19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 1 MAYIS'A DOGRU ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK ?A3lATLI İSTAN3UL ZFSN'DÎSİ A3DİİLCANBAZ' HARİKCJLÂD2 KACSHALA3I LıMANlMA Bı'HMİL KALA.« Danışma Meclisi üyeleri Ankara'dan başlattıklan eylemi 1 Mayıs'ta Istanbul'da sonlandıracak MemurTaksim'eyürüyorANKARA (Cumhuıiyet Bûrosu) - Kamu Emekçilen Sendıkalan Kon- federasyonu'nun (KESK) 45 kışıden oluşan Danışma Meclisi üyelen, Ka- mu Yönetımi Temel Yasa Tasansı'nın geri çekilmesi, 1 Mayıs'ın tatil ilan edilmesı ve kamu çalışanlanna grev- li toplusözleşmeli sendika hakkı ta- nınması amacıyla dün Ankara'dan ts- tanbul'a yürüyüş başlattı. Sakarya Caddesi 'nde toplanan Da- nışma Meclisi üyeleriyle bir gnıp me- mur. "Yaşasın 1 MayTs", "1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'ndayız", "Taksim Meydanı emekçilere kapatılamaz" şekJinde sloganlar attılar. KESK Ge- nel Başkanı Sami Evren burada yap- tığı konuşmada. başlattıklan yürüyü- şün 1 Mayıs Cumartesi günü Taksim Meydanı'nda son bulacağını, "yıDar- dıremperyalist dayatmalann karşjsm- da yoksul kalan ve ezilen kesimin tep- kilerini siyasi iktidara duyurmak için 1 Mavıstaalanlardaolacaklanıu'' ıfa- • KESK Başkanı Sami Evren, AKP'nin grevli toplusözleşmeli sendika hakkının tanınması ve Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısf nın geri çekilmesi için tüm emekçilen 1 Mayıs'ta Taksim alanına çağırdı. de ettı. Tüm emekçilerin birlik ve bütün- lük içınde bu günü kutlaması gerek- tiğıni söyleyen E\Ten, dünyada tatil olmasına karşın Türkiye'de hâlâ 1 Mayıs'ın tatil olmadığına dikkati çe- kerek hiçbır hükümetin karşı çıkma- masına karşın bu konunun TBMM'nin gündemine getınlmediğini bildırdi. E\Ten, toplu görüşme sürecinde Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ka- mu çalışanlanna grevli ve toplusöz- leşmeli sendika hakkı tanınacağını \aat etmesine karşın bu konuda hü- kümetin hiçbir gınşımi olmadığını söyledi. E\Ten, Emek Platformu'nun itirazlanna rağmen Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasansf nın TBMM'den geri çekilmediğini belirterek, bu ta- san geri çekilmeden konuya ilişkin öz- gür bir tartışma ortamının olmayaca- ğını kaydetti. Istanbul'da 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda laıtlanacağını anlatan E\Ten, şöyle devam etti: "Abi- de-i Hürmet denilen alan tecrit edil- miş biralandır. Buradaemekçilerin se- si çıknuyor. Emekçilerin sesini yüksel- tebileceği bir alan istiyonız. Abide-i Hürriyet alanını reddediyoruz. Tûrk- İş'e çağnda bulunuyorum; 1 Mayıs'ı buraıun dışında, birHkte kutiayacağı- mız bir alan seçelim. Emekçileri böl- me\in. Hiç kinıse Taksim Meydanı'nı emekçilere yasaklamamabdir." Evren, konuşmasının ardından KESK Danışma Meclisi üyeleri ve onlan uğurlayacak memurlar, Sakar- ya Meydanı'ndan Sıhhıye Üst Geçi- di'ne kadaryürüdüler. Danışma Mec- lisi üyeleri buradan bir otobüse bine- rek Istanbul 'a hareket etti. KESK Da- nışma Meclisi üyeleri Eskişehir, Bur- sa, tzmıt güzergâhını izleyerek, 1 Ma- yıs Cumartesi günü Taksim Anıtı'na çelenk koyacak. Türk-îş Şişli'de kutlayacak • DİSK'in 'Taksim' çağnsına olumsuz yanıt veren Türk-îş, 1 Mayıs'ı Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı'nda kutlacağını açıkladı. Konfederasyon yetkilileri yaptıklan açıklamada alan tartışmalannın 1 Mayıs'm içini boşalttığmı savundu. İstanbul Haber Servisi - Türk-tş Genel Teşkılatlandırma Sekreteri Çetin Amın, 1 Mayıs tartışmalanna son noktayı koydu. Altun, "Biz Türk- Iş olarak 1 Mayıs'ı, Abide-i Hürriyet Meydanı'nda kuüayacağtz" dedi. Türk-îş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak. Genel Teşkılatlandırma Sekreteri Çetin Altun ve Petrol-Iş Sendikası Başkanı Mustafa Oztaşkm. dün düzenledikleri basın toplantısında, Türk-Iş'in 1 Mayıs programını açıkladılar. Yöneticiler, Taksim"deki Türk-îş 1. Bölge Temsilciliği'nde yaptıklan toplantıda Türkiye DevTİmci îşçi Sendıkalan Konfererasyonu (DÎSK) ve Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) ile düşülen görüş aynlıklan konusundaki sorulan da yanıtladılar. Toplantıda 1 Mayıs'ın alan tartışmalanna çekilerek içinin boşaldığını belirten Altun, "İşçi sınıfinm ve tüm emekçi halkunızm biıükteUğmi sağlamak ve 1 Mayıs'ı adına yakışır şekilde kitiesel olarak kudayabilmek için yasal, haklı ve meşru zeminlerde kalmak gerektiğine yürekten inanryoruz" diye konuştu. 'Medya yanütılıyor' Türk-îş'in bölücü olmadığını ve DÎSK'in medyayı yanıltmaya çalıştığını vurgulayan Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak da "DİSK'in basuı bültenlerinde yer alan ifadeler yanhşür. Türk-tş'e yöneltilen haksız suçlamalarla medya yanıltümaya çalışılmaktadır" şeklinde konuştu. 1 Mayıs'ın 12 yıldır aynı alanda kutlandığını anımsatan Büyükkucak, DÎSK'in Taksim Meydanı ısranna anlam veremediklerini söyledi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlayacaklannı açıkladılar: Abide-i Hürriyet'e hapsobnayacağız • DÎSK ve KESK yönetıcileri ile üyeleri 1 Mayıs 1977'de öldürülen 36 kişi için dün 1 Kazancı Yokuşu'na karanfiller 1 bırakıp saygı duruşunda j bulundular. DÎSK Başkanı Çelebi. 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak için izin almaya gerek olmadığını söyledi. istanbul Haber Servisi - DİSK. KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlayacak. "Savaşa,işgale, sömürüye karşı, birlik, mücadele ve dayanışma" sloganıyla bir araya gele- ceklerini açıklayan konfederasyon baş- kanlan "1 Mayıs'ta 1 Mayıs alanında- yız" sloganıyla "Emekçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Ma- yıs"ı kutlayacaklannı açıkladılar DtSK ve KESK yöneticileri ile üye- len 1 Mayıs 1977'de öldürülen 36 ki- şi için dün Kazancı Yokuşu'na karan- filler bırakıp saygı duruşunda bulun- dular. "Savaşa. işgale, sömürüye kar- ŞL, birlik, mücadele ve da> aıuşma" slo- ganıyla bir araya geleceklenni vurgu- layan örgütler. "1 Mayıs'ta 1 Mayıs alanındayız" sloganıyla İşçi Bayra- mı'nı kutlayacaklannı belirttiler. 1 Mayıs 1977'de öldürülen 36 kişi- yi anmak için bir araya gelen işçiler dün Kazancı Yokuşu'na karanfiller bıra- kıp saygı duruşunda bulundular. Bu- rada basın açıldaması yapan DlSK Ge- nel Başkanı Süleyman Çelebi, 1977 yılı 1 Mayıs'ındameydana gelen olay- lann faillerinin özenle saldandığını kaydederek "Bu olayın suçu yine biz- lerin üzerine anmıakistenmiş, sol içi ça- nşma adı altuıda yaratüan sis perdesi- nin ardına gizknmiştir" dedi. Açıklamanın sonunda gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Çelebi, 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak için aynca izin almaya gerek olmadığını. diğer dernek- ler ve STK'ler gibi Taksim"i kullanma- ya haklan olduğunu söyledi. Valiliğın kendilenne engel olması- nın "çifte standart" olacağını belirten Çelebi, "ArtıkAbide-i Hürriyeı'ehap- solmak istemiyonız. Türk-tş'e birük- te kutiama isteğimizi ikttik. Ancak ona- yımız ahnmadan Abide-i Hürrhet için izin ahnnuş. Asıl bu bölücülüktür" şek- linde konuştu. Daha sonra grup Istıklal Caddesi'nde bildıri dağıtarak yurttaşlan 1 Mayıs'a katılmaya çağırdı. Beyazıt Meydanı'nda açıklama ya- pan İstanbul Sosyalist Gençlık Der- neğı üyeleri de "1 Mayıs'taTaksim'de buluşahm" çağnsında bulundular. Vali Cüler: Taksim çağrısı suçtur İstanbul Haber Servisi - istanbul Valisi Muammer Güler, Taksim'in toplantı ve yürüyüşlere müsait bir alan olmadığını belirterek suç duyurusunda bulunacaklannı söyledi. 1 Mayıs'a ilışkın güvenlik toplantısına katılmak için tstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gelen Valı Güler, basın mensuplannın sorulannı yanıtladı. Güler, kanunun öngördüğü tedbirleri aldıklannı ifade ederek "İzin verflmeyecek bir yerde toplanüya çağırmak suça teşvik anlamını taşır, tahrik anlamını taşır. Bu da suçtur. Bunlarla ilgüi suç duyurusunda buİunacağız" dedi. Taksim, 'izin engeli'ne rağmen bugüne kadar pek çok etkinliğe ev sahipliği yaptı Yasak sadece emekçiye uygıılamyor 1994 yılında şeriatçılar Bosna'da yaşananlanbahane ederek Taksim'de gövde gösterisi yapü. İstanbul Haber Servisi - DİSK, KESK. TMMOB ve 1 IB'nin emekçi bayramı 1 Ma- yıs'ı Taksim'de kutiama iste- ğine izin vermeyen İstanbul Valiliği, 1977'den bugüne ge- çen 27 yılda birçok oluşumun alanda çeşitli etkinlikler yapma- sına müsaade etti. Bir dönem halk arasındakı adı "1 Mayıs Alanı" olan Tak- sim Meydanı'ndakı "izinsiz 1 Mayıs kudamalan" sırasında 1989 yılında işçi MehmetAkif Dalcı polis kurşunuyla yaşa- mını yitirmiş, 1990'daki göste- nlerde ise İTÜ öğrencisi Gü- la> r Beceren felç olmuştu. Taksim Meydanı'nda valili- ğın izin verdiği etkinlik, kutia- ma ve gösterilerden bazılan şöyle: • 28 Şubat 1994 günü dö- nemin Başbakanı Tansu Çil- ler'in çağnsıylayapılan "Ata'ja sajgı'' mitingi. • Yine aynı yılın nisan ayın- da Abdurrahman DUipak ve bir grup tarafindan yapılan çağ- nyla Bosna Hersek için yapı- lan mitingin şeriatçı gösteriye dönüşmesi. • İstanbul Büyükşehir Be- lediyesi tarafindan düzenlenen konser \e yılbaşı kutlamalan. • Basketbol Futbol Millı takunlannın ve Galatasaray Spor Kulübü'nün karşılama töreni. • Euro\ision yanşmasında Türkiye'ye birincilik kazandı- ran Sertab Erener'in karşılan- ma töreni. • Türk-İş ve Hak-İş'in dü- zenlediği gösteri. • Bombalı saldınlann ar- dından gerçekleştirilen "Ses- siz Protesto" eylemi. • Küresel Banş ve Adalet Koalisyonu (BAK) ve Irak'ta Savaşa Hayır Kordinasyonu (ISHK) tarafindan düzenlenen 'Savaşa Hayır' eylemi • Polıs haftası etkinlikleri. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Yazarımız İstanbul dışında olduğundan yazılarına ara vermiştir. GÖRÜŞ UFUK SOYLEMEZ Raul Denktaş'a Niçin Saldırıyorlar? Tarihte, gerçekleri olanca açıklığıyla ifşa etmediği- niz takdirde büyük bir suçluluk duygusuna kapılaca- ğınız anlar vardır. Işte şimdi bu anlardan birini yaşıyo- ruz. Kendine saygısı olan hiçbir insanın onaylamayaca- ğı, hele özerkliğe hakiki anlamda değer verenlerin, bü- tün safhalarını yadırgayarak takip ettikleri koşullar al- tında gerçekleştirilen bir referandumun sonuçları bir toplumun mücadelesinin "kurucu ruhu ve kolektif hafızası olarak tanımlanabilecek bir siyaset ve dev- let adamı olarak Rauf Denktaş" sistematik bir fütur- suzlukla aşağılanıp hakaret görüyor. Denktaş'a bu şekilde muamele etmenin, Rumların önemini ve de- ğerini olabilecek en açık bir şekilde gösterdikleri bağ- layıcı değerleri, örneğin ulus olma duygusunu, özgür- lük ve otonomi sevgisini yerle bir etmekten öte bir an- lam taşımadığı ve bunun bedelinin başta Kıbrıs Türk- leri olmak üzere, bu topraklarda yaşayan bütün insan- lar için çok ağır olacagı gerçeği, bilinçli bir kötü niyet- le umursanmıyor ve gözden kaçınlıyor. Kendileri hiç ilgisi bulunmadığını ileri sürseler ve böy- le olduğuna inanmış görünseler bile, Göbbels'in ağır beyin yıkama stratejilerini hiç aratmayacak bir şekil- de yürütülen bu yenilikçilik ve statüko karşıtlığı sosuy- la kamufle edilmiş saldınyı, ağır sosyo-psikolojik ha- rekâtı artık görmezden gelemeyeceğimiz bir nokta- dayız. önümüzde sadece iki attematif var: Ya 24 Nisan 2004 referandumunun gerçek yüzünü, yani bu sonuç- lardaki haynn içyüzünü ve anlamını insanımıza akta- racağız ya da kendimizi bile ikna edemeyecek neden- ler, gerekçeler ve hesaplarfarla suskun kalacağız. Ikin- cisi, Rauf Denktaş'ın çetin mücadelesinin taşıdığı ola- ğanüstü değeri bilinçli bir şekilde küçültmek isteyen- lerle suç ortaklığından başka bir anlama gelmeyece- ği için tasavvur bile edilemez. öyleyse aynı anda bü- tün medyayı kapladığı için doğru olduğu sanılan ve gerçeklerin yerıne geçırilmek ıstenen yalanlann özet bir dökümünü yapmanın ve onlan hakikatlerle orta- ya koyarak ifşa etmenin tam zamanı. Gerçek diye yutturulmak istenen yalanlar "Kıbrıs Türklerinin Annan Planı 'na yüzde 64.9 ora- nında evet demeleri, statüko karşıtı ve değişim ta- raftan güçlerin, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi birzafe- ridir. 3 Kasım nasıl ki statüko taraftarlarını devre dı- şı bıraktıysa, Rauf Denktaş'ın da bu sonuçlardan çı- kan mesajın gereğini yapıp istifa etmesi, AB Komis- yonu Genel Sekreteri Günter Verheugen 7n Mehmet AJi Talat'/ Brüksel'e davet etmesinin gösterdiği gibi, de facto olarak Kıbnslı Türklerin yeni lideri olarak ka- bul edilen ve günün gelişmelerini ve çağı doğru oku- duğu aşikâr olan Mehmet Ali Talat'ın önünü açması gerekir. Kaldı ki Denktaş, Papadopulos karşısında kaybetmiş bir liderdir. Papadopulos, tezleri için hal- kından neredeyse yüzde seksene varan bir destek alırken Denktaş'a verilen destek yüzde otuz beşler- de kalmıştır. Bu Papadopulos 'a lidehiğini devam et- tirme hakkını ve iddiasını verirken Denktaş için aynı şey söylenemez." Tüm çarpıtmaların arasında bütün ışırtısıyla parlayan gerçekler Insan doğasından kaynaklanan nedenlerle, siyaset- te en çok prim yapan ve kullanıcısına belli bir avan- taj saglayan iddia, statüko karşıtlığıyla özdeşleştiri- len "yenilikçilik" ve "değişim" taraftarlığıdır. 3 Ka- sım'da ortaya çıkan tablonun nedenı, yenilen partile- rin statükoyu sürdürme kararlılığı falan değıldir. Aynı şey, Annan Planı'na evet diyen büyük çoğun- luk için fazlasıyla geçerlidir. Şüphesız, bu insanlar ve elbette hayır diyenler Kuzey Kıbns'takı durumdan memnun değillerdi ve olmalan da beklenemezdi. Kal- dı ki Denktaş da hayır kampanyasını "Bakın durumu- muz ne kadar iyi, her şey güllûk gülistanlık" diyerek yürütmemiştir. Onun ışaret ettıği şey, hakiki liberalle- rin de benzersiz bir değer verdikleri, özerkliğin ve bu- nu ifade eden siyasi yapının varlığının hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak değeriydı. Bu değeri gerçekten koruyacak bir çözüme itiraz etmesi söz konusu de- ğildi; ama Annan Planı bunu sağlayacak bir zemin- den yoksundu ve zaten Kıbns Türkleriyle ilgili böyle bir bakışa yahut kaygıya da sahip değildi. Kısaca Denktaş, kendi toplumunun bireylerinin öz- gürlüğünü ve özerkliğini maksimize etme çabası için- deydi. 0 halde Kıbnslı Türkler, Annan Planı'na neden yüzde 64.9 oranında evet demişlerdir de, Rauf Denk- taş'ı dinlememişlerdir? Bunun cevabı son derece ba- sirtir: Kıbnslı Türklerin oylayıcı olarak pozisyonlannın, Rumlann pozisyonundan dramatik bir biçimde, ne- redeyse yüz seksen derece farklı oluşudur. Kıbns Türkleri, "havuç ve sopa" politikalannın iradelerini bi- linçli bir biçimde çarpıttığı, yani açık veya belirsiz teh- ditler ve korkulann, geride bırakılan otuz yılın yoksun- luklarıyla daha da büyüdüğü, dolayısıyla hakiki bir özgür seçimden söz edilmesınin trajikomik olduğu aşa- ğılayıcı ama "dünyaya bağlanma" argümanıyla bu aşağılamanın rasyonalize edildiği bir vasatta güya özgür tercihlerini kullanmışlardır. Sonuç olarak, Kıbns Türkleri iradelerine açıkça e) konularak girdikleri ve tercihlerini de iradelerine el konmuş insanların çaresizliği içinde yaptıklan bir re- ferandumda, "tesadüflehn değil Kıbrıs Rumlannın özerkliğin var olduğu koşullarda tercihlerde bulun- masının sayesinde", bir bakıma kölece diyebileceği- miz seçimlerinin köleliğin modern tezahürieriyle ken- dini gösterecek bedellerini ödemekten kurtuldular. Ancak bu, kesin bir kurtuluş ve özgürleşme anlamı- nagelmiyor. Bunun için, Denktaş'ı aşağılayıp istifaya zorlayanlara ve onun temsil ettiği bütün büyük değer- lerin yerle bir olmasına artık izin verilmemesi gereki- yor. Bunun için ilk yapılması gereken şey, gerçekleri çarpıtmaya ve giderek tersyüz etmeye yönelik stra- tejilerin deşifre edilmesi ve onların yalanlarını maske- lemelerine hizmet eden ve aşın kullanımdan yalama olan kavramlara, statüko karşıtlığına ve değişim ta- raftarlığına sahip çıkmalannın ardındaki gerçeklerin in- sanımıza bütün çıplaklığıyla anlatılmasıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle