25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2004 PAZ* 10 P A Z A R Y 4 Z E L A R I dishabtŞ cumhunyet.com.tr Selanik'tebirakşamüstüBır akşamüstü, Selanik'ı tepeden seyreden tanhi semtteyiz. Arnavut kaldınmîı dar sokaldar. cumbalı evler.. eski zaman hıkâyesı gibi. Btr e\ ın açık penceresınden hoş bir ezgı yayılıyor. Mutfaklarda akşam yemeğüıi hazırlama telaşı. Evden bır delıkanlı çıtap karşı komşusuna, VasiH've sesleniyor. Dil farldı ama sesler ve kokular aynı. Konuşurken tepkiler aynı, "aman", "haydT dıyor Yunanlar da. Kentın merkezine ındikten sonra kahve molası verdiğimız kafe gençlerle dolu. Aslında gençler her verde. Bu belkı de Selanık'ın ünıversite kentı olmasından kaynakJanıyor. Arkadaşımla "Greek Coffee" (bıldiğünız Türk Kahvesı) içeceğiz. Sunum mükemmel. Ne içerseniz içın yanında bır bardak suyu zaten getıriyorlar. Arkadaşım dedim de. Mehmet'ın Yunan alfabesinı kısa sürede çözmesine çok şaşınyorum. Evet, Selanik'e daha önce de çok kısa bir ziyarette bulunmuş ama.. yıne de bu hızı aniamak mümkün degıl. İşın aslını ılerleyen günJerde öğreniyorum; 11 yaşındayken gıttiği Avustralya'da 26 yıl yaşayan Mehmet. orada çok sayıda Yunan tanıdığını ıtiraf ediyor. Selarük'i görenler, kentin bazı yerlerinin Izmir'e çok benzediğini söyler. Iki kent arasında yaşanan karşılıklı göçlen ve göç edenlerın gittıkleri yere doğduklan topraklardan taşıdıklannı düşününce... Ne var k:. Selanik'in OsmanJı karakterinı çok ıyı koruduğu söylenemez. Yunanlar. 1912 "de kenti alırkenpek çok yapı yok edilmış. 1917"dekı büyük yangın da işuı tuzu bıberi olmuş. Selanik'in sımgesi olan Beyaz Kule, 15. yüzyılda Osmanhlar tarafından savunma amaçlı yapılmış. Ancak. kulenın girişındekı plakette Osmanlılardan bahsedilmıyor. Kule, bugün müze olarak hızmet veriyor. Selaruk'i görmek için en önemli nedenlerden bın de. Mustafa Kemal Atatürk'ün doğum yen olması. Atatürk'ün doğduğu üç katlı ev, bugün Aya Dünıtriya mahallesinde Apostolu Pavlu caddesi üzerinde müze olarak hizmet veriyor. Güzel bır bahçesi olan evın bitişiğinde. aynı zanflıktekı Türk konsolosluğu binası var. Selanık. banndırdığı yoğun Yahudı nüfusu yüzünden bir zamanJar "Balkanlann Sefaradı" olarak bilınırmış. 1492'de Ispanya'dan SELANİK GÜLATMACA kovulan Sefaradlar'a kapılannı Osmanlı Imparatorluğu açrruş. Selaruk. Yunanlar kenti alana dek (1912) yüzyıllar boyu Sefarad Yahudılen'nin en önemli kentı olmuş. Kentın Yahudi yüzünü silen dığer bir olay, on binlerce Yahudının Ikıncı Dünya Savaşfnda Alman ışgalı sırasında. Auschvvıtz, Bırkenau ve Bergen- Belsen toplama kamplarına götürülüp katledilmesi olmuş. Öyle ki. 1945'e geündiğınde geriye çok az Yahudi kalmış. hatta bazı kaynaklara göre 49 bin kişilik Yahudi nüfiısunun yüzde 96.5'i Nazı kamplannda yok edilmiş. Selanik'tekı Yahudi Müzesı'nde. sadece acı dolu olayiann belge ve fotoğraflan sergilenmıyor.. a>Tiı zamanda cemaatin yaşam biçimine ışık tutan eserler de bulunuyor. Müzeyi bulmak zor değıl.. çünkü gördüğümüz kadarıyla önünde polıs kulübesi olan ve polisin de çelii yelek gıydiğı tek müze burası. Denize açılan Nıkıs Meydanı'nda kafeler, restoranlar, tavernalar var. Lımana yakrn tarihi Ladadıka, eğlence yerlerinin yoğunlaştığı bir yer. îstanbullu Rum Petros Kofopulos da buradaki Istanbul restoranın sahibi. Edirnekapı'da doğmuş. Selanik'e 1965'te 11 yaşındayken gelmış "OkuJda bana Türk diyorlardı 19 yaşma kadar Türk pasaportu taşıyordum. 30 yaşında Yunan vatandaşı oldunı. Babamsa terziydi, 1963te Selanik'e geimek zorunda kalmış, çünkü istanbuTda Rum diye kimse iş vermiyonnuş" dıye anlatıyor. Edırnekapı'da, Kariye Camisi'ne bakan baba evinin bakımsız da olsa hâiâ ayakta durduğunu söyleyen Kofopulos. "Eve bir Çingene ailesi izinsiz girip oturmuş. Çjkarmaya çahşryorunr diyor. Kofopulos, Türk ve îstanbullu Rumlann mutfağından örnekler sunan restoranının sucuk ve pastırma ihtiyacını îstanbul'dan karşıhyor. Selanik'te, herbütçeye uygun pansiyon ve oteller mevcut. Ulaşunda ıse Türk Hava Yollan'nın Selanik'e seferi oünadıgını hatırlatalım. Ancak. tren seviyorsanız demıryolunu tercih edebılırsiniz. Selanik'te birkaç günlük moladan sonra trenle Atina'ya devam edebilirsıniz. Tur şirketlenrun Kavala- Selanik-Atina paket turlannın da olduğunu hatırlataiım. lyi gezmeler. 'Bara silahsız gitmem...' T raklı tutuklulara J. Amerikan askerlerinin işkence yapmasının dillerden düşmediği bugünlerde Arizona eyaleti kendı derdinde. tki haftadır tartışılan yerü kanun restoran ve barlara silah getınlmesini }'asal kılıyor! Vahşi Batı'nrn kalbı olan Arizona'nın ismi Papag on yerü dilinde "genç ruhun yeri" anlamındakı "arizonac" kelımesinden geliyor. ABD'nin altıncı büyük eyaleti Arizona, 295.274 kilometrekare. Nüfusu ise 2000 sayımına göre 5 milyonun üzennde. Ve Arizona ABD anayasasında olan silah taşıma hakkını başka bir boyuta taşıyor. Demokrasiyle övünen ve dünyanın her köşesine demokrasinin güzelliklerinı aşılamaya soyunan ABD. 21 yaşın altmdakilere alkol almayı yasaklıyor, fakat alkol almaya hazır buünadığı bir gencın silah alacak ve savaşa gidıp adam öldürecek kadar oigun olduğu kanısmda! Alkol aldıktan sonra araba kullanmanın zararlan sık sık vurgularuyor ve bu tabıı ki çok mantıklı. Fakat Arizona Parlamentosu nedense alkol aldıktan sonra -ya da alırken- silah taşımakta bir zarar görmüyor! Bu mudur demokrasıyi dolu dolu yaşamak? Demokrasirun ne olduğu konusunda Amenkan devletinin ilgüıç fikırlen var gıbı. 2000 seçimlennde ülke nüfiısunun çoğunun Demokrat aday Al Gore'a oy vermesine rağmen, seçim sistemınden dolayı George W. Bush'un başkan seçıhnesi ilginç bir demokrasi doğrusu. TEKSAS ADALETBARIŞ GÜNERSEL Şunu da unufmamak lazım ki Florida eyaletinin oylannın "kaybobnasr da Bush'un başkanlığa geçmesinde büyük rolü olmuştu. Florida Valisı'nın Bush'un kardeşi Jeb Bush olması tesadüf mü acaba? Birkaç gün öncekı konuşmasında Iraklı tutuklulara işkenceden bahsederken, Bush demokrasiyle dıktatörlük arasmdaki farkj halkına şöyle tanıttı: "Demokrasiyle diktatörlük arasmdaki fark budun demokraside biz bu tür olav lan açık açık görüyor, onlaria yüzleşiyonjz. 1 ' Ama ilgınçtir, işkenceyle Nüzleşme sebebi resimlerin ortaya çıkmış oünası. Yoksa bu olay ocak ayında gerçekleşti ve ocak ayında birçok merci bu olayı biliyordu. Demokrasiyle diktatörlük arasmdaki fark basına ve başkanlık seçımlerinin yaİdaşmasına mı bağlı" 7 Arizona eyaleti Federal Hükümet'in •'demokrasi için" Irak'ta silah kullanması örneğine bakıp demokratik ohnanın silahlan her yerde el altında tutmak olduğunu sanıyor gibi. Şimdı Vahşi Batı'yı 19. yüzyıhn sonlannda olduğu gıbı ya da kovboy filmlennde gördüğümüz gibi bizzat yaşamak ıstersek, bu şans elimızde: Arizona bu özgürlüğü bize tanıyor! bgunerseI2(« hotnıaiLcom Danunarka'ya Avustrafyaü prenses Danimarka Veüaht Prensi Frederik ile Avusrraiyalı nişanhsı Mary Donaldson, başkent kopenhag'dald Arnaliensburg Sarayı'nda düzenknen görkemU törenle evlendi. Yüzlerce kişinin katıldıgi düğüne, Avrupa ülkelerinin kraliyet aileieri de kaüldı. Çiceklerîe süslenen Kopenhag sokaklannda halk sabaha kadar eğlendi. Prenses Man; Avnıpa'daki bir kraliyet ailesine katılan ilk Avustralyah oldu. Çift 4 yd önce Sydne>'deki bir barda tanışmıştL (AP) Emir, Michael, Pedro ve Mathias Yunus Usttekilerin hepsı şu sıralar buralarda, Cannes sahillerinde. Sinemapenerleri heyecandan heyecana sürükleyen bu ısimlerden ilk üçünü beyazperde karşısında azıcık göz eskıtmiş herkes tanıyor. 57. Cannes Film Festıvali'run açılışını Katolik kilise eğitıminin yetiştirdiği en Tanntanımaz İ span\ r ol sinemacısı Pedro Ahnodorar. yaşadıklan veya dolaylı bildikleri karşısında yahuzca aklaşmış saçlannın değil tüm duygu ve düşüncelerinin ne denü diken dıkenleştığıni kanıtlayan "Kötü Eğjtim" -başlığımn yetersiz kaldığı adeta "Kötüİük Terbhesi'*- fihniyle yaptı. Yugoslav(!) Emir Kusturica ve şürekası. No SmokingOrkestrası'ylaarzı ^ — endam etmış durumda. Şu satırlan yazdığımız anlarda yahıızca Almodovar filmini seyredebildiğimiz için, ne Kusturica'run "Hayat Bir Mucize"sini, ne de ABD'nın asi çocuğu, başkaldınsmın nedenlennı belgelerle sabitlemesini seven Michael Moore'un Özgürlüklerin Yanma Derecesi "Fahrenheit9/irini yorumlayabiliriz. Ama Emir. Michael ve Pedro'yu birleştiren kalın iki payda var: Aykınlık ve romantizm. Pedro, Latin meltemlerinin hici\li hoşgörülür edepsizliğiyle marjinalliğe uçarken Emir, Slav anarşizminin sımr tammayan şiddetıyle dipsiz aşklara savruluyor. Michael ise Anglosakson kara mizahının yumuşattığı kırbaçlanyla mahkûm olduğu düzeni dövüyor. Her üçü de 50 sinın üsründe olmalanna karşın, bu PARİS UĞURHÜKÜM "bireysel başkaldın çocuklan", kanımızca 21 yüzyıla aitler ve en büyükler arasında şimdiden yer aldılar. Bu aykrn sanatçılan 20. yüzyılın yargı ve ölçüleriyle biçimlemeye kalkışırsak geleceğe umutla bakmak ham iyimserlik olur gıbımıze geliyor. Göreli bır karşılaştırmayla, Eisenstein-V'ertov-Forman- Polanski-Mikhalkm'lu (son 3'ünün son 20 yılım hesaba katmamak kaydıyla) Sovyet Sosyal Gerçekçilik ekolü: Godard-MaUe-Truffaut'lu Fransız Yeni Dalgası ve Antonioni-De Sica- Fellini-VTsconti'li İtalyan \'enı Gerçekçilik akımırun ideolojık ruhlu, sıyasi çerçeveli isyankâr ve romantık ama kolektif, toplum çıkanna gönül veren sınemalan ^•~"^— ıkibinJi yıllarda yerini. marjinalliğin neredeyse temel ölçüt oluşturduğu bireysel bir sinemaya bıraktı. Gemisını kurtaran kaptan misalı. bir destekçi bulabilen veya ülkesinin kültür poütıkasını arkasına alabilen ya da milyonda bır örnekle Nuri Bilge Ce\1an gibi dar olanaklanyla mucıze yaratabilenler kefeni yırtıyorlar... İşte bır yanda yüz binler, allamp pullanjp oluk oluk aktıklan. resmi geçme ve piyasa yapma vitnnı Cannes sokaklan ve mekânlarında birbirlerim seyretmek için toplaşırken diğer yanda birkaç bin adam sinema endüstrisi veya toplumunda oluşan mali-sosyal kastian yara yara beyazperdenin karanlık salonlannda içlerim ferahlatmaya çabalıyorlar. Bu birkaç bini. çoğıı bizım gibi pasıf bir güruh olarak gördüklerini. yaşadıklannı sizlere aktarmaya çabalarken Mathias \iuıus Gökalp gibi yepyeni nesilden bırkaçı da hem kendilerine hem de sinemaya yeni ufuklar açmak ka\ gasmdalar. Yanşmalı kısa metrajlı fiknler jürisinde Nun Bilge'nin olduğunu sizin oralarda sinema merakhsı herkes bıJiyor. Ama araştırmaya pek vakıtleri olamayan saygıdeğer meslek erbabı şu satırlann yazıldığı gün Yunus'un varhğından habersizdı. Festivalin "Yönetmenlerin 15 Günü" bölümünde göstenlecek 12 kısa metrajlı seçkiden Gökalp rrnzalı 13 dakıkalık "Doğru Yol" uyTiştunıcudan mahkûm bir gencin hikâyesini vurguluyor. Önce Sorbonne'da edebiyat okuyan 31 yaşındaki Gökalp 7 fihn ve belgesel çekrmş. Belçika INSAS okulundan belgesel sinema dıploması alan Yunus, Paris'te sanat ve deneme filmleri gösteren salonlann sahibi Fransız büyükannesi saj'esinde film şeritlerinin kokusuyla büyümüş. 2001'de NamurFestivali'nde. müzikal çahşması "Racbid ve Martha" ile büyük ödül kazanmış. 6O'lı yıllardan beri Fransa'da yaşayan babası buralarda sevilen bır kişiliktir. Fransız Ulusal Bilimsel Araştrrmalar Merkezi araştırma müdürlerinden. sosyal bilımci Anadolu ve İslam kültürü ve Türk göçü konusunda çok sayıda kitabı ve makalesi olan Altan Gökalp Fransız Milü Eğitim Bakanlığı müfettişlerindendir. Fransız ortaöğretimıne Türkçenin resmi dil olarak girmesini büyük oranda ona borçluyuz. Ogul Gökalp Türkçe bihnez ama filmlerinin özünde göç ve göçmenlık yatar. 57. Cannes Film Festivaü yağmurlu, rüzgârlı ve soğuk bır havada açıhnışn. Güzel günler vaadiyle de^ am ediyor. ugur.hukumfâparis.com Denızın üzerinde yürüyen kız Bu yıl üçüncüsü yapılan ve 15 ülkenin temsıl edildiğı u lîuslararası Gent COLimsane - Kısa metrajlı film, video ve yeni medya festh> ali''ne Belçika adına katılan yönetmenler arasında bulunan Türk asıllı Belçikalı sinema yönetmenı İlknur Cengiz'ın "\blda" adlı hsa metrajlı filmi sadece beğenı toplamakla kamıayıp, yönermenin kaleme almış olduğu özgün senaryosuyla da ızleyenleri dennden etkiledi. Ilknur'un bu ilk yapıtı. öykü ağırlıklı fihnlerin yer aldığı '"Trafik" başlığı altındaki bölümde gösterilen filmlerden, "Belçika'dan kaOlan 13 eser arasında" binnciliğe layık görüidü. Ödül olarak da genç sanatçıya 2. filmini gerçekleştırmesi için 5 bın Euro değennde srüdyo ve kurgu olanağı sağlanacak. Ödülün daha da kamçıladığı ilknur senaryo çalışmalanna başlamış bıle. 1978'de Sarıkamış'ta doğan ve küçük yaşta geldığı Belçika "da Gent Kralıyet Akademisı'ru bitıren Cengız, bu festıvalle, Mustafa BaJcı \ e Güldem Durmaz gibi festivallerde Belçika"yı temsil eden 2. ve 3. kuşak genç Türk asıllı Belçikalı yönetmenler arasına katıldı. Çalışmalannda kendi yaşamından kesitler \ eren Cengiz. festıvaldekı sohbetımizde kısa metrajlı filmi Yolda'da ve çocukluk hayali olan bir öncekı projesı u Deniz üzerinde yürüme projesi"nde kendi geçmışınden esınlendigıni dile getirdı. 20 dakıkalık Yolda filminde, bir baba ile küçük kızının karavanla yaptıklan yolculuk sırasında geçen öyküsünü anlatan Cengiz. bakın sanat anlayışı ve kısa metrajlı filmi ile ilgilı olarak neler diyor: "Çocukluğunıdan beri yolda olmam. farklı ülkeler \e insanlaria tanışmış oünanı. babamla yolumuzun sık sık kesişmesi, benim uzun süreti adreslerimim ounaması ve yolda olmaktan aldığun zev k bu filmi yapmama yol BRUKSEL ERDİNÇITKU açü. Ktndiıııe daha yakın olmanın sırlanndan birinin zaman zaman, yaşadığın dün>a>ı bir tarafa bırakıp kendinle olabileceğûı başka bir dün\a\i keşfetmek olabileceğini ta çocukken bilhordum. 9 yaşımdan itibaren 5-6 >ıl Antafva'da vaşamam denize olan aşkımı daha da perçinleştirdi \e kendimi mutlu ve özgür hissettiğinı bir yer oldu deniz. L fkun arkasında bana ait bir dünyanın olabileceğini düşünürdüm \e orava >alnizca deniz üzerinde yürüyerek ulaşmak isterdim. Akademide çalışma teması olarak ütopya seçilince ben de 'deniz üzerinde \ürümek' hayalimi gerçekleştirdinL Bu iitop>a projemle deniz üzerinde yürümeye başlamıştmı hâlâ da yürüyorum. Mutlaka herkesin bir hikâyesi \ardır Fakat bunun farkında olmak ve kendi hikâye dilini seçmek çok önemli. Sinema, fotoğrafçıhk ve yazmak benim en önemli dayanaklanm. Bakmak, görmek ve gösterebilmek ve anlatabilmek bana göre en önemli sanaL" Belçika da Türk asıllı bır sanatçı olmak konusunda çektığı sıkınrılardan bahseden Cengiz. "Gittiğim her okulda tek Türk bendim. Benim Türk olduğuma inanamıyorlardı. Bir Türk'ün sinemayla ve sanatla ilgilcnebileccğini bile düşünemiyorlardT diyor ve "Kültür >e sanatm Türk ve Belçika toplumlannda v ar olan karşılıklı önyargılan azaltabilecek en etkin araç olduğunu" düşünüyor. Fatih Akm'ın başansıyla gurur duydugunu söyleyen sanatçımız, "Arük bulunduklan ülkeieri temsil eder hale geldiklerini ve kendi öyküsüyle Belçika adına festhale kaülma ayTicalığına kavTiştugunu" dile getirdı. İlknur'un öğretmenlennden Fihp Langenbick ise "İlknur, en az benim kadar Belçikalı ve Belçika'vi da başarryia temsil ediyor" dıyerek İlknur'u onayladı. Mustafa. Güldem ve şımdı de İlknur... Şımdi sıra sanat yolundaki uzun \-ürüyüşü daha yeni başlayan tlknur'un Mustafa Balcfnın açtığı yoldan gidip, ödüllenni Belçika dışına taşımasında! erdincutku(âyahoo.com Geleceginiz için dilek tutmak 23 23www.akemeklitik.com.tr Dogum gununuzde mumlara doğru eğılırken akhnızdan neler gecıyor'' Cocuklarınızı ıyı okullarda okutmak, basanlı insanlar olduğunu gomek rri? Geleceğin sizden bır seyier goturmek yerine, kuçuk mutluluklar getırmesı mı 9 Yoksa artık ya^aş yavas belırmeye başlayan gel kaygısının uçup gıdıvermes 1 mr? Pekı, bu ha/atte gercekteştirmek ıcm dılek tut-^aktan bask, yapıyorsunuz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle