19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2004 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Odamda Bir Güvercin • Braksam gelip benimle konuşacak!.. Nasıl be- cSreâ de girdi aralık kalmış pencereden? Çırpını- yororadanburaya. Cama çarpıyor, bir daha bir da- ha. Maviliği görüyor, belki de uzaktaki denizi, ge- mileri. özgüriüğe kavuşmak istiyor! özgürlük san- dığı şeye... Hepimiz gibi, özgüıiük diye bir şey var sanıyor. Oysa bir kuklacının kuklaya verdiği özgür- lük b'u! Bir güvercin... Gelirdıştan bakar... Hep o mu, hep benimki mi? Yetmedi uzaktan izlemek... Odayagi- rip eşyalan, resimleri, radyoyu, yemek masasını, ki- taplığı tanımak mı istedi? Bir haber mi getirdi? Böylesine bir d'trençle ikide bir gelip bakmak, izle- mek. yaşantıma karışmak!.. Birtanıdık mı öteler- den? Derler ya, bizim, bizden sonra bir başka yaşan- tımız varmış. Gidersin, başka biri olarak dönermiş- sin! Sorarlar sen nasıl dönmek istersin, hangi bi- çimde, hangi yaratık olarak? Kimi çiçek der, kimi balıkder, kimi kedi, kimi at, kimi kiraz ağacı... Ba- na kimse sormadı bunu! Ne derdim acaba? Belki bir kuş, bir martı, bembeyaz... Ama acımasız bi- riymiş martılar. Kendileri içinmiş her şey. öldürür- ler, kovalarlar, yaşantılarını cehenneme çevirirler- miş benzerlerinin, benzerolmayanlann... Insan, neden insan olarak geriye dönmek iste- mez. Al baştan sürdür her şeyi yeniden! Hep dü- şünmüşümdür: Yeni bir yaşam olanağı verseler, sen her şeye, eski yaşantına yeniden başlayacak- sın deseler. Ister misiniz? Arada aklıma takılır, şu güzel dünya bir daha yaşansa! Güzel mi bu dün- ya? Neresi güzel? Kime göre? O karlı fırtınalı gün- lerdesırtında çanta, elinde sefertası okula koşmak mı? Omzunda tüfek yat denince yere yatmak mı? Iş aramak için ona buna yaklaşmak mı! Gece ya- nlanna kadar işyerinde zaman tüketmek mi? Bir gü- zel göz, bir demet saç uğruna özlemler çekmek, şiirier karalamak mı? Sonra sevdiğine, sevdiğini san- dığın birine kavuşmak mı? Hep aynı, gider de gi- der... Yaşlanmak nedir? Zamanın uzaması mı, kısal- ması mı? Zaman size göre, bana göre bambaşka- dır. Yorumlamaya göre değişen bir kavram! Nes- ne değil, elle tutulur, gözle görülür bir şey değil. Bir yanıltmaca!.. Birdakika, altmış saniyedir. Birsaat, attmış dakika... Daha söylemeye kalkarken uçar gi- der. Birbakmışsın, gençsin, umutlariadolusun. Bir bakmışsın, o umutlar sönmüş, bu kez başka şey- lergelmiş tepene oturmuş. Sorumluluklar, dertler, sıkıntılar... Nerdeler şimdi? Vardılar, yanımızdaydılar. Dost- larımızdı, arkadaşlanmızdı. Sevdiklerimiz, seve- mediklerimiz. Hepsi var! Hepsi yaşantılanmızda var. Gitselerde, yok olsalarda variar... Uykulanmı- za gireıier, düşlerimizi karabasana çevirirler. ille de duyun bizi, dinleyin, konuşun diye... Yine mi geldi? Yine gelecek! Ya sabah erkenden, ya akşamüstü. Bu bir kuş mu? Yoksa bir yerlerde- kilerden gelen bir haberci mi? Kimi zaman hayal- leralıpgötürür. Hayallersabun köpüğü gibidir, ama sarhoşederleradamı... Kendini unutursun! Nerde, kimde, nasıl olduğunu. Var mısın yok musun, bi- lemezsin... Heranımızdeğerlidir. Bilirsek!.. Bir daha elegeç- meyecek dakikalar... Yine mi geldi? Yine mi konuş- mak istiyor? Belki biryakınım, bir arkadaşım. Bel- ki çok daha benden? Belki de bir eski sevgili. Bel- ki de geçmişzamanlarda kalmış benden biri... Anı- lardaki ben!.. BESAM BİLİM VE EDEBIYAT ESERISAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ 26 NİSAN DÜNYA FİKRİ MÜLKİYET GÜNÜ'NDE SUNAR Panel FİKİR VE SANAT ESERLERİ ALANINDA YENİ DÜZENLEMELER AÇIUŞ ALPAY KABACAU (BESAM BAŞKANI) PANELE KATILANLAR: Av. SABRİKUŞKONMAZ (BESAM) Av. Dr. CAHİT SULUK (İLESAM) Av. AJDA BİLGEHAN (MESAM) Av. ERDEM TÜRKEKUL (RATEM) Dr. TEKİN ÖZERTEM (SESAM) YÖNETEN Av. Dr. GÜRSEL ÜSTÜN (BESAM) 26 Nisan 2004 Pazartesi Saat 14.00 RİCHMOND OTELİ Istiklal Cad. 445 (Rusya Konsolosluğu bitişiği) Tünel, Beyoğlu - İSTANBUL GİRİŞ SERBESTTİR T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI'NIN KATKILARIYLA Türkiye GazetecıterCemiyet'nın yayınladığı gûnlük Bizim Gaıete Ülke sorunlanna ilişkin raporianyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyta, tarafsız haberteriyte sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212.51108 75 Mustafa Kemal Çanakkale'de... Çanakkale Savaşlan'ndan sonra Türk toplumu için yeni bir evren doğmuştur. Güçlü bir liderle, modern bir topluma gidişi sağlayan bir sürece girilerek yepyeni bir devlet ve modern bir toplum yaratılmıştır. Dr. Handan DİKER Yddız Teknik ümv, R uşen Eşref Ünaydın bir yazısında şöyle der: "Tarih, bildiğini söyler, haüra gördüğünü.- Tarih belge is- ter, haüra bflgL. Bilgi yapmaktan. etmekten, görmekten. işitmekten doğar; belge, yapılanı, edileni. görükni, işitUeni >azmaktan-" (1) Bilgiler ve belgeler bizim o yüce insana iliş- kin bilgilerimizi oluşturan ve önemli kaynaklar- dır. 21 Haziran 1935'te bir gazeteci kendisine "Mesut musunuz" diye sorduğunda, "Mesu- dum, çünkii başardımj" diyor. Burada önemli olan şey bu başannın sırlannın nerede olduğu- dur. Afetinan bu sırlan şöyle açıklar: "Musta- fa Kemal Atarürk. her işte başanyı sağlamayı il- ke edinmiştir. Fakat bunun kaynağmı iki esasta bulmuştur: Bilgi, biBnı. vatan ve miDet sevgisl O manevi giicün bunlardan beslendiğine inan- nuş, bilgili ve muhakeme giicü saiim olan insan- lara değer vermiştir. Zekâıun sadece bir insanı geçici başanlara götüreceği, halbuki akıl ve bil- gmin gücüyie elde edikn başannın sürekli ote- cağmı söviemiştir. Bunun için çağunızinsanının çahşarak bir emekkarşıhğı başan eldeetmesige- rekJkmf (2) M. Kemal bir akıl adamıdır. .AJdı ve bilgisi- nin gücü ile başanlara koşmuş önemli bir kişi- liktir. O bir yönetici, lider, devlet adamı. bilge ve askeri kişıliği ıçinde barındırmaktadır. Onun askeri yönü en çok Çanakkale Savaşları 'nda or- taya çıkmıştır. M. Kemal'in dünya çapında ta- nınmasını sağlayan ve ona uluslararası alanda saygınlık getiren en önemli savaş Çanakkale Savaşları olmuştur. M. Kemal, savaşa girmeyi istememişti. Ama iş olup bitince de tüm enerjisini ve yurtseverli- ğini ekleyerek kendisini savaşa verecekti. Savaş başladığinda Sofya'da olan M. Kemal, savaş sürdükçe sabırsızlanmaya başlamıştı. Enver Pa- şa'ya yazarak artık yarbay olduğu ıçın tiimen komutanı olabileceğini belırtmişti. Ama Enver Bey onun Sofya'da kalmasını istiyordu. Ta kı En- ver Paşa'nın Kaflcaslar'daki yenilgisine kadar. Bu olaydan sonra tam Sofya'dan aynlacakken 19. Tümen Komutanlığı 'na alandığı ve İstanbuFa dönmesi gerektiği kendisine bildirildi. Ama or- tada önemli bir konu vardı. 19. Tümen Komu- tanlığı hangi orduda ya da kolordudaydı? Bu bil- dırilmemişti. M. Kemal bunun üzerine genel- kurmayda tümenıni aramaya başladı. Sonunda bir kurmay başkanından "Bizim kuruluşlannuz arasında böyle bir tümen yok, ama GelibohTda- ki 3. Kolordu böyie bir birnk kurmayı tasarb)or- du" yanıtım aldı. Sonunda da tümenınin henüz kuruluş halinde olduğu Gelibolu Yanmadası'na gitti. 1915 yılında Türkler, itılaf devletlerinın ye- m bir saldınsı ile karşı karşıya geldiler. Bu ge- lişmeleri Lord KJnross şöyle açıklar: *1915\Thnınbaşındanberidüşmanınkarave deniz hareketlerine ilişkin elde edilen enteöjans raporlanndan düşmanlann Çanakkale önünde- ki adalarayıgjnakyapmaktaoJduklanveÇanak- kale Boğaa ile Marmara üzerinden İstanbuTa karşı bir İngihz-Fransız saldınsmın her an bek- lenebileceğJ belli olmuştu. Kafkas ve Mısır sefer- versıtesı lerinin yenilgjyle bitmesi, mane\iyatı çökertmiş ve İstanbullular. umutsuzhık içinde şehrin düş- man eline geçmesinden ohnuş bitmiş bir şey gi- bi söz etmeye başlanuşlank Ruslann çüap geB- vereceği korkusuyla süürleribozulan Almanlar- sa ayn bir banştan söz eder oldular. Türk aüe- leri Anadolu'ya göç etmeye başladı- Hükümet Eskişehir'e taşınmayı tasartoyordu. Şehir bir ye- nilgi ve perişanhk tablosu halindeydi. 1915yıhnm şubat ayında tngüizdonanması Ça- nakkale BogazTnın ağzındaki kaieleri tahrip edince halk arasında, kocaman iki tepenin yer- lc bir olduğuna dairsövlenüTeryayıbverdi. İstan- bullular top sesleri duyuluyor mu diye kulak ka- bartmaya ve düşman denizahılaruun periskop- lannı görmek merakrv la Marmara'daki adala- ra aknı erme>e başladılar_ Emer Paşa. ÇanakkaJe"nin sa\unulması için 5. Ordu adr> la avn bir ordu kurmayı kararlaş- drdı ve komutasmı Liman Van Sanders'e verdi. Saııdercyeni kunumuşolan 19.Tümen'indeken- di emrine verilmesini istedi Yarbay Mustafa Ke- mal, işte bu rümcnin basına atannuş ve karar- gâhını Maydos'ta kurmuştu. Düşman saldınsı başlamadân, birüklerini örgütlemek için önün- de ancak 2 ayhk bir zaman vanü." (3) M. Kemal, Gelibolu bölgesini Balkan Savaş- ları sırasında tanıyordu. Ve Gelibolu Yanmada- sı'nın savunulmasının ancak denizden topçu ateşi ile desteklenen herhangı birdüşmanın, ka- raya çıkabileceğini ve savunmanm görevini bun- dan sonra içeridekı mevzılerinden hareketle düşmanı püskürtmek şeklinde olabileceğini ile- ri sürüyordu. Oysa öteki kurmaylar kıyıda bir tel örgü tahkimah yapılmasının yeterli olduğu- nu söylüyorlardı. "Bir gün deniz suba\ı olarak aynı görüşü sa- vunan Rauf 'b (Orbavj taröşırken kendini düş- man yerine koyarak 4 Siz istediğiniz kadar tel ör- gü tahkımatı yapın" demiştt "ben bunlan kolay- lıkla yanp karaya çıkabilirim. Ve eğer karada benim ilerlememi durduracak üstün bir lcuvvet- le karşılaşmazsam yanmadayı pekâlâ işgal ede- bilirim'. M. Kemal bu askerfikdersini Trabhıs- garpseferinde, İtahanlar deniztopçusunun ate- şine sığnıarak karaya çıkbklan ve Türklerin kı- \ı savunmasını olanaksız hale gerirdikleri za- man öğrenmiştL Böylece denizden yapüan bom- bardımanlaruı taktik yönünden etkisini anla- mış buhınu>ordu. Oysa, öteki Türk kurnıayla- n deniz-kara işbirüği konusunda \abana okluk- lan için bu dersi şimdi ilk olarak acı denemeler- le öğrenecekferdL" (4) tşte Çanakkale Savaşlan bu yolla kazamldı. Itilaf devletleri I. Dünya Savaşı'nda Batı cep- hesirün yükünü azaltmak ve Rusya'ya yardım etmek amacı ile Çanakkale Boğazı'm, Ingiliz ve Fransız donanmalanna bağlı 18 parça savaş gemisi ve 750 bin ldşilik mürettebatla 19 Şubat 1915'te geçmek istediler. Ama bu girişim ba- şansızlıkla sonuçlandı. tkinci kez, 28 Şubat 1915'te yeniden boğazı geçmegirişımisonuçsuzkahnca 18 Mart 1915'te şanslannı son kez denemek istediler. Ama Ha- midiye, Mecidiye, Dardanus tabyalanndan kar- şılaştıklan top ateşi ile Fransızlann Bovet zırh- lısı battı. Öte yandan boğazın en dar yerinde sı- kışan Suffen, Golva, Queen Elizabeth, Nilson Agamemnun, Oşin adlı savaş gemileri de saf dı- şı oldu. Bu durum üzerine itilaf devletleri geri çekildiler. M. Kemal aslında I. Dünya Savaşı'nın sonu- nu en başından görmüştür. 31 Ekim günü Yıl- dınm Ordular Grubu Komutanlığı 'nı Alman generalinden de\Talırken Alman generalinin "YenMk, bizim için her şey bftti" demesine kar- şın şu yanıtı \ ermiştir: "Smaş müttefiklerimiz için bitmiş olabilir. Ama bizi Ugilendiren s^rvaş, kendi istiklah'mizin sa\aşı ancak şimdi başlryor." (5) Çanakkale denizden geçilemeyince bu kez Ingilizler 25 Nisan 1915'te Gelibolu"ya asker çıkardılar. Ancak Koca Çimentepe ve Anafar- talar, Mustafa Kemal tarafından sa\"unuldu ve ona "Anafartalar Kahramanı" unvanı verilme- sine neden oldu. Biten bir devir, açılan yeni bir sayfa ve başlayan bir bağımsızlık savaşı. Imza- lanan Mondros Mütarekesi ile de Osmanlı dev- leti aslında kendi sonunu imzalamıştır. Fakat bu son, yeni Türk devletinin başlangıcı olacak- tır. Savaş toplumlar için her ne kadar yıkıcı olsa da savaş sonrası durumlar \yi değerlendirildiği zaman o toplum açısından yeni bazı olaylann ortaya çıkmasına da neden olacaktır. Çanakka- le Savaşlan da böyle bir dönüm noktasını oluş- turmuştur. M. Kemal'in izlediği politika aslında savaşyan- lısı bir politika olmayıp tam aksine banşçıl bir politikadır. Yalnız o, savaşlann toplumlar için önemini bilir ve bunu birçok konuşmasında vur- gular. "Gerçekten de şu ya da bu nedenler içnı uhısu savaşa sürüklemek yanlısı değilim. Savaş zorunlu ve yaşamak için gerekh' ohnah. Gerçek kanım şudur: Uhısu savaşa götürünce \icda- nımda üzüntü du)Tnamalr\ ım. Öldüreeegiz di- yenlere karşı Ölmeyeceğiz" dhe savaşa girebi- liriz. Ama ulusun yaşaması tehHkev le karşılaş- mamışsa savaş bir cina>ettir." (6) Görüyoruz ki Çanakkale Savaşlan 'nın iki önemli sonucu ortaya çıkmıştır. Birinci olarak, bundan sonra bir de\ir sona erecektir. tkincisi de M. Kemal'in askeri ünü uluslararası alanda duyulacaktır. Yapılan her eylem, her utku, da- ha büyük amaçlara, hedeflere yol açabiliyorsa başanlı bir eylemdir deriz. tşte Çanakkale'de de bu gerçekleştirilmiştir. Hem bir devlet sona er- miş hem de bir lider ortaya çıkmıştır. 11 Kasım 1935'te M. Kemal bu konuda şu sözleri söyle- mişrir: "Hiçbir utku, amaç degikiir. Utku ancak kendisinden başka büyükolan bir amacıelde et- mek için belh başh araçür. Amaç, fildrdir. Utku, bir fikrin geiişmesine\aramaoranmdadeğerta- şır. Bir fikrin geiişmesine dayanmayan utku, ka- hmh olamaz. O, boş bir çabadır. Her büyük mey- dan sa\ < aşmdan, her bü\1ik utkunun kazanıhna- smdansonra>wü bir evren doğmakhr. \oksa baş- h başına utku, boşa gitmiş bir çabadır." Çanakkale Savaşlan'ndan sonra Türk toplu- mu için yeni bir evren doğmuştur. Güçlü bir li- derle, modem bir topluma gidişi sağlayan bir sü- rece girilerek yepyeni bir devlet ve modern bir toplum yaratılmıştır. (1) Ruşen Eşref Ünaydın. "Atatürk 'ü ÖzleyişI", Say. 9. (2) A. Afetinan, "M. KemalAtatürkHen YaztUdanm",Say.W9. (3)LordKinrvss, Atatürk. (4) LordKinross, age. (5) Lord Kinrvss, age. (6) M. Kemal, Söyle\- ve Demeçler (16 Mart 1925). Çarpık, Çağdışı Eğitim... Hasan BASRİ AKGÎRAY T elevizyon kanallanndan bi- rinde (11.03.2004 günü) gös- terimde olan bir yanşma ız- lencesinde (program) üni\ersite öğ- renımi almış yanşmacıya şöyle bir soru yöneltıldı: "Aşağıdaki Türki- ye Cumhurheti cumhurbaşkanla- nndan hangisi tutuklanmıştır?" Şıklar ise şu adlardan oluşuyordu: "tsmet tnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsd,CevdetSunajf Yanşmacı ön- ce "İsmet tnönü ohnası gerekir, di- w düşünüyorum,ama emindeğflim'' dedikten sonra, kesın yanıt verme- den yanşmadan çekıldı. Aynı tarihlerde seçım nedenıyle ya>imlanan yanşma izlencelerin- den bınnde de Üsküdar'da yaşayan ve mesleği öğretmen olan birbaya- na önümüzdekı yerel seçımler ne- denıyle "Yerel seçimlere kaç parti katılmaktadır?", "Yerel seçimler kaç yılda bir yapdmaktadır?" \e "l sküdarınbeledhebaşkanı kim- dir?'" diye üç soru soruldu. Öğret- men hanım ne yazık ki bu sorula- nn hiçbirine doğru yanıt veremedi. Bu görüntüleri izlerken ışık içinde yatsın, sevgili ,\zizNesin'i ammsa- dım. Ünlü yazanmız bir yazısında, "Türiderinyüzde90'ıaptaldır" de- miştı. Sonralan başka bir değerlı yazanmız Memet Baydur ise bu aptallık oranını yüzde 60'lara çek- mişti (8 Haziran 1995'te Cumhu- riyefteki yazısında). Aptallığımız konusunda kesın bir oran saptamak olanağı olmasa da, toplum olarak bir eksiğımiz olduğu kesin gibi. Na- sıl olmasın ki° Eğer bir iilkede ge- nlikçi (irticaı) nitelıkte 480 özel okul, 1100 Kuran kursu, 500 ders- hane, 1200 vakıf ve 42 ünı\ersite- de (1) genç beyınler >ıkanıyor, kör- pe yürekler karartılıyorsa ve eğer o ülkede hâlâ hiç öğrenim görmemiş ya da ancak ilkokul öğretimi göre- bilmiş insanlann oranı yüzde 60'la- ra vanyorsa (2), yukanda andığım değerlı yazarlanmızın aptallık ni- telemelerine hak vennemek ola- naksızlaşır. Oysa, insanlanmızı çok i>ı tanıyan ve tanılannda hıçbır za- man yanılmamış olan büyük Ata- türk. "Türk miOeti çahşkandır,Türk milkti zelddir" yargısına \armıştı. Peki bize ne oldu da bu denli aptal- laştık. Bana göre sorunun nedenini eği- tim sistemimizin giderek yozlaş- masında ve bunun sonucu olarak okuma özürlü bir toplum durumu- na gelmış olmamızda aramak ge- rekmektedir. Gerçekten de Doç. Dr. Sayın Ah' Şimşek bir yazısında, "1950'den önceki eğitim sistemi son- rakinden çok daha başanh" sapta- masını yapmıştı. Sayın Şimşek'in de dediği gibi eğitimde yozlaşma 1950 yılından hemen sonra başla- mış; insanlanmız, paralı özel okul- lar, imam hanp okullan, Kuran kurs- lan ile eğitilmiştir. Yıllannı eğitim ve öğretime ada- mış bir eğıtımcimiz. bu durumdan şöyle yakınıyor: ""YıDardanberiöğ- rencilere felsefe öğretmeden. febe- fenin lafını bile etmeden lise mezu- nu yaptığunız için yuh olsun bize'." (3)" Böyle bir sistem içinde yetişen in- san, sormaz, sorgulamaz, neden ni- çinleri araştırmaz; 1400 yıl önce konmuş kurallan değişmez, sorgu- lanmaz olarak benimser ve gerçek- leri araştırma, okuma gereğini duy- maz. Sonunda okuma özürlü bir toplum kaçınılmaz olur. Böyle olunca imam olarak eği- tilmiş kişilerin başbakan, bakan ola- rak ülkeyi yönetmeye kalkışması doğallaşır. Oysa, Kuran kurslann- da birkaç sure ezberleyip mızraklı ılmühal okumakla ya da hatım uı- dırmekle çağdaş ınsan yetişmedi- ği gibi imam hatip ruhuyla da ülke yönetilmez. Bu nedenle, yazımızın başında sözünü ettiğım televızyon- daki kızımız ve daha birçok benzer- lerinin bilgi noksanlıklannın ne- denlerini, çarpık ve çağdışı bir eği- tim sistemiyle böyle bir sistemin uygulanması sonucu okuma özür- lü bir toplum haline gelmiş olma- mızda aramak aerekir. 1. Kasım 2002 Milli Gih'enlik Ku- rulu nda Başbakan ve kimi bakan- lara verilen birifıngden almmıştır. 2. Prof. Doğan Kuban 11.10.2003 tarihli Cumhurivet. 3. Fehamettin Akvih 16.03.2004 tarihli Cumhurivet PENCERE Dinci ile Faşist Bush yönetimi Afganistan'ı ve Irak'ı işgal etti.. Türkiye için ne düşünüyor?.. "llımlı Islam rejimi" mi?.. Başkan Bush'un omuzdaşlanndan emekli Ge- neral Powell'ın bu yoldaki açıklaması çeşitli tar- tışmalara yol açtı; şimdi herkes merak ediyor; Ame- rika'nın "Büyük Ortadoğu Projesi"nüe bizim yeri- miz neresi?.. Bir de AB var, Avrupa Birliği.. AB haritasında Türkiye'nin yeri var mı?.. Tevatüre bakılırsa hem var, hem yok... Kafalar kanşık.. Şaşkınız.. Hayyam'ın dediği gibi miyiz: "Gül mü yok, diken olsun diken, Güneş miyok, ateş olsun ateş. Hırka mı yok, şeyh mi yok, tekke mi yok, Kiliseye, çana, puta fitiz." • 'Faşist Devlet' ile 'Dinci Devlet' birbirinden ayn iki kavramı, iki ayn dünyayı, iki ayn çağı vurgular- lar... Avrupa'da 20'nci yüzyılda geçerti olan faşist dev- letler dinci devlet değillerdi.. Ne Hitler Almanyası dinci devlet idi, ne de Mus- solini Italyası... Demokratik de değillerdi.. Kadını kara çarşafa, çuvala, türbana, tesettüre bağlayıp köleleştiren dinci siyasetin çok ötesinde bir milliyetçi-ırkçı düzenin adıdır faşizm... Sermaye diktasıdır. Tek partilidir. • ABD Irak'a demokrasi götürecekti.. Kafası dincilikle şartlanmış bir geri kalmış top- iumda kurulacak çok partili rejime 'demokrasi' adı verilebilir mi?.. Bu türtoplumda egemen örgütler neler?.. Mezhep.. Tarikat.. Cemaat.. Cemaat düzenine dayanan siyasette 'lider' bi- zim Fethullah Gülen gibi 'EfendiHazretleri'olur.. Türkiye'de çok partili rejimin örgütlerini cemaat, tarikat, medrese, tekke gibi dinci kurumlara dayan- dırmak için uzun yıllardan beri çalışanlar Islamcı dev- letin altyapısına yatırım yapıyorlardı... Laik öğretimin bilimsel aydınlığında yetişmeyen kuşaklann karanlık toplumu için faşizm bile bir aşa- madır. Çünkü laik bir toplumda faşizmi yenilgiye uğra- tıp demokrasiyi kurmak umudu ve olanağı her za- man güçlüdür; ama, şeriat kafasıyla donatılmış bir toplumda -ülkeyi işgal etsen bile- demokrasiyi ku- ramazsın.. Demokrasiyi bireyler kurar.. Kullar değil. • Batı, Hıristiyanlığın dinci devletini 19'uncu yüz- yılda tarihe gömdü.. Avrupa'da faşizme yönelen devletlerin de 20'nci yüzyılda icabına baktı.. Müslüman dünyasının 21 'inci yüzyılda temel so- runu ne?.. Türkiye dışındaki her Islam devletinin dinci kim- liği ağır basıyor. Oysa faşist olsalardı, çok partili rejime geçerek demokrasiyi yakalayabilirlerdi... Cumhuriyetp ı IRAK BATAKLIGINDA TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ Mustafa Balbay Turk-Amenkan ılışkılerinı derınlernesıne ınceleyen uzun yılların inış çıkışlannı kıtapbştıran pek çok tarihçımız, araştırmacırr.ız, vazanmız var Ben ıkı ulke ilişkıierinı uzun zaman diliminde ırdefemek yerıne sadece Irak olayı çerçevesmde ve bir yıllık zaman diliminde ,aşa-anları konu ettırr ' Çağ Pazjtrfam* A.Ş. Türfcocagı Cad. >'o:39/41 ' 54334 Cagaloglu-lstanbul1 Tel:(Q212> 514 01 96 Faks:<0212) 514 01 95 Karşıyaka CUMOKDuyurusu Sekız seneden bugüne Cumhurivet gazetemize ve ulusal bağımsızlığımıza sahip çıktık. Şimdi yine aynı kararlılıkla ve daha güçlü olarak ulusal birlik hareketi içinde yolumuza devam ediyoruz. Adres: 1698 Sok. No: 18 A Karşıyaka - tzmir (Cumhurivet tlkokulu'nun arka girişi) İletişim Bilgi: Deniz Sapmaz : 0 232 362 09 75 - 0 544 249 24 91 Belma İnan : 0 232 330 57 99 - 0 544 415 72 62 Esma Uçarkuş : 0 232 364 53 73 - 0 533 436 24 59 Dijital dühyaya gerçek gözüyl Dt|IUl fotoğr«f nvkklneieri 2 yıl ı Mivls gJUAnttlldtr. Snlılmtal •Htkam Kiti • A www.ogatech.com.tr OOflT€CH "Dıjital dünyanızın sorunsuz orlağı Dijital Kamera ve Multımedya Ürunlerı r — ı ; Compoct Rosh Card ^ H Muto M«dîa Card Sman Medıa Card ^ H ^ ^ ^ D ( g K c r J COT^ Hufaa kart okuyucu Turkıyeııın seçkın bılgKayar. fotağraf, efaktronık. boyaz ejyo »e zıncır B İ N G 0 R
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle