19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 i Kıbns'ta taşlar yerinden oynanus! Bııkalım kirnin başma düşecek! Bektro™kpesta:denasom©cumhuriyetcom.tr www.denizsom.cotn Te): 0.212.512 05 65 Faks: 0.212,512 44 97 - AB komiseri için Kıbns'taki Türk askeri artık sorun değilmiş... "Sorun halktı ve yûzde 65'ini hallettiler!" Havariler Bir dostumuz diyor ki: "Amerikan işgal güçleri Irak'ın Felluce kentine karadan ve havadan saldmyor. Parça tesirli misket bombaları atılıyor. Ölü sayısı yüzleıie, yaralı sayısı binlerle anlatılıyor. Türkiye'yi yönetenler susuyor. Onlar ABD ile anlaştı diyelim. Ya demokrasi havarileri? Onlar herhalde 'Yes be annem'in keyfini sürüyor. Tarih geçmişin kanlı ortaklannı yazdığı gibi şimdikileri de yazacaktır!" aftalık analitik bülten Jeo-Kritik'ten ilginç bır yorum: "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Kıb- ns konusunda büründüğü tepkisizlik milli bir stratejinin değil; bir planın parçasıdır. Fakat bu plan milli değil; bir NATO planıdır. 1974'teTSK'nın 'dünyaya kafa tutarak' Kıbrıs'a çıktığını zannedenlerin bugünkü tabloyu çok daha iyi okuması gerekmekte- dir: Kıbrıs satılmamakta, emanet alındığı üzere geri ve- rilmektedir. Adayı, NATO konseptine uygun birşekilde, Rus uy- dusu olmaya aday bir Rum yönetiminin elinden alıp 'derin NATO'ya değerlı bir üs olarak hediye eden ve bu arada Türkleri de mezalimden kurtaran' TSK, yine NATO konseptine uygun bir şekilde ada yeniden şe- kıllenirken (bu Rumlar olarak algılanmamah) bu sefer 'stratejik' bir çekilmenin gönüllü oyuncusu konumun- dadır. Türkiye Cumhuriyetı'nin temel güvenlik kurumları ancak NATO/Küresel Güvenlik Konsepti ıle uyumlu ol- NATO ile duğu sürece 'milli' çtkarları koruyabilirler ve bu çerçe- vede aslında kendi içlerinde fazlası ıle tutarlıdırlar. Başma çuval geçiren 'müttefik'le, Kürdistan'ı ku- racak peşmergelere subaylık eğitimi veımek... Erme- nistan'ın Karabağ'ı işgali sürerken, Ermeni subaylar- la NATO çatısı altında 'Barış İçin Ortaklık' yapıları için- de yer almak... Daha birkaç sene öncesine kadar 're- jim tehdıdi' olarak gördüğü kadrolar ülkenın bütün do- kularını yeni küresel düzen çerçevesinde yeniden di- zayn etmeye çalışırken susmak hep NATO/Küresel Güvenlik Konsepti çerçevesinde tutarlı davranışlardır. Işte bu tutarlılık çerçevesinde TSK bugün sadece Kıbrıs'tan değil aynı zamanda Kuzey Irak'tan çekılme- ye hazırianmaktadır. Bazılarına bilmece gibı gelen bu tablonun sırrı; on bınlerce şehit verdikten sonra, o şe- hıtlerden sorumlu adamın asılması noktasında, 'Bız duygusalız, kararı hükümet versin' diyenlerde; Imra- lı'daki duruşmaları bittikten sonra; Abdullah Öcalan'la baş başa bir görüşme yapan zamanın ünlü komutanı ve NATO/Küresel Güvenlik Konsepti'nin temsilcisinde, kendisine 'NATO koruması' ısteyen Öcalan'ın bu söz- lerınin arkasındakı manada, son seçimlerde DEHAP oylarının azalmasından yola çıkıp, Türkiye'de siyasi Kürtçülüğün öldüğü tezini yaymaya çalışan ve bu şe- kilde devletin Kürt ayrılıkçılığına dair reflekslerini zayıf- latmaya çalışan medya dinamiklerinde, Istanbul'da ha- zırlıkları yapılan NATO zirvesi öncesinde; NATO'nun Türkiye merkezli bir 'Terör Merkezi' kurması gerektiği fikrinın Vvashington merkezli Türklere söyletilmeye başlanmasında yatmaktadır. NATO'nun türevi olarak hareket edenler, türevi ola- rak hareket ettikleri yapının çizdiğı güvenlik konsepti- ne uygun şekilde 'alırken' de 'verirken' de 'millilik' sa- dece bir görüntüdür; esas değil." OdünAnıl Öçal: "AB yine ödün istfyormuş. Ödün vere vere Türkiye kalmayacak, AB'ye kabul edildiğinde." FiyatIhsan Sanıvar "Başbakan, Kimse ülkesini ucuza kaptırmaz' buyurmuş. Pahalıya mı kaptınr?" KuzeyAkif Kökçe: "Kuzey Kıbns uyduramadık, Kuzey Anadolu Fay Hattı verelim!" SESSÎZ SEDASIZ (!) Ankara'daki hâkim ve savcılara yemek Ankara'daki Gazi Ünıversıtesı Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, An- kara Adliyesi'nde görevli hakim ve savcılar için yarın akşam bir yemek veriyor. Üniversitenin Gölbaşı'ndaki tesisle- rindeki yemeğe katılacak hâkim ve savcılar için Adliye'nin önünden servis kaldınyor. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan, galiba Türkiye'de bulunduğu ilin hâkim ve savcılarına topluca ye- mek dayeti veren ilk rektör oluyor. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan, aynı zamanda üniversitede gö- revli öğretim elemanları, çalışanlar ve hatta öğrencilerle davalı ve davacı ko- numunda çok sayıda idari ve adli da- vası olan bir rektör olarak tanınıyor. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan'ın davacı ve davalı olduğu da- valar Ankara Adliyesi'ndeki yargıçlar tarafından görülüyor. Gazi Üniversitesi eski öğretim üyelerinden CHP Ankara Milletveki- ' li Prof. Dr. Mehmet Tomanbay, Ada- let Bakanı Cemil Çiçek'in yanıtlama- sını istediği soru önergesini Meclis Başkanlığı'na veriyor: "Davacı ve davalı kimliği ile adli ve idari yargıda işi olan birinin, bu rektör de olsa, o ilin hâkim ve savcılarına ye- mek vermesi olağan mıdır; en küçük bir kuşkudan bile şakınmamız gere- ken yargı, bu tür girişimlerden yara al- mazmı? Yüksek Yerilim Hatt Türkiye de AB'nin popstar yanşmasına katılsın... AB yıldızı olalım... erdincutkurâ yahoo.cofn Ulusal Egemenlik ve Çocuklanımz 1. GÜRŞEJN KAFKAS 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı gururla kutladık. Seksen dört yıl ön- ce, geleceğin güçlü ve mutlu Türkiyesi'nin temeli atılmıştı. Altı yüz yıllık Osmanlı, yenilgi- ler sonrasında güçsüz ve bit- kindi. Imparatoriukta başkal- dınlar, parçalanmalar ve kop- malar başlamıştı. Birinci Dün- ya Savaşı, Osmanlı'yı da içi- ne almıştı. İşgal güçleri saldı- rıyor, toprağımızı aralarında bölüşüyor, vatan toprağı kü- çüldükçe küçülüyordu. Ana- dolu son sığınaktı. Sevr Ant- laşması ile Anadolu da kuşa- tılmıştı. 1915'te Çanakkale ilk direnişimiz olarak örgütsel sesimizi yansıtıyordu. Aynı yıl Izmir işgal edildi. Umutsuz- luk, Anadolu toprağımızın dört yanını yangın yerine dö- nüştürmüştü. 1919'daMus- tafa Kemal'in Samsun'a çıkj- şı yeni bir umudun doğuşuy- du. O, Samsun'a çıktığında, "Halkın umudu kırık, bezgin ve yürek parçalayan bir du- rumdaydı. Ordu dağılmıştı..." şeklinde anlatıyordu. "Bu du- rumda, nasıl başaracaksınız Paşam" diye soruluyordu. O, "Ordu yok dediler/Kuru- lurJPara yok dediler I Bulu- nurJDüşman çok dediler/Ye- n///r"diyeyanıtlar. Kurdu, bul- du ve yendi. Artık, ulusal bir- lik ve direniş gerekiyordu. Mustafa Kemal, "Ben halka doğru, halkla beraberve halk içinyola çıktım"diyordu. Halk ona inanıyor ve güveniyordu. Amacı, ümmetçi bir toplum yerine, özgür ve egemen halk biriiğini sağlamaktı. Amasya Tamimi, Erzurum ve Sıvas kongreleri halkla bütünleşme- nin habercisiydi. Umutsuzluk umuda dönüşüyordu. Ankara merkez seçilmişti. Seksen dört yıl önce 1920'de ulusal egemenlik kıvılcımı, ulusal se- vincimiz olarak dünyaya du- yuruldu. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletin olacaktı. Bir yandan da her cephede ege- menlik savaşlan, direnişimi- zin kazanımlan olarak geri dö- nüyordu. "Aklın ışınlan karan- lığı deliyor, tanyeri ağanyor, dünyaya yeni bir bakışla, ye- ni bir devlet kuruluyor. Türki- ye Meclis Hükümeti" sözle- riyle duyuruldu. Türk milleti in- sanca yaşamaya ve özgüriü- ğe susamıştı. Ümmetçi top- lum, asırlardır bilgisizliğin pençesinde inliyordu. özgür- ük arayışlanyla birtikte, toplu- mun eğitim sorunu da çö- zümlenmeliydi. Atatürk, 'Düşlerim eğitimle gerçekle- şecek" diyordu. "Savaşlar nasıl olsa kazanılacaktır, an- cak asırlardır bilgisizlikten Kivranan toplumumuzun da- /anma gücü kalmadı" sözle- i, eğitim sorunlanna çözüm arayışlarıydı. Ozgüriük savaşlan başany- a sonuçlanmıştı. Inönü, Sa- <arya, Anafartalar, Kocatepe ve diğerlen gazilerin ve şehit- lerin kanıyla, canıyla başanl- mıştı. Halkın gönenci için ye- ni oluşumlar gerekiyordu. "//- ke ve devrimlerle" Cumhuri- yet taçlanacak, laik ve de- mokratik yeni, yepyeni bir u- lus devlet kimliği sağlanacak- tı. Mustafa Kemal, çocukları çok severdi. Ulusal egemen- liğin ilk ışığı olan 23 Nisan 1920, Meclis Hükümeti'nin kuruluş gününü Türk çocuk- larına bayram sevinci olarak armağan etti. Bugün, dünya- da ilk çocuk bayramıdır. Ata- türk, ulusunun geleceğini, ka- lıcıhğını ve umudunu çocuk- larda görüyordu. "Çocuklar bizim geleceğimizdir. Çocuk sevgisi bizim için bir ihtiyaç- tır" diyordu. Bugünün çocuk- ları, yannlann gençleri ulusu- muzun, Cumhuriyetin, laikli- ğin ve demokrasinin temina- tıdıriar. Onlara inanıyor ve gü- veniyoruz. Atatürk'ün mane- vi kızı "Küçük Ülkü'nün" anı- larını "Atatürk'le Çocuklu- ğum" adli kitabımda topla- dım. Bu kitapta o zamanın çocuklan bugünün yetişkin- leri Mîna Urgan'ın, Latife Mardin ın. Refet Angın'ın, Sabiha Gökçen'in ve Buyan Rona'nın anılarına yer ver- dim. Latife Mardin'in "Bizim kuşak Atatürk sayesinde açıl- dı"deyişi benietkiledi. "Vatan toprağı tehlikedeyse savaş- malı, bunun dışında savaş bir cinayettir", "Yurtta sulh, ci- handa sulh" özdeyişleri Ata- türk'ün banşçıl yönünün anla- tımıdır. Babasız, evsiz yurtsuz ço- cukları anımsattığını; gelecek kuşkusunu yarattığını biliyo- ruz. 23 Nisan 2004 ulusal bayramımız yaygınlaşarak "dünya çocuklan bayramı" olarak kutlanmaktadır. Birleş- miş Milletler karanyla da "Ço- cuk Haklan Konvansiyonu" kurulması sevindiricidir. "23 Nisan, neşe doluyor in- san/Çocuklar sevgi doluyor her an." Artık çocuklarımızın rüyaları gerçek olacak. Ata- türk onlara güvendi, onlar da çalışarak, başararak bu ulu- sun yarınlarının çağdaş, ay- dın ve donanımlı gençleri/sa- hipleri olacaktır. Çocukların Atalanna şöyle seslendikleri- ni duyar gibiyim. "Seninle kurtulduk, seninle öğren- dik/Seninle değiştik, rahat uyu Atam." "Bak her yıl dün- ya çocuklan bu bayram se- vincini bizimle bölüşüyorlar, Anıtkabir'e sana geliyoruz, Sevgimizi bırakıyoruz." Gözbebeklerimiz, çocukla- nmızL Atatürk sevgisıni yü- reğinizden, devrimlerini kafa- nızdan hiç silmeyin. Laik ve demokratik Türkiye Cumhuri- yeti'nin yolu çağcıl, aydınlık ve yüce bir yoldur. Bu meşa- leyi siz taşıyacaksınız, hiç kimsenin söndürmesine izin vermeyiniz. Ulusal sevinciniz ve bayramınız kutlu olsun. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakii turk.net ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci >ı mynet. com HARBİ SEMİH POROY semihpomycı yahoo.com İTMM, HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA Btwl\ ı ı ı ( ı ı 1 1 } i TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Msan ıcınc.mumtaz-arikan .com TİNO ROSSİ süz£L SESÎYLE , PAGİS'f'A/ ÜA/AÛ £>£ tccruLMaşTU. y/tşAMi SoruucA POPÜ- Ğ TffJO IZOSSf, M4POL£ BOfJAP#RT£'PAH SOMB4 İK/MC/ £fit ÜNLÜ / . t9?2 y'i.wM, a 6Ü- TİNO ROSSI'N/N PIÂKLARI.. DÜZ ÇtZGt ÜMİT ZİLELt Toplumun 'Namus' MeselesiL Nuran 14 yaşındaydı... Bir gün markete giderken kaçınldı. Tam dört gün bo- yunca bir namussuzun tecavüzüne uğradı... Küçük kız hapsedildiği evden jandarma baskını sayesinde kur- tulabildi ve ailesine teslim edildi... Buraya kadar son derece sıradan bir haberdi... Dün- yanın her yerinde, en çağdaş Avrupa ülkesinde bile yaşanabilecek, ancak gazetelerin üçüncü sayfasına girebilecek küçük bir öyküydü... - Asıl vahşet, asıl namussuzluk bu noktadan sonra başladı!.. On beş milyonluk "dünyanın incisi" Istanbul'un Av- cılar semtindeki bir evde 32 "namusuna düşkün" ak- raba "a/te mec//s/"nde toplandı. Nuran için, "Kirlikı- zı alarak evimi kirletmem" diyen öz babasının tek- lifi ve oybirlıği ile infaz karan alındı... Aile meclisinde "namusu kimin temizleyeceği" de karara bağlandı. Nuran'ın babası ve 17 yaşındaki kardeşi işi üstlendi... İnfaz yeri olarak ablasının evi se- çildi... Ve Nuran o evde telle boğularak öldürüldü... - Töre "namus"u katletmişti!.. Cezanın namusu!.. Peki şimdi ne olacak?.. Yanıt çok basit; her zaman olduğu gibi aileden gö- zaltına alınanlar tek tek bırakılacak, cinayeti 18 yaşın altında olan akraba üstlenecek, şu andaki ceza yasa- sına göre bir de "ağır tahrik" işin içine kanştınlacak ve olay tamamına erdirilecek... - Namus bir kere daha öldürülecek!.. Töre cinayetlerinde indirimi kaldıran yeni Türk Ce- za Kanunu Tasarısı ise komisyonlarda sürünmeye de- vam edecek. Kazara önümüzdeki yıllarda çıksa dahi, yürüriüğe girmesı için de bir yıl beklenmesi gereke- cek!.. - Acaba o güne dek daha kaç namus toprağa gömülecek?!.. Bu ülkenin insanları namus denilen kavramın "ırz" değil, "onur" ve "erdem" olduğunun ayırdına varma- dıkça karanlığın esiri olmaktan kurtulamaz... Bu ülke- nin insanlan, asıl namussuzluğun el kadar çocukların "namus adına" barbarca yok edilmesi olduğunu yük- sek sesle haykırmadıkça varacağı nokta erdemsizli- ğin çukurudur... Hiç kuşkunuz olmasın; ikiyüzlü, korkak ve namusu yalnızca bacak arasında arayan toplumlann sonu an- cak ve ancak köleliktir... - Etrafınıza bakın, o tür pek çok toplum göreceksi- niz!.. Ödün ve diyet diplomasisiL Insaf ki, insaf!.. Ben bile bu kadannı beklemiyordum; daha referan- dumun mührü kurumadı, işler tersine dönmeye baş- ladı!.. Son elli yılın, hatta Atatürk sonrasının en bü- yük "diplomasi zaferi" ödün ve diyet diplomasisine dönüşmeye başladı!.. Avrupa Biriiği'nden başlayalım; "aferin size, evet dediniz" diye sırtımızı sıvazlayan dostlanmız iki gün geçmeden, "Türkiye, Kıbns konusunda üzerine düşen görevi henüz yerine getinnedi" demeye başladılar. Istekleri basit; Türkiye, Rum kesimini tanı- sın, adadaki askerierini çeksin!.. Bizimkilerin öve öve bitiremediği Verheugen ise noktayı koyuverdi: - Ekonomik tecridin yumuşatılması KKTC'nin tanınması anlamına gelmiyor!.. Tesadüfe bakın; bizdeki belli kalemler de hemen "AB'yejestyapalım, asker çekelim" demeye baş- ladılar bile!.. Biraz daha zaman geçsın göreceksiniz, dışardan ve içerden "Avrupa Biriiği topraklan iş- gal attında" korosu da başlayacaktır!.. ABD'ye gelince; Afganistan ve Irak için asker talep- leri başladı bile. KKTC'nin uluslararası tecritten bir nebze olsun kurtarılmasına karşılık ödenecek diyet bu!.. Yakında Türk askeri bu iki lanetli bölge için yola çıkarsa şaşırmayın!.. Bitmedi; sırada Kıbns Türk böl- gesinde, büyük olasılıkla Karpaz'da ABD üssü kurul- ması var... Bu üssün Büyük Ortadoğu Projesi için ya- şamsal önemi olduğu açık. Alın size, Atatürk'ten son- ra en büyük diplomasi... - Afiyet olsun!.. E-posta: umitzileli < J ttnetnettr BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ "Karame- ke" de deni- 1 lenbirtürya- 2 ban ördeği. II 3 Metalden ya- pılmış hilal... iki büyüklük arasındaki bağıntı. 3/ Tann'nın varhğını ve Islam dininin doğruluğunu konu edinen bilim... Herhangi bir kuvvet alanından geçtiği varsayılan güç çizgi- 3 leri. 4/ Iri yan. güç- lükuvvetliveerkek- sikadın. 5/Birbilgi- 6 sayara bağlı görün- 7 tüleme ekranı. 6/ 8 Kobalt elementinin 9 simgesi... Sofradakullanılan sahan altlığı. 7/Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Hay- vanın bir yanındaki yük. 8/ Konya'nın Ereğli il- çesinde, 150 dolayında kuş türünü banndıran ve "tabiatı koruma alanı" kapsamına alınan göl... Kemiklerin yuvarlak ucu. 9/ Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü... Penye konfeksiyonunda zincirli dikiş yapan bir tür aygıt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ordu yöresinde, soğanlan yemek yapımında kullanılan çiğdeme verilen ad. 2/Eğlence... Ce- zayir'de bir liman kenti. 3/Söz... Eli açık, cömert, yiğit. 4/ Güney ,\merika'da bir ırmak. 5/ Her tür- lü çahşmalarda yetiştirici. 6/Kolombiya'nın pla- ka işareti... Avcı korkuluğu. 7/ Renk renk parlak tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan cinsi... Üç ya- şına kadar olan at yavrusu. 8/ Silifke ilçesindeki Göksu Deltası'nda bir lagün... Bütün kutsal Hint metinlerinin başında ve sonunda yinelenen mis- tikhece. 9/Hatıra... Atlann koşum takımlanna gü- müş ve altın yaldızlı pullarla yapılan süsleme.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle