25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 NİSAN 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturf" cumhuriyet.com.tr 15 Ankara Müzik Festivali kapsamında dinlediğimiz Janusz Olejniczak'm resitali çok keyifliydi Chopin'i sever misiniz?ERHAN KARAESMEN Chopin'in, midesi ile pankreas bezi arasında yerleşik bır piyano ile doğmuş olduğu, tutkulu müzık me- raklılannın yapmaktan zevk aldığı fantazi betimlemelerin bır parcası- dır. Müzik büyüsünün Monlever- di'den Ligeti'yekadaruzanan coş- ku verici gelişme çizgisi, tannnın hayırlı evlatlannın bir tören geçişi- ni andınr. Eskilere bakıyorsunuz; Bachtı,Scarlatti ydı.Haendel'di. En yenilere geliyorsun; Non- no'ydu, Bounlez'di... Arada, hepsi- nı saymak olanaksız ama en azın- dan, Mozart, Beethoven, Schu- bert, Brahms, Wagner, Mahler, Debussy, Bartok, Berg, Chosta- kovitch, Messiaen gıbı birkaç yıik- sek doruğu anımsayalım. Bu büyük adamların hepsı yaylı. üflemeli, Jdavyeli, vurmalı enstriimanlara ve bir bölümü de aynca, insan hançe- resinin ses tellerine çok hâkimdi. Ama. Chopin'in piyano ile ilişki- sinin niteligi hepsininkinden, gali- ba biraz farklıydı. Biyolojik oldu- ğunu düşündürten alışılmışın çok dışında. hem sade hem de karma- şık bir bağlantıdır, bu. Dınleyıci ile dınletici, bu labirentsel bağlantı çerçevesinde ayaklan yerden kesen bir buluşmayı gerçekleştirir. Ses olayına duyarlılıkla yaklaşan bir sa- nat meraklısı içın iyı çahnmış bir Chopin bir zevk fırtınasıdır. Kusursuz bir teknik 21. Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nin ilk günlerinde Janusz Olejniczaktan dinlediğimiz Cho- pın resitalinin alabildığıne keyıfli ve olumlu izlenimleri, bu yukan-- daki Chopın'nameyi yazdırttı. Din- lediğimiz, Cortot, Richter, Ru- binstein, Pollini, Kissin'in ya da ldil Biret'in Chopin'i değildi, bel- ki. Ama, alabildiğine Chopin idi. Neredeyse metabolızmik bır lirizm. ölçülü bir dozajla ve kusursuz bır teknikle verildi. Polanski'nin çok bilinen 'Piyanist' fılminin müziğı- ni çalmış olmak gibi medyatik taze bir üne sahip olmasına karşın Olej- niczak bıraz fazlaca tanınmış ya- pıtlardan oluşan hafifçe popüler bir Chopin programında, hıç rol kes- Polanski'nin çok bilinen 'Piyanist' filminin müziğini çalmış olmak gibi medyatik taze bir üne sahip olmasına karşın Janusz Olejniczak biraz fazlaca tanınmış yapıtlardan oluşan hafifçe popüler bir Chopin programında, hiç rol kesmeden, olgun bir dinleti sundu. meden, olgun bir dinleti sundu. Bravo, bravo. AND Vakfı'nın, Ankara'nın sa- nat kültür yaşamına veregeldiği et- kin katkılar arasında Uluslararası Ankara Müzik Festivali özel bır y- er rutar. Ankara ilkbahan, yıllardır bu festivallerle tatlı bir doyum key- fini yaşar. Ankaralı sanat merakiı- lan içinanlamlıbirözendiricih'kta- şır bu etkinlikler. Ulusal ve ulusla- rarası üne sahip çok sayıda orkest- ra, oda müziği topluluğu, caz gru- bu, dans topluluğu ve solistler An- kara bahannın bu güzel şölenlerine katkıda bulunmaktadırlar. Sevimli ve güçlü bir grup. Bar- selona Gitar Dörtlüsü, festivalın ilk haftasının özgün bir etkınlığinı oluşturdu. Al Diemelo ve grubu, ilk günlerin bir diğer keyıfli olayıy- dı. Bu satırlann yazıldığı günlerde, festivalin ıkincı hafta etkinlikleri henüz başlamamıştı. Klasık, caz, popüler dünya müzikleri ve dans devam edip gidecek. Ülkemizi ilk kez ziyaret edecek Ukrayna Senfo- ni Orkestrası'nı ise kapanış konse- rinde dinleyeceğiz. Bu akış ıçinde değerli sanatçı ve sevgıli dost GüJ- sin Onay'ın, oğlu Erkin ile birlik- te çok özel bir keman-pıyano buluş- masına da tanıklık edilecek. Sabır- sızlıkla bekliyoruz. Sergllerle yeşeren bir bahar 2004 bahar Ankarası, festivahnın keyif vericiliğiyle kol kola girmiş bir sergileme yoğunluğuna tanıklık ediliyor. ilk duraklama olarak, OD- TÜ'nün artık gelenekselleşmiş olan bahar aylan Sanat Kültür Festiva- li'nden söz etmek isterim. Ahmet Kanneci, Ekrem Öztan gibi ken- dini kanıtlamış sanatçılann ve Yu Ming Liang gibi daha az bilinen a- ma müzik işini son derece ciddi sür- düren bır piyanistin konserleri de eksik olmamakla birlikte, bu festi- valin ağırlıklı etkinligini çok kap- samlı nefis bir karma sergi oluştu- ruyor. Bu çerçevede 20 Nisan Salı günü de müzik ve plastik sanatlar başta olmak üzere tüm sanatlann toplumsal gelişmeye katkılan ve bu alanda üniversitelerin oynayabile- ceği rol konusunda bir de seminer verilecek. Sayısı otuza yaklaşmış özel gale- rilerde de birbirinden ilgınç sergi- ler eksik olmuyor, bu bahar aylann- da. Doku'daki Adnan Turaniler ile Nevdeki Utku Varlıklar çok doyu- rucu bir komşuluk gerçekleştiriyor. Birkaç gün geriye gidersek gravür, baskı işinin Büyük Leydi'si Mürşi- de tçmeli Toyan'da olağanüstü bir retrospektif sergıyle Ankaralılan selamlamıştı. Aynı günlerde Habip Aydoğdu Nurol'da son dönem re- simlerinden çok etkileyici bir su- nuşu gerçekleştıriyordu. Aynı ku- şaktan Fahrettin Baykal'ın Ar- tı'daki, bu satırlar yazıldığında he- nüz görememiş olduğumuz ama çok ilginç olduğu güvenilır sanat insanlannca konuşulan sergisinden de söz edilebilir. Siyah-Beyaz da birkaç sanatçıyı birden sergileye- bılme kolaylığını Fatma Tülin, Hüsamettin Koçan, Bedri Bay- kam sergılerinin hızmetıne veriyor. Ömür Bakırer, Lütfi Günay, Mustafa Ata sergileri ile hepsini ayn ayn anamayacağım çeşitli di- ğer güzel etkinliklerle birlikte An- kara bahan gerçekten soluklanıyor. Ankara ile pek ilgisı yok ama sa- nat ile doğrudan bağlantılı güzel ve etkileyici birbaşka izlenim dizisin- den söz etmek isterim. Bır mesle- kı-teknik seminer vesilesiyle yolu- mun düştüğü Eskişehir Anadolu Cniversitesi'nde vaktimin epey bir parçasını Güzel Sanatlar Fakülte- si'nde geçirme fırsatım oldu. Kuru- luşunu ve gelişme çizgisıni eskiler- de izlemiş olduğum ancak son yıl- larda yolumu düşüremediğim bu zevkli ve kültürlü sanat ortamında bulunmaktan yoğun sevinç duy- dum. Amaçlan, ufuklan eğitsel ve dışa dönük sanatsal etkinlik tanım- lan akılcı ve gerçekçi temellere otu- ran bu seçkın kurumun başanlannı sürdürmesini içtenlikle dileyelim. YVolfgang Petersen'in 'Troya' fîlmi yanşma dışı gösterilecek. Cannes'dabuyıl 18film yarışacak PARİS (AA) - 57. Ulusla- rarası Cannes Film Festiva- li'nde (12-23 Mayıs) 18 film yarışacak. Pedro Almado- var'ın yönettiği 'Kötü Eği- tim' adlı filmle açılacak olan festivalin kapamşı 'De-Lo- vely' (Irwin Winkler) adlı filmle yapılacak. Coen Kardeşler'inyeni fil- mi 'Kadın Katilleri'nin yanı sıra 'Temiz' (Olivier Assa- yas), 'Resim Gibi' (Agnes Jaoui) ve 'Sürgün' (Tony Gatlif) bu yıl 18 filmin yer al- dığı yanşmalı bölümdeki filmler arasında. Almanya 1993'ten bu yana ilk kez 'Güzel Vıllar Geride Kaldı' (Hans Weingartne) adlı filmle yanşırken Tayland da 'Tropik Hastalık' adlı filmle (Apichapong VVeera- sethakul) ilk kez Cannes'da temsil edilecek. Yanşmalı bölümdeki diğer filmler ise şöyle sıralanıyor: 'Shrek 2' (Andrevv Adams), 'Motosiklet Günlükleri' (Walter Salles), 'Hayat Bir Mucizedir' (Emir Kusturica), '2046' (Wong Kar-Waı), 'La \ina Santa' (Lucretia Mar- tel), 'Kadın Erkeğin Gelece- ğidir' (Hong Sang Soo) ve Michael Moore'un 'Fahren- heit, 9/11' adlı filmi,_'Peter Sellers'ın Yaşamı ve Olümü' (Stephen Hopkins), 'Masu- miyet' (Mamoru Oshıi), 'Aş- kın Sonucu' (Paolo Sorrenti- no), 'Kimse Bilmiyor' (Kore- eda Hirokazu) ve 'Eski Dost' (Park Chan-wook). Yanşma dışı bölümdeki filmler arasındaysa seçici ku- rul başkanı Amerikalı Quen- tin Tarantino'nun yönettiği 'Kill BiU 2 nin yanı sıra 'Tro- ya' (Wolfgang Petersen) ve "'Uçan Palalar 1 (Zhang Yi- mou) dikkat çekiyor. Festivalin diğer seçici kurul üyeleri Fransız oyuncu Em- manuelle Beart, Amerikalı yönetmen Jerry Schatzberg, Amerikalı oyuncu Kathleen Turner, Iskoç oyuncu Tilda Swinton ve Belçikalı tiyatro- cu Benoit Poelvoorde. Suçluluk dolu bir ilişki ISTMIIU 23 ULÜSIARARASI K!»i*r İŞTANBUL mu FİLM FESTİVALİ Kültür Servisi - 23. Ulus- lararası Istanbul Film Fes- tivali'nin Ulusal Yanşma bölümünün en iddialı aday- lanndan bin olan 'Bulutla- rı Beklerken', etkınlikte gösterilecek filmler arasında günün merakla beklenen ilk seyirliği. Yeşim Ustaoğlu'nun yö- nettiği film, gerçek e\Tensel insani duygular olan aşkı. suçluluk, korku ve paylaş- mayı deşerken 'Biz kimiz'. 'Nereye aitiz?' sorulannı ortaya atıyor. Ayşe, yıllar önce dul kal- dıktan sonra, yaşamını has- ta ablası Selma'ya adamışhr. Selma'nın ölümü karşısın- daki yoğun yitiş duygusu 8 yaşındaki sevimli oğlan Mehmet'ın meraklı gözle- rinden anlatılır. Ayşe'nın trajedisi, tarihı olayların talihsiz bir sonucu olarak başlar. Asıl adı Ele- ni'dir. Rumdur ve 1916da, Rus işgalindeki Trabzon'un batısındaki köyleri boşaltan Osmanlı ordusunca evlerin- den aynlmak zorunda bıra- kılmıştır. Beyoğlu Beyoğlu Sinema- sı'nda saat 21.30'da izlene- bilecek olan filmde Rüçhan Çalışkur, Rıdvan Yağcı ve Ismail Baysan oynuyor. Antlgangster film Günün yetkin seyirlıkle- rinden biri de Beyoğlu Atlas Sineması'nda saat 16.00'da gösterilecek olan John Cas- savetes imzalı 'Çinli Bir Bahisçinin Ölümü'. Küçük çaplı bir emprezar- odern sinemanın yolunu açan yönetmenlerin başında gelen İtalyan sinemasmın doksanlık çınan Michelangelo Antonioni'nin 1960 Cannes Film Festivali'ne bomba gibi düşen ve seyirciyi ikiye bölen ünlü başyapıtı 'L'Avventura (Macera)' günün ilgi çeken seyirliklerinden. yonun cafcaflı yaşam tarzı- nın ve lekeli ahlak anlayışı- nın masaya yatınldığı bu an- tigangster filmde Ben Gaz- zara, Timothy Carey ve Seymour Cassel oynuyor- lar" Filmde Cosmo Vitelli Los Angeles'ta bir striptiz kulü- bünün her şeye karşın sanat- sal ve ticari bağımsızlığı içın mücadele eden sahibi ve ni- teliksiz sahne şovlannın yö- neticisidir. Yaptığı işin tarzı ne olursa olsun kendince bir ahlak an- layışıyla yanıı"öa çahşan kızlan sömürmeden kulübü ayakta tutmaya çahşır. Bir gün kumar oynamak ve kay- bederek vüklü bır borcun al- tına girmek talihsizliğine uğrar. Çünkü karşılığında 'Çinli Bahisçi' dıye bilinen yaşlı bır mafya liderini öl- dürmek zorundadır. italyan usta Michelange- lo Antonioni'nin, 1960 Cannes Festivali'ne bomba gibi düşen filmı '•L'Avven- tura (Macera)' da (1960) ız- lenmesini önereceğimiz bir diğer film. Filmde Sıcilya'nın kuzey- doğu açıklanndakı bir yat partisıne katılıp fırtınada çı- kılan volkanik bır adada kaybolan sevgılisi Anna'yı (Lea Massari) ararken An- na'nın en iyi arkadaşıyla (Monica Vitti) suçluluk do- lu bir ilişkiye giren mimar Sandro'yla (Gabriele Fer- zetti) çevresındekilerin öy- küsü anlatılıyor. Kadıköy Rexx Sinema- sı'nda saat 16.00'da ızlene- bilecek olan filmm başrol- lerinde Gabriele Ferzetti, Monica Vitti ve Lea Mas- sari ovnuvorJar. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Örnek Bin Çalışma: 'Cadı Kazam'... Istanbul Üniversrtesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü, bu yılki çalışması olarak ünlü Amerikalı oyun yazan Arthur Miller'ın en önemli oyunlarından biri olan "Cadı Kazanı"n\ sergiledi. Yıldız Kenter ve Suat Özturna'nın eserin hakkı- nı tam anlamıyla veren rejileriyle sahnelenen oyun- da roller Tuna Kırlı, Derya Aslan, Hare Sürel, Burcu Ören, Aslı Karali, Ozge Borak, Fatih Ko- yunoğlu, Neslihan Kolaylı, Nihal Yalçın, Umut Temizaş, Ece Aksel, Mert Turak, Osman So- nant, Ç. Defne Gürmen, Sekvan Serinkaya ve Deniz Özmen arasında paylaşılmış. öğrenciler- den oluşma bir kadro tarafından sergilenen "Ca- dı Kazanı", yalnızca öğrenci sıfatının sınırlarını epey aşan bir profesyonellik çizgisini yakalamış olan, seyredene rahatlıkla: "Işte tiyatro!" dedirte- bilen bir çalışma. Arthur Miller'ın ilk gösterimi 1953 yılında New York'ta yapılan "Cadı Kazanı" ("The Crucible") ad- lı oyunu, 1692 yılında Amerika'nın Massachusetts eyaletindeki Salem kentinde baş gösteren bir din- sel bağnazlık çılgınlığını konu alıyor. Eser, gerçek bir tarihsel olaydan yola çıkıyor. Yazar, oyunun başındaki "Bu Oyunun Tarihsel Gerçekliği Üstü- ne BirAçıklama" başlıklı kısa notunda şöyle diyor: "Bu oyun, sözcüğün akademik anlamında, tarih- sel değildir. Birçok kişi burada tiyatro gereği tek birkişiyle birleştirilmiştir... Bununla birlikte öyle sa- nıyorum ki, okuyucu burada insanlık tarihinin en garip, en korkunç sayfalanndan biriniözüne uygun birbiçimde bulacaktır. Kişilerden herbirinin tarih- te ve oyundaki rolü birbirinin benzeriya da tıpatıp eşidir. - Kişilerin huylan, mizaçlan üstüne bildikle- rim pek azdı; bunlan birkaç mektuptan, mahkeme tutanaklanndan, zamanmda yazılmış bazı yazılar- dan ve davranışları üstüne doğruluklan az çok kes- tirilebilen kaynaklardan çıkardım. Bunlara yine de benim uydurmalanm diye bakılabilir: Bilinen yan- larına dayanarak bilinmeyen yanlannı elimden gel- diği kadar yakıştırmaya çalıştım; ama araya kattı- ğım açıklamalarda bilinenlere birşey eklemedim." Arthur Miller'ın bu oyunu, ellili yıllarda Amerika- lı senatör McCarthy'nin başlattığı ve yazarı da ra- hatsız etmiş olan ünlü komünist avının etkisi altın- da kaleme aldığı bilinıyor. Yazar, bu eserinde gö- rünüşte "demokratik" olan bırtoplumun yobazlık, kör inançlara bağlılık, bağnazlık ve hoşgörüsüzlük aracılığıyla, düzene ve hukuka ilışkin kendi ilkele- rine karşın nasıl yıkıma sürüklenebileceğıni örnek bir biçimde sergıliyor. Bir yanda düşünce ve man- tığın, öte yanda ise körü körüne ınancın yer aldığı bir arenada gerçekieşen çatışma, günümüze değ- gin atıfları açısından hâlâ son dereceyeni. Yoğun- luk ve giderek artan dramatik gerilim, "Cadı Kaza- nı"nt haklı olarak yirminci yüzyıl tiyatro edebiyatı- nın dönüm noktalarından biri kılıyor. Avrupa'da büyük yankılar uyandıran ve yazann bu kıtada belki de en çok temsil edilen oyunu olan "Cadı Kazanı", Jean Paul Sartre gibi bir düşünü- rü 1957'de Fransa'da, aynı konudan yola çıkan ve R. Rouleau'nun yönettiği "Les sorci eres de Sa- lem" {"Salem'in Büyücüleri") adlı ünlü filmin se- naryosunu yazmak için heveslendirmiş. Aynca eser, bir operaya da konu olmuş. Müzikleri R. Ward a. librettosu da B. Stamler'e ait olan "The Crucible" başlıklı opera, ilk kez 26.10.1961 tari- hinde New York'da, City Opera'da sahnelenmiş. Istanbul Universitesi Devlet Konservatuvarı Ti- yatro Bölümü'nün çalışması olan, metni dilimize iki büyük çeviri ustası, Sabahattin Eyuboğlu ve Vedat Günyol tarafından kazandırılan "Cadı Ka- zanı"n\ kısa bir arayla iki kez Bakırköy Belediye Ti- yatrolan Altan Erbulak Sahnesi'nde izledim. Tarih- sel olayın geçtiği Salem kentinin "pün'fen"atmos- ferine çok uygun düşen, yalın bir dekor ve giysi tasarımıyla sahnelenen eserde yer alan tüm oyun- cular, rollerinin hakkını vermişler. Oyunun son sah- nesi olan ünlü "itiraf" sahnesinde ise John Proc- tor rolündeki Umut Temizaş, öğrenci kimliğini bü- tünüyle geride bırakan bir oyunculuk çizgisini ya- kalamış. öğrencilerini böyle bir klasiğin eğitiminden bu denli yetkin bir düzeyde geçiren Yıldız Kenter'i ve Suat Ozturna'yı içtenlikle kutluyorum. e-posta: ahmetcemal(â superonline.com acem20(a hotmail.com ISTANBUL FİLM FESTİVALİ'NDE BUGÜN • EMEK SİNEMASI'nda 11.00'de 'Kaçak'. 13 30da 'Kahramanlara Rahat Huzur Yok', 16.00 da Bekleme Odası', 19.00'da 'Tommy' ve 21.30'da 'Alila'. (0 212 293 84 39) • ATLAS SİNEMASI'nda 11.00'de 'Sıkı Çaüş İ>i Eğlen', 13.30'da 'Gecenin Gözleri', 16.00'da 'Mango Sansı', 19.00'da 'Bin Banş Bulutu Göğü Kuşatıyor Aşkım...' ve 21.30'da 'Elveda Erkeklik'. (Ö 212 252 85 76) • SİNEPOP StNEMASI'nda 11.00'de 'Otar Gittiğinden Beri', 13.30'da 'Profesyonel', 16.00 da 'Toprak Adamı', 19.00'da 'Bir Şarkı Yetmez' ve 21.30'da 'Tahta Kamera'. (0 212 251 11 76) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 11.00'de 'Okul', 13.30'da 'Gece Yolculuğu', 16.00'da 'Yanan Ateş'. 19.00'da 'Uçurtma' ve 21.30'da 'Bulutlan Beklerken'. (0 212 251 32 40) • ATLAS 2'de 11.00'de 'Sevgili Can Düşnıanım', 13.30'da 'Misafirler', 16.00'da 'Çinli Bir Bahisçinin Ölümü', 19.00'da 'Kasaba' ve 21.30da 'Yurttaş Kane'. (0 212 252 85 76) M REXX'te 11.00'de 'Güneşe Suikast', 13.30'da 'Şeytana Karşı', 16.00'da 'Macera', 19.00'da 'Sihirli Eldivenler' ve 21.30'da 'Takım Elbise'. (0 216 336 01 12) BUGÜN • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 20.00'de Eduardo Baranzano konseri. (0 212 252 35 00) • NARDİS JAZZ CLUBda 21 30da Gruv'alto konseri. (0 212 244 63 27)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle