Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2004 PAZ*
10 P A Z A R Y 4 Z E L A R I dishabtŞ cumhunyet.com.tr
Selanik'tebirakşamüstüBır akşamüstü, Selanik'ı tepeden seyreden
tanhi semtteyiz. Arnavut kaldınmîı dar
sokaldar. cumbalı evler.. eski zaman hıkâyesı
gibi. Btr e\ ın açık penceresınden hoş bir ezgı
yayılıyor. Mutfaklarda akşam yemeğüıi
hazırlama telaşı. Evden bır delıkanlı çıtap karşı
komşusuna, VasiH've sesleniyor. Dil farldı ama
sesler ve kokular aynı. Konuşurken tepkiler aynı,
"aman", "haydT dıyor Yunanlar da. Kentın
merkezine ındikten sonra kahve molası
verdiğimız kafe gençlerle dolu. Aslında gençler
her verde. Bu belkı de Selanık'ın ünıversite kentı
olmasından kaynakJanıyor. Arkadaşımla "Greek
Coffee" (bıldiğünız Türk Kahvesı) içeceğiz.
Sunum mükemmel. Ne içerseniz içın yanında bır
bardak suyu zaten getıriyorlar. Arkadaşım dedim
de. Mehmet'ın Yunan alfabesinı kısa sürede
çözmesine çok şaşınyorum. Evet, Selanik'e daha
önce de çok kısa bir ziyarette bulunmuş ama..
yıne de bu hızı aniamak mümkün degıl. İşın
aslını ılerleyen günJerde öğreniyorum; 11
yaşındayken gıttiği Avustralya'da 26 yıl yaşayan
Mehmet. orada çok sayıda Yunan tanıdığını ıtiraf
ediyor. Selarük'i görenler, kentin bazı yerlerinin
Izmir'e çok benzediğini söyler. Iki kent arasında
yaşanan karşılıklı göçlen ve göç edenlerın
gittıkleri yere doğduklan topraklardan
taşıdıklannı düşününce... Ne var k:. Selanik'in
OsmanJı karakterinı çok ıyı koruduğu
söylenemez. Yunanlar. 1912 "de kenti alırkenpek
çok yapı yok edilmış. 1917"dekı büyük yangın da
işuı tuzu bıberi olmuş. Selanik'in sımgesi olan
Beyaz Kule, 15. yüzyılda Osmanhlar
tarafından savunma amaçlı yapılmış.
Ancak. kulenın girişındekı plakette
Osmanlılardan bahsedilmıyor. Kule,
bugün müze olarak hızmet veriyor.
Selaruk'i görmek için en önemli
nedenlerden bın de. Mustafa Kemal
Atatürk'ün doğum yen olması.
Atatürk'ün doğduğu üç katlı ev,
bugün Aya Dünıtriya mahallesinde
Apostolu Pavlu caddesi üzerinde müze olarak
hizmet veriyor. Güzel bır bahçesi olan evın
bitişiğinde. aynı zanflıktekı Türk konsolosluğu
binası var. Selanık. banndırdığı yoğun Yahudı
nüfusu yüzünden bir zamanJar "Balkanlann
Sefaradı" olarak bilınırmış. 1492'de Ispanya'dan
SELANİK
GÜLATMACA
kovulan Sefaradlar'a kapılannı Osmanlı
Imparatorluğu açrruş. Selaruk. Yunanlar kenti
alana dek (1912) yüzyıllar boyu Sefarad
Yahudılen'nin en önemli kentı olmuş. Kentın
Yahudi yüzünü silen dığer bir olay, on binlerce
Yahudının Ikıncı Dünya Savaşfnda Alman ışgalı
sırasında. Auschvvıtz, Bırkenau ve Bergen-
Belsen toplama kamplarına götürülüp
katledilmesi olmuş. Öyle ki. 1945'e
geündiğınde geriye çok az Yahudi
kalmış. hatta bazı kaynaklara göre 49
bin kişilik Yahudi nüfiısunun yüzde
96.5'i Nazı kamplannda yok edilmiş.
Selanik'tekı Yahudi Müzesı'nde.
sadece acı dolu olayiann belge ve
fotoğraflan sergilenmıyor.. a>Tiı
zamanda cemaatin yaşam biçimine
ışık tutan eserler de bulunuyor.
Müzeyi bulmak zor değıl.. çünkü gördüğümüz
kadarıyla önünde polıs kulübesi olan ve polisin
de çelii yelek gıydiğı tek müze burası. Denize
açılan Nıkıs Meydanı'nda kafeler, restoranlar,
tavernalar var. Lımana yakrn tarihi Ladadıka,
eğlence yerlerinin yoğunlaştığı bir yer. îstanbullu
Rum Petros Kofopulos da buradaki Istanbul
restoranın sahibi. Edirnekapı'da doğmuş.
Selanik'e 1965'te 11 yaşındayken gelmış
"OkuJda bana Türk diyorlardı 19 yaşma kadar
Türk pasaportu taşıyordum. 30 yaşında Yunan
vatandaşı oldunı. Babamsa terziydi, 1963te
Selanik'e geimek zorunda kalmış, çünkü
istanbuTda Rum diye kimse iş vermiyonnuş"
dıye anlatıyor. Edırnekapı'da, Kariye Camisi'ne
bakan baba evinin bakımsız da olsa hâiâ ayakta
durduğunu söyleyen Kofopulos. "Eve bir
Çingene ailesi izinsiz girip oturmuş. Çjkarmaya
çahşryorunr diyor. Kofopulos, Türk ve
îstanbullu Rumlann mutfağından örnekler sunan
restoranının sucuk ve pastırma ihtiyacını
îstanbul'dan karşıhyor. Selanik'te, herbütçeye
uygun pansiyon ve oteller mevcut. Ulaşunda ıse
Türk Hava Yollan'nın Selanik'e seferi
oünadıgını hatırlatalım. Ancak. tren seviyorsanız
demıryolunu tercih edebılırsiniz. Selanik'te
birkaç günlük moladan sonra trenle Atina'ya
devam edebilirsıniz. Tur şirketlenrun Kavala-
Selanik-Atina paket turlannın da olduğunu
hatırlataiım. lyi gezmeler.
'Bara silahsız
gitmem...'
T raklı tutuklulara
J. Amerikan
askerlerinin işkence
yapmasının dillerden
düşmediği bugünlerde
Arizona eyaleti kendı
derdinde. tki haftadır
tartışılan yerü kanun
restoran ve barlara silah
getınlmesini }'asal
kılıyor! Vahşi Batı'nrn
kalbı olan
Arizona'nın ismi Papag
on yerü dilinde "genç
ruhun yeri"
anlamındakı "arizonac"
kelımesinden geliyor.
ABD'nin altıncı büyük
eyaleti Arizona, 295.274
kilometrekare. Nüfusu
ise 2000 sayımına göre
5 milyonun üzennde. Ve
Arizona ABD
anayasasında olan silah
taşıma hakkını başka bir
boyuta taşıyor.
Demokrasiyle övünen
ve dünyanın her
köşesine demokrasinin
güzelliklerinı aşılamaya
soyunan ABD. 21 yaşın
altmdakilere alkol
almayı yasaklıyor, fakat
alkol almaya hazır
buünadığı bir gencın
silah alacak ve savaşa
gidıp adam öldürecek
kadar oigun olduğu
kanısmda! Alkol
aldıktan sonra araba
kullanmanın zararlan
sık sık vurgularuyor ve
bu tabıı ki çok mantıklı.
Fakat Arizona
Parlamentosu nedense
alkol aldıktan sonra -ya
da alırken- silah
taşımakta bir zarar
görmüyor! Bu mudur
demokrasıyi dolu dolu
yaşamak? Demokrasirun
ne olduğu konusunda
Amenkan devletinin
ilgüıç fikırlen var gıbı.
2000 seçimlennde ülke
nüfiısunun çoğunun
Demokrat aday Al
Gore'a oy vermesine
rağmen, seçim
sistemınden dolayı
George W. Bush'un
başkan seçıhnesi ilginç
bir demokrasi doğrusu.
TEKSAS
ADALETBARIŞ
GÜNERSEL
Şunu da unufmamak
lazım ki Florida
eyaletinin oylannın
"kaybobnasr da
Bush'un başkanlığa
geçmesinde büyük rolü
olmuştu. Florida
Valisı'nın Bush'un
kardeşi Jeb Bush olması
tesadüf mü acaba?
Birkaç gün öncekı
konuşmasında Iraklı
tutuklulara işkenceden
bahsederken, Bush
demokrasiyle
dıktatörlük arasmdaki
farkj halkına şöyle
tanıttı: "Demokrasiyle
diktatörlük arasmdaki
fark budun
demokraside biz bu tür
olav lan açık açık
görüyor, onlaria
yüzleşiyonjz.
1
' Ama
ilgınçtir, işkenceyle
Nüzleşme sebebi
resimlerin ortaya çıkmış
oünası. Yoksa bu olay
ocak ayında gerçekleşti
ve ocak ayında birçok
merci bu olayı biliyordu.
Demokrasiyle
diktatörlük arasmdaki
fark basına ve başkanlık
seçımlerinin
yaİdaşmasına mı bağlı"
7
Arizona eyaleti Federal
Hükümet'in •'demokrasi
için" Irak'ta silah
kullanması örneğine
bakıp demokratik
ohnanın silahlan her
yerde el altında tutmak
olduğunu sanıyor gibi.
Şimdı Vahşi Batı'yı 19.
yüzyıhn sonlannda
olduğu gıbı ya da
kovboy filmlennde
gördüğümüz gibi bizzat
yaşamak ıstersek, bu
şans elimızde: Arizona
bu özgürlüğü bize
tanıyor!
bgunerseI2(« hotnıaiLcom
Danunarka'ya
Avustrafyaü
prenses
Danimarka Veüaht Prensi
Frederik ile Avusrraiyalı
nişanhsı Mary Donaldson,
başkent kopenhag'dald
Arnaliensburg Sarayı'nda
düzenknen görkemU törenle
evlendi. Yüzlerce kişinin
katıldıgi düğüne, Avrupa
ülkelerinin kraliyet aileieri de
kaüldı. Çiceklerîe süslenen
Kopenhag sokaklannda
halk sabaha kadar eğlendi.
Prenses Man; Avnıpa'daki
bir kraliyet ailesine katılan ilk
Avustralyah oldu. Çift 4 yd
önce Sydne>'deki bir barda
tanışmıştL (AP)
Emir, Michael, Pedro ve Mathias Yunus
Usttekilerin hepsı şu sıralar buralarda,
Cannes sahillerinde. Sinemapenerleri
heyecandan heyecana sürükleyen bu
ısimlerden ilk üçünü beyazperde karşısında
azıcık göz eskıtmiş herkes tanıyor. 57. Cannes
Film Festıvali'run açılışını Katolik
kilise eğitıminin yetiştirdiği en Tanntanımaz İ
span\
r
ol sinemacısı Pedro Ahnodorar.
yaşadıklan veya dolaylı bildikleri
karşısında yahuzca aklaşmış
saçlannın değil tüm duygu ve
düşüncelerinin ne denü diken
dıkenleştığıni kanıtlayan "Kötü
Eğjtim" -başlığımn yetersiz
kaldığı adeta "Kötüİük Terbhesi'*-
fihniyle yaptı. Yugoslav(!) Emir
Kusturica ve şürekası. No
SmokingOrkestrası'ylaarzı ^ —
endam etmış durumda. Şu satırlan
yazdığımız anlarda yahıızca Almodovar
filmini seyredebildiğimiz için, ne
Kusturica'run "Hayat Bir Mucize"sini, ne de
ABD'nın asi çocuğu, başkaldınsmın
nedenlennı belgelerle sabitlemesini seven
Michael Moore'un Özgürlüklerin Yanma
Derecesi "Fahrenheit9/irini
yorumlayabiliriz. Ama Emir. Michael ve
Pedro'yu birleştiren kalın iki payda var:
Aykınlık ve romantizm. Pedro, Latin
meltemlerinin hici\li hoşgörülür
edepsizliğiyle marjinalliğe uçarken Emir, Slav
anarşizminin sımr tammayan şiddetıyle dipsiz
aşklara savruluyor. Michael ise Anglosakson
kara mizahının yumuşattığı kırbaçlanyla
mahkûm olduğu düzeni dövüyor. Her üçü de
50 sinın üsründe olmalanna karşın, bu
PARİS
UĞURHÜKÜM
"bireysel başkaldın çocuklan", kanımızca 21
yüzyıla aitler ve en büyükler arasında
şimdiden yer aldılar. Bu aykrn sanatçılan 20.
yüzyılın yargı ve ölçüleriyle biçimlemeye
kalkışırsak geleceğe umutla bakmak ham
iyimserlik olur gıbımıze geliyor. Göreli bır
karşılaştırmayla, Eisenstein-V'ertov-Forman-
Polanski-Mikhalkm'lu (son 3'ünün son 20
yılım hesaba katmamak kaydıyla)
Sovyet Sosyal Gerçekçilik ekolü:
Godard-MaUe-Truffaut'lu Fransız
Yeni Dalgası ve Antonioni-De Sica-
Fellini-VTsconti'li İtalyan \'enı
Gerçekçilik akımırun ideolojık
ruhlu, sıyasi çerçeveli isyankâr ve
romantık ama kolektif, toplum
çıkanna gönül veren sınemalan
^•~"^— ıkibinJi yıllarda yerini. marjinalliğin
neredeyse temel ölçüt oluşturduğu
bireysel bir sinemaya bıraktı. Gemisını
kurtaran kaptan misalı. bir destekçi bulabilen
veya ülkesinin kültür poütıkasını arkasına
alabilen ya da milyonda bır örnekle Nuri Bilge
Ce\1an gibi dar olanaklanyla mucıze
yaratabilenler kefeni yırtıyorlar... İşte bır
yanda yüz binler, allamp pullanjp oluk oluk
aktıklan. resmi geçme ve piyasa yapma vitnnı
Cannes sokaklan ve mekânlarında birbirlerim
seyretmek için toplaşırken diğer yanda birkaç
bin adam sinema endüstrisi veya toplumunda
oluşan mali-sosyal kastian yara yara
beyazperdenin karanlık salonlannda içlerim
ferahlatmaya çabalıyorlar. Bu birkaç bini.
çoğıı bizım gibi pasıf bir güruh olarak
gördüklerini. yaşadıklannı sizlere aktarmaya
çabalarken Mathias \iuıus Gökalp gibi
yepyeni nesilden bırkaçı da hem kendilerine
hem de sinemaya yeni ufuklar açmak
ka\ gasmdalar. Yanşmalı kısa metrajlı fiknler
jürisinde Nun Bilge'nin olduğunu sizin
oralarda sinema merakhsı herkes bıJiyor. Ama
araştırmaya pek vakıtleri olamayan saygıdeğer
meslek erbabı şu satırlann yazıldığı gün
Yunus'un varhğından habersizdı. Festivalin
"Yönetmenlerin 15 Günü" bölümünde
göstenlecek 12 kısa metrajlı seçkiden Gökalp
rrnzalı 13 dakıkalık "Doğru Yol"
uyTiştunıcudan mahkûm bir gencin hikâyesini
vurguluyor. Önce Sorbonne'da edebiyat
okuyan 31 yaşındaki Gökalp 7 fihn ve
belgesel çekrmş. Belçika INSAS okulundan
belgesel sinema dıploması alan Yunus,
Paris'te sanat ve deneme filmleri gösteren
salonlann sahibi Fransız büyükannesi
saj'esinde film şeritlerinin kokusuyla
büyümüş. 2001'de NamurFestivali'nde.
müzikal çahşması "Racbid ve Martha" ile
büyük ödül kazanmış. 6O'lı yıllardan beri
Fransa'da yaşayan babası buralarda sevilen bır
kişiliktir. Fransız Ulusal Bilimsel Araştrrmalar
Merkezi araştırma müdürlerinden. sosyal
bilımci Anadolu ve İslam kültürü ve Türk
göçü konusunda çok sayıda kitabı ve makalesi
olan Altan Gökalp Fransız Milü Eğitim
Bakanlığı müfettişlerindendir. Fransız
ortaöğretimıne Türkçenin resmi dil olarak
girmesini büyük oranda ona borçluyuz. Ogul
Gökalp Türkçe bihnez ama filmlerinin
özünde göç ve göçmenlık yatar. 57. Cannes
Film Festivaü yağmurlu, rüzgârlı ve soğuk bır
havada açıhnışn. Güzel günler vaadiyle
de^ am ediyor. ugur.hukumfâparis.com
Denızın
üzerinde
yürüyen kız
Bu yıl üçüncüsü yapılan ve 15 ülkenin
temsıl edildiğı u
lîuslararası Gent
COLimsane - Kısa metrajlı film, video ve
yeni medya festh>
ali''ne Belçika adına katılan
yönetmenler arasında bulunan Türk asıllı
Belçikalı sinema yönetmenı İlknur
Cengiz'ın "\blda" adlı hsa metrajlı filmi
sadece beğenı toplamakla kamıayıp,
yönermenin kaleme almış olduğu özgün
senaryosuyla da ızleyenleri dennden
etkiledi. Ilknur'un bu ilk yapıtı. öykü
ağırlıklı fihnlerin yer aldığı '"Trafik" başlığı
altındaki bölümde gösterilen filmlerden,
"Belçika'dan kaOlan 13 eser arasında"
binnciliğe layık görüidü. Ödül olarak da
genç sanatçıya 2. filmini gerçekleştırmesi
için 5 bın Euro değennde srüdyo ve kurgu
olanağı sağlanacak. Ödülün daha da
kamçıladığı ilknur senaryo çalışmalanna
başlamış bıle. 1978'de Sarıkamış'ta doğan
ve küçük yaşta geldığı Belçika "da Gent
Kralıyet Akademisı'ru bitıren Cengız, bu
festıvalle, Mustafa BaJcı \ e Güldem Durmaz
gibi festivallerde Belçika"yı temsil eden 2.
ve 3. kuşak genç Türk asıllı Belçikalı
yönetmenler arasına katıldı. Çalışmalannda
kendi yaşamından kesitler \ eren Cengiz.
festıvaldekı sohbetımizde kısa metrajlı filmi
Yolda'da ve çocukluk hayali olan bir öncekı
projesı u
Deniz üzerinde yürüme projesi"nde
kendi geçmışınden esınlendigıni dile getirdı.
20 dakıkalık Yolda filminde, bir baba ile
küçük kızının karavanla yaptıklan yolculuk
sırasında geçen öyküsünü anlatan Cengiz.
bakın sanat anlayışı ve kısa metrajlı filmi ile
ilgilı olarak neler diyor: "Çocukluğunıdan
beri yolda olmam. farklı ülkeler \e insanlaria
tanışmış oünanı. babamla yolumuzun sık sık
kesişmesi, benim uzun süreti adreslerimim
ounaması ve yolda olmaktan aldığun zev k bu
filmi yapmama yol
BRUKSEL
ERDİNÇITKU
açü. Ktndiıııe daha
yakın olmanın
sırlanndan birinin
zaman zaman,
yaşadığın dün>a>ı bir
tarafa bırakıp
kendinle olabileceğûı
başka bir dün\a\i
keşfetmek
olabileceğini ta çocukken bilhordum. 9
yaşımdan itibaren 5-6 >ıl Antafva'da
vaşamam denize olan aşkımı daha da
perçinleştirdi \e kendimi mutlu ve özgür
hissettiğinı bir yer oldu deniz. L fkun
arkasında bana ait bir dünyanın olabileceğini
düşünürdüm \e orava >alnizca deniz
üzerinde yürüyerek ulaşmak isterdim.
Akademide çalışma teması olarak ütopya
seçilince ben de 'deniz üzerinde \ürümek'
hayalimi gerçekleştirdinL Bu iitop>a
projemle deniz üzerinde yürümeye
başlamıştmı hâlâ da yürüyorum. Mutlaka
herkesin bir hikâyesi \ardır Fakat bunun
farkında olmak ve kendi hikâye dilini seçmek
çok önemli. Sinema, fotoğrafçıhk ve yazmak
benim en önemli dayanaklanm. Bakmak,
görmek ve gösterebilmek ve anlatabilmek
bana göre en önemli sanaL" Belçika da Türk
asıllı bır sanatçı olmak konusunda çektığı
sıkınrılardan bahseden Cengiz. "Gittiğim
her okulda tek Türk bendim. Benim Türk
olduğuma inanamıyorlardı. Bir Türk'ün
sinemayla ve sanatla ilgilcnebileccğini bile
düşünemiyorlardT diyor ve "Kültür >e
sanatm Türk ve Belçika toplumlannda v ar
olan karşılıklı önyargılan azaltabilecek en
etkin araç olduğunu" düşünüyor. Fatih
Akm'ın başansıyla gurur duydugunu
söyleyen sanatçımız, "Arük bulunduklan
ülkeieri temsil eder hale geldiklerini ve kendi
öyküsüyle Belçika adına festhale kaülma
ayTicalığına kavTiştugunu" dile getirdı.
İlknur'un öğretmenlennden Fihp
Langenbick ise "İlknur, en az benim kadar
Belçikalı ve Belçika'vi da başarryia temsil
ediyor" dıyerek İlknur'u onayladı. Mustafa.
Güldem ve şımdı de İlknur... Şımdi sıra
sanat yolundaki uzun \-ürüyüşü daha yeni
başlayan tlknur'un Mustafa Balcfnın açtığı
yoldan gidip, ödüllenni Belçika dışına
taşımasında! erdincutku(âyahoo.com
Geleceginiz için dilek tutmak
23 23www.akemeklitik.com.tr
Dogum gununuzde mumlara doğru eğılırken akhnızdan
neler gecıyor'' Cocuklarınızı ıyı okullarda okutmak, basanlı
insanlar olduğunu gomek rri? Geleceğin sizden bır seyier
goturmek yerine, kuçuk mutluluklar getırmesı mı
9
Yoksa artık ya^aş yavas belırmeye başlayan gel
kaygısının uçup gıdıvermes
1
mr? Pekı, bu ha/atte
gercekteştirmek ıcm dılek tut-^aktan bask,
yapıyorsunuz?