ğünden daha sempatik bir görüntü ve-
riyor. En azından Doğu'dan baktığımız-
da böyle....
BAŞSACLICI
SAYGIN BÜYÜĞÜMÜZ,
İZMİR'İMİZİN DUAYENİ,
PLASTİK SEKTÖRÜNÜN BABASI,
ÜRETİM SEVDALISI
AZHAR
ZORLU'yil
KAYBETTİK.
ACIMIZ BÜYÜKTÜR.
BAŞIMIZ SAĞOLSUN.
AS-EL YAPI MARKET A.Ş.
AS-EL PANJUR KOLL. ŞTİ.