19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 NİSAN 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Filistin halkının görmezden gelinmesi Ortadoğu ülkelerindeki Amerika karşıtlığını körüklüyor Nefretin asılnedeni Filıstin• Ortadoğu'daki anti Amerikancılığm gerçek nedeni ABD'nin Filistin halkının haklannı gözetmemesi ve geleceğini düşünmemesi. ABD, tüm Filistinlilerin ekonomik ve sosyal haklara sahip olabilecekleri bir devletin yurttaşı olmalannı garanti altına alarak bu nefretin dozunu azaltabilir. WALTER RUSSEL MEAD S on beş haftada Ortadoğu 'yu gezdim. Çok sayıda diplomat- la, resmi yetkiliyle, siyaset uz- manıyla, askerle, öğrenciyle ve sıra- dan insanla konuştum. Ve çok önem- li bir şey öğrendim. Ortadoğu'daki anti-Amerikancılı- gın en önemli nedeni Irak'taki savaş ya da daha da ilginci ABD'nin îsra- il'e verdiği destek ya da tsrail'in ABD'ye verdiği destek değil. Ortado- ğu halklannın sahip olduğu genel ka- nı ABD'nin Filistin halkının gereksi- nim ve haklannı umursamadığı. Orada görüştüğüm yıllardır bölge- de çalışan Bahlı bir diplomat da bana deneyimleri doğrultusunda "Filistin sorunu bölgede ABD'nin kredisini faz- lasıyla düşüren bir konu" dedi. Bölgede konuştuğum üniversite öğ- rencilerinin hemen hepsi de bana "Ne- den Anıerikalılar bu kadar yanlı" so- rusunu tekrarladı defalarca. Cezayir'de, Mısır'da, Ürdün'de, Tür- kiye'de, Fas'ta, Türkiye'de ve diğer ülkelerde konuştuğum insanlann bü- yük çoğunluğu bir Yahudi devletini to- lore edebilecek insanlar. Hatta çoğu Is- rail'in yeni belirlenecek sınırlannın, 1967'deki sınırlann dışındakalan, gü- nümüzdeki kalabalık yerleşim birim- lerinin bazılannı içerebileceği gerçe- ğini bile kabul ediyorlar. Başarısız bir polltlka Ve çoğu ABD'nin îsraiFle yakın ilişkisi olmasını da anlıyorlar. Bunla- nn dışında bölgede yaşayan insanlar Amerika'nın iç siyasetteki reformla- ra verdiği desteği arttırması, terorizm- le mücadele ve ekonomik büyüme ko- nusunda da bölgesel işbirliğini geliş- tirmek için inisiyatifini kullanmasını istiyor. Ancak akıllanna takılan tek bir soru var: "Neden Amerika Filistinlilerin ge- 2003 Eknni'nde intifayı desteklemek için ABD bayrağı yakan Irakhlann ohışturduğu manzara Ortadoğu'da objektiflere en sık yansıyan görüntülerden biri. (AP) leceğini daha fazla dikkate almıyor?" Busoruyuyöneltenler önemli birnok- taya değiniyorlar. ABD'nin Ortadoğu politikası aslında "sıfira sıfir elde var sıfir" olarak nitelendirilebilir. Daha az Israil taraflan olmadan da biraz da- ha fazla Filistin yanlısı olabiliriz. Bu- nunla beraber, Filistin'in kayıplannı telafi edecek politıkaların Israil'e de yaran olur. Birleşmiş Mılletler karar tasanlan Israil'deki ailelerinden kal- ma evlere dönemeyen Filistinlilerin maddi kayıplannın telafi edilmesini ön- görüyor. tsrail'in milyonlarca göçme- ni kabullenemeyeceğine ilişkin tezi uluslararası platformda kabul görmek için yeterli derecede makul. Ve Bush yönetiminin de bu teze destek veriyor olması yeni bir şey değil. Ancak, Fi- listinlilerin tazminat alacaklan konu- sunda da yukandaki gerçeklerden ol- duğumuz kadar emin olabilmeliyiz. Tazminat ödenmell Birçok sorunun yanıta ihtiyacı var. Filistinliler kaybolan mal ve mülkle- ri için nereye başvurabilirler? Bu id- dialara ilişkin açılacak davalar hangi mahkemelerde görülecek? Barış sağ- landığında tazminat için gereken pa- ra nereden sağlanacak? ABD bu tazminat konusunda ulus- lararası konsensüsün sağlanması ko- nusunda liderlik yapabılir ve yapma- lıdır. Avrupa ve başka kıtalardaki müt- tefikleriyle ödemeler için maddi des- teğin sağlanması konusunda işbirlıği yapmalıdır. Yapılabilecek daha başka şeyler de var. Bugün milyonlarca Fi- listinlinin bir devleti yok. (Ürdün ken- di sınırlanndaki mültecilen entegre etti ama diğer ülkeler aynı şeyı yap- madı.) Banş sağlandığında tüm Filistinli- ler tüm ekonomik ve sosyal haklara sa- hip olabilecekleri bir devletin yurtta- şı olmahlar. Yeni kurulacak Filistin devleti şu an mülteci konumunda olan ve devlet kurulduğunda çoğu kendi topraklanna dönecek olan bu mülte- cilen banndırabilecek durumda ol- malı. Diğerlerini banndırmayı kabul eden komşu ülkeler de uluslararası yardım almalı. Bunlara artı olarak unutulmaması ge- reken bir konu var. Filistinlilerin bü- yük çoğunluğu iyi eğitim almış ola- bilir. Ancak birçoğu da yoksul ve eği- timlı değil. Bu insanlar temel gerek- sinim ve hizmetler için Birleşmiş Mil- letler'e muhtaç durumdalar. Banş sağlandığında ve bu insanlar artık mülteci konumundan çıktıkla- nnda Birleşmiş Milletler'in yerini kim alacak? Filistinliler için hayati önem taşıyan bu konuda liderliği ele almak bölgeye hemen banş getirmez. Ya da yıllardır var olan şüpheleri ortadan kaldırmaz. Ancak Müslüman dünya- daki Amerikan karşıtlığının dozunu azaltmaya yardımcı olabilir. Bunun da ötesinde banşı sağlama konusun- da da önemli bir adım atılmış olur. (IheNevv York Tmes,ABD, 21Nisan) GeorgeBush savaşa sığınıyor PETERPRESTON O klahoma'dan, Arizo- na'dan, Peru'dan ge- len onlarca akademis- yen Slovenya'da sansür ve de- mokrasiyi tartışmak için bu- luştu. Tartışmalann odak nok- tası olan konu çok ilginçti. Ko- nu dönüp dolaşıp şu soruya ki- litlendı: "Neden ABD'nin de- mokrasisi bu kadar zayıf?" Tabıı bu konuya en ıyı ve de- taylı bir şekilde bir Amerikah yaklaşabilir ve açıklık getire- bilir. ABD'nin demokrasisinin zayıf olduğuna ısrarla işaret eden, konuyu ilk olarak orta- ya atanlardan ve irdeleyenler- den biri olan kişi Indiana Üni- versitesi'nde iletişim profesö- rü olan Bob Ivie. Bu durum ülkenin kunaluş aşamasındabaşladı. Ve ülkenin anayasasına da yansıdı. Bir alt kabine, bir üst kabine, bir baş- kan... Hepsi pazarlık etme ve yö- netme zorunlulu- ğu içinde. Ve so- nuçta asıl olarak seçmenin isteği- ni yapacaklanna sistemin emretti- ğini yapıyorlar. Bu anayasada yıl- lar geçtikçe de olumlu bir deği- şiklik olmadı. Re- formayönelikbir adım bile atılma- • ABDBaşkanı George Bush'un gerçek düşmanlan ne Saddam Hüseyin ne de Usame bin Ladin. Onun en büyük düşmanı ülkesindeki muhalifleri. dı. ABD'de yaşayan insanla- nn "eğerkayda geçmişlerse" bir oy hakkı var. Toplum siyaseti- ne kanşma, içinde olma hak- lan da var dolayısıyla. Ancak gerçek politikaya ka- nşmak, etkilemek gibi bir şans- lan kesinlikle yok. Gerçek po- litika onlann çok dışında bir ko- nu. Televizyon ve radyo, baş- kana elindeki süper gücün da- ha da fazlasını veriyor. Ancak, ABD Başkanı bugün Ivie'nin yorumuna göre "re- torik bir başkanhk" yürütüyor. Dünyası. fantezılerle, güvensiz- liklerle, değişik imajlarla do- lu. Bu da "krizsırasındayöne- tnn" anlamına geliyor. önce Arlel Şaron sonra Tony Blalr ABD'nin demokrasisinin za- yıf olduğuna ilişkin bu tezi mo- dern tarih şekillendiriyor. Ön- ce Soğuk Savaş sonra Viet- nam'ın izleri. Ve her zaman uyuşturucu tüccarlanna karşı yürütülen savaş. Bugün ise te- rorizmle savaş var gündemde. Eğer savaş da bir kriz ise o zaman savaş aynı zamanda za- yıf demokrasilerdeki tartışma- nın yumuşak karrudır. Günümüzde Ingiltere Baş- bakanı Tony Blair ve George Bush, Beyaz Saray'ın bahçesi- nin çimlerinin üzerinde oturup Irak'ta demokrasi adına zafer kazanma yemini ediyorlar. Daha önce de burada buluş- muşlardı. Geçen sefer de Bush, her ülkenin bir karar vermek zo- runda olduğunu ya teröristle- rin yanında olacakJannı ya da kendilerinin yanında olacak- lannı açıklamıştı. Tehlike saçan bir demokrasi modell Bugünkü manzara farklı. Te- levizyon ekranlanmızda gördü- ğümüz, bağınp çağıran, pro- testo eden, ateş eden ve çoğun- lukla da ölen davetsiz Iraklılar kim? Bush neden terörist olduk- lannı söylüyor. Aynı sözler Tony Blair'in sözlerinde de yankılandı. Bu Iraklılar, bizim yanımızda olma- yan teröristler- dir. Sesleri kesi- lene kadar öldü- recekler. Çimle- rin üzerinde Tony'den önce Israil Başbakanı Ariel Şaron var- dı. Tehlikeli bir demokraside yo- lunu çizen seçil- miş bir başba- kan. Israil tarafindan öldürülen Hamas lideri Abdülaziz Ran- tisi, Usame bin Ladin'le eşde- ğerdedir. Ve yüksek teknolojiy- le onlan yok etmek de eşit de- ğerde hakça bir davranış biçi- midir! Şimdilik istediğini ya- pıyor ancak tsrail'de muhalif- lerinin güç kazanacağı kesin. George Bush, protesto etme- nin, yardımcısı ve teorisyen- lerin önde geleni Dick Che- ney'nin söylemine göre "iha- net etmek" anlamına geldiği- ni söylüyor. O, savaş kavramıyla betim- lenen ve korunan bir lider. O ABD'de kendisine muhalefet edenler, yaptıklannı protesto edenler tarafindan rahatsız edil- memeli. Ülkesindeki ince görüş ayn- lıklan bile onun düşmanıdır. Irak'a demokrasi getirmek? Bu hangi demokrasi? Bir boru hat- tı, bir bakanlık mı? Yoksa bir molla, bir oy mu? Bir suikast, bir boş koltuk mu? Orada da mı muhalifler ABD ve Ingiltere'de olduğu gibi düş- manımız olacak? (The Guardian, Ingihere, 19 Nisan) ABD askerleri FeDuce'yi kana buladı. İngiliz muletvekillerinden çrt çıknu\t>r! THE GUARDİAN Referandum yapümasışart ADRIAN TAY1X)R 'ngiliz hükümeti, Avrupa Anayasası <onusunda referandum düzenleyeceğini açıklayan dokuzuncu AB üyesi oldu. Bir anayasanın yurttaşlann istekleri dışında kabul edilmesi hiç şüphesiz büyük bir hata olur. Bu nedenle bu konuyu kamuoyunun onayına sunmayı kararlaştırmak sevindirici bir adım. Ancak sadece referandum düzenlemek yeterli olmaz. Eğer bir ülkenin yurttaşlan bir konuyu ilk oylamada reddederlerse birkaç yıl sonra "doğru yamü almak için" yeniden oylama yapılabilir. Ve, bu durumda oylamayı yenilemeyen bir ülke ise birliğin geri kalan bölümünü esir almış gibi olur. Referandum düzenlenirken oylamanın bir kere daha yapılmayacağı garantisi verilmeli. Ve, bir ülkenin tek başına anayasanın kabulünü önleme hakkı ohnamalı. Referandumda halklara sunulacak seçenekler şu ikisi olmalı: - AB'nin yeni anayasasını kabul etmek - AB üyeliğinden derhal aynlmak. Anayasa üye ülkelerde yaşayan nüfusun üçte ikisi onay verirse kabul edilmeli. (EUObserver, Belçika, 23 Nisan) Endonezya'nın kaynak sulan çevre kirliliği nedeniyle her geçen gün azalıyor ve kirleniyor İçme suyu lüks haline geldi E ndonezya'da, Dünya Günü kut- lamalan çerçevesinde "Yaşam tçinSu" sloganının belirlenme- si çok yerinde bir karar oldu. Su, bu ül- kede her zaman önemli bir yer tutmuş- tur. Tüm Endonezyalı çocuklar deniz- lerin ülkenin kapladığı alanın dörtte üçü- nü oluşturduğunu bilir. Birçok bölgede çok sayıda göl ve nehir olduğunu da... Zaten Dünya îzleme Komitesi'nin yaptığı bir araştırma da Endonezya'nın Kanada, Brezilya, Çin, Kolombiya ve Rusya'yla birlikte dünyanın gereksinim duyduğu temiz içme suyu kaynağının ya- nsını oluşruran ülkelerden biri olduğu- nun altını çiziyor... Yoksuliarın gücü vetmlyor Halkın büyük bir bölümü bu kadar çok su bulunan bir ülkede yaşadıklan için yakın zamana kadar kendilenni şanslı his- sediyordu. Ancak son yıllarda bu du- rum değişmeye başladı. Özellikle nüfu- sun yoğun olduğu bölgelerde insanlann tutumu ülkenin doğal kaynaklanna za- rar veriyor. Fazla nüfus, artan bina sayısı, orman alanlannın azalması yeraltı su kaynak- lannı önemli ölçüde azalttı veya kirlet- ti. Sonuçta geçmişte toprağa sızan ve göllerdeki su seviyesini arttıran yağmur sulan sele ve toprak kaymasına neden oluyor. Birçok kentte içme suyu beda- va değil. Su, artık yoksullann kolay ko- lay gücünün yetemeyeceği bir lüks ha- line geldi. Varsıllar her geçen gün daha derine inip kuyu açarak su gereksinim- lerini giderirken ve havuzlannı doldu- rurken yoksullar ellerinde avuçlannda- ki tüm parayı sokak satıcılannın sattığı içme suyunu aknak için bir araya ge- tiriyorlar. Üzun lafın kısası Endonezya halkının büyük bölümü eski günlerini arayacak durumda. Yaşamın temel şartlanndan olan temiz suyun daha adilce dağıtımı için yürürlüğe konulan yeni yasa ise faz- la umut vaat etmiyor. Yeni yasa ülke ekonomisinin temel direği olan çiftçile- rin bedava su kullanımını garanti altına alabilecek gibi görünmüyor. Aksine ye- ni uygulamayla su, daha çok iş çevrele- rine yarayacak ticari bir meta haline ge- lecek. Tabii, halknı içme suyu ve çiftçilerin toprağı işlemek için su gereksinüninin dışında iyi bir ekolojik sistem için de sadece yeterlimiktarda değil, iyi kalitede Bu manzara hayal olacak Su kaynaklarım azaltan ve kirleten unsurların önüne geçilmediği takdirde Endonezya 'da, özellikle yoksul kesim için içme suyu sıkıntısı artacağa benziyor. Yeni çıkarılan yasanın da yoksuliarın ve çiftçilerin su gereksinimini garanti altına alacağına şüpheli gözle bakılıyor. Başka deyişle su fiyatlannm arttığı ülkede devlet işe el koymazsa bu çocuk ve arkadaşlannın musluktan kana kana su ıçmesi çokyakında haval olacak. (REUTERS) temiz su gerektiğini unutmamamız gerek. Tüm bunlan göz önüne aldığımızda her insanın temel haklanndan olan temiz içme suyunun adil şekilde dağıtılmasının sağlanmasının şart olduğunu anım- samahyız. Tabii, bu ülkede yaşayan in- sanlar olarak bizim yaşam biçimimizin de çevreye ve su kaynaklanna zarar ver- mediğinden emin olmalıyız. (Jakarta Post, Endone-ya, 23 Nisan)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle