25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 »NİSAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MUZtK ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK 3DUİHJST CTABIATLI ZÎSTANB'JL Z3?3.\*0ÎSİ A. JBDuLCANEAZ' JİA.RÎKÜLADE 3ÎAC2PJİ.LAHI KISIJC CTSKJ5İLİ \ 11 A^iL McüAK. ETTiâM „ 0 85LĞ£NW KAR- KALM%|j îfrf- Sumru Ağıryürüyen, Yasemin Göksu ve Yeninur Ada türkülerle Anadolu'yu gezdiriyor SevdanınkadıncasıHATİCE TUNCER G önül bırliği yapan üç kadın, geçen salı gü- nü Beşiktaş Kültür Merkezi'ne. Anado- lu'nun ve Trakya'nın sevdalannı sesleny- le taşıdılar Sumru Ağıryürüyen, Yasemin Göksu \ e Veninur Ada, aşkın en toprak ko- kanını yüreklere doldurdular. Oç kadın, yüzyıllan aşıp dilden dile dolaşan sevdalıla- nn türkülenne hoyrat davrananlardan değil- di. Üç kadın, âşıİdann yakanşlanna kendı duygulannı katıp "sevda dili"ndeki türkülen söylediler. TURKÜ DOSTLUKLARI Salon, Sıdıka Su, Edip Akbayram, SuavL, Ek- rem Ataer, Üstün Akmen ve daha nice türkü dostuyla doluydu. Konserin tanıtım broşürün- de tanınmış ve güvenilir ısimler sıralıydı. Vec- di Sayar ve Özlem Petek gıbi bırçok organi- zasyonun altından başanyla kalkmış ıki isim yapımcı olarak 3 Kadın Projesı'nin altına im- za atmış, müzik yönetmenliğini Mazium Çi- men gibı usta bir müzisyen üstlenmiştı. Sum- ru. Yasemin ve Yeninurun solo çalışmalan- nı biliyor ve türkü dostluklanna da güveniyor- lardı ama nasıl bir konser izleyeceklen konu- sunda bir fikirleri yokru. FARKLI SES RENKLERİ Önce bağlamada Mustafa Karaçeper, kanun- da Göksel Kartal. kemençede Burhan Elmas, kaval, zurna ve perküsyonda TurgayGüzelce, perküsyon ve akordeonda Bekir Sakarva dan oluşan müzisyen grubu sahnede yerini aldı. Yü- cd Aymaz'ın tasarladığı ışıklaryayaş yavaş be- lirdi. Üç kadın, tasanmıru HandeOzcan'ın yap- tığı güzel kostümlenyle selam verip yan ya- na oturdu. Üç farklı ses rengindeki kadından oluşan koro Diyarbakır'dan bir türküyle baş- ladı: "Suda Balık Yan Gider_" Işık, Yasemin'e yöneldi ve bir Hatay türkü- sü başladı: "Gül Kuruttum..." Sumru, îstanbul'un özlenen türkülennden birini söyledi: "Kavakta Turna Sesi Var..." Yeninur, Ma- raş'tan Kürtçe "Meyrik" türküsüyle devam et- ti. Alkışlar patladı, Anadolu ve Trakya'nın sevdalılan arasında gezinti sürdü, yürek do- kunmayan toprağı kalmadı. Alevi deyişi "Öt- me Bülbiil Ötme", "Turna SemahT, Rumeli türküsü "Bir Dalda İki Kiraz", Rumca "Ele- naki", Azeri ağzı "AyGre", Ege'den "Harman Dah" ve eski günlerden bir Kerkük türküsü "ÇakmağıÇak"... Üç kadın, Türkçenin yanı sıra Rumca, Er- menice, Arapça, Lazca, Süryanice, Tatarca, La- dino, Kürtçe, Zazaca, Azeri dillerinde, Bal- kanlar'dan Karadeniz'e, Ege'den Mezopotam- ya'ya. Ale\ i deyişlerinden Sefarad ve Roman müziklerinde gezinirken dinleyiciyi de alıp götürdü. HEYECAN SÜRÜYOR Konserin ertesi günü Pera Palas'ta buluştu- ğumuzda Yasemin. Sumru ve Yeninur'un he- yecam hâlâ dinmemişti. Konserde neşeh ve ra- hat görünmelerine karşın çok heyecanlanmış- lar. El ele tutuşmalan birbirlerini rahatlatmak için destek olmaya çalışmalanndanmış. Hiçbiri ilk okuduğu solo parçayı nasıl okuyup bitirdığiru anımsamıyordu. Vecdi Sa- yar'ın 3 Kadın konseriyle ilgili düşüncele- rini ilk olarak açtığı ve başından beri çalış- manın ıçinde olan Göksu, projenin aşama- lannı şöyle anlattı: CONULLU BİRLIKTELJK "Daha önce denenmemiş bir şe\di, çok he- yecanlandun. İşini iyi yapan üç kişinin bulun- masıyetmiyor. GönüDübirfiktetikde çokönem- li. Aradan aylar geçti, isimler belirlendi. An- cak proje süregiderken orkestrada, solistierde değişiklikler oldu. Değişikliklerle birlikte yeni baştan çalışmalar yaptık Son ekipten mutiu- yum, çünkü ruh olarak anlaştığunız sıcak bir grup oldu. Birbirimizi çok iyi anlryoruz. Yeni- nur 'la müzik yaşamımızda ve özel yaşanumız- da birlikte olmuştuk. Onun yapabileeeği şey- leri biliyordum. uyumludur. Sumru'vu son- radan tanıdım ama birlikte çahşmaktan mut- lu oldum. Biz \iirek >üreğe bir ekip olduk. Sumru Ağıryürüyen, Yasemin Göksu ve Yeninur Ada, sevda dilindeki türküleri seslendiriyor: "Biz yürek yüreğe bir ekip olduk. Dünyaya aynı pencereden bakıyor olmak çok önemli. Üç farklı ses tınısından hoş bir renk oluşturduk. Biz üç kadın yan yana gelerek birlikte durabildiğimizi gösteriyoruz, türkülerle duyuruyoruz." Dünyaya aynı pencereden bakıyor olmak çok önemH Üç farkh ses nnısından hoş bir renkoluş- turduk. Biz üç kadın yan yana gelerek birlik- te durabildiğimizi gösteriyoruz, türkülerle du- yuruyoruz." Kadınlann türkülerde de ortaya çıkan fark- lılığını Yeninur Ada anlattı: "Kadınlann er- keklere göre daha duygusal olduğunu hepi- miz büiriz. Daha içi yanıkür kadmlann. O yüz- den Anadolu'da türkülerin çoğunu kadınlarya- kar. Erkekler ahnmasın ama askere giden oğ- luna annenin içi daha çok sızlar. Kadınlann di- linden söyiemek önemliydi. Belld biraz da se- simizi yükseltmek gerekryor." Sumru Ağıryürüyen ise 3 Kadın konserini "bir toplum projesi" olarak özetledi: "Biz kadınlar, çocuklanna ninniler söyle- yenler, o türkülerde, ninnilerde neyi vaat eder- sek ö>le bir toplum yarabyoruz. Ben grupta Müslüman olmayan kültürlerin türkülerini ve Balkan ha\^laruu seslendirdim. Türkülerimi- zi bir araya getirince ortak beüekte gezinti gi- bi bir şey oldu. Kimi unutulan türkülerin ha- tırtanmasına da aracı olmak hoş bir şey." ANA TEMA SEVDA Yeninur. u Birçok kültürün şarkılannı, türkülerini söylüyonız ama anlaolan şey aşk ve sevdaydı" dıye projenin ana temasmı an- latırken Sumru kısaca devam etti: "Yaniaş- kın dili bir." Yasemin de şöyle tamamladı: "Dünya- nın mihon yıllık geçmişinde tek değişme- yen duygu aşk olduğu için, politik. sosyal ü- güıieri olsa sevda yaka yaka geByor." Mayıs ayında tekrarlanacak olan Üç Kadın Konserleri, yurtiçindekilere olduğu kadar fes- ti\allere de taşınacak. Yurtdışı konserlerimiz- de o ülkenin bir kadın şarkıcısını konuk ede- cekler. Sumru, Yasemin ve Yeninur, Türkiye kültürünü \oiridisinda tarutmak için sivil top- lum oluşumlannın projeler üretmesi gerekti- ğini düşünüyorlar. Türkiye'nin aydınlık yüzü- nü detanıtmayı önemsiyorlar: "HerzamanTür- kiye'deki olumsuzluklan açıkça söyiemekten yanayızama güzel yanlan da anlaşılmah. Tür- kiye kültürlerinin temelinde hep kadın vardır. O viizden kadın müziğhie birlikte kadının ağ- zından dünyaya seslenmek yapıcı ve Türki- ye'nin yaranna olacak" (Üç Kadın Projesiy- İe ilgili bilgi için tel: 0 212 245 79 84-85) • unceli'den Elazığ'a göç eden bir ailenin kızı olan Yeninur Ada'nın müzik kökleri Elazığ Musiki Ce- miyeti'nde oluşmaya başladı. Da- ha sonra Ege Üniversitesi Dev- let Türk Musikisi Konservatuvan Ses Eğitimi Bölümü'nü bitiren Ada'nın ilk albümü Turnalar, 1996 yılında yayımlandı. Ikinci albü- mü "Hazan"ı 2000 yılında çıka- ran Ada'nın yeni albümü "Kuşlar Gibiyim" önümüzdeki günlerde piyasaya sürülecek. B Müziğe doğduğu kentte lise yıl- larında Izmit Musiki Derne- ği'nde başlayan Yasemin Gök- su, anonim türkülerden oluşan ilk albümü "Gülkurusu"nu 1995te çıkardı. Daha sonra "Ka- lanların Ardından" albümünü çı- karan Göksu, "Işıklar Sönme- sin" ve "Hoşçakal Yarın" filmle- rinin müziklerini seslendirdi. uğulu sesini yıllardır özellikle Bal- kan müziklerinde duyduğumuz Sumru Ağıryürüyen, mandolin ça- larak ilk adımını attığı müzik yaşa- mında her tür müziğe "bulaştı", dünya halklarının şarkılarını söyle- di. "Mozaik", "Ezginin Günlüğü", "Pervane" toplulukları ile çalıştı, albümlerinde sesiyle, mandoliniy- le yer aldı. Ağıryürüyen 1993'ten bu yana birlikte müzik yaptıkları Mu- ammer Ketencoğlu'yla "Ayda Mo- ri" adlı albümü çıkardı. GÖRÜŞ ŞAHNAZ ÇAKIRALP Aşk Üzerine Haftanın gündemi hep 'Kıbns' ile ilgiliydi. O ka- dar çok yazıldı, çizildi, söylendi, konuşuldu ki... Bu satırları yazarken referandumun sonuçları alınmamıştı. Ancak sonucu herkes tahmin ede- biliyor. Sonuçlar alındıktan sonra da 'Kıbrıs' hep gündemimizin başlıca konuları arasında yerini koruyacak. Daha çok konuşulacak, yazılacak. Bu nedenle bu hafta yaşamımızın değişmeyen da- imi gündeminden yani 'aş/c'tan söz edelim biraz ne dersiniz? • • • örneğin romantik aşk... Nedir romantik aşk? Bir yazara göre (Hovvard C. Cutler) 'romantikaşk' düşüncesi, son iki yüz yıl içinde 'dünyaya bakış açımıza' şekil veren romantizmın etkisi altında ge- lişmiş: "Romantizm, birönceki 'AydınlanmaÇa- ğı'na birbaşkaldın olarak ortaya çıkmıştır... Da- ha doğrusu bu çağın insan mantığına verdiği öne- me ve değere birbaşkaldın olarak belirmiştir. Ve kişinin duygusal dünyasına, idealize edilmiş bir geçmişe, ütopik birgeleceğe eğilim gösterir. Ve romantizmin peşinde koşmamızın en önemli ne- deni de âşık olma hissimizdir. Bizi bu duyguyu aramaya yönlendiren güçler de genlerimizde programlanmıştır. Evrensel bakış açısından da organizmanın birnumaralı görevi yaşamını sür- dürmek, çoğalmak ve türünün yaşamını sürdür- mesini garanti altına almaktır. Bu nedenle âşık olmaya programlanmışsak bu türûn çıkan ic'ın- dir. Âşık olmak, çiftleşip çoğalma olasılığımızı ke- sinlikle arttınr. Beynimiz bazı kimyasal madde- ler üretir ve âşık olmayla ilgili kendimizi son de- rece yüksek bir ruh durumunda hissederiz. Ve beynimiz bu kimyasallar içinde yüzdüğü için de bu duygu başka her şeyi unutturacak kadar bi- ze egemen olur." Romantik aşkı 'bilinçli sevgi' olarak tanımla- yanlar da var. Objektivist bir kadın düşünür olan Ayn Rind de, romantik aşkın bütün ihtirası ça- lışmak olan rasyonel insanın en büyük ödülü ol- duğunu savunuyor: "Çünkü; aşk, birerkeğin ve- ya kadının karakterinde sahip olduğu en köklü değerlerden dolayı kendine duyduğu saygının bir ifadesidir. İnsan bu değerleri paylaştığı kişi- ye âşık olur. Eğerinsanın açıkça tanımlanmamış değerleri ve ahlaki bir karakteri yoksa başkası- nı da takdir edemez. 'Seni seviyorum' diyebil- mekiçin önce 'ben' demesinibilmekgerekir. Ki- şi için kendi mutluluğu en yüksek amaçtır. Fe- dakâıiık ise gayri ahlakidir. Eğer âşıksanız, bu, âşık olduğunuz kişinin siz ve hayatınız açısından kişisel ve bencil bir öneme sahip olduğu anla- mına gelir. Eğer kişiliğiniz yoksa, birine âşık ol- manız o kişiyle beraberolmaktan, onun variığın- dan hiçbir kişisel keyif ve mutluluk almadığınız, olsa olsa, onun size olan ihtiyacına acıyarak ken- dinizi onun isteklerine feda ettiğiniz anlamına ge- lebilir. Hiç kimsenin böyle bir durumdan guru- runun okşanmayacağı da açıktır. Aşk kendini bir başkası için feda etmek anlamına gelmez. Aşk kendi ihtiyaç ve değeriennizin en kapsamlı şe- kilde dışa vurulmasıdır. Âşık olduğunuz insana kendi mutluluğunuz için ihtiyaç duyarsınız. Ve bu ona bahşedebileceğiniz en büyük iltifat ve onurdur." Âşık Veysel, "Oğlan kızı görür, kavuşamaz âşık olur" diyor. Kerem ile Aslı, Leylaile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Romeo ile Jülyet.. masallardaki aşklar. Bugün böyle aşklar olur mu? "Aşk insanın içinde var olan düzeni yıkar, kendi düzenini kurar. Hakikatle hayalin çatışma- sıdır" diyor sosyolog Gül Batuş Değerii oku- rum Kerem Seven de aşk üzerine görüşlerini belirttiği ve bana gönderdiği e-maillerin bir ta- nesinde sevgili arkadaşı Hatice Atbinici'nin "Aşk tek kişilik delilik" dediğini yazıyor ve ekli- yor "Keşke aşk bir hastalık olsaydı ve bir kez yaşadığımızda bağışıklık kazansaydık. Ya da aşı gibi önlemleri olsaydı. Mutluluk birbirine âşık olanlann ilişkisinden başka bir şey değil- dir. Aşkın kıvılcımı insanın kendi içinde parlıyor. Zihin neredeyse parapsikolojik bir alanda tem- posunu hızlandınyor ve işaretleriyorumluyor. Iş- te illüzyon!.. Aşk tek kişiliktir. Delilik veya değil. İnsanın ancak kendinde olupbiten bir şey. An- cak bu şekilde beklentiden, yanılgıdan ve düş kınklığından korunabiliriz." Işte böyle aşk üze- rine birkaç çeşitleme. Ne dersiniz: Aşka inanı- yor musunuz? Veya sizce aşk ne?.. Derginin nisan-mavıs-haziran savısı tutkunları bekledi ama... J azz Dergisi'nin nisan- mayıs- haziran sayısı 20 gün gecikmeyle çıktı. Derginin bu sayısında Tom HarreD, Dave Holland. Deniz Dündar, Trilok Gurtu, Greg Osby, Kenny Werner haberleri ile Roy Haynes, Kerem Görsev, Valery Pönomarev, Ercüment Viıral, Burçin Büke, Francis Lockwood, MaflV' Falay, Meriç DemirkoL, Dyas Mirzayev, Josh Roseman, Roomftıl of Blues ve VV.C.Clarke röportajlanyla yer alıyor. Aynca Türk caz sahnesinde yer alan müzisyenlerin tanıtımı "Alkışlar 10. yıl" listesi hazırlanmış. Dergide yurtiçi ve yurtdışındaki etkinlikler ve yeni çıkan CD'ler ile ilgili bilgiler veriliyor. Yeni Melek'te Koyuncu konseri • Beyoğlu'nda uzun bir aradan sonra kapılannı açan tarihi Yeni Melek Gösteri Merkezi 30 Nisan'da Karadeniz müziğine getirdiği yeni yorumlanyla tanman Kazun Koyuncu'nun konserine ev sahipliği yapacak. >. t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle