19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2004 PERŞEMBE HABERLER DUNYADA BUGÜN ALt SİRMEN Şu Malum 35. Madde Nüfusun çoğunluğunun 12 Eylül darbesinin ne olduğunu bile doğru dürüst bilmediği bir ülkede, insanların 12 Mart'ı veya27 Mayıs'ı bilmelerini, he- le hele aralarındaki farklan ayırt etmelerini bekle- mek abes olur. Türkiye Cumhuriyeti darbelerinin tarihi daha çok yazılacak ve tartışılacaktır ve kamuoyunun da bu- na ihtiyacı vardır. Baksanıza, milli iradenin temsil- cileri bile olaylan doğru dürüst bilmiyorlar! Nitekim AKP Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun bile "ordunun 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül'de, üç kez Meclis'i kapattığını" söylüyor. Oysa 12 Mart'ta Meclis kapatılmamış, yalnızca hükümet değiştirilmişti. "Bilirbilmez herkesin konuşmasının doğal oldu- ğu Türkiye gibi bir ülkede, bu bilgi eksikliğini so- run yapmanın âlemi ne" demenin de bir anlamı yok. Çünkü bilgi sahibi olmadan fikirsahibi olan kişi, mil- li iradenin temsilcisidir ve o sıfatla bu sorunlara, ya- ni bilmediği konulara çare bulmak durumundadır. Her neyse, gelelim konumuza... Sözünü ettiğim 35. madde Silahlı Kuvvetler Iç Hizmet Yasası'nda yer alır ve şöyle der: "Silahlı KuwetierJ in vazifesi, Türkyurdunu veana- yasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamaktır." Darbelere hukuki meşruiyet arayanlar, 1961 yı- lında kabul edilmiş olan kanunun bu maddesine baş- vurmuşlardır. Nitekim Kenan Evren de 12 Eylül 1980 günkü konuşmasında aynı maddeye atıf yapmıştır. • • • Konunun gündeme gelmesinın nedeni, hafta ba- şında TBMM'de yapılan "MilliEgemenlik ve Siya- set" sempozyumunda Deniz Baykal'ın, AKP'lile- rin konuşmalarına cevap olarak bu maddenin de- ğişiklik önerisini hükümetin getirmesi halinde des- teklemeye hazır olduklarını belirtmiş olmasıdır. Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim. Deniz Bey doğ- ru bir iş yaparak bir taşla iki kuş vurmuştur. Herşeyden önce, demokrasiyi geliştirme yönün- de atılacak adımlara partisinin destek vermeye ha- zır olduğunu bildirmıştir. Ikinci olarak da kamu- oyunda yaygınlaştınlmak istenen bir yanlış yargı- ya, yani CHP'nın darbeleri desteklediğı yolundaki asılsız söylentiye set çekmeye çalışmıştır. Buraya kadar Deniz Bey'in tavrı doğru. Ama bir gerçeği de görmemiz gerekir. Aslında, darbelere karşı önlem TCK'de mevcut- tur. TCK 146, bu alanda yeterii bir müeyyide getir- mektedir. Ne var ki daha hukuk faküftelerindeki öğrencile- rin bile bildiği bir gerçek vardır ki o da bu madde- nin yalnızca başanya erişemeyen darbe girişimle- rine karşı kullanılabileceğidir. Yoksa 1961 tarihlı Iç Hizmet Yasası'nın 35. mad- desinin o tarihlerde var olmasına karşın 12 Mart dar- becilerine de, 12 Eylülcülere de TCK 146 kullanı- labilirdi. Nitekim Talat Aydemir'e karşı kullanılmıştı da; ve Aydemir'i Iç Hizmet Yasası Madde 35 darağa- cından kurtaramamıştı. • • • Bazı gerçekleri artık görmek gerek. Bunlann ba- şında, demokrasilerde darbeleri önlemenin yolu- nun, yasa değişikliklerle değil, sistemi doğru işle- terek, siyaset sahnesinde boşluk yaratmamakla sağlanacağı gerçeği gelir... Hele hele siyasi iktidaıiann, ellerindeki devlet gü- cünü manevi cebir unsuruna dönüştürüp demok- rasiyi rayından çıkarmaları, darbecileri, zaten de- mokratik olmayan biryönetime müdahale etmiş du- ruma getirerek onların hareketine meşruiyeti, dev- rik iktidann sağlaması gibi garip bir sonuç doğu- rabilir. Darbelerle ilgili bilinmesi gereken bir başka ger- çek de toplumsal yaşamın uzun süre boşluğu kal- dıramayacağıdır. foplumu sarsan iktıdar boşlukla- n, her zaman şu ya da bu odaktan gelen müdaha- leleri davet etmiştir. Demokratik ülkelerde böyle birşeyin olmadığı la- fı, cehaletten kaynaklanan bir tevatürdür. Nitekim Fransa'da bugün yürürlükte olan Beşin- ci Cumhuriyet'e giden olaylann temelinde siyasal boşluğun doğurduğu bir askeri darbe vardır. Unutmayalım! General De Gaulle'e iktidar, Be- şinci Cumhuriyet'e hayat yolu açan olaylarzinciri, paraşütçülerin hareketi ile başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin darbelertarihine baktı- ğımız zaman da en hafifinden söylenecek olan şey, ülkemizdeki askeri darbelerde sivillerin de asgari askerler kadar sorumluluk taşıdıklarıdır. Bu gerçekleri görerek davranacak olan politika- cılar, rejimin temel esaslan ve kullandıklan ege- menlik vekâletinin sınırlan konusunda gerçekçi mu- tabakatlara vararak ve onların temellerine uyarak ülkemizde darbeler dönemini kapatacaklardır. Yoksa askeri ya da sivil olsun darbeler veya ka- otik dönemler her zaman duracaktır ufukta. Onlann da hiçbir şeyi çözmedikleri, tam tersine daha da karıştırdıklannı tarih bize göstermıştir. SDD'den seçim değerlendirmesi Tuncer: Merkez sol dibe vurdu A.\KARA(Cumhuri- yet Bürosu) - Sosyal De- mokrasi Derneği (SDD) Başkanı Erol Tuncer, 28 Mart yerel seçimlerinde ülke genelındeki tüm böl- gelerde AKP'nin bırincı parti olduğunu belirterek "Merkezsoldibevurmuş- tur. CHP önemli ölçüde güven kaybettT dedi. SDD Başkanı Erol Tuncer, dün birbasın top- lantısı düzenleyerek 28 Mart yerel seçimlerinin degerlendirilmesine iliş- kin çalışmalannı sundu. AKP'nin bütün bölgeler- de birinci olduğuna iliş- kin sonuçlan haritaya döktüklerinde "içininfe- na olduğunu" anlatan Tuncer, "Haritada AKP yeşil renkle temsil edili- yor. Sahil ve Trakya böl- gesinin de yeşil renge bo- yanmış olması önemli" dedi. Seçimleringalibinin AKP olduğunu anlatan Tuncer şöyle konuşru: "AKP iktidannı yerel yönedmlerde de pekiştir- dL Kimliğinin tarüşüdığı bir dönemde güven taze- ledi. DEHAP'ın önceki oy oranını göz önüne al- dığınıızda sol güç birii- ğindeki partilerin fazla birşeykatmadüdarmıgö- riiyoruz. Siyasette yanya- nagelenpartilerinoylan- nı toplayamıyorsunuz. CHPönemliölçüdegüven kaybetti.Geüşmişyerler- de CHP var, gelişmemiş yerlerde yok." DGM Zana, Dicle, Doğan ve Sadak'ın 1994'teki 15'er yıllık hapis cezasını aynen onayladı DEP davasında aynı karar• Yeniden yargılama sonunda verilen aynı karan Yargıtay onarsa, Dicle ve Doğan 2 Haziran, Zana 4 Haziran 2005'te, Selim Sadak ise 1 Ekim2005'te tahliye olabilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 1 No'lu DGM, yeniden yargılama so- nunda kapatılan DEP'li mil- letvekilleri Leyla Zana, Ha- tip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak ıçın 1994 yılın- da verdiği 15'er yıllık ağır hapis cezasını dün oybirli- ğiyle aynen "onaybdT. Mah- keme, hükiirnlülerin infazının ertelenmesi istemini de red- detti. Sanık avukatı Yusuf Alataş, mahkemenin karan- na ılişkin iç hukuk yollan- nın tükenmesinin ardından yeniden A\Tiıpa tnsan Hak- lan Mahkemesi 'ne baş.vura- caklannı bildirdi. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen davanın dünkü 14. oturumuna, sanıklar Zana, Dicle. Dogan ve Sadak katıl- madılar. Karar orurumunu, DEHAP Genel Başkanı Tun- cerBakırhan. Avrupa Parla- mentosu adına Italyan Parla- menter Lııici Vinci. Uluslara- rası A\ııkat ve Yargıçlann Bağımsızlığı Merkezi üye- len, bazı sivıl toplum kuru- luşlannuı temsilcileri ile çok sayıda yerli ve yabancı gaze- teci de izledi. Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz. sanıklann açıkla- malı müzekkereye verdikJeri yanıtta, duruşmaya katılmayacakJannı bildır- diklerini söyledi. Esas hakkındaki gö- rüşü sorulan savcı Dilaver Kahveci, AlHM'nin ihlal olarak değerlendirdı- ği eksikliklerin yeniden yargılamada giderildiğini belirterek verilen 15'eryıl Avrupa Parlamentosu adına duruşmaya katılan İtalyan Parlamenter Luki Vinci, karan AB'ye ve Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne hakaret olarak niteledi. (Fotoğraf: ŞERDAR ÖZSOY) AP adına duruşmayı izleyen Italyan parlamenter Luici Vinci 'Mahkeme utanç vericVANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DGM'nin, DEP"li millefvekilleri hak- kındaki 15'er yıllık hapis cezasını ay- nen onaylaması, Avrupa Parlamento- su'nda rahatsızJık yarattı. AP adına du- ruşmaya katılan Italyan Parlamenter Luki Vinci. DGM'nin utanç verici bir mahkeme olduğunu belirterek AB 'ye ve AtHM'ye hakaret ettiğini savundu. Avu- kat YusufAJataş, karann kendilerini hiç şaşırtmadığını vurgulayarak mahkeme- nin verdiği kararla önyargılannı ortaya koyduğunu söyledi. Mahkeme çıkışında karan değerlen- diren avukat Alataş, "Hiç sürpriz yaşa- madık. 1994'tekiadilolmayan karanbir kez daha onayladT dedi. Müvekkille- rinin cezaevinde olmalannın nedeninin Kürt sorunu olduğunu savunan Alataş, "O dönemde söytenenlerbugün anaya- saya gjrdi. Ama yargı, 1994'ten bugüne kadarbir arpaböyuyolUerlemedL Kim- se 'Mahkemeler bağımsızdır' söylenû- nin arkasına sığuunasın. Siyasi kaygı- lardan uzak yargılama yapılsuı" diye konuşru. AP adına duruşmayı izleyen îtalyan Vinci de "Mahkemekaran utanç veriddir'' diyerek "Böyle birşeyi haket- meyen Türkrye've hakarettir. Bu davay- la banş özleminin önü kesüdi. Karar, AB'ye hakarettir. AlHM'nin kararuıa hakarettir. Mahkeme, 1994'teki kara- nnı korumak için mücadele etti" dedi. "Kürtlerin bu ülkede haklan çiğneniyor. tnsan haklan mücadelesi \eren Türİde- rin de haklan çiğneniyor" diyen Vinci, demokrası mücadelesinin süreceğinı söyledi. Hükümetten "utançverid" ola- rak nitelendirdiği DGM'nin kalkması- nı beklediklerini anlatan Vinci, "Faşiz- min birparçası olan mahkeme,yargıla- maya de\^m edhor. Türkiye hükümeti ve parlamentosundan pothik tutsaklar için af istiyoruz" dedi. CHP'den suç duyunısu CHP'li AtiDa Başoğhı, DEP davası sonrasmdaki sözleri nedeniyle Vinci hakhnda Ankara Cumhuriyet Başsav- cılığı'na suç duyurusunda bulundu. Vinci'nin "faşizmindevamıolan mah- kemeler'' sözleriyle Türkiye sınırlan içinde Türk adaletini "tahldr ve tez- yiP ettiğini vurgulayan Başoğlu, TCY'nin 159. maddesi uyannca işlem yapılmasını istedi. Madde, 1-6 yıl ara- sında hapis cezası öngörüyor. ağır hapis cezasının onaylanmasını is- tediği görüşünü yineledi. Sanıklann du- ruşmaya katılmaması nedeniyle on- lann adına son sözü sorulan avukat Yusuf Alataş, eski savunmalannı tek- raretti. Verilen aranın ardından başkan Ka- radeniz, eskı Diyarbakır millervekil- leri Dicle ve Zana, Şırnak millerv ekil- len Doğan ve Sadak haklanndaki mah- kemenin eski hükmünün -15'er yıl ağır hapis cezasının- "tasdik edildigi- ni" bildirdi. Eski DEP mılletvekille- rinin mahkûmiyetlerinin infazının dur- durulması talebinin ise reddedıldiği- ni belirten Karadeniz, karann oybir- liğiyle verildiğini söyledi. Mahkemenin karan Yargıtay tara- fmdan da onanırsa Dicle ve Doğan 2 Haziran, Zana 4 Haziran, Sadak ise 1 Ekim 2005 tarihinde tahliye olabilecek. Mahkeme süreci elestirildi, Amıpa:Detin i'rjmtü duyduk STRASBOURG (AA) - AP ile TBMM arasında damşma organı ola- rak görev yapan Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk, DEP davası karanyla "derüı hayal kınkhğuıa uğradığuu" bildirdi. DGM'dekı duruşmalan Av- rupa Parlamentosu adına izleyen par- lamenter heyetin sözcülüğünü de üst- lenen Lagendijk tarafından yapılan yazılı açıklamada, duruşmalar sıra- sında yargıç ve savcının savunma hakkına yeteri kadar saygı gösterme- diği görüşü öne süriildü. AB Komis- yonu tarafından yapılan açıklamada da karardan derin uzüntü duyulduğu bildirildi. Karann Türkiye-AB ılişki- lerine olumlu katkısı olmayacağı gö- rüşü savımulan açıklamada, bu kara- nn Türkiye de devam eden iyı ve olumlu reformlann uygulamadaki önemini de ortaya koyduğu görüşü sa\oınuldu. A\rupa Parlamento- su'nun bugün yapılacak oturumunda Leyla Zana ve arkadaşlannın duruş- ması görüşülecek ve bu konuda ha- zırlanan tavsiye karar tasansı oylana- cak. Avrupa Parlamentosu'nun Zana davasını izlemekJe görevli mılletve- killennden olan Ozan Ceyhun da yaptığı açıklamada, 15 yıllık cezanın Türkiye'ye zarar \erdiğini savundu. Ceyhun, cezanın bağımsız bir yargı tarafından verilmediğini iddia etti. Almanya FederaJ Meclis Başkanı VVblfgang Thierse, karara tepki göste- rerek "Ben bunu çok hazin, hatta bir skandal olarak görmekteyün. Bu rür olayiar, Türkhe'deki hukuk devieti hakkmda şüpheler doğurmakta \e önyargılan güçlendirmektedir. Eğer Türkiye'ye AB üyetiği seçeneği kapa- ülırsa bu, Türkiye, tslam dünyası ve AB için ölümcül sonuç doğunııf Danıstay Başkanı Çeûnkaya: Toplum ve medyasessiz ANKAR\(Cumhuri\«t Bürosu) - Danıstay Başka- nı EnderÇetinkaya, yargı- nın iktidann görevden al- dığı bürokratlara ilışkin göreve iade kararlannın kımı zaman şeklen uygu- landığınadikkat çekn. Top- lumda "genel sessizfigin" hâkim olduğunu anlatan Çetinkaya, "Medyanm gü- cü yargıdan daha fazla. Keşke herkes yargı kadar ses çıkarabüse" dedi. Karaıiar şeklen uygulanabiliyor Çetinkaya, makamında gazetecilerle sohbet etti. Dctıdarlann kadrolaşmaya gittikleri ve görevden alı- nan bürokratlann da gö- re\anin iadeedilmediğinin anımsatılması üzerine Çe- tinkaya, "Uygulama ko- nusunda zaman zaman yargı kararlan şeklen uy- gulanrvor. Bürokrat hak- kmda, ktsa sürede kendisi- ni kusurlandıracak hiçbir işlem vapmasınaimkânol- mayan bir sürede yeni iş- lemtesis edilhorsa. biz bu- nu "\argı karannı uygula- madan kaçınmaya yöne- Iık' işlem kabuledryoruz" diye konuşru. Darbeler geride kaldı TSK Iç Hizmet Kanu- nu'nun "darbelereolanak tanıyan" 35. maddesinin değiştirilmesi tarhşmalan- nın ammsatıhnası üzerine Çetinkaya. "Türkiye'de darbe tarüşmaJan geride kahmşüT. Güç kuDanıp hâ- kimet saglandıktan sonra zaten hesap soruhnuyor" dedi. Toplumda sessizli- ğin hâkim olduğunu ve madyadan da ses duyma- dıklannı belirten Çerinka- ya"Esldden kanunlar top- lumda tarbşıhrdL Burada medyaya büyükgörev dü- şüyor. Medyanm gücü yar- gıdan daha fazla. Keşke herkes yargı kadar ses ÇH karabilse" diye konuştu. 1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN »••»•*•••••••••••»•••••••• AB yetkilisi Cünter Verheugen: Reformkra olumsuz gölgedüşürdü BRÜKSEL (ANKA) - DEP davasına ilişkin ka- rara tepki gösteren Avru- pa Komisyonu'nun geniş- lemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, "Şid- deti içerme\en bir biçim- deifade ettigi görüşlerden dolayı mahkûm olan Ley- laZana'nm davası, Kopen- hag siyasi kriterlerinin ışı- ğuıda ciddi bir kaygı yara- tıyorveTürkiye'deki siya- si reformlann uygulama- sı konusuna olumsuz bir gölge düşürüyor" dedi. Mahkemenin karannın Türkiye'nin 2002-2003 döneminde gerçekleştiri- len siyasi reformlann kap- samında başlatılan yeni- den yargılanmanın çerçe- \esinde verildiğine dikkat çeken Verheugen, bu yön- deki reformlann Türkiye için Katıhm Ortaklığı bel- gesinde belirlenen bir ön- celik olduğunu kaydetti. Bağunsız uluslararası uz- manlann belirttiği gibi ye- ni yargılamanın şimdiye kadar eski yargılamanın bir tekran olduğu görüşü- nü dile getiren Verheugen, komisyonun yargınm ba- ğımsızlığına tam saygı gösterirken kaygılannı de- falarca dile getirdiğini anımsattı. Verheugen, Komisyon Başkanı Romano Pro- di'nin TBMM'de yaptığı konuşmada Zana'nın der- hal serbest bırakılmasını is- tediğini, bu konuya ilerle- me raporlannda yer veril- diğini kaydetti. Verheugen, "AB, Tür- kiye'den DGM'lerin Av- rupa standartlanna uy- gun hak getirOmesini de- falarca istedi. Bu mahke- melerin lağvedilmesinin Türkiye'de halen haznian- makta olan yasal reform paketinde öngöriilen ön- lenıkrden biri olduğunu not edivoruz'' dedi. CHP'nin oylannı arttırmak amacıyla partisine kattığı isimler artık rahatsızlığa yol açıyor Vitrinin yaldızları dökülüyor ANK4RA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'nin 3 Kasım seçimleri öncesinde seçmene "vitrin'' olarak sunduğu isim- ler, partide rahatsızlık yaratmaya devam ediyor. Istanbul millervekillerinden Ke- malDerv^'inyönerimden, YaşarNuriÖz- türk'ündepartidenisti- _ _ — _ - fa etmesinin ardından kulislerde "CHP'ninvit- rinidağınyor'' yorumla- n yapıldı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise istifalarla meşgul ol- madıklarını belirterek "Bunlarla kaybedecek \aktimiz yok. Bizün işi- • Derviş ve Öztürk'ün istifalannı değerlendiren CHP Genel Başkanı Baykal, "Bunlarla kaybedecek vaktimiz yok. Bizim işimiz iktidar çalışmasıdır" dedi. Baykal'ın 3 Kasım öncesinde yamndan ayırmadığı isimler artık vanında değil. miz partiyi büyütmek dedi. CHP'nin, 3 Kasım seçimleri öncesin- de oy potansiyelini arttıracağını düşüne- rek partisine kattığı ve seçmene vitrin olarak sunduğu isirrüerden arka arkaya ge- len istifalar dikkat çekti. Istanbul millet- vekilleri Kemal Derviş, Yaşar Nuri Öz- türk, Zülfu Livanefa' ve Ankara Milletve- kili Ba\Tam Meral CHP'nin vitrini ola- rak sunulmuştu. Ancak bir süre sonra vitrinde yer alan isimlerden bazılan parti çizgisine aykın gö- rüşleri ve uygulamalan ile CHP içinde sı- kıntı yaratmaya başlar- ken, yerel seçimlerin ar- dından bu sıkıntı doruk noktasına ulaştı. CHP Merkez Yönetim Kuru- lu'nun (MYK) dün bası- na kapalı toplantısında konuşan Genel Başkan Baykal, istifalara değine- rek "Bizim işimiz bunla- n değeriendirmek, konuşmak, önkmkr abnak değü, dışa dönük mücadeledir. İk- tidarçahşmasıdır. Biz işimizebakahm, hiz- met verehm, kamuoyuna, \ atandaşlanmı- za gidelhn. Çabşmalanmızı hızlandmthm, bö^esel toplantdar\-apahm. İstifalarla meş- gul olmak bize bir şey getirmez" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle