25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2004 PAZAFt 4 HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN 'Sait Faik'in Adası' Sevgili, Sait Faik ile tek taraflı ama tutkulu tanışmamız ne 2aman başladı kestiremiyorum, ama elli yılı aşkın ol- Cuğunu biliyorum, çünkü onu ortaokul yıllannda ilk oku- naya başladığımda henüz yaşıyordu. Tek yanlı dostluğumuz, tek yönlü sohbetimiz elli yı- lı aşkındır hâlâ sürüyor. Hep aynı kitaplannı alıyor, tekrar tekrar okuyor, bir gün onun tadına varacağına emin olduğum birine ver- dikten sonra kitaplığımda anyor, örneğin "Çatışma" öyküsünün içinde yer aldığı cildin olmadığını görün- ce, bir daha kitapçıya koşuyor, kitabı alıyor, eve ge- lip yüksek sesle sanki ilk kez okuyormuşumcasına he- yecanla hatmetmeye başlıyorum. Sait Faik'in neden en sevdiğim kitaplannı hiç ya- nımdan ayırmayıp, dönüp dönüp okuduğum yazar ol- duğunu sorarsan Sevgili, sana birçok neden saysam da kulak asma! Çünkü nedenini tam olarak bilmiyo- rum. Belki de, o gizemi ve büyüsüdür aklımı başımdan alıp, beni birden tanıdık bildik, ama yine de başka bam- başka âlemlere savuran. Aslında "öyküleri, Kalinikhta örneğinde olduğu gi- bi, öykü müdûrier, yoksa şiirmi, onu da bilemiyorum" dersem bana şaşırma. Çünkü emin ol, kendisi de aynı tereddüdü hiç de- ğilse bir kez yaşamıştır. Oktay Akbal "Şair Dostla- nm"da Sait Faik ile ilgili bölümde bu konuda başın- dan geçenleri anlatır. • • • Sait Faik, öykülerini yazdığı san defteri bir gün Ok- tay Akbal'ın önüne atar ve Kalinikhta'yı göstererek sorar, - Bu ne yahu, hikâye mi şimdi bu? Yıllardır Sait Faik hakkında yazılmış birçok yazı oku- dum, ama Oktay Akbal'ın onu son olarak Ada vapu- runa binerken gördüğü an'la noktalanan o kısa yazı- sı kadar etkileyicisinı ve büyük yazan iyi anlatanına hiç rastlamadım. Sait Faik için Istanbul'un ve küçük insanların ya da asıl insanların yazan demek yanlış olmaz. öyle ya! 1932'deGrenoble'da yazdığı yazıdabile Alpler'in ete- ğinde uzanan şehırde nasıl bir istanbul gördüğünü, o kentin üzerine hayalhanesinde daha da güzel bir İs- tanbul oturttuğunu yazdığına gore... Ama bu İstanbul yazan bana en olmadık zaman- larda, dünyanın başka yerlerinde de göz kırpmıştır. Birkaç yıl önce, bir Atina gezisinde, Pire'ye gitmek isteyen dostlarıma, "Metroya binelim, burada elliyıl- dan da eski bir metro var" dedim. Şaşkınlıkla sordular. - Atina ile Pire arasında 50 yıldır metro olduğunu nerden biliyorsunuz? - önemli değil diye yanıtladım. Kalinikhta'dan bili- yorum. Gerçekten de, Taksim'de abidenin önündeki çayı- nn kısa parmaklıklı demirlerine oturmuş, oradan be- ri Yanaki'ye seslenen Sait Faik şöyle der: "...Yanakigeceoldu. Kariarsönmeküzene. Işıklıilan- lar sönüyor. Otlar karanyor. Bir tavernadan üç gitar sesi geliyor. Mavrodafni kaldınmlarında kırtlıyor. Sen oteline kadar yürümeyi düşünme; Atina ile Pire ara- sındaki metro işlemiyorsa işlemesin, hava güzel, yü- rürsün..." • • • Sait Faik'i yitireli elli yıl oldu. Ama onun kahraman- lanna zaman zaman orada burada rastlıyor; yaşıyor olsaydı, ne kadar güzel yazardı diye düşündüğüm öykülerinin ham hallerinin içinde yer alıyorum. Dünya elli yıldır, Sait Faik'siz, ama onun çok güzel işleyebileceği insanlar ve basit gündelık olaylarla do- lu olarak dönüp duruyor. Bir dostum bir gün, - Sait Faik ile birtikte, o güzelim insanlar da gitti, za- man.... diyordu ki, atlayıp lafını kestim: - Yok onlar duruyorlar, hem belki de şu anda bir ar- kadaki masada oturuyorlar, ama ham hallenyle dur- dukları için göremiyoruz, onların içinden fışkıran öy- küyü biz yakalayamıyoruz, bu açıdan bakarsan bel- ki haklısın, onlar da Sait Faik ile gitmiş gibi oldular. Sait Faik'in insanlan duruyorlar, öyküleri hâlâ geniş krttelere ulaşıyor, ama "Adası" Burgaz artık yeşil bir cennet olmaktan çıktı. Hep o büyük yazarlaria aynı dokudan geldiğini dü- şündüğüm dostum Niyazi Dalyancı, Beykoz'dan son harmanını da söküp ıçten takma motorlu teknesinı de alıp Burgaz'a sığındıktan az sonra, yandı canım Ada!.. Güzelin güzel dostu Ada Dostlan Demeği'nin şim- diki Başkanı Perihan Ergun dünkü Cumhuriyet'teki yazısında, Sait Faik'e şöyle sesleniyordu. "...'Kuşları boğdular, çimleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlanm. Günün birin- de gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlannda, top- rak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksi- niz. Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü ola- cak. Benden söylemesi' diyordun. Bu oldu dostum..." Rum Patriği Bartholomeos: Gayrimüslimler haksızlığa uğradı İstanbulHaberServi- si - Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vak- fı'nca The Marmara Oteli'nde "CemaarJer ve cemaatterin hukuJd sorunlarT konulu top- lantı gerçekleştirildi. Toplantırun açıhş ko- nuşmasını yapan TE- SEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker. Türkiye'de birey ve azınlık haklan arasında- ki farkın henüz anlaşı- lamadığını söyledi. Toplantıya temsilcisi aracılığıyla mesaj yol- layan Fener Rum Patri- ği Bartholomeos, "Geç- miş yıüarda büyük hak- sızuklara uğramış ve üzücü olaylar yaşanuş oian gayrimüslim Tiirk yurttaşlann, bundan sonra diğeryurttaşlar fle eşithaklara sahip ohna- sı ve demokratikbir or- tamda özgüreeyaşama- sını ümit ediyoruz" di- ye konuştu. Yine temsilcisi ara- cılığıyla mesaj gönde- ren Türkiye Ermenile- ri Patriği Mesrob II de Türkiye'de yıllar boyu azınlık sorunlannın ya- şandığına dikkat çeke- rek bunlann çözümü ıçın kısa sürede olum- lu adımlar atıldığını ifa- de ettı. Mesrob II, konuyla ilgili çıkanlan yasa ve düzenlemelerin birço- ğunun henüz hayata geçmemesinin. sorun- lann çözümünde fiili ilerlemeyi engellediği- ne dikkat çekti. Mülkiyeliler Birliği, AKP'nin Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı hakkında rapor hazırladı 'Asılhedefhukuk devleti'ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Mülkiyeliler Birliği, Kamu Yönetimi Yasa Tasansı ile hukuk devleti, sosyal devlet ve laiklik ilkesinin hedef alın- dığını belirterek kamu personel siste- mının "yağma astemine" dönüşeceği uyansında bulundu. Düzenlemenin yasalaşması halinde siyasal kadrolaş- ma ve personel kıyımımn yaşanacağı- nı vurgulayan Mülkiyeliler Birliği, ta- sannın 9 kritik noktada anayasaya ay- kınlık taşıdığını bildirdi. Mülkiyeliler Birliği'nin Cumhur- başkam Ahmet Necdet Sezer'e de sun- duğu Kamu Yönetimi Yasa Tasan- sı'na ilişkin raporunda şunlara dikkat çekildi: • Tasan, idari rejimin, 1921 Ana- yasası'nın öngördüğü rejime dönüşü- nü amaçlayan karşıdevrimci bir nite- liktaşıyor. Düzenleme. 1980'debaş- Tartısmalı secim Yassıçal CHP'nin MEHMET MENEKŞE AMASYA - Amasya'nın Yassıçal beldesinde seçim sonuçlanna yapılan itirazı değerlendiren Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 13 oy farkla seçimı kazanan AKP'li adayın başkanlığını geçersiz sayarak mazbatanın CHP'li Hüseyin Gazelci'ye verilmesıni ka- rarlaştırdı. 28 Mart seçımleri sonu- cunda yapılan sayımda Yassıçal'da CHP'nin 2 oy farkla kazandığı açık- landı. Ancak AKP adayı İsmail Bün- yat'ın Ilçe Seçim Kurulu'na yaptığı iriraz sonucu oylar yenıden sayıldı ve CHP'nm oy farkı 8'e çıktı. CHP ada- yı Gazelcı mazbatasını almaya hazır- lanırken Bünyat, ll Seçim Kurulu'na itiraz etti. Yeniden yapılan sayım so- nucunda AKP'nin 13 oy farkla seçi- mı kazandığı belirtıldi. Bunun üzeri- ne CHP Amasya II Başkanı Peyami Muthıer, Ilçe Başkanı Kamil Sayar ve Gazelci YSK'ye başvurdu. YSK de başkanseçilen Bünyat'ın tutanağı- nın ıptal edilerek mazbatanın Gazel- ci'ye verilmesini kararlaştırdı. • Mülkiyeliler Birliği'nin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de sunduğu raporda Kamu Yönetimi Yasa Tasansı'nın 9 kritik noktada anayasaya aykınlık taşıdığı belirtildi. Yasanın karşıdeMİmci bir içerik taşıdığı ifade edilen raporda "Siyasal kadrolaşma ve personel kıyımı yaşanacak" denildi. layan yeni sağ politikalannın ikinci dalgasıdır. Gerçek amaç devletin yö- netim yapısını değiştirmektir; hukuk devleti, sosyal devlet ve laiklik ilkesi hedefalınıyor. Sosyal devlet ilkesi dü- zenleyici devlet ilkesiyle değiştirili- yor ve kamu hizmetinin özel sektöre devriyle sonuçlanabilecek kısıtlama- lara gıdiliyor. Laiklik ilkesine aykın düzenlemelerin yolu açılıyor. • Türk kamu personel sistemi "yağ- ma" sistemine dönüştürülüyor. Tasa- n 9 kritik noktada anayasaya aykın- lık taşıyor. Tasan ile anayasanın ön- gördüğü merkezden kuruluş ilkesi de- ğiştiriliyor ve yetki genişliğı ilkesi yok edilıyor. Mahallı idarelere "mahalli nıüşterekihtiyaçlarT aşan yetkiler ve- rilerek genel özelleştirme hakkı tanı- nıyor. Anayasanın devlete verdiği ba- zı görevler kaldınlarak yönetsel düzen- leme hakkına anayasanın getirmedı- ği sınırlamalar konuluyor. Karar al- ma süreçlerinde de özel sektör temsil- cilerinin katılması sağlanıyor. • Performans ölçümü, kamu per- sonel rejiminin yozlaşmasına ve kamu personelinin silikleşmesine, ilkesiz ve taraflı personelin terfi ederek ön pla- na çıkrnasına yol açabilır. Üst düzey yöneticilerin hükümetle birlikte gö- reve gelip gitmesi bürokrasiyi siya- sallaştıracak. Yeniden müşavirler or- dusu yaratılarak halkın tabiri ile yük- sek maaşlı bankamatik memurlannın sayısı arttınlacak. •" Hükümete yasal kadrolaşma ola- nağı veriliyor. Hükümeün istediği per- soneli görevden alması için hukuki dayanak oluşturuluyor. Cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş bir siyasal kadrolaşma ve kamu personel kıyımı yaşanacağı şüphesi vardır. • Siyasi iktidarla birlikte gelip gi- den ve tümüyle siyasi davranan bir denetim sistemine zemin hazırlanı- yor. Sayıştay'ın denetim görevini dev- redebilmesi dolaylı olarak milli ege- menliğin zedelenmesi ya da özel şir- ketler tarafından TBMM'nin yönlen- dirilmesi tehlikesini içeriyor. • Milletin ve devletin malına ve parasına yönelik bu denli büyük ve sistematik saldınlar ile hortumlama girişimlerine rağmen Türk idare sis- temi hâlâ ayakta ise muhakkak ki bun- da müfettişlerin özverilı çalışmalan- nın ve mesailerini ülkelerine vakfet- melerinin çok önemli payı vardır. Tef- tiş kurullannın lağvedihneleri değil .\BD'dekı gibi daha etkili çahşmala- nnı sağlayacak düzenlemeler yapıla- rak güçlendirilmeleri gerekir. • Tasan yönetim sisteminde ta- mir edilemeyecek değişiklik yarat- madan geri çekilmeli ve yeniden dü- zenlenmeli. Yeni reform taslağı ise anayasal sistemin temel ilkelerini oluşturan sosyal devlet, hukuk dev- leti ve laiklik ilkelerine uygun, top- lumsal oydaşmaya vanbnış değişim- leri içermelidir. VI KESK izmir Subeler Platformu: Kadrolaşma bitmek bümiyor 'Bakanlık İLKSAN'dan elini çeksin' Cağaoğlu Anadolu Lisesi önünde toplanan Eğitim-Sen üyeleri, öğretmenlerin sağtık ve yardım sandığı tLKSAN'ın antidemokratik uygulamalarla MilM Eğitim Bakanı'nın insanna terk edildiğini öne sürerek protesto gösterisi düzenledi. Sendikanuı İstanbul 3 No'lu Şube Başkanı Ekber Işık, Bakanhğın, tLKSAN'uı parası ile konut yapıp tLKSAN üvesi olmayanlan yarariandırmak istediğini açıkladL Işık. İLKSAN 'daki usulsüzlüklerin gideribnesi için yönetim ve denetimin üyderine verflmesini ve Bakanhğın yönetim üzerindeki iradesinin kakhnhnasını istedL (Fotoğraf: ŞULE KÖKTÜRK) tZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-AKP iktida- nnın Izmir'deki kadrolaş- ma harekâtı bitmek bihni- yor. Yandaşlannı belli gö- revlere getirmeye çalışan AKP, en son olarak da mü- dürlük atamalarına göz dikmiş durumda. KESK İzmir Şubeleri Platformu, AKP hükümetinin kadro- laşma ve kıyım hareketle- rine dikkat çekmek için dün Hasan Sağlam Öğret- menevi'nde bir toplantı düzenledi. Dönem Sözcüsü Musa Sever, AKP hükümetinin kadrolaşma ve kıyım ko- nusunda tüm hükümetleri geride bıraktığını söyledi. Milli Eğitim Bakanı Hü- sejin Çefik' in kadrolaşma- ya 1041 bakanlık çalışanı- nı görevden alarak başla- dığını belirten Sever, Ta- lim Terbiye Kurulu'ndan da 63 uzmanın görevden alındığını anımsattı. Se- ver, bugünlerde yapılacak müdürlük atamalannın da yeni kadrolaşmalara gebe olduğunu belirtti. Sever, şöyle konuştu: "Bu konudaki sö\1enti- ler ayyuka çıkmış durum- da. Hakkmda33 a\n soruş- turma açdan, çeşitii ceza- lar alan. yine geçirdiği so- ruşturmaya dayalı daha önce yapmakta olduğu Cumhurryet Ticaret Mes- lek Lisesi müdürtüğü göre- vinden ahnan Hüseyin Taş- lı, Boz\ aka Şehit Fethibey' Tîcaret Meslek Lisesi'ne öğretmen olarak atanmış, boş müdürlükiçin başvur- muştur.Adaletten,haktan, şeffaflıktan dem vuran AKP hükümetinin gerçek vüzünün hiç de savunduk- lan gibi ohnadığı su götür- mez bir gerçektir." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Hizbullah'm Liderleri ve Ortadoğu... Şam - Günlerdir yollardayız. Büyük maceralaria ve türlü engelleri aşarak ulaştığımız Amman'dan bu kez 6 kişilik bir ekiple Şam'a geldik. Beyrut'tan Am- man'a, Amman'dan Şam'a karayoluy- la gelmiş olduk. Bu ülkeleri daha iyi ta- nımak açısından karayoluyla yolculuk çok öğretici. Bu kez Ürdün'den Suriye'ye geçerken sınırda fazla sorun çıkmadı ve üç saatlik bir mınibüs yolculuğuyla Şam'a ulaştık. _ Şam'a geldiğimizde NTV'den Ömer Özgüner otelin lobisinde bizi bekliyor- du.Sürekliyaptığımızgörüşmelervesı- kı bir program nedeniyle internete gir- meye bile pek zaman bulamadığımız için Türkiye'de ne olup bittiğini öğrene- medik. Türkiye'den haber almak açı- sından tek kanal internet.. çünkü bura- larda Türk televizyonlarını ve gazetele- ri izlemek mümkün değil. ömer'den taze bilgileri aldık. Son gün- lerin en önemli gelişmesi imam hatip li- seleri konusundayoğunlaşantartışmay- dı. öğretim üyelerinin ve askerierin gös- terdiği tepkiler nedeniyle borsanın aşa- ğılara düştüğü ve dolann fırladığı gün- leryaşanmıştı. Çıkanlan kanunun Cum- hurbaşkanı'nın önünde beklediği ve Cumhurbaşkanı yasayı 15 gün önünde bekletip veto ederse, bu kanunun üni- versite sınavlannda bu dönem uygu- lanması mümkün görünmüyormuş. • • • Dolaştığımız Arap ülkelerinin rejimle- riyle ve buradaki siyasi gerginliklerle karşılaştırıldığında Türkiye'nin durumu tabii ki tercih edilir bir durumdu. Zaten, Türkiye'nin doğusuna yapılan her yol- culuktan sonra Türkiye'deki rejim insa- na daha sempatik geliyor. Batı ülkeleri- ne yaptığım yolculuklarda ise aynı duy- gulan taşımıyorum. Lübnan, geçirdiği uzun bir iç savaşın ardından yükselen Islami hareket ve yüzde 30'luk Hıristi- yan nüfusuyla kendine gelmeye çalışı- yordu. Hemen yanı başında Israiî uza- nıyordu. Her an bir Israil bombası Lüb- nan'ın tepesine düşebilirdi. Her şey bı- çak sırtındaydı. Ürdün, ölen Kral Hüseyin'in oğlunun yerini aldığı yeni bir dönemi yaşıyordu. Israil'le olan sının, kutsal topraklann he- men yanı başında olması Ürdün'ün si- yasi dengelerini zorluyordu. Burada da siyasi Islam yükseliş içindeydi. Ürdün'ün bolgede ABD ile en fazla işbirliği yapan ülke olması, bu ülkenın ıç dengelerini zor- luyordu. Suriye ise ABDtehdidi altındaydı. Tıp- kı Ürdün'de olduğu gibi burada da ikti- dar babadan oğula geçmişti. Tıpkı Ür- dün'de olduğu gibi Suriye'yede de her taraf baba oğul Esad'lann fotoğraflany- la doluydu. Sempatik rehberimiz Ab- dul Razzak Homsi, yeni Cumhurbaş- kanı Beşşar Esad'ın, fotoğraflannın her tarafa asılmasını istemediği ve engel ol- maya çalıştığını anlattı. Hafız Esad'ın fo- toğraflanyla karşılaştırıldığında Beşşar Esad'ın fotoğraflannın daha az olduğu doğruydu. Otoriter rejimlerie bu fotoğ- raflar arasında bir paralellik olduğu ke- sindi. Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde, so- kaklann iktidardaki tek adamın fotoğraf- lan ile dolu olduğunu görmek mümkün değil. Zaten gelişmiş ülkelerde tek adam yönetimlerinden de pek söz edilemez- di. Yalnız iktidardaki tek adamlar değil, örgütlerin başındaki tek adamlann da ay- nı şekilde fotoğrafları bu ülkelerin bir özelliğisayılabilirdi. örneğin Hizbullah'm lideri Nasrullah'ın fotoğrafları da Bey- rut'un Müslümanlannın yaşadığı bölge- lerde egemendi. Nasrullah'lauzun bir gö- rüşme yaptık. Beyrut'un yabancılara ka- palı, Hizbullah'm egemen olduğu ma- hallelerinin birinde, Hizbullah'm merke- zinde Nasrullah'la görüştük. 3 saate ya- kın görüşmede ona her şeyi sormaya fır- sat bulamadık. Çünkü her sorumuza o kadar uzun cevap verdi ki, soru sorma- yı biraz daha uzatsak, sabaha kadar orada kalmamız gerekecekti. Yine de Hizbullah liderinin anlattıkla- n, bizim açımızdan ilginçti. örneğin in- tihar bombacılan için söyledikleri, bi- zim ülkemizdeki intihar bombacılannı hiç onaylamadığını gösteriyordu. Hat- ta, Filistin'de Hamas'ın yaptıklan konu- sunda bile dikkatli bir tutum içindeydi. "Ne olursa olsun masum çocuklann öl- dürülmesini kabul edemeyiz" diyerek farklılığını vurguluyordu. Hizbullah'm siyasi lideri Nasrullah'ın demokrasi ve Islam konusunda söyle- dikleri dikkat çekiciydi. Hizbullah'm Iran ve Suriye ile çok iyi ilişkiler içinde oldu- ğunu Nasrullah'ın her sözcüğündegör- mek mümkündü. Iran'ın dini liderleri Humeyni ve Hamaney'in fotoğraflan- nın egemen olduklan her yerde asılı ol- ması da bu biriiğin bir kanıtı gibiydi. Hizbullah'm siyasi ve dini liderleri Nas- rullah ve Fadlullah'layaptığımız iki uzun görüşmeyi önümüzdeki günlerde ya- yımlayacağız. Türkiye, dışarından, içeride göründü- ğünden daha sempatik bir görüntü ve- riyor. En azından Doğu'dan baktığımız- da böyle.... BAŞSACLICI SAYGIN BÜYÜĞÜMÜZ, İZMİR'İMİZİN DUAYENİ, PLASTİK SEKTÖRÜNÜN BABASI, ÜRETİM SEVDALISI AZHAR ZORLU'yil KAYBETTİK. ACIMIZ BÜYÜKTÜR. BAŞIMIZ SAĞOLSUN. AS-EL YAPI MARKET A.Ş. AS-EL PANJUR KOLL. ŞTİ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle