26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2004 PERŞEMBE 8 HABERLERtN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denızli PB PB PB PB PB PB PB PB 19 21 20 20 24 23 24 23 Zonguldak PB 16 Antalya Sinop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskışehir Konya Sıvas PB Y Y Y Y Y Y Y 1b 13 14 15 18 19 16 19 Adana PB 27 Y 22 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkân Van PB Y Y Y Y Y Y 24 23 28 25 24 15 14 Y 15 Butun Dolgeıenmız parçalı yer yer çok bu- luttu Iç Ege, Akdenız'ın ıç kesımlen Iç Anadolu, Batı Karadenız'ın ıç ke- sımlen. Orta ve Doğu Karadenız ıle Doğu ve Guneydoğu Anadolu bolgeien sağanak ve gokgurultulu sağanak yağışlı geçecek Havası- caklığı batı bolgelenmız- de artacak doğu bolge- lenmızde azalacak DIS MERKEZLER Oslo PB 14 Berlin PB 22 Moskova B 13 Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B B Y Y Y Y Y 12 14 11 16 17 16 20 Münıh PB 21 Zürıh Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina PB Y PB PB PB Y B 23 15 24 23 18 21 21 Y 22 Şam Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tıflıs Kahire B PB PB Y Y Y B 24 12 20 19 13 12 27 B 29 ! Sıslı . Bulutlu ^ H f c Yağmurtu Karlı Sulu kar , Gok gurultulü • • O U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK H Baştarafı 1. Sayfada rini yalanlıyor. Verheugen itiraf ediyor: "Rumlar başlangıçta BM sürecine destek verdiler. 2002'de AB'ye ka- tılım anlaşmasını imzalayıncaya kadar bu tavıria- rını değiştirmediler. Daha sonraları olumsuz bir tavır izlediler. Isviçre'de Türkler Annan Planı'nı imzaya hazırdı, Rumlar buna yanaşmadılar". Oysa aynı Vertıeugen, referandumda Rum oyu- nu ortaya çıkıncaya kadar, hatta Isviçre'deki gö- rüşmelere hariçten gazel okuyarak katıldığı sıra- larda Türk tarafını Rumlar lehinekimiödünlereik- na etmeye çalıştığını, ver Karpaz'ı al anlaşmayı diye üstün çabalar sarf ettiğini, genelde Türk ta- rafının -herzaman olduğu gibi- uzlaşmaztutumu- na karşı çıktığını, -AB'yi kullanarak- al takke ver külah hesabı iç içe olduğu Rumlarla Yunanltların amaçlarına büyük ölçüde hizmet verdiğini unut- muş görünüyor. Bu arada Rumlar planı imzaya hazır oldukları- nı söyleselerdi, Kıbrıslı Türklerden yok edici An- nan Planı ile yetinmelerini isteyecekti. Verheugen, Türk tarafının, Türkiye'nin, Rumla- rın hayır'ı ile rahatladığını söyleyemiyor. Rumlar sayesinde RTE de övgü topluyor. Açık- tan söyleyemiyor ama, belki içinden Allah razı ol- sun Rum hayır'ından diyor. Belkı de siyaset üze- rine eşi Emine Hanım'la geceleri ocak başı söy- leşilerinde bu gerçeğe değiniyor. Rum tarafından yükselen hayır sesi Batı dün- yasını şaşkınlığa uğrattı. RTE ile Gül ise sonucu öylesine kendilerine mal ettiler ki, Güney Kıbrıs'ı hayır oyuna ikna ettiklerini ilana ramak kaldı. Nitekim Dışişleri Bakanı Gül, AKP grubundaki uzun açıklamasında "yaşanan süreçte Türkiye'nin haklı çıktığını" söyleyerek bu varsayımı güçlen- dirdi. • • • Verheugen'dan bir başka baba itiraf daha: "Kıbns'ın katılım anlaşmasının 10. protokolünde Annan Planı'na destek koşulu getirildi. Ancak Rumlar buna saygı göstermedi". Komser, böylece referandumdan önce bu ko- şulu, hayır eğilimini desteklemeye hazırlanan Rum partilerine, özellikle iktidar partisi AKEL'e anımsatmadığını da kabullenmiş oluyor. Bir başka itirafıyla AB'yi, Güney Kıbrıs'ın öte- den beri öne sürdüğü bir başka suçlamayı üst- lenmekten vazgeçmiş gösteriyor. "BirAB ülkesi ülkeye, birAB adayı ülkeden tehdit geldiğini söy- lemenin ciddiye alınmayacağını" söylüyor ve a- ma, referandum sırasında Rumların Türk askeri- ni sürekli tehlike gören kampanyasına AB'nin kar- şı çıkmayışındaki nedeni açıklamaktan uzak du- ruyor. "Adadaki Türkleri ikinci sınıf vatandaş görme- nin yakışıkalmayacağını" vurgulaması bir siyasal memurun siciline yazılacak olan hazin itirafların son halkası. Bu itiraflar bir yerde Verheugen'a gerçekleri söyletiyor, bir yerde bu itiraflar AB koşul ve ku- rallarını sallamayan Rum yöneticilerle Komser'e konuşma hakkı vermeyen Rum TV'lerine, Rum yöneticilerine hem duygusal hem de örgütsel bi- rertepki. örneğin Avrupa Parlamentosu'nda Türk aske- rinden şikâyetçi olan Rum temsilcilere Verhe- ugen; plana evet deseydiniz Türk askeri adadan çıkacaktı, ama hayır dediniz işte kalıyor, hatta sa- yısı da artacak diye sert, adeta intikam alırcası- na yanıt veriyor. Dün dündür bugün bugündür kuralı Batı'da ge- çerliliğini koruyor. Türk Arastırma Merkezi Açlık sının 480 milyon • Türk-İş, IMF destekli ekonomik programın çahşanlar üzerinde yarattığı tahribatın özellikle yaşama şartlannın gerilemesinde kendisini gösterdiğini bildirdi. ANKARA (ANKA)- Dört kişılik bir ailenin, açhk sının olarak da ta- nımlanan dengeli besle- nebilmesi için gerekli olan gıda harcamalan- nın tutan nisan ayında bir önceki aya göre yüz- de 1.7 oranında artarak 480 milyon 534 bin lira oldu. Yoksulluk sının da 1 milyar 460 milyon 591 bin liraya çıktı. Türk Arastırma Mer- kezi'nin yaptığı araştır- maya göre, zorunlu gı- da harcamasındaki artış yılın ilk dört ayında yüzde 4.5, son 12 ay iti- bariyle de yüzde 6.5 oranında arttı. On iki aylık ortalamalara göre değişim oram ise yüzde 22.5 olarak gerçekleşti. Dört kişilik ailenin gı- danın yam sıra kira, ula- şım, yakacak, aydınlat- ma, su, giyim, eğitim, telefon, kültür gibı te- mel gereksinimlen için yapması gereken ve yoksulluk sının olarak nitelendirilen harcama tutan ise nisan ayında 1 milyar 460 milyon 591 bin lira olarak gerçek- leşti. Buna göre, dört ki- şilik bir aile aradan ge- çen süre içinde zorunlu gereksinimlerini karşı- lamak için 89 milyon 377 bin lira daha fazla harcama yapmak zo- runda kaldı. Tük-lş'ten yapılan açıklamada, IMF des- tekli ekonomik progra- mın çahşanlar üzerinde yarattığı tahribatın özel- likle yaşama şartlannın gerilemesinde kendisi- ni gösterdiği ve toplu- mun önemli bir bölü- münün açlık ve yoksul- luk sorunu ile karşı kar- şıya kaldığı kaydedildi. Asgari ücretin 77 milyon lira artış göster- mesine karşın dört kişi- lik bir ailenin gıda har- camasına sadece 19 gün yettiği belirtelen açıkla- mada, "İnsan onuru- nun gerektirdiği har- camayı gerçekleştire- bilmek için dört kişilik bir ailenin toplam ge- lirinin 5 asgari ücret olması gerekmekte- dir"denildi. AKP'li Ozyolcu, 'teröristlerin laik kesimden çıktığı' imasmda bulundu AKP Gülen'i savunduMUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Türk Ceza Yasa- sı (TCY) Tasarısı'nı görüşen Adalet Alt Komisyonu'nda AKP'lilerin dın adamlarına si- yaset serbestisi getirmek ve ya- sadışı Kuran kursu açanlar için uygulanan cezalan kaldırma gı- rişimleri CHP'liler tarafından engellendı. AKP Ağn Millerve- kılı Halil Özyolcu. Abdullah Öcalan ıle Yeşil'in laik kesim- den çıktığı imasında bulunarak CHP'lilere, "Kurslara neden karşı çıkıyorsunuz. Buralarda ahlakı, iyiliği öğretiyorlar. Fet- hullah Hoca devletin yapama- dığını yapıyor. Bu kesimden te- rörist çıkmaz. Apo'lar,YeşiTler hangi kesimden çıkıyor" dedi. AşağıSaksonya Almanya'da öğretmenlere ârbanyasağı BERLİN (AA) - Al- manya'nın Aşağı Sak- sonya Eyalet Meclisi, okullarda öğretmenle- rin türban takmasının yasaklanmasını karar- laştırdı. Eyalet hükü- metınin öğretmenlerin okullarda türban takma- sının yasaklanması yo- lundakı karan, eyalet meclısinde yapılan oy- lamada Hıristiyan De- mokrat Parti (CDU), Sosyal Demokrat Parti (SPD)veHürDemok- rat Parti'nin (FDP) oy- lanyla kabul edildi. Eyalet Eğitim Bakanı Bernd Busemann, ya- sanın her öğretmenin ne amaçla türban taktığı- nın ıncelenmesini ön- gördüğünü, ancak yasa- nın bu incelemelerin türban yasağıyla sonuç- lanacak şekilde uyarla- nacağmı söyledi. TCY Tasansı'm görüşen Adalet Alt Komisyonu'nda AKP ve CHP milletvekilleri arasında sert tartışmalar yaşandı. AKP'nin önerileri CHP'liler tarafından engellendi. Komisyonda AKP'liler, tasan- nın '"Kanuna aykırı eğitim" başlıklı 418. maddenin metınden çıkanlmasını istedi. Madde şöy- le: "Kanun ve nizamlara aykı- rı olarak, okul veya dcrshane, okul öncesi eğitim kurumu, kurs, öğrenci yetiştirme ve ça- lıştırma veya eğitim merkezi ve benzeri kurutnları açanlara ve buralarda öğretmenlik yapan- lar ile bunları çalıştıranlara bir yıldan üç yıla kadar hapis ce- zası verilir.Yukarıdaki fıkrada gösterilen yerlerin kapatılma- sına da karar verilir." CHP'den sert tepkl AKP'nin önensine CHP'li- ler sert çıktı. Bu sırada AKP'li Halil Özyolcu ıle CHP'li Or- han Eraslan arasında sert tar- tışma yaşandı. Eraslan, madde- 1 'Karımı Gördünüz mü?' Tiyatro Sanatı Severler Derneği (SASED), "Kanmı Gördünüz mü?" adlı oyunuyla 12. kez izleyiciyle buluştu. Bakırköy Bele- diye Tiyatroları Altan Erbulak Sahnesi'nde önceki akşam oy- nanan oyunda. Kayserili bir tüccarın evden kaçan kansını arar- ken başından geçenler anlatılıyor. Olayların esprili bir dille iş- lendiği oyunda, toplumsal sorunlar da ironik yaklaşımla irde- leniyor. Oyunu yazan ve yöneten. SASED'in kurucusu Kazım Eryüksel, oyunu kuru komedi olarak vermek istemediğini be- lirterek "İnsanların gülerken bazı gerçekleri de görmesini iste- dim" dedi. Birbirinden renkli 23 karakterin yer aldığı oyun. 4 Mayıs Salı günü son kez sahnelenecek. (SEVCAN ÖZDEMlR) nin çıkanlması durumunda tari- katlann izinsiz kurs açabilecek- lerine işaret etti. 'Terörist çıkmaz' Bunun üzerine Özyolcu, "Ne var bu kesimde de karşı çıkı- yorsunuz. Ahlakı, iyiliği öğreti- yorlar. Fethullah Hoca devle- tin yapamadığını yapıyor, dev- letin gidemediği yerlere eğitim kurumları açıyor. Apo'lar, \e- şil'ler hangi kesimden çıkıyor? Bunlar buralardan çıkmıyor. Toplumun bir kesimini karşıya alıyorsunuz. Ayrımcılığa tabi tutuyorsunuz. Bu kesimden te- rörist çıkmaz" dedi. Özyolcu'nun sözleri üzerine CHP'li Eraslan, "Peki Hüseyin Velioğlu hangi kesimden çıktı" dedi. Özyolcu, Eraslan'a, "O da Susurluk'tan çıkıyor. Bu ke- simden değil" dedi. Eraslan'ın, "Susurluk'u kendi partinizde arayın" sözleri üzerine Özyol- cu, "Göster" yanıtını verdi. Bu- nun üzerine Eraslan, "Dikkatli bakarsanız görürsünüz" dedi. Araya giren Alt Komisyon Baş- kanı AKP'li Hakkı Köylü, ızın- siz eğitim kurumu açılamayaca- ğını belirterek CHP'lılere destek verdi. Maddenin tasanda kalma- sına karar verilırken sadece "ve benzeri" ifadesinin metinden çı- kanlması uygun bulundu. Din adamına siyaset AKP'lilenn din adamlanna si- yaset serbestisi getirme girişimi de CHP'liler tarafından engellen- di. Tasannın din adamlanna iba- dethanelerde siyaset yasağı getı- ren 485. maddesi ıle 486. madde- si birleştirildi. Maddenin komis- yonda kabul edılen yeni hali şöy- İe oldu: "İmam. harip, vaiz, ra- hip, haham gibi din hizmeti ve- ren kişiler. görevini yerine ge- tirirken devlet idaresini ve ka- nunlarını veya hükümet icra- atını alenen kötüler veya över- lerse altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandınlır. Bu fiülerin, görev sırasında ol- mamakla birlikte, sıfattan ya- rarlanılarak ve alenen işlenme- si halinde, yukarıdaki fıkraya göre cezaya hükmolunur." Hükümetin hazırladığı YÖK Yasa Tasansı üniversiteleri harekete geçirdi Rektörlerden istifa uyarısı• Baştarafı 1. Sayfada Vicdanınıız, öğrencilerimizi bu şekilde yetiştirmeye el vere- cek mi?" diye konuştu. "Çağdaş bir yasa çıkmasından ümidimi kestiğini" söyleyen Aras, şunlan söyledi: "Milli Eğitim Bakanlığı ile iletişim kuramıyoruz. Hep göz boyama yapılıyor adeta. Amerika'daki papaz okulundan bile mezun olan üniverskeye giriyormuş, tabii girer, bizde de imam ha- tipten mezun olan üniversiteye giriyor, girmiyor mu? Değişik kurallarla giriyor. Orada pa- paz okulundan çıkıp üniversi- teye girme diye bir olay yok, bir kere dinler farklı... İlahiyatlar- dan niye korkuyorlar'... Biz niye ilahiyatlardan korkalım, onlar bizim kardeşimiz, onlar da bi- zim çocuklarımız. ben niye korkayım, ben çağdaşlıktan yanayım." " ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural mesine ilişkin " YÖK'e rağmen yapılmak istenen değişikliğin anayasaya aykırı olacağına" dıkkati çeken'Akbulut, "TÜBÎ- TAK Yasası da Anayasa Mah- kemesi'nden döndü. Kurumla- Rektörler Komitesi, YÖK Başkanı Teziç başkanlığmda olağanüstü toplanacak. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Aras, toplantıda, rektörler, ÜAK ve YÖK'ün istifa etmesi çağnsında bulunacak. Akbulut ise rektörler komıtesin- de sadece yasa taslağının değıl. "üniversitelerin üzerinde yak- laşık 1 yıldır sürdürülen baskı- lan" da ele alacaklannı kaydet- ti. Özellikle katsayılann eşitlen- n yasalar çıkararak ele geçir- meye çahşmak son derece teh- likeli" dedi. Akbulut, üniversi- telerle "kavga ederek" bir yere \armanın mümkün olmadığını belirterek "İlgili konularda üni- versiteleri yanına almak belki biraz zaman alabilir ama önemli olan doğruyu yapmak- tır.'Yaptık, oldu' deyip Anaya- sa Mahkemesi'nden döndüğü- nü görmektense belki uzayabi- lir" diye konuştu. Eylem önerileri AkbuluL öğretim üyelerinin u- laştırdığı eylem taleplerini de- ğerlendireceklerini belirterek bu önerileri şöyle sıraladı: "Ders- leri boykot edelim, ÖSYM'ye yazı yazıp kontenjanların viiz- de 25-50 düşürülmesini isteye- lim, eylül ayında okulları aç- mayalım, Meclis'e yürüyelim, Topluca istifa edelim." YOK: Asıl mağdur genel liseler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK tarafindan hazırlanan "Üniversiteye Giriş Sınavında Meslek Lisesi ve Genel Lise Mezunlanna Uygulanan Farklı Katsayılar Nedeniyle Ortaya Çıkan Du- rumun Değerlendirilmesi" başlıkh rapor, göreve geldiği günden bu yana meslek li- selerinin mağdur olduğunu savunan hükü- metin savım çürütüyor. Raporda, üniversi- teye girişte asıl mağdur olanlann genel h- se mezunlan olduğu belirtilirken, katsayı uygulamasının yalnızca imam hatiplere olan talebi azalttığı vurgulandı. Raporda meslek lisesi mezunlannın, genel lise me- zunlanna göre avantajlan şöyle sıralandı: • Mesleki ve teknik lise mezunlannın en önemli avantajı, eğitimlerinin sonunda meslek sahibi olmalandır. • Meslek lisesi öğrencilerinin bir avan- tajı da gerek sigortalanmak, gerekse asgari ücretin yüzde 30'u gibi bir ücret almak su- retiyle kazanç elde ederek, aile bütçelerine fazla yük olmamalandır. Mesleki ve teknik lise mezunlannın iş bulma oranlannın ge- nel lise mezunlanna kıyasla çok yüksektir. • Smavsız geçişle meslek yüksekokul- lanna yerleşen adaylara tanınan en önemli olanaklardan biri de mezun olduktan son- ra Dikey Geçiş Smavı ile lisans program- lanna geçebilme olanağıdır. t/ Meslek lisesi mezunlan "Daha fazla okumak istivorum" dediklerinde önlerin- de birçok seçenek mevcuttur. Bu seçenek- ler, ÖSS 'ye girerek mezun olduğu alan-kol- bölüme bakıhnaksızın üniversitelerin lisans programlanna girebilmeleridir. Raporda genel lise mezunlannın, meslek lisesi mezunlan karşısındaki bazı "deza- vantajları" ise şöyle sıralandı: • Meslek ve teknik lise mezunlanna ta- nınan büyük olanaklara karşın genel lise mezunlannın önünde bir tek seçenek var- dır; ÖSS'ye girip bir yükseköğretim prog- ramını kazanabilmek. ^ Genel lise mezunlan, Açık Öğretim Fakültesi önlisans programlanna girmek is- tediklerinde yine ÖSS'de 105 ve üzerinde puan almak zorundadırlar. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada lörü Ömer Çelik, Annan Planı'na kayıtsız şartsız teslim olurken şu sloganı üretmişlerdi: Kazan-kazan! Her iki taraf da kazanacak, kaybeden olmaya- cak, böylece 40 yıldır devam etmekte olan bir so- run iki tarafın da rızasıyla çözümlenmiş olacak! Doğrusunu isterseniz bu kazan-kazan modeli, ilk duyduğum günden beri bende olmadık şeyler çağrıştırmıştı. llle kazan arıyorlar da içinde bir şey mi kaynatacaklar, diyedüşünmüştüm. Birileri ka- zan kaldıracakdaolabilirdemiştim... Karıştıracak kepçeyi buldular da kazanı mı arıyorlar diye de dü- şünmedim değil! Zira, görünüm bunca kireçlenmenin ardından i- ki tarafın da evet diyeceği bir sonucun çok zor ol- duğunu ortaya koyuyordu. Sonuç da öyle oldu. Kazan-kazan modeli de iflas etti. Böyle bir refe- randum kaybedenin istifa ettirmesini gerektirmi- yor. Zaten iki tarafın temsilcileri de "Eyhalkımızbiz bu plan üzerinde anlaşamadık, sizin oylannıza baş- vuruyoruz, bizi bu yola Annan itti" dediler. Ancak ille de kaybedenler istifa etmeli deniyorsa, bunlar Annan Planı'na sarılanlar ve "evet-evet" isteyen- lerdir! Bunu geçelim... Şimdi Türkiye ve KKTC 'kazı- kazan'öan ne çıkacak, ona bakıyor. Tanınma çıkabilir mi? Şu aşamada zor görünüyor. Ankara'da yapılan hesaplar şöyle: Biz ilk günden, dünya KKTC'yi tanısın diye yo- la çıkarsak, kötü niyetli olduğumuzu düşünürler. Hemen bunu istemek yerine, önce KKTC üzerin- deki ablukanın kaldırılmasını sağlayalım! AKP hükümeti bu yol haritasını çizene kadar Rumlar, iki plan üç yeni öneriyle başka bir nokta- ya gelmiş olabilir! Papadopulos dün Atina ziyaretinde aynen şöy- le dedi: "Annan Planı gibi planlar ölmez, Bunlar hep ma- sada kalır!" Ya da kaz-kazan! Kazı-kazandan Türkiye'ye AB için müzakereta- rihi çıkabilir mi? Erdoğan-Gül ikilisinin başlıca beklentisi bu. Al- manya'dan gelen olumlu mesajlarla kendilerin- den geçtiler, bu yolda yürüyorlar. Almanya evet derse, ötesı kolay mı? Kesinlikle hayır. 1 Mayıs 2004'ten itıbaren AB'de tam yetkiyle oy kullanma hakkına sahip ülke sayısı 25'e çıkıyor. Güney Kıb- rıs da bunun içinde. Bakarsınız herkes evet der, Rumlar hayır der... AB de bize şöyle der: "Ey Türkiye, sen benim canım ciğerimsin. He- pimiz sana müzakere tarihi vermek istiyoruz ama, şu şımank çocuk Rumlar yok mu?" Bu gidişle eski Yunanistan'ın yerini Rumlar alır. Yunanistan da Türkiye ile Rumlar arasında ha- kemlik yapmaya girişebilir... Hükümet buna "mü- sait"\ Ancak AB yine de bir yolunu bulup AKP'nin ba- şarılı görünmesini sağlayabilir. AKP iktidara gel- diğinden beri her yıl bir uluslararası başarıya im- za atıyor. 1 Mart 2003'te tezkereyi Meclis'ten ge- çiremedi, büyük bir başarı kazandı. 24 Nisan 2004'te Annan Planı'nın yaşama geçmesini sağ- layamadı, büyük bir başarı kazandı. Bundan böy- le başarı sözcüğünün anlamını değiştirmeli: "Sonucu ne olursa olsun AKP iktidannın attığı heradıma başan denir!" Kazı-kazandan başka ne çıkabilir? Bakarsınız kocaman bir "kaz" çıkar! AB, Türki- ye'ye der ki: "Kardeşim, kazan-kazan olmadı, kazı-kazan ya- palım dedik. Kazı-kazan sizde ne anlama geliyor bilemiyoruz ama, biz bir adet kaz kazan demek is- tedik. Yani al bu kazı, kazan... Kazanan taraf ol, de- dik..." Olur mu olur... Kaz gibı politika üretmenin de bir kazancı olmalı! ankcurma cumhuriyet.com.tr Celik'in silahı 76. madde Milli Eğitim'de bürokrat kıyımı ANKARA (ANKA) - Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kamu görevlılerinin üstünde bir tehdit unsuru gibi duran 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'nin 76"ncı maddesini son günlerde sık sık kullan- maya başla- dı. Çelik, son olarak 2 da- ire başkanı ile 2 il milli eğitim mü- dürünü 'ne- densiz' göre- vinden aldı. Celik'in son icraatı, bü- rokratlar ara- sında "kad- rolaşmaya ~~~m ^^— yer açıyor" şeklinde yorumlanıyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "hiç kullanmadığını" söy- leyerek övündüğü 657 sayılı yasanın 76. mad- desini bir tehdit unsuru gibi bürokratlannın üzerinde kullanmaya Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 2 daire başkanı ile 2 milli eğitim müdürünü 'nedensiz' olarak görevden aldı. başladı. Bakanlara iste- diği bürokratı 'neden' göstermeden yer deği- şikliği yapmasını sağla- yan 76. maddeyi kulla- nan Celik'in. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nde (Eği- tek) daire başkanlann- dan Hüseyin Karakuş ile Yüksel Ak- sakal'ınhak- lannda her- hangi bir so- ruşturma ol- madan gö- revlerinden uzaklaştırdı- ğı iddia edil- di. Çelik olarak son yine aynı maddeye dayana- rak Kütahya İl Milli Eğitim Müdürü Halis Demir ile Hatay İl Mil- li Eğitim Müdürü Şina- si Soyer'in görevlerine son verdi. tki il milli eği- tim müdürü hakkında herhangi bir soruşturma bulunmadığı öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle